Başkaları adına utanmanın da bir sınırı olmalı sanki.

Bir düşün, herkes hayat enerjisini birşeylerden alır, kimi kendini birilerine adayarak, kimi aşka aşık olarak, kimi severek, kimi sevilerek yakalar hayat enerjisini, sevilmeye alışık biri o sevgiyi hissetmezse modu düşebilir gibi geliyor bana, farazi konuşuyorum elbette ama senin bu hallerinin altında mutlaka bir sebep yatıyor, onu bulabilirsen zaten gerisi çorap söküğü gibi gelir sanki, yani umarım.
Munecim şu nokta tespitlerin beni benden alıyor.geçen de de okumustum bir konuda, pes demiştim.. :)
 
Bırak hersey olacagına varsın bu kadar düşünürsen fazla yasamazsın canım. Zamanında her gıttıgımız yerde kv nın pesine dolanırdım yıne benı rezıl edecek bişey yapmasın diye, 2 yasında cocugun pesıne dolanır gibi. Ama ne yapar eder yıne o patavatsız manasız hareketlerını be konusmalarını yapar benı yerın dıbıne sokardı toplum içinde. Baktım olacak gıbı degıl gıttıgım gıcnır yerden zevk alamıyorum ve kadın zaten amacını bı sekılde gerçekleştiriyor saldım kendı halıne. Herkes yaptıklarından sorumlu kımse kımsenın adına utanmak zorunda degıl herkes kendı yaptıgından utansın.
 
Estağfurullah had aşmak ne demek çok teşekkür ederim yazdıklarınız için. Mutlu ya da mutsuz olmak insanların kendi tercihi midir gerçekten? Ben pek beceremiyorum mutlu olmayı. Tercih edilebilir bir şey ise ben beceremiyorum demek ki. Ama en azından çok fazla istiyorum mutlu olmayı. Mutsuz ölmek istemiyorum :)

Arkadaşın dediğine kesinlikle katılıyorum. Mutlu olmak insanın kendi elinde. Sana bir kaç yöntem önerebilirim terapistlerimden öğrendiğim :)

Öncelikle geçmişte yaşadığın şeyleri geçmişte bırakacaksın. Çok zor hatta bence en zoru bu biliyorum ama geçmişe takılı kalarak yaşamak insanı çok yoruyor ve mutsuz ediyor. Daha sonrasında insanları affedeceksin, onları anlamaya çalışacaksın. Yaptıkları şeylerden hep güzel olanlarını seçeceksin, beyninde yapılan kötülükler yerine iyilikleri düşünüp duracaksın. Ha bu dediklerimi tabii ki senin için önemli olan insanlar için yapacaksın. Annen, baban, kardeşlerin ve tabii ki de eşin için. Eğer eşin için annesi aşırı değerliyle mecburen kv için de...

Ben 7.5 yıldır evliyim. O kadar çok şey yaşadım ki. İlk defa birileri tarafından sevilmedim (eşimin annesi). Herkes tarafından her zaman çok sevilen, değer gören, güzel bulunan bir bayanken eşimin annesi her fırsatta beni yerin dibine soktu. Öz güvenimi o kadar yitirmiştim ki aynaya baktığımda kendimi güzel bile bulmuyordum. Neler etti o kv bana 4 yıl boyunca. Aslında yüzüne bakmasam haklıyım ama sırf eşimin hatrına işte her şey... Son 3.5 yıldır da el üstünde tutuyor, yaptıklarını telafi etmeye çalışıyor ama ben geçmişte yaptıklarında kaldığım için ne mutlu oluyor ne de eşimi mutlu edebiliyordum. Sonra terapiye başlamaya karar verdik, değişti her şey. Mutlu olmayı tekrar başarabildim...

Eşinle alakalı da sana şunu söyleyebilirim, benim eşim de asosyal çünkü... Onun sevdiği aktiviteleri yapmaya çalış. Adam futbol seviyorsa al tuttuğu takımın biletini maça gidin beraber. Yani illa yapmaktan hoşlandığı bir şey vardır. Eğer oğlunla dışarı çıkmaktan keyif almıyorsa ki erkekler maalesef öyle, mızmızlanıp duran bir çocukla dışarı çıkmayı asla istemezler, benim eşim de öyle :KK43: Ayda bir de olsa oğlunu bırak babaannesine beraber bir şeyler yapın. Emin ol bu ikinize de o kadar iyi gelecek ki... Ben artık öyle yapıyorum. Ayda bir gece bırakıyorum oğlumu dayısına ya da babaannesine eşimle beraber dışarı çıkıyoruz. Hem bu birbirinize yakınlaşmanız için de önemli. Anne-baba saati olmalı kesinlikle ayda bir de olsa... İlk başlarda çok huzursuz olacaksın, vicdan azabı çekeceksin oğlunu bıraktığın için ama sonra alışıyorsun, hatta iyi ki de yapmışız böyle bir şey diyorsun :)

Değişmek senin elinde emin ol. Sen değiştiğinde eşin de seninle beraber değişecek bak göreceksin...
 
