Otopsi raporu henüz tamamlanmadı. Elime geçmedi henüz. En çok o raporu bekliyorum zaten. 2-3 gün önce ölmüş olduğunu otopsi yapan doktor söylemiş amcamlara . Başka bilgi vermemiş. İlk bulan komşu ve polisler zaten. O vaziyette bulduklarını komşu söyledi banaÖlüm saati yazıyor mu peki otopsiye göre belirlenir ya ?
Ay okudukça gozyaslarima hakim olamıyorum
Belki densizlik olarak degerlendirenler olacaktır teselli vermek yerine napıyor diye ama o sizin babanız, vereceğim hiç bir teselli ...ki dünyaları bagislasam acınızi dindirmez
Yaralarını deştiysem özür dilerim.5 yaşına kadar yanında büyüdüm. O zamanlar annemle sorunlarının farkında bile değildim. Benim için mükemmel bi babaydı. Gözlerim doldu yineÇok ilgiliydi bana karşı. Çok şımartırdı beni. Yapmayacağı şey yoktu benim için. Hiç kızmazdı bana. Ne istersem yapardı. Hergün işten eve gelirken ama her gün her Allah’ın günü mutlaka bi hediye getirirdi bana . Seni çok seviyorum prenses kızım derdi. Belki bu anılar, sonradan yaşattığı travmaları, kötü günleri silip süpürdü benim kalbimden. Bende hep o sevgisi, ilgisi kaldı. O 5 sene içime işledi benim, sonrasını gözüm görmedi
Başınız sağolsunKızlar merhaba. Size yine içimi dökmeye geldim zira kapkaranlık içim yine bu aralar. Konu 4 ay önce kaybettiğim babam. Daha önce konu açmıştım babamı kaybetmemle ilgili. Hissettiğim ne varsa yazacağım buraya. Belki yazacağınız bir şey içime su serper, çok ihtiyacım var buna.
Babam aslında hep var ama yok gibiydi hayatımda.
Annemin zaten hayatını zehir etti. Annem tek başına büyüttü çoluğunu çocuğunu. Maddi manevi hep annemin üzerine yüktük biz. Babamın hiç bir sorumluluğu olmadı üzerimizde . Annem işte güçte çalışılıp didinirken, evlatları için dişini tırnağına takarken, babam için adı var olan ama yanında olmayan , hiç bi sorumluluğumuzu üstlenmediği , sadece ona babalık duygusunu tattırmış olan evlatlarıydık biz.
Son 6-7 senedir yalnız yaşıyordu. Annemle tamamen ayrılmışlardı. Zaten hep kopuk bi ilişkileri vardı. Aile kavramı nedir tatmadım ben. Anneme haksız yere attığı bir kaç iftira, sinirimi bozan bi kaç hareketini, yanlış davranışlarını gördükten sonra babamla olan iletişimimi kopardım. Son 2 senedir görüşmüyordum. Ondan önce emin olun bi evlat olarak üzerime düşeni yaptım. Fakat son 2 sene iplerin koptuğu noktaydı benim için. Geçmişim babamla ilgili travmalarla dolu. Şimdi tek tek her birini anlatmak uzun olur ama anlayın diye söylüyorum. Bu yüzden çok kinliydim ona karşı.
Hastaydı. Bir çok hastalığı vardı. Buna rağmen akıl almaz şekilde sigara ve alkol içiyordu . Hayatını ele geçirmişti alkol zaten. Birgün eşimle tartıştık. (Babamın öldüğü günmüş) Ben ağlayıp zırladım ve herzamanki gibi ruh halimle alakalı babamı suçladım kendi kendime çünkü o hep kafamın içindeydi. Nerde, ne yapıyor, ne yiyor, ne içiyor, iyi mi, mutlu mu… Ona bir mektup yazdım. Ertesi gün yırtıp çöpe attım. O mektupla birlikte içimdeki kin, öfke, nefret yok oldu sanki. Anladım, affedersem hafifleyecektim. Bir kaç gün öncesinde zaten hastalığının kötüye gittiğini durumunun ağırlaştığını öğrenmiştim. Babamı görmeye karar verdim. Ama bunu yalnız yapacak cesaretim yoktu. Gidersem herşeyin daha kötü olmasından o kapıdan kovulmaktan korktum. Ki bu daha önce bi kaç kez yaşandı. Babamı kırmaktan, beni kırmasından yine paramparça etmesinden korktum çünkü ceviz kabuğu kırar gibi insan kalbi kırardı inanın. Çok çabuk pişman olurdu ama ben paramparça olmuşluğumla kalırdım.
