- 15 Ekim 2016
- 6.526
- 11.759
-
- Konu Sahibi Idrakyollariiltihabi
- #181
Elbette bitecek ama kac yasinda olursa olsun sinirlari oldugunu ogretin cocuga parktan cikmamak için sacima yapisti 2 gun Parka goturmedim konustum bir daha yapmicana söz ver die verdi ve gene yapti ama cezalar geldikce birakti huyunu benim oglum da birde öfke kontrol bozuklugu vardi sinirlenince saga Sola deli gibi saldirir di o durumda birakiyordum bi tarafini yirtiyordu iyice yorulana kadar sonuc Kuzu Kuzu yanima geliyor du duygularini bastirmayin yoksa illerde gene cikar icinden bilincli Anne baba olmak guzel dayak herzaman için kalici hasar birakir konusun göz temasi kura kuraBöyle şeyleri okuyunca yaşama sevinciyle doluyorum cidden bitecek değil mi bu akıl oynatma seansları
ben neden okudum ki şimdi. Allahım Kınamıyacam Diye diye okudum hamileyim de neyi kınarsan başına gelirmiş. Öncelikle Allah sabır versin ama hep bu şekilde olmaz illaki değişir. bence nazından yapıyor.Merhaba hatunlar
Aslında oğlumla ilgili konu açmamaya karar vermiştim, zira önerilen her şeyi deneyip tam manasıyla bir çözüme ulaşamayıp, bu oğlan da böyle yapacak bir şey yok sonucuna varmıştım. Bu konu da, delirmemek için bir iç dökme, gecenin bu saatinde akli dengemi kaybetmemek için bir mola olsun.
Önceki konularımı bilenler az çok aşinadır oğlumun hallerine. Genel haline alıştım alışmasına da hasta olunca ve lanet olsun ki aynı anda ben de hasta olunca bedenen ve ruhen çöktüm. Kendimi camdan atasım var. O kadar çöktüm.
Üç haftadır hasta. Önce basit bir soğuk algınlığı idi. Antibiyotik verilmedi. İlk hafta mütemadiyen kustu. Çünkü geniz akıntısı ve öksürük olunca kusuyor. Midesi bulanıyor kendi geniz akıntısından. Yatak yorgan, halı, kıyafet her yere. Neyse o haftayı çamaşır yıkayıp ev silerek ve geceleri uyumayıp zombi gibi dolaşarak geçirdim. İkinci hafta ateş hasıl oldu. Tekrar doktora gittik. Ciğer, boğaz temiz dendi yine antibiyotik verilmedi. Kusmalar, gece nöbetleri, huysuzluklar devam. Üçüncü ve son haftada ateş ayyuka çıktı. Bu sefer antibiyotik verildi ki benim kabusumdur. Asla İçmez, her kaşıkta kıyamet kopar, tükürür ilacı, bir şekilde içirmeyi başarırsam da kusar olduğu gibi. Böyle bir hafta daha geçirdik. Bugün antibiyotik dolayısıyla ishal de başladı. Tamam buna da eyvallah. Zaten aşırı iştahsız. Gece de ishal devam edince bez bağladım ki zaten ishal olunca hep bağlıyorum. Tutamıyor. Neyse yaptı yine az evvel. Gel değiştireyim diyorum, hayır kalsın diyor. Oğlum pişik olur popon değişeyim yine uyu diyorum, avazı çıktığı kadar bağırıyor hayır diye. Baktım ikna olmayacak ve artık pişik olacak zorla değiştirdim. Kıyamet koptu. O nasıl bir bağırmak, o nasıl bir saldırmak. Ev inledi, elimi tırmaladı, tekmeler savurdu. Sonunda değiştirdim beş dakika önce uyudu. Muhtemelen yarım saat sonra ya karın ağrısı ya öksürükle uyanacak. Kıyametler kopacak. Tam 20 gündür uyumuyorum. Daha doğrusu doğru düzgün uyumuyorum. Artık bayılacak gibi hissediyorum kendimi. Bu arada benim boğazlar da şiş, sürekli öksürüyorum ama henüz bırakın dinlenmeyi, oturacak fırsat bulamadım.
