- 20 Mart 2023
- 261
- 363
Merhaba,
samimi cevaplarınıza ihtiyacım var. Uzun yazacağım çünkü etrafımda beni anlayan ve anlatabileceğim herhangi bir insan yok.
5 senelik bir sevgililik döneminden sonra eşimle evlendik. Çok kötü bir sevgililik dönemiydi ama aşıktık ve beraber mutluyduk. Ben onunla olmak için çok büyük fedakarlıklar yaptım. Yaşadığım ülkeyi değiştirdim. Arkadaşlarımla bağım bir şekilde dolaylı yoldan eşim yüzünden koptu. Ama sorun değildi çünkü kişisel olarak da devam ettirmek istemediğim bağlardı. Benim asıl sorunum eşim ve annesi. Sevgililik dönemimizde eşimin gitgellerinin sebebinin yıllar sonra annesi olduğunu öğrendim. Beni tanımamasına rağmen defalarca benden ayrılması gerektiğini eşimin anlayacağı şekilde söylemiş. Eşimi çok iyi tanıdığı için hepsini mantık düzlemine oturtuyormuş gibi yaparak mesajlar içinde vermiş. Örneğin eşim yurt dışında yaşamaya başlamıştı ve annesi benim onun yanına gidemeyeceğimi söyleyerek ayrılmasını telkin etmiş. Bu sırada beni hiç tanımadı, tek kelime konuşmadı, eşime yıllarca hep çok sadıktım ve sadece sevgiliydik o zamanlar. Bir sevgili için çok fazla fedakarlık yaptım, çünkü çok seviyorum hepsi yapmam gereken şeylermiş gibi geliyordu. İnsan aşıkken farkında olmuyor. Annesi bir şekilde manipüle etmiş ve eşim ben ne de olsa yurt dışına çıkamam diye beni terk etmiş. Yurt dışına çıkmak için bir sıkıntım yoktu bu arada çıktım zaten. Hatta kendimi toparlamış, hayatımı yeniden yoluna koymuştum. Eşim bu sefer peşimi bırakmadı, evlenmek istediğini söyledi. Kabul etmedim, anneme kadar yazdı. Bu arada 5 sene boyunca annemle tek kelime etmişliği yoktur. Ben de pişman olduğunu düşünüp kabul ettim çünkü hala onu seviyordum.
Biz beraber yaşamaya başladık ama annesinden bunu gizliyordu. Benimse annem biliyordu. Hala kadının beni sevmediğini anlamamıştım çünkü inanılmaz saf bir insanım. Bir senenin sonunda yaşadığımız ülkeye geldi ve benimle tanıştı. Biz çoktan evlenmeye karar vermiştik bu sırada. Tanıştığı esnada yine bir sorunum olmadı. Fakat sonradan biz beraber yaşarken de eşime beni yanından göndermesi için çok şey söylediğini öğrendim. Eşimin annesi eşimin hayatı hakkında her şeyi bilmek, her şeyi yönlendirmek istiyor. Adam otuz küsür yaşında olmasına rağmen. Ben onun kafasındaki "gelin" profiline uyumlu değilmişim. Çok zengin bir ailem yok, eğitimli değiller. Eşimin ailesi eskiden çok zenginmiş ve iflas etmişler. Ben hayatım boyunca her şeyi tırnaklarımla kazıyarak başardım. Tüm imkansızlıklara rağmen yurt dışında yüksek lisansımı kazanıp yaptım. Düğün yapılmasına örneğin çok karşı çıktı. Beni öyle manipüle ettiler ki ben de basit bir nikah olsun dedim. Annem beni gelinlikle görmeyi çok istediği için sadece gelinlik giymek istedim. En ucuz gelinliği aldırdım. En ucuz salonu tutup aile arasında bir kutlama yaptık. Türkiye şartlarında 30 bin Tl tuttu masraflar. Ve bu bile benim başıma kakıldı. Biz evlendikden sonra yaşadığımız ülkeye döndük ve eşim işsiz kaldı 3 ay. Bu süreçti borç yaptık haliyle. Ve o borçların hepsi benim düğün adı altında yaptığım 30 bin TL'ye sebep gösterildi. Eşimin işsiz kalmasına değil. Düğünümden önce hamile olduğumu öğrenmiştim. Anneme vize çıkmadığı için doğumuma kayınvalidem geldi.
