Serap Reyhanioğlu nun bir paylaşımı. Uyku eğitimi verirken iki kere düşünmeli.
"Arkadaşlarımın bana misafir geldiği bir gün annem her zamanki gibi bizim çocukluğumuzdan bahsetmeye başladı... Yıllarca abimin çok hareketli ve yaramaz, benim ise çok sakin, akıllı uslu, söz dinleyen bir çocuk oldugumla övündü. Abimde yaptığı "hataları" bende tekrarlamadigi icin harika sonuç aldığını üstüne basa basa anlatirdi. O gün yine benim ne kadar sakin ve mutlu bir bebek olduğumu anlatıyordu. Ben hiç ağlamazmışım... Annemle hep ayrı odalarda ve ayrı yataklarda yatmışız. Sabah uyandığımda sessizce durur, dönence ile konuşurmuşum... Ağlamayı bırak sesim bile yükselmezmiş, annem ne zaman uyanırsa o zaman yanıma gelir beni alırmış. Bu hikaye bana çocuğum olmadan önce hiç tuhaf gelmezdi ve ben de çevreme kendimle övünerek anlatırdım. Fakat çocuğum olduktan sonra bu işte bir tuhaflık olduğunu anladım. Bebeklerin sadece üzüldüğü ya da mutsuz olduğu için ağlamadigini, ağlamanin tek iletişim aracı olduğunu, onunla nasıl iletişime geçmemiş olduğuma hayret ettiğimi söyleyerek ekledim; "Peki anne hiç mi ağlamadım? Doğduğum günden itibaren böyle miydim?" Annem duraksayarak ama pişmanlik duymayarak; " Ağladın ama o ağlamadan sayılmaz, çok küçüktün 3-4 aylık civari sen de her bebek gibi ağlıyordun tabi ki". Anneme sordum; "Peki sen ne yapiyordun o zaman? " "Abinde yaptığım hatalari yapmadim kızım. Ağlıyordun, odaya girmeden kapı aralığından bakıyordum, sen ne kadar aglarsan ağla orada bekliyordum, Almanya'daydık ve tüm Alman anneler böyle yapıyordu, cok güzel bir sistemmiş, zaten cok uzun ağlamazdin, kısa bir süre sonra da alıstın. Ondan sonra cok mutlu bir bebek oldun. Hiç ağlamadın. Sen zaten genel olarak sakin ve mutlu bir çocuktun. Senin oğlun çok hareketli ve yaramaz. Sen onunla hiçbir iş yapamazsin, ben o konuda şanslıydım... 2-3 yaşlarında saatlerce sessiz bir şekilde oyuncaklarınla oynardın. Ben hem yemeğimi yapar hem ev temizlerdim...
Dondum kaldım o an. "Anne, nasıl olur da senle hiç iletişime geçmedim?"Yıllardır içimden atamadığım o yalnızlık hissiyle yüzleştim. Ben kalabalıklar içinde kendimi her zaman yalnız hissetmiş, derdimi kimseye anlatamamış, kimseden yardım isteyememiş, kimsenin bana yardım edecegine inanmamış, bu nedenle intihar girişiminde bulunmuş,ama bunu bile ailesine anlatamamış, psikolog psikolog gezen bir insandım. Ne diyebilirdim? Anneme içimdeki boşluğu nasıl anlatabilirdim? Ne desem anlardı?"