Çünkü sağlıklı iken bile bana yapışık olan oğlum, hastayken "tuvalete gitme, yemek yeme, hayır su içme yanımda dur" kıvamına geldi. Asla bir saniye bile dibimden ayrılmıyor. Eşim yardımcı olmaya çalışıyor ancak onu da itiyor vuruyor. Halası çağırdı ona da saldırdı. Asla kimsenin yanına gitmiyor ve ben uykusuz yorgun ve hasta bir anne olarak artık sabrımın sonundayım.
Tüm bu bitkinlikle birlikte yarın canım ailem bana geliyorlar. Tatile gidecekler ve evim gidecekleri havaalanına yakın olduğu için iki gün bende kalacaklar. Neden iki gün bende kalıyorlar bilmiyorum. Salı günü gidecekler ama bana pazar geliyorlar. Ayağa kalkacak mecalim yok ancak bir de onlara hazırlık yapmalıyım. Neyse konu bu değildi.
Gerçekten merak ediyorum tamam tüm çocuklar hasta olunca bir miktar huysuz olurlar, biliyorum. Ama bu kadar mı ya, bu kadar mı zıvanadan çıkıyorlar mesela? Ben anlamıyorum nerede hata yapıyorum. Neyi yanlış yapıyorum da bu çocuk her geçen gün daha inat, daha zor, daha huysuz, daha yorucu oluyor.
Tek bir konuda uyum gösterip sakin Kalmaz mı bir çocuk yahu. Alanım çocuk gelişimi. Onlarca oyun biliyorum, daha bir kere adam akıllı oynayamadım oğlumla. Algısı yahut zekası eksik olduğu için değil. Gıcıklığından. Hayır öyle yapmayalım, hayır ben öyle oynamıycam, hayır oraya koymuycam, hayır onu almıycam. He bunu yapıyor da tek mi kalmak istiyor. Hayır o da değil. Her an benimle olmak istiyor ama kendi istediği şekilde.
Pedagog, kreş, ilgi sevgi her şeyi yaptım ben ya her şeyi. Daha ne yapayım anlamadım ki. Ne istiyor, derdi ne anlamıyorum ben artık. Tükendim, bittim gerçekten.
Hayır bok niye kalsın mesela altında? Netin itirazı neyin isyankarlığı bu? Dört gün önce tam üç kişi bir kaşık şurubu içiremedik. Halı, yastık duvar her yer ilaç oldu. Bir şekilde içti bu sefer de kustu.
Ben bıktım artık. Bunu ilk kez söylüyorum evladımla ilgili lakin bıktım. Az evvel artık elim ayağım titriyorken eşime "Allah aşkına beni bir hastaneye kapatın az dinleneyim." dedim. Eşim de ayrı tuhaf. Ben bıktığımda o çocuğa sinirleniyor. Manyak mısın be adam ben çökmüşüm sen idare et işte. Çözümü çocuğa höykürmek. Bu sefer çöktüğüm yerden kalkıp yine devralıyorum oğlanı mecbur. Hepten manyak olacak sabırsız babası ile.
Öyle işte. Geçecek demenizi beklemiyorum. Geçmeyecek çünkü. Hep zor bir çocuk olacak. Hep isyankar, başına buyruk, inatçı, sorgulayan, insanı canından bezdiren bir çocuk olacak biliyorum. Ben sadece yazmak istedim.
Askeri okula mı yazdırsanız acaba?Korkutmak için değil ama bunu söylüyorum zaten. Bak ilaçlarını içmediği takdirde hastalığın geçmez ve iğne ya da serum vurmak zorunda kalırız. İster misin bunu? Diye soruyorum. Hayır istemiyorum ilacı içicem diyor. Ancak yine tükürüyor. Sabır imtihanı gibi çocuk. Tadı hiç güzel değil, güzel olsaydı içerdim diyor bir de.
