Yahu siz bana yazdığınızda ben hamileydim o gece sinirden yatamadım hala konuma yazmaya gelmişsiniz.Hayal edemeyeceğim okullarda okuyan biri değilsin. Perişan bir hayatın var ve bunu sen inşa etmişsin. Sana gayet düzgünce yorum yaptım, hala hakaret edebiliyorsun, üstelik sana ben hakaret bile etmemiştim.
Yani şu yaşadıklarınızı sineye çektiğiniz için size nasıl da çabalamışsınız nasıl da fedakarsınız mı diyelim. El alemin g.tü boklu anasına oğluna kendinizi paspas etmişsiniz. Tuvalet kağıdına sizden daha fazla değer vermiş olduklarına yemin edebilirim. Bu nedir ya hu! Hiç mi saygınız yok kendinize bu ne acizlik! Kendinize gelin rica ediyorum adam tam bir oksijen israfı. Bi de kusura bakmayın ama yaptığınız salaklıkları güzelleşmişsiniz. Bu fedakarlık değil dümdüz salaklık.Merhaba,
samimi cevaplarınıza ihtiyacım var. Uzun yazacağım çünkü etrafımda beni anlayan ve anlatabileceğim herhangi bir insan yok.
5 senelik bir sevgililik döneminden sonra eşimle evlendik. Çok kötü bir sevgililik dönemiydi ama aşıktık ve beraber mutluyduk. Ben onunla olmak için çok büyük fedakarlıklar yaptım. Yaşadığım ülkeyi değiştirdim. Arkadaşlarımla bağım bir şekilde dolaylı yoldan eşim yüzünden koptu. Ama sorun değildi çünkü kişisel olarak da devam ettirmek istemediğim bağlardı. Benim asıl sorunum eşim ve annesi. Sevgililik dönemimizde eşimin gitgellerinin sebebinin yıllar sonra annesi olduğunu öğrendim. Beni tanımamasına rağmen defalarca benden ayrılması gerektiğini eşimin anlayacağı şekilde söylemiş. Eşimi çok iyi tanıdığı için hepsini mantık düzlemine oturtuyormuş gibi yaparak mesajlar içinde vermiş. Örneğin eşim yurt dışında yaşamaya başlamıştı ve annesi benim onun yanına gidemeyeceğimi söyleyerek ayrılmasını telkin etmiş. Bu sırada beni hiç tanımadı, tek kelime konuşmadı, eşime yıllarca hep çok sadıktım ve sadece sevgiliydik o zamanlar. Bir sevgili için çok fazla fedakarlık yaptım, çünkü çok seviyorum hepsi yapmam gereken şeylermiş gibi geliyordu. İnsan aşıkken farkında olmuyor. Annesi bir şekilde manipüle etmiş ve eşim ben ne de olsa yurt dışına çıkamam diye beni terk etmiş. Yurt dışına çıkmak için bir sıkıntım yoktu bu arada çıktım zaten. Hatta kendimi toparlamış, hayatımı yeniden yoluna koymuştum. Eşim bu sefer peşimi bırakmadı, evlenmek istediğini söyledi. Kabul etmedim, anneme kadar yazdı. Bu arada 5 sene boyunca annemle tek kelime etmişliği yoktur. Ben de pişman olduğunu düşünüp kabul ettim çünkü hala onu seviyordum.
Biz beraber yaşamaya başladık ama annesinden bunu gizliyordu. Benimse annem biliyordu. Hala kadının beni sevmediğini anlamamıştım çünkü inanılmaz saf bir insanım. Bir senenin sonunda yaşadığımız ülkeye geldi ve benimle tanıştı. Biz çoktan evlenmeye karar vermiştik bu sırada. Tanıştığı esnada yine bir sorunum olmadı. Fakat sonradan biz beraber yaşarken de eşime beni yanından göndermesi için çok şey söylediğini öğrendim. Eşimin annesi eşimin hayatı hakkında her şeyi bilmek, her şeyi yönlendirmek istiyor. Adam otuz küsür yaşında olmasına rağmen. Ben onun kafasındaki "gelin" profiline uyumlu değilmişim. Çok zengin bir ailem yok, eğitimli değiller. Eşimin ailesi eskiden çok zenginmiş ve iflas etmişler. Ben hayatım boyunca her şeyi tırnaklarımla kazıyarak başardım. Tüm imkansızlıklara rağmen yurt dışında yüksek lisansımı kazanıp yaptım. Düğün yapılmasına örneğin çok karşı çıktı. Beni öyle manipüle ettiler ki ben de basit bir nikah olsun dedim. Annem beni gelinlikle görmeyi çok istediği için sadece gelinlik giymek istedim. En ucuz gelinliği aldırdım. En ucuz salonu tutup aile arasında bir kutlama yaptık. Türkiye şartlarında 30 bin Tl tuttu masraflar. Ve bu bile benim başıma kakıldı. Biz evlendikden sonra yaşadığımız ülkeye döndük ve eşim işsiz kaldı 3 ay. Bu süreçti borç yaptık haliyle. Ve o borçların hepsi benim düğün adı altında yaptığım 30 bin TL'ye sebep gösterildi. Eşimin işsiz kalmasına değil. Düğünümden önce hamile olduğumu öğrenmiştim. Anneme vize çıkmadığı için doğumuma kayınvalidem geldi.
