SABIRIN 2 YAŞ ANNELERİ!
Bu garip kelime de nereden çıktı demeyin, anlatınca ne kadar güzel bir kelime olduğunu siz de göreceksiniz.
Boyun kısmı dar bir giysi yüzünden küçük kızım giydirmek amacıyla kafasına yaklaştırdığım giysileri görür görmez ağlamaya başlıyordu. Ben de öyle hemen ağlanmayacağını, sabırlı olması gerektiğini anlattıktan sonra, biraz da laf kalabalığına getirip giysiyi kafasından geçirivermek için tam giydirme anında hızlı hızlı sabır, sabır, sabır, sabır demeyi adet haline getirmiştim. Böylece her giyinme, soyunma faslında ben otomatiğe bağlanmış olarak sabır, sabır, sabır, sabır diyordum.
Geçen sabah gene aynı şeyi söyleyerek giydirirken kızımın verdiği cevap ile önce kahkahalara boğuldum, ardından aşağıda anlatacaklarımı düşündüm. Kızım tam olarak şöyle dedi: tamam annecim, SABIRDIM artık!
Biz büyükler söylediğimiz pek çok kelimenin küçük çocuklara en fazla tragamushu kelimesi kadar anlamlı geldiğini düşünmeden konuşup duruyoruz. İşleri ne kadar zor aslında değil mi? Öğrendiğiniz birkaç yüz kelime ile örneğin Çin’de yaşamak zorunda kaldığınızı düşünün. Karşınızdaki insanlar aralarından sadece birkaçını seçebildiğiniz kelimelerin geçtiği birşeyler söyleyip duruyorlar ve sizin ne demeye çalıştığınızı tam olarak anlayamadan kendilerince kararlara varıyorlar.
Bu kararın, örneğin sizin demeye çalıştığınız şekilde beğenmediğiniz bir yemeğin değiştirilmesi yönünde olması için dua ediyorsunuz ancak apar topar tuvalete götürüldüğünüzü görüyorsunuz. Kafanızda bildiğiniz o kısıtlı kelimeleri toparlayıp kendinizi ifade etmeye çalışırken onlar olmayan çişinizi yapmanız konusunda ısrar ediyorlar. Sonra yeniden sizi o yemeğin başına getirip hiç anlamadığınız yüzlerce kelimeyi peşpeşe diziyor ve bir kaşık yemeği ağzınıza tıkmaya çalışıyorlar. Ne yapardınız? Gözünüzden yaşlar fışkırırken, öfke içinde o kaşığı elinizin tersiyle itmez miydiniz?
Herhalde 2 yaş sendromu olarak adlandırılan durum böyle bir nedenden kaynaklanıyor. Hem ne istediğini biliyor, hem de bunu istemeye hakkı olan bir birey olduğunu farkediyor ancak isteğini anlatmakta büyük güçlük çekiyor. Dolayısıyla da, çocukların kendilerini ifade etme kabiliyeti geliştikçe iki yaş bunalımları, öfke nöbetleri azalıyor. Çince’nizi geliştirip, bu yemeği beğenmedim, ben pilav istiyorum demeyi başardığınızda, önünüze pilav konulması yerine zorla çiş yaptırılmak ve öbür yemeğin ağzınıza tıkıştırılmasından kurtulduğunuz için, karşınızdakilerin anlam veremediği bir öfke nöbetini artık yaşamayacağınız gibi.
Peki dönelim benim artık sabırmış olan küçük kızıma.. Sizce benim sabır, sabır, sabır, sabır diye saçmaladığım o günler boyunca minik kafasından neler geçirmiştir? Kendisinden ne istediğimi düşünmüştür? Tamam sabırayım, sevgili annem günlerdir bunu istiyor benden, mutlu edeyim onu, ama acaba ne yapınca sabırılmış oluyor, şöyle kafamı sallasam... Yok hala sabırmamı istiyor.. Peki ellerimi aşağı sarkıtsam.. Yok bu da olmadı, ısrar ediyor, düşünmeliyim, düşünmeliyim...
Sonunda sabırdığına kanaat getirdi ama şimdi de ben merak ediyorum, acaba ne yaptı da sabırmış olduğuna karar verdi? Nedir onun için sabırmak? Bir daha sabıracak mıdır? Ben sabırdığını anlayıp, onca talep ettiğim şeyi başardığı için onu takdir edecek miyimdir? Kızımın kaç başarısını hiiiiiç anlamadan es geçtim dersiniz? Bana kızıyor mudur onu takdir etmediğim için?
2 yaş annelerine dersler:
DERS 1: SABIRIN anneler, zamanı gelince geçiyor öfke nöbetleri, ağlama, inat krizleri.
DERS 2: Önemli şeyler anlattığınızda çocuğunuzun sizi gerçekten anlaması için, onun çok az Türkçe bilen bir Çinli olduğunu düşünmeye çalışın..
DERS 3: Öfkelenmeye başlayan çocuğunuzun anlatmaya çalıştığı şeyi gerçekten anlamak için tüm duyularınızla dinleyin onu