- 20 Ocak 2010
- 45.724
- 160.275
- 43
- Konu Sahibi balkopugu26
- #621
Son görülme 16 dk önce konuya bakmış ama yazmamış :) biz prolar görebiliyoruz bunu neyse sabah yazar birlikte geçirdik geceyi der
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
Ayyy kaybedenlerden olabilirim. Ben olmaz aşko demiştimBen demiştim için sıraya girenleri görelim
Bu adam watpaad kitap karakterinden biri olsa gerek. Sana yüklenenleri bende hatalı buldum gereksiz bi çıkış ve ego tatmin edişi olmuş. Bu konuşmaya bakıncada ne bileyim ergen gibi 60 madde, yitip giden aşk meşk bana palavra geldi. Sen belli ki kariyerli aklı başında güzel bi kadınsın, takılıp kalma hayatına bak. Böyle ıssız adam triplerine giren adam bi bakarsın 2 ay tanıdığı kadınla şak diye evlenmiş olur.Tüm yorumları okudum. İnsanlar ne kadar rezilleşebilir, ne kadar küçülebilir gerçekten görmüş oldum. Bazı yorumlar o kadar iğrenç o kadar rezil ki, o yorumları yapanları kendi rezillikleri ile başbaşa bırakıp, sonucu aşağıya bırakıyorum. Ana konuyu da güncelledim.
29.10 yemek sonrası güncelleme.
Merak edenler için öncelikle sonucu söyleyeyim, ayrıntıyı aşağıda yazacağım. İş arkadaşı olarak oturduğumuz yemekten birbirini daha iyi tanımış iki dost olarak kalktık.
Öncelikle yemek için 18:30 da buluştuk, beni al demedim, ben gelirim dedim. Nezih sakin bir mekanda buluştuk. Yemeğimizi yedik, yemek yerken fazla özel hayat vs. sohbetlerine ayrıntılı girmedik, yüzeysel olarak konuştuk. İşiyle ilgili çok şey bildiğimi ama kendisiyle ilgili pek bilgi sahibi olmadığımı dile getirdim. Saat 19:30 gibi yemeğimiz bitti ve madem öğrenmek istiyorsun gel seni bir yere götüreyim dedi.
30-35 dklık yol sonrasında bir yayla gibi alana çıktık. Sürekli gittiği ve kendisine ait bir yermiş. Açık havada çoban çayı adını verdiği(daha önce bunu hiç duymadım çünkü) bir çay demledi.
Fazla ayrıntı vermeden, fazla özelini açmadan söyleceğim şu ki, 30 yaşında birisiyle sevgili olmuşlar, anlattığından belli ki çok sevmiş. Ayrıntıya girmeden, bundan 4 yıl önce ne yazık ki hastalık nedeniyle vefat etmiş.. Nişan düşündükleri ve artık tamam dedikleri esnada,
Bu arkadaş bir firma ile iş için anlaşıyor ve yüzyüze görüşmeler için Amerika'ya gidiyor. Giderken sevgilisiyle birlikte gidiyor. Görüşmeler sonrasında gelmişken bir kaç gün tatil yapalım diyorlar ve ne yazık ki orada sevgilisinin hastalığı belirtilerini veriyor. Orada hastane vs. derken, oradaki hastanelerde ciddi bir rahatsızlık olabileceği ve detaylı tetkik yapılması öneriliyor. Türkiye'ye döndüklerinde yapılıyor ve adını söylemek istemediğim rahatsızlığın teşhisi konuluyor.
Yine ayrıntı vermeden hastalıkla savaş bir süre devam ediyor ve kendisi yurt dışındaki bu işi iptal ediyor. Bİrlikte savaşıyorlar ve ne yazık ki savaşı kaybediyorlar. Onsuz kaldıktan sonra onu bırakıp gitmek istemiyor, ve kendileri birlikte yapacağımız 60 şey diye bir liste hazırlamışlar(neden 60 sormadım, soramadım) Onu kaybettikten sonra bu 60 şeyi yapmaya başlıyor. O esnada tamamen insanlardan kendisini soyutluyor ve kendisini sadece kariyerine odaklıyor.
Bir kaç kez rüyasında görüyor ve bunun yanlış olduğunu söylediğini, insanları mutlu etmesi, insanlarla sohbet etmesi gerektiği ve böylelikle onunda yerinde rahat olacağını söylediğini belirtiyor ve insanlarla arasına koyduğu mesafeleri kaldırmaya başlıyor.
