Yine dibe batmamak için direniyorum.

ikinci cocugum dogduktan sonra,
hep bir kosusturma icindeyim de bitsin bu donem diye yasamaya basladim,

sanki kendi hayatimi yasamiyorum da gecici bir durum yasiyorum ve bu surenin gecip gitmesini bekliyorum gibi.

hani cocugu olan annelere deriz ya gecek bu gunler diye.

ama ben bunu hic sevmedim,
hayatimin hic bir doneminde de boyle gecsin gitsin hayat diye yasamamistim,
cok cok garipsedim ve kendimi ait hissedemedim.

cok mutsuz oldum,
hayattaki her karari ertelemeye basladim,
depresiflestim.

sonra ne oldu da degistim ben de bilmiyorum acikcasi,
ara ara o duygu geri gelse de daha iyiyim artik.

daha cok odakliyim su anki zamana,
gecsin gitsin diye degil, ani yasamaya calisiyorum.

bu konuda okuyup fokuslanmaya calisiyorum,
meditasyon yapmayi deniyorum, cok basarili olmasam da beni anda tutuyor yine.

bence hayatinda cok cok buyuk degisiklikler gerekiyor idrak,
ama bu oglunu alip dunyanin obur ucuna gitmek gibi bir sey degil,
kendi icinde buyuk degisiklikler yapacaksin,
hayata bakisini degistireceksin,
olgunlasacaksin,
ama bu yasla gelen bir olgunlasma olmayacak,
daha kendini bilir daha etrafini okur olacaksin.
 
Ben de sanki benzer hislerdeyim hep.
Kendi kendime bipolar teşhisi koydum hatta, bir çok iyi ve anlamsızca umut doluyum; ertesi gün hayatım bomboş. Bu hisleri hayatımda diğer aşamaya geçtiğimde daha yoğun yaşıyorum. Üniversiteye başladığımda, okul btip işe başladığımda, evlendiğimde ve şimdi çocuk sahibi olduğumda. İçimde hep bir dönemi kapatıp diğer döneme geçmenin ve eski dönemi layıkıyla kapatamamanın pişmanlığı/hüznü var.
Yapabilecekken yapamadığım şeyler için pşmanım ama bu arada şu an yapabileceklerim için çabalamıyorum. Muhtemelen bir sonraki aşamya geçtiğimde de bu dönem için üzülürüm :KK70: yani mutsuz olmak bana yapışmış sanki, aslında olmamak için ruhen çabalıyorum ama başkalarını mutlu eden şeyler beni etmiyor işte. Bu sebeple kimse de anlamıyor.

Ben de kendi kendime geri zekalı teşhisi koyuyorum bazen. Yani düşününce doğrul büyüdük, yaşlanıp öleceğiz. Bu kadar net ve kısa yaşam dediğimiz olay. Neyi kurcalıyorsun yaşa gitsin işte diyorum ki bunun dememin akabinde yukarıda yazdığım teşhisi koyuyorum kendime.

Başkalarının mutlu olduğuna da inanmıyorum ben. Kendilerini kandırdıklarını düşünüyorum çünkü ben saksı değilim!
 
Herkes kalbinin ekmeğini yer tamam mı. Biz bu derin felsefeyi kavrayamadığımız için yaşıyoruz bu sıkıntıları. Bir de hep şükürsüzlükten. İnsanlar nelerle uğraşıyor falan. Ayrıca tırnağı kırıldığı için ağlamayan demir kadınlar olduğumuz için mi kaybettik acabahshejejjdjr. Ay tamam kendimden tiksindim.

ha şunu bileydin. rolünü kabullen ve oyna.
dışına çıkarsan sahneye atılan muz kabuklarına basıp kayarsın.
mazallah.
kalıplar iyidir. insanı korur .
farklı şeyler düşünmek, seçmek ve yaşamak ise fazla.
sonra mutsuz olursun diyeceğim ama gülesin geliyor :KK70:
oğlanı al gel bir ara, laflayalım. :))
 
ikinci cocugum dogduktan sonra,
hep bir kosusturma icindeyim de bitsin bu donem diye yasamaya basladim,

sanki kendi hayatimi yasamiyorum da gecici bir durum yasiyorum ve bu surenin gecip gitmesini bekliyorum gibi.