Neyse, bir kaç gün sonra eşimle düzeldik. Yeni evliyiz zaten. Eşime “yarın babama gidelim” demeye hazırlandığım akşam, eşim benden önce davrandı. Bir telefon geldi, yatak odasında konuştu, sonra yanıma geldi. Elinden geldiğince beni bu konuşmaya hazırlamaya çalışarak, benim ne olup bittiğini kesinlikle anlamadığım bir an bana “baban vefat etmiş” dedi. Şu üç keline beni yaktı kavurdu kızlar. Hiç beklemiyordum. “Babamı özledim, babamı göreceğim” dediğim vakit tabiki böyle acı bir haber beklemiyordum.Bu haksızlık değil mi? Ben o an’da kaldım biliyor musunuz? Şuan o anı hatırlarken bile gözyaşlarıma engel olamıyorum. Sanki aynı şoku, aynı acıyı tekrar sil baştan yaşıyorum. Çıkamadım o an’dan ben, çıkamıyorum. Niye böyle oluyor? Babamın gittiğini kabulleniyorum da şu üç kelimeyi niye kabul edemiyorum? İçim acıyor.
Sessizce yok olup gitti.. Vedalaşamadım. Babam 2 gün o evde cansız halde durmuş. Hani ona mektup yazdığım akşam var ya , o akşam ölmüş işte babam. Bir insanın 2 gün boyunca öldüğünün farkına varılmayacak kadar yalnız olması…Ama bu hayatı o seçmişti. Çocuklarına tercih ettiği o pislik arkadaşları, çevresi nerdeydi ? Benim ne suçum vardı? Ömrü boyunca yalnız ve özgür olmayı babam seçti. Fakat öldükten sonra “seni çok bekledi, gelmedin” diye beni suçladı yeğeni ve bi kaç kişi daha.
Geçecek mi bu? Yürüdüğüm yollarda bile aklıma geliyor babam da buralardan geçmiştir diyorum. Hergün sosyal medya hesaplarına bakıyorum resimlerine, videolarına. Beni yine vicdanımla baş başa bıraktı. Zaten hep vicdanıma oynardı. 2 senedir evet yanına gitmedim ama o da bir kez olsun aramadı kızım gel demediDolaylı yollardan bana ulaşmaya çalıştı (arkadaşı aracılığıyla vs) . Böyle bi sonu tahmin etmeliydim ama babam yanımda ölür diye düşünmüştüm ben hep. Elime kalır ben bakarım ne olursa olsun asla şikayet etmem o benim babam derdim. Durumu daha kötüye gitmeden, yatalak olmadan, elime bakmadan, ansızın kalp krizinden kaybettim babamı. Sessizce yok olup gitti…Kötüyüm…
Sıkı sıkı sarıldınız hissettimYaralarını deştiysem özür dilerim.
Sadece sarılmak istedim sana. Teselli vermekte beceriksizim.
O pislikleri asla samimi bulmuyorum inanınYılan gibi dilleri var, önüne geleni sokuyorlar. Baba tarafıyla nerdeyse komple küsüz zaten. Cenazeye düğüne gitmem, o şeytan ölsün, sözüm var mezarına tükürmeye gidecem.
Sizi aramama sebepleri de sizin gelmemeniz değil, babanızın hep böyle diyip ardından arama demesi. Sürekli böyle yaptığı için ciddiye almamışlar. Eee bunda da sizlik birsey yok ki.
Suçlamak değil ama herkesin ne yaptığını, neye sebep olduğunu olduğu gibi görün. Gözünüzde iyiliğini abartıp kötülüğü yok saymayın. Anne baba akraba. Hepsini. O zaman zaten başkasının sizi suçlamasınin anlamı olmayacak, babanızın kendi eliyle yaptıklarını siz yapmışsınız siz sebep Olmuşsunuz gibi düşünemeyeceksiniz.
Bakın babanızı bulan komşu bile sizi arayamamiș. Huyunu biliyor, sizi çağırıp eziyet etmesine gönlü el vermiyor. O an aklı başında davranan bir tek o varmış.