Estağfurullah ne özürü efenim :) söylediğiniz her şey doğru. Kabul ediyorum lakin bunun yöntemi ne onu bilmiyorum. Örneğin bu insanlar bir araya geldiğinde gerilmemek adına ne yapmalıyım. Çünkü bunları doğru bulmam, davranışımı değiştirmek için yeterli olmuyor mesela. Bir şekilde bör yöntem geliştirip sizin gibi sağır olmalıyım. Ben daha çok mirket gibi etrafı gözlüyorum ne olacak diye.



ben bu durumu asmak icin ise ortami terk etmekle basladim

öyle küskün tavirli olarak da degil

iki dk yatak odasina attim kendimi
uc dk banyoda oyalandim
bes dk mutfakta oturdum ya da bulasik falan topladim

gormeyince kafaya da takmazsiniz cunku
birlikte oldugunuz iki saat icinde caktirmadan toplamda ufak ufak molalari yarim saat yapip kendinize es verebilirsiniz


cok sinir oldugum biseyse kendi kendime sinirlenip sakinlesip ciktim

gozume takilmasin hir cikmasin diyeyse sarki soyledim ki bu cok ise yarar
duymak istemiyosam dusunmek istemiyosam surekli sarki soylerim

kurban bayraminda esimin ailesi geldiginde mesela kv benim uzerimden prim yapmaya bayildigi icin beni midiklamaya basliyodu. kimseye caktirmadan yatak odasina yatip sakinlesip dinleniyodum.
boyle olunca esim anlayip gelir yanima uzanir sarilir oper. cok sinirliysem sakinlestirir, normal kafa dinlemek istiyosam ya cilvelenip eglendirmeye çalışır ya da sessizce sarilip yatar. sonra beni ikna eder beraber iceri gideriz. ben sen git desem de bensiz gitmez.

sizin eski bi konunuz esinizle ilgiliydi mesela. esinize karsi adim atmistiniz, devami geldi mi acaba. yoksa bu yogunluk ve yorgunlukta halinin altina mi supurdunuz. esinizle aranizdaki durumlari duzeltince en buyuk destekcinin her zaman o oldugunu farkediceksiniz.


bi uyeye yazmissiniz mesela; cok agir seyler yasamissiniz, ust uste çok kayip vermissiniz. peki yaslarini tutabildiniz mi. kendinizi tutup dik durmaya mi calistiniz. bence her zamanki gibi dik durup yasi bile yeterince yasamadiniz.

erkekler genelde cocuk gibi oluyo. benim esim oglum daha bi kac aylikken baslamisti. bu ne zaman buyicek, suna bak annesine yapisiyo, onun yuzunden karimiza da sarilamiyoruz, opemiyoruz, beraber yatamiyoruz.... diyorum 18 yasina gelsin de evden atalim biz bunu basbasa kalalim. o zaman da ben ogluma kiyamam bak çok tatli annesi diye basliyo konusmaya. gunde 4 saat uyuyosam bi saatinden feragat edip esimle ilgilenmeye basladim. beraber vakit geciriyoruz birbirimizle ozlem gideriyoruz. o zamandan beri de cok daha yardimci, guler yuzlu ve anlayisli.

bide sinirlensem de soylenmeyip dedigimi yaptirmanin bi yolunu arayip bi sekilde bulmaya calisiyorum. eskiden esim doluya bosa konusup kendi kendine sinirlenip benden cikarirdi. o kadar zoruma gider o kadae uzulurdum ki evden hic cikmamaya basladim, esime de sana kiriliyorum sen soyle yapiyosun demeyip icime atiyodum, canim istemiyo diyodum. markete bile cikmaz olmustum artik esimle. bakti herkesle disari cikip egleniyorum plan program yapiyorum, onla her cikmamiz olay oluyo kendini baya torpuledi. simdi siz %95 hakli olabilirsiniz disarda kizmakta. ama o soylenmeyi dinlemek o kadar zor ki anlatamam. esiniz hatali olsa da yola getirip soylenmeden sinirlenmeden gidip gelecek bi cozum bulmalisiniz. esinizdeki sıkıntıların cogunun sizi cok ozlemesinden kaynaklandigini dusunuyorum.


yani sizin once gücü birakip gucsuzlukle biraz zaman gecirmeniz sart. esinizle eski zamaninizi yakalamalisiniz. yasayamadiginiz acilari serbest birakip acilarinizi yasayabilmeniz lazim. bi yardim alsaniz hic degilse biraz orda kafa dinlersiniz gibi geliyo bana.


bide bi anne icin bunu duymak hosunuza gitmez tabiki, haddimi asiyo olabilirim cok ozur dileyerek soyluyorum. siz bu kadar buyuk bi cadi cazanini kafanizda kalbinizde hapsetmeye calisiyosunuz ya, ne kadar yansitmasaniz da cocuklar sanki icimizi okuyo gibi hissediyo herseyi. acaba oglunuz da bunu hissettigi icin hircinligi da bu yuzden olabilir mi.

ben kucukken annemin agladigini bi kere gordum. cok sert ve dik dururdu. ona hic bisey anlatip soyleyemezdim. o yaralarini gostermezdi yarasi yok sanip anlamaz beni diye dusunurdum. tabi samimi olmamamizda annemin evlat yetistirmedeki yanlis tutumlari da vardi. ama gercekten anlatacak gucsuz duracak cesaretim olmadi hic aileme karsi. uzuldugum icin gitmek istemesem canim istemiyo diye bilirlerdi. gardinizi indirmeniz en cok oğlunuzla aranizdaki meseleyi çözecek belki de


yine ne bulsam araya sokusturmus gibi olmusum ama bence bunlarin hepsi komplike ayiramadim birbirlerinden
 
Bu hanfendi hakkında ekşi sözlükte yazılanları bi okuyun derim :) bir de insanları din üzerinden kandırmaya çalışmaları yok mu bu tarz insanların, o yüzden tavsiye ederken dikkat etmekte fayda var

Uyarınız için teşekkür ederim ama ben kendisini oldukça fazla araştırdım. Din üzerinden kandırma işine zaten çok karşıyım. Bu hanım, zaten dinimizde olan şeyleri bize sunuyor, dualar vs bunları kendi uydurmuyor.

