Hamilelik hakkında doktorunuzun size söylemedikleri
Eczaneden gebelik testini alıp yaptıktan ve üzerinde iki pembe çizgiyi gördükten sonra bebeğin babası, belki annemiz ve bir iki yakın arkadaşımızdan sonra (belki de önce) ilk aradığımız insan herhalde doktorumuz oluyor. Neden? Çünkü o bu işin uzmanı. Ona güveniyor, hamilelikle ilgili tüm sorularımızı ona soruyor, her türlü konuda bilgi alıyoruz.
YOKSA ALIYOR MUYUZ? Hiç mi utanıp sıkıldığımız konular, kızarıp bozardığımız, sormaktan çekindiğimiz sorular yok?
Olmaz olur mu? Kadın doğum doktorumuz ister kadın olsun, ister erkek, işi ilk olarak sağlıklı bir gebelik geçirmemizi sağlamak ve sonrasında da bebeğimizi sağlıkla kucağımıza almamıza yardımcı olmak. Bizim arkadaşımız olmak, örneğin ayak parmaklarımızın dolma gibi şişeceğinden bahsetmek değil.
Hangimizin kadın doğum doktoru ikinci üç ayda tavan yapan libidomuz yüzünden vahşi bir kaplan gibi eşimizin üstüne atlayacağımızdan bahseder?
Ya da karnımızın, bebeğimizin çıkacağı yerimizi göremeyeceğiniz kadar büyüyeceğinden?
İşte aşağıda ben bunları anlatmaya çalıştım.
Hamilelik hakkında doktorunuzun size söylemedikleri:
Gebelik, bütün vücudunuzu etkiler: Hamileliğin sadece karnının şirince büyümesinden ibaret olduğunu zanneden garipçik gebeler büyük yanılgı içindedir. Gebelik, saç diplerinizden ayak parmaklarınıza, kaburgalarınızdan idrar kesenize kadar vücudunuzun görünen görünmeyen her yerini tamamıyla etkileyen, hatta alt üst eden bir tecrübedir.
Büyüyen tek yeriniz karnınız değildir. Göğüsleriniz sağılacak inekmişsiniz hissi vermeye başlar (bir bakıma da öyle değil midir zaten?) Yüzükleriniz ellerinize sığmaz olur. Ayak parmaklarınızın kalın sarılmış yaprak dolması görüntüsü almasının yanı sıra ayaklarınız hepten yarım numara kadar büyüyebilir.
Regl kanaması yaşamıyor olabilirsiniz ama
Adet dönemlerini ağrılı, sızılı, bol kanamalı geçiren her genç kızın hamilikle ilgili en büyük beklentilerinden biri de aylık kanamaların en az dokuz ay boyunca rafa kalkmasıdır. Ancak acı hayat o kadar adil değildir nitekim gebeliğiniz boyunca sizi terk eden kanamalar yerini yumurta akı gibi diğer başka sıvılara bırakacak ve sizi şaşırtacaktır.
Göbek deliğiniz dışarı fırlar. Bazı kadınların göbek deliği zaten fırlaktır, dolayısıyla bu değişiklik onları fazla etkilemez. Ama eğer içerlek ve kendinize göre nispeten seksi bir göbek deliğiniz varsa gebeliğiniz boyunca onunla vedalaşmak zorunda kalır ve 1-2 yaşında bir çocuğunkini andıran pırtlak bir göbekle gezmek zorunda kalırsınız.
Bazı gebeler uzun ve bakımlı tırnakların tadını çıkarma fırsatı elde eder. Gebe kalmadan önce başka kadınların uzun, bakımlı tırnaklarına özenen bazı kadınlar, hamile olduktan sonra içlerindeki bu ukdeyi biraz olsun giderebilirler. Nitekim vücuttaki hormonsal değişiklikler tırnakların hızlı uzamasına ve güçlenmesine sebep olur. Ancak burada altı çizilmesi gereken kelime HIZLI UZAMASIdır. Fazlasıyla hızlı uzayan tırnaklarınız bu sefer de manikür masraflarınızın artmasına sebep olur.
Aynı hormonsal değişiklikler saçlarınızı da etkiler. Saçlarınız ışıl ışıl parlamaya başlar, gürleşir. Gürleşmesinin sebebi gebelik boyunca saç dökülmesinin yavaşlamasıdır. Gelin görün ki hayatın adaletsizliği burada da kendini gösterir: gebeliğiniz boyunca dökülmeyen saçlarınız bebeğinizin doğumuyla beraber misliyle dökülmeye başlar. Banyoda, saçınızı tararken saçlarınız avuç avuç öyle dökülür ki, peruk arayışına girmeniz gerekeceğini düşünmeye başlarsınız.
