Benim için yok zaten. Eşim çok düşkün. İstediği her şeyi ağlayarak yaptırıyor. Benim yanımda kaldığı 20 gün boyunca yaptığı saygısızlıkları eşime söylemedim daha öncekiler gibi. Kendi annemden daha çok hizmet ettim kendisini kötü hissetmesin diye. O ise eşim bana hiç hak etmediğim şeyleri söylerken ağladı ve mağdur oldu. Bu kısmı da sonradan anladım. İlgiyi üstüne toplayıp kendisini acındırdı. Ben lohusa halimle tek yattım, o oğluyla yattı. Oğlu sabah işe giderken annesinin saçını okşayıp öptü. Ben kapıda o manzarayı gördüm göğüslerimden sütlerim akmış üstüm berbat halde gece uyumamışım. Kadın dön de karına da sarıl öp demedi. Çok ağladım.Yakinda ordan girer. Merak etme. Altdan altdan yapar. Asla rahat vermez.
Umarım yaniliyorumdur ama kadin sadece bilgi topluyor.
Bebekte öksürük olsa başlar oğluşunu doldurmaya sana karşı.
Aşırı ilgi göstererek oğlunun gözünü boyadi. Aslinda bakmaya bile gelmişti ama çirkef gelin barindirmadi. Tablo şimdilik bu. O şimdi mağdur.
Bunu seni bile inandirana kadar devam oynar. Asla yaklaşma ve 100% uzak dur
Anladım, hayat devam eder elbette. İyi kötü bir şekilde devam eder. Ben sanırım hak etmediğim şeyleri sevdiğim tarafından gördüğüm için atlatamıyorum. Gerçi hiçbir hamile kadın benim yaşadığım stresi yaşamasa keşke. Her lohusanın yanında annesi olsa. Ben annemin gelemeyeceğini öğrendiğimde üzülemedim bile. Güçlü durmak zorunda olduğum için. Ne naz yaptım ne ağladım. Korktuğumu söyleyecek kimsem yoktu. Bebeğime evde bakarken heyecan yapmamaya çalıştım. Altını değiştirirrken ellerime bakıyordu. Evimin içinde her hareketimi gözetliyordu.Valla belki de o da düşünmüyordu ama hayatına devam etti onu açıklamak istedim.
Anneniz ne dedi evlilikle ilgiliBütün bunlar olurken bir yandan da aileme yansıtmamaya çalışıyordum.
Az önce annemle de paylaştım. Aynı şekilde seni ne günlerle okuttum gibi bir cümlesi oldu. İçim burkuldu. Annem için elimden geleni yaptım, yapıyorum, yapacağım. Var olduğu için ne kadar şükretsem az. Mutsuzluğumu o da bir şekilde hissediyor. Bir tane kızı var sadece, ve ben de emanet edildiği insanların arasında delirmek üzereydim az kalsın. Hme psikolojik hem fiziksel şiddet gördüm ve bana güya annelik yapmaya gelen kadın o gün eşimin tavrını gördükten sonra sürekli beni kötüleme odaklı çalışmaya başladı. Bunu hissederek yaşayamıyorum artık.
Ona evlilikle ilgili şeylerden bahsetmiyorum, yorulduğumu bunaldığımı söylüyorumAnneniz ne dedi evlilikle ilgili
Hala bu evliliği sürdürmenizi sağlayan motivasyonunuz ne gerçekten? Sadece psikolojik ve ekonomik şiddete uğramamışsınız bu adam size fiziksel şiddet de uygulamış. Üstelik lohusa halinizle. Üstelik çocugunuz da maruz kalmış bu duruma.Merhaba,
samimi cevaplarınıza ihtiyacım var. Uzun yazacağım çünkü etrafımda beni anlayan ve anlatabileceğim herhangi bir insan yok.
5 senelik bir sevgililik döneminden sonra eşimle evlendik. Çok kötü bir sevgililik dönemiydi ama aşıktık ve beraber mutluyduk. Ben onunla olmak için çok büyük fedakarlıklar yaptım. Yaşadığım ülkeyi değiştirdim. Arkadaşlarımla bağım bir şekilde dolaylı yoldan eşim yüzünden koptu. Ama sorun değildi çünkü kişisel olarak da devam ettirmek istemediğim bağlardı. Benim asıl sorunum eşim ve annesi. Sevgililik dönemimizde eşimin gitgellerinin sebebinin yıllar sonra annesi olduğunu öğrendim. Beni tanımamasına rağmen defalarca benden ayrılması gerektiğini eşimin anlayacağı şekilde söylemiş. Eşimi çok iyi tanıdığı için hepsini mantık düzlemine oturtuyormuş gibi yaparak mesajlar içinde vermiş. Örneğin eşim yurt dışında yaşamaya başlamıştı ve annesi benim onun yanına gidemeyeceğimi söyleyerek ayrılmasını telkin etmiş. Bu sırada beni hiç tanımadı, tek kelime konuşmadı, eşime yıllarca hep çok sadıktım ve sadece sevgiliydik o zamanlar. Bir sevgili için çok fazla fedakarlık yaptım, çünkü çok seviyorum hepsi yapmam gereken şeylermiş gibi geliyordu. İnsan aşıkken farkında olmuyor. Annesi bir şekilde manipüle etmiş ve eşim ben ne de olsa yurt dışına çıkamam diye beni terk etmiş. Yurt dışına çıkmak için bir sıkıntım yoktu bu arada çıktım zaten. Hatta kendimi toparlamış, hayatımı yeniden yoluna koymuştum. Eşim bu sefer peşimi bırakmadı, evlenmek istediğini söyledi. Kabul etmedim, anneme kadar yazdı. Bu arada 5 sene boyunca annemle tek kelime etmişliği yoktur. Ben de pişman olduğunu düşünüp kabul ettim çünkü hala onu seviyordum.