O akreplerin laflarını haketmediniz, haketmediginizi biliyorsunuz. Babanızın babalik yapmaması, o hayatı seçmesi, o hayat üzere ölmesi sizin suçunuz değildi. Küçücük bir çocuktunuz, nasıl sizin suçunuz olabilir ki?
Lütfen destek alin. Bir psikiyatrist, psikolog bulun. 4ay size ait olmayan yüklerle yaşadınız, daha fazla bunları taşımayın.
Çok detaylıca düşünmemeye çalış yinede. İnsan anne babasından ne yaparsa yapsın vazgeçemez gecemiyor tek yapabileceğin şey dua etmek onun içinMalesef nasıl yaşarsanız öyle ölüyormuşsunuz demek ki gerçekten de. Ölümü çok acı. En çok buna üzülüyorum. 2-3 gün o evde cansız beklemiş. Cesedi kokmuş, çürümeye başlamışolay sonrası eve girdim bi kaç kez. Geride bıraktıkları. O buzdolabından çıkan domates, salatalık, biber… yarım peynir , zeytin. Bi kenarda duran tabağı, bardağı, yarım bıraktığı yemeği… bunları aklıma hayalime bile getirmekten korkardım ben, düşüncesinden bile kaçardım. Sonunda bu gerçekle yüz yüze kalmak o kadar acı ki. İçim çok acıyor. Yaşananların tatsızlığına, yaşayamadıklarımıza. Mezarına gittiğimde herşey çok farklı olabilirdi diyorum. Mükemmel bi baba kız olurduk babam izin verseydi ki ben bütün yaşananlara rağmen babamı çok severdim, babama düşkündüm. Bütün çocukluğumu heba etmiş olmasına rağmen. Kimbilir bütün bunlar olmasa, ne kadar da güzel olurdu herşey.
Başınız sağolsun.
Kendinizi suçlayacak bir gıdım kabahat bulamıyorum.
Sonuçta son iki yılda ağır hastaydı diyorsunuz, babanızın yakınındaki akrabalar da durumu farketmiştir.
Niye içlerinden biri bu iki yılda sizi arayıp da “baban pişman olmuş kızım gel seni özlüyor” demedi? Zaten siz de babanızın size zarar vermesinden kalbinizi parçalamasından korkup gitmemişsiniz.
Size tahminimi söyleyeyim. Kendileri de çok yakından takip etmedikleri ve iki gün evde beklediği için vicdan azabı duyuyor. Bunu unutmak için suçlayacak kolay bir hedef gerekir o da siz olmuşsunuz. Çok klasik bir tepki.
Bu suçlamaları vefattan önce de yapabilirlerdi niye özellikle sonrasında yapıyorlar? Sonuçta onlarla iletişiminiz devam ediyordu değil mi? Babalar gurur yapabiliyor onlarda bu durum da yok, telefon açmaları çok kolaydı.
Hani akrabasını ziyaret etmeyip etmeyip vefat edince ortalara düşüp herkesi suçlayan tipler vardır ya sizin akrabaları biraz da ona benzertiyorum.
Vefat konusunda da evladına merhametli davranan anne baba tabi ki ölüm döşeğinde bir aksilik olmazsa yavrusunu yanında görür. Bunca emeğin doğal karşılığıdır.
Babam hiç pişman olmadı aslında biliyor musunuzAltına imzamı atarım.
Babanın feryat figan ettiğine de inanmıyorum.
Ölmeden önce pişman olup eziyet ettiği evladını çağıran anne babalar genelde akrabalar aracılığıyla haber uçuruyorlar.
Diyelim ki baba feryat etti, bu akrabalara açıkça kızımı arayın mesajı vermektir, hiçbirşey yapmamışlar.
Konu sahibi iki gün önce gitse konu sahibini üzmek istemem ama baba büyük ihtimalle yine ağır laflar söyleyecekti.
Ediyorum, hissediyordur, duyuyordur değil mi?Çok detaylıca düşünmemeye çalış yinede. İnsan anne babasından ne yaparsa yapsın vazgeçemez gecemiyor tek yapabileceğin şey dua etmek onun için
Bence hissediyordur. En çok ihtiyacı olan şey artık dua sen gorevini yerine getir daha huzurlu olursun. Baban içinde en makul olan duadır Allah günahlarını affetsin inşallah canım uzulmeEdiyorum, hissediyordur, duyuyordur değil mi?
