Yani şu öğretmenlik mesleğini kaldırsalar sizde kurtulsanız bizde!herkes kendi okutsun çocuğunu bir gün be bir gün kutlanıyor. Mutlu etmektir bi insanı ya zaten az kaldı kapansın okullar.,o çocukların gözlerindeki ışık var ya o olmasa bi dakka çekmem bu eleştirileri,almayın hediye falan da hiç kimse 24 kasım için yapmıyor bu mesleği ha ATATÜRK hediye etmiş biz de mutlu oluyoruz,hak etmiyorsa al çocuğunu, annesinin yanlış anlamasını bana sarılarak sen en iyi öğretmensin diyen çocuktur bu mesleğe devam sebebim sen değil ey veli bunu da bilesin
Bugün ilk defa para verilerek alınmış hediyeler geldi öğretmenler gününde, daha önceki yıllarda bahçelerinden 3-5 tane ceviz , 2 yumurta ,1 elma ,evdeki vazodan 1 plastik yaprağı kopmuş gül gibi şeyler gelirdi. 8 yıldır ilk defa merkezde çalışıyorum ve hediyeleri kabul ederken çook utandım.
(Para verilerek demişken yukarda bi üyenin yazdığı gibi pırlanta vs değil. Kahve fincanı ,kupa,ayicik gibi.)
Hediye durumuna el konularak kutlanması daha doğru olur.
Alan var alamayan var. Kıyamam.
Bence de her öğretmen adı taşıyanın değil işini hakkıyla yapan öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun.Bu konuyu okuyunca yine aklıma geldi de benim de hakkımı helal etmediğim bir öğretmen var ki o öğretmen özel olan çocuğuma iyi eğitim versin diye oğlumu hayatta bir adım ileri götürebilmesi için her türlü konuşmasına boyun eğdiğim karşılığında da hatta birkaç defa"istersem burda ayak ayak üstüne atar otururum parami da alirim"diyen bir öğretmen. Ben bişey diyemiyordum ozaman.Neyseki bir sene oğlumun öğretmenliğini yaptı ama o bir sene de hayatı zehir etti bana ve eşime de yansıdı tabi.Böyle öğretmenin öğretmenler günü kutlu olmasın.Öncelikli ricam lütfen kimse konuyu dini veya siyasi yönlendirmesin.
Zira farklı siyasi görüşlere ve farklı inançlara sahip bir yığın arkadaşım var ve hiç birinden kötülük görmedim.
Ben de herkes gibi ilk öğretmenimi arayıp sormak isterdim.
Onu sevgi ile anmak.
Ama ne zaman ‘tüm’ öğretmenlerin günü kutlansa isyan edesim geliyor.
Hayır, ‘tüm’ünün kutlanmasın.
İşini hakkı ile yapanın kutlansın.
Çok hevesli olduğum ve okuma-yazmayı erkenden öğrendiğim için okula erken başlamışım.
İlk 2 hafta çok hevesli gittiğim okula sonraki günlerde geceleri altıma kaçırmaya başlamam eşlik etmiş.
Annem okuldan almak isteyince de çok ağlayıp devam ettim.
Sebep, sevgili öğretmenim.
Kendisi ailemden çok farklı bir siyasi ideolojiye ve yaşam tarzına sahipti.
gazete okuyabilen bir çocuk olduğum için, basit ve sıkıcı gelen ‘Ali ata bak.’ Yerine kendisi kendi yazdığı metinleri yada görüşüne uygun gazeteden makaleleri dikte ettirip yazdırırdı.
Her fırsatta annemin giyim tarzını aşağılar, ne kadar cahil olduklarından dem vururdu.
Canım, her şeyim olan ailemin bu denli kötü insanlar olarak başıma kakılması bir yandan, anlamadığım metinleri yazmaya çalışmam, yetişmeye çalışmam bir yandan, geceleri dişlerini gıcırdatmaya başlayan, zaman zaman altına kaçıran çocuk olmuştum.
Defterimdeki yazıları gören ailem bir kaç kere öğretmenle konuşmasına rağmen, çok biliyorsanız siz eğitin, cevabını almış.
Bu konuşmalardan sonra aileme söylemememi tembihlediğini, ve söylersem bütün arkadaşlarımla sıra dayagına çekileceğimi söylemişti.
2. Sınıfın başında da aynı öğretmeni görünce babam elinde defterlerimle ilçe milli eğitim, kaymakamlık, bakanlık neresi varsa gezip sonuç almaya çalışmış.
Durumdan haberdar olan öğretmen aşağılamalara devam etmekle birlikte epey durulmuştu.
İkinci dönem ben başka bir okula başladım, sonra duydugumuz kadarı ile kadının emekliliği de geldiği için emekliliğe zorlanmış.