hani cocugu olan annelere deriz ya gecek bu gunler diye.

ama ben bunu hic sevmedim,
hayatimin hic bir doneminde de boyle gecsin gitsin hayat diye yasamamistim,
cok cok garipsedim ve kendimi ait hissedemedim.

cok mutsuz oldum,
hayattaki her karari ertelemeye basladim,
depresiflestim.

sonra ne oldu da degistim ben de bilmiyorum acikcasi,
ara ara o duygu geri gelse de daha iyiyim artik.

daha cok odakliyim su anki zamana,
gecsin gitsin diye degil, ani yasamaya calisiyorum.

bu konuda okuyup fokuslanmaya calisiyorum,
meditasyon yapmayi deniyorum, cok basarili olmasam da beni anda tutuyor yine.

bence hayatinda cok cok buyuk degisiklikler gerekiyor idrak,
ama bu oglunu alip dunyanin obur ucuna gitmek gibi bir sey degil,
kendi icinde buyuk degisiklikler yapacaksin,
hayata bakisini degistireceksin,
olgunlasacaksin,
ama bu yasla gelen bir olgunlasma olmayacak,
daha kendini bilir daha etrafini okur olacaksin.

Geçen bir yerlerde yazdım bende tersine işliyor durum diye. Yani yaş aldıkça olgunlaşıp pişmek yerine daha çok dönüyorum çocukluk hallerime. Belki de derinde bir yerlerde hala o her şeyin farklı olacağına dair umut var. Bu umut engelliyor var olanı kabullenmemi.

Evliliğim boyunca adamı sıklıkla boşanmakla tehdit etmem de bu yüzden. Neyse ki artık yapmıyorum. Hani benim başka seçeneklerim de var fikrini dayatmaya çalıştım uzun zaman. Halbuki biliyorum o seçenekler olsa da ben aynı ben olacağım.
 
Ben de sanki benzer hislerdeyim hep.
Kendi kendime bipolar teşhisi koydum hatta, bir çok iyi ve anlamsızca umut doluyum; ertesi gün hayatım bomboş. Bu hisleri hayatımda diğer aşamaya geçtiğimde daha yoğun yaşıyorum. Üniversiteye başladığımda, okul btip işe başladığımda, evlendiğimde ve şimdi çocuk sahibi olduğumda. İçimde hep bir dönemi kapatıp diğer döneme geçmenin ve eski dönemi layıkıyla kapatamamanın pişmanlığı/hüznü var.
Yapabilecekken yapamadığım şeyler için pşmanım ama bu arada şu an yapabileceklerim için çabalamıyorum. Muhtemelen bir sonraki aşamya geçtiğimde de bu dönem için üzülürüm :KK70: yani mutsuz olmak bana yapışmış sanki, aslında olmamak için ruhen çabalıyorum ama başkalarını mutlu eden şeyler beni etmiyor işte. Bu sebeple kimse de anlamıyor.

idrak ın konularını ne zaman okusam hep sonunda kendimi ergen gibi hissediyorum. bak sen de öyle olmuşsun :))
kimse beni anlamıyor’lar başlamış.
o kadar da kimse anlamıyor değil, 3-5 anlayan çıkıyor bazen :)
 
Geçen bir yerlerde yazdım bende tersine işliyor durum diye. Yani yaş aldıkça olgunlaşıp pişmek yerine daha çok dönüyorum çocukluk hallerime. Belki de derinde bir yerlerde hala o her şeyin farklı olacağına dair umut var. Bu umut engelliyor var olanı kabullenmemi.

