- 6 Aralık 2010
- 34.491
- 91.166
-
- Konu Sahibi Idrakyollariiltihabi
- #81
Ben de sanki benzer hislerdeyim hep.
Kendi kendime bipolar teşhisi koydum hatta, bir çok iyi ve anlamsızca umut doluyum; ertesi gün hayatım bomboş. Bu hisleri hayatımda diğer aşamaya geçtiğimde daha yoğun yaşıyorum. Üniversiteye başladığımda, okul btip işe başladığımda, evlendiğimde ve şimdi çocuk sahibi olduğumda. İçimde hep bir dönemi kapatıp diğer döneme geçmenin ve eski dönemi layıkıyla kapatamamanın pişmanlığı/hüznü var.
Yapabilecekken yapamadığım şeyler için pşmanım ama bu arada şu an yapabileceklerim için çabalamıyorum. Muhtemelen bir sonraki aşamya geçtiğimde de bu dönem için üzülürümyani mutsuz olmak bana yapışmış sanki, aslında olmamak için ruhen çabalıyorum ama başkalarını mutlu eden şeyler beni etmiyor işte. Bu sebeple kimse de anlamıyor.
Herkes kalbinin ekmeğini yer tamam mı. Biz bu derin felsefeyi kavrayamadığımız için yaşıyoruz bu sıkıntıları. Bir de hep şükürsüzlükten. İnsanlar nelerle uğraşıyor falan. Ayrıca tırnağı kırıldığı için ağlamayan demir kadınlar olduğumuz için mi kaybettik acabahshejejjdjr. Ay tamam kendimden tiksindim.
ikinci cocugum dogduktan sonra,
hep bir kosusturma icindeyim de bitsin bu donem diye yasamaya basladim,
sanki kendi hayatimi yasamiyorum da gecici bir durum yasiyorum ve bu surenin gecip gitmesini bekliyorum gibi.
hani cocugu olan annelere deriz ya gecek bu gunler diye.
ama ben bunu hic sevmedim,
hayatimin hic bir doneminde de boyle gecsin gitsin hayat diye yasamamistim,
cok cok garipsedim ve kendimi ait hissedemedim.
cok mutsuz oldum,
hayattaki her karari ertelemeye basladim,
depresiflestim.
sonra ne oldu da degistim ben de bilmiyorum acikcasi,
ara ara o duygu geri gelse de daha iyiyim artik.
daha cok odakliyim su anki zamana,
gecsin gitsin diye degil, ani yasamaya calisiyorum.
bu konuda okuyup fokuslanmaya calisiyorum,
meditasyon yapmayi deniyorum, cok basarili olmasam da beni anda tutuyor yine.
bence hayatinda cok cok buyuk degisiklikler gerekiyor idrak,
ama bu oglunu alip dunyanin obur ucuna gitmek gibi bir sey degil,
kendi icinde buyuk degisiklikler yapacaksin,
hayata bakisini degistireceksin,
olgunlasacaksin,
ama bu yasla gelen bir olgunlasma olmayacak,
daha kendini bilir daha etrafini okur olacaksin.
Ben de sanki benzer hislerdeyim hep.
Kendi kendime bipolar teşhisi koydum hatta, bir çok iyi ve anlamsızca umut doluyum; ertesi gün hayatım bomboş. Bu hisleri hayatımda diğer aşamaya geçtiğimde daha yoğun yaşıyorum. Üniversiteye başladığımda, okul btip işe başladığımda, evlendiğimde ve şimdi çocuk sahibi olduğumda. İçimde hep bir dönemi kapatıp diğer döneme geçmenin ve eski dönemi layıkıyla kapatamamanın pişmanlığı/hüznü var.
Yapabilecekken yapamadığım şeyler için pşmanım ama bu arada şu an yapabileceklerim için çabalamıyorum. Muhtemelen bir sonraki aşamya geçtiğimde de bu dönem için üzülürümyani mutsuz olmak bana yapışmış sanki, aslında olmamak için ruhen çabalıyorum ama başkalarını mutlu eden şeyler beni etmiyor işte. Bu sebeple kimse de anlamıyor.
