alakasıuz bişey ama bebeğin bıngıldakları ile ilgili
Bebeklerin kafasındaki bıngıldak hakkında bilgim olmamakla beraber dokunulmaması gerektiğini duymuştum. Bebeğin beyin gelişimiyle birlikte kafatasının da büyüdüğü mantıklı geliyordu. Peki bebeklerdeki bıngıldak ne zaman kapanırdı? Bu sorunun cevabını ararken sağlık ocağındaki görevli ebenin bebeğimin gelişimini kontrol ederken 'Bebek ne kadarlık? Bıngıldağı kapanmamış.' demesi içime ateş gibi düştü. ılk işim görevlinin ne demek istediğini internette araştırmaktı.... Ama güzel bir tevafuk beni bu dertten kurtardı. Sızıntı Dergisi bu ayki sayısında 'doğumda ve sonrasında bıngıldak' başlığı altında konuyla ilgili merak ettiğim ne varsa anlatmış. Yazılanları okuyunca hem rahatladım hem de benim gibi darda kalanlar için güvenilir bir kaynak bulduğum için sevindim. Bu arada unutmadan önemli gördüğüm bir notu da aktarmış olayım. Bebeklerin bıngıldakları 3 yaşında tamamen kemikleşiyor. Yani çocuğun beyin gelişimi de tamamlanmış oluyor. Çocuklara 3 yaşına kadar ne öğretebilirseniz, ne anlatabilirseniz herşeyi anlar. 3 yaşından sonra hayatına aksettirmeye başlar deniliyor. Çocuğunuzun bıngıldağı kemikleşmeden bebeğinizle hayata dair herşeyi paylaşın. Göreceksiniz emeklerinizin boşa çıkmadığını..
Anne-babalar yeni doğan bebeğin başına dokunmaktan çekinirler. Çünkü bebeğin kafatasında birbirinden ayrık olan kemiklerin aralarında esnek doku bulunur. Kemiklerin büyüyüp kaynaşmasını sağlayan sütürler arasındaki bu yapıya bıngıldak (fontanel) denir. Bebeğin kafasında bulunan bu bölümlere dokunulduğunda kafatası hafifçe içeri çöker.
Yeni doğan bebeğin kafasında fark ettiğimiz, fakat zarar verme korkusuyla fazla dokunamadığımız bıngıldaklar -hâlbuki bıngıldağa dokunmak herhangi bir zarara yol açmaz- oldukça dayanıklıdır. Bebeğin kafasında altı adet bıngıldak vardır. Elle dokunulduğunda ancak ön ve arkadaki iki bıngıldak fark edilebilir. Bebeğin fark edemediğimiz ön-yan bıngıldakları doğumundan sonraki 2–3 ay; arka-yan bıngıldakları ise, 1 yıl içinde kapanır. Alnın hemen üzerinden başlayan, başın üstüne hafifçe bastırıldığında fark edilen büyük veya ön bıngıldağın genişliği beş santimetreyi bulabilir. Baklava dilimine benzeyen ve bebek altı aylıkken kapanma sürecine giren bu bıngıldak, 1,5–3 yaş döneminde tamamen kemikleşip kapanır. Hayatın ilk birkaç ayında genişleyebilen ön bıngıldağın, ortalama 13,8 ayda kapandığı rapor edilmiştir; üç aylık dönemde bebeklerin yüzde 1’inde, 12 aylık dönemde yüzde 38’inde, 24 aylık dönemde de yüzde 96’sında kapanmış olduğu belirtilmiştir. Başlangıçtaki boyutu, ne zaman kapanacağı hususunda bir gösterge olmayan ön bıngıldak, erkek bebeklerde kızlara nazaran daha erken kapanmaktadır. Ön bıngıldağın dört aydan erken kapanması beynin gelişimini engelleyebileceği için, dikkatli olunmalıdır. Kafanın arka bölümünde bulunan, ön bıngıldağa nazaran daha az fark edilen ve küçük bir üçgene benzeyen arka bıngıldak ise, üçüncü ayda kapanır. Tiroit hormonu eksikliği veya D vitamini yetersizliğinde bıngıldaklar geç kapanabilir. Bıngıldakların geç kapanması, bir hastalık belirtisi olabilir.
Bebekler, kafatası kemikleri henüz tam gelişmeden dünyaya gelir. Araştırmalar, bu hususun mühim hikmetlerinin olduğunu göstermiştir. Açık bir ilim, kudret, rahmet ve hikmet eseri olarak, ayrık kafatası kemikleri arasındaki esnek doku (yumuşaklık) sayesinde, doğum esnasında bebek oldukça dar olan doğum kanalından zarar görmeden geçmektedir. Takip eden dönemde ise, beynin büyümesine paralel olarak, bebeğin kafatası da genişleyebilmektedir.
