2016 Kasım anneleri

bebegimizin cinsiyetleri

  • kizimiz geliyor

    OY: 150 46,0%
  • oglumuz geliyor

    OY: 164 50,3%
  • ikiz kizimiz geliyor

    OY: 6 1,8%
  • ikiz oglumuz geliyor

    OY: 1 0,3%
  • ikiz kiz erkek geliyor

    OY: 5 1,5%
  • ucuz geliyor

    OY: 0 0,0%

  • Ankete Katılan
    326
günaydın kızlar ben suanda işteyim
1 saat otobüste geldim 10 dk yürüdüm..
aksam 7 ye kdr çalışıcam 8 de evde olucam yani sıfır dinlenme :KK43: inşallah bir zararı olmaz calısmamın..o_O

aramızda baska calıscan anne adayı var mı acaba ?
günaydın, bende çalışıyorum işe yürüyerek gidip geliyorum herhangi bi sıkıntı yaşamıyorum şimdilik
 
benim bildiğim bütün bitki çayları yasak ıhlamur yeşil çay adaçayı kuşburnu vs. ama bana doktorum özellikle bunları içemezsin demedi ama maydanozdan uzak durcaksın dedi... Yani gebelik bir hastalık değildir ama hepimiz bebeğimizin en iyi şekilde gelişmesini istiyor :)
Normal çay kahve yasak, bitki çayları yasak, asitli içecek yasak(gerçi onları yıllardır içmiyorum ama ) bu hamileler ne içsin sadece su mu içsin yazık bize:anneadayı: benim doktorum şu karışım poşet çaylar var ya onşardan bide adaçayından uzak dur dedi, ben sabah akşam yeşilçay içiyorum bişey olmaz inş:KK50:
 
Alkollü içecekler ve enerji içecekleri de yasak.. Su ve süt işte serbest..Bu arada ben de 6 gündür faranjitle savaşıyorum, boğaz ağrısı, burun akıntısı, öksürük, baş ağrısı:KK1: her türlü ilaç yasak.. Boğaz ağrısı için balla taze zencefil yedim iyileşti ama enfeksiyon devam ediyor, yafruma zarar gelmeden bi iyileşebilsem inş o_O
 
Hamilelikte aspirin ve progesteron kullanımı
Hamile olduğunu öğrenen ve bunu isteyen bir kadının ilk ve en büyük endişelerinden birisi düşük yapma olasılığıdır. Çevresinden duyduğu pekçok düşük öyküsü bu endişelerini daha da arttırır. Gerçekten de düşük her 5 hamile kadından birinin başına gelen ve çok sık karşılaşılan bir durumdur. Bu düşüklerin çok büyük bir kısmı da maalesef önlenemez nedenlerden kaynaklanmaktadır. Özellikle hamileliğin ilk haftlarında görülen erken düşüklerin neredeyse tamamına yakını o gebeliğe ait kromozomal anomaliler nedeni ile yaşanmaktadır. Bir başka deyişle düşükle sonuçlanan gebeliklerin önemli bir kısmında zaten anomalili ve yaşama şansı olmayan bebekler söz konusudur.

Ancak bu bilimsel gerçek bir yana düşük olayı yaşayan hemen tüm anne adayları daha sonraki gebeliklerinde de benzer bir olayı yaşama endişesine kapılırlar ve tekrar düşük yapmamak için bazı önlemler almayı isterler. Bu amaçla ilk yaptıkları şey jinekologlarına başvurarak araştırma yapılmasını istemektir. Hatta düşük gerçekleştikten sonra düşük materyali ya da küretaj ile elde edilen dokuların patolojik incelemeye gönderilmesi çok yaygın bir uygulamadır. Ancak düşük materyalinde patolojik incelemenin çoğu zaman hiçbir yararı yoktur. Patolojik inceleme sonucu eğer bir mol gebelik ya da dış gebelikten şüphe edilmiyorsa jinekoloğa herhengi bir bilgi vermez sadece incelemeye gönderilen materyalin bozulmuş bir gebeliğe ait dokular içerdiğini gösterir.

