- 29 Mayıs 2017
- 24.901
- 113.525
-
- Konu Sahibi Idrakyollariiltihabi
- #221
Eşimle yakınlaşma çabalarımız halının altına süpürüldü maalesef. Bu kaos içinde öylece kaldı. Kavga etmiyoruz ama bir yakınlaşma da yok.
Yas tutma mevzusuna gelince, evet tutamadım. Zaten dayımı kaybettikten iki ay sonra yengemi kaybettim ki dayıma üzülmek için hiç fırsatım olmadı. O iki ayda yengem ağır durumdaydı ona destek olmak zorundaydım. Bazen sayıma ihanet ettiğimi bile düşünüyorum. Yeterince üzülemedim bile diyorum. Yengemin ardından aileme destek olmam gerekiyordu. O arada ameliyat oldum. Ağrılı bir süreçti. Ameliyatın ardından abim ve çocuklar ailemin yanına taşındı. Yengemin ailesi epey sorunlar çıkardı vs. Üzülemedim yani buna vakit olmadı.
Eşimle olan durumumuz çok değişik. Tarif edemiyorum. Acayip bir soğukluk var aramızda. Konuşuyoruz, gülüyoruz onlarda sıkıntı yok. Ancak görücü usulü tanışup yakınlaşmaya çalışan ama çekinen iki insan Gibiyiz. Değişik bir mesafe var aşamadığımız. Zor durumlarda ben ona desteğim, o da bana. Bunlarda sıkıntı yok. Ancak birbirimize ihtiyacımız olduğunu söylemiyor ve hissettirmiyoruz. Birbirimizin sevgisine muhtaç olduğumuzu asla çaktırmıyoruz. Kuyruğu dik tutma çabası var ve bu çok manasız. Aşılır mı bilmiyorum...
Ayy sende haklisin simdi bu acidan bakinca genelde bu durumdakiler pek dsari yansitmaz ama kendini yer bitirir tabi cok yakin cevre biliyosa onlar icin sikintiyani sizin sürekli bişeylere müdahale edeceğinizi anlasa o kişiler emin olun bi süre sonra sizin gibi olurlar ve bu çok gıcık bi durum benim eşimin sülalesi öyle adamların yanında konuşurken bin kere düşünüp öyle cevap veriyorum çünkü herşeyden nem kapıyorlar ve böyle insanlar kendilerini hasta ettikleri gibi çevresinde ki insanları da psikolojik yıpratıyorlar inanın dışa vurulunca bu duygular hiç çekilmiyor sizin gibi insanlar bence biraz kendinize gelin ve herkesi olduğu gibi kabul edin....
Bi gun cesaretimi toplarim umarimBu anlattiklariniz bile kayginizi kontrol edemediginizi gosteriyor. Ben isim olmadıgı donem devletin psikiyatri bolumune gittim. Gitmeden once aile doktorumuza danistim. Kimi onerirsiniz diye ve su kisinin tavsiyesiyle geldim diye belirttim. Kendin gitsen bile ilgileniyorlar. Doktorlar dalga gecmez. Bazisi paldir kuldur konusabiliyor. O zamanlar da adam hakli diyip cikmisligim var:)))
ay dedem geldi aklima o da oyle yapardi bayramda nezaman gelceksiniz diye arar bunaltir gidincede 5 dksonra ee nezaamn donus derdi hepimiz gulerdik ama niueti kesinlikle kovmak degil herkese oyle yaptgi icin huyunu bilirdik.Eşim de öyle. Eylemleri kötü niyetle gerçekleşmiyor ama fazlaca doğal. Mesela annemler otururken "kalacak mısınız anne" "diye sorar. Sorma amacında bir kötülük ya da misafir sevmeme durumu yok. Ancak bana göre misafire kalıp kalmayacağı sorulmaz. Ya da ne zaman gideceği. Örneğin hava çok yağmurlu ise ve trafik varsa eşim yolda sıkıntı yaşamamaları için ne zaman yola çıkmayı düşündüklerini sorar. Ben yerin dibine girerim o anda. Mutfağa çekip "sen ev sahibisin ve böyle sorular sormamalısın. Niyetin ne olursa olsun" derim. Ama değişmez durum. Düşünmeden konuşmaya devam.