Konuyu bölmek istemiyorum, konu sahibi de kusura bakmasın.
 
Peki en azından kendi çekirdek ailesi ile bir şeyler yapma isteğinin olması gerekmez mi? Eşim, ben ve oğlumuz çıktığında çocuk durmuyor geriliyorum diyerek çıkmak istemiyor. E madem dışarıda durmuyor aile içi sosyalleşelim birine gidelim desem, ben sıkılıyorum ev muhabbetlerinde diyor. Yani onun sosyalleşmesi için istediği tüm şartların yerine getirilmesi gerek. Yaramazlık yapmayan sakin duran bir çocuk olmalı mesela. E o da bizde yok. Elimizde bulunan örnek bu şekil ne yapalım.

Tamam salayım ne istiyorsa onu yapsın, nausl istiyorsa öyle yaşasın diyorum ama demek ki tam manasıyla kabullenmiş olmuyorum ki, bu tür olaylarda öfkem artıyor.

Eşiniz hiç bir şekilde memnun olmayan bir tip gibi duruyor burdan..Bu da sizi çok yoruyor ve geriyor sanırım. Eşinizle bu konuyu konuştunuz mu hiç? Yani siz de insansınız, sosyalleşmek, eşle birlikte birşeyler yapmak evliliğin doğal parçası. Ayrıntılı yazdığınızda size hak verdim.

Çocuğunuz olmadan arada bir yemeğe sinemaya vs gitmek de mi istemez?
 
Herkesin bir kişiliği vardır kişiliği değiştirmekte çok zordur.Bir de kimse mükemmel değildir ve bizim gibi tepki vermemeleri bizim gibi konuşmamaları normaldir.Eşinize fazla yüklenmiyormusunuz yada ağır kelimeler değil mi bunlar.Herkes coşkuyu sevmez yada konuşmayı sevmez bu çok normal değil mi?Yada duygularını belli edemez.Size yada ailenize saygısızlık yoksa ve kişiliği öyleyse bırakın.Aynı şey anne kv ve çocuk içinde geçerli.Terapiste gitseniz yoksa bu şekilde kendi hayatınızı zorlaştırırsınız ve şu an olduğu gibi sevdiklerinizle bile zaman geçirirken mutlu olamazsınız.Malesef bir süre sonra onlar da mutsuz olacak o yüzden akıl okumayı başkaları yerine utanmayı bırakın sevdiklerinizle hoş vakit geçirin.
 
Tamam kızma yahu bana ne evet :) kendi ilişkilerimi mükemmel yönetmek mi. Ay ben gülerim bok gibi benim ilişkiler afedersin :) benim kendime hayrım yok insanlara faydalı olayım diye düşünüyorsam demek ki.

yok canim niye kizayim,
cok merak etdiyorum ondan bir kaz kez sordum,
cevap vermemissin ama :KK70:
sen de kendine sor bence, belki boyle boyle vaz gecersin.

genc yasta kanser olursun boyle her seyi kafana takarsan, relax baby:stop:
 
Ondan eminim zaten. Eşim de annem de inanılmaz rahat insanlar. Önemsiyor olsalar bile bu onlar için sonrasında laf sokup rahatlamak için bir sebep olur sadece. Öyle derinden etkilenmezler.
O zaman rahat olmaya çalış. Yapacak başka birşey yok zira bu saatten sonra değişmezler. Arada kalıyorum diye düşünme ,aslına bakarsan hepsinin tavrı birbirini gayet dengeliyor.
 
Bittabi kimse çıkamadı kendim dahil :) böyle düşününce zaten insanlardan beklentimi minimum düzeyde tuttuğumu fark ediyorum. Ütopik isteklerim yok genel davranışları ile ilgili. Nezaket timsali ebeveynler, incelik saçan bir eş değil beklentim. Dediğim gibi, boş ve yersiz konuşmalar olmasın. Ne bileyim bir düşünsünler en azından "ben bunu neden söyledim" diye. Bunu söylerken karşımdaki insana rezil olur muyum vs.

Beni geren asıl sebep de bu. Hani asgari düzeyde saçmalamamayı başarmak neden bu kadar zor insanlar için.
Sertap Erener'in bir şarkısı vardı pek severdim, "incelikler yüzünden" diye... Bazı insanlar sizin gibi "incelikli" düşünür. Olaylarda detaya kaçmaya meyillidir. Kendimden biliyorum ve az da olsa sizin yaşadığınız sıkıntıları ben de yaşıyorum. Fakat unutmamak gereken bir şey var ki çoğu insan böyle düşünmez, aklına geldiği gibi konuşur. Öncesini sonrasını pek düşünmez ve bu bir yapı, belki kapasite, belki zeka, belki de düşünce alışkanlığı meselesi...(Burada zeki olmadıklarını değil, zekanın farklı alanlarında belki daha iyi burada belki yüzeysel olduklarını düşünüyorum). Kemikleşmiş bir durum olduğundan da maalesef sizin beklentileriniz asla tam olarak karşılanmayacak... O nedenle biraz daha "relax" olmayı öğrenmeli ve insanların söylem ve davranışlarını kendi kişiliğimiz üzerinde baskı olarak algılamamalıyız.
 