Gerek e-posta ile gelen sorularda gerekse yüzyüze görüşmelerde düşük olayı yaşayan pekçok kadının bu tür bir patoloji raporunu gösterip “inceleme de yapıldı hiçbirşey bulunamadı acaba ben neden düşük yaptım ve bir dahaki gebeliğimde de aynı sorun olur mu?” şeklindeki sorusu ile karşılaşıyoruz. Oysa o patoloji raporunun zaten düşüğün nedenini açıklaması beklenilen birşey değil. Eğer düşük materyali patolojik inceleme yerine genetik incelemeye gönderilse belki bir neden bulunabilir ancak bu da tek bir sefer yaşanan düşüklerde tedavi yaklaşımını değiştirmez. Öte yandan kadınların yaklaşık %1’ini etkileyen ve 2 ya da daha fazla sayıda gebeliğin arka arkaya düşük ile sonuçlandığı tekrarlayan düşük olgularında ise durum farklıdır ve altta yatan nedeni bulmak için incelemeler yapılmalıdır.

Ya ilk gebeliğinde düşük yaşayan veya düşük endişesi yaşayan kadınlarda ne yapılmalıdır? Doktorlarımız bu durum için iki mucize ilaca sarılmaktadır: ASPİRİN ve PROGESTERON.

Aspirin ve düşükler
Aspirin tıpta çok uzun yıllardır kullanılan ve hergün yeni bir yararı ya da yan etkisi keşfedilen değişik bir ilaçtır. Herhalde tıp alanında aspirin kadar çok araştırılan bir başka ilaç yoktur. Son günlerde aspirini popüler yapan bir başka özelliği de gebelik kayıpları üzerinde olan etkisidir.

Aspirin sadece bir ağrı kesici, iltihap giderici ve ateş düşürücü değildir. Aynı zamanda kanın pıhtılaşma sistemi üzerinde de etkileri vardır. Halk arasında “kanı sulandırıcı” şeklinde tellaffuz edilen bu etki ağrı giderici dozundan çok daha düşük dozlarda da ortaya çıkmaktadır. Kanın pıhtılaşmasını engelleyen bu etkiyi sağlamak amacıyla piyasada bulunan ürünler genelde bebe aspirini olarak tanımlanmaktadır.

1970’li yılların sonuna kadar düşük doz aspirin sadece anjina, inme, kalp krizi, serebrovasküler olaylar (beyin damarları ile ilgili olaylar) ve bazı gebelik dışı hastalıkların tedavisinde kullanılmakta ve genelde gebelik sırasında kullanımından kaçınılması gereken bir ilaç olarak kabul edilmekteydi.

Gebelik ile ilgilenen tıp branşı olan obstetrik alanındaki gelişmeler özellikle tekrarlayan düşük olgularının bazılarında altta yatan nedenin antifosfolipid sendrom (aPL) olarak tanımlanan bir bozukluk olabileceğini ortaya koymuştur. Bu sendromda kanın pıhtılaşma mekanizması bozularak kılcal damarlar içinde mikroskopik pıhtılar oluşmakta ve gelişmekte olan bebeğe giden kan akımını azaltarak düşüğe neden olabilmektedir. Ayrıca gebelik toksemisi ya da zehirlenmesi olarak da bilinen prekelempsinin de oluş mekanizmalarından birisi antifosfolipid sendromdur.

Bu bulgunun ortaya konması acaba erken gebelikte kanın pıhtılaşmasını engelleyen ilaçların verilmesi düşükleri engelleyebilir mi sorusunu gündeme getirmiştir. Gerçekten de yapılan araştırmalar antifosfolipid sendrom varlığında düşük doz aspirin ve heparin gibi kanın pıhtılaşmasını önleyen ilaçların gebelikler üzerinde çok olumlu sonuç verdiğini ve %70’ler civarında canlı doğum oranlarının elde edildiğini oryaya koymuştur. Bu bilimsel kanıtların sonucunda günümüzde antifosfolipid sendromu ve gebelik varlığında klasik tedavi aspirin ve heparindir

Peki ya antifosfolipid sendrom yoksa? İşte bu noktada ilaç suistimali sorunu ortaya çıkmaktadır.