Geçen bir yerlerde yazdım bende tersine işliyor durum diye. Yani yaş aldıkça olgunlaşıp pişmek yerine daha çok dönüyorum çocukluk hallerime. Belki de derinde bir yerlerde hala o her şeyin farklı olacağına dair umut var. Bu umut engelliyor var olanı kabullenmemi.
Evliliğim boyunca adamı sıklıkla boşanmakla tehdit etmem de bu yüzden. Neyse ki artık yapmıyorum. Hani benim başka seçeneklerim de var fikrini dayatmaya çalıştım uzun zaman. Halbuki biliyorum o seçenekler olsa da ben aynı ben olacağım.
ahahahaha ne yapayım?
taytı giy gırgırla,
çık arkadaşınla kahve iç,
çocuğu kayınvalideye bırak,
çocuğun göz seviyesine in ve öyle konuş, sarıl,
bir de kınadığını yaşamadan ölmezsin olmazsa olmazlarımız.
onlardan birini seçip yazıyoruz işte böyle.
kendi ruhumun dingin halini hiç görmediğim için, öyle olan birini gördüğümde rol yaptığını falan düşünüyorum :))
yani onun da bedenine sığmaması, amacını aşan istekleri falan olmalı. o da izlediği bir filmden sonra çantasını alıp gitme istegi ile savasmalı.
sorun yaşadığımız sehir şeklinde de olabilir.
neyse, olaylar olaylar
Ben bugün ilk seansıma girdim. 11 senedir gülen suratımın altında kimsenin tam manasıyla ulaşmasına izin vermediğim bir ağırlığı taşıyorum, buna kendim de dahil. Gülen suratım diyorum çünkü "Yüzüm bile gülmüyor artık" sınırını geçtim. Onun ilerisinde boşluğa sırıtabileceğin bir alan var, orayı gördüm. Yani "Sorun yok" duvarı.
Geçen gün bir ablam geldi annemlere, ben de yanlarına geçtim. Aile dizimi filan bakıyordum zaten, önüme ne gelirse okuyorum böyle konularda. Senelerdir adam akıllı bir çıkış bulamadım. Bakmayı bırakmadım, çünkü katlanamıyorum. Dayanılmaz bir halde ve rahatsızlık etkisi azalmıyor. Dışta bi duvar, içte bi cehennem.
Bu abladaki değişimleri daha önceden bir konumda yazmıştım. Nlp tekniği filan kadın uğraşıyor, beslenmesini düzenledi kilo verdi, işte ne bileyim daha sosyalleşti, durumları kötüydü düzeldi, bi şeyleri hep yoluna koymaya başladı yani. Enerji menerji bilinçdışı temizliği vb konuştuktu baya. Önümde kadın değişmiş,canlı kanlı. Biliyorum da yani az sıkıntı çekmedi o kadın da, eşi ile mütemadiyen sorunlu vs vs..
Bu gelişinde aile dizimini konuştuk. Dedim en fazla üç beş lira kaybederim benden önemli mi dedim tavsiye edilen birine gittim. İlk seansta adam bana direkt seninle işimiz zor, çok uzaksın dedi çıktı. Sonra 2 saat boyunca sorular sordu İdrak. Klasik bir psikolog gibi değildi. Çok açmayayım çoğu şeyi cevaplamak istemeyeceğim-cevabını veremediğim yerleri, sora sora buldu köşeye sıkıştırdı, duvarın bir kısmını ilk seansta fark etti resmini çekti sanki. Ben de şaşırdım çünkü adama bazı şeyleri istemsizce dökmüş bulundum.
