Ben de aynı durumdayım.Süt olsun diye yiyorum sürekli.Sonuç doğum yaptıktan sonra giden kilolar geri geldi.
Hem sütü artıran hem zayıflatan bir diyet var mı acaba?
Sütü arttıran şey bence genel olarak su günde 3 litre su yeterli gibi…
Ben diyet olarak değil ama yaşam tarzı olarak glutensiz diyeti/beslenmeyi benimsedim.
Ev yapımı granoula glutensiz poğaça bol zeytinyağı şu ara kendim yapamıyorum ama glutensiz tatlılar yapan bir cafe var arada canım tatlı çekerse ordan söylüyorum.
Sabahları ya yoğurt gronula kuru meyveler karışık ya da klasik kahvaltı ama dışardan almadan ev yapımı granola bayağı bayağı uzun süre tok tutuyor.
bu şekilde 8 kilo civarı verdim henüz daha tartılmadım ama.
Yani ekmeği direkt kesmek önemli ama karbonhidratsız katı diyetleri yapamıyorum
Benim bebekte alerjik . Hamileyken tetanoz yaptırdım gerçekten niye yaptırdım bende bilmiyorum. Doğumda da k ve hepatit yaptılar . Birinci ay aşısı dahil hiçbirini yaptırmadım. Şu da var doğumdan sonra çabuk inek sütüyle veya proteiniyle karşılaşan bebeklerde de alerji gelişebiliyor. Benimki doğduktan hemen sonra mama verildi. Birde doğum şekli çok önemli sezeryanli iseniz bize verilen antibiyotik bebeğe geçip barsak harabiyeti yapıyor ve ayrıca annenin vajeninde bulunan bakteri florasını alamadığı için alerji oluyor. Tabi benim gibi olan bir sürü anne var fakat hepsinin bebeği alerjik değil. Ben biraz bebeğin psikolojisinin de etkilendiğini düşünüyorum. Mesela ayrılık psikolojisi yaşayan bebislerde alerji daha sık gözüküyor eğer kuveze girme varsa veya doğumda bir korku zorluk ya da hamileyken ayrılık kaygısı yaşama gibi. Bizim aile de alerji yok elhamdülillah eşimin de yok ama bizim minnoş koskoca alerjik bir bebiş oldu. Genetikte etkili elbet ama çevresel şartlarda baya etkili.
Aşıya gelecek olursak ben bazı çocuk doktorlarından duydum yaptırmayın diyorlar. Aşılı çocuklar daha sık hasta oluyor diye. Mesela ben bebekken annem babam öğretmen fakat hiç aşı yaptirmamislar . Su çiçeği geçirdim onu hatırlıyorum birde hafif kabakulak atlatmistik ailecek. Okul çağında ki aşıları olmuştum ama kızamık aşısı olmamıştım mesela onu hatırlıyorum kızamık hiç geçirmedim şükürler olsun. Sanırım biz annelerde biraz evham var ve bunu kullanıyorlar. Şimdi şey diyebilirsiniz ya sağlık bakanlığı niye kişinin kötülüğünü istesin diye. Bakın korona zamanı da asi olmayan şunu yapamz bunu yapamaz diye milleti kısıtladilar hepimiz asi olduk. Şimdi geçenlerde bir tanıdığın arkadaşı 26 yaşında kalp krizinden öldü. Yine bizim komsu 23 yaşındaydı miyokardit olmuş geç kalınsa o da kalp krizi geçirecekti ve doktor aşılardan olmuş demiş. Bazen sağlık bakanlığı da tamamen bağımsız olmayabilir arkadaşlar. Hatta ben bir saglikci olarak çoğu şeyin ilaç firmalarına para kazandırmak olduğunun farkındayım. (Yaşam şekli değişikliği bizim ülkede desteklenmiyor insanlar her şey için ilaç istiyorlar ) . Yani demem o ki biraz uyanık olmak lazım. Gerisi takdiri ilahi . .
Tetanoz aşısının Avrupa’da örneği nerdeyse yok yani benim bildiğim Almanya Belçika hatta Norveç gibi iskandinav ülkelerinde dahi yok. (Avrupa tek kriter mi tabii ki asla ama bir örnek)şimdi çok fazla tetanoz reddi başlamış diye yalan haberler türetmeye başladılar yine bakın tetanoz topraktan bulaşıyormuş özellikle gebeler risk altında diye :)) ne zaman birileri sisteme uymuyor hemen yalan haberler çoğalıyor. Çok büyük riskli ameliyatlara girenlere dahi tetanoz aşısı vurulmazken neden gebe kadına 5 doza kadar tetanoz isteniyor? (Hoş bana iki doz demişti olmadım pişman değilim)
“sağlık bakanlığı niye milletin kötülüğünü istesin?” Sorusu en güzel cevabı vermişsin yine hangi kurum tam olarak bağımsız acaba?