Daha önceden düşük yapmış kadınlara sonraki gebeliklerinde doktorlarının aspirin vermesi ve bu sayede kadının düşük yapmadan sağlıklı bir bebek doğurması kulaktan kulağa çok hızlı bir şekilde yayılmakta ve gebelikte aspirin tedavisi neredeyse rutin hale gelmektedir. Bu durum tüm dünyada söz konusu olmakla birlikte ülkemizde daha fazla suistimal edilmektedir. Bu suistmalde sadece doktorların değil onları bu uygulamaya iten kadınların da payı vardır.

Hatta durum o boyuta gelmiştir ki gebelik testi pozitif çıkan ya da adet gecikmesi ile doktora başvuran ve gebelik saptanan her hastaya vitamin gibi aspirin rutin olarak başlanmaktadır ve bu moda maalesef giderek yayılmaktadır.

Bu konu üzerinde dünyada yapılmış en geniş kapsamlı çalışma olan CLASP (Collaborative Low-dose Aspirin Study in Pregnancy) ve onu takip eden araştırmalardan çıkan sonuç bu tür bir uygulamanın gebeliğin seyri üzerinde herhangi bir olumlu etkisinin olmadığıdır. CLASP çalışması bilimsel alanda bu konudaki en güvenilir çalışma olarak kabul edilmektedir.

Günümüzde Amerika Birleşk Devleteri başta olmak üzere pekçok gelişmiş ülkedeki bilimsel ve resmi derneklerin bu konudaki ortak yorumu ve önerisi şu şekildedir:

Düşüğü, preeklempsiyi ve rahim içi gelişme geriliğini engellemek amacıyla gebe kadınlara rutin aspirin kullanılmalarını önermeyi destekleyecek yeterli bilimsel kanıt yoktur.”

Üstelik bu uygulamanın uzun dönem etkileri konusunda da elimizde yeterli veri yoktur. 2003 yılı Ağustos ayında British Medical Journal’de yayınlanan bir araştırmada gebeliğin erken dönemlerinde aralarında aspirinin de bulunduğu bazı ağrıkesicilerin kullanılması durumunda düşük riskinin arttığı ileri sürülmektedir.

Dahası Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi (Centers for Disease Control and Prevention ) daha önceden düşük öyküsü olmayan ve aPL saptanmayan ve düşüğü önlemek amacı ile aspirin ve heparin kullanan 38 yaşında bir kadının 9. gebelik haftasında öldüğünü bildirmiştir. Merkez bu olayın gebelikte aspirin kullanımı ile ilgili ilk ölüm olgusu olduğunu belirtmektedir.

Bugüne kadar yapılmış 42 çalışmanın sonuçlarını birarada değerlendiren bir başka analizde ise preklempsinin önlenmesi amacı ile aspirin kullanımının hafif bir yarar sağlayabileceği ancak hangi kadınlarda bu yararın görüldüğü, tedaviye hangi dozda ve ne zaman başlanması gerektiği konusunda bir karar verebilmek için daha fazla araştırmaya gerek duyulduğu belirtilmektedir.

Benzer bir başka araştırmada da preeklemspi açısından orta derecede risk grubunda olan 583 kadına gebelikleri boyunca günde 50 miligram aspirin verilmiş, 523 hastaya ise herhangi bir tedavi uygulanmamıştır. Sonuçlar incelendiğinde aspirin kullanan ve kullanmayan kadınlarda düşük, ölü doğum, bebek ölümü, ortalama doğum ağırlığı, düşük doğum ağırlıklı bebek ve erken doğum oranları arasında hiçbir fark saptanmadığı ortaya konmuştur.

Progesteron ve düşükler
En son söylenmesi gerekeni ilk başta söyleyelim. Progesteron düşüğü engellemez !