Başiniz sagolsun başka bir sekilde de olsaydi ölümü hep o anda kalacaktiniz. Bazi seyler kader ben ailemle 1 sokak mesafede oturuyorum babam hastaydi. Esim tasinalim dediginde icimi korku sarardi ya babam hastalanirda yetisemezsem diye. Babacim hastanede ölmüs abim bize soyleyememis islemleri hallettikten sonra ogrendik. O saatlerde biz cay iciyoduk hic bisey yokmus gibi babacim 2 aya yakin hastanede kaldi bizden evinden uzakta beni evime goturun diye diye gitti. Inanin bana bazi seyler olmasi gerektigi gibi oluyor. Ben evimi tasimadim ama babam son nefesini verirken yaninda olamadim.Halbuki hep yanlarinda olacagima dair kendimi oyle bi inandirmistim ki. Siz babanizi yaniniza da alsaydiniz yine bisey olur babaniz yine ayni sekilde vefat ederdi.Burda ne yazsam size aciniz vicdan siziniz hafiflemicek. Ama ayni zamanlar da ayni aciyi yasamis biri olarak sizinle ayni seyleri yasiyorum. 3 ay oldu bizim de. 3 aydir surekli abimin telefonda aglama sesini duydugum an beynimin icinde dönüyor. Rabbim sabrinizi versin babanizin da günahlarini affetsin.Kızlar merhaba. Size yine içimi dökmeye geldim zira kapkaranlık içim yine bu aralar. Konu 4 ay önce kaybettiğim babam. Daha önce konu açmıştım babamı kaybetmemle ilgili. Hissettiğim ne varsa yazacağım buraya. Belki yazacağınız bir şey içime su serper, çok ihtiyacım var buna.
Babam aslında hep var ama yok gibiydi hayatımda.
Annemin zaten hayatını zehir etti. Annem tek başına büyüttü çoluğunu çocuğunu. Maddi manevi hep annemin üzerine yüktük biz. Babamın hiç bir sorumluluğu olmadı üzerimizde . Annem işte güçte çalışılıp didinirken, evlatları için dişini tırnağına takarken, babam için adı var olan ama yanında olmayan , hiç bi sorumluluğumuzu üstlenmediği , sadece ona babalık duygusunu tattırmış olan evlatlarıydık biz.
Son 6-7 senedir yalnız yaşıyordu. Annemle tamamen ayrılmışlardı. Zaten hep kopuk bi ilişkileri vardı. Aile kavramı nedir tatmadım ben. Anneme haksız yere attığı bir kaç iftira, sinirimi bozan bi kaç hareketini, yanlış davranışlarını gördükten sonra babamla olan iletişimimi kopardım. Son 2 senedir görüşmüyordum. Ondan önce emin olun bi evlat olarak üzerime düşeni yaptım. Fakat son 2 sene iplerin koptuğu noktaydı benim için. Geçmişim babamla ilgili travmalarla dolu. Şimdi tek tek her birini anlatmak uzun olur ama anlayın diye söylüyorum. Bu yüzden çok kinliydim ona karşı.
Hastaydı. Bir çok hastalığı vardı. Buna rağmen akıl almaz şekilde sigara ve alkol içiyordu . Hayatını ele geçirmişti alkol zaten. Birgün eşimle tartıştık. (Babamın öldüğü günmüş) Ben ağlayıp zırladım ve herzamanki gibi ruh halimle alakalı babamı suçladım kendi kendime çünkü o hep kafamın içindeydi. Nerde, ne yapıyor, ne yiyor, ne içiyor, iyi mi, mutlu mu… Ona bir mektup yazdım. Ertesi gün yırtıp çöpe attım. O mektupla birlikte içimdeki kin, öfke, nefret yok oldu sanki. Anladım, affedersem hafifleyecektim. Bir kaç gün öncesinde zaten hastalığının kötüye gittiğini durumunun ağırlaştığını öğrenmiştim. Babamı görmeye karar verdim. Ama bunu yalnız yapacak cesaretim yoktu. Gidersem herşeyin daha kötü olmasından o kapıdan kovulmaktan korktum. Ki bu daha önce bi kaç kez yaşandı. Babamı kırmaktan, beni kırmasından yine paramparça etmesinden korktum çünkü ceviz kabuğu kırar gibi insan kalbi kırardı inanın. Çok çabuk pişman olurdu ama ben paramparça olmuşluğumla kalırdım.
