Atanamayan doktora mühendise kimse bu muamele yapılmıyor. Çünkü bu devletteki kendi grubunu aşağılayan, aşağılatan tek bakanlık Milli eğitim bakanlığı. Ve milli eğitim kendi öğretmenine düşman olduğu sürece bu durum değişmeyecek..Birincisi bende atanamamış bir öğretmenim tam olarak öğretmen değilmiş gibi kelimleri kullanlar zaten birir üretim hatası çünkü bizler atanamasakta öğretmeniz neden bir doktor yada mühendis devlete atanmasada yine doktor yine mühendis diye halkın diline yerleşmişken aaa öğretmen degilsin yani ücretlisin gibi saçma sapan yorumları çok duydum:) fakat atanamamak senin suçun degil sistem ...
Öğrenciler ücretlileri daha fazla seviyor bizim okulumuzda da durum bu şekildeydi. Çünkü çalıştığım okuldaki kadrolu öğretmenler (bir köy okuluydu) derslere bile girmeye tenezzül etmedikleri için bizim çabamız ve emeğimiz tüm veliler ve öğrenciler tarafından takdir edildi. Başka yerlerde de durum bu şekildeyse sempatinin sebebi bu olabilir. Sözleşmeli öğretmenlik de Kpss puanı ile atayacakmış ve ben bu sene Kpss'ye girmedim.. Belki önümüzdeki senelerde...Ucretli ogretmenler evet hakettiklerini alamiyorlar. O yuzden cok uzuluyorum. Ama soyle bir izlenim ediniyorum. Ogrenciler ucretli ogretmenlere karsi daha cok sempati duyuyorlar. Ben kpss ye dersaneye gitmeden internetteki videolardan 6 ayda hazirlandim ve o2 puanla atandim. Yapilmayacak birsey degil. Bunu anlatmaya calisiyorum. Internet video kayniyor matematikle ilgili. Ucretli ogretmenlige biraz ara vermeniz gerkeiyor tabiki. Cunku sonu yok. Bir de belki duymussunuzdur devlet simdi doguya mulakatla sozlesmeli ogretmen atayacakmis bence sansinizi deneyin derim.
Ne güzel.. Çok sevindim sizin için.. Rabbim yürü ya kulum demiş :) Darısı tüm atanamayanların başına diyelim..Geçen yıl bu zamanlar ben de aynı durumdaydım. Hem de yeni evlenmişken balayında atanmak için tercih yapıyordumsınıf öğretmeniyim. Kontenjanda olmama rağmen 41 i işaretlemediğim için atanamadım. Aynı gün birkaç koleje başvurdum fakat hiç umudum yok. Çünkü eylül ayının ortası ve tüm okullar en az 5 yıl tecrübe istiyor. Ertesi sabah bir kolejden görüşmeye başladılar. İlk başta gayet mutluydum iyi ki atanmamışım dedim. Evimde eşimin yanındayım dedim. Herkes bana şubatta tercih yap derken yok ya ben burda mutluyum gidemem başka şehre dedim. Fakat sonra öyle bir mobbinge maruz kaldım ki ver elini istifa Şükür ki şubatta atandım. Demem o ki bazı sıkıntılar size daha hayırlı kapılar açabiliyor. Asla atanamam ya da hiçbir kolej beni işe almaz tecrübeden dolayı diye düşünmeyin diye bunları size uzunca yazdım. Allahtan her zaman hayırlısını isteyin. Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.
Amiiin. İnşallah sizin de burada güzel haberlerini duyarız :)Ne güzel.. Çok sevindim sizin için.. Rabbim yürü ya kulum demiş :) Darısı tüm atanamayanların başına diyelim..
burda ne denir bilmiyorum iste çok doğru söyledinizAtanamayan doktora mühendise kimse bu muamele yapılmıyor. Çünkü bu devletteki kendi grubunu aşağılayan, aşağılatan tek bakanlık Milli eğitim bakanlığı. Ve milli eğitim kendi öğretmenine düşman olduğu sürece bu durum değişmeyecek..
Evet herkesin derdi farklı ve kimsenin derdi küçümsenecek derecede değil.. Herkes bir hengamenin içinde.. Kaynananız melek gibiyse cidden çok şanslısınız.. Keşke benimkide öyle olsaydı.. +1 öndesiniz demektir.Kayinvalidem melek gibidir. Anne gibi. Yani kayinvalide konusunu atlayarak bir yorum yapmak gerekirse bunlar bana yine de halimize sukur dedirtirdi herhalde suan yasadiklarima bakarsam.
Ama herkesin derdi farkli iste. Allah tez zamanda aciga, huzura kavustursun insallah.