Ben öyle göz hizasına inip uzun uzun cümleler kuran bir anne olmadım hiçbir zaman. Ama onu kandırmadım, yalan söylemedim, korkutmadım. Sadece gerçeği anlayacağı bir dilde en net haliyle söyledim. O da buna alıştı. Mesela geçen bir akrabanın arabasına binmek istedi. O da "arabanın karnı ağırıyor şimdi Binemeyiz" dedi. Oğlumun cevabı "arabaların karnı olmaz. Mazotu mu bitti?" oldu. Hani öyle kandırılacak, korkutulacak bir çocuk değil. Mutlak gerçeğe ulaşmak istiyor ve ulaşana kadar sorguluyor. Bedenim dışında dilim de çok yoruluyor :)
İşte bakın sorun tam nerde biliyor musunuz?Çocuğu anlayın! Anlayamıyorum, anlamıyorum.Siz oğlunuzun o inatlarını, tutturmalarini, vurmalarını anlayabiliyormusunuz?Anlayamiyorsunuz.Temelde bir sebep bulabiliyor musunuz? En güzel şartları sunduğumuz, istediklerini mümkün mertebe yerine getirdiğimiz, bir çok davranışında anlayışla sabırla iyi niyetle yaklaştığımız çocuklarımızin bu davranışlarını neden yaptığını ben bulamıyorum. Çok canıma tak ettirince kızıyorum.Bagiriyorum.Asla da vicdan azabı duymuyorum.Cunku onun öncesinde verdigim mücadeleyi ben biliyorum.Ben oğlumu önceleri kırılacak narin bir biblo gibi görürdüm.Okuduklarim beni bu yonde düşündürdü bir süre.Aman şunu yapmayım, psikolojisi bozulur,aman böyle yapmayım travma yaşar vs..Ama bunun sonu yok...Sonra düşündüm,bende çocuktum annem bağırdı vurdu da ceza da verdi.Hic te psikolojim bozulmadi..Bende çocuktum, oğlumdan daha mı az çocuktum.. Bilmiyorum işte..Bunun tek bir doğrusu, yöntemi yok.Ben hiç çocuk size istediği gibi davransın izin verin diyen bir pedagog görmedim. Yakından da takip ederim birçoğunu.
Temelde hepsinin anlatmaya çalıştığı tek şey var aslında. Çocuğunuzu anlayın. Hangi pedagog çocuğunuz size vurabilir diyor? Hangisi sınırlar olmasın her dediğini yapın diyor? Sorun bizim geleneksel ve modern anneliğimizin çakışması aslında. Beceremeyen biziz. Bir yanımız alacaksın eline terliği diyor, bir yanımız vicdan azabı ile kendi çocukluğunu onarmaya çalışıyor. Arada kalmış, iki nesil arasında sıkışmış ebeveynleriz biz. Ne modern çağın anlattığı bilgileri özümseyip doğru şekilde uygulamayı biliyoruz, ne de bizim çocukluğumuzu heba eden o geleneksel yaklaşımdan tam manasıyla kurtulmayı başarabiliyoruz.
Hata ne pedagoglarda, ne çocuklarda, ne de bizde. Şanşsız bir nesiliz sadece.
Bilmiyorum bana öyle geldi belkideOtorite konusunda hangi yorumunda karşı savunma yaptım yahu? Kötek konusunda aksini savundum ve de terlik vurulan neslin çok efendi olduğuna dair düşünceye karşı çıktım. Otorite konusunda gayet de katıldım arkadaşlara. He bir de hacamat var tabi.
