Hamilelikte Dikkat Edilmesi Gerekenler
Hamilelikte İyot Eksikliği
Hamilelik sırasında, tiroit hormonu ihtiyacı hamilelik öncesi düzeylere göre yaklaşık %50 artar. Hamilelikte iyot eksikliği gerek rahim içindeyken, gerekse doğduktan sonra bebeklerin beyin gelişi önemli bir etki yaratabilir. Buna ek olarak, küçük çocuklarda iyot eksikliği nedeniyle gelişim ve öğrenme problemleri ortaya çıkabilir. Bu eksiklik ciddi düzeydeyse, çocukta iyot eksikliği rahatsızlığı adı verilen durum belirir. Bu günümüz dünyasında önlenebilir zekâ geriliğinin ve beyin harabiyetinin en yaygın tek nedenidir. Ancak, beyin harabiyeti gerçekleştikten sonra geri dönülemez. İyot, tiroit salgı bezi tarafından, metabolizmamızı yöneten önemli hormonlardan biri olan tiroit hormonunu üretmek için kullanılır. Yeterli iyot olduğunda, anne (veya bebek) büyümekte olan beynin ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde yeterli tiroit hormonu üretemez. Hipotiroidi (yani, yeterli düzeyde tiroit hormonunun üretilememesi) hamileliğin erken dönemlerinde gelişir ve düşük, prematüre doğum ve fetusta nörolojik harabiyet riski artar. Öyleyse, kadınlar bu durumu nasıl önleyebilir? Önce, bunun tek başına sağlıklı beslenme ile yapılması mümkün değildir. Yeterli düzeye ulaşmak için çok büyük miktarlarda yemek yenilmesi gerekmektedir. Hamilelik sırasında günde fazladan 100 – 200 ug iyot gerekli olmaktadır.
Şunları Yapabilirsiniz:
Günde yarım ila bir litre süt içebilirsiniz
İyotlu tuz kullanabilirsiniz. Bu tuz deniz tuzu ile aynı değildir. Deniz tuzu yeterli iyot içermediğinden aldığınız tuzun iyotlu olup olmadığını kontrol etmelisiniz
İyot açısından zengin yiyecekler yiyebilirsiniz. Deniz ürünleri yüksek düzeyde iyot içerirler
Genişleyen uterusun ek ağırlığı.
Yapabileceğiniz en yararlı şey, multivitamin suplemanlarının bir parçası olarak iyot suplemanları almaktır.
Kafein – En Çok Sevdiğimiz Yasal Bağımlılık
Dünyada milyonlarca insan tarafından neden içildiği hiç merak edilmemeli: kahve ve çay gibi kafein içeren içecekler en popüler psikoaktif bağımlılıklardır. Ama kafein içeren içeceklerin sayısı arttıkça endişelenmemiz gerekir mi?
Kafein kahve ağacının yaprakları ve çekirdeklerinde, çay yaprağında ve az miktarlarda kakaoda ve kola cevizinde bulunur. Kafein ayrıca soğuk algınlığı ilaçlarının, iştah bastırıcı ve ağrı kesici ilaçların bileşiminde yer alır ve bazı baş ağrılarının giderilmesinde ve kuşkusuz uyku haliyle mücadele edilmesinde yararlı olabilir.
150 ml.lik bir fincan çaydaki kafein 30 ile 100 mg arasında değişmektedir. Bunu tayin eden faktör çayın yapılış şeklidir. Çaya süt ve şeker eklenmesi, yaprak veya poşet çay kullanılması (en fazla kafein koyu yaprak çayda bulunmaktadır) sonuçların farklı olmasına neden olur.
200 g.lık blok çikolata yaklaşık 550 mg metilksantin kombinasyonu (kafeine benzer bileşikler ve diğer uyarıcılar) eşdeğerini içerir. 30g.lık bir çikolata barında 20 ile 60mg arasında kafein bulunur. Aşırı aktif olan ve çikolatayı çok seven bir çocuğunuz varsa bunu not etmeniz gerekebilir.