Ailenle yasadigin birikimler cikiyor sanirim altinda benimde oyle bazi sacma sapan eski detaylar buraya surukluyor ama cozum malesef olmuyor sanirim ilac yolu da denenmeliYorumlarınızı çok beğeniyorum. Onu belirteyim önce. Naif, insanı rahatlatan bir üslubunuz var. Tekrar tekrar okudum bu yüzden yazdıklarınızı.
Çocukluğuma hiç inmek istemem travmalar ile dolu o dönem. Aştığımı sansam da bir şekilde karşıma çıkıyor işte. Benim en büyük korkum, şayet bu yaşadığım durum mükemmeliyetçi olmaksa oğlumun hayatını mahvetme ihtimalim. Her ne kadar çocukların eğitimi konusunda rahat düşünen, asla başarılı olma takıntısı olmayan bir zat olsam da buna engel olabileceğimi pek sanmıyorum. Zira yaramaz ve şımarık çocuk yerine anlamayan, mantığa sığmayan hareketler sergileyen çocuk daha çok geriyor beni.
Dün annem doğum gününde "idrak, biz izin versek ve engel olmasak çok farklı yerlerde olabilirdi. Ama kader işte" deyince buz kestim bir anda. 31 yaşındayım ve bu özleştiri için çok geç kaldı. Hayatımı mahvettikten sonra bunları söylemesi beni daha çok sinirlendiriyor. Hala kendini haklı görse inanın daha az üzüleceğim belki de.
Farkındalık kısmı tamam ama kabullenme kısmında ciddi sıkıntılar var bende. Önerinizi dikkate alacağım, kitabı temin edeceğim. Her ne kadar eski kitap kurdu hallerimden eser kalmamış olsa bile, kendime yaptığım en büyük kötülük okumayı bırakmak olsa bile belki bu konuda atacağım adım bile beni iyileştirebilir.
Kesinlikle öyle. Memnuniyetsiz bir insan kendisi. Konuşuyorum bana hak veriyor, haklısın diyor. Biraz çabalıyor sonra yine aynı. Onun kafasında bazı değişmez kurallar var. Çok parası olmalı, tamamen sağlıklı olmalı, uslu bir çocuğu olmalı. Bunların biri bile eksikse hiçbir şeyden zevk almaz.
Evet eşimin, temelde özgüven eksikliği mevcut. Her ne kadar bunu uç davranışlar ve umursamazlık ile örtbas etmeye çalışsa da var. Bu yüzden böyle şeylerden haz etmez. Beş kardeşin en küçüğü kendisi. Ve hayatı boyunca sen dur biz hallederiz denilerek büyümüş. Neyse ki yapısı gereği çalışmayı seven, sorumluluklarına sadık bir insan. Ancak ne zaman ufak bir aksilik olsa, birilerinin onu toparlamasını ve teselli etmesini bekler. Asla hiçbir şeyden memnun olmaz. Çoğunlukla negatif bir insan.
Merhaba hatunlar.
Baştan belirteyim uzun uzun anlatacağım derdimi. İki satır yazı okumaya üşenenler için uygun bir konu değil. Sabah sekizden itibaren ayaktaydım, bünyem o kadar yorgun ki umarım zihnimi toparlayıp derdimi en doğru şekilde ifade edebilirim.
Başlıkta yazdığım mevzu derdimdir. Uzun zamandır çözmeye çabaladığım ancak başaramadığım, hayatımın tamamını etkileyen bir sorun bu. Öyle ki artık insan içine çıkmak istemeyecek kıvama geldim. Bugün yaşadıklarımı anlatayım, belki bir yerlerden bir şeyler yakalanır da "sebebi ve çözümü bu" denir.