Evliliğim boyunca adamı sıklıkla boşanmakla tehdit etmem de bu yüzden. Neyse ki artık yapmıyorum. Hani benim başka seçeneklerim de var fikrini dayatmaya çalıştım uzun zaman. Halbuki biliyorum o seçenekler olsa da ben aynı ben olacağım.

ben kendi cocuklugumu hatirladigimda cok huzurlu bir insan buluyorum,
bir cok derdin arasinda,
cunku hayati sakin yasardim,
koyde buyudum zaten,
bzen saatlerce salincakta sallanir dusunurdum, bazen bir kitabi bir gunde bitirirdim hic rahatsiz eden olmadan,
simdi boye bir durum tatilde bile mumkun degil,
o yuzden o sakinligi yaratmanin yollarina ariyorum,
meditasyon gibi, arada durup derin nefes alip vermek gibi,
turku dinlemek gibi.

cocukluk hallerime donuyorum derken sen ne kastettin ben anlamadim bu sebeple sanirim,
cunku ben donebilsem kesinlikle daha iyi olacagim. Su anki amacim o hatta :)

seni de ic huzurunu kaybetmis arayan bir ruh gibi goruyorum ben,
hic mi bulamadin,
yoksa yolda bir yerde kayip mi ettin diye merak ediyorum.
 
Sizi o kadar iyi anlıyorum ki. Bende de var son zamanlarda o istek. Özellikle aileyle ilgili sıkıntılardan ötürü kimsenin bişeyi olmamak isteği. Aslında sevdiklerimizin bizim özgürlüğümüze ket vurduğunu görmek çok sıkıntı veriyor.

Çekip gidemiyorsun yeni bir hayata sıfırdan düşünmeden başlayamıyorsun çünkü sevdiklerini bırakamıyorsun. Ben sırf bu mesele yüzünden evliliğe çok uzak bakıyorum, yeni bir bağlılığı bünyem kaldıramaz diye düşünüyorum. Ben hayallerimi gerçekleştirebiliceğeime dair inancımı koruyorum hala, hayallerim çok gerçek dışı şeyler değil lakin çok sıradan da değil.

Bence siz umudunuzu kaybetmişsiniz, bazı hayallerinizi gerçekleştirmek için yeni yollar arayın. Oğlunuzla birlikte çıkın bu yolculuğa. Hatta size daha iyi bir tavsiye vereyim bi roman yazmaya başlayın , edebi yeteneğiniz var belliki.hem meşgul olursunuz hem de bi amaç edinirsiniz .
 
ahahahaha ne yapayım?
taytı giy gırgırla,
çık arkadaşınla kahve iç,
çocuğu kayınvalideye bırak,
çocuğun göz seviyesine in ve öyle konuş, sarıl,
bir de kınadığını yaşamadan ölmezsin olmazsa olmazlarımız.
onlardan birini seçip yazıyoruz işte böyle.

kendi ruhumun dingin halini hiç görmediğim için, öyle olan birini gördüğümde rol yaptığını falan düşünüyorum :))
yani onun da bedenine sığmaması, amacını aşan istekleri falan olmalı. o da izlediği bir filmden sonra çantasını alıp gitme istegi ile savasmalı.
sorun yaşadığımız sehir şeklinde de olabilir.
neyse, olaylar olaylar

Biz de
Eat Pray Love
diyoruz En Büyük KK
 
Ben bugün ilk seansıma girdim. 11 senedir gülen suratımın altında kimsenin tam manasıyla ulaşmasına izin vermediğim bir ağırlığı taşıyorum, buna kendim de dahil. Gülen suratım diyorum çünkü "Yüzüm bile gülmüyor artık" sınırını geçtim. Onun ilerisinde boşluğa sırıtabileceğin bir alan var, orayı gördüm. Yani "Sorun yok" duvarı.
Geçen gün bir ablam geldi annemlere, ben de yanlarına geçtim. Aile dizimi filan bakıyordum zaten, önüme ne gelirse okuyorum böyle konularda. Senelerdir adam akıllı bir çıkış bulamadım. Bakmayı bırakmadım, çünkü katlanamıyorum. Dayanılmaz bir halde ve rahatsızlık etkisi azalmıyor. Dışta bi duvar, içte bi cehennem.