Neyse, bir kaç gün sonra eşimle düzeldik. Yeni evliyiz zaten. Eşime “yarın babama gidelim” demeye hazırlandığım akşam, eşim benden önce davrandı. Bir telefon geldi, yatak odasında konuştu, sonra yanıma geldi. Elinden geldiğince beni bu konuşmaya hazırlamaya çalışarak, benim ne olup bittiğini kesinlikle anlamadığım bir an bana “baban vefat etmiş” dedi. Şu üç keline beni yaktı kavurdu kızlar. Hiç beklemiyordum. “Babamı özledim, babamı göreceğim” dediğim vakit tabiki böyle acı bir haber beklemiyordum.Bu haksızlık değil mi? Ben o an’da kaldım biliyor musunuz? Şuan o anı hatırlarken bile gözyaşlarıma engel olamıyorum. Sanki aynı şoku, aynı acıyı tekrar sil baştan yaşıyorum. Çıkamadım o an’dan ben, çıkamıyorum. Niye böyle oluyor? Babamın gittiğini kabulleniyorum da şu üç kelimeyi niye kabul edemiyorum? İçim acıyor.
Sessizce yok olup gitti.. Vedalaşamadım. Babam 2 gün o evde cansız halde durmuş. Hani ona mektup yazdığım akşam var ya , o akşam ölmüş işte babam. Bir insanın 2 gün boyunca öldüğünün farkına varılmayacak kadar yalnız olması…Ama bu hayatı o seçmişti. Çocuklarına tercih ettiği o pislik arkadaşları, çevresi nerdeydi ? Benim ne suçum vardı? Ömrü boyunca yalnız ve özgür olmayı babam seçti. Fakat öldükten sonra “seni çok bekledi, gelmedin” diye beni suçladı yeğeni ve bi kaç kişi daha.
Geçecek mi bu? Yürüdüğüm yollarda bile aklıma geliyor babam da buralardan geçmiştir diyorum. Hergün sosyal medya hesaplarına bakıyorum resimlerine, videolarına. Beni yine vicdanımla baş başa bıraktı. Zaten hep vicdanıma oynardı. 2 senedir evet yanına gitmedim ama o da bir kez olsun aramadı kızım gel demediDolaylı yollardan bana ulaşmaya çalıştı (arkadaşı aracılığıyla vs) . Böyle bi sonu tahmin etmeliydim ama babam yanımda ölür diye düşünmüştüm ben hep. Elime kalır ben bakarım ne olursa olsun asla şikayet etmem o benim babam derdim. Durumu daha kötüye gitmeden, yatalak olmadan, elime bakmadan, ansızın kalp krizinden kaybettim babamı. Sessizce yok olup gitti…Kötüyüm…
Babam hiç pişman olmadı aslında biliyor musunuzPişmanlık değil de, duygu sömürüsüyle pişman etmekti hep onun isteği. Mağdur hep oydu, kurban hep oydu. Birileri suçluydu, masum hep oydu. Hatta aklıma bir anı geldi. Bir kaç sene öncesiydi . Babamla yine kavga etmiştik. Birdaha aramayacağım seni, çık git hayatımdan dedim. Saydı, sövdü bana. 1 hafta sonra hastanede yoğun bakımda olduğu haberini aldım yine birisinden. Kendi aramamış, arkadaşı aramak istemiş gurur yapmış aratmamış. Yine de aramış adam. Baban sürekli senden bahsediyordu, çok üzüldü, hastalandı gelsen iyi olur dedi . Tabiki gittim yoğun bakım kapısında bekledim. Tir tir titriyorum korkudan, ağlıyorum. Bir ara dışarı çıkardılar sanırım tahlil gibi birşey için. Kapıdan çıkarken sedyede oturuşunu, beni görünce yaşadığı şaşkınlığı, ilk başta soğuk bir tavır takınıp yanına yaklaşınca gözlerinin doluşunu hatırlıyorum. Ne kadar korkmuştum onu kaybetmekten. Yanına gidip sarıldım. Orda olacağımı, bir yere gitmeyeceğimi, onu bekleyeceğimi söyledim. Yoğun bakıma girmemiz yasaktı ama dışarda benim, içerde babamın yalvarış , yakarışları, ısrarları sonucu beni içeri aldılar. İyiydi durumu. Sadece vücudu su toplamış. Tabi hastalıkları bedenini ele geçirmeye yeni yeni başlamıştı. Sarıldım babama, teselli ettim. Bir gün sonra babamı normal odaya aldılar. Geceyi ben burdan çıkmak istiyorum diye hastaneyi inleterek geçirdi tabi. Bir kaç gün boyunca evine gittim geldim. Sonra sıkıldı babam. 