Sertap Erener'in bir şarkısı vardı pek severdim, "incelikler yüzünden" diye... Bazı insanlar sizin gibi "incelikli" düşünür. Olaylarda detaya kaçmaya meyillidir. Kendimden biliyorum ve az da olsa sizin yaşadığınız sıkıntıları ben de yaşıyorum. Fakat unutmamak gereken bir şey var ki çoğu insan böyle düşünmez, aklına geldiği gibi konuşur. Öncesini sonrasını pek düşünmez ve bu bir yapı, belki kapasite, belki zeka, belki de düşünce alışkanlığı meselesi...(Burada zeki olmadıklarını değil, zekanın farklı alanlarında belki daha iyi burada belki yüzeysel olduklarını düşünüyorum). Kemikleşmiş bir durum olduğundan da maalesef sizin beklentileriniz asla tam olarak karşılanmayacak... O nedenle biraz daha "relax" olmayı öğrenmeli ve insanların söylem ve davranışlarını kendi kişiliğimiz üzerinde baskı olarak algılamamalıyız.

Benim annem anlattığınız gibi, çok domdom konuşur, asla düşünmez ötesini berisini, içinden geldiği gibidir. Oysa çok zeki bir kadın ama itici oluyor başkalarının gözünde. Kötü niyetli asla değil.

Ama mesela ev sahibi olamayan kız kardeşininin yanında evine yaptırdığı bir şeyi anlatıyor ballandıra ballandıra. Kendince heves etsinler diye anlatıyormuş, karşı taraf nispet yapıyor gibi algılıyor:)
 
Bu durum uykularını da etkiliyor mu? Benim çok etkiliyor, beynimi çok yorgun hissediyorum... Yıprandım, ama önüne geçemiyorum saplantılı bir durum. Herkesi kontrol etmeye çalışıyoruz bu niye.. Yada mutluluk nasıl oluşur gerçekten bilmiyorum... O yüzden fikir verebileceğim birşey yok bende aynıyım:KK61:
 
Bir düşün, herkes hayat enerjisini birşeylerden alır, kimi kendini birilerine adayarak, kimi aşka aşık olarak, kimi severek, kimi sevilerek yakalar hayat enerjisini, sevilmeye alışık biri o sevgiyi hissetmezse modu düşebilir gibi geliyor bana, farazi konuşuyorum elbette ama senin bu hallerinin altında mutlaka bir sebep yatıyor, onu bulabilirsen zaten gerisi çorap söküğü gibi gelir sanki, yani umarım.

Eskiden hayatıma girip olaylı bir şekilde çıkmış insan bana bunu söylemişti. Pek ciddiye almamıştım ama şimdi siz bunu vurgulayınca acaba dedim. Bana ayrılmadan önce "ben seni hayatımda kimseyi sevmediğim kadar çok sevdim. Ki bunu sonuna kadar da hakettin. Ancak sen ilgi ve sevgi ile motive olan bir insansın. Karşındaki kişi kendini biraz geri çekse sen zerre kadar adım atmıyorsun ve modun düşüyor" demişti.

Ben ailenin tek kızıyım. Her ne kadar ailemden geleceğimle ilgili çok zarar görsem de, yetiştirme konusunda pek çok hata yapmış olsalar da hep çok sevildiğimi ve değer gördüğümü hissettim. En azından evlenene kadar. Annem beyin kanaması geçirdikten sonra inanılmaz değişti. Bencilleşti ve kendine dönük yaşamaya başladı. Benim ne yaşadığımı pek umursamadı. Belki de onun bu değişimi sonrasında onunla sorunlarımız arttı.

Eşim evlenmeden önce ve evliliğin ilk yılında inanılmaz sevgi dolu, merhametli bir adamdı. Evliliğin ikinci yılında bir hatası oldu. Aldatma vs değil. Ancak bana yalan söyledi. O yıl zaten oğlumuz oldu ve hem çocuğun bakımı, hem o hatasından dolayı ben affedemedim onu. Ne çenem durdu, ne de sevgi gösterdim. Hakkını yiyemem bir yıl boyunca çabaladı affettirmek için kendini. Sonra o da vazgeçti. Ne eski sevgisi kaldı ne de ilgisi. Eşimle ilgili açtığım konuda bolca konuşmuştuk bunu zaten. Eskiden hayatımda olan o insanın dediği gibi, ben sevgi ve ilgiyle motive oluyorum evet. Ve bunu göremez isem adım atamıyorum. Dolayısıyla büyük engeller oluşuyor sevdiğim insanlarla aramda.

Gerçekten teşekkür ederim. Hiç bu açıdan düşünmemiştim. Zira güçlü olacağım diye sevgiye aç olduğum gerçeğini asla kabul edemezdim. Ancak beni bu denli etkiliyorsa sebep bu olabilir. Ne yapsam ki. Beni sevin mi diyeyim insanlara :)
 