Ha birde,tüm bunlarla uğraşırken birde baba faktörü var.Esim aynı eşiniz gibi bazı davranışları bakımından.İki çocuk idare ediyorsun diyorlar bana hep.Cocukla iletişimini görseniz,ego savaşları havada uçuşuyor,sanki ikiside 8 yaşında.Anneler ne yapsın?Bazen yüreğimin şistigini hissediyorum.Hani benim tükendiğim yerde imdada yetişecek bir baba değil.Karne günü canıma okudu çocuk.Ogretmen karne vermeden,sırayla resim çekelim dedi.Butun çocuklar güle oynaya gitti sarıldı öğretmene benim ki ben istemiyorum diye tutturdu.Neden oğlum dedim, istemiyorum dedi.Peki sen bilirsin dedim döndüm arkamı, oturmak için ilerliyorum,arkamdan bir ittirdi beni,yere kapaklanacaktim.Anneler şaşkın şaşkın baktı.Evde konusucaz dedim.Karneyi aldik,arabaya binicez,ön koltuğa ben oturucam dedi.Hayir oğlum yasak, polisler görürse ceza yazar dedim(bu diyalog bizim rutinimiz) o zaman binmiyorum arabaya dedi.Sinirlendim,çabuk bin su arabaya diye kızdım,hemen bindi.Her akşam uyumayacagim kavgası her akşam.Her yolu denedim.Anlattim,örnek verdim vs..sert ve kararli da söyledim bu kez ağlama bağırma moduna girdi.Gercekten sinirlendigimi gördüğü zaman tıpış tıpış yatıyor.Boyle bir sürü örnek.. İstediklerini yaptırmak için her yolu deniyorlar.Nedeni var ya da yok.Sorgulamiyorum.Sert olmam gerekirse oluyorum..İşte bakın sorun tam nerde biliyor musunuz?Çocuğu anlayın! Anlayamıyorum, anlamıyorum.Siz oğlunuzun o inatlarını, tutturmalarini, vurmalarını anlayabiliyormusunuz?Anlayamiyorsunuz.Temelde bir sebep bulabiliyor musunuz? En güzel şartları sunduğumuz, istediklerini mümkün mertebe yerine getirdiğimiz, bir çok davranışında anlayışla sabırla iyi niyetle yaklaştığımız çocuklarımızin bu davranışlarını neden yaptığını ben bulamıyorum. Çok canıma tak ettirince kızıyorum.Bagiriyorum.Asla da vicdan azabı duymuyorum.Cunku onun öncesinde verdigim mücadeleyi ben biliyorum.Ben oğlumu önceleri kırılacak narin bir biblo gibi görürdüm.Okuduklarim beni bu yonde düşündürdü bir süre.Aman şunu yapmayım, psikolojisi bozulur,aman böyle yapmayım travma yaşar vs..Ama bunun sonu yok...Sonra düşündüm,bende çocuktum annem bağırdı vurdu da ceza da verdi.Hic te psikolojim bozulmadi..Bende çocuktum, oğlumdan daha mı az çocuktum.. Bilmiyorum işte..Bunun tek bir doğrusu, yöntemi yok.
Sevgili idrakyollarıiltihabı cidden sizin idrakda sorun olfuğunu düşünüyorum dediğim atasözü sert çıkılmasına ait olan bir sözdüYoo gayet dayak öneren bir yoruma cevap verdim ben. Dayak yiyen nesilin efendi olduğunu söyleyen bir yoruma daha cevap verdim. Diğer otorite gerekli diyen yorumlara da gayet hak verdim. Savunma haline girmedim.
Askeri okula mı yazdırsanız acaba?Şaka bir kenara, çocuklara yalan söylenmemesi konusunda hemfikirim. Yalan söylediğinizde olayın sakız gibi uzama tehlikesi de var, bunu hiç düşünmüyorlar. Arabanın karnı ağrıyor. Eee o zaman ilaç verelim iyileşsin, binelim yani. Neyse... =)
Kızımla göz hizasında konuşurum. Ama şimdilik çok da mucizeler yaratan bir yöntem olduğunu düşünmüyorum. Sanırım daha çok ileriye yatırım bu.
Şu son çarşaf olayınızı ve kendinizden nefret etmenize sebep olan patlamanızı okudum. Sizin en büyük sorunlarınızdan biri kendinize çok yüklenmeniz, çoğu kişi de yazmış. Çocuğunuz annesinin de insan ve duyguları olduğunu, bazen çok mutlu olabildiği gibi bazen çok kızgın olabildiğini görsün, bunu yanlış bulmuyorum. Çocuğunuzun kişiliğine saldırmıyorsunuz, ona fiziksel, psikolojik şiddet uygulamıyorsunuz, onu ezmiyorsunuz. Ama bunları yaparken onu tüm olumsuz duygularınızdan uzak tutmaya gerek yok. Patron anne ve baba, bunu bilmesi gerekiyor. Bazı kurallar sırf sadece anne-baba öyle dedi diye vardır, mantığını çok anlamasına gerek yok. Aslında her kuralın bir mantığı var da, bazen dinlemek istemiyorlar, o zaman dinlemiyorsan sen bilirsin ama uymak zorundasın. Çatlasan da patlasan da bu böyle, üzgünüm.