Ama anlaştık onunla diyor, gündüzleri onun dediği gibi, geceleri ve hafta sonları kendi içimden geldiği gibi diyor. Yani sürekli kampa gitmesi, sürekli tek başına bir yerlere gitmesi ki sürekli geceleri buradaymış Yani gelip burada çalışma yapıp, burada çay içiyormuş.
Dedim alkol falan? Yok dedi ben o olaylardan sonra çaya müptela oldum dedi. Çay ve tasavvuf. Yani kendisini tamamen bunlara adamış. Ney çalmayı öğrenmiş ve bağlama çalmayı öğrenmiş. Burada kendince kendine özel bir hayat kurmuş.
Eğer Allah'a inancım olmasaydı, sanırım ben toparlayamazdım dedi. Bu konuda da ayrıntı vermeyeceğim.
Tekrar ziraat mühendisliği okumasının sebebini kendisi söyledi. Bunu söylemekte sorun bulmuyorum, sevdiğinin yanına ektiği çiçekler sık sık kurumuşlar. Neden kuruyorlar diye araştırırken, beni toprak tedavi eder mantığı ile okumak istemiş.
Yukarıda bahsettiğim birlikte yapılacak 60 şey listesinin bir çoğunu bitirmiş ve sadece 3 tanesi kalmış. Bunlardan bir tanesi de yurt dışında iş hayatına devam etmek. Yani Temmuz'a kadar kalan 2 yapılacağı da bitiririm ve Temmuz'da da Kanada'ya yerleşerek 3. ve son kalan yapılacak şeyi yapmış olurum diyor.
Evlenmeyi vs. ben hiç düşünmedim diyor. Ha ömür boyu evlenmem dersem yalan olur çünkü insanız beşeriz şaşarız diyor. Ama kafamdaki planlarda böyle birşey yok diyor. Tabi Kader ve zaman ne gösterir bilemem diyor. Ama benim tahminim de bu yönde ki, bunca aşkını içinde yaşayan, böyle bağlı kalan bir insan başkasıyla yapamaz..
Yani o kadar çok şey anlattı ki, saat 20:00'dan 22:00'a kadar ağzım açık ve hüngür hüngür ağlayarak dinledim. Sanırım 3 demlik çay bitti.
Haziran ayı itibariyle doktorası bitiyormuş ve Kanada'da hepimizin günde en az 1 kez karşısına çıkan bir firmada Temmuz ayı itibariyle başlamak üzere anlaşmayı yapmış.
Burada çoğu şeyi anlatamam, anlatmak istemem. Bu konu benim için kapanmıştır. Şunu anladım ki, dışarıdan o güleryüzlü eğlenceli gördüğümüz insanların içerisinde ne fırtınalar kopuyormuş da haberimiz yokmuş.
Yani anlattıklarım konuştuklarımızın ve öğrendiklerimin sadece %10 u falandır. Çünkü o anılara o insana saygısızlık yapmak istemiyorum.
Yani elimden geldiğince yalın ve o kişiyi açık etmeden ve çok fazla ayrıntıya boğmadan yazmak istedim. Konu bu.
Burada saçmalayan olur olmadık ileri geri konuşan insanlar da inşallah hatalarını anlarlar..
Bu durum herkese anlatılabilecek bir şeyse şimdiye kadar kulağınıza gelmemesi sizce de garip değil mi?Tüm yorumları okudum. İnsanlar ne kadar rezilleşebilir, ne kadar küçülebilir gerçekten görmüş oldum. Bazı yorumlar o kadar iğrenç o kadar rezil ki, o yorumları yapanları kendi rezillikleri ile başbaşa bırakıp, sonucu aşağıya bırakıyorum. Ana konuyu da güncelledim.
29.10 yemek sonrası güncelleme.
Merak edenler için öncelikle sonucu söyleyeyim, ayrıntıyı aşağıda yazacağım. İş arkadaşı olarak oturduğumuz yemekten birbirini daha iyi tanımış iki dost olarak kalktık.
Öncelikle yemek için 18:30 da buluştuk, beni al demedim, ben gelirim dedim. Nezih sakin bir mekanda buluştuk. Yemeğimizi yedik, yemek yerken fazla özel hayat vs. sohbetlerine ayrıntılı girmedik, yüzeysel olarak konuştuk. İşiyle ilgili çok şey bildiğimi ama kendisiyle ilgili pek bilgi sahibi olmadığımı dile getirdim. Saat 19:30 gibi yemeğimiz bitti ve madem öğrenmek istiyorsun gel seni bir yere götüreyim dedi.