Aslında tüm yüzleşme burada başladı. Eşimin 3 aylık işsizlik sürecinde onunla beraber iş aramaya gittim karnım burnumda, bu ülkede bir arkadaşım yok. Daha dilini öğrenemedim. Sürpriz hamileliğimi kabul edip kendimi anne olmaya hazırlayamadan para kazanma derdine düştüm ve 9 ay boyunca uzaktan çalıştım. Doğum yaptığım gün hastanede yine iş teslim ediyordum. Eşimin hep yanında olmaya çalıştım. Annesi gelecek diye hediyeler aldım. O güne kadar saygıda hiçbir zaman tek bir kusur etmemiştim. Bakım çantası hazırladım kadın diş macunu diş fırçası uğraşmasın bana yardıma geliyor diye. Tüm bunlar olurken bir de eşimin şizofreni derecesinde kıskançlıklarıyla uğraştım. Hastane odasına erkek mi alıyorum diye kapının önünde nöbet tutup beni sorguya çekiyordu. Hamileliğimde böyle psikolojik şiddetle geçti. Doğumumu yaptım ve çocuğuma dört elle sarıldım çok güçlüydüm. Eşimse benden çok uzaktı. Eve geldik. Eşim bu arada iş bulmuştu ve işe gidiyordu. Ben hastaneden gelir gelmez çalışmaya devam ettim aynı gün. Karnım dokuz kat kesildiiği halde. Çünkü eşimin tüm maaaşı borçlarımıza gidiyordu. Benim kazandığımla alışveriş yapıyorduk. Çalışmak keyfi değildi.
Eşim işten gelip çocuğu alıp yatakta yatıyordu. 2 odalı evimiz var. Ben kayınvalidemle aynı odada çalışıp geceye kadar oturuyor, tüm gece çocuk bakıyor, vizesi çıkmayan anneme üzülemiyor, güçlü durmaya çalışıyordum. Bu süreçte kayınvalidem evimin çok pis oluşundan başlayıp tek tek evimin eşyalarını inceledi. evimin düzenini değiştirdi. Neden fırın tepsin yok da borcamların var bile dedi. Çıt çıkarmadım.
Bana çok kilo almışsın oğlum belli etmese de böyle sevmez, kilo ver dedi. 1 haftalık anneydim. Saçların cadı saçı gibi kes dedi. Kestim. Sizin eviniz de çok eski depremde kesin yıkılır taşının dedi (ailemin evini kastediyor ve yaşadığım yeri her fırsatta küçümsüyor. bu da bir küçümsemeydi ama ya deprem olursa korkusundanhem de lohusa halimle kendimi yiyip bitirdim.)
Eşime daha önce sevgililiğimiz, evliliğimiz, haimleliğim çok zordu sadece rahat bir lohusalık istiyorum şefkatine ihtiyacım var diye defalarca söylemiştim. O ise işten eve gelip yemeğini yiyip çocukla beraber yatıyordu. Dinlenmesi gereken benken eşim dinleniyordu.Sanki ben keyiften yapıyormuşum gibi bana gel sen de yat diyordu. Ben çalışmasam mutfak alışverişi bile yapamazdık.
Ondan sadece bir gün kahvaltıya kruvasan alır mısın dedim. Koskoca 2 senenin sonunda lohusa olarak şımardığım tek an. Ve bana çok uzak olduğunu hali olmadığı için gidemeeyeceğini söyledi. Kendimi hayatımın en değersiz döneminde hissediyordum. İlgi, şefkat bir yana; artık sadece nefes alan bir bitki gibiydim o evde.
Bir gün dayanamayıp gerildim ve eşim işteyken ona mesajla sitem ettim. Artık dayanamayacak bir haldeydim. Bana en çok ilgi göstermesi gereken dönemde suratıma bile bakmıyordu. Zaten kilo aldım bakımsızım berbat haldeyim. O gün dikişlerimi aldıracaktık. Evden çıktık. Eşime kapının önünde sinirlenip salak dedim. Bana dönüp bas bas bağırdı. Al çocuğunu da defol git dedi. Yukarı çıkıp annesine beni şikayet etmeye başladı. Bağırarak inanılmaz hakaretler. O güne kadar onun için her şeyi yapmıştım. Eski pijamalarımla gittim doğuma. Tek bir şımarıklığım isyanım olmamıştı her şeye tamam demiştim. Eşimin nefret dolu sözleri, annesinin içten içe tatmin oluşu, hepsini yaşadım. Ağlayıp boşanmak istiyorum dedim. Annesi tabii ki böyle olmaz boşanın dedi. Bir hafta boyunca kavga devam etti. Eşim bağırıp çağırıp annesiyle yattı. Ben küçük odada 2 haftalık bebekle dikişlerimin acısıyla ağlayarak çalışıyordum. Yetmedi gece evden çıktı gitti. Bilgisayarımda whatsaapp web'i açıktı. Annesi oğluna sadece nerdesin yazmıştı. Ben de yarın gideceğim demişti. Ben görüyorum mesajlarını içeride, çıktım salona karşısına dikildim, patlama gecem oydu. Neden bana destek olup şefkat göstermeniz gerekirken, oğlunuzu gaza getiriyorsunuz Allah korkunuz yok mu? diye bağırdım. Mesajları okuduğumdan haber yoktu gözlerimin içine bakarak inkar edip yalan söyledi. 55 yaşındaki kadın gözünü kırmadan yalan söyledi. Bu arada kapıdan çıktığımda mesajlaşırken gülümsüyordu. Mutluydu halinden.