Kızımdan örnek vereyim; kış günü sokağa incecik giysilerle çıkmak istiyor (çıkamadı, dış kapıya yapışıp ağladı), makarnanın üstündeki ketçapları yalayıp, tekrar sıkmak istiyor (izin vermedik, inadından yemedi, aç yattı),yağmurda kreşe scooterla gitmek istiyor (izin vermedim, okula kadar ağlayarak yürüdü, ama tam kapıdan ayrılırken anneciğim görüşürüz diye gülücükler saçarak içeri girdi, benim balatalar iptal), karşıdan karşıya geçerken elimi tutmamak istiyor, çünkü büyümüş (önceki gün anneciğim, elini tutmalıyım, çünkü tehlikeli değil mi diye vaaz veriyordu halbuki), yolun kenarında ağaç gibi bekleyemeyeceğime göre elini kavrıyor, o çığlık atarken karşıya geçiyoruz. Parktan eve dönmek istemiyor. Son 10 dakika, 5 dakika, hadi gidiyoruz diye haber veriyorum oysa. Kurala uymuyor, kolundan tutup eve getiriyorum, sokakta bir bağırışı var, sanırsınız bir kamyon dayak yedi. Bunu 3-5 sefer yaptı, şimdi asla yapmıyor, süresi bitince tıpış tıpış geliyor. Ay liste uzar gider. Çoğu konuda esnek bir anneyimdir, sanmayın hep böyle. Ama işte bazı durumlarda despotlaşmak gerekebiliyor.
Bu arada öğretmeninin "istemediği bir şeyi asla yapmaz" dediğini okudum. Aynı cümleyi kızım için de söylüyorlar. Hatta sevmediği şarkıyı dinlemez bile, sevdiği şarkılarda Asena'ya bağlarken, sevmediği parça çıkınca sınıfta kulaklarını kapıyormuş, öyle prensipli.Öğretmeni başka çocukları herhangi bir konuda ikna etmek kolayken, kızınızı ikna etmek imkansız diyor. Okul psikologuyla da konuştuk. Biraz mizaç, biraz da 4 yaş meselesi+ kardeş kıskançlığı... Zorlamıyoruz, kendi haline bırakıyoruz. Ama zamanla arkadaşlarından hevesleniyor, ısrar edilmediği için özgür hissedip kendi denemek isteyebiliyor... Yavaş yavaş daha esnek davranmaya başladı. Kreş kesinlikle olumlu etki bırakıyor.
Ay çok uzattım. Yaşadıklarınızı elbette tamamen anlayamam, çünkü başta dediğim gibi yazdıklarınızı okuyunca kızımın sizin canavarın levelında olmadığını görüyorum ama çoğu huyu benziyor da. Sadece, kendinize bu kadar yüklenmeyin. Geçecek de demiyorum, çünkü zırt diye düzelmeyecekler, bir huyları düzelirken başka yerden patlak verecekler muhtemelen. Kafa olarak sağlam kalmanız gerekiyor. Bunun yolu da biraz salmak, eşinize daha çok alan açmak, çocuğunuza patronun kim olduğunu göstermekten geçiyor bence.
Ya, kızım için de "lider ruhlu" diyorlar. Yazarken bile içim bir hoş oldu bak, lider ruhlu yavrum benim.Sanki benim kizimi anlatmissin gibi. Geçenlerde okuldan eve gelmek istemiyordu. Zor ile arabaya soktum. Tabiki yirtindi, agladi çok. Neyse arabada sakinlesti, aglama kesildi. Sonra eve vardik, esim evdeydi.