Senin bu yazıların, hepsi bir imdat bana yardım edin çığlığı. Çaba sarf ediyorsun çünkü hala yazıyorsun, yazmaya değer buluyorsun. İdrak şu aile dizimini es geçme bi bak. Kimi dalga geçiyor falan fıstık ama cidden anne babadan taşınıyor ruh halimiz. Ailenin yükünü sırtlanmışsın, abisisin sen ailenin haberin yok dedi bana. Daha neler neler... Çok ilginçti. Dogru biri ile deneyimlemek lazım anlatma ile olmuyor.
Daimi mutluluk olsa ne güzel olurdu :)Ben de kendi kendime geri zekalı teşhisi koyuyorum bazen. Yani düşününce doğrul büyüdük, yaşlanıp öleceğiz. Bu kadar net ve kısa yaşam dediğimiz olay. Neyi kurcalıyorsun yaşa gitsin işte diyorum ki bunun dememin akabinde yukarıda yazdığım teşhisi koyuyorum kendime.
Başkalarının mutlu olduğuna da inanmıyorum ben. Kendilerini kandırdıklarını düşünüyorum çünkü ben saksı değilim!
Evet babadan geldigi dusunuluyormus bu tur durumlarin.bu arada biraz kendinize vakit ayirip tatile falan gitseniz birz rahatlarsiniz belki mesela benim en sevdigim sey yuzmek okb hastasiyim cocugum otizmmi diye delirmis bir anneydim.sadece yuzerken rahatliyordum butun dertlerimi o suya birakiyor gibi hissediyorum.Benden ziyade eşimin böyle bir durumu olduğundan şüpheleniyorum. Benim çocukluğum pek travmatik. Kimsenin dehb ihtimalini hatırlayacak mecali yok zaten :)
ben kendi cocuklugumu hatirladigimda cok huzurlu bir insan buluyorum,
bir cok derdin arasinda,
cunku hayati sakin yasardim,
koyde buyudum zaten,
bzen saatlerce salincakta sallanir dusunurdum, bazen bir kitabi bir gunde bitirirdim hic rahatsiz eden olmadan,
simdi boye bir durum tatilde bile mumkun degil,
o yuzden o sakinligi yaratmanin yollarina ariyorum,
meditasyon gibi, arada durup derin nefes alip vermek gibi,
turku dinlemek gibi.
cocukluk hallerime donuyorum derken sen ne kastettin ben anlamadim bu sebeple sanirim,
cunku ben donebilsem kesinlikle daha iyi olacagim. Su anki amacim o hatta :)
seni de ic huzurunu kaybetmis arayan bir ruh gibi goruyorum ben,
hic mi bulamadin,
yoksa yolda bir yerde kayip mi ettin diye merak ediyorum.
idrak ın konularını ne zaman okusam hep sonunda kendimi ergen gibi hissediyorum. bak sen de öyle olmuşsun :))
kimse beni anlamıyor’lar başlamış.
o kadar da kimse anlamıyor değil, 3-5 anlayan çıkıyor bazen :)
Sizi o kadar iyi anlıyorum ki. Bende de var son zamanlarda o istek. Özellikle aileyle ilgili sıkıntılardan ötürü kimsenin bişeyi olmamak isteği. Aslında sevdiklerimizin bizim özgürlüğümüze ket vurduğunu görmek çok sıkıntı veriyor.
Çekip gidemiyorsun yeni bir hayata sıfırdan düşünmeden başlayamıyorsun çünkü sevdiklerini bırakamıyorsun. Ben sırf bu mesele yüzünden evliliğe çok uzak bakıyorum, yeni bir bağlılığı bünyem kaldıramaz diye düşünüyorum. Ben hayallerimi gerçekleştirebiliceğeime dair inancımı koruyorum hala, hayallerim çok gerçek dışı şeyler değil lakin çok sıradan da değil.
Bence siz umudunuzu kaybetmişsiniz, bazı hayallerinizi gerçekleştirmek için yeni yollar arayın. Oğlunuzla birlikte çıkın bu yolculuğa. Hatta size daha iyi bir tavsiye vereyim bi roman yazmaya başlayın , edebi yeteneğiniz var belliki.hem meşgul olursunuz hem de bi amaç edinirsiniz .