Yine dibe batmamak için direniyorum.

Birkaç konunuza denk geldim .Doğru yanlış bilemem ama sizin sorununuz hislerinize karşı farkındalığınızın yüksek olması.Sanırım dış dünyayı algılarkende pek çok insandan daha empatik bir tutumunuz vardır ve günümüz dünyasına bakarak bunun sizi iyice karamsar olmaya ittiğini hissettim.Bu karamsar duygularla boğuşup yorulup robot gibi bir hayat yaşamaktansa biraz derin ve hüzünlü hislerinize birazda dünyaya gözünüzü yumun.Kandırılan bir çocukmuş gibi sadece neşeli şeylerle ilgilenin.Aslında şu an hayatınızda gerçekten yıpratıcı olan tek şey dürtü kontrol sorunu olan bir evlat.Çok yakından şahit oldum nasıl zor olduğunu biliyorum.Güçlü ve pozitif olun evladınızı sakinleştirip onun dünyasını yapılandıracak olan sizsiniz ,bu uzun bir süreç.Mutluluk sizinle olsun.

Teşekkür ederim fikirleriniz için. Haklı olduğunuz noktalar var özellikle son cümleleriniz. Evet oğlum ziyadesiyle yoruyor beni ama bundan şikayetçi değilim. Yani son 4 ay öncesine kadar şikayetçiydim ancak artık kriz anlarında daha sakinim. Dolayısıyla oğlumun gelişimi de daha iyiye gidiyor. Geri dönüş alabilmek motive ediyor beni. İnşallah sabrım ve çabam daim olur bu konuda.
 
Çok güzel anlatmışsınız bizi özgürlükten alıkoyan şey hep bu aidiyet zaten birinin bir şeyleri olmak annesi kardeşi karısı çocuğu.. bence siz eğer mümkünse kısa bi tatile çıkın yalnız başıniza küçük bi sırt çantasıyla
 
Konularını hep okudum ama yorum yaptım mı hatırlamıyorum.
Anladım derdini ama ne denir bilmiyorum, farklı bir şey soracağım ben.
Oğlunla olan sıkıntılarını biliyorum, acaba sen nasıl bir bebektin idrak? Konularında hep yoğun bir zihin karmaşası var. Sanki yaşadığın olaylardan ötürü de değil ama hayata bakışın , belki karakterin bu. Uygun tabiri bulmakta zorlanıyorum ama sanki sen hayatındaki kaostan besleniyorsun gibi. Acaba oğlun sana benzemiş midir? Senin zihninde dönen o karmaşalar bebekken de var mıydı acaba?

Ben çok sakin bir çocuktum. Yani ruhen ve zihnen bir sakinlik olmasa da dışarıdan görünen buydu. Kendi kendime yeten, çok fazla istek belirtmeyen bir çocuktum. Annem de onaylıyor bu durumu. Kaostan beslenme durumunu asla kabul etmiyorum :)) aksine nefret ederim kaostan.
 