Inanirmisin, kapinin önünde nefesi hizlandi ve tekrar agliyormus gibi yapiyordu. Güya kendini babaya acindiracak! Halbuki sesi kesilmisti!
Senin yazdiginida çok yasadik. Bir bakiyorsun agliyor, yirtiniyor. Sonra 2 dakika sonra hiçbirsey olmamis gibi gülüyor.
Kuzenimin kizida var ayni yaslarda, kiz öyle bir sakin, öyle bir "zen" tavri var ki. Sok olmustum. Hani böyle çoçuklar var mi ki? Benim kizim bir dakikda zor durur çünkü.
Baze çoçuklar iste daha "fena"lar. Inatçi, fazla bagimsiz ve özgüveni yüksek. Bunlarin hepsi övgü gibi olsada, degil. Becil, etrafina dikkat etmeyen, dinlemeyen çoçuklara dönüyorlar. Bu "fena" çoçuklarada iste disiplin dahada sart. Ihtiyaçlari var çünkü. Dünyaya ancak o sekilde anlam verebilirler. Ki su an biz daha ergenligin "light" versyonunu yasiyoruz. Eger önüne geçmezsek, ergenligin en agir versyonunu yasariz. Yani bir 12-13 yil sonra bu satirlari tekrar okursak güleriz "onuda problemmi saniyorduk" gibisine.
Ya, kızım için de "lider ruhlu" diyorlar. Yazarken bile içim bir hoş oldu bak, lider ruhlu yavrum benim.Sınıfta herkesi yönetmeye çalışıyormuş, işine gelmeyince küsüyormuş. Eee ben olsam kızım gibi biriyle oynamak istemem mesela. Bazı davranışların karşılığını görmesi gerekiyor; sen yönetmeyi sevebilirsin ama bakalım herkes yönetilmeyi seviyor mu? Lider ruhu pekişsin diye kukla gibi davranacak halimiz yok. Bağımsız ve öz güveni yüksek olsunlar tabi ama kendi sınırları içerisinde. Başkalarının sınırlarını ihlal etmek pahasına devam edebilecek bir özgürlük yok, onu da anlamaları gerekiyor. Çünkü aynı şey kendilerine yapılınca deliriyorlar. İşte orada empati yetenekleri gelişiyor aslında. O yüzden dediğiniz gibi disiplin ve kurallar şart.
Kızınızın kapıdaki rol kesmeleri de çok komikmiş. Bıraksak parmaklarında oynatırlar bizi, küçük canavarlar.
Dövün bence cocugunuzu. İki tokat attınız mı tamamdır?
Zira yorumları dehşetle okudum. Bagirmak, ağlamasina kayıtsız kalmak,. duygularını yok saymak da bir tür şiddettir. Ama şiddete şiddet demek için illa fiziksel olması gerekiyor sanırım.
"İpleri eline vermişsiniz, patronun kim olduğunu gösterin" "aşırı ilgi gösteriyor şimdiki anneler" gibi cümleler o kadar üzücü ki.
Onlar bir birey, nasıl ki eşinize "patronun kim olduğunu öğretmeye kalkmıyorsunuz. Çocuğunuza da yapmamalısınız. Kaldı ki ortada beyin gelişimi devam eden ve rehberlige ihtiyac duyan bir birey var. Tabi ki sınır olacak ama bunu doğru zamanda doğru şekilde yapmak gerekiyor.
Biz terlik yedik bir şey mi oldu diyen grup birşey olmadığından emin misiniz? Yoksa birşey olduğunu göremeyecek kadar uğradığıniz istismarı normallestirmis olabilir misiniz?
Pozitif disiplin, şiddetsiz iletişim, empati, aynalama bir de bunları araştırın. Nihan Kaya okuyun o zaman size birşey olup olmadığını anlarsınız.