Eşim geldi, bağırmalar çağırmalar. O gece koptu bende kayış. Yaşadığım her şeyi bağırarak söyledim. Kriz geçirdim. Zaten aylarca hamile halimle evi geçindirme stresinden, eşimin ailesinden yediğim mobbingten, eşimin deli dehşet kıskançlıklarından ve yapayalnızlıktan artık berbat haldeydim.
Eşim daha önce bana annem ağladığı için seni boşamayı düşündüm demişti. (bana bağırdığı gün annesi ağladı ama neden ağladığı hakkında bir fikim yok, hakaretleri yiyen bendim) ben de uzamasın diye annesinden özür dilemiştim ama içten içe ben ne yaşıyorum artık isyanı geliyordu. O gün eşim beni duvara fırlattı. Ben artık yaşadığımın şokundan sinir krizi geçirdim. Annesi de bana bakarak "sen delirmişsin" dedi. Ve gece apar topar annesinin saçını öpe koklaya valizini alıp götürdü bindirdi. Ben minicik bebekle berbat halde evde kaldım ölmek istiyordum yaşadığım acıya dayanamayacak haldeydim.
Sonra eşim geldi ve özür konuşmaları yaptı çocuğumuz için düzeleceğiz vs. Peki neden bu konuşmaları annen buradayken yapmadın ve ben bunları yaşadım? Hiçbir cevap yoktu. Zaten gidebileceğim bir yer de yoktu. Ertesi sabah eşimin instagramına annesi bir gönderi gönderdi. Gönderinin içeriği şöyle, eğitimli bir aileden gelin alın şunları bunları yaşamazsınız vs. Kimsenin kaldıramayacağı şeyleri kaldırıp güçlü durmaya çalışırken ben, kadın evimden beni 2 haftalık bebekle bırakıp kaçıp gitti ve ertesi gün soluklanmadan aileme bana hakaret eden bir gönderiyi acımasızca eşime attı. Eşim güya işteyken annesine telefon açıp uyarmış. Aynı akşam annesiyle normal bir şekilde güle oynaya konuşuyordu. Hiçbir tavır yoktu. Birkaç gün sonra da cuma duası niyetine Allah kıymet bilenlerle karşılaştırsın tarzı bir gönderi attı eşime. Tabii ki eşim bunun iyi niyetli bir dua olduğunu savundu.
Son adım olarak terapist buldum. Bir ay konuştuk ve bize iyi geldi. Terapistim annesiyle konuşmam gerektiğini önerdi. Eşim babasına söyledi. Kadın kabul etmedi. Bu sefer babasına ben telefon açtım. Bakın, biz düzelmek istiyoruz, ikimiz de çok yıprandık dörtlü bir görüntülü konuşmada konuşalım ben zaten olumlu bir konuşma yapacağım dedim. Adam şimdi zamanı değil karım psikologa gidiyor doğru zamanı ben sana söylerim dedi. Yani ben haklı olduğum halde yıllarca bana kötülük eden insandan özür dilemek için doğru zamanı bekleyecekmişim.
Zerre şaşırmadım. Yanımızdayken tavrından evliliğimizin bitmesini istediği açıktı. Acı olan kendi torunlarının mutlu bir evde büyümeleri için bile kendi kibirlerinden taviz vermemeleri.
Şimdi eşim kendi ailesiyle her gün konuşuyor. Onlara bir gün bile saygısızlık ettiğini görmedim. Hele lohusalığımda annesine olan tavrını gördüm. Beni asıl mahveden bu oldu. Eşim annesinin üstüne titriyor. Annesi kırılmasın diye kelimelerini seçiyor. Bana karşı ise hep ileri gitti. En mutlu olmam gereken zamanlarda bile hep en korkunç şeyleri yaşadım. Sonra anladım, gerçekten sevdiği insanların üstüne nasıl titrediğini.
Şimdi karşıma durmadan sinirlenen, hemen bağıran bir adam var.
12saat çalışıyor. 3 aydır bebeğimi yalnız büyütüyorum.
Yemeğimi temizliğimi aksatmadan yapıyorum. Bebeğimin tüm bakımı bende. Çoğu zaman kahvaltımı bile yapamıyorum. Saçımı bile tarayamıyorum.
Eşim her gün bağırıyor bana. Geçmişi unutamamakla suçluyor. Geçimsizlikle suçluyor. Yaşadıklarımdan bahsettiğimde deliriyor. Ailesinin konusunu açtığımda bas bas bağırıyor. Bebek varken de bağırıyor. Artık çok yoruldum.
Önümde iki yol var. Ya evime dönüp bir şekilde atanıp kendime çocuğumla bir yol çizeceğim. Yada bu ülkeye ayak uydurup burada bir hayat kurmaya çalışacağım.
Artık eşimden çok uzaktayım. Ben güçlü durmaya çalıştıkça beni mahveden bir adam var. Sürekli kötü davranan, beni dibe çeken bir adam.
Siz olsanız ne yapardınız? Ülkenize dönüp atanmak için çabalamak mı yoksa yeni bir ülkede hayat kurmak mı? Kendi ülkemde atanacak mıyım belli bile değil ama ailem var. Burada kimsem yok ama daha kolay iş bulabilirim.
Okuyan ve içten yorum yapacak herkese teşekkür ederim.