Herkesi olduğu gibi kabul etmek eşittir huzur ama bunu nasıl yapacağız işte insan orada tıkanıyor.Benim size önerim annenizle ,eşinizle yani samimi olduğunuz kişilerle bu konuyu konuşmanız.Annenize sorun mesela eşim o gün böyle böyle davrandıya ne hissettin ve şu an da ne hissediyorsun aynı şekilde eşinize de sorun annem o gün şöyle davranmıştıya ne hissettin ve o hissin hala devam ediyor mu gibi.Birde onların gözünden ruhundan dinleyin belki sizin kadar etkilenmemislerdir veya pek cok şeyin farkında bile değillerdir.Belki bu size empati konusunda yeni bir bakış açısı kazandırır ve belki de sizin farkındalığınız onlardan daha yüksek olduğu icin gereksiz yere kendinizi yıpratıyorsunuzdur.Olamaz mı?Örnegin ben kardesime gülsün diye bir video göndermiştim sadece gülsün diye ama öyle olmadı meğer o videoyla ben ona neler hissettirmisim bana çok kızmış,keşke bunu yapmasaymışım.Şok oldum.Veya esim biraz soguktur bir sey istersin saatler sonra dikkate alır vs.Bir gün kardesim bir sey istemisti ve ayni sekilde soguk davrandi ve umursamıyormuş gibi saatler sonra yaptı.Çok utanmıştım ve kardesimle bunu paylaşmıştım.Kardesimde bana ama o öyle biri ben onu biliyorum hatta gene erken yaptı sayılır tarzında cevaplar vermisti bana ve etkilenmemisti bile.Ben üzüldüğümle kaldım.Sizde bence biraz sorgulayın bence, belki sizin kadar hassas ve detaylı bakan yoktur..

Böyle soramıyorum işte. Bunun iki sebebi var. Birincisi belki farkına bile varmadılar o davranışların, ben şimdi farkındalık kazanmalarını sağlayıp ellerine ve dillerine koz vermeyeyim, zaten zayıf olan bağlarını iyice koparmayayım diyorum. İkincisi olur da farkında olsalar bile, bunu benden duyup karşı tarafı eleştirmeye hak görürlerse kendilerinde bu beni üzer.
 
Konunuzun özeti ve teşhisi bu yorumunuzda sanirim. Sadece faydali olabilecegi dusuncesiyle tahminlerimi yazacagim, yargilama ya da hadsizlik olarak algilamamanizi umarim.

Bahsettiginiz kişilerle ilgili beklentilerinizin minimum oldugunu ifade etmissiniz ama daha çok onlarin kapasitesinin zaten fazlasına yetmeyecegi kabuluyle kötünün iyisini bari yapmayi size borçlu olduklarini düşünüyor gibisiniz. Bu bir aşağılama. Tersinden bakınca yuksekten bakma.

İnsanlar icten ice ovunerek mukemmeliyetcilikten yakinirlar aslında ama mukemmeliyetcilik çok temiz olma, bir işin hakkini verme, hata yapmamak için özen gösterme, çok düşünceli olmak demek değildir. Kendi dahil insanlarin "hata yapma hakki"ni elinden alma, insanlari kusurlariyla kabul etmeme, eksiklere odaklanma, başta kendini ama daha çok diğerlerini bir kalıba sokma, olmadığında suclamak ve stres yasamak demek.

Konunuzda bahsettiğiniz empati de tam anlamıyla empati kavramını karsilamiyor. Sanki iki kişiden birinin incinmesinden çok digerinin eleştirilmemesine odaklı dusunuyorsunuz daha çok. Bu düşüncenin altında gizli bir "diğer insanlari kendine ait algilama" dusuncesi yatıyor olabilir mi? Yani eşinizin hayattaki konumu sizin esiniz olması değil, -adi her ne ise- Ahmet olması. Annenizin hayattaki konumu sizin anneniz olması değil Ayşe olması. Herkes için böyle. Ahmet bir hatayı kendisi için yapar, hayatı müstakil bir hayat cunku. Ve kendisi gerekli görürse utanır ve telafi etmeyi ister. İstemezse de kimsenin o hatalara katlanmanizi bekleme hakkı yoktur. Ortak yaşamınızı sonlandirabilirsiniz. Bu anneniz için de böyle, diğerleri icin de. Size ait kişiler olsalardi evet istediginiz gibi hareket etmeleri gerekirdi. Onlar adına utanmak da sizin en doğal tepkiniz olurdu.

İnsanların bagimsizligini tanimalisiniz. Kisiliklerine saygı duymalisiniz. Kusurlarına da saygı duymalisiniz. Herkesin hayatı kendisi için yaşadığıni ve biricik olduğunu sözle değil davranışlarınızla, düşüncelerinizle kabul etmelisiniz. Elbette hayatinizi aynı evde geçirip ortak sorumluluklar ustlendiginiz birinden talepleriniz olacak. Talebiniz. Hakkiniz değil. Taleplerinizi o kişinin karşılamama özgürlüğü olduğunu unutmadan ifade edip beklentiye girebilirsiniz, kirilabilirsiniz, kusebilirsiniz hepsi çok normal. Fakat herkesin degisime karsi koyma hakkı oldunu bilmelisiniz. İnsanlarin kusurlariyla yaşamaktan rahatsızlık duymuyor olma ihtimallerine saygı duymalisiniz. Çünkü her zaman bu insanları hayatınızdan çıkarma hakkına sahip olacaksiniz. Tıpkı onların da olduğu gibi.

Hayır onların hepsi bana ait, benim tamam mı diye çamura yatmak istiyorum şu anda :)
Her ne kadar yazdıklarınız beni içten içe rahatsız etse de hak verdiğim çok nokta oldu. Rahatsız etti çünkü "yok canım ben böyle düşünüyor olamam" diye inkar etme isteği doğuruyor.

Esasında temelde saygısızlık barındırmıyor bence durumum. Evet zaman zaman keşke karakterleri böyle olmasaydı dediğim oluyor. Ailemi kabullenmek bir nebze daha kolay. Zira onların evladı olmak benim seçimim değildi. Ancak eşimin hatalarına karşı toleransım daha düşük. En nihayetinde eş olarak birbirimizi seçtik. Bir zorunluluk sonucu hayatıma dahil etmedim onu.