Bugün eşimin doğum günüydü. Eşimin ailesi doğum günü kutlamaz. Partide coşmaktan bahsetmiyorum iyi ki doğdun bile demezler. Onlar böyle imiş, sorgulamıyor ve kabulleniyorum bu durumu. Benim ailem de aksine özel günlere fazlaca önem verirler. Eşimin ailesinin tutumunu bildikleri için, eşime sürpriz yapıp gelmek istediler. Ben de kendimce hazırlık yaptım. Oğlumla hazırlık yapmak adeta işkenceydi ama başardım. Ailem elinde pasta "iyi ki doğduunn damaaat" naraları ile geldiler. Eşim ailesinin genetiğini gururla taşıdığından olsa gerek adeta bir kalas, efendime söyleyeyim bir ruh emici gibi "aaa anne" dedi. Bu tepki içerisinde; şaşkınlık, mutluluk falan barındırıyor ama kimse anlamıyor. Çünkü nasıl anlasınlar ki.
Birinci utanma, eşim adına: neden daha normal tepkiler veremiyor bu adam. Hayır yani aa anne çok teşekkür ederim ne güzel sürpriz buyurun gelin deyip gülümsemek ne kadar zor olabilir ki? Benim enerjimi sömürüp ruhumu emdiği yetmiyor, insanların heyecanlarını da baltalıyor.
Sonra çay, ikram faslı başladı. Oğlum oradan oraya koştururken kayınvalidem de olağanca doğallığıyla oğlumun ona ne kadar düşkün olduğundan, bir gün görmese ne kadar özlediğinden bahsediyordu. Bir yandan da benim sıpaya "koşma dur düşersin. Gel yemek ye yemek. Ay ne tatlı kurban olurum" gibi söylemlerde bulunuyordu. Zaten annemler henüz kapıdan girerken "ay çoraplarını çıkardı idrak çorap yok mu çorap" diye yırtınıyordu. Çünkü ben annemlere hoş geldin diyene kadar çorapsız bekleyemez. Mazallah çorapsızlıktan nöbet falan geçirir.
İkinci utanma kayınvalidem adına: 65 yaşında kadın toplum içinde nasıl davranması gerektiğini, nerede ne konuşması gerektiğini bilmiyor. Hele hele tavırlara bak. Havan kime olum senin? Hayır yani torununa düşkün olduğunu kime neden ispat etmeye çabalıyorsun? Amaç ne ola ki.
Oturduğumuz iki saat boyunca gerim gerim gerildim. Eşim neden sohbet etmiyor? Oğlum neden kuzenine koala gibi yapışıp çocuğu Taciz ediyor? Abim neden kardeşime manalı manalı bakıp güldü? Kardeşim çok mutsuz görünüyor. Tabi sıkıldı çocuk. Benim kalas koca yine saçma sapan çıkışacak çocuğa. O bunu düşünecek, öteki böyle davranacak vs vs. Beynim yanıyor. Asla salamıyorum kendimi. Herkes adına empati kurup, mümkün olsa herkesin davranışlarını kontrol etmek istiyorum. En azından görgü kurallarına riayet edecek ölçüde davransınlar istiyorum.
Bu durum öylesine kontrol edilemez bir hal aldı ki bende, kalabalık ortamlarda inanılmaz geriliyorum. Kim ne saçmalayacak, kim neye üzülecek, kim nasıl davranacak diye düşünmekten ve kasılmaktan vücudum ağırıyor artık.
Ne kadar açık ve doğru ifade edebildim kendimi bilmiyorum. Yakın zamanda bu olayı yaşadığım için bu örnekleri verdim. Ancak konudaki olaylar kadar basit değil durum. Mesela eşimle bir yere yemeğe gideriz. Garsona neden daha nazik konuşmadı diye gerilirim. Gidip garsona sarılarak "kusura bakma ailesi de böyle patavatsız. Genetik işte naapcan" demek istiyorum. Annemle bir topluluktayken, annemin o muhteşem beyin yakan esprilerine tanık olunca herkese dönüp "gerçekten gülmek zorunda değilsiniz. Ben anlıyorum acınızı" demek istiyorum. Bunun gibi bir sürü örnek sayabilirim size.
