Merhabalar,
Bu konuya nasıl bir başlık yazmalıyım bilemedim. En sonunda "ben şanssız bir çocuk muyum" yazdım. Amacım ailemle ilgili bir derdimi paylaşmak ve sizin yorumlarınızı almak. Çünkü anne olduktan sonra kendi çocukluğum ve ailemle olan ilişkilerimde farkettiğim sorunlar ve bunları dışa vuramamak beni ciddi anlamda yıpratmaya başladı.
Ben 35 yaşındayım. Evliyim ve bir çocuğum var. Çocuğum 8 yaşında.
Eşimin ailesi ve kendi ailemden farklı bir şehirde yaşıyoruz. Bayramlarda, tatillerde iki tarafa da gideriz. Zor da olsa. Her iki tarafın da gönlünü yapmaya çalışırız. Benim ailemin oturduğu şehirde deniz var, çocuğımuz da hem anneanne ve dedesini hem de denizi sevdiği için mümkün olursa biraz daha fazla kalmaya çalışıyoruz. Fakat artık özellikle annemin davranışları beni çok rahatsız ediyor. Oğlum bunları farketmiyor eşim ise gıcık olsa da çok kafasına takmıyor fakat benim resmen canım yanıyor. Burda kalmak istemiyorum ama oğlum üzülecek diye idare etmeye çalışıyorum. Ama beni asıl üzen ne biliyor musunuz, bu anne babayla geçen çocukluğuma üzülüyorum ve ben elimden geldiğinde iyi bir evlat olmaya çalıştıkça gördüğüm muamele beni kahrediyor.
Tabi ben küçükken annem ve babam benim için dünyanın en iyisiydi. Bazı şeyleri insan anne baba olunca yada zaman içinde anlıyor. Annemin çok şüpheci, sürekli bişeylerin altında başka bişey arayan, kendini dobra gören ama aslında söylemleriyle karşısındakini iğneleyen ,inciten bir davranış tarzı olduğunu zamanla anladım. Babamsa çok alıngan, küçük şeylerden büyük tartışmalar çıkarabilen, kendini hep haklı bulmaya alışmış bir kişiliğe sahip maalesef. Tabi böyle iki kişilik evli olduğunda evde oluşabilecek tartışmaları tahmin edebilirsiniz. Çocukluğum bu tartışmaların içinde geçti. Bunların benim ruhumda yarattığı travmaları çok sonra anladım. Herkes zaman zaman anne baba tartışmalarına şahit olmuştur kimsenin çocukluğunun güllük gülistanlık olmadığını biliyorum. Ama benim yaşadığım ortalamanın bi tık üstündeydi sanırım. Bu sebeple sanki o çocukluk neşem yitip gitmiş, hayattan endişeli, içine kapanık bir insan olmuşum. Yani bunları çok sonra anladım..Şimdi yetişkinliğimde bu ruh hali aşmakta en çok zorlandığım şey..
Bütün bunlara rağmen kendilerini her konuda haklı, kültürlü, hayatta hep doğruları yapmış insanlar olarak görürler. Yani kendilerine toz kondurmazlar. mesela eşim ailesiyle bir sorunu olduğunda bunu hiç çekinmeden konuşur. Bense en ufak bir şeyi söylerken isterken boğazım düğümlenir, annem tarafından iğnelenirim, babam alınıp küsebilir. Ciddi sorunlar çıkabilir. Bu yüzden mümkün mertebe içime atarım, konuşmam.