Pozitif disiplin aman ağlama kuzum demek değil zaten, bu sizin yorumunuz. Tabi ki sınırlar olmalı ama bunun yolu ödül ya da ceza olmamali. Ayrıca duygular konusunda ağlamamali demedim. Aksine yaşamalı. Öfke de buna dahil.Es, adi üstüne es. Yani esitlik. Esit pozisyon. Ancak ebeveyn ve çoçuk esit pozsiyonda degil. Cocugun dedigin gibi beyni gelisiyor daha. Neyin iyi, neyin kötü oldugunun bilincinde degil. Cocuk yetiskin oluncaya kadar evet, ebeveyn daha yüksek bir pozisyonda.
Bunun anlami "sen sus, sen hiçbirsey bilmiyorsun, ben anneyim, istedigimi yaparim" demek elbette degildir. Ancak sinirlari çizeceksin. Ve bu sinirlar "ayy oglusum, kuzuuum, yapma ne olur. Bak üzülüyorum bak vallahi, yapma ne olur kurban oldugum" ile olmuyor. Evet yeri geliyor ses yükselir, yeri geliyor ceza verilir.
Ancak buda anlatilir çoçuga. Mesela kizima ceza verirsem, daha çok time-out olur. Bir köseye koyarim, kendine gelsin diye, 1-2 dakika. Ardindan sakinlesince anlatirim niye yaptigimi. "Niye burdasin biliyormusun, böyle böyle yaptin...".
Kimse burda çoçuk dövülsün demiyor. Bende çoçukken dayak yedim ve bunun izlerini halen tasiyorum. Ancak o nasil bir uç nokta ise, simdiki ebeveynlerde diger uç noktada. Aman çoçuk travma olmasin, aman çoçuk üzülmesin diye.
Negatif duygularda bir duygudur ve yasanilmasi önemlidir. Aglamak dünyanin sonu degildir. Cocuk aglamalida. Üzülmelide. Bu konuya hatta "inside out" filmi çok güzel deginmisti. Simdi bu negatif duygular ile bas edemeyen çoçuk, ilerde hiç bas edemez.
Merhaba hatunlar
Aslında oğlumla ilgili konu açmamaya karar vermiştim, zira önerilen her şeyi deneyip tam manasıyla bir çözüme ulaşamayıp, bu oğlan da böyle yapacak bir şey yok sonucuna varmıştım. Bu konu da, delirmemek için bir iç dökme, gecenin bu saatinde akli dengemi kaybetmemek için bir mola olsun.
Önceki konularımı bilenler az çok aşinadır oğlumun hallerine. Genel haline alıştım alışmasına da hasta olunca ve lanet olsun ki aynı anda ben de hasta olunca bedenen ve ruhen çöktüm. Kendimi camdan atasım var. O kadar çöktüm.
Üç haftadır hasta. Önce basit bir soğuk algınlığı idi. Antibiyotik verilmedi. İlk hafta mütemadiyen kustu. Çünkü geniz akıntısı ve öksürük olunca kusuyor. Midesi bulanıyor kendi geniz akıntısından. Yatak yorgan, halı, kıyafet her yere. Neyse o haftayı çamaşır yıkayıp ev silerek ve geceleri uyumayıp zombi gibi dolaşarak geçirdim. İkinci hafta ateş hasıl oldu. Tekrar doktora gittik. Ciğer, boğaz temiz dendi yine antibiyotik verilmedi. Kusmalar, gece nöbetleri, huysuzluklar devam. Üçüncü ve son haftada ateş ayyuka çıktı. Bu sefer antibiyotik verildi ki benim kabusumdur. Asla İçmez, her kaşıkta kıyamet kopar, tükürür ilacı, bir şekilde içirmeyi başarırsam da kusar olduğu gibi. Böyle bir hafta daha geçirdik. Bugün antibiyotik dolayısıyla ishal de başladı. Tamam buna da eyvallah. Zaten aşırı iştahsız. Gece de ishal devam edince bez bağladım ki zaten ishal olunca hep bağlıyorum. Tutamıyor. Neyse yaptı yine az evvel. Gel değiştireyim diyorum, hayır kalsın diyor. Oğlum pişik olur popon değişeyim yine uyu diyorum, avazı çıktığı kadar bağırıyor hayır diye. Baktım ikna olmayacak ve artık pişik olacak zorla değiştirdim. Kıyamet koptu. O nasıl bir bağırmak, o nasıl bir saldırmak. Ev inledi, elimi tırmaladı, tekmeler savurdu. Sonunda değiştirdim beş dakika önce uyudu. Muhtemelen yarım saat sonra ya karın ağrısı ya öksürükle uyanacak. Kıyametler kopacak. Tam 20 gündür uyumuyorum. Daha doğrusu doğru düzgün uyumuyorum. Artık bayılacak gibi hissediyorum kendimi. Bu arada benim boğazlar da şiş, sürekli öksürüyorum ama henüz bırakın dinlenmeyi, oturacak fırsat bulamadım.