Gerçekten, samimiyetle soruyorum. Aman bana ne ki demeyi nasıl başarıyorsunuz. Herkesin adına düşünüp üzülmemeyi nasıl başarıyorsunuz? Ben çok yoruldum bu durumdan. O kadar çok düşünüyorum ki mevzunun sonunda "keşke daha normal davranan biriyle evlenseydim" diyecek duruma geliyorum. Sonra bir de böyle düşündüğüm için üzülüyorum. Manyak mısın kızım adam sen anksiyete atağı geçirme diye kişiliğini mi değiştirsin diyorum.
Anladınız değil mi beni? Anlamadığınız kısımlar varsa sorun cevaplayayım. Bakın mesela bu saat oldu inanılmaz uykusuzum ama uyuyamıyorum. Çünkü bu akşam hiç kimsenin mutlu olmadığını düşünüyorum. Şöyle olsaydı daha iyi olurdu diyerek zamanı geri çevirmek istiyorum. Bir dostumun dediği gibi, incelikler yüzünden mi bunlar, yoksa ben dümdüz deli miyim. Şimdiden teşekkürler.
Başkalarının yüklerini sırtlama. Ama bu nasıl yapılır? Bir daha bir araya gelme bu ekiple. Seneye dışarda kutlayın doğum gününü. Kv ile görüşmeyi azalt. Bir meşguliyet edin. Bir iş, kurs vb. Başka bir şeylerle beynini yor. İnan daha iyi hissedeceksin. Çocuğunu yarım gün kreşe ver.Merhaba hatunlar.
Baştan belirteyim uzun uzun anlatacağım derdimi. İki satır yazı okumaya üşenenler için uygun bir konu değil. Sabah sekizden itibaren ayaktaydım, bünyem o kadar yorgun ki umarım zihnimi toparlayıp derdimi en doğru şekilde ifade edebilirim.
Başlıkta yazdığım mevzu derdimdir. Uzun zamandır çözmeye çabaladığım ancak başaramadığım, hayatımın tamamını etkileyen bir sorun bu. Öyle ki artık insan içine çıkmak istemeyecek kıvama geldim. Bugün yaşadıklarımı anlatayım, belki bir yerlerden bir şeyler yakalanır da "sebebi ve çözümü bu" denir.
Bugün eşimin doğum günüydü. Eşimin ailesi doğum günü kutlamaz. Partide coşmaktan bahsetmiyorum iyi ki doğdun bile demezler. Onlar böyle imiş, sorgulamıyor ve kabulleniyorum bu durumu. Benim ailem de aksine özel günlere fazlaca önem verirler. Eşimin ailesinin tutumunu bildikleri için, eşime sürpriz yapıp gelmek istediler. Ben de kendimce hazırlık yaptım. Oğlumla hazırlık yapmak adeta işkenceydi ama başardım. Ailem elinde pasta "iyi ki doğduunn damaaat" naraları ile geldiler. Eşim ailesinin genetiğini gururla taşıdığından olsa gerek adeta bir kalas, efendime söyleyeyim bir ruh emici gibi "aaa anne" dedi. Bu tepki içerisinde; şaşkınlık, mutluluk falan barındırıyor ama kimse anlamıyor. Çünkü nasıl anlasınlar ki.
Birinci utanma, eşim adına: neden daha normal tepkiler veremiyor bu adam. Hayır yani aa anne çok teşekkür ederim ne güzel sürpriz buyurun gelin deyip gülümsemek ne kadar zor olabilir ki? Benim enerjimi sömürüp ruhumu emdiği yetmiyor, insanların heyecanlarını da baltalıyor.
Sonra çay, ikram faslı başladı. Oğlum oradan oraya koştururken kayınvalidem de olağanca doğallığıyla oğlumun ona ne kadar düşkün olduğundan, bir gün görmese ne kadar özlediğinden bahsediyordu. Bir yandan da benim sıpaya "koşma dur düşersin. Gel yemek ye yemek. Ay ne tatlı kurban olurum" gibi söylemlerde bulunuyordu. Zaten annemler henüz kapıdan girerken "ay çoraplarını çıkardı idrak çorap yok mu çorap" diye yırtınıyordu. Çünkü ben annemlere hoş geldin diyene kadar çorapsız bekleyemez. Mazallah çorapsızlıktan nöbet falan geçirir.