Aslında tüm yüzleşme burada başladı. Eşimin 3 aylık işsizlik sürecinde onunla beraber iş aramaya gittim karnım burnumda, bu ülkede bir arkadaşım yok. Daha dilini öğrenemedim. Sürpriz hamileliğimi kabul edip kendimi anne olmaya hazırlayamadan para kazanma derdine düştüm ve 9 ay boyunca uzaktan çalıştım. Doğum yaptığım gün hastanede yine iş teslim ediyordum. Eşimin hep yanında olmaya çalıştım. Annesi gelecek diye hediyeler aldım. O güne kadar saygıda hiçbir zaman tek bir kusur etmemiştim. Bakım çantası hazırladım kadın diş macunu diş fırçası uğraşmasın bana yardıma geliyor diye. Tüm bunlar olurken bir de eşimin şizofreni derecesinde kıskançlıklarıyla uğraştım. Hastane odasına erkek mi alıyorum diye kapının önünde nöbet tutup beni sorguya çekiyordu. Hamileliğimde böyle psikolojik şiddetle geçti. Doğumumu yaptım ve çocuğuma dört elle sarıldım çok güçlüydüm. Eşimse benden çok uzaktı. Eve geldik. Eşim bu arada iş bulmuştu ve işe gidiyordu. Ben hastaneden gelir gelmez çalışmaya devam ettim aynı gün. Karnım dokuz kat kesildiiği halde. Çünkü eşimin tüm maaaşı borçlarımıza gidiyordu. Benim kazandığımla alışveriş yapıyorduk. Çalışmak keyfi değildi.
Eşim işten gelip çocuğu alıp yatakta yatıyordu. 2 odalı evimiz var. Ben kayınvalidemle aynı odada çalışıp geceye kadar oturuyor, tüm gece çocuk bakıyor, vizesi çıkmayan anneme üzülemiyor, güçlü durmaya çalışıyordum. Bu süreçte kayınvalidem evimin çok pis oluşundan başlayıp tek tek evimin eşyalarını inceledi. evimin düzenini değiştirdi. Neden fırın tepsin yok da borcamların var bile dedi. Çıt çıkarmadım.
Bana çok kilo almışsın oğlum belli etmese de böyle sevmez, kilo ver dedi. 1 haftalık anneydim. Saçların cadı saçı gibi kes dedi. Kestim. Sizin eviniz de çok eski depremde kesin yıkılır taşının dedi (ailemin evini kastediyor ve yaşadığım yeri her fırsatta küçümsüyor. bu da bir küçümsemeydi ama ya deprem olursa korkusundanhem de lohusa halimle kendimi yiyip bitirdim.)
Eşime daha önce sevgililiğimiz, evliliğimiz, haimleliğim çok zordu sadece rahat bir lohusalık istiyorum şefkatine ihtiyacım var diye defalarca söylemiştim. O ise işten eve gelip yemeğini yiyip çocukla beraber yatıyordu. Dinlenmesi gereken benken eşim dinleniyordu.Sanki ben keyiften yapıyormuşum gibi bana gel sen de yat diyordu. Ben çalışmasam mutfak alışverişi bile yapamazdık.
Ondan sadece bir gün kahvaltıya kruvasan alır mısın dedim. Koskoca 2 senenin sonunda lohusa olarak şımardığım tek an. Ve bana çok uzak olduğunu hali olmadığı için gidemeeyeceğini söyledi. Kendimi hayatımın en değersiz döneminde hissediyordum. İlgi, şefkat bir yana; artık sadece nefes alan bir bitki gibiydim o evde.