Yanlış anlaşıldım sanırım. Bebeğimizin yanında sesimizi yükseltmiyoruz. Surat bile asmıyoruz. Doğumumun 2. haftasında bir gece bir patlama yaşadım evet. Eşim duvara ittiğinde beni kendime geldim. Bütün gece bağırmadım. Sadece anlık kendimden geçtim çok kısa bir süre sonra da gittiler. Ve bunu yaşamak istemezdim, kimse istemez.şu an geliriniz çocuğunuzla sizi geçindirmeye yetecek mi?
yaşadığınız ülke şartlarından genel olarak memnun musunuz?
bebek anlamaz diye düşünmeyin.
bütün gürültüyü patırtıyı anlıyor.
öyle bir ortamda büyümesine gönlünüz razı oluyor mu?
sürekli ezildiğiniz, pasifize edildiğiniz bir yaşama??
Teşekkürler yorum için. Silkelenmem gerekiyor evet.Yani şu yaşadıklarınızı sineye çektiğiniz için size nasıl da çabalamışsınız nasıl da fedakarsınız mı diyelim. El alemin g.tü boklu anasına oğluna kendinizi paspas etmişsiniz. Tuvalet kağıdına sizden daha fazla değer vermiş olduklarına yemin edebilirim. Bu nedir ya hu! Hiç mi saygınız yok kendinize bu ne acizlik! Kendinize gelin rica ediyorum adam tam bir oksijen israfı. Bi de kusura bakmayın ama yaptığınız salaklıkları güzelleşmişsiniz. Bu fedakarlık değil dümdüz salaklık.
Dönün ülkenize anneniz size destek olur. Silkelenin kendinize gelin atanırsınız atanmazsınız bilemem ama iş bulursunuz illa ki
Asla acaba mı bu evlilik kurtulur mu diye ikileme düşmeyin. Bu kadar eziklenmek aşağılanmak b.k gibi hissettirilmek hiçbir kafın tarafından kabul görmemeli. Aşırı sinirlendim size. Kocanız tam bir b.k çukuru! Anası da o çukurun rezervi
Pislikler. Hiç düşünmeden gider edin hayatınızdan
Bi defa geliyoruz bu dünyaya bu nedir be!
Lütfen lütfen lütfen! Siz bunu hak etmiyorsunuzTeşekkürler yorum için. Silkelenmem gerekiyor evet.
Bebeğimi alıp kaçmayacağım ki. Sadece bir süreçten geçiyorum. Ülkeme dönmek mi mantıklı olur burada bir hayat kurmaya çalışmak mı bilmiyorum bunu sordum bu yüzden.
Hepsini araştrmaya başladım.Okurken daraldım, mesleğiniz ne atanma falan demişsiniz ama burada kamuda tasarruf var mesela ataması olan bir bölüm mü? Özelde imkanı var mı? Aileniz ayrılma durumunda size destek çıkar mı? Yaşadığınız ülke gelişmiş bi ülke mi iş güç çocuk bakımı nasıl olur destek var mı? Bunları düşünecek tartacaksınız önce. Bu adamdan ne köy olur ne kasaba boşanmaktan başka yol göremedim ben
Hayır onlarca kadın insan gibi iyi dileklerde ve tavsiyelerde bulundular, şu an aylar önce yazdığım mesajları konuşacak halim yok ve konuşursam da haksız çıkarsınız. Profilime yazdığınız şeyleri hatırlıyorum hamile halimle sizin saçmalıklarınızla uğraşmıştım şimdi uzaklaşın. Hayatımın en dipteki hali bile gayet iyi buraya manevi olarak iyi gelecek cümleler duymak için yazdım. Lütfen yazıp durmayın.
Anne babanın birbiriyle olan ilişkisi üçüncü ebeveyndir derler. Çocuğunuza yansımaması üzülerek söylüyorum ki mümkün değil. Bunu düşünerek çözüm aramalısınız. Çocuğunuz sorunlu bir iletişim içerisinde büyüyor.Bireysel ilişkimizde birbirimizi yıprattık. Aslında bakarsanız lohusalığımda yaşadıklarımı asla yaşayacağımı tahmin etmezdim ve içten bir depresyondayım. Bunu beneğime yansıtmadan klasik müzikle kitaplarla büyütüyorum onu. 3 dil konuşuyorum onunla. Böyle anlamanıza üzüldüm.
Gurbette bebekle tek başınıza zor bir hayat olur. Aileniz destekliyorsa yanlarına dönün, bebeğinize anneniz bakar siz de çalışırsınız.Merhaba,
samimi cevaplarınıza ihtiyacım var. Uzun yazacağım çünkü etrafımda beni anlayan ve anlatabileceğim herhangi bir insan yok.