Bu hızlı uzamak ve gürleşmek maalesef sadece saçlarınıza özgü değil, vücudunuzdaki tüm tüyleri (evet, İSTENMEYEN cinsten olanları da) etkileyen bir değişimdir. Bacak tüyleriniz de çok daha hızlı uzar. Lazer epilasyonun nimetlerinden faydalanmamışsanız ve banyo sırasında jilet teknolojisine başvuruyorsanız, eskisinden daha sık uygulamanız gerekir. Ancak giderek büyüyen karnınız öne doğru eğilmenizi günbegün zorlaştıracağı için banyo sırasında gerçekleştirdiğiniz bu epilasyon seansları giderek zorlaşan akrobatik hareketler gerektirmeye başlar. Eşinizin yanında maymun gibi gezmek istemezseniz onun yardımına başvurmanız kaçınılmaz olur. Böylece mahremiyet sıfırın altına iner.
Mideniz sabah, akşam, uykudayken, uyanıkken, SÜREKLİ bulanabilir. İngilizcede morning sickness olarak adlandırılan bu bulantılar birçok hamile kadın açısından sadece sabahla kısıtlı değildir. Mideniz gün boyunca bulanabilir, hatta benim ikinci gebeliğimde olduğu gibi geceleri uykunuzdan bile uyandırabilir. Ben de dahil birçok zavallı gebe çareyi tuzlu ve karbonhidrat açısından zengin yiyeceklere yönelmekte bulunca kendini başka bir problemle yüz yüze bulur: KİLO SORUNSALI!
Hamilelik sırasında kilo alacak olmak gebeleri en çok sıkıntıya sokan konulardan biridir. Popüler anne-çocuk dergileri, web siteleri ve gebelik üzerine yazılmış birçok kitap hamilelik sırasında ortalama 9 ila 12 kilo kadar alınmasının normal olduğunu söyler, ve eklerler: Birinci üç ay boyunca 0-1 kilo, ikinci üç ay boyunca 5-6 kilo, üçüncü üç ay boyunca 4-5 kilo. BU MODEL KİLO ALIM SÜRECİ NEDENSE ORTALAMA GEBEYE PEK UYMAZ. Birçok gebe ilk aylardaki mide bulantısını bastırmak için karbonhidratlı yiyeceklere sığınınca altıncı ayına geldiğinde toplamda alması gereken kiloyu çoktaaan geçtiğini fark eder!
Bebeğinizin çıkacağı yeriniz olan malum bölgeniz büyüyen göbeğiniz sayesinde giderek gözden ırak olmaya başlar. Her ne kadar ilk başlarda, en azından doktorunuzu düşünerek temizlik ve estetiğe önem veriyor olsanız da karnınız büyüdükçe ayıbın yolu kayıp felsefesini benimseyerek Aman canım. Doktor değil mi bu? Kim bilir neler neler görüyordur şeklinde kendinizi avutmaya başlar ve malum yerinizle aylar sonra görüşmek üzere vedalaşırsınız.
Hamileliğin en güzel fiziksel belirtilerinden biri şüphesiz bebeğinizin içinde hareket etmesidir. Hele de ilk gebeliğinizi yaşıyorsanız, neye benzeyeceğini bilmediğiniz bu anı heyecanla beklersiniz. Bilmediğiniz şey gebeliğinizin son zamanlarında bu tekme-yumrukların zaman zaman canınızı acıtmaya başlayacağı, siz tam uyumaya çalışırken kaburganıza yiyeceğiniz bir tekmenin, ya da idrar kesenize yöneltilen bir sağ kroşenin kiracıyı sepetleme vaktinin geldiğini düşündürtmeye başlatacağıdır. BU DÜŞÜNCE SİZİN KÖTÜ BİR ANNE OLACAĞINIZ ANLAMINA GELMEZ.
Gebelik sırasında vücudunuzun her yeri gibi cildinizde de türlü değişiklikler gerçekleşir. Göbek deliğinizin hemen altından malum yerinize doğru koyu renk bir çizgi inmeye başlar. Bu çizginin yok olması doğumdan sonra aylar alabilir. Aynı zamanda göğüs uçlarınız ve areola denilen halka kısmın rengi koyulaşır (Söylentiye göre bu koylaşmanın sebebi bebeğin memeyi kolayca görebilmesidir). Bu renk değişimleri doğumdan sonra eski haline dönebilir, dönmeye de bilir.