Bir gün dayanamayıp gerildim ve eşim işteyken ona mesajla sitem ettim. Artık dayanamayacak bir haldeydim. Bana en çok ilgi göstermesi gereken dönemde suratıma bile bakmıyordu. Zaten kilo aldım bakımsızım berbat haldeyim. O gün dikişlerimi aldıracaktık. Evden çıktık. Eşime kapının önünde sinirlenip salak dedim. Bana dönüp bas bas bağırdı. Al çocuğunu da defol git dedi. Yukarı çıkıp annesine beni şikayet etmeye başladı. Bağırarak inanılmaz hakaretler. O güne kadar onun için her şeyi yapmıştım. Eski pijamalarımla gittim doğuma. Tek bir şımarıklığım isyanım olmamıştı her şeye tamam demiştim. Eşimin nefret dolu sözleri, annesinin içten içe tatmin oluşu, hepsini yaşadım. Ağlayıp boşanmak istiyorum dedim. Annesi tabii ki böyle olmaz boşanın dedi. Bir hafta boyunca kavga devam etti. Eşim bağırıp çağırıp annesiyle yattı. Ben küçük odada 2 haftalık bebekle dikişlerimin acısıyla ağlayarak çalışıyordum. Yetmedi gece evden çıktı gitti. Bilgisayarımda whatsaapp web'i açıktı. Annesi oğluna sadece nerdesin yazmıştı. Ben de yarın gideceğim demişti. Ben görüyorum mesajlarını içeride, çıktım salona karşısına dikildim, patlama gecem oydu. Neden bana destek olup şefkat göstermeniz gerekirken, oğlunuzu gaza getiriyorsunuz Allah korkunuz yok mu? diye bağırdım. Mesajları okuduğumdan haber yoktu gözlerimin içine bakarak inkar edip yalan söyledi. 55 yaşındaki kadın gözünü kırmadan yalan söyledi. Bu arada kapıdan çıktığımda mesajlaşırken gülümsüyordu. Mutluydu halinden.
Eşim geldi, bağırmalar çağırmalar. O gece koptu bende kayış. Yaşadığım her şeyi bağırarak söyledim. Kriz geçirdim. Zaten aylarca hamile halimle evi geçindirme stresinden, eşimin ailesinden yediğim mobbingten, eşimin deli dehşet kıskançlıklarından ve yapayalnızlıktan artık berbat haldeydim.
Eşim daha önce bana annem ağladığı için seni boşamayı düşündüm demişti. (bana bağırdığı gün annesi ağladı ama neden ağladığı hakkında bir fikim yok, hakaretleri yiyen bendim) ben de uzamasın diye annesinden özür dilemiştim ama içten içe ben ne yaşıyorum artık isyanı geliyordu. O gün eşim beni duvara fırlattı. Ben artık yaşadığımın şokundan sinir krizi geçirdim. Annesi de bana bakarak "sen delirmişsin" dedi. Ve gece apar topar annesinin saçını öpe koklaya valizini alıp götürdü bindirdi. Ben minicik bebekle berbat halde evde kaldım ölmek istiyordum yaşadığım acıya dayanamayacak haldeydim.
Sonra eşim geldi ve özür konuşmaları yaptı çocuğumuz için düzeleceğiz vs. Peki neden bu konuşmaları annen buradayken yapmadın ve ben bunları yaşadım? Hiçbir cevap yoktu. Zaten gidebileceğim bir yer de yoktu. Ertesi sabah eşimin instagramına annesi bir gönderi gönderdi. Gönderinin içeriği şöyle, eğitimli bir aileden gelin alın şunları bunları yaşamazsınız vs. Kimsenin kaldıramayacağı şeyleri kaldırıp güçlü durmaya çalışırken ben, kadın evimden beni 2 haftalık bebekle bırakıp kaçıp gitti ve ertesi gün soluklanmadan aileme bana hakaret eden bir gönderiyi acımasızca eşime attı. Eşim güya işteyken annesine telefon açıp uyarmış. Aynı akşam annesiyle normal bir şekilde güle oynaya konuşuyordu. Hiçbir tavır yoktu. Birkaç gün sonra da cuma duası niyetine Allah kıymet bilenlerle karşılaştırsın tarzı bir gönderi attı eşime. Tabii ki eşim bunun iyi niyetli bir dua olduğunu savundu.
Son adım olarak terapist buldum. Bir ay konuştuk ve bize iyi geldi. Terapistim annesiyle konuşmam gerektiğini önerdi. Eşim babasına söyledi. Kadın kabul etmedi. Bu sefer babasına ben telefon açtım. Bakın, biz düzelmek istiyoruz, ikimiz de çok yıprandık dörtlü bir görüntülü konuşmada konuşalım ben zaten olumlu bir konuşma yapacağım dedim. Adam şimdi zamanı değil karım psikologa gidiyor doğru zamanı ben sana söylerim dedi. Yani ben haklı olduğum halde yıllarca bana kötülük eden insandan özür dilemek için doğru zamanı bekleyecekmişim.