Bu abladaki değişimleri daha önceden bir konumda yazmıştım. Nlp tekniği filan kadın uğraşıyor, beslenmesini düzenledi kilo verdi, işte ne bileyim daha sosyalleşti, durumları kötüydü düzeldi, bi şeyleri hep yoluna koymaya başladı yani. Enerji menerji bilinçdışı temizliği vb konuştuktu baya. Önümde kadın değişmiş,canlı kanlı. Biliyorum da yani az sıkıntı çekmedi o kadın da, eşi ile mütemadiyen sorunlu vs vs..

Bu gelişinde aile dizimini konuştuk. Dedim en fazla üç beş lira kaybederim benden önemli mi dedim tavsiye edilen birine gittim. İlk seansta adam bana direkt seninle işimiz zor, çok uzaksın dedi çıktı. Sonra 2 saat boyunca sorular sordu İdrak. Klasik bir psikolog gibi değildi. Çok açmayayım çoğu şeyi cevaplamak istemeyeceğim-cevabını veremediğim yerleri, sora sora buldu köşeye sıkıştırdı, duvarın bir kısmını ilk seansta fark etti resmini çekti sanki. Ben de şaşırdım çünkü adama bazı şeyleri istemsizce dökmüş bulundum.

Senin bu yazıların, hepsi bir imdat bana yardım edin çığlığı. Çaba sarf ediyorsun çünkü hala yazıyorsun, yazmaya değer buluyorsun. İdrak şu aile dizimini es geçme bi bak. Kimi dalga geçiyor falan fıstık ama cidden anne babadan taşınıyor ruh halimiz. Ailenin yükünü sırtlanmışsın, abisisin sen ailenin haberin yok dedi bana. Daha neler neler... Çok ilginçti. Dogru biri ile deneyimlemek lazım anlatma ile olmuyor.

aile dizimini hic duymamistim ben,
ama gecen bir soz okudum beni cok etkiledi,
ayni seye mi parmak basiyor acaba ?

Screenshot 2019-02-01 at 11.04.55.png
 
Ben anladım, sanki biraz disosiyasyon yaşıyor gibisin.

Kendi hislerine, vücuduna, ortama karşı kopukluk geliştirmek.

Bana da oluyor dönem dönem.

Hatta 5 sene böyle düşünerek, oradan oraya sürekli taşındım, dediğin gibi kaçtım.

Valla yaptığım tek şey kendimi gerçeğe döndürmekti, bunu yaptığımı fark ettiğimde yapmak istememekti.

Zor oluyor başta ama, biz de her insan gibi bir yerde yaşama devam etmeliyiz.
 
Olur öyle arada ya.
Ben lisede lise formasını giydiğimde çok şükür üstümdekiler bir yere aitmişim gibi gösteriyor beni demiştim.
Hala ara sıra gelir o.
Ama farklı kombinlerle gelir bana.
Bir gün ev bana ait ama kocam değil derim.
Bir gün çocuklar bana ait ama bu evde emanetim derim.
Bir gün çocuklar misafir iyi ağırlamak gerek, sonra uçup gidecekler derim
Bir gün hepimiz misafiriz bu dünyaya ait değilim derim, ben bu dünya için fazla yorgunum niye seçilmişim ki derim.
Sonra da ya seçilmeyip de kendimin halt yemesiyse derim ve teertemiz deliririm.

Bir de biz hep iyi niyetimizden kaybettik ama çekemeyen de anten taksın ayrıca soda getir sebastian hazımsızlar var ahahah
 
Bence herkes yalnız, yalnız doğuyor, yalnız ölüyoruz. Kimi işle güçle, aile ile, kimisi eğlence, TV, gezme tozma ile bastıyor soruları. Sorgulamamayı, duymamayı öğreniyor. Evet, eş-çocuk çok güzel şeyler, getirdiği sorumluluklarla hayata başka bir boyut daha katıyor, ama insana ihtiyaç duyduğu anlam başka insandan gelemez. Maddi olan herşeye rağmen tatminsiz olmak, sahiplenememek sizinki gibi aktif akıllar için çok doğal. Çünkü tatmin olmayan ruh zaten.
 