Aşk dediğimiz olay zannediyorum her insanın hayatına aynı şekilde etki ediyor. İyi, çekici, hoş görünen ne kadar özelliği varsa ön plana çıkıyor. Kötü olanlar ise ya karşı tarafın saklaması ile görünmüyor ha da göründüğü halde yok sayılıyor. Evlenip birkaç yılı devirince de acı gerçekler yüze çarpıyor. Hatta "köfte dudaklım benim" şeklindeki sevme biçimi "aman be pek kalın sanki dudakları" düşüncesine evriliyor.

Bu noktada kimileri kabullenip evlenince zaten aşk aynı tazeliğini muhafaza etmez. Huzur olsun yeter deyip yoluna devam ediyor. Kimileri de benim gibi istediği kalıba sokmaya çalışıyor. Sanki o kalıba girince tekrar aşık olacağım diye düşünüyor insan. Böyle yazınca ne kadar boş ve anlamsız geldiğini fark etmedim değil :)

Asıl garip olan şu ki, ailemin huylarına, hayatı algılama biçimlerine ve fikirlerine ne kadar zıt olsam da, ne kadar beğenmiyor olsam da ne hikmetse eşimle bir araya geldiklerinde eşim onlara uyum sağlasın, eşimi beğensinler, eşimi onaylasınlar istiyorum. Ki yıllarca onların onay verip beğenecekleri bir aday ile asla evlenmeyeceğimi söyleyip bunu uyguladığım halde. Temelde neden onlar tarafından onay görme isteğimin var olduğunu anlayamıyorum.
 
Eşin odun oldugu icin zaten o dogum gununu haketmiyormus. Cunku mutlu olmadi bazi insanlar onemsenmeyi sevmezler bu tarz durumlar onlari utandirir icten ice ben onemsiz biriyim degersiz biriyim zihniyeti yatar. Hatta bazen kaba ve uste cikip kompleksini bastirmaya calisirlar acaba eşinizdekide oyle birsey mi? Siz baya mantikli zeki birisiniz kontrol yeteneginiz gelismis. Belkide biraz bu tarz toplaşmalari daha nadir hale getirip ailenizle ayri esiniz ve kayinvalidelerinizle ayri munasebetler icinde mi olsaniz ki? Annenizin tavirlarida sizi rezil ediyo hissine kapiliyorsunuz cunku. Oda anne iste atsan atilmaz satsan satilmaz:)

Evet eşimin, temelde özgüven eksikliği mevcut. Her ne kadar bunu uç davranışlar ve umursamazlık ile örtbas etmeye çalışsa da var. Bu yüzden böyle şeylerden haz etmez. Beş kardeşin en küçüğü kendisi. Ve hayatı boyunca sen dur biz hallederiz denilerek büyümüş. Neyse ki yapısı gereği çalışmayı seven, sorumluluklarına sadık bir insan. Ancak ne zaman ufak bir aksilik olsa, birilerinin onu toparlamasını ve teselli etmesini bekler. Asla hiçbir şeyden memnun olmaz. Çoğunlukla negatif bir insan.
 

Evet, en başta mutluluğun bir seçim olduğunu kabul etmek zordur. Ama bunu kabul edince biraz daha rahatlıyor insan. Kendini de başkalarını da rahat bırakıyor.
Kendimden örnek vermem gerekirse, hayatımdaki insanlara çok kızdığım zamanlar oluyor, onlar adına üzüldüğüm, enerjimi onlar için harcadığım. Sonra şunu kabul ettim, herkesin hayatını berbat etme hakkı vardır. Önemli olan benim onlardan ne kadar etkilendiğim. Eğer ben onlardan etkilenmeyi seçersem, kendi hayatımı kötüleştiririm. Bu çok kolay bir şey değil elbette. Her şey hemen değişmez, ama biraz farkındalık her zaman iyidir.

Mutluluğun bir tercih olup olmadığına gelince, hayatımızdaki güzel şeylere odaklanırsak mutlu oluruz öyle değil mi? Hatta bununla ilgili bir egzersiz var: Her gece yatmadan önce, şükredecek / varlığından mutlu olunan 10 şeyi saymak. Sayı arttırılabilir. Bir yerden sonra "hayatım o kadar da kötü değilmiş" diyor insan.
Bir de elbette hayatı bizden daha kötü insanlar var. Gerçekten hayati şeylerle mücadele eden. Onlar bile mutlu olabiliyorsa, mutluluk bir seçimdir.

Bir yıl önce vefat eden yengem, kanserle mücadele ederken bana bunu demişti." görümcük Allah sana kötü hastalık vermesin. Muhtemelen ne zaman öleceğim, diye beklersin sadece" demişti. O, hayatımda gördüğüm en pozitif, en mutlu olmayı bilen insanlardan biriydi. Ki beni her daim toparladı. Ne zaman umutsuz olsam, mutlu olacak neden bulamasam tek tek sıralardı ve kendine gel diye sarsardı beni. Ama gitti...

Velhasılı evet şükredecek çok sebebim var. En başta sağlık. Deneyeyim gece yatmadan önce sıralama işlemini :) araya başka pis düşünceler girmezse tabi.
 