30-35 dklık yol sonrasında bir yayla gibi alana çıktık. Sürekli gittiği ve kendisine ait bir yermiş. Açık havada çoban çayı adını verdiği(daha önce bunu hiç duymadım çünkü) bir çay demledi.
Fazla ayrıntı vermeden, fazla özelini açmadan söyleceğim şu ki, 30 yaşında birisiyle sevgili olmuşlar, anlattığından belli ki çok sevmiş. Ayrıntıya girmeden, bundan 4 yıl önce ne yazık ki hastalık nedeniyle vefat etmiş.. Nişan düşündükleri ve artık tamam dedikleri esnada,
Bu arkadaş bir firma ile iş için anlaşıyor ve yüzyüze görüşmeler için Amerika'ya gidiyor. Giderken sevgilisiyle birlikte gidiyor. Görüşmeler sonrasında gelmişken bir kaç gün tatil yapalım diyorlar ve ne yazık ki orada sevgilisinin hastalığı belirtilerini veriyor. Orada hastane vs. derken, oradaki hastanelerde ciddi bir rahatsızlık olabileceği ve detaylı tetkik yapılması öneriliyor. Türkiye'ye döndüklerinde yapılıyor ve adını söylemek istemediğim rahatsızlığın teşhisi konuluyor.
Yine ayrıntı vermeden hastalıkla savaş bir süre devam ediyor ve kendisi yurt dışındaki bu işi iptal ediyor. Bİrlikte savaşıyorlar ve ne yazık ki savaşı kaybediyorlar. Onsuz kaldıktan sonra onu bırakıp gitmek istemiyor, ve kendileri birlikte yapacağımız 60 şey diye bir liste hazırlamışlar(neden 60 sormadım, soramadım) Onu kaybettikten sonra bu 60 şeyi yapmaya başlıyor. O esnada tamamen insanlardan kendisini soyutluyor ve kendisini sadece kariyerine odaklıyor.
Bir kaç kez rüyasında görüyor ve bunun yanlış olduğunu söylediğini, insanları mutlu etmesi, insanlarla sohbet etmesi gerektiği ve böylelikle onunda yerinde rahat olacağını söylediğini belirtiyor ve insanlarla arasına koyduğu mesafeleri kaldırmaya başlıyor.
Ama anlaştık onunla diyor, gündüzleri onun dediği gibi, geceleri ve hafta sonları kendi içimden geldiği gibi diyor. Yani sürekli kampa gitmesi, sürekli tek başına bir yerlere gitmesi ki sürekli geceleri buradaymış Yani gelip burada çalışma yapıp, burada çay içiyormuş.
Dedim alkol falan? Yok dedi ben o olaylardan sonra çaya müptela oldum dedi. Çay ve tasavvuf. Yani kendisini tamamen bunlara adamış. Ney çalmayı öğrenmiş ve bağlama çalmayı öğrenmiş. Burada kendince kendine özel bir hayat kurmuş.
Eğer Allah'a inancım olmasaydı, sanırım ben toparlayamazdım dedi. Bu konuda da ayrıntı vermeyeceğim.
Tekrar ziraat mühendisliği okumasının sebebini kendisi söyledi. Bunu söylemekte sorun bulmuyorum, sevdiğinin yanına ektiği çiçekler sık sık kurumuşlar. Neden kuruyorlar diye araştırırken, beni toprak tedavi eder mantığı ile okumak istemiş.
Yukarıda bahsettiğim birlikte yapılacak 60 şey listesinin bir çoğunu bitirmiş ve sadece 3 tanesi kalmış. Bunlardan bir tanesi de yurt dışında iş hayatına devam etmek. Yani Temmuz'a kadar kalan 2 yapılacağı da bitiririm ve Temmuz'da da Kanada'ya yerleşerek 3. ve son kalan yapılacak şeyi yapmış olurum diyor.
Evlenmeyi vs. ben hiç düşünmedim diyor. Ha ömür boyu evlenmem dersem yalan olur çünkü insanız beşeriz şaşarız diyor. Ama kafamdaki planlarda böyle birşey yok diyor. Tabi Kader ve zaman ne gösterir bilemem diyor. Ama benim tahminim de bu yönde ki, bunca aşkını içinde yaşayan, böyle bağlı kalan bir insan başkasıyla yapamaz..
Yani o kadar çok şey anlattı ki, saat 20:00'dan 22:00'a kadar ağzım açık ve hüngür hüngür ağlayarak dinledim. Sanırım 3 demlik çay bitti.
Haziran ayı itibariyle doktorası bitiyormuş ve Kanada'da hepimizin günde en az 1 kez karşısına çıkan bir firmada Temmuz ayı itibariyle başlamak üzere anlaşmayı yapmış.