Ben de kendi kendime geri zekalı teşhisi koyuyorum bazen. Yani düşününce doğrul büyüdük, yaşlanıp öleceğiz. Bu kadar net ve kısa yaşam dediğimiz olay. Neyi kurcalıyorsun yaşa gitsin işte diyorum ki bunun dememin akabinde yukarıda yazdığım teşhisi koyuyorum kendime.

Başkalarının mutlu olduğuna da inanmıyorum ben. Kendilerini kandırdıklarını düşünüyorum çünkü ben saksı değilim!
Daimi mutluluk olsa ne güzel olurdu :)
Ama yok.
Senin yaşadığının benzerini ben 22 yaşındayken yaşadım.
1 sene içinde anneannemi, babamı ve eniştemi (üçünün de hayatımda yeri ayrıydı) kaybettik. Ve birkaç ay ruh gibi yaşadım. Çünkü o dönemle ilgili yaşama dair anı yok hafızamda. Bu acılarla boğuşurken annemle hep gergindik, abim ve yengem saldırgandı. O arada iflas, borçlar, hacizler derken acaba birgün bu günler bitecek mi sorgusu başladı. Birgün bu düşüncelerle dehşet başım ağrımaya başladı. Sabah kalktığımda saçımın yarısı bembeyazdı.

Özetlersem; geldik gidiyoruz idrak.
Ama mutlu, ama mutsuz. Her şey bizim için. Belki bencillik ama benden kötü durumda olanlara bakıp şükrediyorum. Bak o kanser, senin kafan bozuk. Şükredeceğine nankörlük yapıyorsun. Bak o ülkede savaş var, çocuklar ölüyor. Sen üç kuruş az kazandığın için isyanlardasın. Kızım sana rahat batıyor, amaçsızca yaşıyorsun vb cümlelerle kendimi dövdüm, yerin dibine soktum çıkardım.

Bu his ara ara yoklar mutlaka. Bu yüzden üç çocukla örgün üniversite okuyorum. Saz aldım hobim olsun diye. Baharda spor kursuna gideceğim kızlarla. Beyni ve bedeni boş bırakmamak lazım. Yoksa isyan ediyor.
 
Benden ziyade eşimin böyle bir durumu olduğundan şüpheleniyorum. Benim çocukluğum pek travmatik. Kimsenin dehb ihtimalini hatırlayacak mecali yok zaten :)
Evet babadan geldigi dusunuluyormus bu tur durumlarin.bu arada biraz kendinize vakit ayirip tatile falan gitseniz birz rahatlarsiniz belki mesela benim en sevdigim sey yuzmek okb hastasiyim cocugum otizmmi diye delirmis bir anneydim.sadece yuzerken rahatliyordum butun dertlerimi o suya birakiyor gibi hissediyorum.
 