Hamilelik dönemimde eşimle ziyaretimizde ciddi bir tartışma yaşadık ailemle. Sebep benim, eşime karşı yanlış bulduğum bir davranışı annemle paylaşmamdı. sonrasında da onun gelip konuyu babam ve eşime anlatmasıyla olay büyüdü. Ben (evet birazcık sinirli konuştum ama) anne-kız arasında konuşup halledebiliriz diye düşündüğüm bir konuydu. Eşime bazı konularda "tersler gibi" konuştuğunu (gerçekten de üstüste bir kaç kez böyle olmuştu), eğer onun ailesi benimle o tarz konuşssa benim üzüleceğimi, bu şekilde davranmasını doğru bulmadığımı söyledim. Ve bunu eşimle konuşmadığımı (evet konuşmamıştım, onlara karşı hep dürüst olmaya çalıştım) ilk kendisiyle paylaştığımı söyledim. Annem buna karşılık "sen beni terbiye mi edeceksin" diyerek olayı büyüttü. Kendisiyle hiç bir zaman gerçek bir anne-kız olamadığımızı bu olay sayesinde anladım. Hiç bir zaman bir güven ilişkimiz olmamıştı, hiç bir zaman bir sırrımız anne-kız arasında konuşulup tartışılıp tatlıya bağlanan bir mevzumuz olmamıştı. Ve beni bu olayda en çok üzen, annem ve babam bu konuyu eşimin tetiklediğine, ikimizin konuşup bu durumu bilerek yarattığımıza inanmıştı yani benim sözüme inanmamışlardı. Ve tüm bunlar olurken ben 7 aylık hamileydim. Ne annem ne babam en azından, bu kız hamile deyip edecekleri laflardan çıkaracakları olaylardan geri durmadı.
Neyse bu olay çok zor da olsa uzun zaman içinde kapandı gitti..
Şimdiye dönecek olursak, oğlum 8 yaşında. Ailemle uzağız ancak bir evlat olarak her zaman onlara en içtenliğimle dürüst, hiç bir karşılık beklemeden sevgi ve saygı duymaya ve bunu göstermeye çalışıyorum. Herşeye rağmen. Uzaktan yapılabilecek şeyler maalesef sınırlı. Ancak hep haberleşiriz, manevi her konuda destek olmaya yanlarında olduğumu göstermeye çalışırım. Her özel günlerinde sevgimi yansıtacak gönül alacak şeyler yapmaya, hediyeler göndermeye çalışırım. Aman alınmasınlar gücenmesinler diye itina ederim.
Fakat ne zaman bir tatilde evlerine gelsek, hiç bir ön yargım olmadan herşeyi unutup sıfırlayarak gelmeme rağmen, gördüğüm bazı davranışlar, işittiğim bazı sözler, "burdan bir an önce git" diyor bana. İnsan kendi ailesinin yanında da rahat edemiyorsa nerde edebilir? Ben buraya her geldiğimde kendimi mutsuz, içten içe ağlamaklı, hüzünlü, kendini ifade edemeyen, etse de dinlenmeyen, gerçekte sevilmeyen bir çocuk gibi hissediyorum. Ve çocuğumun, eşimin bir davranışına alınacaklar bir olay çıkacak diye hep diken üstündeyim. Çünkü daha önce oldu. Mesela oğlum alışkın olmadığı için bizden başka biriyle kalmıyor. Çünkü daha önce de kalmadı, Oğlumu ben kendim büyüttüm. Oğlum Anneanne ve dedesni seviyor, bunu da söylüyor zaten sürekli. Ama bizsiz sadece onlarla kalamıyor çocukcağız. Buna bozuluyorlar mesela ama sadece basit bi bozulma değil, tavırları değişiyor bize karşı.bir suç işlemişiz gibi. Buna benzer bir sürü şey yaşadım bugüne kadar, bazıları daha bile basit sebeplerdendi. Çocuk bişeye ağlıyor mesela. Buna bile alınıyorlar. "Sizin evde de böyle şeylere ağlıyor mu?" diye soruyor babam örneğin. Sonra annem ordan "bi ağlama tutturdu bu akşam, Allah Allah??" diye değişik bir yüz ifadesi takınıyor. Ben çocuğumla ilgilenmeye çalışırken, normalde sakin bir anne olmama rağmen, annemle babam alınacak diye çocuğuma kızmaya başlıyorum.