Progesteron yumurtlamadan hemen sonra yumurtalıklardan salgılanan ve rahimin içini döşeyen endometrium tabakasının desteklenmesini sağlayan bir hormondur. Erken gebelikte eğer yumurtalıktan bu hormonu salgılayan kısım (korpus luteum) çıkartılırsa gebelik düşük ile sonuçlanır. Adet siklusunun ikinci yarısında progesteronun yetersiz salgılanması Luetal Faz yetmezliği olarak adlandırılır. Ancak bu durumun tanısı ve tedavi gerektirip gerektirmediği konusunda şüpheler vardır ve bilimsel alanda fikir birliği sağlanamamıştır.

Özellikle tekrarlayan düşüklerde kan progesteron düzeylerinin düşük bulunması dışarıdan verilecek progesteron desteği ile gebeliğin devam ettirilebileceği fikrini doğurmuştur. Geçmişte kabul gören bu tedavi yaklaşımı yapılan araştırmalar sonucu geçerliliğini yitirmiştir.

Oysa hala daha özelllikle ükemizde gebelik sırasında erken dönemde kanama ortaya çıktığında progesteron vermek doktorlar arasında yaygın bir uygulamadır. Bu uygulamanın hiçbir bilimsel geçerliliği yoktur.

Gebeliğin seyri sırasında kanama ortaya çıktığında eğer ultrasonda canlı yani kalp atışları olan bir embryo görülebiliyorsa bu gebeliğin düşük olmaksızın devam etme olasılığı %90-96 arasında değişmektedir.

Bebek kalp atımı saptandığında haftalara göre gebeliğin devam etme olasılığı şu şekildedir.

Gebelik haftası Kanama varsa Kanama yoksa
< 6 hafta %67 %84
7-9 hafta %90 %95
9-11 hafta %96 %98
Bir başka deyişle 7 haftada kanama görülür ve düşük tehdidi ortaya çıkarsa bu gebelik %90 sorunsuz devam edecektir. Kanamayı görür görmez progesteron başlamak bu oranı daha da arttırmaz.

Erken gebelikte kan progesteronun düşük olması bir sebepten çok sonuçtur. Yani bu gebelik progesteron azlığından dolayı kötü değildir. Gebelik başarısız olduğu için progesteron düşüktür.

Düşüklerin önlenmesi amacıyla progesteron kullanımı ile ilgili son 30 yıl içinde yapılmış olan araştırmaların sonuçlarını bir arada değerlendiren bir çalışmada bu tedavi yaklaşımın gebeliğin seyri üzerinde herhangi bir olumlu etkisinin olmadığı gösterilmiştir. Üstelik sentetik progesteron kullanımının yenidoğanlarda solunum sıkıntısına ve erkek bebeklerde hipospadias adı verilen ve penis deliğinin tam uçta değil penis üzerinde başka bir bölgede olması şeklinde açıklanabilecek bir anomaliye neden olabileceğini düşündüren bulgular vardır. Doğal progesteronlarda ise bu tür bir etki gözlenmemiştir

İngiliz Kraliyet Jinekoloji ve Obstetrik Birliği, tekrarlayan düşükler ile ilgili Mayıs 2003’de yayınladığı kılavuzda düşüğü önlemek amacı ile progesteron kullanımının hiçbir olumlu etkisinin olmadığını belirtmekte, ve bu uygulamanın sürdürülmesi için elde hiçbir bilimsel kanıtın olmadığını bildirmektedir. Tüp bebek uygulamaları ise farklı bir durum arz etmektedir ve bu önerilerin dışındadır.

Bununla birlikte son yapılan araştırmalar progesteronun düşükleri önlememekle birlikte erken doğumun engellenmesinde önemli rol oynayabileceğini göstermektedir.

Sonuç
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) aspirini gebelik sırasında düşük dozlarda (günlük 150 miligramın altında) C, standart dozlarda ise D kategorisine sokmaktadır. Progesteron ise B kategorisindedir.