5 senelik bir sevgililik döneminden sonra eşimle evlendik. Çok kötü bir sevgililik dönemiydi ama aşıktık ve beraber mutluyduk. Ben onunla olmak için çok büyük fedakarlıklar yaptım. Yaşadığım ülkeyi değiştirdim. Arkadaşlarımla bağım bir şekilde dolaylı yoldan eşim yüzünden koptu. Ama sorun değildi çünkü kişisel olarak da devam ettirmek istemediğim bağlardı. Benim asıl sorunum eşim ve annesi. Sevgililik dönemimizde eşimin gitgellerinin sebebinin yıllar sonra annesi olduğunu öğrendim. Beni tanımamasına rağmen defalarca benden ayrılması gerektiğini eşimin anlayacağı şekilde söylemiş. Eşimi çok iyi tanıdığı için hepsini mantık düzlemine oturtuyormuş gibi yaparak mesajlar içinde vermiş. Örneğin eşim yurt dışında yaşamaya başlamıştı ve annesi benim onun yanına gidemeyeceğimi söyleyerek ayrılmasını telkin etmiş. Bu sırada beni hiç tanımadı, tek kelime konuşmadı, eşime yıllarca hep çok sadıktım ve sadece sevgiliydik o zamanlar. Bir sevgili için çok fazla fedakarlık yaptım, çünkü çok seviyorum hepsi yapmam gereken şeylermiş gibi geliyordu. İnsan aşıkken farkında olmuyor. Annesi bir şekilde manipüle etmiş ve eşim ben ne de olsa yurt dışına çıkamam diye beni terk etmiş. Yurt dışına çıkmak için bir sıkıntım yoktu bu arada çıktım zaten. Hatta kendimi toparlamış, hayatımı yeniden yoluna koymuştum. Eşim bu sefer peşimi bırakmadı, evlenmek istediğini söyledi. Kabul etmedim, anneme kadar yazdı. Bu arada 5 sene boyunca annemle tek kelime etmişliği yoktur. Ben de pişman olduğunu düşünüp kabul ettim çünkü hala onu seviyordum.
Biz beraber yaşamaya başladık ama annesinden bunu gizliyordu. Benimse annem biliyordu. Hala kadının beni sevmediğini anlamamıştım çünkü inanılmaz saf bir insanım. Bir senenin sonunda yaşadığımız ülkeye geldi ve benimle tanıştı. Biz çoktan evlenmeye karar vermiştik bu sırada. Tanıştığı esnada yine bir sorunum olmadı. Fakat sonradan biz beraber yaşarken de eşime beni yanından göndermesi için çok şey söylediğini öğrendim. Eşimin annesi eşimin hayatı hakkında her şeyi bilmek, her şeyi yönlendirmek istiyor. Adam otuz küsür yaşında olmasına rağmen. Ben onun kafasındaki "gelin" profiline uyumlu değilmişim. Çok zengin bir ailem yok, eğitimli değiller. Eşimin ailesi eskiden çok zenginmiş ve iflas etmişler. Ben hayatım boyunca her şeyi tırnaklarımla kazıyarak başardım. Tüm imkansızlıklara rağmen yurt dışında yüksek lisansımı kazanıp yaptım. Düğün yapılmasına örneğin çok karşı çıktı. Beni öyle manipüle ettiler ki ben de basit bir nikah olsun dedim. Annem beni gelinlikle görmeyi çok istediği için sadece gelinlik giymek istedim. En ucuz gelinliği aldırdım. En ucuz salonu tutup aile arasında bir kutlama yaptık. Türkiye şartlarında 30 bin Tl tuttu masraflar. Ve bu bile benim başıma kakıldı. Biz evlendikden sonra yaşadığımız ülkeye döndük ve eşim işsiz kaldı 3 ay. Bu süreçti borç yaptık haliyle. Ve o borçların hepsi benim düğün adı altında yaptığım 30 bin TL'ye sebep gösterildi. Eşimin işsiz kalmasına değil. Düğünümden önce hamile olduğumu öğrenmiştim. Anneme vize çıkmadığı için doğumuma kayınvalidem geldi.
Aslında tüm yüzleşme burada başladı. Eşimin 3 aylık işsizlik sürecinde onunla beraber iş aramaya gittim karnım burnumda, bu ülkede bir arkadaşım yok. Daha dilini öğrenemedim. Sürpriz hamileliğimi kabul edip kendimi anne olmaya hazırlayamadan para kazanma derdine düştüm ve 9 ay boyunca uzaktan çalıştım. Doğum yaptığım gün hastanede yine iş teslim ediyordum. Eşimin hep yanında olmaya çalıştım. Annesi gelecek diye hediyeler aldım. O güne kadar saygıda hiçbir zaman tek bir kusur etmemiştim. Bakım çantası hazırladım kadın diş macunu diş fırçası uğraşmasın bana yardıma geliyor diye. Tüm bunlar olurken bir de eşimin şizofreni derecesinde kıskançlıklarıyla uğraştım. Hastane odasına erkek mi alıyorum diye kapının önünde nöbet tutup beni sorguya çekiyordu. Hamileliğimde böyle psikolojik şiddetle geçti. Doğumumu yaptım ve çocuğuma dört elle sarıldım çok güçlüydüm. Eşimse benden çok uzaktı. Eve geldik. Eşim bu arada iş bulmuştu ve işe gidiyordu. Ben hastaneden gelir gelmez çalışmaya devam ettim aynı gün. Karnım dokuz kat kesildiiği halde. Çünkü eşimin tüm maaaşı borçlarımıza gidiyordu. Benim kazandığımla alışveriş yapıyorduk. Çalışmak keyfi değildi.
Eşim işten gelip çocuğu alıp yatakta yatıyordu. 2 odalı evimiz var. Ben kayınvalidemle aynı odada çalışıp geceye kadar oturuyor, tüm gece çocuk bakıyor, vizesi çıkmayan anneme üzülemiyor, güçlü durmaya çalışıyordum. Bu süreçte kayınvalidem evimin çok pis oluşundan başlayıp tek tek evimin eşyalarını inceledi. evimin düzenini değiştirdi. Neden fırın tepsin yok da borcamların var bile dedi. Çıt çıkarmadım.