Konuyla alakalı bilgi sahibi olmadığınız ve bilgisiz fikre karşı olduğum için size cevap vermemek daha hayırlı olanı.Kolay olsa çabalayın demezdik .Yapanlar nasıl yapıyor sizin neyiniz eksik.O kadar kitabi yalayip yutmuş bi kpss mi yapamayacak.Essek gibi calistim diyorsunuz ama eksik bir seyler kalmis demek ki.
Bilemeyiz ki zaman ne gosterir.. Belki de oda size karsi melek gibi olur zamanlaEvet herkesin derdi farklı ve kimsenin derdi küçümsenecek derecede değil.. Herkes bir hengamenin içinde.. Kaynananız melek gibiyse cidden çok şanslısınız.. Keşke benimkide öyle olsaydı.. +1 öndesiniz demektir.
İmpossibbleeeBilemeyiz ki zaman ne gosterir.. Belki de oda size karsi melek gibi olur zamanla
İnşallah en kısa zamanda atanır hayallerinize kavuşursunuz da ben asıl müthiş bir yazma yeteğiniz var keşke bununla ilgili birşeyler yapabilseniz demek için yazdım:) Böylesi kuvvetli bir kalemi değerlendirse keşke mebMerhaba arkadaşlar. Başlığımdan sorunumu az çok anlamışsınızdır.Tabi "depresyon" benim kendi kendime koyduğum bir teşhis. Müsadenizle belirtilerimi, düşüncelerimi ve kendimi size anlatıp sizinde fikir ve önerilerinizi almak istiyorum. Uzun olacak muhtemelen ama okuyun yani, ilk emir deki gibi sesleniyorum size "Oku". (Tansiyonu ve kalbi olanlar ve kalbi olmayan klavye delikanlısı sosyopatlar okumasın!)
Öncelikle; bendeniz öğretmenim; şu atanamamışlardan ve sanırım asla da atanamayacak olanlardan. 4 yıl üniversite okudum, neredeyse 1000 sayfaya varan Tarih kitapları ezberledim, tezlerin, ansiklopedilerin, fotokopilerin arasında sıyırmanın eşiğinden dönerek okuması gerçekten zor olan bir bölümden mezun oldum ve da da da dammmm Tarih öğretmen oldum. Yada öyle olacağımı sandım... Ama öyle olmuyormuş. Atamıyormuş devlet bizi, atadığı da Cem Yılmaz'dan komik rakamlar. Askeri ücretten düşük bir maaşa ve yarım gün sigortaya sırf kendi mesleğimi yapmak için ve öğrencilerimden kopamadığım için razı oluyor ve ücretli öğretmenlik (bkz. ücretli kölelik) yapıyorum. Ücretli öğretmenlik zor. Aşağılanır, aşağılanırsın. Önce devlet seni aşağılar "Sen sus, sen ücretlisin hiçbir hakkın yok, para da yok, çaliiiişş çalişşş!" devletin üvey evladısındır. Sonra seni kadrolu burnu büyükler aşağılar; sanki zamanında kendi de bu yollardan geçmemiş gibi, sanki kendide ücretli öğretmenlik yapmamış yada Kpss'nin zorluğunu hiç tatmamış, hiç tökezlememiş gibi sanki sende eğitim fakültesi mezunu değilmişsin gibi seni en çok anlaması gereken oyken birde o aşağılar. Aşağıladıkça kendini üstün görür. Ardından veliler aşağılar; "Ayol bu ücretli, ne bilir bu öğretmenliği daha atanamamış bile, ay gitsin bu kadrolu gelsin!".. Ve sen onlara asla alan bilgisindeki yetersizliğinden dolayı değil; sözel zekanla matematik çözemediğin için ve devletin sırf seni atamamak için saçma sapan çocukların bile güleceği sorularla seni sınadığı için atanamadığını anlatamazsın. Kadrolu öğretmenden kat be kat fazla çalışıp, kat kat fazla derse girip ama 3 kat az maaş almanın ne demek olduğunu anlatamazsın. Ardından çevrendekiler ve toplum seni aşağılar; "Yavrum, sen hala atanamadın mı?" diyen teyzeler, "Öğretmenmiş ama ÜCRETLİ yani tam olarak öğretmen değil" diye arkanızdan yorum yapan amcalar... Neticede bayram ve eş dost ziyaretleri kabusunuz haline gelir. Aklınızda "E kızım yapma o zaman ücretli mücretli" gibi düşünceler oluştuysa eğer atlamamanız gereken bir nokta var. Her olumsuzluğa değen birşey var ona da"Öğretmenim diye size koşan sevgi pıtırcıkları öğrenciler" deniyor. Onlarla o bağı bir kez kurduğunuzda onlar için her zorluğa katlanır buluyorsunuz kendinizi. Kopamıyorsunuz, keşke kopulsa ama yok şimdiden özledim bile onları.. Çileye devam..