Gebelikte hiçbir ilaç yarar potasiyeli zarar potansiyelinden fazla olmadıkça, bir başka deyişle mecbur olmadıkça kullanılmamalıdır.

Günümüzde klinik çalışmalarımız sırasında hiçbir öyküsü ya da risk faktörü olmadığı halde hamilelere “düşük yapma ya da prekelempsi gelişmesin” diye aspirin ya da progesteron başlandığına şahit oluyoruz. Bundan daha sık karşılaştığımız bir uygulama ise hafif bir kanama varlığında bile progesteron verilmesi. Oysa ultrasonda bebeğin kalp atımlarının görülmesi %90-96 bu gebeliğin kanamaya rağmen düşük ile sonuçlanmayacağını bize gösteriyor.

Peki doktorlar neden hala daha gerek olmadığı durumlarda bile bu ilaçları reçete etmeye devam ediyorlar?

  • Bugüne kadar yapılmış olan çalışmaların söz edilen ilaçların bazı olası yararlarını saptayamadığını düşünüyor ve progesteron ve aspirin kullanımından doğacak olan riskin az olmasına güveniyor olabilirler.
  • Elde hastaya öneribilecek tedavi alternatifi olmadığı için bu şekilde davranarak kendilerini rahatlatıyor olabilirler.
  • Bilimsel yayınları izlemedikleri ve kanıta dayalı tıp yaklaşımlarından habersiz oldukları için geleneksel uygulamalarını devam ettiriyor olabilirler.
  • Hastaların yapılacak birşeyler olmalı baskısına veya düşük sonrası yaşadıkları depresyonun sonucunda birşeylerin işe yarayabileceği ümidine yenik düşüyor olabilirler.
Nedeni ne olursa olsun bilimsellikten uzak bu tedavi yaklaşımları Hipokrat’tan beri tıbbın temel felsefesi olan “önce zarar verme” ilkesine tamamen ters uygulamalardır.

Dr. Alper Mumcu
 
Kizlaaaarrr Allahima bin sukur keseyi gorduk bugun. 4 hafta 6 gunluk ve 8 mm. Siz kaç haftalikken gordunuz ve kac mm idi ? :anneadayı:
masallah keseyi erken görmüşsün

erken döllenme demek ki..

haftaya pazartesi çağırdı doktor benı kese görmek için. belki sansım varsa kalp atıslarını da duyarım :)

inşallah allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun
 
Alkollü içecekler ve enerji içecekleri de yasak.. Su ve süt işte serbest..Bu arada ben de 6 gündür faranjitle savaşıyorum, boğaz ağrısı, burun akıntısı, öksürük, baş ağrısı:KK1: her türlü ilaç yasak.. Boğaz ağrısı için balla taze zencefil yedim iyileşti ama enfeksiyon devam ediyor, yafruma zarar gelmeden bi iyileşebilsem inş o_O


gecmis olsun canim insallah hemen atlatirsin. Benimde 1 aydir öksürügüm var bir türlü gecmek bilmeyen :KK43:
 
Daha önce düşük olduğu için dün verdi progestan yalnız günde 3 defa yazıyor bende

sen nasıl kullanıyorsun acaba

birde kızlar akıntınız oluyor mu acaba.

bende nedense akıntı oluyor her seferinde korkuyorum kanama oldu diye.

birde benım iş yerimde wc gidebilmek için 15 basamak inip çıkmam gerekiyor :KK43: fazlası ile dik birde.. o da benı huzursuz ediyor.

kredi borcumuz olmasa 1 dk durmazdım :KK1::KK43:

ben günde 2 defa kullanıyorum bi sabah bi akşam uyumadan önce doktorum çok zorlarsa mide bulantısı olarak vajinal yoldan fitil gibi de kullanabilirsin demişti ama benim için şuan bi zararı yok bi zorluğunu görmedim ...