Biz beraber yaşamaya başladık ama annesinden bunu gizliyordu. Benimse annem biliyordu. Hala kadının beni sevmediğini anlamamıştım çünkü inanılmaz saf bir insanım. Bir senenin sonunda yaşadığımız ülkeye geldi ve benimle tanıştı. Biz çoktan evlenmeye karar vermiştik bu sırada. Tanıştığı esnada yine bir sorunum olmadı. Fakat sonradan biz beraber yaşarken de eşime beni yanından göndermesi için çok şey söylediğini öğrendim. Eşimin annesi eşimin hayatı hakkında her şeyi bilmek, her şeyi yönlendirmek istiyor. Adam otuz küsür yaşında olmasına rağmen. Ben onun kafasındaki "gelin" profiline uyumlu değilmişim. Çok zengin bir ailem yok, eğitimli değiller. Eşimin ailesi eskiden çok zenginmiş ve iflas etmişler. Ben hayatım boyunca her şeyi tırnaklarımla kazıyarak başardım. Tüm imkansızlıklara rağmen yurt dışında yüksek lisansımı kazanıp yaptım. Düğün yapılmasına örneğin çok karşı çıktı. Beni öyle manipüle ettiler ki ben de basit bir nikah olsun dedim. Annem beni gelinlikle görmeyi çok istediği için sadece gelinlik giymek istedim. En ucuz gelinliği aldırdım. En ucuz salonu tutup aile arasında bir kutlama yaptık. Türkiye şartlarında 30 bin Tl tuttu masraflar. Ve bu bile benim başıma kakıldı. Biz evlendikden sonra yaşadığımız ülkeye döndük ve eşim işsiz kaldı 3 ay. Bu süreçti borç yaptık haliyle. Ve o borçların hepsi benim düğün adı altında yaptığım 30 bin TL'ye sebep gösterildi. Eşimin işsiz kalmasına değil. Düğünümden önce hamile olduğumu öğrenmiştim. Anneme vize çıkmadığı için doğumuma kayınvalidem geldi.
Aslında tüm yüzleşme burada başladı. Eşimin 3 aylık işsizlik sürecinde onunla beraber iş aramaya gittim karnım burnumda, bu ülkede bir arkadaşım yok. Daha dilini öğrenemedim. Sürpriz hamileliğimi kabul edip kendimi anne olmaya hazırlayamadan para kazanma derdine düştüm ve 9 ay boyunca uzaktan çalıştım. Doğum yaptığım gün hastanede yine iş teslim ediyordum. Eşimin hep yanında olmaya çalıştım. Annesi gelecek diye hediyeler aldım. O güne kadar saygıda hiçbir zaman tek bir kusur etmemiştim. Bakım çantası hazırladım kadın diş macunu diş fırçası uğraşmasın bana yardıma geliyor diye. Tüm bunlar olurken bir de eşimin şizofreni derecesinde kıskançlıklarıyla uğraştım. Hastane odasına erkek mi alıyorum diye kapının önünde nöbet tutup beni sorguya çekiyordu. Hamileliğimde böyle psikolojik şiddetle geçti. Doğumumu yaptım ve çocuğuma dört elle sarıldım çok güçlüydüm. Eşimse benden çok uzaktı. Eve geldik. Eşim bu arada iş bulmuştu ve işe gidiyordu. Ben hastaneden gelir gelmez çalışmaya devam ettim aynı gün. Karnım dokuz kat kesildiiği halde. Çünkü eşimin tüm maaaşı borçlarımıza gidiyordu. Benim kazandığımla alışveriş yapıyorduk. Çalışmak keyfi değildi.
Eşim işten gelip çocuğu alıp yatakta yatıyordu. 2 odalı evimiz var. Ben kayınvalidemle aynı odada çalışıp geceye kadar oturuyor, tüm gece çocuk bakıyor, vizesi çıkmayan anneme üzülemiyor, güçlü durmaya çalışıyordum. Bu süreçte kayınvalidem evimin çok pis oluşundan başlayıp tek tek evimin eşyalarını inceledi. evimin düzenini değiştirdi. Neden fırın tepsin yok da borcamların var bile dedi. Çıt çıkarmadım.
Bana çok kilo almışsın oğlum belli etmese de böyle sevmez, kilo ver dedi. 1 haftalık anneydim. Saçların cadı saçı gibi kes dedi. Kestim. Sizin eviniz de çok eski depremde kesin yıkılır taşının dedi (ailemin evini kastediyor ve yaşadığım yeri her fırsatta küçümsüyor. bu da bir küçümsemeydi ama ya deprem olursa korkusundanhem de lohusa halimle kendimi yiyip bitirdim.)
