Altını çizerek yine yazayım, aile uzak şehirden gelir uzun zaman üzerine evinizde yatılı ağırlarsınız, gelişleri maddi darda olduğunuz döneme denk gelir o zaman takınızı satarsınız lakin aynı şehirdeyseniz haftada 15'de bir size yemeğe geliyorlarsa ki bence buna bile ne gerek var, çok gelmek istiyorlarsa çaya gelsinler, takı bozdurmak, ille de et alıp pişirmek hele de maddi imkanlarınızı çok zorlarken, inanın akıl karı değil.
Ne'ymiş kayınpeder etsiz yemek yemezmiş, evde patates yiyor sadrazam, oğlunun evine gelince mi et yiyesi tutuyor?
İnsan evladının biri bin olsun diye gerçekten her öğünü etle geçse bile çocuğunun evinde bir kuru ekmek yer de sesi çıkmaz.
Size bir hikaye anlatayım, gerçek kesit, benim yaşamımdan:)))
Allah'a şükür maddi gücü yerinde bir ailede büyüdüm ama babam doğuştan görgülü bir adamdı.
Annem Allah için bırakın misafirlere hazırlanan yemekleri, rutin akşam yemeklerimizde bile çeşit çeşit yemek yapardı, soframız zengindi her daim, o zamanlar 13 yaşındayım bir akşam sofraya konan yemekleri beğenmedim, ki et yemeği de var özellikle belirteyim ve ıyyy bunları mı yiyeceğiz dedim, peki kalk o zaman sofradan dediler, rahmetli babam nimete saygıyı öğretti o gece ve tabii şükretmeyi.
Koridordaki masaya 2 dilim "kuru" ekmek 5 tane zeytin ve içme suyu koydu, mutfağı da kilitledi, ölüyorum açlıktan burnuma yemek kokuları geliyor ama masadaki ekmek ve zeytinden başka bir şey yeme şansım yok, ben onları yedim yarı aç yarı tok uyudum, belki sizlere kötü bir ceza gibi gelebilir, ayyy hem de çocuğa diyebilirsiniz ama babamın ne anlatmaya çalıştığını anladım çok da hak verdim, ondan sonraki akşamlar sofraya ne konursa konsun sevmediğim bir yemek dahi olsa burun kıvırmamayı öğrendim.
Şimdi evimde veya gittiğim bir yerde kimsenin sofrasına saygısızlık yapmam, yiyebildiğim için şükrederim, kuru ekmek dahi olsa çayla bal börek yercesine yerim.
Ben çocuktum babamın verdiği dersten payıma düşeni aldım, koskoca kayınpederse saygısızlığa devam ediyor çok üzücü.