Burada çoğu şeyi anlatamam, anlatmak istemem. Bu konu benim için kapanmıştır. Şunu anladım ki, dışarıdan o güleryüzlü eğlenceli gördüğümüz insanların içerisinde ne fırtınalar kopuyormuş da haberimiz yokmuş.
Yani anlattıklarım konuştuklarımızın ve öğrendiklerimin sadece %10 u falandır. Çünkü o anılara o insana saygısızlık yapmak istemiyorum.
Yani elimden geldiğince yalın ve o kişiyi açık etmeden ve çok fazla ayrıntıya boğmadan yazmak istedim. Konu bu.
Burada saçmalayan olur olmadık ileri geri konuşan insanlar da inşallah hatalarını anlarlar..
Eşimden çok çok önceydi, bi tanesi de bana sevgilisinin kazada öldüğünü, hatta arabada yandığını anlatmıştı, o günden beri kimseyi sevemiyomuş rüyalarına falan giriyomuş arada. Bi baktım bikaç ay sonra birini bulmuş evlenmiş. Öyle işte.Tüm yorumları okudum. İnsanlar ne kadar rezilleşebilir, ne kadar küçülebilir gerçekten görmüş oldum. Bazı yorumlar o kadar iğrenç o kadar rezil ki, o yorumları yapanları kendi rezillikleri ile başbaşa bırakıp, sonucu aşağıya bırakıyorum. Ana konuyu da güncelledim.
29.10 yemek sonrası güncelleme.
Merak edenler için öncelikle sonucu söyleyeyim, ayrıntıyı aşağıda yazacağım. İş arkadaşı olarak oturduğumuz yemekten birbirini daha iyi tanımış iki dost olarak kalktık.
Öncelikle yemek için 18:30 da buluştuk, beni al demedim, ben gelirim dedim. Nezih sakin bir mekanda buluştuk. Yemeğimizi yedik, yemek yerken fazla özel hayat vs. sohbetlerine ayrıntılı girmedik, yüzeysel olarak konuştuk. İşiyle ilgili çok şey bildiğimi ama kendisiyle ilgili pek bilgi sahibi olmadığımı dile getirdim. Saat 19:30 gibi yemeğimiz bitti ve madem öğrenmek istiyorsun gel seni bir yere götüreyim dedi.
30-35 dklık yol sonrasında bir yayla gibi alana çıktık. Sürekli gittiği ve kendisine ait bir yermiş. Açık havada çoban çayı adını verdiği(daha önce bunu hiç duymadım çünkü) bir çay demledi.
Fazla ayrıntı vermeden, fazla özelini açmadan söyleceğim şu ki, 30 yaşında birisiyle sevgili olmuşlar, anlattığından belli ki çok sevmiş. Ayrıntıya girmeden, bundan 4 yıl önce ne yazık ki hastalık nedeniyle vefat etmiş.. Nişan düşündükleri ve artık tamam dedikleri esnada,
Bu arkadaş bir firma ile iş için anlaşıyor ve yüzyüze görüşmeler için Amerika'ya gidiyor. Giderken sevgilisiyle birlikte gidiyor. Görüşmeler sonrasında gelmişken bir kaç gün tatil yapalım diyorlar ve ne yazık ki orada sevgilisinin hastalığı belirtilerini veriyor. Orada hastane vs. derken, oradaki hastanelerde ciddi bir rahatsızlık olabileceği ve detaylı tetkik yapılması öneriliyor. Türkiye'ye döndüklerinde yapılıyor ve adını söylemek istemediğim rahatsızlığın teşhisi konuluyor.
Yine ayrıntı vermeden hastalıkla savaş bir süre devam ediyor ve kendisi yurt dışındaki bu işi iptal ediyor. Bİrlikte savaşıyorlar ve ne yazık ki savaşı kaybediyorlar. Onsuz kaldıktan sonra onu bırakıp gitmek istemiyor, ve kendileri birlikte yapacağımız 60 şey diye bir liste hazırlamışlar(neden 60 sormadım, soramadım) Onu kaybettikten sonra bu 60 şeyi yapmaya başlıyor. O esnada tamamen insanlardan kendisini soyutluyor ve kendisini sadece kariyerine odaklıyor.
Bir kaç kez rüyasında görüyor ve bunun yanlış olduğunu söylediğini, insanları mutlu etmesi, insanlarla sohbet etmesi gerektiği ve böylelikle onunda yerinde rahat olacağını söylediğini belirtiyor ve insanlarla arasına koyduğu mesafeleri kaldırmaya başlıyor.