Eşime daha önce sevgililiğimiz, evliliğimiz, haimleliğim çok zordu sadece rahat bir lohusalık istiyorum şefkatine ihtiyacım var diye defalarca söylemiştim. O ise işten eve gelip yemeğini yiyip çocukla beraber yatıyordu. Dinlenmesi gereken benken eşim dinleniyordu.Sanki ben keyiften yapıyormuşum gibi bana gel sen de yat diyordu. Ben çalışmasam mutfak alışverişi bile yapamazdık.
Ondan sadece bir gün kahvaltıya kruvasan alır mısın dedim. Koskoca 2 senenin sonunda lohusa olarak şımardığım tek an. Ve bana çok uzak olduğunu hali olmadığı için gidemeeyeceğini söyledi. Kendimi hayatımın en değersiz döneminde hissediyordum. İlgi, şefkat bir yana; artık sadece nefes alan bir bitki gibiydim o evde.
Bir gün dayanamayıp gerildim ve eşim işteyken ona mesajla sitem ettim. Artık dayanamayacak bir haldeydim. Bana en çok ilgi göstermesi gereken dönemde suratıma bile bakmıyordu. Zaten kilo aldım bakımsızım berbat haldeyim. O gün dikişlerimi aldıracaktık. Evden çıktık. Eşime kapının önünde sinirlenip salak dedim. Bana dönüp bas bas bağırdı. Al çocuğunu da defol git dedi. Yukarı çıkıp annesine beni şikayet etmeye başladı. Bağırarak inanılmaz hakaretler. O güne kadar onun için her şeyi yapmıştım. Eski pijamalarımla gittim doğuma. Tek bir şımarıklığım isyanım olmamıştı her şeye tamam demiştim. Eşimin nefret dolu sözleri, annesinin içten içe tatmin oluşu, hepsini yaşadım. Ağlayıp boşanmak istiyorum dedim. Annesi tabii ki böyle olmaz boşanın dedi. Bir hafta boyunca kavga devam etti. Eşim bağırıp çağırıp annesiyle yattı. Ben küçük odada 2 haftalık bebekle dikişlerimin acısıyla ağlayarak çalışıyordum. Yetmedi gece evden çıktı gitti. Bilgisayarımda whatsaapp web'i açıktı. Annesi oğluna sadece nerdesin yazmıştı. Ben de yarın gideceğim demişti. Ben görüyorum mesajlarını içeride, çıktım salona karşısına dikildim, patlama gecem oydu. Neden bana destek olup şefkat göstermeniz gerekirken, oğlunuzu gaza getiriyorsunuz Allah korkunuz yok mu? diye bağırdım. Mesajları okuduğumdan haber yoktu gözlerimin içine bakarak inkar edip yalan söyledi. 55 yaşındaki kadın gözünü kırmadan yalan söyledi. Bu arada kapıdan çıktığımda mesajlaşırken gülümsüyordu. Mutluydu halinden.
Eşim geldi, bağırmalar çağırmalar. O gece koptu bende kayış. Yaşadığım her şeyi bağırarak söyledim. Kriz geçirdim. Zaten aylarca hamile halimle evi geçindirme stresinden, eşimin ailesinden yediğim mobbingten, eşimin deli dehşet kıskançlıklarından ve yapayalnızlıktan artık berbat haldeydim.
Eşim daha önce bana annem ağladığı için seni boşamayı düşündüm demişti. (bana bağırdığı gün annesi ağladı ama neden ağladığı hakkında bir fikim yok, hakaretleri yiyen bendim) ben de uzamasın diye annesinden özür dilemiştim ama içten içe ben ne yaşıyorum artık isyanı geliyordu. O gün eşim beni duvara fırlattı. Ben artık yaşadığımın şokundan sinir krizi geçirdim. Annesi de bana bakarak "sen delirmişsin" dedi. Ve gece apar topar annesinin saçını öpe koklaya valizini alıp götürdü bindirdi. Ben minicik bebekle berbat halde evde kaldım ölmek istiyordum yaşadığım acıya dayanamayacak haldeydim.
Sonra eşim geldi ve özür konuşmaları yaptı çocuğumuz için düzeleceğiz vs. Peki neden bu konuşmaları annen buradayken yapmadın ve ben bunları yaşadım? Hiçbir cevap yoktu. Zaten gidebileceğim bir yer de yoktu. Ertesi sabah eşimin instagramına annesi bir gönderi gönderdi. Gönderinin içeriği şöyle, eğitimli bir aileden gelin alın şunları bunları yaşamazsınız vs. Kimsenin kaldıramayacağı şeyleri kaldırıp güçlü durmaya çalışırken ben, kadın evimden beni 2 haftalık bebekle bırakıp kaçıp gitti ve ertesi gün soluklanmadan aileme bana hakaret eden bir gönderiyi acımasızca eşime attı. Eşim güya işteyken annesine telefon açıp uyarmış. Aynı akşam annesiyle normal bir şekilde güle oynaya konuşuyordu. Hiçbir tavır yoktu. Birkaç gün sonra da cuma duası niyetine Allah kıymet bilenlerle karşılaştırsın tarzı bir gönderi attı eşime. Tabii ki eşim bunun iyi niyetli bir dua olduğunu savundu.
