Şairin dediği gibi "İnsanın ana yurdu çocukluğudur". Dünyanın neresinde olursan ol, doğup büyüdüğün yer gibi olmaz.
Sanırım biraz da şunun etkisi var, İstanbul'da zaman çok hızlı akıyor. Bir işi saniyelerle yapıyorsun. Keza benim işim de LME ve SME'e tabi kıymetli metallerlerle ilgili. Saniyelik karar alman gerekiyor, yoksa ciddi zarar edersin. İzmir ise o kadar rahat o kadar rahat ki. Bir örnek vereyim. Nikah günü makyaj ve gelin başı için 2 ay önceden randevu aldım. Asistanım 15 günde bir check etti. İzmir'e uçmadan önce bizzat ben de check ettim. Nikah günü gittim, görevli sizin randevunuz yok dedi şaka gibi. Kaporası ödenmiş. Gönderdiği teyit var, telefonla teyidini es geçiyorum. Bir şekilde araya sıkıştırdı. Fakat o rahatlığı bir görseniz. Burada en az 3 gelin hazırlanırdı o vakte. Ara verip kahve içmeler (yudumlama değil, komple fincanı bitirme), çalan müzikle dans etmeler. Bunlar benim için çok fazla. Yaşımın getirdiği tahammülsüzlük de eklenince...

İzmir'i en sevdiğim yanı kocam. Cidden çoğu erkekten farklı. Normalde BDV'de okuduğum kocalarla arasında dağlar kadar fark var. Allah'a şükür ki var.