Sana sarılmak istiyorum sımsıkı. Ve yalnız değilsin. Küçüklüğümden beridir aklımda ölüm düşüncesi var ama hala yaşıyorum. Çünkü ölüm gerçeğimiz. Aklımıza gelen her şeyi yaşayacağız diye bir şey yok. Psikiyatri tedavisine başlamanızı şiddetle öneriyorum. İlaç kullanmasanız bile karşısında oturup her şeyi anlayacağını ve size bir yol göstereceğini, içinden çıkamadığınız bu girdaptan sizi söküp alacağını bilerek güvendiğiniz gerçek, işinin ehli birine gitmenizi öneriyorum. İnsanın aklına neler geliyor, ama sonra değer mi? demek lazım. Hiçbir şey mükemmel olmak zorunda değil zaten olsaydı yaşamanın ne anlamı kalırdı ki? Hayat direnmektir bir bakıma... Kendine bile.
Kendinizden çıkıp başka bir insanın bedenine girme hakkınız olsaydı kimi tercih ederdiniz?
O halde o kişi olmaya çalışın.
Evinizi değiştirin, şehrinizi değiştirin, dolaşın, rutinden çıkıp alışmadığınız şeylere kafa yorun. Zihnimiz ve bilinçaltımız bizim düşündüklerimizle şekillenir ve onları kandırmak bize bağlıdır. Gelen hiçbir düşünce gerçeği sonuna kadar yansıtacak diye bir şey yok. Ölümü sık yaşamış olmanın verdiği sonsuz boşluktasınız ama siz bunu başarırsınız o kadar güzelsiniz ki. Dünya sizden mahrum kalmamalı. Daha çok yazmalısınız, ben bu forumda hiçbir yazıyı böyle akıcı okumamıştım. Yazın lütfen... Blog açın yazın, bir şekilde o klavye elinizden düşmesin. Ve size bir kitap öneriyorum; Tuğçe Işınsu - Ol der ve Olur adlı. Bu kitabı okuyunca aydınlanma yaşamıştım. Elbet bir gün öleceğiz hepimiz , ama bunu biz yaparsak hayattan pes etmiş oluruz. Hayat galip gelmemeli. Her insan kendi hayatının kahramanı değil midir?
 
Hayaller / hayatlar arasında kalmış olabilir misiniz?
Ne zaman bir şeyler hayalimdeki gibi gerçekleşmese belki sizinki kadar sert olmasa da benzer duygular yaşarım.

Kayıplarınız, getirdiği üzüntü, oğlunuz için kariyerinize verdiğiniz ara idealinizdeki kendinizi gerçekleştirememenize ve psikolojik anlamda saygı duyulma/ ait olma gibi ihtiyaçlarınızın giderilmemesine yol açmış olabilir. Kendiniz hayatınızın kaçıncı sırasındasınız?

Şu sıralar o sırada değilim bile :) kayboldum. Çok şükür gıda tüketip duş alacak kadar kendimi önemsiyorum.
 
Ben çok sakin bir çocuktum. Yani ruhen ve zihnen bir sakinlik olmasa da dışarıdan görünen buydu. Kendi kendime yeten, çok fazla istek belirtmeyen bir çocuktum. Annem de onaylıyor bu durumu. Kaostan beslenme durumunu asla kabul etmiyorum :)) aksine nefret ederim kaostan.
Uygun tabir bulmakta zorlandım dediğim gibi :) konularında sürekli bir karmaşa var gibi geliyor bana da o yüzden kaos tabirini kullandım.
İyi geceler :)
 
Çok güzel anlatmışsınız bizi özgürlükten alıkoyan şey hep bu aidiyet zaten birinin bir şeyleri olmak annesi kardeşi karısı çocuğu.. bence siz eğer mümkünse kısa bi tatile çıkın yalnız başıniza küçük bi sırt çantasıyla

Keşke. Ancak tuvalete gidince kapısında "anne seni çok özledim çık" diye bekleyen üç yaşında bir evlat varken yapamam.
 
İdrak, aile dizimi diye bir şey var, duydun araştırdın mı?

Gangsta bir ara ben bununla ilgili konu bile açtım.
Bir arkadaşım benim sorunumun buna bağlı olduğunu düşünüyor.
Ailenin geçmişinden gelen sıkıntıyı bulup çözmeden hayatın duzelmeyecek diyor.
Açıkçası olabilir desem de bunun çözümü olduğuna pek inancım yok.
Tespit edilecek de çözülecek ohooo gözüyle bakıyorum.

Valla birileri dese ki bu gerçek benim sorunum böyle böyle şu uzman sayesinde çözüldü deneyecek noktadayım artık. Bezdum da :)
 
Kullanmıyorum yıllardır.
Antidepresan kullandığını düşündüm yazını okurken.Bazi yerlerinde de kendimi gördüm çalışan hedefleri olan biriyken birden iki çocuğa bakarken buldum kendimi gerçekten bu çok yorucu ve sıkıcı oluyor ne kadar annede olsan sevsende yıpratıyor ayrıca yasadigin acilarda var (basın sağolsun) sanki herşey ustuste gelmiş hap kullanmasanda terapinin fayda sağlayacağını dusunuyorum
 
Varoluş sancısı.. Bu öyle bir yol ki kimse sizin için yürüyemez maalesef, siz bu yolu yürüyeceksiniz. Ek olarak dehb genetik geçişlidir ve yetişkinlikte de devam ettirir kendini çoğunlukla. Bu anlamda siz de kendi çocukluğunuza dair bilgi edinin.