Bana çok kilo almışsın oğlum belli etmese de böyle sevmez, kilo ver dedi. 1 haftalık anneydim. Saçların cadı saçı gibi kes dedi. Kestim. Sizin eviniz de çok eski depremde kesin yıkılır taşının dedi (ailemin evini kastediyor ve yaşadığım yeri her fırsatta küçümsüyor. bu da bir küçümsemeydi ama ya deprem olursa korkusundanhem de lohusa halimle kendimi yiyip bitirdim.)
Eşime daha önce sevgililiğimiz, evliliğimiz, haimleliğim çok zordu sadece rahat bir lohusalık istiyorum şefkatine ihtiyacım var diye defalarca söylemiştim. O ise işten eve gelip yemeğini yiyip çocukla beraber yatıyordu. Dinlenmesi gereken benken eşim dinleniyordu.Sanki ben keyiften yapıyormuşum gibi bana gel sen de yat diyordu. Ben çalışmasam mutfak alışverişi bile yapamazdık.
Ondan sadece bir gün kahvaltıya kruvasan alır mısın dedim. Koskoca 2 senenin sonunda lohusa olarak şımardığım tek an. Ve bana çok uzak olduğunu hali olmadığı için gidemeeyeceğini söyledi. Kendimi hayatımın en değersiz döneminde hissediyordum. İlgi, şefkat bir yana; artık sadece nefes alan bir bitki gibiydim o evde.
Bir gün dayanamayıp gerildim ve eşim işteyken ona mesajla sitem ettim. Artık dayanamayacak bir haldeydim. Bana en çok ilgi göstermesi gereken dönemde suratıma bile bakmıyordu. Zaten kilo aldım bakımsızım berbat haldeyim. O gün dikişlerimi aldıracaktık. Evden çıktık. Eşime kapının önünde sinirlenip salak dedim. Bana dönüp bas bas bağırdı. Al çocuğunu da defol git dedi. Yukarı çıkıp annesine beni şikayet etmeye başladı. Bağırarak inanılmaz hakaretler. O güne kadar onun için her şeyi yapmıştım. Eski pijamalarımla gittim doğuma. Tek bir şımarıklığım isyanım olmamıştı her şeye tamam demiştim. Eşimin nefret dolu sözleri, annesinin içten içe tatmin oluşu, hepsini yaşadım. Ağlayıp boşanmak istiyorum dedim. Annesi tabii ki böyle olmaz boşanın dedi. Bir hafta boyunca kavga devam etti. Eşim bağırıp çağırıp annesiyle yattı. Ben küçük odada 2 haftalık bebekle dikişlerimin acısıyla ağlayarak çalışıyordum. Yetmedi gece evden çıktı gitti. Bilgisayarımda whatsaapp web'i açıktı. Annesi oğluna sadece nerdesin yazmıştı. Ben de yarın gideceğim demişti. Ben görüyorum mesajlarını içeride, çıktım salona karşısına dikildim, patlama gecem oydu. Neden bana destek olup şefkat göstermeniz gerekirken, oğlunuzu gaza getiriyorsunuz Allah korkunuz yok mu? diye bağırdım. Mesajları okuduğumdan haber yoktu gözlerimin içine bakarak inkar edip yalan söyledi. 55 yaşındaki kadın gözünü kırmadan yalan söyledi. Bu arada kapıdan çıktığımda mesajlaşırken gülümsüyordu. Mutluydu halinden.
Eşim geldi, bağırmalar çağırmalar. O gece koptu bende kayış. Yaşadığım her şeyi bağırarak söyledim. Kriz geçirdim. Zaten aylarca hamile halimle evi geçindirme stresinden, eşimin ailesinden yediğim mobbingten, eşimin deli dehşet kıskançlıklarından ve yapayalnızlıktan artık berbat haldeydim.
Eşim daha önce bana annem ağladığı için seni boşamayı düşündüm demişti. (bana bağırdığı gün annesi ağladı ama neden ağladığı hakkında bir fikim yok, hakaretleri yiyen bendim) ben de uzamasın diye annesinden özür dilemiştim ama içten içe ben ne yaşıyorum artık isyanı geliyordu. O gün eşim beni duvara fırlattı. Ben artık yaşadığımın şokundan sinir krizi geçirdim. Annesi de bana bakarak "sen delirmişsin" dedi. Ve gece apar topar annesinin saçını öpe koklaya valizini alıp götürdü bindirdi. Ben minicik bebekle berbat halde evde kaldım ölmek istiyordum yaşadığım acıya dayanamayacak haldeydim.
Sonra eşim geldi ve özür konuşmaları yaptı çocuğumuz için düzeleceğiz vs. Peki neden bu konuşmaları annen buradayken yapmadın ve ben bunları yaşadım? Hiçbir cevap yoktu. Zaten gidebileceğim bir yer de yoktu. Ertesi sabah eşimin instagramına annesi bir gönderi gönderdi. Gönderinin içeriği şöyle, eğitimli bir aileden gelin alın şunları bunları yaşamazsınız vs. Kimsenin kaldıramayacağı şeyleri kaldırıp güçlü durmaya çalışırken ben, kadın evimden beni 2 haftalık bebekle bırakıp kaçıp gitti ve ertesi gün soluklanmadan aileme bana hakaret eden bir gönderiyi acımasızca eşime attı. Eşim güya işteyken annesine telefon açıp uyarmış. Aynı akşam annesiyle normal bir şekilde güle oynaya konuşuyordu. Hiçbir tavır yoktu. Birkaç gün sonra da cuma duası niyetine Allah kıymet bilenlerle karşılaştırsın tarzı bir gönderi attı eşime. Tabii ki eşim bunun iyi niyetli bir dua olduğunu savundu.