Son adım olarak terapist buldum. Bir ay konuştuk ve bize iyi geldi. Terapistim annesiyle konuşmam gerektiğini önerdi. Eşim babasına söyledi. Kadın kabul etmedi. Bu sefer babasına ben telefon açtım. Bakın, biz düzelmek istiyoruz, ikimiz de çok yıprandık dörtlü bir görüntülü konuşmada konuşalım ben zaten olumlu bir konuşma yapacağım dedim. Adam şimdi zamanı değil karım psikologa gidiyor doğru zamanı ben sana söylerim dedi. Yani ben haklı olduğum halde yıllarca bana kötülük eden insandan özür dilemek için doğru zamanı bekleyecekmişim.
Zerre şaşırmadım. Yanımızdayken tavrından evliliğimizin bitmesini istediği açıktı. Acı olan kendi torunlarının mutlu bir evde büyümeleri için bile kendi kibirlerinden taviz vermemeleri.
Şimdi eşim kendi ailesiyle her gün konuşuyor. Onlara bir gün bile saygısızlık ettiğini görmedim. Hele lohusalığımda annesine olan tavrını gördüm. Beni asıl mahveden bu oldu. Eşim annesinin üstüne titriyor. Annesi kırılmasın diye kelimelerini seçiyor. Bana karşı ise hep ileri gitti. En mutlu olmam gereken zamanlarda bile hep en korkunç şeyleri yaşadım. Sonra anladım, gerçekten sevdiği insanların üstüne nasıl titrediğini.
Şimdi karşıma durmadan sinirlenen, hemen bağıran bir adam var.
12saat çalışıyor. 3 aydır bebeğimi yalnız büyütüyorum.
Yemeğimi temizliğimi aksatmadan yapıyorum. Bebeğimin tüm bakımı bende. Çoğu zaman kahvaltımı bile yapamıyorum. Saçımı bile tarayamıyorum.
Eşim her gün bağırıyor bana. Geçmişi unutamamakla suçluyor. Geçimsizlikle suçluyor. Yaşadıklarımdan bahsettiğimde deliriyor. Ailesinin konusunu açtığımda bas bas bağırıyor. Bebek varken de bağırıyor. Artık çok yoruldum.
Önümde iki yol var. Ya evime dönüp bir şekilde atanıp kendime çocuğumla bir yol çizeceğim. Yada bu ülkeye ayak uydurup burada bir hayat kurmaya çalışacağım.
Artık eşimden çok uzaktayım. Ben güçlü durmaya çalıştıkça beni mahveden bir adam var. Sürekli kötü davranan, beni dibe çeken bir adam.
Siz olsanız ne yapardınız? Ülkenize dönüp atanmak için çabalamak mı yoksa yeni bir ülkede hayat kurmak mı? Kendi ülkemde atanacak mıyım belli bile değil ama ailem var. Burada kimsem yok ama daha kolay iş bulabilirim.
Okuyan ve içten yorum yapacak herkese teşekkür ederim.
Tabii bilse geri dönüşü olmayacağını biliyorsunuzOna evlilikle ilgili şeylerden bahsetmiyorum, yorulduğumu bunaldığımı söylüyorum
Evet, yıllardır yurt dışındayım Türkiye bıraktığım gibi mi bilmiyorum. Birbirimize çok aşık evlendik ve lohusalığımda yaşadıklarımdan önce böyle bir sorunumuz yoktu, her evlilikte olan ufak tefek şeylerdi ben bu durumu aşamıyorum sadece. Hem lohusalık hem yalnızlık hem de yetersizlik duyguları var. Henüz 3 aylık anneyim rasyonel düşündüğümde her şeyin farkındayım ama insanım ve bazı anlar gücümü yitiriyorum.Hala bu evliliği sürdürmenizi sağlayan motivasyonunuz ne gerçekten? Sadece psikolojik ve ekonomik şiddete uğramamışsınız bu adam size fiziksel şiddet de uygulamış. Üstelik lohusa halinizle. Üstelik çocugunuz da maruz kalmış bu duruma.
Yaşadıklarınıza üzüldüm ama artık durumun farkındasınız. Bu yüzden bu adamla evliliği devam ettirmenin anlamı yok. Bu adam eğitimli değil aksine dengesiz, şımarık, şiddet eğilimli, tabiri caizse tam bir hanzo bir adam. Kendine acımıyorsan küçükcük çocuğuna acı.
Yaşadığın ülkeyi bilmiyorum. Soranlara cevap vermemişsin. Eğer yaşadığın ülke Türkiye'ye kıyasla daha iyi, sosyal yardımları daha fazla olan, çalışmasam dahi hayatta kalabileceğin çocuğuna daha iyi bir gelecek sunacağın sosyal hukuk devletiyse orada kal. Anne özlemini anlıyorum hala lohusasın sen ama artık senin de sorumlu oldugun bir evladın var. Bunları göz önünde bulundurarak karar ver. Bir de son beş yılda Türkiye çok değişti.
Oğlu sabah işe giderken annesinin saçını okşayıp öptü.
Konudaki ana oğul çok korkunç tamamiyle ama hala yukarıdaki gibi kvnizde suç buluyorsunuz. Bir yorumda narsist olduğundan şüphelendiğinizi belirtir tarzda konuşmuşsunuz sizce bu kadın niye karını öp desin? sizin EŞİNİZİN kendiliğinden lohusa eşini öpmesi gerekmiyor mu ?Ayrıca adam size şiddet uygulamış ya! Siz içiniz rahatlasın diye açmışsınız bu konuyu aynı şekilde devam edeceğinizi düşünüyorum.Kadın dön de karına da sarıl öp demedi.