Derin düşünüyorsunuz. Ve mıknatıs gibi bir empati yeteneğiniz var.
Ben ne zaman derin düşünmeyi ve insanların huzunleriyle uzulmeyi bıraktım o zaman rahatladım. Her insan kendi yükünü ancak kendi tasiyabiliyor.
Böyle güzel tepelerde bir yerde insanların hayat oyununda oynadığı tiyatroyu izliyor gibiyim şuan. İnsanların yaptıklarından ders çıkartıyorum kendim aynı şeyleri yapmıyorum. Bakıyorum yanlış yerlere sürüklenenlere hangi yollardan gecmislerse oralara ugramiyorum. Neye kiriliyorlarsa onu söylemiyorum. Kendime de bir zırh ördum tabi. Tüm imalari, entrikaları o zirhtan gecirmiyorum. Kurulan tuzakların üzerinden hopluyorum. İyi davranıyorum ama iyilik beklemiyorum. Öyle bir tepenin üzerindeki köydeyim işte.
O köyde büyüdüm. Büyüklerin saçmalıklarina, beni hep yerin dibine sokmalarina, anlamamalarina bu köy sayesinde kulak tikadim. Cocuklugumdaki gibi o köyün dağlarında tepelerinde geziyorum. Çamurdan sanat eserleri yapıyorum. Köpegimizle konuşuyorum. Tavuklara bostandan yesil soğan koparıp yediriyorum. Kuşlara çekirdek citleyip içlerini veriyorum ayağımın dibinde. Arkadaş yok ama aramıyorum. Anlamıyorlar ama anlasinlar diye de cabalamiyorum. Gürültüsüz temiz havayı çekiyorum cigerlerime. Kedimle geziyorum. Bebeğim yok ama kedimle bebek gibi oynuyorum. O kadar kaptiriyorum ki kendimi annem ya da başkası eve çağırsa da duymuyorum.
Şimdi ise bu köyüm benim evim. Kendi kendime çocukken bulduğum huzurumu yeni yeni ekledim hayatıma. Kimse anlamasa da.
Velhasıl derin düşünmeyi bıraktığımdan beri rahatladim. Huzursuzlugumu huzura çevirdim. Yoksa insan kafayı yer böyle dedim. Uçurumun kenarından kendimi kendimle döndürdüm.
 
ben kendi cocuklugumu hatirladigimda cok huzurlu bir insan buluyorum,
bir cok derdin arasinda,
cunku hayati sakin yasardim,
koyde buyudum zaten,
bzen saatlerce salincakta sallanir dusunurdum, bazen bir kitabi bir gunde bitirirdim hic rahatsiz eden olmadan,
simdi boye bir durum tatilde bile mumkun degil,
o yuzden o sakinligi yaratmanin yollarina ariyorum,
meditasyon gibi, arada durup derin nefes alip vermek gibi,
turku dinlemek gibi.

cocukluk hallerime donuyorum derken sen ne kastettin ben anlamadim bu sebeple sanirim,
cunku ben donebilsem kesinlikle daha iyi olacagim. Su anki amacim o hatta :)

seni de ic huzurunu kaybetmis arayan bir ruh gibi goruyorum ben,
hic mi bulamadin,
yoksa yolda bir yerde kayip mi ettin diye merak ediyorum.

Benim çocukluğum huzurla geçmedi. Klasik anne baba anlaşmazlığının yanı sıra kök ailenin, çekirdek ailemize olan lüzumsuz müdahaleleri ailemin çevre baskısını ziyadesiyle önemsemeleri vs.

İç huzuru hayatımın hiçbir döneminde bulamadım ama mutlu olduğum anlar oldu. Kısa sürse de :)
 
idrak ın konularını ne zaman okusam hep sonunda kendimi ergen gibi hissediyorum. bak sen de öyle olmuşsun :))
kimse beni anlamıyor’lar başlamış.
o kadar da kimse anlamıyor değil, 3-5 anlayan çıkıyor bazen :)

Ahshsh bana da yazarken bir gülme geliyor. Ergen misin kızım sen diye siliyorum bazı yazdıklarımı. Normal şartlarda 4-5 dakikamı alacak olan konu içeriği, silmelerim yüzünden vaktimi çalıyor epey. Bitmeyen ergenlik sendromu da olabilir bu yaşadığımız. Her şeyi vaktinde yaşayıp geride bırakmakta güçlük çekiyorsak demek ki.
 
Sizi o kadar iyi anlıyorum ki. Bende de var son zamanlarda o istek. Özellikle aileyle ilgili sıkıntılardan ötürü kimsenin bişeyi olmamak isteği. Aslında sevdiklerimizin bizim özgürlüğümüze ket vurduğunu görmek çok sıkıntı veriyor.