1 hafta ortadan kayboldu. Ulaşamadım. 1 hafta sonra beni aradı. Arkadaşlarıyla şehir dışına gitmiş. İçmeye, gezmeye, eğlenmeye gittiler muhtemelen. Sonra her Allah’ın günü aramaya başladı. Kızım nasılsın diye sormak için aramıyordu ama. Annenle bizi barıştır demek için, kullanmak için beni arıyordu. El verdim, kolu kaptırdım resmen. Bunaldım. Kadın için bittin istemiyor desem de anlamıyor. Konuştur bizi diyor. İstediğini yapmayınca beni suçluyor. Yordu beni. Mesafe koydum. 3 aradı 1 ini açtım, mesajlarına cevap vermedim derken, öyle mesafe girdi araya yine koptuk. Babam bir gün olsun “kızım, yavrum , nasılsın, var mı bir ihtiyacın, evleniyormuşsun baban yanında bunu bil” deseydi herşeyi ama herşeyi unutabilirdim. Bütün bunların farkında olduğum halde hala neden üzüldüğümü, neden vicdan azabı çektiğimi sorarsanız bilmiyorum. Sanırım doğru/yanlış, haklı/haksız, iyi/kötü, suçlu/masum algısını tamamen kaybettim. Ruhum yaralı, beynim hasta. Nasıl iyileşeceğim konusunda en ufak bi fikrim yok. Psikolojik destek bile bana yarar sağlamaz gibi geliyor artık. Ben içimin karanlığında yaşayıp gideceğim sanırım ve bu çok korkunç. Geride bırakacaklarım olmasa bu kafayı taşımaya hiç meraklı değilim aslında biliyor musunuz ? O kadar kaybetmiş hissediyorum. Hayata, yaşama hevesim, isteğim o denli yok artık.
Aynı durumları yaşamışız bizde tek fark alkol yerine kumar olması benim babam vefat etmeden önce 10 gün kadar hastahanede yattı son 1 haftası komadaydı 3 kardeşiz hiç haketmediği halde son evlatlık vazifemizi yaptık yanında olduk ama öldüğünde 3 kardeş hiç birimizden tek damla yaş akmadı kendimizi tuttuğumuzdan değil hiç bişey hissetmiyorduk herkes anne baba olamıyor sakın kendinizi suçlamayın ben de babamı çokta affettim bir derdim yoktu onla ama sevgi yoktu içimde nefrette yoktu duvar gibiydik elinizde geleni yaptığınıza eminim sakın kendinizi üzmeyin dua edin ona bol bol rahatlayacaksınız zaten başka yapılacak bişey de yok
Ben o konuda çok şanslıyım baba tarafım amcalarım halalarım hep bizim tarafımızdaydı annemle görüşüp babamla görüşmüyorlardı bize hep destek oldular sağolsunlar hatta vefat etmeden önce yine de hastahanede ilan yanında olmamıza bin kere Allah razı olsun sizden dediler ben hiç baba desteği ilgisi artık ne vardıysa hiç birini yaşamadım gençken yaşadı gezdi tozdu yaşlandığında tek derdi annemle tekrar barışmaktı ki annem aynı havayı bile solumaz onunla son anına kadar bizle uğraştı siz barışmamızı istemiyorsunuz yoksa anneniz bana aşık bilmem ne oyy yy hangi birini anlatayım öldüğünde tek hissetiğim daha doğrusu herkesin hissettiği rahatlamaydı Allah affetsin genç öldü birde ama ilerde daha huysuzlanıcaktı Rabbim büyük bize acıdı diyorum