Tabii ki içimi rahatlatmak için konu açıyorum, başka ne sebepten açacağım?Konudaki ana oğul çok korkunç tamamiyle ama hala yukarıdaki gibi kvnizde suç buluyorsunuz. Bir yorumda narsist olduğundan şüphelendiğinizi belirtir tarzda konuşmuşsunuz sizce bu kadın niye karını öp desin? sizin EŞİNİZİN kendiliğinden lohusa eşini öpmesi gerekmiyor mu ?Ayrıca adam size şiddet uygulamış ya! Siz içiniz rahatlasın diye açmışsınız bu konuyu aynı şekilde devam edeceğinizi düşünüyorum
O kadar bile bile lades olmuş ki bir şey diyemedim. O ülkede tek başınıza bir hayat kurabiliyorsaniz gelmeyin. Türkiye de bir de milletle mi ugrasacaksin ki kpss artık çok çok zor. Homeoficce çalışmaya devam edip yeni hayat kur kendine.Merhaba,
samimi cevaplarınıza ihtiyacım var. Uzun yazacağım çünkü etrafımda beni anlayan ve anlatabileceğim herhangi bir insan yok.
5 senelik bir sevgililik döneminden sonra eşimle evlendik. Çok kötü bir sevgililik dönemiydi ama aşıktık ve beraber mutluyduk. Ben onunla olmak için çok büyük fedakarlıklar yaptım. Yaşadığım ülkeyi değiştirdim. Arkadaşlarımla bağım bir şekilde dolaylı yoldan eşim yüzünden koptu. Ama sorun değildi çünkü kişisel olarak da devam ettirmek istemediğim bağlardı. Benim asıl sorunum eşim ve annesi. Sevgililik dönemimizde eşimin gitgellerinin sebebinin yıllar sonra annesi olduğunu öğrendim. Beni tanımamasına rağmen defalarca benden ayrılması gerektiğini eşimin anlayacağı şekilde söylemiş. Eşimi çok iyi tanıdığı için hepsini mantık düzlemine oturtuyormuş gibi yaparak mesajlar içinde vermiş. Örneğin eşim yurt dışında yaşamaya başlamıştı ve annesi benim onun yanına gidemeyeceğimi söyleyerek ayrılmasını telkin etmiş. Bu sırada beni hiç tanımadı, tek kelime konuşmadı, eşime yıllarca hep çok sadıktım ve sadece sevgiliydik o zamanlar. Bir sevgili için çok fazla fedakarlık yaptım, çünkü çok seviyorum hepsi yapmam gereken şeylermiş gibi geliyordu. İnsan aşıkken farkında olmuyor. Annesi bir şekilde manipüle etmiş ve eşim ben ne de olsa yurt dışına çıkamam diye beni terk etmiş. Yurt dışına çıkmak için bir sıkıntım yoktu bu arada çıktım zaten. Hatta kendimi toparlamış, hayatımı yeniden yoluna koymuştum. Eşim bu sefer peşimi bırakmadı, evlenmek istediğini söyledi. Kabul etmedim, anneme kadar yazdı. Bu arada 5 sene boyunca annemle tek kelime etmişliği yoktur. Ben de pişman olduğunu düşünüp kabul ettim çünkü hala onu seviyordum.
Biz beraber yaşamaya başladık ama annesinden bunu gizliyordu. Benimse annem biliyordu. Hala kadının beni sevmediğini anlamamıştım çünkü inanılmaz saf bir insanım. Bir senenin sonunda yaşadığımız ülkeye geldi ve benimle tanıştı. Biz çoktan evlenmeye karar vermiştik bu sırada. Tanıştığı esnada yine bir sorunum olmadı. Fakat sonradan biz beraber yaşarken de eşime beni yanından göndermesi için çok şey söylediğini öğrendim. Eşimin annesi eşimin hayatı hakkında her şeyi bilmek, her şeyi yönlendirmek istiyor. Adam otuz küsür yaşında olmasına rağmen. Ben onun kafasındaki "gelin" profiline uyumlu değilmişim. Çok zengin bir ailem yok, eğitimli değiller. Eşimin ailesi eskiden çok zenginmiş ve iflas etmişler. Ben hayatım boyunca her şeyi tırnaklarımla kazıyarak başardım. Tüm imkansızlıklara rağmen yurt dışında yüksek lisansımı kazanıp yaptım. Düğün yapılmasına örneğin çok karşı çıktı. Beni öyle manipüle ettiler ki ben de basit bir nikah olsun dedim. Annem beni gelinlikle görmeyi çok istediği için sadece gelinlik giymek istedim. En ucuz gelinliği aldırdım. En ucuz salonu tutup aile arasında bir kutlama yaptık. Türkiye şartlarında 30 bin Tl tuttu masraflar. Ve bu bile benim başıma kakıldı. Biz evlendikden sonra yaşadığımız ülkeye döndük ve eşim işsiz kaldı 3 ay. Bu süreçti borç yaptık haliyle. Ve o borçların hepsi benim düğün adı altında yaptığım 30 bin TL'ye sebep gösterildi. Eşimin işsiz kalmasına değil. Düğünümden önce hamile olduğumu öğrenmiştim. Anneme vize çıkmadığı için doğumuma kayınvalidem geldi.