Şu yaşımda beni insan yerine koymadıklarını anladığım da çok oluyor. Abimle olan ilişkilerinde de sorunlar var ama onun görüşlerine benden daha çok önem veriyorlar bunu da farkettim. Bir de abimle yaşadıkları sorunlarla ilgili söylenirken (onun olmayıp bizim olduğumuz ortamda) annem bilerek çoğul konuşuyor. "Bütün nazları buğuzları bize, biz kimseye bişey yapamıyoruz" diyor örneğin. halbuki bahsedilen konuyla benim hiç bir alakam yok, sözde abimden bahsediyorlar. Ama laf boşa gitmesin değil mi, bu kız da nasibini alsın.
Ne yapıyorlar sana bu kadar diyeceksiniz belki, bunlar çok bişey değil diyeceksiniz. Ama özellikle annemin bu üstü kapalı, yapmacık, iğneleyici, gıcık iletişim tarzı ve babamın alınganlığı yüzünden bunları açık edemiyor olmam beni içten içe kemiriyor, mahvediyor. Babam nispeten artık daha uyumlu davranıyor ama alınganlığından bişey kaybetmediğini biliyorum. Bu annem benden ne istiyor, neden böyle yapıyor diye düşünüyorum, bazen sinirden gizli gizli ağlıyorum. Ama ne zaman açıkça konuşmaya kalkışsam en ufak bişey söylesem suratlar düşüyor, evde matem havası başlıyor.
Geçen gün dayanamadım gittim yalnızken "anne bi konuşabilir miyiz" dedim. "Noldu, bişey mi yaptım gene, neyi beğenmediniz!" Dedi. "Anne bişey yok, bi anne kız olarak konuşamaz mıyız ya biz senle, n eden böyle yapıyorsun" dedim. "Bilmem, daha önce böyle geldin konuştun sonra bi sürü sorun oldu, artık korkuyorum" dedi. (9 sene önceki olayın lafını sokuyor, kendi haklıymış gibi). "evet o benim de hayatımdaki en büyük travmalardan biriydi merak etme sadece konuşmak istiyorum" dedim. Anlattığım konu şuydu, evlerne geldiğimizde ilk gün gayet iyi davrandığını fakat sonraki günlerde suratının düştüğünü, sanki umduğunu bulamamış gibi söylemlerde bulunduğu, hep bişeylerin altında başka bişey aradığını, benim aileme karşı asla kötü niyetli bir söz söylemeyeceğim ve eğer onu üzen bişey yapıyorsak paylaşmasını istediğimi söyledim.Ben bunları ifade edene kadar "ben naptım, yine neyi beğendiremedik, geliyınuz hoşgeldiniz diyorum, şunu yapıyorum bunu yapıyorum ben daha ne yapayım!" şeklinde bir sürü saçma ve anlayışsız cümle işittim. En sonunda sadece onu üzen bişe varsa anlamak istediğimi (zar zor ve defalarca tekrar ederek) ifade ettim. Cevap olarak da öyle bişey olmadığını söyledi. En iyi günlerini yaşıyormuş, ne olcakmış ki.
Ancak iğneleyici davranışları sürüyor tabi ki. Mesela, son yıllarda bulaşık makinesini hiç kullanmaz oldular. Bir kaç kez anne makineye koysak ya dedim, zor oluyor dedim. Ben de çok yoğun çalışan biriyim. Orda geçirdiğim süre benim için de (sözde) tatil. Yılda bir kaç hafta tatilim var. Zaten yarısı yollarda geçiyor. Yani mümkünse ben de biraz olsun dinlenmek rahat etmek istiyorum. Ama nerde. Tavsiyem konusunda pek istekli olmadı. Geçen gün bulaşık yıkarken gülerek dedim ki "anne hatırlar mısın, dedemlere gittiğimizde eskiden, sen hep bulaşık yıkamak zorunda kalırdın. En son dayanamaz makineye koyardın bulaşıkları, ama onlar da koydurmak istemezdi" bunlar ağzımdan gülerek çıktı. Birlikte yaşadığımız anılardı sonuçta, anne kız güler geçeriz diye düşündüm. Bana cevabı gayet ciddi bi tavırla şu oldu "hıı, siz de şimdi onların konumuna geldiniz mi demek istiyorsun yani?"..