Gelelim eşime;3 yıllık flört döneminin ardından 6 aylık evliyim, eşimi çok ama çok seviyorum ama iş temposunu hiç ama hiç sevmiyorum. Öyle ağır bir tempoda çalışıyor ki...Erken gidiyor, geç geliyor. Geldiğinde de hep yorgun ve uykusuz geliyor. Bir plazanın idari departmanında (gelin görün ki idari departmanında ama istasyonda pompacılık mı yaptırmıyorlar, restaurantta kasiyerlik mi yaptırtmıyorlar, muhasebe mi yaptırmıyorlar, başka şirketlerde satış mı yaptırtmıyorlar ama yani "idari departmanda" kusura bakmayında bir tarafıma doğru...) ve işe yeni başladığı için (neredeyse 1 sene falan olacak ) asgari ücretten sadece biraz fazla alıyor. Neymiş artacakmış zamanla ücreti, öyle diyormuş müdürü. İyi de adamda pestil mi bırakıyorsunuz ? Maaşı artsa ne olacak adamdan hayır mı gelecek yakında. İşten geliyor direkt koltuğa yığılıyor, yarım saat dil döküyorum kalkıp üstünü değiştirsin diye son gayretiyle kalkıp değiştiriyor yeniden yığılıyor. Bu seferde yarım saat elini yüzünü yıkasın diye dil döküyorum, kalkıp elini yüzünü yıkayıp yeniden yığılıyor. Son gayretiyle yemeğini yiyor, gene yığılıyor. Un çuvalına döndü adam dik durduğunu göremez oldum. Sağından çeksem soluna yığılıyor, solundan çeksem sağına yığılıyor. Bendeniz de; yaz tatili başladığından beri son derece işsiz ve son derece ev hanımı falan olduğumdan tüm gün evde sıkıntıdan patlıyor oluyorum. Akşama kadar eşimi bekliyorum ama iş temposu mutlu bir evliliğe müsade etmiyor. Ne adam akıllı vakit geçirebiliyoruz, ne bir film izleyebiliyoruz, ne de adamakıllı muhabbet edebiliyoruz.. Düğün iznini 3 gün verdiler, adam 4. gün işteydi. Balayı bile yapamadık çünkü izin vermiyorlar. Tek tatil günüde pazar. Onda da yorgunluktan akşama kadar uyuduğu için birlikte anca kısa bir gün geçirebiliyoruz. 3 kuruş paraya şanslı yaratılmışları daha da zengin etmek için tüm ömrünü iş temposunda geçiren, tüketen ve bitiren herkese de burdan selam olsun.. Aynı deneyin fareleriyiz.
Ha bir de değinmeden edemeyeceğim; ailevi problemlerim had safhada. Annem babamı terketti, babam kafayı sıyırdı, onunla uğraşıyoruz. Bu kısım çok değinmek istediğim bir kısım değil lakin bende yarattığı sıkıntıyı tahayyül edebilmeniz açısından bahsetmek istedim.
Ha bide bide, kaynanamdan nefret ediyorum. Kaynanama boşanma davası açmak istiyorum. O resmen bir huzursavar. Düğün sürecimizde hiçbirşeye yardım etmediği gibi hayatımda 1 defa yaşayacağım ne varsa hepsini mahfetti. Her lafı, her adımı, her kararı bencilce. Düğünde yardım etmedim bari yeni evlilere yardım edeyim kafası yok üstelik neredeyse bizi sömürecek. Gram evlat sevgisi yok. Annelik hormonları salgılanmamış tek varlık. İsviçreli bilim adamlarının incelemesi gereken tıbbi vaka. Buna ek olarak "Sevmek zorunda değilsin, saygı duymak zorundasın" klişesini ve bunu çıkaranlarında canı cehenneme. Kim çıkarmışsa bu sloganı Allah onu bildiği gibi yapsın, evine ateşler salsın. Sokaktaki yanımdan geçen herhangi tanımadığım biri bile daha çok sevgi ve saygıya layıkken sırf eşimi doğurduğu için zarardan başka yararı olmayan bir kadına saygı maskemi takınmak zorunda kalıyorum bu lafı çıkaran kişilik yüzünden.