Benden ziyade eşimin böyle bir durumu olduğundan şüpheleniyorum. Benim çocukluğum pek travmatik. Kimsenin dehb ihtimalini hatırlayacak mecali yok zaten :)
 
Keşke. Ancak tuvalete gidince kapısında "anne seni çok özledim çık" diye bekleyen üç yaşında bir evlat varken yapamam.
Sizn iyi olmanız cocugunuza da iyi gelir aranızdaki ilişkiyi de güçlendirir mutlu olmanız mesela ben biraz buyusun benimki annanne ya da babanneye bırakıp yapacağım bu dediğimi çünkü onlar büyüsün diye bekleyip biseyleri erteledikce biz yaslanip gidicez ve belki hiç yapamadıklarımız kalacak aklimizda
 
Sana sarılmak istiyorum sımsıkı. Ve yalnız değilsin. Küçüklüğümden beridir aklımda ölüm düşüncesi var ama hala yaşıyorum. Çünkü ölüm gerçeğimiz. Aklımıza gelen her şeyi yaşayacağız diye bir şey yok. Psikiyatri tedavisine başlamanızı şiddetle öneriyorum. İlaç kullanmasanız bile karşısında oturup her şeyi anlayacağını ve size bir yol göstereceğini, içinden çıkamadığınız bu girdaptan sizi söküp alacağını bilerek güvendiğiniz gerçek, işinin ehli birine gitmenizi öneriyorum. İnsanın aklına neler geliyor, ama sonra değer mi? demek lazım. Hiçbir şey mükemmel olmak zorunda değil zaten olsaydı yaşamanın ne anlamı kalırdı ki? Hayat direnmektir bir bakıma... Kendine bile.
Kendinizden çıkıp başka bir insanın bedenine girme hakkınız olsaydı kimi tercih ederdiniz?
O halde o kişi olmaya çalışın.
Evinizi değiştirin, şehrinizi değiştirin, dolaşın, rutinden çıkıp alışmadığınız şeylere kafa yorun. Zihnimiz ve bilinçaltımız bizim düşündüklerimizle şekillenir ve onları kandırmak bize bağlıdır. Gelen hiçbir düşünce gerçeği sonuna kadar yansıtacak diye bir şey yok. Ölümü sık yaşamış olmanın verdiği sonsuz boşluktasınız ama siz bunu başarırsınız o kadar güzelsiniz ki. Dünya sizden mahrum kalmamalı. Daha çok yazmalısınız, ben bu forumda hiçbir yazıyı böyle akıcı okumamıştım. Yazın lütfen... Blog açın yazın, bir şekilde o klavye elinizden düşmesin. Ve size bir kitap öneriyorum; Tuğçe Işınsu - Ol der ve Olur adlı. Bu kitabı okuyunca aydınlanma yaşamıştım. Elbet bir gün öleceğiz hepimiz , ama bunu biz yaparsak hayattan pes etmiş oluruz. Hayat galip gelmemeli. Her insan kendi hayatının kahramanı değil midir?

Teşekkür ederim hakkımdaki güzel düşünceleriniz için. Kim olmak isterdiniz kısmına tek bir cevabım yok. Özendiğim, yerinde olmak istediğim kimse yok. Ben daha çok birçok şeyi yapabiliyor olmak isterdim. Yine aynı vücutta belki, ama daha sınırsız. Daha rahat. Bu da hangi hayatta olursam olayım mümkün değil. En nihayetinde bir düzen olmak zorunda.

Ne istediğimi değil de ne istemediğimi biliyorum daha çok. Karamsarlıktan sanırım.
 
