- 25 Aralık 2014
- 5.669
- 4.736
-
- Konu Sahibi Bahar Yildirim
- #81
he oldu canım...Sanırım kutsal üçlünün konuşma hakkını kendilerinde buldukları için, otoritemi, gücümü sorgulardım. Onlardan ebediyen uzaklaşırdım. Eşim vb nedeniyle bu mümkün olmuyorsa ondan da uzaklaşırdım. Sorun değil, herkesten uzaklaşabilir insan. Bu kadar rahat olmalı kişi. Neyse, sen kırmızıyı al, bende şurdan taksi çevirip evime gideyim diyebilmeli. Gerekirse eş de gitsin, kutsal üçlüde. İnsanın kendisinden değerli mi. Hem eş olmak ne kazandırıyors ki, elimde tutmak için uğraşayım. Anladığım kadarıyla, sorundan ötesi yok. O halde, ufak bir sorunda bırak uçsun gitsin.
Severek yaptığım bir iş.hiç elektirikçi bir kadın tanımamıştım,
zorunluluk mu, tercih mi?
Gerçekten sizi bir özgürlük sevdalısı, ormanların çocuğu yapacaktır.
Canınız sıkıldığında uzak doğu sporlarına gidiyorsunuz, eşinizle tartıştığınızda dağa çıkıyorsunuz, kutsal 3lüyle kavga ettiğinizde kalkıp taksiyle uzaklaşıyorsunuz....
Pardon bayan, herkes sizin kadar zengin değil.. Ütopyanızda size mutluluklar efenim...
Sanırım şimdiye değin yapılan en güzel yorum bu oldu. Fakat, ben ilk aşık olma noktasında kendimi durdururdum, özelliklede bu yazdıklarınızı okuduktan sonra. Eskiden bilgiye, deneyime açılan her kapı kapalı iken olsa, beyaz atlı hayaline kapılmayı yanlış karşılamazdım. Fakat artık, sizin gibi yaşayıp birebir en ufak, şahsen benim aklıma gelmeyecek ayrıntıları yazanlar varken, neden aklım yerine duygularımı seçerek acizlik yapayım... Yazınızı okurken bile insan, "ne dert ama..." diye düşünüyor iken, bir de bile bile bu yola girmek var. Kendimi parmaklıklar ardına sokmam. Sorunda o ya. İlişkilerden öte zevkler olsaydı eğer, kimse parmaklıkları tercih etmezdi.üşenmedim yorumlara verdiğiniz tüm cevapları okudum. profilinize göre 25 yaşında öğrencisiniz. siz daha gerçek hayata adım atmamışsınız. o zaman neler dediğimizi anlayacak ve bu yazınıza bir gün bakıp ben ne ütopik konuşmuşum diyeceksiniz.
şimdi düşünün bir adama aşık oluyorsunuz ben bu genlerden bir çocuk istiyorum bu adamla yaşlanacağım başka erkek teni istemiyorum diyorsunuz. binlerce maddi manevi derdin ardından sonunda kavuştuğunuzda aslında bu sadece buz dağının görünen yüzü oluyor. çünkü arabaya benzin lazım ev kirası elektrik su doğalgaz taksit yeme içme giyim gezme derken hesaplar içine gömülmüş buluyorsunuz kendinizi çoğu zaman kısıtlıyorsunuz giderleri. çalışma hayatına ek kariyer peşinde koşuyorsunuz. işte bin çeşit insanla muhattap olmak ve profesyonel bir çerçevede ilişkiler kurmak zorundasınız. eve geliyorsunuz bu sefer karnınızı doyurmanız asgari düzeyde temizlik yapmanız gerekiyor sonra nihayet biraz sevişmek için yatağa girdiğinizde tüm günün yorgunluğu enerjinizi emmiş oluyor.
diyelimki daha sonra çocuk sahibi olmak istiyorsunuz çünkü biyolojik saatiniz tik taklıyor. doğum bebek için oda giderler organik giysiler mamalar meyveler sonra kreş masrafları derken kazancınızı arttırmak için daha çok çalışıyorsunuz. çocuk hayatınıza girdiği için daha çok efor sarf ediyorsunuz. iş kariyer çocuk aile evlilik... yüürütmeniz gereken ilişki sayısı katlanıyor. bir de sosyal hayatınızı katın bunun içine bir gün 48 saat olsa bir hafta 14 gün olsa yine yetişemezsiniz bu tempoya. tüm bu hayat mücadelesinde kayın valide mi amann koy g.. diyemiyor insan. geriliyor eşiyle yaşadığı problemler büyüyor.