  • Beğen
Reactions: K_G
Arkadaşın dediğine kesinlikle katılıyorum. Mutlu olmak insanın kendi elinde. Sana bir kaç yöntem önerebilirim terapistlerimden öğrendiğim :)

Öncelikle geçmişte yaşadığın şeyleri geçmişte bırakacaksın. Çok zor hatta bence en zoru bu biliyorum ama geçmişe takılı kalarak yaşamak insanı çok yoruyor ve mutsuz ediyor. Daha sonrasında insanları affedeceksin, onları anlamaya çalışacaksın. Yaptıkları şeylerden hep güzel olanlarını seçeceksin, beyninde yapılan kötülükler yerine iyilikleri düşünüp duracaksın. Ha bu dediklerimi tabii ki senin için önemli olan insanlar için yapacaksın. Annen, baban, kardeşlerin ve tabii ki de eşin için. Eğer eşin için annesi aşırı değerliyle mecburen kv için de...

Ben 7.5 yıldır evliyim. O kadar çok şey yaşadım ki. İlk defa birileri tarafından sevilmedim (eşimin annesi). Herkes tarafından her zaman çok sevilen, değer gören, güzel bulunan bir bayanken eşimin annesi her fırsatta beni yerin dibine soktu. Öz güvenimi o kadar yitirmiştim ki aynaya baktığımda kendimi güzel bile bulmuyordum. Neler etti o kv bana 4 yıl boyunca. Aslında yüzüne bakmasam haklıyım ama sırf eşimin hatrına işte her şey... Son 3.5 yıldır da el üstünde tutuyor, yaptıklarını telafi etmeye çalışıyor ama ben geçmişte yaptıklarında kaldığım için ne mutlu oluyor ne de eşimi mutlu edebiliyordum. Sonra terapiye başlamaya karar verdik, değişti her şey. Mutlu olmayı tekrar başarabildim...

Eşinle alakalı da sana şunu söyleyebilirim, benim eşim de asosyal çünkü... Onun sevdiği aktiviteleri yapmaya çalış. Adam futbol seviyorsa al tuttuğu takımın biletini maça gidin beraber. Yani illa yapmaktan hoşlandığı bir şey vardır. Eğer oğlunla dışarı çıkmaktan keyif almıyorsa ki erkekler maalesef öyle, mızmızlanıp duran bir çocukla dışarı çıkmayı asla istemezler, benim eşim de öyle :KK43: Ayda bir de olsa oğlunu bırak babaannesine beraber bir şeyler yapın. Emin ol bu ikinize de o kadar iyi gelecek ki... Ben artık öyle yapıyorum. Ayda bir gece bırakıyorum oğlumu dayısına ya da babaannesine eşimle beraber dışarı çıkıyoruz. Hem bu birbirinize yakınlaşmanız için de önemli. Anne-baba saati olmalı kesinlikle ayda bir de olsa... İlk başlarda çok huzursuz olacaksın, vicdan azabı çekeceksin oğlunu bıraktığın için ama sonra alışıyorsun, hatta iyi ki de yapmışız böyle bir şey diyorsun :)

Değişmek senin elinde emin ol. Sen değiştiğinde eşin de seninle beraber değişecek bak göreceksin...

Gemiş önemli evet. Onu kabullenmeyi başarırsam düzelecek zaten birçok şey.

Eşim çocuk yokken nispeten daha iyiydi sosyalleşme konusunda. En azından sorun çıkarmazdı gezerken. Çocuk olduktan sonra evden çıkmayalım diyor. Bildiğin korkuyor çıkmaya. Bir ara denedik çocuğu bırakıp çıkmayı. Ancak bakan kişiler söylenince öyle kaldı işte.
 
ben bu durumu asmak icin ise ortami terk etmekle basladim

öyle küskün tavirli olarak da degil

iki dk yatak odasina attim kendimi
uc dk banyoda oyalandim
bes dk mutfakta oturdum ya da bulasik falan topladim

gormeyince kafaya da takmazsiniz cunku
birlikte oldugunuz iki saat icinde caktirmadan toplamda ufak ufak molalari yarim saat yapip kendinize es verebilirsiniz


cok sinir oldugum biseyse kendi kendime sinirlenip sakinlesip ciktim

gozume takilmasin hir cikmasin diyeyse sarki soyledim ki bu cok ise yarar
duymak istemiyosam dusunmek istemiyosam surekli sarki soylerim

kurban bayraminda esimin ailesi geldiginde mesela kv benim uzerimden prim yapmaya bayildigi icin beni midiklamaya basliyodu. kimseye caktirmadan yatak odasina yatip sakinlesip dinleniyodum.
boyle olunca esim anlayip gelir yanima uzanir sarilir oper. cok sinirliysem sakinlestirir, normal kafa dinlemek istiyosam ya cilvelenip eglendirmeye çalışır ya da sessizce sarilip yatar. sonra beni ikna eder beraber iceri gideriz. ben sen git desem de bensiz gitmez.

sizin eski bi konunuz esinizle ilgiliydi mesela. esinize karsi adim atmistiniz, devami geldi mi acaba. yoksa bu yogunluk ve yorgunlukta halinin altina mi supurdunuz. esinizle aranizdaki durumlari duzeltince en buyuk destekcinin her zaman o oldugunu farkediceksiniz.


bi uyeye yazmissiniz mesela; cok agir seyler yasamissiniz, ust uste çok kayip vermissiniz. peki yaslarini tutabildiniz mi. kendinizi tutup dik durmaya mi calistiniz. bence her zamanki gibi dik durup yasi bile yeterince yasamadiniz.