Aslında tüm yüzleşme burada başladı. Eşimin 3 aylık işsizlik sürecinde onunla beraber iş aramaya gittim karnım burnumda, bu ülkede bir arkadaşım yok. Daha dilini öğrenemedim. Sürpriz hamileliğimi kabul edip kendimi anne olmaya hazırlayamadan para kazanma derdine düştüm ve 9 ay boyunca uzaktan çalıştım. Doğum yaptığım gün hastanede yine iş teslim ediyordum. Eşimin hep yanında olmaya çalıştım. Annesi gelecek diye hediyeler aldım. O güne kadar saygıda hiçbir zaman tek bir kusur etmemiştim. Bakım çantası hazırladım kadın diş macunu diş fırçası uğraşmasın bana yardıma geliyor diye. Tüm bunlar olurken bir de eşimin şizofreni derecesinde kıskançlıklarıyla uğraştım. Hastane odasına erkek mi alıyorum diye kapının önünde nöbet tutup beni sorguya çekiyordu. Hamileliğimde böyle psikolojik şiddetle geçti. Doğumumu yaptım ve çocuğuma dört elle sarıldım çok güçlüydüm. Eşimse benden çok uzaktı. Eve geldik. Eşim bu arada iş bulmuştu ve işe gidiyordu. Ben hastaneden gelir gelmez çalışmaya devam ettim aynı gün. Karnım dokuz kat kesildiiği halde. Çünkü eşimin tüm maaaşı borçlarımıza gidiyordu. Benim kazandığımla alışveriş yapıyorduk. Çalışmak keyfi değildi.
Eşim işten gelip çocuğu alıp yatakta yatıyordu. 2 odalı evimiz var. Ben kayınvalidemle aynı odada çalışıp geceye kadar oturuyor, tüm gece çocuk bakıyor, vizesi çıkmayan anneme üzülemiyor, güçlü durmaya çalışıyordum. Bu süreçte kayınvalidem evimin çok pis oluşundan başlayıp tek tek evimin eşyalarını inceledi. evimin düzenini değiştirdi. Neden fırın tepsin yok da borcamların var bile dedi. Çıt çıkarmadım.
Bana çok kilo almışsın oğlum belli etmese de böyle sevmez, kilo ver dedi. 1 haftalık anneydim. Saçların cadı saçı gibi kes dedi. Kestim. Sizin eviniz de çok eski depremde kesin yıkılır taşının dedi (ailemin evini kastediyor ve yaşadığım yeri her fırsatta küçümsüyor. bu da bir küçümsemeydi ama ya deprem olursa korkusundanhem de lohusa halimle kendimi yiyip bitirdim.)
Eşime daha önce sevgililiğimiz, evliliğimiz, haimleliğim çok zordu sadece rahat bir lohusalık istiyorum şefkatine ihtiyacım var diye defalarca söylemiştim. O ise işten eve gelip yemeğini yiyip çocukla beraber yatıyordu. Dinlenmesi gereken benken eşim dinleniyordu.Sanki ben keyiften yapıyormuşum gibi bana gel sen de yat diyordu. Ben çalışmasam mutfak alışverişi bile yapamazdık.
Ondan sadece bir gün kahvaltıya kruvasan alır mısın dedim. Koskoca 2 senenin sonunda lohusa olarak şımardığım tek an. Ve bana çok uzak olduğunu hali olmadığı için gidemeeyeceğini söyledi. Kendimi hayatımın en değersiz döneminde hissediyordum. İlgi, şefkat bir yana; artık sadece nefes alan bir bitki gibiydim o evde.
Bir gün dayanamayıp gerildim ve eşim işteyken ona mesajla sitem ettim. Artık dayanamayacak bir haldeydim. Bana en çok ilgi göstermesi gereken dönemde suratıma bile bakmıyordu. Zaten kilo aldım bakımsızım berbat haldeyim. O gün dikişlerimi aldıracaktık. Evden çıktık. Eşime kapının önünde sinirlenip salak dedim. Bana dönüp bas bas bağırdı. Al çocuğunu da defol git dedi. Yukarı çıkıp annesine beni şikayet etmeye başladı. Bağırarak inanılmaz hakaretler. O güne kadar onun için her şeyi yapmıştım. Eski pijamalarımla gittim doğuma. Tek bir şımarıklığım isyanım olmamıştı her şeye tamam demiştim. Eşimin nefret dolu sözleri, annesinin içten içe tatmin oluşu, hepsini yaşadım. Ağlayıp boşanmak istiyorum dedim. Annesi tabii ki böyle olmaz boşanın dedi. Bir hafta boyunca kavga devam etti. Eşim bağırıp çağırıp annesiyle yattı. Ben küçük odada 2 haftalık bebekle dikişlerimin acısıyla ağlayarak çalışıyordum. Yetmedi gece evden çıktı gitti. Bilgisayarımda whatsaapp web'i açıktı. Annesi oğluna sadece nerdesin yazmıştı. Ben de yarın gideceğim demişti. Ben görüyorum mesajlarını içeride, çıktım salona karşısına dikildim, patlama gecem oydu. Neden bana destek olup şefkat göstermeniz gerekirken, oğlunuzu gaza getiriyorsunuz Allah korkunuz yok mu? diye bağırdım. Mesajları okuduğumdan haber yoktu gözlerimin içine bakarak inkar edip yalan söyledi. 55 yaşındaki kadın gözünü kırmadan yalan söyledi. Bu arada kapıdan çıktığımda mesajlaşırken gülümsüyordu. Mutluydu halinden.