Gelelim sonuca; Sonuç makul, sonuç ortada.. Atanamamışgillerden, ücretli köle yaz tatili dolayısıyla işsiz ve 5 kuruşsuz. Dönemlikte işe alan bir yer henüz bulamadı. Eşinin maaşı da yeterli değil.. Kredi ödemesi, düğün borçları, faturalar, ihtarnameler arasında sıkıştım kaldım. Eşimin suratını günde 3 saat görebilirsem şükretmekden bıktım usandım. Hayatımda hiç böyle dibi görmemiştim. Artık dayanamıyorum hiç suçu olmamasına rağmen ona da dünyayı dar etmeye başladım. Kendimi sürekli onu suçlar buluyorum. Onu üzüyorum, sonra pişman oluyorum, özür diliyorum ama tekrar üzüyorum. Kendimi değersiz ve hiçbir işe yaramaz hissediyorum. 4 duvar arasında hapiste gibiyim. Kalkıp iş yapmak, yemek yapmak istemiyorum. Ev işleri aldı başını gitti. Artık bir çöp evde yaşıyorum ve tifo virüsü kaparak ölmek istiyorum. Ağlamaktan gözlerim şişti, yemek yiyemiyorum mideme kramplar girdi. Sadece uyumak istiyorum, sonsuza dek uyumak.. Ama oda olmuyor. 2-3 saatlik uykuyla sabah 8'de ayaktayım. Demin internette hangi psikolojik rahatsızlığa sahipsiniz testi çözdüm "Depresyonda olabilirsiniz" çıktı. Sonra depresyonda mıyım testi çözdüm "Depresyondasınız" çıktı. Sonra ne kadar depresyondayım testi çözdüm "Ağır şiddette depresyondasınız" çıktı.
Öyle mi sizcede. Depresyonda mıyım yoksa Allah benim belamı mı vermiş ? Şayet depresyondaysam nasıl çıkılır bu depresyondan? Daha önce depresyondan çıkmayı başarmış madurgillerin önerilerini bekliyorum ve size de depresyon bulaştırmadan buradan çekip gidiyorum.
Kalın sağlıcakla
EDİT: Konumda 2 kez asgari kelimesi geçiyor. Ve evet bunların birinde "asgari" diğerinde yanlışlıkla "askeri" yazmışım. İnsanların derdini önemsemek ve yardımcı olmaya çalışmak yerine konuyu mana bulmak için okuyorsan ve bir el sürçmeliğine takılıp TDK onur üyeliği yapacak parlak beyne sahipsen parlaklığınla kal ve konuma rica ediyorum yazma. Sonra cevap verince "Eleştiriye açık değölsünn aamaa" oluyor. Değilim kardeşim. Beyinden gelmeyen mantık dışı eleştiriye açık değilim. Net.
Hangi kamu kuruluslarını istiyor eşinTahmininizde başarılısınız evet ikimizde yeni mezun sayılırız. O da bir süre daha çalışıp tecrübesini arttırıp başka iş bakma düşüncesinde. Kpss'de zorlayacak, bakalım. Kolejlere başvuru yaptım ama en az 5 yıl tecrübe istiyorlar. Bakalım, nerede nasibimiz varsa oraya doğru yönlenecek hayat. Şuan beklemedeyim..
Bu nedenlerden biri olabilir. Ama bizdeki neden bu degil. Ve ben bu sempatinin nedenini hala cozemedim. :)Öğrenciler ücretlileri daha fazla seviyor bizim okulumuzda da durum bu şekildeydi. Çünkü çalıştığım okuldaki kadrolu öğretmenler (bir köy okuluydu) derslere bile girmeye tenezzül etmedikleri için bizim çabamız ve emeğimiz tüm veliler ve öğrenciler tarafından takdir edildi. Başka yerlerde de durum bu şekildeyse sempatinin sebebi bu olabilir. Sözleşmeli öğretmenlik de Kpss puanı ile atayacakmış ve ben bu sene Kpss'ye girmedim.. Belki önümüzdeki senelerde...
Doğru ben hariç kk bulunan herkes konu hakkinda bilgili , komiksiniz.Konuyla alakalı bilgi sahibi olmadığınız ve bilgisiz fikre karşı olduğum için size cevap vermemek daha hayırlı olanı.
Öğretmenlikle, Kpss ile, atanmak nedir bilmekle yakından uzaktan alakası olmayan birisiniz. Sizin disinizda bunlari bilmemesine ragmen ahkam kesen baska bir kk uyesi olmadi acikcasi. Komiksem gülün ne güzel iste. Gülmek beyni calistirir, gülün lütfen..Doğru ben hariç kk bulunan herkes konu hakkinda bilgili , komiksiniz.
Çok teşekkür ederim :) Malesef meb bırakın kalemimi bilgilerimi bile dikkate alip beni ogretmenden saymiyorİnşallah en kısa zamanda atanır hayallerinize kavuşursunuz da ben asıl müthiş bir yazma yeteğiniz var keşke bununla ilgili birşeyler yapabilseniz demek için yazdım:) Böylesi kuvvetli bir kalemi değerlendirse keşke meb
Sen kadrolu musun, ücretli mi peki ?Bu nedenlerden biri olabilir. Ama bizdeki neden bu degil. Ve ben bu sempatinin nedenini hala cozemedim. :)