Son adım olarak terapist buldum. Bir ay konuştuk ve bize iyi geldi. Terapistim annesiyle konuşmam gerektiğini önerdi. Eşim babasına söyledi. Kadın kabul etmedi. Bu sefer babasına ben telefon açtım. Bakın, biz düzelmek istiyoruz, ikimiz de çok yıprandık dörtlü bir görüntülü konuşmada konuşalım ben zaten olumlu bir konuşma yapacağım dedim. Adam şimdi zamanı değil karım psikologa gidiyor doğru zamanı ben sana söylerim dedi. Yani ben haklı olduğum halde yıllarca bana kötülük eden insandan özür dilemek için doğru zamanı bekleyecekmişim.
Zerre şaşırmadım. Yanımızdayken tavrından evliliğimizin bitmesini istediği açıktı. Acı olan kendi torunlarının mutlu bir evde büyümeleri için bile kendi kibirlerinden taviz vermemeleri.
Şimdi eşim kendi ailesiyle her gün konuşuyor. Onlara bir gün bile saygısızlık ettiğini görmedim. Hele lohusalığımda annesine olan tavrını gördüm. Beni asıl mahveden bu oldu. Eşim annesinin üstüne titriyor. Annesi kırılmasın diye kelimelerini seçiyor. Bana karşı ise hep ileri gitti. En mutlu olmam gereken zamanlarda bile hep en korkunç şeyleri yaşadım. Sonra anladım, gerçekten sevdiği insanların üstüne nasıl titrediğini.
Şimdi karşıma durmadan sinirlenen, hemen bağıran bir adam var.
12saat çalışıyor. 3 aydır bebeğimi yalnız büyütüyorum.
Yemeğimi temizliğimi aksatmadan yapıyorum. Bebeğimin tüm bakımı bende. Çoğu zaman kahvaltımı bile yapamıyorum. Saçımı bile tarayamıyorum.
Eşim her gün bağırıyor bana. Geçmişi unutamamakla suçluyor. Geçimsizlikle suçluyor. Yaşadıklarımdan bahsettiğimde deliriyor. Ailesinin konusunu açtığımda bas bas bağırıyor. Bebek varken de bağırıyor. Artık çok yoruldum.
Önümde iki yol var. Ya evime dönüp bir şekilde atanıp kendime çocuğumla bir yol çizeceğim. Yada bu ülkeye ayak uydurup burada bir hayat kurmaya çalışacağım.
Artık eşimden çok uzaktayım. Ben güçlü durmaya çalıştıkça beni mahveden bir adam var. Sürekli kötü davranan, beni dibe çeken bir adam.
Siz olsanız ne yapardınız? Ülkenize dönüp atanmak için çabalamak mı yoksa yeni bir ülkede hayat kurmak mı? Kendi ülkemde atanacak mıyım belli bile değil ama ailem var. Burada kimsem yok ama daha kolay iş bulabilirim.
Okuyan ve içten yorum yapacak herkese teşekkür ederim.
İçimdeki bir ses de durmadan bunu haykırıyor.Lütfen lütfen lütfen! Siz bunu hak etmiyorsunuz
Bu pislikleri atın hayatınızdan
O adam sizi hak etmiyor
Lütfen değer verin kendinize çıkın o tımarhaneden
Anladım, teşekkürlerBen gayet düzgünce akıl verdim. Berbat evliliğin var, boşanmaktan başka çaren yok.
Ben sana ve profiline bir şey yazmadım, hakarette etmedim. Sen kendin profilimden bana ve tüm üyelere hakaret ettin. senin konun olmayan senle alakalı olmayan konuda insanlara saldırdın.
Ben yine sana o terbiyesizliğine karşılık iyi niyetle konuna yorum yazdım.
Kocandan hem fiziksel şiddet hem psikolojik şiddet gördüğün bir berbat bir evlilikte çocuk büyütüyorsun, o çocuk bu hayatta çok zorlanır. Boşanıp, kocandan ayrılıp, ayrı bir hayat kurmaktan başka çaren yok. Ya yaşadığın yerde devlet desteği alıp çocuğa tek bakabilirsin ya da bir süre para biriktirip annenlerle yaşayabilirsin
Eğer cesaretinizi toplayıp çıkarsanız o çukurdan çok değil birkaç ay içinde diyeceksiniz ki ben bunu kendime neden yaptımİçimdeki bir ses de durmadan bunu haykırıyor.
Haklısınız. Çocuk uyuduktan sonra sorunumuz varsa paylaşıyoruz. Ve genelinde eşim asabi. Ya da iş yerinde telefonda çocuk yanında olmadığı için bas bas bağırıyor ve ben sessizce cevap vermeye çalışıyorum zaten incelmiş sinirlerim daha da oynuyor. Genelde bir konu varsa bebeğimiz uyuduktan sonra konuşmaya çalışıyoruz. Ben yaşadıklarımı unutamıyorum o da hiç yaşanmamış gibi devam edip ekstra benden hassasiyet bekliyor. Benim ondan hiç görmediğim hassasiyeti.Anne babanın birbiriyle olan ilişkisi üçüncü ebeveyndir derler. Çocuğunuza yansımaması üzülerek söylüyorum ki mümkün değil. Bunu düşünerek çözüm aramalısınız. Çocuğunuz sorunlu bir iletişim içerisinde büyüyor.