Çünkü sağlıklı iken bile bana yapışık olan oğlum, hastayken "tuvalete gitme, yemek yeme, hayır su içme yanımda dur" kıvamına geldi. Asla bir saniye bile dibimden ayrılmıyor. Eşim yardımcı olmaya çalışıyor ancak onu da itiyor vuruyor. Halası çağırdı ona da saldırdı. Asla kimsenin yanına gitmiyor ve ben uykusuz yorgun ve hasta bir anne olarak artık sabrımın sonundayım.
Tüm bu bitkinlikle birlikte yarın canım ailem bana geliyorlar. Tatile gidecekler ve evim gidecekleri havaalanına yakın olduğu için iki gün bende kalacaklar. Neden iki gün bende kalıyorlar bilmiyorum. Salı günü gidecekler ama bana pazar geliyorlar. Ayağa kalkacak mecalim yok ancak bir de onlara hazırlık yapmalıyım. Neyse konu bu değildi.
Gerçekten merak ediyorum tamam tüm çocuklar hasta olunca bir miktar huysuz olurlar, biliyorum. Ama bu kadar mı ya, bu kadar mı zıvanadan çıkıyorlar mesela? Ben anlamıyorum nerede hata yapıyorum. Neyi yanlış yapıyorum da bu çocuk her geçen gün daha inat, daha zor, daha huysuz, daha yorucu oluyor.
Tek bir konuda uyum gösterip sakin Kalmaz mı bir çocuk yahu. Alanım çocuk gelişimi. Onlarca oyun biliyorum, daha bir kere adam akıllı oynayamadım oğlumla. Algısı yahut zekası eksik olduğu için değil. Gıcıklığından. Hayır öyle yapmayalım, hayır ben öyle oynamıycam, hayır oraya koymuycam, hayır onu almıycam. He bunu yapıyor da tek mi kalmak istiyor. Hayır o da değil. Her an benimle olmak istiyor ama kendi istediği şekilde.
Pedagog, kreş, ilgi sevgi her şeyi yaptım ben ya her şeyi. Daha ne yapayım anlamadım ki. Ne istiyor, derdi ne anlamıyorum ben artık. Tükendim, bittim gerçekten.
Hayır bok niye kalsın mesela altında? Netin itirazı neyin isyankarlığı bu? Dört gün önce tam üç kişi bir kaşık şurubu içiremedik. Halı, yastık duvar her yer ilaç oldu. Bir şekilde içti bu sefer de kustu.
Ben bıktım artık. Bunu ilk kez söylüyorum evladımla ilgili lakin bıktım. Az evvel artık elim ayağım titriyorken eşime "Allah aşkına beni bir hastaneye kapatın az dinleneyim." dedim. Eşim de ayrı tuhaf. Ben bıktığımda o çocuğa sinirleniyor. Manyak mısın be adam ben çökmüşüm sen idare et işte. Çözümü çocuğa höykürmek. Bu sefer çöktüğüm yerden kalkıp yine devralıyorum oğlanı mecbur. Hepten manyak olacak sabırsız babası ile.
Öyle işte. Geçecek demenizi beklemiyorum. Geçmeyecek çünkü. Hep zor bir çocuk olacak. Hep isyankar, başına buyruk, inatçı, sorgulayan, insanı canından bezdiren bir çocuk olacak biliyorum. Ben sadece yazmak istedim.