Çatlaklar birçok gebenin korkulu rüyasıdır. Hele de ilk gebeliğinizi yaşıyorsanız pahalı kremlerden koca karı ilaçlarına kadar her türlü solüsyonu denemeye hazır hissedersiniz. Bilmeniz gereken gerçek ise çok basittir: ÇATLAKLAR GENETİKTİR. Anneniz çatladıysa kaçarınız yoktur.
Kilo alımınız ve kilo dağılımınız Siyaset Meydanı konusuymuşçasına her ortamda tartışılır. Hamile olduğunuz zaman nedense hamileliğinizden önce dış kapının mandalı konumunda olan birçok insan aradaki mesafeyi hiçe sayarak vücudunuz hakkında yorum yapmaya başlar: Sadece kalçanız büyümüş, yoksa hiçbir yerinizde bir şey yok gibi iltifat niyetiyle yapılan meymenetsiz yorumlar sizi deli eder.
Büyüyen göbeğiniz de orta malına dönüşür. Otobüste giderken, alışveriş merkezinde gezerken, markette gezinirken herkes, özellikle de yaşlı teyzeler, size sormaksınız karnınızı okşar, onunla da yetinmez şekline göre kız ya da erkek çocuğunuz olacağına dair kehanette bulunurlar.
Vücudunuzdaki tüm değişikliklerden sorumlu olan hormonlarınız rüyalarınızda da sizi rahat bırakmaz. Masum anne kadın imajıyla tamamen çelişen, 18 yaş altındakiler için uygunsuz rüyalar görmeye başlarsınız. Özellikle de ikinci üç ayda görmeye başladığınız bu rüyaların ertesinde eşinizin üzerine vahşi bir kaplan gibi atlamak ister, ancak onun Bebeğe zarar vermeyelim endişeleri yüzünden geri püskürtülmek durumunda kalabilirsiniz.
Gebelikten önce portakal büyüklüğünde olan rahminiz 40 haftanın sonunda karpuz kadar olur. (Bu karpuzun Adana karpuzu mu, Diyarbakır karpuzu mu olacağı gebeden gebeye değişir.) Bunu yapabilmek için de rahminizin esnemesi gerekir. Bu da bambaşka bir gerçeği birlikte getirir: Gebelik sırasında esneyen tek kaslarınız rahim kasları değildir. Gebe kadınların sakar olması, normalden daha fazla düşme ve sakatlanma riski taşımaları işte bu vücut genelinde esneyen kaslar yüzündendir. Hatta yemeklerden sonra yaşanan reflü de işte yemek borusu kapakçığının gevşemesi yüzündendir.
Sindirim sisteminize dâhil olan kaslar da bu esneme ve gevşemeden nasibini alır. Hamile kadınların şirin görüntülerine tamamen ters olarak olur olmaz yerlerde gark gurk geğirme eğilimindedirler. Sindirim sisteminizdeki bu gaz sorunu sizi gittiğiniz hiçbir yerde rahat bırakmadığı gibi tek çıkış noktası ağzınız olmadığı için kötü kokulu başka gazların da ortaya yayılmasına sebep olur.
Uyku sorunsalı: Hamile kadınların sıkıntısını çektiği konuların ilk sırasında mide bulantıları geliyorsa ikinci sırada uyku problemi gelir. İlk haftalarda başını kaldıramamacasına bastıran uyku halleri ikinci üç ayda kaybolur gibi görünse de son üç ayda bu sefer büyüyen karın, çeşitli ağrı ve kramplar, yaklaşık yarım saatte bir gidilen tuvalet ziyaretleri uyku uyuyamamanıza sebep olur. Bu aslında doğanın sizi bebek geldikten sonraki uykusuz gecelere hazırlaması olarak da görülebileceğinden sıkıntı yaratsa da uzun vadede işinize yarayacak bir geçiş sürecidir.
Yukarıdaki paylaşımları biraz kendi yaşadıklarımdan, biraz yakınımdaki gebelerin deneyimlerinden, biraz da The Girlfriends Guide to Pregnancy kitabından derledim. Eklentilere açığım. Utanmaca, çekinmece yok. Herkes her şeyi yazsın, gebeler sıkıntılarını paylaşmaktan çekinmesin!
Alıntıdır