Geçen gece annem bahçedeydi, güzel bir bahçeleri vardır. Oğlumla eşim de aşağı indi. Ben de işimi bitirince yanlarına çıkmak için kapıya yöneldim. Eşim yukarı gelmiş. Çocuk aşağıda mı dye sordum. "Evet annenle yürüyüşe çıktılar şimdi" dedi. İçim birden kıpır kıpır oldu, üçümüz yürürüz diye düşündüm "ben de gideyim :)" dedim. İşte benim de aptal saf tarafım bu, neden gidiyorsun ki. Neyse yola çıktım baktım çok uzakta değiller. Yetiştim. Gülerek tam "buldum siziii" diyecektim ki annem iğneleyici lafını benden önce söyledi "oğlunu bana emanet edemedi, bak bak". Boğazıma bişey düğümlendi yine. O içimdeki neşe uçup gitti. Neşeyle bana doğru gelen oğluma sarılıp, "gerçekten böyle mi düşünüyorsun anne, bunun için geldiğimi mi düşünüyorsun dedim" üzgün bir şekilde. "siz de şakadan hiç anlamıyorsunuz bee herşeye alınıyorsunuz" dedi. Alınganlıkla anlamamakla suçladığı yine bendim.. Yol boyu önüme baktım, hiç konuşmadım. O, mahalleyle ilgili şeylerden konuştu durdu...
Oğlumu büyütürken okuduğum kitaplarda, çocukluğumun travmalarla dolu olduğunu anladım. Şimdiki yorgun, neşeden yoksun ruh halimin nedenlerini kavradıkça bu duygular içimde büyümeye başladı. Bir keresinde yine yalnızken anneme "ben çocukken bu kadar kavga etmek zorunda mıydınız, küçükken bu sebeple çok travma yaşadım. ben şimdi bunların bende yarattığı sorunlarla başa çıkamıyorum" dedim. "Doğru ben sussam sessiz kalsam kavga olmazdı, sessiz kalmadığım için suçluyum demi" dedi. Konuşmanın devamında, ilk defa o kadar üsteledim ve içimdekileri döktüm ki bir şekilde benden af dilemeye mecbur kaldı. Ama maalesef dilediği özürde bile kinaye vardı. İçten bir özür değildi, beni anlamamıştı, bizden yine bir anne kız olmamıştı..
Yeterince uzun yazdım, lütfen kusuruma bakmayın. Gerçek durumları ifade etmeden anlatabileceğim bir konu değildi. Bütün bunları ben mi abartıyorum yoksa gerçekten yaşadıklarım, ailemin bana davranışları normalin dışında mı, bir görüşe, tavsiyeye ihtiyacım var. Yaşadıklarımı üzüntülerimi ailemle açıkça konuşamıyorum ama bunlar içimi kemiriyor. Zaten çok akrabamız yok, çocuğumu da anneanne dedesinden mahrum bırakıp iyice yanlızlaştırmak istemiyorum. Ama bir anne neden çocuğunun her davranışının altında bir kötü niyet arar gerçekten anlamıyorum ve çok üzülüyorum. Hele ki en son size de bahsettiğim bu yürüyüş olayında ettiği laf beni çok üzdü. Yine içimde çocukça bir anlık beliren o neşe uçup gitti ve yerine üzgün, mutsuz, anlaşılmamış kişi geldi. Benim çocukluğum hep böyle mi geçti, bilmiyorum..