Bakın çok uzak değil zamanında (90ların sonu 2000’lee hala haberleri duruyor) bu ülkede kanlar toplanıp Amerika’da ilik nakli bekleyen bir beyin cerrahımız vardı hatırlayan hatırlar. Herkes gitti ülkece kan verdi vs bir politikacı vardı sadece “kan vermeyin tuzağa düşüyorsunuz” demişti. Ünlüler dahil tüm halk adamı vicdansız olmakla cahil olmakla suçlamıştı. O beyin cerrahı Adnancılardan biri olduğu ortaya çıktı işin ilginç yanı adam turp gibiymiş hiç hasta falan olmamış insanlar öyle büyülenmişti ki radyolardan tvlerden kan verin çağrısını duyan herkes gidip veriyordu. Vermeyin diyeni linç eden bir güruh vardı o dönemler hala o kanlara ne oldu sorusu mahkemede bile cevap verilemedi. (İşin aslı mahkemede doğru düzgün sorulmadı bile böyle bir soru)
Bir yakınımızın kızı hala bu insanlara inanıyor mahkeme sürecini iyi takip edenlerdenim onların.
Muhtemelen hiçbir zaman cevabını öğrenemeyeceğimiz bir soru olarak kalacak.
Bir yandan aşı karşıtlarında da iki farklı görüş okuyorum bir kesim diyor ki (bana göre bu saçma)
“Vay efendim biz önceden yerli aşımızı üretiyorduk ama ne zaman Hıfzıssıha kapandı Bill amcanın aşıları Tr’ye getirildi o zaman hastalıklar başladı” bana göre bu çok saçma bir görüş etrafımızda kronik hastalıkları olan nice insan var.
Yeni Zelanda’da ilk hepatit b aşılamaları yapıldıktan tam 20/25 yıllık dilim sonrası %60 küsürlük kesimde Tip1 diyabet başlıyor bu en basit örnek aklımda kalan…
Aşının yerlisi yabancısı yok gözümde ama Amerika’da Florida başta olmak üzere (aşıya en karşıt bölge) birçok eyalette adamlar cıvayı kaldırdı bizdeyse hala cıva yüklü aşılar…
Bahaneleri de komik aşının uzun ömürlü olması için diyorlar hemen bozulmaması adına? Pardon? Mağara devrinde mi yaşıyoruz 3 saat içinde soğuk zincirlerle gayet Avrupa’daki aşıların aynısını buraya getirebilirsin.
Covid dönemini hiç hatırlamak istemiyorum en büyük baskıya ve hakarete o dönemler maruz kalmış aşısız olduğum için çoğu yurtiçi yurtdışı yolculuğum iptal edilip nice cezalar yemiş biriyim. Gerçekten bunlarla mücadele etmek için güçlü psikoloji gerekiyor.
Benim biraz olsun zekasına güvendiğim birkaç insan bile o dönem adeta delirmiş büyülenmiş gibi yeşil tabloyu takip ediyordu acaba bugün kaç kişi ölmüş diye tüm gündemleri buydu…
Bense gidip acaba bugün hangi şirketin CEO’su istifa ettirildi bunlara bakıyordum. Çünkü biraz okuyan biliyor ki covid dönemi dünyaya bir darbe uygulandı. Her sözde salgın sonrası dünyada bir yerlere çökülür, düzen değişir, yönetim değişir.
Ben ne olursa olsun İngiliz aklına güvenenlerdenim. Onların sözcüsü dahi çıkıp pandemi ilan edecek kadar ciddi bir virüs yok demişti ve ingiltere en çok direnen ülke olmuştu. Çok kısa süreli pandemi ilan ettiler sürü bağışıklığıyla atlatacağız deyip durdular.
Gerçekten o aşıları olanlar kardiyovasküler sıkıntılar başta olmak üzere psikoza bağlı ataklar yaşıyorlar bir kesimi hatta bence yarı yarıya bir kesim…
En son iş arkadaşım bana aynen şunu dedi aşıdan sonra inanılmaz bir yorgunluk iki kat merdiven çıksa nefes nefese kalmadan tut çoğu şikayet ki benim gibi sigara içen insanlar değil bunlar. En hafifi bile olsa herkesi etkiledi.
Tazminat alan insanlar var Avrupa’da aşı kaynaklı ki hala dahi davalar açılıyor. Çok uzattım yazmaya başlayınca böyle oluyor:))
Bugünlere ışık tutan 1984 romanında şöyle bir cümle geçiyor. Sistem hiçbir zaman kendisine tam itaat edeni sevmez, yok eder başkaldıranı da baskılar gibi bir sözdü. Covid dahil bu söz anlam kazandı açıkçası bizlere o kadar ceza yazdılar biliyordum bu paraları dahi alamayacaklar diye ki öyle de oldu ama kendilerine uyan nice insanın kanına girip o deneysel sıvıları yaptılar.