375 ml.lik kolada yaklaşık 40 mg kafein varken, 250ml.lik enerji içeceği yaklaşık 80–100mg kafein içerir – hemen hemen bir içimlik espresso kadar. Gençlerimizi kontrol altına almakta neden problem yaşadığımız hiç merak edilmemeli!
Vücudumuzun kafeini metabolize etme hızı karaciğerimize ve bu tür ilaçlarla başa çıkabilme kabiliyetine bağlıdır. Kadınların kafein gibi maddeleri vücutlarından erkeklerden daha hızlı attığı saptanmış olmakla birlikte, bu durum hormon düzeyleri ve alınan ilaçlardan etkilenmektedir. Bu kadınlarda hamilelik döneminde veya doğum kontrol hapı kullandıkları sürece bu maddeleri vücutlarından atma süresi uzamaktadır.
Kafeinin Etkileri Nelerdir?
Kısa Süreli Etkiler:
Kas seğirmesine neden olan kas kasılmaları.
Kalp hızında artış.
Mideye kan akışında yavaşlama
Karaciğerden kana daha fazla şeker karışması.
Solunum yollarının açılması.
önce içilen bir fincan kahve uyumayı zorlaştırabilir. Aynı zamanda daha kısa sürelerde daha derin uyuduğunuzu ve kısa süreli rüyalar gördüğünüzü fark edersiniz.
Kafeini Bırakma
Eminim ki, birçoğunuz kabul etmeseniz bile bu duyguyu yaşamışsınızdır. Bugüne kadar kafeinin bağımlılık yaratmadığı ama alışkanlık oluşturabileceği düşünülmüştür. Kafeine karşı tolerans geliştirdikçe, aynı hissi sağlamak için daha fazla kafein almamız gerekir. Yani, eksilen rezervlerimizi ‘tamamlamak’ için daha fazla içmemiz gerekecektir.
Bir gün sonra kafein alamayan beyin kendisi ile mücadeleye başladığı için bırakma semptomları (genellikle 12-24 saat sonra başlar ve 48 sat içinde doruk noktaya ulaşır ve 1 ila 5 gün sürer) ortaya çıkar.
Meydana gelebilecek diğer semptomlar arasında bulantı, halsizlik, uyku hali, anksiyete, kusma ve huzursuzluk sayılabilir. Ekstrem vakalarda depresyon, işte veya evde günlük işlere başlamak veya tamamlamak için konsantrasyon bozukluğu ve motivasyon eksikliği gibi semptomlar ortaya çıkar.
Hamilelik ve Kafein
Kafein hızla emilir ve alındıktan sonra bir saat içinde kanda doruk konsantrasyona yükselir: Kafeinin doğmamış çocuk üzerinde de olumsuz etkileri vardır. Yapılan çalışmalar günde bir fincandan fazla kahve içen kadınlarda hamile kalma oranının günde bir fincandan az kahve içen kadınlara göre yarı yarıya olduğunu göstermiştir. Günde iki buçuk fincandan fazla kahve içen kadınlarda durum daha da kötüdür (hiç kahve içmeyen kadınlara göre bu kadınlarda hamile kalma şansı neredeyse beş kat daha azdır).
Yapılan çalışmalar kafeinin spermlere zarar vererek erkeklerde üretkenliği azalttığını düşündürmektedir. Kafeinin fertiliteyi kontrol eden hormonların üretimini olumsuz yönde etkilediği bildirilmiştir. Örneğin, kafein yumurtanın uterusa başarıyla yerleşme oranını düşürmektedir.
Ancak, kafeinin insan gelişimi üzerindeki etkisini tam olarak anlamış değiliz. Hamilelik sırasında iki üç fincan kahvenin bebeğin doğum kilosunun düşmesine, prematüre doğuma, reflekslerin zayıflamasına ve nöromüsküler gelişimin yavaşlamasına neden olabileceğini bilmekteyiz. Kafeinin bebekler ve çocuklar üzerindeki etkisi çok daha nettir.