Zerre şaşırmadım. Yanımızdayken tavrından evliliğimizin bitmesini istediği açıktı. Acı olan kendi torunlarının mutlu bir evde büyümeleri için bile kendi kibirlerinden taviz vermemeleri.
Şimdi eşim kendi ailesiyle her gün konuşuyor. Onlara bir gün bile saygısızlık ettiğini görmedim. Hele lohusalığımda annesine olan tavrını gördüm. Beni asıl mahveden bu oldu. Eşim annesinin üstüne titriyor. Annesi kırılmasın diye kelimelerini seçiyor. Bana karşı ise hep ileri gitti. En mutlu olmam gereken zamanlarda bile hep en korkunç şeyleri yaşadım. Sonra anladım, gerçekten sevdiği insanların üstüne nasıl titrediğini.
Şimdi karşıma durmadan sinirlenen, hemen bağıran bir adam var.
12saat çalışıyor. 3 aydır bebeğimi yalnız büyütüyorum.
Yemeğimi temizliğimi aksatmadan yapıyorum. Bebeğimin tüm bakımı bende. Çoğu zaman kahvaltımı bile yapamıyorum. Saçımı bile tarayamıyorum.
Eşim her gün bağırıyor bana. Geçmişi unutamamakla suçluyor. Geçimsizlikle suçluyor. Yaşadıklarımdan bahsettiğimde deliriyor. Ailesinin konusunu açtığımda bas bas bağırıyor. Bebek varken de bağırıyor. Artık çok yoruldum.
Önümde iki yol var. Ya evime dönüp bir şekilde atanıp kendime çocuğumla bir yol çizeceğim. Yada bu ülkeye ayak uydurup burada bir hayat kurmaya çalışacağım.
Artık eşimden çok uzaktayım. Ben güçlü durmaya çalıştıkça beni mahveden bir adam var. Sürekli kötü davranan, beni dibe çeken bir adam.
Siz olsanız ne yapardınız? Ülkenize dönüp atanmak için çabalamak mı yoksa yeni bir ülkede hayat kurmak mı? Kendi ülkemde atanacak mıyım belli bile değil ama ailem var. Burada kimsem yok ama daha kolay iş bulabilirim.
Okuyan ve içten yorum yapacak herkese teşekkür ederim.
samimi cevaplarınıza ihtiyacım var. Uzun yazacağım çünkü etrafımda beni anlayan ve anlatabileceğim herhangi bir insan yok.
5 senelik bir sevgililik döneminden sonra eşimle evlendik. Çok kötü bir sevgililik dönemiydi ama aşıktık ve beraber mutluyduk. Ben onunla olmak için çok büyük fedakarlıklar yaptım. Yaşadığım ülkeyi değiştirdim. Arkadaşlarımla bağım bir şekilde dolaylı yoldan eşim yüzünden koptu. Ama sorun değildi çünkü kişisel olarak da devam ettirmek istemediğim bağlardı. Benim asıl sorunum eşim ve annesi. Sevgililik dönemimizde eşimin gitgellerinin sebebinin yıllar sonra annesi olduğunu öğrendim. Beni tanımamasına rağmen defalarca benden ayrılması gerektiğini eşimin anlayacağı şekilde söylemiş. Eşimi çok iyi tanıdığı için hepsini mantık düzlemine oturtuyormuş gibi yaparak mesajlar içinde vermiş. Örneğin eşim yurt dışında yaşamaya başlamıştı ve annesi benim onun yanına gidemeyeceğimi söyleyerek ayrılmasını telkin etmiş. Bu sırada beni hiç tanımadı, tek kelime konuşmadı, eşime yıllarca hep çok sadıktım ve sadece sevgiliydik o zamanlar. Bir sevgili için çok fazla fedakarlık yaptım, çünkü çok seviyorum hepsi yapmam gereken şeylermiş gibi geliyordu. İnsan aşıkken farkında olmuyor. Annesi bir şekilde manipüle etmiş ve eşim ben ne de olsa yurt dışına çıkamam diye beni terk etmiş. Yurt dışına çıkmak için bir sıkıntım yoktu bu arada çıktım zaten. Hatta kendimi toparlamış, hayatımı yeniden yoluna koymuştum. Eşim bu sefer peşimi bırakmadı, evlenmek istediğini söyledi. Kabul etmedim, anneme kadar yazdı. Bu arada 5 sene boyunca annemle tek kelime etmişliği yoktur. Ben de pişman olduğunu düşünüp kabul ettim çünkü hala onu seviyordum.