az önce yağmur yağıyordu biraz rahatlamak için dışarı çıktım rüzgarı bedenimde hissettim yağmurun her bir damlasının tenimden akmasını hissettim. o anı yaşadım kendimi rahatlattım... bazen kendimi dağlara taşlara vurum her gün koşu yaparım korulukta evimin yanı koruluk. ayrıca kitap okumayı zeverim bir odam kitaplık ve çalışma odasıdır. ayrıca eşim yazar siz düşünün kitalarla haşır neşirliğimizi ama gelin görünki ben burada konu açıp eşimden şikayet ediyorum. şu an beni anlamıyorsunuz biliyorum ama bir gün anlayacaksınız.
Yanlış yazmışım. Üzerinde durmak istiyorsan devam et. Ah, şu kitap olayı... Bir kelimenin çekilmediği yer kalmadı. Sanırım bugün öğrendiğim en önemli şey, insanlara okumaktan vb bahsetmemek gerektiği oldu. Ders verildiğini, kuçumsendiklerini sanarak sinirleniyorlar.
yılda 5 kere yyapmasam ölürüm hayalcim bilirsinHayatımızı monoton bulunca da bungee jumping de yapacak mıyız acaba?
tercihleriniz oldukça farklı, bir kadın sitesinde yazmakta buna dahil.Severek yaptığım bir iş.
bence siz daha önce büyük bir acı yaşadınız yada duygusal anlamda birşey hissetmiyorsunuz. Bu iyi bişey değil.Sanırım kutsal üçlünün konuşma hakkını kendilerinde buldukları için, otoritemi, gücümü sorgulardım. Onlardan ebediyen uzaklaşırdım. Eşim vb nedeniyle bu mümkün olmuyorsa ondan da uzaklaşırdım. Sorun değil, herkesten uzaklaşabilir insan. Bu kadar rahat olmalı kişi. Neyse, sen kırmızıyı al, bende şurdan taksi çevirip evime gideyim diyebilmeli. Gerekirse eş de gitsin, kutsal üçlüde. İnsanın kendisinden değerli mi. Hem eş olmak ne kazandırıyors ki, elimde tutmak için uğraşayım. Anladığım kadarıyla, sorundan ötesi yok. O halde, ufak bir sorunda bırak uçsun gitsin.
yılda 5 kere yyapmasam ölürüm hayalcim bilirsin
hayatı yaşamak için şeçtiğiniz yollar farklı olabilir, alışılmışın dışında olabilir. bu neyle mutlu olacağınıza bağlı. ben tüm bu saydıklarım içinde sevdiğim adamın tenini koklayıp onun sıcaklığını hissettiğimde ettiğimiz kavgaların önemi kalmıyor. yada oğluma bakıp o küçücük canlının masumiyetini sevgisini hissettiğimde onun için yaptığım hiçbir şey ağır gelmiyor. bana göre dünyadaki en büyük nimet aşk.. aşkın yarattığı tutku o tutkuyla sevişmek... benim şükrettiğim en büyük şeydir aşık olmak, aile sahibi olmak. ama hayatta sonu yalnızlıkta olsa özgür olmak sizi mutlu ediyorsa o yolda yürüyün.Sanırım şimdiye değin yapılan en güzel yorum bu oldu. Fakat, ben ilk aşık olma noktasında kendimi durdururdum, özelliklede bu yazdıklarınızı okuduktan sonra. Eskiden bilgiye, deneyime açılan her kapı kapalı iken olsa, beyaz atlı hayaline kapılmayı yanlış karşılamazdım. Fakat artık, sizin gibi yaşayıp birebir en ufak, şahsen benim aklıma gelmeyecek ayrıntıları yazanlar varken, neden aklım yerine duygularımı seçerek acizlik yapayım... Yazınızı okurken bile insan, "ne dert ama..." diye düşünüyor iken, bir de bile bile bu yola girmek var. Kendimi parmaklıklar ardına sokmam. Sorunda o ya. İlişkilerden öte zevkler olsaydı eğer, kimse parmaklıkları tercih etmezdi.