Benden ziyade eşimin böyle bir durumu olduğundan şüpheleniyorum. Benim çocukluğum pek travmatik. Kimsenin dehb ihtimalini hatırlayacak mecali yok zaten :)

Evet eşinizin tarafından da olmuş olabilir, yetişkin dehb sıklıkla atlanan bir tanıdır o yüzden haberiniz olsun istedim. Yetişkinlikte aşırı derecede öfke, tahammülsüzlük, dürtüsellik ve ilişki problemlerine neden olur. Birçok tanıyla da karışır zaten. Çocukluk öyküsü alınamasa bile iyi bi doktor tanısını koyabilir yetişkinlikte bile. Sizin de eşinizin de aklında bulunsun. Ayrıca çocuğunuzun tedavisi asla yarım kalmasın yetişkinlikte de bir sürü sıkıntıyla uğraşmasın, şimdiden yol katededin. Hem dürtüselliğine hem öfkesine dair farkındalık kazandırabilirsiniz umarım..
 
Ben çok sakin bir çocuktum. Yani ruhen ve zihnen bir sakinlik olmasa da dışarıdan görünen buydu. Kendi kendime yeten, çok fazla istek belirtmeyen bir çocuktum. Annem de onaylıyor bu durumu. Kaostan beslenme durumunu asla kabul etmiyorum :)) aksine nefret ederim kaostan.
Az önce geçmişte ki konularınıza bir göz gezdirdim.
Siz ne güzel yaziyorsunuz öyle ya..Öğretmensiniz bransinizi merak ettim:)

Gerçekten çok akıcı ve okuyanı sarıp sarmalayan bir duygu aktarmanız var bayıldım.
Keşke yazsanız. .Gayet ciddiyim kitap yazın biz okuyalım.Kitap olmasa da wattpat 'a yazın:)
 
Teşekkür ederim hakkımdaki güzel düşünceleriniz için. Kim olmak isterdiniz kısmına tek bir cevabım yok. Özendiğim, yerinde olmak istediğim kimse yok. Ben daha çok birçok şeyi yapabiliyor olmak isterdim. Yine aynı vücutta belki, ama daha sınırsız. Daha rahat. Bu da hangi hayatta olursam olayım mümkün değil. En nihayetinde bir düzen olmak zorunda.

Ne istediğimi değil de ne istemediğimi biliyorum daha çok. Karamsarlıktan sanırım.

Sınırlandırılmış, kuşatılmış hissediyorsunuz. Adım atmaya isteğinizin olmaması bu yüzden... Oturup sizi bu sınırlandırmış hissettiğiniz şeyleri düşünün ve atın hayatınızdan. Karamsarlık "nasıl olsa olmayacak" demenizden kaynaklanıyor. Hayatınızda değişimin vakti gelmiş. Bir değiştirin bakalım bir şeyleri neler olacak kendinizi nasıl hissedeceksiniz bir görün.
Ve "olacak, her şey benim isteğim doğrultusunda gerçekleşecek, yolumu ve ne istediğimi biliyorum." diyerek yürüyün bu yolda. Aklınıza gelen düşünceleri "iptal" diyerek geri gönderin, ne düşünmek istiyorsanız onu düşündürün kendinize, aklınıza biriken yığın yük olmuş size.
 
Evet çektiğiniz acıyı burdan anlamamız mümkün değil siz ne kadar yazarsanız yazın ama gene sizin hayatınızda sizi sevip destek olanlar olmuş bende o da olmadı hiç hep köstek oldu ailem o yüzden ne arkadaşlık nede dotluk bile kuramadım vs.
Yani siz kendinizi düşünemez hale gelseniz bile sizi sevenlere sevdiklerinize birşeyler yapmaya çalışın(yapmıyorsunuz demiyorum herşeye rağmen gayet düzgün yapmaya çalışmışsınız) ve onların mutluluğuyla desteğiyle ayakta kalmaya çalışın,keşke sihirli bi değnekle tüm acılara son verebilsek ama olmuyor işte bazı insanların hayatı diğerleri gibi olmuyor,bazen elinizdeki iyi şeylere odaklanıp katlanmanız gerekiyor sadece.
 
X