benim öyle çok akıntım olmuyor arada bir akıntım geliyor ama doktorum söylediğini sizinle paylaşyım doktorum içten bi kanamam olduğunu söyledi içten gelen kahve rengi kanama eski kanama korkulacak bişey yok ama pembe kanama olursa hemen geliyorsun o taze kan bebekten gelen dedi

wc içinde dikkatli çık hızlı hızlı değil de sakin sakin kendini zorlamadan benim doktorum öyle demişti kendini hiç bir zaman zorlama yürüyüşler bile tempolu değil sakin olacak dedi

Rabbim hepimizin yardımcısı olsun :)
 
Normal çay kahve yasak, bitki çayları yasak, asitli içecek yasak(gerçi onları yıllardır içmiyorum ama ) bu hamileler ne içsin sadece su mu içsin yazık bize:anneadayı: benim doktorum şu karışım poşet çaylar var ya onşardan bide adaçayından uzak dur dedi, ben sabah akşam yeşilçay içiyorum bişey olmaz inş:KK50:
arkdaşım niye riske atıyorsun ki yeşil çay içmek yasak maydanoz yemek suyunu içmek yasak çiğ olarak hepsi bunlar düşük için tehlikeye sokacak şeyler
Alkollü içecekler ve enerji içecekleri de yasak.. Su ve süt işte serbest..Bu arada ben de 6 gündür faranjitle savaşıyorum, boğaz ağrısı, burun akıntısı, öksürük, baş ağrısı:KK1: her türlü ilaç yasak.. Boğaz ağrısı için balla taze zencefil yedim iyileşti ama enfeksiyon devam ediyor, yafruma zarar gelmeden bi iyileşebilsem inş o_O
zencefilde gebelikte yenip içilmemesi gerekenler bildiğim kadarıyla ama istersen bir doktorunla konuş yanlış bişey yapma
Kizlaaaarrr Allahima bin sukur keseyi gorduk bugun. 4 hafta 6 gunluk ve 8 mm. Siz kaç haftalikken gordunuz ve kac mm idi ? :anneadayı:

canım bende 4+6 haftada gittiğimde 0,87 mm çıkmıştı bu hafta gittik 6+2 bugün kesemiz 2,39 cm olmuş 2 gün sonra da kalp atışı için gidicez bakalım rabbim sağlıla kucağımıza almayı nasip etsin inşallah :)
 
6+2 deyim ama çok şükür benimde öyle çok büyük bulantılarım yok sadece sabahları işe geldiğimde yemekten önce bi bulantım oluyor ama kusacak derece değil araba tutmuş gibi :)
Herkese gunaydin...
Kizlar mide bulantisi olmayanlar haline sukretsin, ben o kadar kotuyum ki, mahvoluyorum gunlerdir :KK43:
 
bu çarşamba doktorum duymak için çağırdı son 2 gün aslında internette okuduğum kadarıyla 6. haftada duyuluyormuş benim doktorumda şimdi bakmayalım 5+6 haftalıktım dediğinde 6+4'te duyalım dedi siz duydunuz mu acaba :)
benim bugün 6+3 yarın randevum var, inanılmaz heyecanlıyım. inşallah duyarım yarın
 
bu çarşamba doktorum duymak için çağırdı son 2 gün aslında internette okuduğum kadarıyla 6. haftada duyuluyormuş benim doktorumda şimdi bakmayalım 5+6 haftalıktım dediğinde 6+4'te duyalım dedi siz duydunuz mu acaba :)
haftaya p.tesi gidicem canım ben
 
günaydın kızlar ben suanda işteyim
1 saat otobüste geldim 10 dk yürüdüm..
aksam 7 ye kdr çalışıcam 8 de evde olucam yani sıfır dinlenme :KK43: inşallah bir zararı olmaz calısmamın..o_O

aramızda baska calıscan anne adayı var mı acaba ?
Ben canim sabah skiz bucuk aksam alti allahtan servisin var benim ve masa basi isim suan hafif lekelenmem var koyu akinti gibi bilemiorum ne oldugunu ayaklarimi uzattim yaslandim arkama iyice guya dinleniyorum.
 
X