Ama anlaştık onunla diyor, gündüzleri onun dediği gibi, geceleri ve hafta sonları kendi içimden geldiği gibi diyor. Yani sürekli kampa gitmesi, sürekli tek başına bir yerlere gitmesi ki sürekli geceleri buradaymış Yani gelip burada çalışma yapıp, burada çay içiyormuş.
Dedim alkol falan? Yok dedi ben o olaylardan sonra çaya müptela oldum dedi. Çay ve tasavvuf. Yani kendisini tamamen bunlara adamış. Ney çalmayı öğrenmiş ve bağlama çalmayı öğrenmiş. Burada kendince kendine özel bir hayat kurmuş.
Eğer Allah'a inancım olmasaydı, sanırım ben toparlayamazdım dedi. Bu konuda da ayrıntı vermeyeceğim.
Tekrar ziraat mühendisliği okumasının sebebini kendisi söyledi. Bunu söylemekte sorun bulmuyorum, sevdiğinin yanına ektiği çiçekler sık sık kurumuşlar. Neden kuruyorlar diye araştırırken, beni toprak tedavi eder mantığı ile okumak istemiş.
Yukarıda bahsettiğim birlikte yapılacak 60 şey listesinin bir çoğunu bitirmiş ve sadece 3 tanesi kalmış. Bunlardan bir tanesi de yurt dışında iş hayatına devam etmek. Yani Temmuz'a kadar kalan 2 yapılacağı da bitiririm ve Temmuz'da da Kanada'ya yerleşerek 3. ve son kalan yapılacak şeyi yapmış olurum diyor.
Evlenmeyi vs. ben hiç düşünmedim diyor. Ha ömür boyu evlenmem dersem yalan olur çünkü insanız beşeriz şaşarız diyor. Ama kafamdaki planlarda böyle birşey yok diyor. Tabi Kader ve zaman ne gösterir bilemem diyor. Ama benim tahminim de bu yönde ki, bunca aşkını içinde yaşayan, böyle bağlı kalan bir insan başkasıyla yapamaz..
Yani o kadar çok şey anlattı ki, saat 20:00'dan 22:00'a kadar ağzım açık ve hüngür hüngür ağlayarak dinledim. Sanırım 3 demlik çay bitti.
Haziran ayı itibariyle doktorası bitiyormuş ve Kanada'da hepimizin günde en az 1 kez karşısına çıkan bir firmada Temmuz ayı itibariyle başlamak üzere anlaşmayı yapmış.
Burada çoğu şeyi anlatamam, anlatmak istemem. Bu konu benim için kapanmıştır. Şunu anladım ki, dışarıdan o güleryüzlü eğlenceli gördüğümüz insanların içerisinde ne fırtınalar kopuyormuş da haberimiz yokmuş.
Yani anlattıklarım konuştuklarımızın ve öğrendiklerimin sadece %10 u falandır. Çünkü o anılara o insana saygısızlık yapmak istemiyorum.
Yani elimden geldiğince yalın ve o kişiyi açık etmeden ve çok fazla ayrıntıya boğmadan yazmak istedim. Konu bu.
Burada saçmalayan olur olmadık ileri geri konuşan insanlar da inşallah hatalarını anlarlar..
Çok arabesk geldi bana ya. Yok bucket list yapmalar falan. Boşver sen bu adamı. Salla. Zaten adam da bin bahaneyle kibarca olmayacağını söylemiş.Tüm yorumları okudum. İnsanlar ne kadar rezilleşebilir, ne kadar küçülebilir gerçekten görmüş oldum. Bazı yorumlar o kadar iğrenç o kadar rezil ki, o yorumları yapanları kendi rezillikleri ile başbaşa bırakıp, sonucu aşağıya bırakıyorum. Ana konuyu da güncelledim.
29.10 yemek sonrası güncelleme.
Merak edenler için öncelikle sonucu söyleyeyim, ayrıntıyı aşağıda yazacağım. İş arkadaşı olarak oturduğumuz yemekten birbirini daha iyi tanımış iki dost olarak kalktık.
Öncelikle yemek için 18:30 da buluştuk, beni al demedim, ben gelirim dedim. Nezih sakin bir mekanda buluştuk. Yemeğimizi yedik, yemek yerken fazla özel hayat vs. sohbetlerine ayrıntılı girmedik, yüzeysel olarak konuştuk. İşiyle ilgili çok şey bildiğimi ama kendisiyle ilgili pek bilgi sahibi olmadığımı dile getirdim. Saat 19:30 gibi yemeğimiz bitti ve madem öğrenmek istiyorsun gel seni bir yere götüreyim dedi.