erkekler genelde cocuk gibi oluyo. benim esim oglum daha bi kac aylikken baslamisti. bu ne zaman buyicek, suna bak annesine yapisiyo, onun yuzunden karimiza da sarilamiyoruz, opemiyoruz, beraber yatamiyoruz.... diyorum 18 yasina gelsin de evden atalim biz bunu basbasa kalalim. o zaman da ben ogluma kiyamam bak çok tatli annesi diye basliyo konusmaya. gunde 4 saat uyuyosam bi saatinden feragat edip esimle ilgilenmeye basladim. beraber vakit geciriyoruz birbirimizle ozlem gideriyoruz. o zamandan beri de cok daha yardimci, guler yuzlu ve anlayisli.

bide sinirlensem de soylenmeyip dedigimi yaptirmanin bi yolunu arayip bi sekilde bulmaya calisiyorum. eskiden esim doluya bosa konusup kendi kendine sinirlenip benden cikarirdi. o kadar zoruma gider o kadae uzulurdum ki evden hic cikmamaya basladim, esime de sana kiriliyorum sen soyle yapiyosun demeyip icime atiyodum, canim istemiyo diyodum. markete bile cikmaz olmustum artik esimle. bakti herkesle disari cikip egleniyorum plan program yapiyorum, onla her cikmamiz olay oluyo kendini baya torpuledi. simdi siz %95 hakli olabilirsiniz disarda kizmakta. ama o soylenmeyi dinlemek o kadar zor ki anlatamam. esiniz hatali olsa da yola getirip soylenmeden sinirlenmeden gidip gelecek bi cozum bulmalisiniz. esinizdeki sıkıntıların cogunun sizi cok ozlemesinden kaynaklandigini dusunuyorum.


yani sizin once gücü birakip gucsuzlukle biraz zaman gecirmeniz sart. esinizle eski zamaninizi yakalamalisiniz. yasayamadiginiz acilari serbest birakip acilarinizi yasayabilmeniz lazim. bi yardim alsaniz hic degilse biraz orda kafa dinlersiniz gibi geliyo bana.


bide bi anne icin bunu duymak hosunuza gitmez tabiki, haddimi asiyo olabilirim cok ozur dileyerek soyluyorum. siz bu kadar buyuk bi cadi cazanini kafanizda kalbinizde hapsetmeye calisiyosunuz ya, ne kadar yansitmasaniz da cocuklar sanki icimizi okuyo gibi hissediyo herseyi. acaba oglunuz da bunu hissettigi icin hircinligi da bu yuzden olabilir mi.

ben kucukken annemin agladigini bi kere gordum. cok sert ve dik dururdu. ona hic bisey anlatip soyleyemezdim. o yaralarini gostermezdi yarasi yok sanip anlamaz beni diye dusunurdum. tabi samimi olmamamizda annemin evlat yetistirmedeki yanlis tutumlari da vardi. ama gercekten anlatacak gucsuz duracak cesaretim olmadi hic aileme karsi. uzuldugum icin gitmek istemesem canim istemiyo diye bilirlerdi. gardinizi indirmeniz en cok oğlunuzla aranizdaki meseleyi çözecek belki de


yine ne bulsam araya sokusturmus gibi olmusum ama bence bunlarin hepsi komplike ayiramadim birbirlerinden

Eşimle yakınlaşma çabalarımız halının altına süpürüldü maalesef. Bu kaos içinde öylece kaldı. Kavga etmiyoruz ama bir yakınlaşma da yok.

Yas tutma mevzusuna gelince, evet tutamadım. Zaten dayımı kaybettikten iki ay sonra yengemi kaybettim ki dayıma üzülmek için hiç fırsatım olmadı. O iki ayda yengem ağır durumdaydı ona destek olmak zorundaydım. Bazen sayıma ihanet ettiğimi bile düşünüyorum. Yeterince üzülemedim bile diyorum. Yengemin ardından aileme destek olmam gerekiyordu. O arada ameliyat oldum. Ağrılı bir süreçti. Ameliyatın ardından abim ve çocuklar ailemin yanına taşındı. Yengemin ailesi epey sorunlar çıkardı vs. Üzülemedim yani buna vakit olmadı.

Eşimle olan durumumuz çok değişik. Tarif edemiyorum. Acayip bir soğukluk var aramızda. Konuşuyoruz, gülüyoruz onlarda sıkıntı yok. Ancak görücü usulü tanışup yakınlaşmaya çalışan ama çekinen iki insan Gibiyiz. Değişik bir mesafe var aşamadığımız. Zor durumlarda ben ona desteğim, o da bana. Bunlarda sıkıntı yok. Ancak birbirimize ihtiyacımız olduğunu söylemiyor ve hissettirmiyoruz. Birbirimizin sevgisine muhtaç olduğumuzu asla çaktırmıyoruz. Kuyruğu dik tutma çabası var ve bu çok manasız. Aşılır mı bilmiyorum...
 
Eşiniz hiç bir şekilde memnun olmayan bir tip gibi duruyor burdan..Bu da sizi çok yoruyor ve geriyor sanırım. Eşinizle bu konuyu konuştunuz mu hiç? Yani siz de insansınız, sosyalleşmek, eşle birlikte birşeyler yapmak evliliğin doğal parçası. Ayrıntılı yazdığınızda size hak verdim.

Çocuğunuz olmadan arada bir yemeğe sinemaya vs gitmek de mi istemez?

Kesinlikle öyle. Memnuniyetsiz bir insan kendisi. Konuşuyorum bana hak veriyor, haklısın diyor. Biraz çabalıyor sonra yine aynı. Onun kafasında bazı değişmez kurallar var. Çok parası olmalı, tamamen sağlıklı olmalı, uslu bir çocuğu olmalı. Bunların biri bile eksikse hiçbir şeyden zevk almaz.
 
X