Biz beraber yaşamaya başladık ama annesinden bunu gizliyordu. Benimse annem biliyordu. Hala kadının beni sevmediğini anlamamıştım çünkü inanılmaz saf bir insanım. Bir senenin sonunda yaşadığımız ülkeye geldi ve benimle tanıştı. Biz çoktan evlenmeye karar vermiştik bu sırada. Tanıştığı esnada yine bir sorunum olmadı. Fakat sonradan biz beraber yaşarken de eşime beni yanından göndermesi için çok şey söylediğini öğrendim. Eşimin annesi eşimin hayatı hakkında her şeyi bilmek, her şeyi yönlendirmek istiyor. Adam otuz küsür yaşında olmasına rağmen. Ben onun kafasındaki "gelin" profiline uyumlu değilmişim. Çok zengin bir ailem yok, eğitimli değiller. Eşimin ailesi eskiden çok zenginmiş ve iflas etmişler. Ben hayatım boyunca her şeyi tırnaklarımla kazıyarak başardım. Tüm imkansızlıklara rağmen yurt dışında yüksek lisansımı kazanıp yaptım. Düğün yapılmasına örneğin çok karşı çıktı. Beni öyle manipüle ettiler ki ben de basit bir nikah olsun dedim. Annem beni gelinlikle görmeyi çok istediği için sadece gelinlik giymek istedim. En ucuz gelinliği aldırdım. En ucuz salonu tutup aile arasında bir kutlama yaptık. Türkiye şartlarında 30 bin Tl tuttu masraflar. Ve bu bile benim başıma kakıldı. Biz evlendikden sonra yaşadığımız ülkeye döndük ve eşim işsiz kaldı 3 ay. Bu süreçti borç yaptık haliyle. Ve o borçların hepsi benim düğün adı altında yaptığım 30 bin TL'ye sebep gösterildi. Eşimin işsiz kalmasına değil. Düğünümden önce hamile olduğumu öğrenmiştim. Anneme vize çıkmadığı için doğumuma kayınvalidem geldi.
Aslında tüm yüzleşme burada başladı. Eşimin 3 aylık işsizlik sürecinde onunla beraber iş aramaya gittim karnım burnumda, bu ülkede bir arkadaşım yok. Daha dilini öğrenemedim. Sürpriz hamileliğimi kabul edip kendimi anne olmaya hazırlayamadan para kazanma derdine düştüm ve 9 ay boyunca uzaktan çalıştım. Doğum yaptığım gün hastanede yine iş teslim ediyordum. Eşimin hep yanında olmaya çalıştım. Annesi gelecek diye hediyeler aldım. O güne kadar saygıda hiçbir zaman tek bir kusur etmemiştim. Bakım çantası hazırladım kadın diş macunu diş fırçası uğraşmasın bana yardıma geliyor diye. Tüm bunlar olurken bir de eşimin şizofreni derecesinde kıskançlıklarıyla uğraştım. Hastane odasına erkek mi alıyorum diye kapının önünde nöbet tutup beni sorguya çekiyordu. Hamileliğimde böyle psikolojik şiddetle geçti. Doğumumu yaptım ve çocuğuma dört elle sarıldım çok güçlüydüm. Eşimse benden çok uzaktı. Eve geldik. Eşim bu arada iş bulmuştu ve işe gidiyordu. Ben hastaneden gelir gelmez çalışmaya devam ettim aynı gün. Karnım dokuz kat kesildiiği halde. Çünkü eşimin tüm maaaşı borçlarımıza gidiyordu. Benim kazandığımla alışveriş yapıyorduk. Çalışmak keyfi değildi.
Eşim işten gelip çocuğu alıp yatakta yatıyordu. 2 odalı evimiz var. Ben kayınvalidemle aynı odada çalışıp geceye kadar oturuyor, tüm gece çocuk bakıyor, vizesi çıkmayan anneme üzülemiyor, güçlü durmaya çalışıyordum. Bu süreçte kayınvalidem evimin çok pis oluşundan başlayıp tek tek evimin eşyalarını inceledi. evimin düzenini değiştirdi. Neden fırın tepsin yok da borcamların var bile dedi. Çıt çıkarmadım.