Eşim geldi, bağırmalar çağırmalar. O gece koptu bende kayış. Yaşadığım her şeyi bağırarak söyledim. Kriz geçirdim. Zaten aylarca hamile halimle evi geçindirme stresinden, eşimin ailesinden yediğim mobbingten, eşimin deli dehşet kıskançlıklarından ve yapayalnızlıktan artık berbat haldeydim.
Eşim daha önce bana annem ağladığı için seni boşamayı düşündüm demişti. (bana bağırdığı gün annesi ağladı ama neden ağladığı hakkında bir fikim yok, hakaretleri yiyen bendim) ben de uzamasın diye annesinden özür dilemiştim ama içten içe ben ne yaşıyorum artık isyanı geliyordu. O gün eşim beni duvara fırlattı. Ben artık yaşadığımın şokundan sinir krizi geçirdim. Annesi de bana bakarak "sen delirmişsin" dedi. Ve gece apar topar annesinin saçını öpe koklaya valizini alıp götürdü bindirdi. Ben minicik bebekle berbat halde evde kaldım ölmek istiyordum yaşadığım acıya dayanamayacak haldeydim.
Sonra eşim geldi ve özür konuşmaları yaptı çocuğumuz için düzeleceğiz vs. Peki neden bu konuşmaları annen buradayken yapmadın ve ben bunları yaşadım? Hiçbir cevap yoktu. Zaten gidebileceğim bir yer de yoktu. Ertesi sabah eşimin instagramına annesi bir gönderi gönderdi. Gönderinin içeriği şöyle, eğitimli bir aileden gelin alın şunları bunları yaşamazsınız vs. Kimsenin kaldıramayacağı şeyleri kaldırıp güçlü durmaya çalışırken ben, kadın evimden beni 2 haftalık bebekle bırakıp kaçıp gitti ve ertesi gün soluklanmadan aileme bana hakaret eden bir gönderiyi acımasızca eşime attı. Eşim güya işteyken annesine telefon açıp uyarmış. Aynı akşam annesiyle normal bir şekilde güle oynaya konuşuyordu. Hiçbir tavır yoktu. Birkaç gün sonra da cuma duası niyetine Allah kıymet bilenlerle karşılaştırsın tarzı bir gönderi attı eşime. Tabii ki eşim bunun iyi niyetli bir dua olduğunu savundu.
Son adım olarak terapist buldum. Bir ay konuştuk ve bize iyi geldi. Terapistim annesiyle konuşmam gerektiğini önerdi. Eşim babasına söyledi. Kadın kabul etmedi. Bu sefer babasına ben telefon açtım. Bakın, biz düzelmek istiyoruz, ikimiz de çok yıprandık dörtlü bir görüntülü konuşmada konuşalım ben zaten olumlu bir konuşma yapacağım dedim. Adam şimdi zamanı değil karım psikologa gidiyor doğru zamanı ben sana söylerim dedi. Yani ben haklı olduğum halde yıllarca bana kötülük eden insandan özür dilemek için doğru zamanı bekleyecekmişim.
Zerre şaşırmadım. Yanımızdayken tavrından evliliğimizin bitmesini istediği açıktı. Acı olan kendi torunlarının mutlu bir evde büyümeleri için bile kendi kibirlerinden taviz vermemeleri.
Şimdi eşim kendi ailesiyle her gün konuşuyor. Onlara bir gün bile saygısızlık ettiğini görmedim. Hele lohusalığımda annesine olan tavrını gördüm. Beni asıl mahveden bu oldu. Eşim annesinin üstüne titriyor. Annesi kırılmasın diye kelimelerini seçiyor. Bana karşı ise hep ileri gitti. En mutlu olmam gereken zamanlarda bile hep en korkunç şeyleri yaşadım. Sonra anladım, gerçekten sevdiği insanların üstüne nasıl titrediğini.
Şimdi karşıma durmadan sinirlenen, hemen bağıran bir adam var.
12saat çalışıyor. 3 aydır bebeğimi yalnız büyütüyorum.
Yemeğimi temizliğimi aksatmadan yapıyorum. Bebeğimin tüm bakımı bende. Çoğu zaman kahvaltımı bile yapamıyorum. Saçımı bile tarayamıyorum.
Eşim her gün bağırıyor bana. Geçmişi unutamamakla suçluyor. Geçimsizlikle suçluyor. Yaşadıklarımdan bahsettiğimde deliriyor. Ailesinin konusunu açtığımda bas bas bağırıyor. Bebek varken de bağırıyor. Artık çok yoruldum.
Önümde iki yol var. Ya evime dönüp bir şekilde atanıp kendime çocuğumla bir yol çizeceğim. Yada bu ülkeye ayak uydurup burada bir hayat kurmaya çalışacağım.
Artık eşimden çok uzaktayım. Ben güçlü durmaya çalıştıkça beni mahveden bir adam var. Sürekli kötü davranan, beni dibe çeken bir adam.