Doğum esnasında, bu zarımsı yumuşak kemik taslağı (bıngıldak) sayesinde kafatası kemikleri birbirine yaklaşır, hattâ üst üste binebilir; böylece bebeğin kafası, doğum kanalının şeklini alıncaya kadar küçülür ve doğum bu sayede gerçekleşir. Bebeğin beyni, bu sıkışmadan zarar görmez. Doğum sonrası kafatasının belirli bir süre sivri kalması, doğum kanalından geçişte oluşan bu uyum sebebiyledir.
Kafa kemiklerinin ayrık ve yumuşak olduğu bu dönemde, beynin büyümesine paralel olarak kafatası da genişler. Beynin büyümesi ilk aylarda çok hızlıdır. ıki yaşında erişkin bir beynin yüzde 60’ına, 6 yaşında ise yüzde 90’ına ulaşılır. Bıngıldaklar olmasa, kafatası kemikleri büyüyemeyeceği için, gelişen beyin açısından çeşitli problemler ortaya çıkabilecek ve hassas beyin dokusu kalıcı zararlar görebilecekti.
Kafatasının altında, bebeğin beynini kalkan gibi korumakla vazifelendirilmiş bir zar bulunmaktadır. Oldukça sağlam olan bu zar sayesinde, kafatası çok ağır bir darbe almadıkça, beyin hasar görmez. Bıngıldakların -özellikle de ön bıngıldağın- kapanma süresinin değerlendirilmesi, boyutları, dışarı veya içeri doğru şekil değiştirmesi hem çocuğun sağlıklı gelişip gelişmediği hakkında ipuçları verir, hem de birçok önemli hastalığın erken teşhisine yardımcı olur. ‘Geniş bıngıldak’ ile ‘gecikmiş bıngıldak kapanması’ buna misâldir. Bıngıldağın genişlemesi veya geç kapanması, ırsî tiroid bezi yetmezliği, Down sendromu, kafa içi basıncının artması ve Raşitizm gibi rahatsızlıklarla doğrudan alâkalıdır. ‘Erken bıngıldak kapanması’ veya ‘küçük bıngıldak’ gibi problemler ise, baş kemiklerinin erken kapanması (kraniosinostozis) ve beynin anormal gelişmesi ile alâkalıdır. D vitamini desteğinin bıngıldakların erken kapanmasına bir tesiri yoktur. Sütür kapanması genellikle doğum öncesinde olduğundan, doğumda bu bebeklerin kafatasında şekil bozuklukları görülür.
Bıngıldakta dışa (şişme) veya içe doğru (çökme) şekil değişiklikleri de görülebilen muhtemel rahatsızlıklardandır, zîrâ bıngıldak normalde düzdür. Bu yumuşak bölgede nabız atışının hissedilmesi veya bebek ağladığında bıngıldağın sivrileşmesi birer fizyolojik uyumdur, endişelenmeye gerek yoktur. Bununla beraber, uzun süreli bir şişlik veya çökme fark edilir ve bunlara bebeğin anormal davranışları eklenirse, tıbbî yardım istenmelidir.
ıshal veya kusma gibi vücudun sıvı kaybına sebep olan durumlarda bıngıldakta çökme meydana gelir; içe doğru çökmüş bıngıldak, bebeğin su ihtiyacı olduğunu gösterir. Bu durumda bebeğe acilen yeterli miktarda su verilmeli, ishal veya kusmayı önleyici tedbirler alınmalıdır. Bıngıldağın olduğundan fazla çıkıntılı durması ise, kafa içi basıncının arttığına işaret eder. Bu şişme, menenjit denen beyin zarı iltihapları (menenjit) ve beyin omurilik sıvısının artması (hidrosefali) ile bağlantılı olabilir.
Kâinattaki bütün güzellikler, Allah’ın Cemal isminin tecellisidir. Bunların her biri aynı zamanda hikmetli ve bizi tefekküre sevk eden san’at tablolarıdır. Bıngıldaklar da, en güzel surette yaratılan insanın, ana rahminden dünyaya devam eden yolculuğunun sağlıklı şekilde tamamlanmasında vazife gören binlerce unsurdan sadece biridir.
Kaynak: Doç. Dr. Can Uyumlu - Sızıntı Dergisi