Bana çok kilo almışsın oğlum belli etmese de böyle sevmez, kilo ver dedi. 1 haftalık anneydim. Saçların cadı saçı gibi kes dedi. Kestim. Sizin eviniz de çok eski depremde kesin yıkılır taşının dedi (ailemin evini kastediyor ve yaşadığım yeri her fırsatta küçümsüyor. bu da bir küçümsemeydi ama ya deprem olursa korkusundanhem de lohusa halimle kendimi yiyip bitirdim.)
Eşime daha önce sevgililiğimiz, evliliğimiz, haimleliğim çok zordu sadece rahat bir lohusalık istiyorum şefkatine ihtiyacım var diye defalarca söylemiştim. O ise işten eve gelip yemeğini yiyip çocukla beraber yatıyordu. Dinlenmesi gereken benken eşim dinleniyordu.Sanki ben keyiften yapıyormuşum gibi bana gel sen de yat diyordu. Ben çalışmasam mutfak alışverişi bile yapamazdık.
Ondan sadece bir gün kahvaltıya kruvasan alır mısın dedim. Koskoca 2 senenin sonunda lohusa olarak şımardığım tek an. Ve bana çok uzak olduğunu hali olmadığı için gidemeeyeceğini söyledi. Kendimi hayatımın en değersiz döneminde hissediyordum. İlgi, şefkat bir yana; artık sadece nefes alan bir bitki gibiydim o evde.
Bir gün dayanamayıp gerildim ve eşim işteyken ona mesajla sitem ettim. Artık dayanamayacak bir haldeydim. Bana en çok ilgi göstermesi gereken dönemde suratıma bile bakmıyordu. Zaten kilo aldım bakımsızım berbat haldeyim. O gün dikişlerimi aldıracaktık. Evden çıktık. Eşime kapının önünde sinirlenip salak dedim. Bana dönüp bas bas bağırdı. Al çocuğunu da defol git dedi. Yukarı çıkıp annesine beni şikayet etmeye başladı. Bağırarak inanılmaz hakaretler. O güne kadar onun için her şeyi yapmıştım. Eski pijamalarımla gittim doğuma. Tek bir şımarıklığım isyanım olmamıştı her şeye tamam demiştim. Eşimin nefret dolu sözleri, annesinin içten içe tatmin oluşu, hepsini yaşadım. Ağlayıp boşanmak istiyorum dedim. Annesi tabii ki böyle olmaz boşanın dedi. Bir hafta boyunca kavga devam etti. Eşim bağırıp çağırıp annesiyle yattı. Ben küçük odada 2 haftalık bebekle dikişlerimin acısıyla ağlayarak çalışıyordum. Yetmedi gece evden çıktı gitti. Bilgisayarımda whatsaapp web'i açıktı. Annesi oğluna sadece nerdesin yazmıştı. Ben de yarın gideceğim demişti. Ben görüyorum mesajlarını içeride, çıktım salona karşısına dikildim, patlama gecem oydu. Neden bana destek olup şefkat göstermeniz gerekirken, oğlunuzu gaza getiriyorsunuz Allah korkunuz yok mu? diye bağırdım. Mesajları okuduğumdan haber yoktu gözlerimin içine bakarak inkar edip yalan söyledi. 55 yaşındaki kadın gözünü kırmadan yalan söyledi. Bu arada kapıdan çıktığımda mesajlaşırken gülümsüyordu. Mutluydu halinden.
Eşim geldi, bağırmalar çağırmalar. O gece koptu bende kayış. Yaşadığım her şeyi bağırarak söyledim. Kriz geçirdim. Zaten aylarca hamile halimle evi geçindirme stresinden, eşimin ailesinden yediğim mobbingten, eşimin deli dehşet kıskançlıklarından ve yapayalnızlıktan artık berbat haldeydim.
Eşim daha önce bana annem ağladığı için seni boşamayı düşündüm demişti. (bana bağırdığı gün annesi ağladı ama neden ağladığı hakkında bir fikim yok, hakaretleri yiyen bendim) ben de uzamasın diye annesinden özür dilemiştim ama içten içe ben ne yaşıyorum artık isyanı geliyordu. O gün eşim beni duvara fırlattı. Ben artık yaşadığımın şokundan sinir krizi geçirdim. Annesi de bana bakarak "sen delirmişsin" dedi. Ve gece apar topar annesinin saçını öpe koklaya valizini alıp götürdü bindirdi. Ben minicik bebekle berbat halde evde kaldım ölmek istiyordum yaşadığım acıya dayanamayacak haldeydim.