Siz olsanız ne yapardınız? Ülkenize dönüp atanmak için çabalamak mı yoksa yeni bir ülkede hayat kurmak mı? Kendi ülkemde atanacak mıyım belli bile değil ama ailem var. Burada kimsem yok ama daha kolay iş bulabilirim.
Okuyan ve içten yorum yapacak herkese teşekkür ederim.
Umarım, çok teşekkür ediyorumPsikolog olayı yalan bile olabilir, dikkat çekmek için yapmış gibi geldi bana. “Senin karın yüzünden psikologluk oldum” mesajı verir gibi. Hediye bot olayına da çok sinirlendim. Sizi aşağı görüyor. Çok yazık gerçekten de.
Evet kayınvalide böyle, ancak tabii ki iş eşinizde bitiyor. Size yalnız hissettirmesini okurken içime bir şeyler oturdu. Umarım bu durum düzelir. Düzelmezse de umarım kendinize yeni sayfa açabilirsiniz
Ben eşimin ailesiyle evlendikten sonra tanıştım desem yeridir. Evlenmeden önce bir kere görüştüm yalnızca. En büyük hatam buydu. Diğeri de eşime çok değer verdiğim için ailesine sınır koyamamaktı. Lohusalık dönemimde kendisini normal hissetmediğini ve elinde olmadan üstüme geldiğini eşim kabul etti zaten. Neden öyle davrandığını bilmiyor ben de yaşamadan önce tahmin etmezdim. Eve bir bebek gelmesi fikri eşimde de lohusalık gibi bir etki yaratmış olacak. Dediğim gibi o dönem benim dışımda evde herkes lohusaydı. Benim olan ilgi, şefkati ana oğul aralarında döndürdüler ve ben çok yıprandım.O kadar bile bile lades olmuş ki bir şey diyemedim. O ülkede tek başınıza bir hayat kurabiliyorsaniz gelmeyin. Türkiye de bir de milletle mi ugrasacaksin ki kpss artık çok çok zor. Homeoficce çalışmaya devam edip yeni hayat kur kendine.
Bütün hata sizde. Bazen kadınlarımız nene hatun misali herşeyi omuzluyor, fazla fedakarlık yapıyor. Hata sizde dememin nedeni bu. Doğum yapmışsınız, hastanede iş yetistirmissiniz eşiniz anasıyla öpüşüp koklasirken . Aç kalsaydi eşiniz, mutfak malzemesiz kalsaydı. Geçmiş gitmiş ama ders olsun artikm fazla fedakarlık kendi kul hakkına girmektir. Köşede her zaman kendiniz için kötü gün parası olsun.Ben eşimin ailesiyle evlendikten sonra tanıştım desem yeridir. Evlenmeden önce bir kere görüştüm yalnızca. En büyük hatam buydu. Diğeri de eşime çok değer verdiğim için ailesine sınır koyamamaktı. Lohusalık dönemimde kendisini normal hissetmediğini ve elinde olmadan üstüme geldiğini eşim kabul etti zaten. Neden öyle davrandığını bilmiyor ben de yaşamadan önce tahmin etmezdim. Eve bir bebek gelmesi fikri eşimde de lohusalık gibi bir etki yaratmış olacak. Dediğim gibi o dönem benim dışımda evde herkes lohusaydı. Benim olan ilgi, şefkati ana oğul aralarında döndürdüler ve ben çok yıprandım.
Haklısınız, o döneme geri dönebilseydim kendi kendime annelik yapardım. Seyit onbaşı gibiydim hala öyleyimBütün hata sizde. Bazen kadınlarımız nene hatun misali herşeyi omuzluyor, fazla fedakarlık yapıyor. Hata sizde dememin nedeni bu. Doğum yapmışsınız, hastanede iş yetistirmissiniz eşiniz anasıyla öpüşüp koklasirken . Aç kalsaydi eşiniz, mutfak malzemesiz kalsaydı. Geçmiş gitmiş ama ders olsun artikm fazla fedakarlık kendi kul hakkına girmektir. Köşede her zaman kendiniz için kötü gün parası olsun.
Geçmişe donemiyoeuz ama geleceği sekillendirebiliriz. Bazen dersler ağır olur sizinki de öyle olmuş diyelim.Haklısınız, o döneme geri dönebilseydim kendi kendime annelik yapardım. Seyit onbaşı gibiydim hala öyleyim
Şu yorumlarınızı gördükten sonra nasıl bir insan olduğunuzu az çok anladım, anlattığınız gibi değilsiniz, bebeğe yazık olmuş...Hiç eğitimli görgülü bir insan değilsin. Asla buraya yazdığın gibi biri değilsin. Burada kendi konun olmayan bir konuda bile toplu şekilde insanlara ve bana hakaretler edip duran birisin. Seninle alakalı olmayan bir konuda bile insanlara onca laf eden biri Allah bilir günlük hayatında nasıldır.
Sen evde duvardan duvara dövülürken çocuğunun hissetmedini, bağrışı çağrışı duymadığını sanmıyorsundur. Gayet duyuyordur. Böyle bir evde müzik sesi duyulsa ne olur duyulmasa ne olur.
Boşanda çocuğun böyle gerilimli evde büyümesin.
Eki Görüntüle 3463497