30-35 dklık yol sonrasında bir yayla gibi alana çıktık. Sürekli gittiği ve kendisine ait bir yermiş. Açık havada çoban çayı adını verdiği(daha önce bunu hiç duymadım çünkü) bir çay demledi.
Fazla ayrıntı vermeden, fazla özelini açmadan söyleceğim şu ki, 30 yaşında birisiyle sevgili olmuşlar, anlattığından belli ki çok sevmiş. Ayrıntıya girmeden, bundan 4 yıl önce ne yazık ki hastalık nedeniyle vefat etmiş.. Nişan düşündükleri ve artık tamam dedikleri esnada,
Bu arkadaş bir firma ile iş için anlaşıyor ve yüzyüze görüşmeler için Amerika'ya gidiyor. Giderken sevgilisiyle birlikte gidiyor. Görüşmeler sonrasında gelmişken bir kaç gün tatil yapalım diyorlar ve ne yazık ki orada sevgilisinin hastalığı belirtilerini veriyor. Orada hastane vs. derken, oradaki hastanelerde ciddi bir rahatsızlık olabileceği ve detaylı tetkik yapılması öneriliyor. Türkiye'ye döndüklerinde yapılıyor ve adını söylemek istemediğim rahatsızlığın teşhisi konuluyor.
Yine ayrıntı vermeden hastalıkla savaş bir süre devam ediyor ve kendisi yurt dışındaki bu işi iptal ediyor. Bİrlikte savaşıyorlar ve ne yazık ki savaşı kaybediyorlar. Onsuz kaldıktan sonra onu bırakıp gitmek istemiyor, ve kendileri birlikte yapacağımız 60 şey diye bir liste hazırlamışlar(neden 60 sormadım, soramadım) Onu kaybettikten sonra bu 60 şeyi yapmaya başlıyor. O esnada tamamen insanlardan kendisini soyutluyor ve kendisini sadece kariyerine odaklıyor.
Bir kaç kez rüyasında görüyor ve bunun yanlış olduğunu söylediğini, insanları mutlu etmesi, insanlarla sohbet etmesi gerektiği ve böylelikle onunda yerinde rahat olacağını söylediğini belirtiyor ve insanlarla arasına koyduğu mesafeleri kaldırmaya başlıyor.
Ama anlaştık onunla diyor, gündüzleri onun dediği gibi, geceleri ve hafta sonları kendi içimden geldiği gibi diyor. Yani sürekli kampa gitmesi, sürekli tek başına bir yerlere gitmesi ki sürekli geceleri buradaymış Yani gelip burada çalışma yapıp, burada çay içiyormuş.
Dedim alkol falan? Yok dedi ben o olaylardan sonra çaya müptela oldum dedi. Çay ve tasavvuf. Yani kendisini tamamen bunlara adamış. Ney çalmayı öğrenmiş ve bağlama çalmayı öğrenmiş. Burada kendince kendine özel bir hayat kurmuş.
Eğer Allah'a inancım olmasaydı, sanırım ben toparlayamazdım dedi. Bu konuda da ayrıntı vermeyeceğim.
Tekrar ziraat mühendisliği okumasının sebebini kendisi söyledi. Bunu söylemekte sorun bulmuyorum, sevdiğinin yanına ektiği çiçekler sık sık kurumuşlar. Neden kuruyorlar diye araştırırken, beni toprak tedavi eder mantığı ile okumak istemiş.
Yukarıda bahsettiğim birlikte yapılacak 60 şey listesinin bir çoğunu bitirmiş ve sadece 3 tanesi kalmış. Bunlardan bir tanesi de yurt dışında iş hayatına devam etmek. Yani Temmuz'a kadar kalan 2 yapılacağı da bitiririm ve Temmuz'da da Kanada'ya yerleşerek 3. ve son kalan yapılacak şeyi yapmış olurum diyor.
Evlenmeyi vs. ben hiç düşünmedim diyor. Ha ömür boyu evlenmem dersem yalan olur çünkü insanız beşeriz şaşarız diyor. Ama kafamdaki planlarda böyle birşey yok diyor. Tabi Kader ve zaman ne gösterir bilemem diyor. Ama benim tahminim de bu yönde ki, bunca aşkını içinde yaşayan, böyle bağlı kalan bir insan başkasıyla yapamaz..
Yani o kadar çok şey anlattı ki, saat 20:00'dan 22:00'a kadar ağzım açık ve hüngür hüngür ağlayarak dinledim. Sanırım 3 demlik çay bitti.