İkinci utanma kayınvalidem adına: 65 yaşında kadın toplum içinde nasıl davranması gerektiğini, nerede ne konuşması gerektiğini bilmiyor. Hele hele tavırlara bak. Havan kime olum senin? Hayır yani torununa düşkün olduğunu kime neden ispat etmeye çabalıyorsun? Amaç ne ola ki.
Oturduğumuz iki saat boyunca gerim gerim gerildim. Eşim neden sohbet etmiyor? Oğlum neden kuzenine koala gibi yapışıp çocuğu Taciz ediyor? Abim neden kardeşime manalı manalı bakıp güldü? Kardeşim çok mutsuz görünüyor. Tabi sıkıldı çocuk. Benim kalas koca yine saçma sapan çıkışacak çocuğa. O bunu düşünecek, öteki böyle davranacak vs vs. Beynim yanıyor. Asla salamıyorum kendimi. Herkes adına empati kurup, mümkün olsa herkesin davranışlarını kontrol etmek istiyorum. En azından görgü kurallarına riayet edecek ölçüde davransınlar istiyorum.
Bu durum öylesine kontrol edilemez bir hal aldı ki bende, kalabalık ortamlarda inanılmaz geriliyorum. Kim ne saçmalayacak, kim neye üzülecek, kim nasıl davranacak diye düşünmekten ve kasılmaktan vücudum ağırıyor artık.
Ne kadar açık ve doğru ifade edebildim kendimi bilmiyorum. Yakın zamanda bu olayı yaşadığım için bu örnekleri verdim. Ancak konudaki olaylar kadar basit değil durum. Mesela eşimle bir yere yemeğe gideriz. Garsona neden daha nazik konuşmadı diye gerilirim. Gidip garsona sarılarak "kusura bakma ailesi de böyle patavatsız. Genetik işte naapcan" demek istiyorum. Annemle bir topluluktayken, annemin o muhteşem beyin yakan esprilerine tanık olunca herkese dönüp "gerçekten gülmek zorunda değilsiniz. Ben anlıyorum acınızı" demek istiyorum. Bunun gibi bir sürü örnek sayabilirim size.
Gerçekten, samimiyetle soruyorum. Aman bana ne ki demeyi nasıl başarıyorsunuz. Herkesin adına düşünüp üzülmemeyi nasıl başarıyorsunuz? Ben çok yoruldum bu durumdan. O kadar çok düşünüyorum ki mevzunun sonunda "keşke daha normal davranan biriyle evlenseydim" diyecek duruma geliyorum. Sonra bir de böyle düşündüğüm için üzülüyorum. Manyak mısın kızım adam sen anksiyete atağı geçirme diye kişiliğini mi değiştirsin diyorum.
Anladınız değil mi beni? Anlamadığınız kısımlar varsa sorun cevaplayayım. Bakın mesela bu saat oldu inanılmaz uykusuzum ama uyuyamıyorum. Çünkü bu akşam hiç kimsenin mutlu olmadığını düşünüyorum. Şöyle olsaydı daha iyi olurdu diyerek zamanı geri çevirmek istiyorum. Bir dostumun dediği gibi, incelikler yüzünden mi bunlar, yoksa ben dümdüz deli miyim. Şimdiden teşekkürler.
Eşiniz benim eşime benziyor aslında. Paraşüt ebeveynlerle yetişmiş, her işi ana baba tarafından halledilmiş, onlara bağımlı hale getirilmiş, işkolik (çünkü bildiği ve ailesinin yapamadığı bir tek bu var), olumsuza odaklanmış...Ama aynı zamanda çok iyi niyetli bir insan. Yönlendirilmeye ihtiyacı var, olaylara farklı bakış açısından baktırılmaya. Zira hep olumsuz gösterilmiş ona yetiştirilirken. Hep korunmuş.
Haksız mıyım? Benzerse önerilerim olabilir, zira az çok eşimi olumluya çevirdiğimi düşünüyorum.
Eşinizi de bu şekilde sürekli eleştirir misiniz ?
Birebir yazdığınız gibi eşim. İşkolik olması da dahil. Lütfen yazınız önerileri, çok isterim. Zira bu halleri kendisinden soğumama sebep oluyor.