Çok teşekkür ederim. Sizin de başınız sağolsun.Öncelikle başınız sağ olsun. Sizi en iyi anlayacak insanlardan biriyim.annemi 13 yaşındayken kaybettim. Ondan sonrasında babamla hiç yıldızımız barışmadı.Ben eğitimime devam etmek istiyordum, o ise sürekli çevredekileri örnek göstererek evlenmem için benimle kavga ediyordu, en son dayanamayıp kendi isteğimle yetiştirme yurduna gittim.Görüşmeye ara ara devam ettik ama işte hiç arkamda bir baba varmış gibi hissedemedim. Sonra evlendim eşim kanser oldu, çok ihtiyaç duydum desteğine ama o arkasını dönüp gitti, eşimi kaybettiğimde başın sağ olsun bile demedi. Ben hep uzaktan sorup durdum iyi mi nasıl diye.Bir gün öğrendim ki hapse düşmüş yine koşup gittim yanına, benden çok ciddi maddi talepleri oldu, karşılayamadım gücüm yoktu yine koptuk.Şimdi en son görüşümün üstünden yedi koca sene geçti, burnumda tütüyor, çok özlüyorum, gidip görsem belki kovar beni bilmiyorum ama çok korkuyorum birgün kötü bir haber alırım diye, sürekli aklıma geliyor.Size şu aşamada ne desem bilmiyorum, çünkü sizin yaşadığınız şeyi yaşamak benim için kaçınılmaz son gibi geliyor bazen. Ama metanetli olun hayat ne getirse onu yaşıyoruz. Bizim de çoğu insanın olduğu gibi normal bir aile hayatımız olmayacakmış demek ki bu da bunun bir sonucu, akrabaları kafanıza takmayın yalnız.
Benim babam da sorsan çok seviyordu bir tokatını bile yemedik küfür duymadık ağzından çok neşeli bir insandı zaten ama öyle zamanlar yaşadım ki evde yanımızda olsaydı da hergün dövseydi dayak yemeyi bile babadan ilgi görmek olarak görüyordum babalık arayıp sormakla olmuyor seviyorum demekle de olmuyor maddi açıdan yardım ediyormuydu size benim babam ben 15 yaşındayken tamamen bıraktı bizi başka bir şehir de yaşıyordu o yaşımdan beri çalışıyorum hem çalıştık hem okuduk 3 kardeş annem merdiven sildi danteller ördü o şekilde yaşadık televizyonumuz yoktu en ufak kardeşimiz daha 7 yaşındaydı çocuk komşuların evinde tv izliyordu istediğim hiç birşeyi alıp giyemedim ergenlikte ama sorsan çok seviyordu bizi babam siyasi bilimler mezunu 3 yabancı dil bilen çok bilgili zeki bir adamdı karşısına alıp konuştuğunda ona hakveriyorduk anlaşılmaz bir şekilde manipüle ediyordu insanı en son ölmeden 2 yıl önce şizofreni teşhisi konuldu kendisine ondan sonra yumuşama oldu bizde ama yine de yaşattıkları içimizden gitmiyor öleli de 3 yıl oldu e ufak aklıma gelmiyor zaten hiç yoktu ki o yüzden yokluğu beni etkilemiyorYalnız olmadığımı bilmek bana güç verdi. Teşekkür ederim. Bi yerlerde yaşadıklarımı yaşayan, beni anlayan birileri varmış demek ki diyorum. Sanırım beni babama bağlayan tek şey uzak, mesafeli olmasına rağmen yine de bize olan düşkünlüğüydü yani öyle davranmasıydı diyeyim. Mesela son 2 senedir benle küstü fakat öncesinde her gün arardı. Yanımda olmasa da bi telefonuyla varlığını hissettirirdi. Bıkardım hatta bazı zaman. O yüzden diyorum ki bazen, keşke sevmeseydi bizi. Yanına gittiğimde o sevgisini hissetmeseydim. Bi yabancı gibi olsaydı bize de, babam zaten bizi sevmiyordu diyip kendimi rahatlatabilseydim. Gerçekten seviyordu evlatlarını fakat dediğim gibi yanında olmasınlar, özgürlüklerini kısıtlamasınlar, ayak bağı olmasınlar. Uzak olsunlar, var olduklarını bileyim yeter. Uzaktan sahip çıkayım onlara, ayda yılda bir göreyim yeter gibi bi düşünce içindeydi hep.