Haziran ayı itibariyle doktorası bitiyormuş ve Kanada'da hepimizin günde en az 1 kez karşısına çıkan bir firmada Temmuz ayı itibariyle başlamak üzere anlaşmayı yapmış.
Burada çoğu şeyi anlatamam, anlatmak istemem. Bu konu benim için kapanmıştır. Şunu anladım ki, dışarıdan o güleryüzlü eğlenceli gördüğümüz insanların içerisinde ne fırtınalar kopuyormuş da haberimiz yokmuş.
Yani anlattıklarım konuştuklarımızın ve öğrendiklerimin sadece %10 u falandır. Çünkü o anılara o insana saygısızlık yapmak istemiyorum.
Yani elimden geldiğince yalın ve o kişiyi açık etmeden ve çok fazla ayrıntıya boğmadan yazmak istedim. Konu bu.
Burada saçmalayan olur olmadık ileri geri konuşan insanlar da inşallah hatalarını anlarlar..
Bu durum herkese anlatılabilecek bir şeyse şimdiye kadar kulağınıza gelmemesi sizce de garip değil mi?
Ya da tersten bakalım, herkese anlatmadığını ve bu sebeple de bunca yıl kulaginiza gelmedigini varsayarsak, onun icin özel ve degerli bir konuyu bu gece size neden pat diye anlattı sizce?
Ay bazı adamlar düz red edemiyor. Aklınca gönül kırmadan yapmak için vıcık vıcık bir ölümlü ayrılık hikayesi örüyorlar.Ya bir de sadece benim mi ilgimi çekti hani adamın o yaylaya götürmesi hikayesini anlatması falan yani insana ilgiye konuşmaya aç gibi de sanki bilemiyorum hani direkt reddedebilirdi ya da yemekten sonra kalkada bilirdi garip değil mi sizce neden içindeki umutlari tamamen bitirmek için mi
Tüm yorumları okudum. İnsanlar ne kadar rezilleşebilir, ne kadar küçülebilir gerçekten görmüş oldum. Bazı yorumlar o kadar iğrenç o kadar rezil ki, o yorumları yapanları kendi rezillikleri ile başbaşa bırakıp, sonucu aşağıya bırakıyorum. Ana konuyu da güncelledim.
29.10 yemek sonrası güncelleme.
Merak edenler için öncelikle sonucu söyleyeyim, ayrıntıyı aşağıda yazacağım. İş arkadaşı olarak oturduğumuz yemekten birbirini daha iyi tanımış iki dost olarak kalktık.
Öncelikle yemek için 18:30 da buluştuk, beni al demedim, ben gelirim dedim. Nezih sakin bir mekanda buluştuk. Yemeğimizi yedik, yemek yerken fazla özel hayat vs. sohbetlerine ayrıntılı girmedik, yüzeysel olarak konuştuk. İşiyle ilgili çok şey bildiğimi ama kendisiyle ilgili pek bilgi sahibi olmadığımı dile getirdim. Saat 19:30 gibi yemeğimiz bitti ve madem öğrenmek istiyorsun gel seni bir yere götüreyim dedi.
30-35 dklık yol sonrasında bir yayla gibi alana çıktık. Sürekli gittiği ve kendisine ait bir yermiş. Açık havada çoban çayı adını verdiği(daha önce bunu hiç duymadım çünkü) bir çay demledi.
Fazla ayrıntı vermeden, fazla özelini açmadan söyleceğim şu ki, 30 yaşında birisiyle sevgili olmuşlar, anlattığından belli ki çok sevmiş. Ayrıntıya girmeden, bundan 4 yıl önce ne yazık ki hastalık nedeniyle vefat etmiş.. Nişan düşündükleri ve artık tamam dedikleri esnada,
Bu arkadaş bir firma ile iş için anlaşıyor ve yüzyüze görüşmeler için Amerika'ya gidiyor. Giderken sevgilisiyle birlikte gidiyor. Görüşmeler sonrasında gelmişken bir kaç gün tatil yapalım diyorlar ve ne yazık ki orada sevgilisinin hastalığı belirtilerini veriyor. Orada hastane vs. derken, oradaki hastanelerde ciddi bir rahatsızlık olabileceği ve detaylı tetkik yapılması öneriliyor. Türkiye'ye döndüklerinde yapılıyor ve adını söylemek istemediğim rahatsızlığın teşhisi konuluyor.