Sonra eşim geldi ve özür konuşmaları yaptı çocuğumuz için düzeleceğiz vs. Peki neden bu konuşmaları annen buradayken yapmadın ve ben bunları yaşadım? Hiçbir cevap yoktu. Zaten gidebileceğim bir yer de yoktu. Ertesi sabah eşimin instagramına annesi bir gönderi gönderdi. Gönderinin içeriği şöyle, eğitimli bir aileden gelin alın şunları bunları yaşamazsınız vs. Kimsenin kaldıramayacağı şeyleri kaldırıp güçlü durmaya çalışırken ben, kadın evimden beni 2 haftalık bebekle bırakıp kaçıp gitti ve ertesi gün soluklanmadan aileme bana hakaret eden bir gönderiyi acımasızca eşime attı. Eşim güya işteyken annesine telefon açıp uyarmış. Aynı akşam annesiyle normal bir şekilde güle oynaya konuşuyordu. Hiçbir tavır yoktu. Birkaç gün sonra da cuma duası niyetine Allah kıymet bilenlerle karşılaştırsın tarzı bir gönderi attı eşime. Tabii ki eşim bunun iyi niyetli bir dua olduğunu savundu.
Son adım olarak terapist buldum. Bir ay konuştuk ve bize iyi geldi. Terapistim annesiyle konuşmam gerektiğini önerdi. Eşim babasına söyledi. Kadın kabul etmedi. Bu sefer babasına ben telefon açtım. Bakın, biz düzelmek istiyoruz, ikimiz de çok yıprandık dörtlü bir görüntülü konuşmada konuşalım ben zaten olumlu bir konuşma yapacağım dedim. Adam şimdi zamanı değil karım psikologa gidiyor doğru zamanı ben sana söylerim dedi. Yani ben haklı olduğum halde yıllarca bana kötülük eden insandan özür dilemek için doğru zamanı bekleyecekmişim.
Zerre şaşırmadım. Yanımızdayken tavrından evliliğimizin bitmesini istediği açıktı. Acı olan kendi torunlarının mutlu bir evde büyümeleri için bile kendi kibirlerinden taviz vermemeleri.
Şimdi eşim kendi ailesiyle her gün konuşuyor. Onlara bir gün bile saygısızlık ettiğini görmedim. Hele lohusalığımda annesine olan tavrını gördüm. Beni asıl mahveden bu oldu. Eşim annesinin üstüne titriyor. Annesi kırılmasın diye kelimelerini seçiyor. Bana karşı ise hep ileri gitti. En mutlu olmam gereken zamanlarda bile hep en korkunç şeyleri yaşadım. Sonra anladım, gerçekten sevdiği insanların üstüne nasıl titrediğini.
Şimdi karşıma durmadan sinirlenen, hemen bağıran bir adam var.
12saat çalışıyor. 3 aydır bebeğimi yalnız büyütüyorum.
Yemeğimi temizliğimi aksatmadan yapıyorum. Bebeğimin tüm bakımı bende. Çoğu zaman kahvaltımı bile yapamıyorum. Saçımı bile tarayamıyorum.
Eşim her gün bağırıyor bana. Geçmişi unutamamakla suçluyor. Geçimsizlikle suçluyor. Yaşadıklarımdan bahsettiğimde deliriyor. Ailesinin konusunu açtığımda bas bas bağırıyor. Bebek varken de bağırıyor. Artık çok yoruldum.
Önümde iki yol var. Ya evime dönüp bir şekilde atanıp kendime çocuğumla bir yol çizeceğim. Yada bu ülkeye ayak uydurup burada bir hayat kurmaya çalışacağım.
Artık eşimden çok uzaktayım. Ben güçlü durmaya çalıştıkça beni mahveden bir adam var. Sürekli kötü davranan, beni dibe çeken bir adam.
Siz olsanız ne yapardınız? Ülkenize dönüp atanmak için çabalamak mı yoksa yeni bir ülkede hayat kurmak mı? Kendi ülkemde atanacak mıyım belli bile değil ama ailem var. Burada kimsem yok ama daha kolay iş bulabilirim.
Okuyan ve içten yorum yapacak herkese teşekkür ederim.