Annenizle barışmak istemesi, sonra siz barıştırmak istemiyorsunuz diye sizi suçlaması tamamen aynı yaşadığım şeyler. Erkek kardeşim de böyle söylüyor . Onun için en hayırlısı oldu ilerde daha da huysuzlanacaktı diyor. Bu ölüme isyan eden bir ben oldum sanırım. Oysa ne kadar da çok güveniyordum kendime. Ne kadar da kolay ölsün zerre üzüntü duymam diyebiliyordum. Ne kadar zavallıymışım. Çok güzel kandırmışım kendimi. Vicdan yüküm ağır, keşke hafifletebilsem, yapamıyorum. Bir kaç saat kendimi rahatlatıp sonra yine aynı negatif düşüncelere gömülüyorum saatlerce.. Vicdanım öfkeme galip geliyor..
“Yanımızda olsaydı da hergün dövseydi” . Bizde öyle biliyor musunuz bi tokadını yemedim babamın ama şu cümleyi defalarca söylemişliğim vardır. Onun yokluğunda öyle çaresiz, kimsesiz zamanlar geçirdim ki. Bazen onun varlığına o kadar ihtiyaç duydum ki ama o yoktu. İşin kötü tarafı bende henüz 14-15 yaşlarında bi çocuktum o zamanlar. Siz benim kader arkadaşım gibisiniz . Aynı şeyleri yaşamışız tamamen. Bizde yeri geldi çalıştık, okuduk. Manipüle etmesi falan aynı babam. Çok tuhaf bi insandı bunu herkes söyler. Çok yalan söyler ama insanları bi şekilde yalanlarına inandırırdı. Çok rahat insanları etki altına alma becersine sahipti. Hipnoz ediyordu resmen insanı. Babamın da kesinlikle şizofreni hastasi olduğuna eminim. Bunun için yemin edebilirim ama kanıtlayamam çünkü hiç inanmazdı öyle şeylere hiç teşhis konmadı , psikiyatriye gitmedi, tedavi olmadı ama bakılsa incelense babamın birçok psikolojik rahatsızlığı çıkardı eminim. Bunu bir kez onunla muhabbet etseniz anlardınız . Eşim onunla ilk tanıştığında sonrasında bana çok ilginç çok farklı bir insan sanki farklı bir dünyada yaşıyor kafası bambaşka çalışıyor falan demişti. Size imrendim biliyor musunuz? Kendi yaralarınıza kendiniz merhem olmuşsunuz . Keşke bende yapabilseydim. Bu hale gelmemin sorumlusu babam biliyorum. O kadar çok onun masum olduğuna inandırdı ki beni, ve beni hep suçlu olduğuma o kadar iyi ikna etti ki yaşamı boyunca, umutsuz vaka oldum çıktım. Tamamiyle babamın eseriyim. Beynim tamamen “babam mağdur, ben haksızım” etkisi altında. Yanlış biliyorum ama durumu tersine çeviremiyorum. Şu bedende hem babamı hem kendimi taşıyorum sanki. Sürekli ya onu kendime, ya kendimi ona savunuyorum kafamın içinde. Çok yorucu gerçekten. Kontrolümü kaybettim.Benim babam da sorsan çok seviyordu bir tokatını bile yemedik küfür duymadık ağzından çok neşeli bir insandı zaten ama öyle zamanlar yaşadım ki evde yanımızda olsaydı da hergün dövseydi dayak yemeyi bile babadan ilgi görmek olarak görüyordum babalık arayıp sormakla olmuyor seviyorum demekle de olmuyor maddi açıdan yardım ediyormuydu size benim babam ben 15 yaşındayken tamamen bıraktı bizi başka bir şehir de yaşıyordu o yaşımdan beri çalışıyorum hem çalıştık hem okuduk 3 kardeş annem merdiven sildi danteller ördü o şekilde yaşadık televizyonumuz yoktu en ufak kardeşimiz daha 7 yaşındaydı çocuk komşuların evinde tv izliyordu istediğim hiç birşeyi alıp giyemedim ergenlikte ama sorsan çok seviyordu bizi babam siyasi bilimler mezunu 3 yabancı dil bilen çok bilgili zeki bir adamdı karşısına alıp konuştuğunda ona hakveriyorduk anlaşılmaz bir şekilde manipüle ediyordu insanı en son ölmeden 2 yıl önce şizofreni teşhisi konuldu kendisine ondan sonra yumuşama oldu bizde ama yine de yaşattıkları içimizden gitmiyor öleli de 3 yıl oldu e ufak aklıma gelmiyor zaten hiç yoktu ki o yüzden yokluğu beni etkilemiyor