Çekip gidemiyorsun yeni bir hayata sıfırdan düşünmeden başlayamıyorsun çünkü sevdiklerini bırakamıyorsun. Ben sırf bu mesele yüzünden evliliğe çok uzak bakıyorum, yeni bir bağlılığı bünyem kaldıramaz diye düşünüyorum. Ben hayallerimi gerçekleştirebiliceğeime dair inancımı koruyorum hala, hayallerim çok gerçek dışı şeyler değil lakin çok sıradan da değil.

Bence siz umudunuzu kaybetmişsiniz, bazı hayallerinizi gerçekleştirmek için yeni yollar arayın. Oğlunuzla birlikte çıkın bu yolculuğa. Hatta size daha iyi bir tavsiye vereyim bi roman yazmaya başlayın , edebi yeteneğiniz var belliki.hem meşgul olursunuz hem de bi amaç edinirsiniz .

Bilmiyorum umudumu tamamen kaybetmiş olsam soluk alıp veren bir canlıdan ibaret olabilirdim sanırım. O potansiyel var bende. Bir dönem o hale girmiştim. Umudum tamamen tükenmese de azaldı epey.
 
Benzer durumu kendi hayatımda nasıl çözdüğümü aktarayım;

Ana odaklanmak. Gerceği görmek. Elinden geleni yapmak. Uçuk hayaller kurmak.

Yazması kolay, uygulaması zor bilirsiniz.

İnce bir çizgi var. Ben sıradan değilim bu hayat bana az geliyor. Bu düşünce insanı bazen gerceklikten koparıyor. Gercek olan elimizdeki ile mutlu olup daha fazlası icin çabalamak.

Ancak daha cok sey isteyip, farklı bir hayat hayal edip ulasamadikça umut tukeniyor. Moral bozuklugu basladikca zaten hayattaki en temel ihtiyaclari karsilayamaz hale geliyoruz.

Kafamizin cok calistigi düsuncesi ya da renkli hayallerimizin olmasi bizi yasadigimiz vasat hayattan sogutuyor ve bu da ait olmama duygusunu getiriyor, ama hayaller de uzakta onlari da gerceklestiremiyoruz, araf durumu boguyor ve kiyamet kopsa da bitse artik diyoruz.

Elimizdeki tek an şimdi. Kurtulmaya calismak degil bu ani yasayip bir sonraki ana daha guzel gecmek yapabilecegimiz tek sey bu aslinda.

Kesinlikle bos kalmamak gerekiyor. Ulke ulke gezmek hos olabilirdi ama bu olmuyorsa arada parka gitmenin de tadina alacak bir kafaya gecmek lazim. Yoksa diger turlusu gercekten zor.

Ne hayatlar hayal ettik ne yasiyoruz. Ama hayat boyle. Tum bunlarin tek bir nedeni var bu hayata gelis amacimizi bulmak. Bunu bulup gerceklestirdigimizde mutlu olacagiz.

Buradaki sır ise yasadigimiz hayat bu amaci bulmamiz ve gerceklestirmemiz icin en mukemmel olan. Bizim yasam senaryomuz ne ise ancak mutlulugumuz ordan cikabilir buna inanin. Su an ozgurce yasayip bol parali bir hayat yasayan kisinin hayati size verilse oradan mutluluk cikaramazsiniz cunku sizin bulacaginiz hayat amaci yani kisisel tekamulunuz yasadiginiz hayatla mumkun.

Bu bakis acisi hayatin her zorlugunu bir nimet gibi gormeyi sagliyor, o dersi de alip bir adim daha ilerlemeyi sagladigi icin.

Baska hayatlari hayal edip kendi hayatindan kopmak sadece bir yanilsama, oyalanma, kendi mutlulugunu erteleme hali.

Gercekten aydinlanmis zihinler elindeki hayatin icinde kendisi icin sakli olan sırrı bulup çikarmali ve aslinda sirlarin sırrı da anı guzel yasamaktan geciyor, ki zaten baska yolu da yok ki guze olsa da olmasa da o an yasaniyor. Dertli yasarsan bir sonraki ana dert aktarirsin, mutlu yasarsan mutlu olmanin önunu acarsin. Gelecegi sekillendiren bugun neler yaptigimiz.
 
X