Evet, çok şükür annem çok anlayışlı ve onu o kadar özledim ki.Eğer cesaretinizi toplayıp çıkarsanız o çukurdan çok değil birkaç ay içinde diyeceksiniz ki ben bunu kendime neden yaptım
Ben çoğu üyenin aksine ülkenize annenize dönmeniz gerektiğini düşünüyorum
Sizin hırpalanmış ruhunuzun şefkate ihtiyacı var annenizle ilişkiniz iyiyse o sizin toparlanmanıza yardımcı olabilir
Güçlü bir kişilik ve ruh hali her zaman her şeyi başarır ama önce o dünyanızdan çıkmalısınız
Size yıllardır yaşatılanlar nedeniyle muhtemelen çöktünüz kendinize şefkat gösterin ve o iğrenç evlilikten çıkın. Anneciğinize sığının bebeğinizden güç alın ve yeni hayatınız başlayın
Allah yardımcınız olsun ama siz de çaba gösterin o adam altın olsa bi kıymeti yok bence şu saatten sonra
Eşime dönmek istediğimi söylersem zorluk çıkarmaz. Bu tarz konuları konuşabiliyoruz. Ben sadece lohusalığımda gördüklerimi yenemiyorum. Benim son güne kadar ne kadar çalışıp çabaladığımı gördü. Sadece desteğini hissetmek istemiştim. İnandığım çoğu şey o dönemde yerle bir oldu. O gece annesine ve eşime "sapasağlam çıktığım hastaneden bu evde beni 20 günde delirttiniz" dediğimi hatırlıyorum. Bir kadının, torununun annesini öylece bırakıp ertesi saban oğluna torununun annesini kötülemesini aşamıyorum. Bu durum karşısında eşimin sessizliğini. Evliliğimi bu bitirecek. Eşimin annesi sırf beni en baştan istemediği için bu evlilik bitsin diye her manipülasyonu yapıyor. Direkt söyleyemez, çünkü bunu direkt söylerse eşim asla kabul etmez. Bunu oğlunu çok iyi tanıdığı için farklı tekniklerle yapıyor. Ben kadın olduğum için fark ediyorum. Eşim annesi olduğu için fark etmiyor.Şuanda sizin için olduğunuz ülkede kalmak en mantiklisi.
Benim demek istediğim, mantikli olan TRye dönmek olsa bile eşinizin izini olmadan bebekle zaten dönemezsiniz
Eşiniz şuan çözüm odakli davranmiyor.
Dil bariyeri olduğu için online psikolojik destek olarak kendinizi güçlendirmeye çalışın.
Ah, çok teşekkür ederim. Bir tane dostum olsa şurada anlatsam rahatlardım biraz. İçimde tuta tuta, güçlü durmaya çalışa çalışa yedim kendimi. Görmezden gelmeye çok çalıştım. Ama bir şekilde yaptıkları karşıma çıkıyor. En son dayanamayıp eşime, bir şekilde onun yüzünden kavga ettiğimizi biliyor neden sürekli beni kızdıracak şeyleri sana atıyor, bir şekilde göreceğimi de biliyor demiştim. Eşim objektif bakamıyor. Ben de bu haksızlıklara dayanamıyorum.Küçücük bebeğinle neden boşanıp tüm sorumluluğu tek başına alıyorsun. Her söylenileni kafanıza takmayın kayınvalidenizi yok sayın. Ayrıca lohusalık psikolojisi çok zor tek başınıza çok zorlanıyorsunuzdur eminim ancak eşinize de bebeğin sorumluluğunu verin. Beraber bebeği yıkayın vs.vs.. Şikayet etmeden sinirlenmeden bu günleri atlatın
O eş çok pişman olacak ama siz de hayatınızın en hassas en kırılgan en şefkate ihtiyaç duyduğunuz anda yok sayılmayı aşamayacaksınız. O adamdan bi cacık olmaz. Ha şunu da söyleyim onu terk ettiğinizde kapınızda yatacak ama bence bomboş biri. Eş olmak aile olmak birbirine en ihtiyaç duyduğun anda onu yerlere atıp üstünde tepinmek değildir. Anasıyla baş başa bırakın bence. Ben çok üzüldüm durumunuza. Aileniz ne zorluklarla hayallerle büyütmüştür sizi. Bu yaşadıklarınızı bilseler sizi bi dk tutarlar mı o evde. Hiçbir anne baba evladına bu yaşatılanları affetmez. Etmemeli zatenEvet, çok şükür annem çok anlayışlı ve onu o kadar özledim ki.
Burada refakatçi yasak. Ben çcuğumu doğurup 4 gün hastanede tek baktım yapayalnız odada. Çok korktuğum ve yalnız hissettiğim günler yaşadım. Bir de evimiz küçük. Hastaneden gelip gece yarılarına kadar çalışıp odama geçiyordum. Eşim zaten uyuyor oluyordu. Çocuğum yeni doğan zamanında hep uyuyordu zaten. Kendime gelemedim. Doğum yapmış gibi hissetmiyorum. Eşimin ailesi ise yalnızca eşimi düşünüyor. Tek odakları bir dönem işsiz kalması. Benim şu durumda şu yaşta tek bir destek görmeden bebek büyütüyor olmam onlar için konu bahsi değil. Benim evde bebekle hep yalnız kalmamı değil oğullarının çok çalışmasını dert ediniyorlar. Hamileliğimde de doğumdan sonra da bir nasılsın telefonu almadım hiçbirinden. Of, inanılmaz ya