Yine ayrıntı vermeden hastalıkla savaş bir süre devam ediyor ve kendisi yurt dışındaki bu işi iptal ediyor. Bİrlikte savaşıyorlar ve ne yazık ki savaşı kaybediyorlar. Onsuz kaldıktan sonra onu bırakıp gitmek istemiyor, ve kendileri birlikte yapacağımız 60 şey diye bir liste hazırlamışlar(neden 60 sormadım, soramadım) Onu kaybettikten sonra bu 60 şeyi yapmaya başlıyor. O esnada tamamen insanlardan kendisini soyutluyor ve kendisini sadece kariyerine odaklıyor.
Bir kaç kez rüyasında görüyor ve bunun yanlış olduğunu söylediğini, insanları mutlu etmesi, insanlarla sohbet etmesi gerektiği ve böylelikle onunda yerinde rahat olacağını söylediğini belirtiyor ve insanlarla arasına koyduğu mesafeleri kaldırmaya başlıyor.
Ama anlaştık onunla diyor, gündüzleri onun dediği gibi, geceleri ve hafta sonları kendi içimden geldiği gibi diyor. Yani sürekli kampa gitmesi, sürekli tek başına bir yerlere gitmesi ki sürekli geceleri buradaymış Yani gelip burada çalışma yapıp, burada çay içiyormuş.
Dedim alkol falan? Yok dedi ben o olaylardan sonra çaya müptela oldum dedi. Çay ve tasavvuf. Yani kendisini tamamen bunlara adamış. Ney çalmayı öğrenmiş ve bağlama çalmayı öğrenmiş. Burada kendince kendine özel bir hayat kurmuş.
Eğer Allah'a inancım olmasaydı, sanırım ben toparlayamazdım dedi. Bu konuda da ayrıntı vermeyeceğim.
Tekrar ziraat mühendisliği okumasının sebebini kendisi söyledi. Bunu söylemekte sorun bulmuyorum, sevdiğinin yanına ektiği çiçekler sık sık kurumuşlar. Neden kuruyorlar diye araştırırken, beni toprak tedavi eder mantığı ile okumak istemiş.
Yukarıda bahsettiğim birlikte yapılacak 60 şey listesinin bir çoğunu bitirmiş ve sadece 3 tanesi kalmış. Bunlardan bir tanesi de yurt dışında iş hayatına devam etmek. Yani Temmuz'a kadar kalan 2 yapılacağı da bitiririm ve Temmuz'da da Kanada'ya yerleşerek 3. ve son kalan yapılacak şeyi yapmış olurum diyor.
Evlenmeyi vs. ben hiç düşünmedim diyor. Ha ömür boyu evlenmem dersem yalan olur çünkü insanız beşeriz şaşarız diyor. Ama kafamdaki planlarda böyle birşey yok diyor. Tabi Kader ve zaman ne gösterir bilemem diyor. Ama benim tahminim de bu yönde ki, bunca aşkını içinde yaşayan, böyle bağlı kalan bir insan başkasıyla yapamaz..
Yani o kadar çok şey anlattı ki, saat 20:00'dan 22:00'a kadar ağzım açık ve hüngür hüngür ağlayarak dinledim. Sanırım 3 demlik çay bitti.
Haziran ayı itibariyle doktorası bitiyormuş ve Kanada'da hepimizin günde en az 1 kez karşısına çıkan bir firmada Temmuz ayı itibariyle başlamak üzere anlaşmayı yapmış.
Burada çoğu şeyi anlatamam, anlatmak istemem. Bu konu benim için kapanmıştır. Şunu anladım ki, dışarıdan o güleryüzlü eğlenceli gördüğümüz insanların içerisinde ne fırtınalar kopuyormuş da haberimiz yokmuş.
Yani anlattıklarım konuştuklarımızın ve öğrendiklerimin sadece %10 u falandır. Çünkü o anılara o insana saygısızlık yapmak istemiyorum.
Yani elimden geldiğince yalın ve o kişiyi açık etmeden ve çok fazla ayrıntıya boğmadan yazmak istedim. Konu bu.
Burada saçmalayan olur olmadık ileri geri konuşan insanlar da inşallah hatalarını anlarlar..
Ya yapmayın Allah aşkına. Adam mezarını dahi gösterdi ya. Söyletmeyin şimdi bana burda bunları. Mezarının fotoğrafı, ektiği çiçeklerin fotoğrafı, yapılacak listesini birlikte yazdıkları ya anlattırmayın bana..Ay bazı adamlar düz red edemiyor. Aklınca gönül kırmadan yapmak için vıcık vıcık bir ölümlü ayrılık hikayesi örüyorlar.
Akıllarınca kırmıyorlar işte