Baştan ödediğim bedelden mi bilmiyorum, sonraki yıllarda hep iyi öğretmenlerim oldu.
Okul hayatım boyunca da hep başarılıydım.
Şimdi hayatımın 1.5 yılını sıkışmış olarak geçirmeme sebep, beni o baskıya maruz bırakmış, 6 yaşımı bile bitirmemiş bana şu yaptıkları yanına kar kalmış öğretmenimin de kutlu olsun mu günü?
Yada onun da 40 yıl kolesi olmalı mı?
Umarım o attığın sıra dayakları, gözümün önünde tokatladığın bilmem kaç öğrenci, senin yüzünden korkudan kekeleyen sınıfta bıraktığın çocuk ve o zaman algılayamadığım kötülükler senden çıkar sevgili öğretmenim.
Her öğretmenin güzellikle yad edildiği bu günde seni de böyle anıyorum.
Ayyy ruh hastasi igrenc okurken sinirim bozuldu. Resmen canim acidi hissettim bu sayfaya yorum yazdim. Konu icerigini tam okumadim ogretmenler gunu bilmem ne diyince ataturk un o soylevi gelir bir tek benim aklima. Zaten hic sevmem ozel gun kutlamayi. Hic soylememisimdir. Bildirim gelince okudum size denk geldi ayy gercekten cok kotuyum.İlk okul öğretmenim ve her gün yerlere yatırıp tekmelediği, şimdilerde disleksi olduğunu anlayabildiğim o gariban oğlan çocuğu , Ali .. bazen kabusum oluyor , ince topuklu çizmeleriyle aliyi tekmelemeleri, Ali’nin ağzından kan gelişi.. uslu hareketli , hepimizin o darbelerin akabindeki acınası sinişi..
En merak ettiğim şimdilerde 60-70 yaşlarında olmalı, acaba yastığına başını koyduğunda Ali aklına geliyor mu ? Vicdani rahat edebildi mi onca yıldır .. belki de hayattan koparttı aliyi ya da kötü yollara sapmasına neden oldu Ali’nin , kim bilir...
Hak eden, işini aşkla yapan her bir öğretmenimizin günü kutlu olsun
Aman Allah’ım bu nasıl birşey. Gözlerim doldu ya vicdansız yaratık nasıl böyle bir kin besleyebilir el kadar çocuğaİlk okul öğretmenim ve her gün yerlere yatırıp tekmelediği, şimdilerde disleksi olduğunu anlayabildiğim o gariban oğlan çocuğu , Ali .. bazen kabusum oluyor , ince topuklu çizmeleriyle aliyi tekmelemeleri, Ali’nin ağzından kan gelişi.. uslu hareketli , hepimizin o darbelerin akabindeki acınası sinişi..
En merak ettiğim şimdilerde 60-70 yaşlarında olmalı, acaba yastığına başını koyduğunda Ali aklına geliyor mu ? Vicdani rahat edebildi mi onca yıldır .. belki de hayattan koparttı aliyi ya da kötü yollara sapmasına neden oldu Ali’nin , kim bilir...
Hak eden, işini aşkla yapan her bir öğretmenimizin günü kutlu olsun
Ben,"alın beni okuldan dedim 4cü sınıfta,ama kimse aldırış etmediYaş 6.
Okul sadece öğretmenden ibaret değil.
Çocuktum ve hayatımda görmediğim kadar yaşıtım ile bir aradaydım.
Ama o an eve geri dönmek, dışarıda geçirdiğim bir kaç saat dışında arkadaşsız kalmak daha zor gelmiş demek. Ki ağlamışım alma okuldan diye.
Şu anki aklım olsa ‘alın beni okuldan’ı kendim söylerdim :)
X kutsal bir meslek demek kulağa onore edici bir sözmüş gibi gelse de meslekten olanlara bir uyarı gibi daha çok. Öğretmenlik kutsal bir meslek sözünün açılımını 'hareketlerine dikkat et, sorumluluğunun bilincinde ol, öğretmenliğin genel saygınlığını zedeleme çünkü öğretmenlik zarar görmemesi gereken (kutsal) bir meslek,' olarak düşünün.
Zaten dikkat ederseniz bu kutsal meslek muhabbeti bir sağlık sektöründekiler için iki eğitim sektöründekiler için yapılır. Her iki sektör için de anında şikayet hatları var, her iki sektördeki çalışanlara hasta yakınları/veliler tarafından çemkirilmesi normal, şiddet uygulanması ise kınanır ama sıkça rastlanılır bir durum. Bu sektörlerde istisnalar tenzih edilir ama genel olarak işlerini hakkıyla yapmadıklarına kazandıkları paraları hak etmediklerine inanılır. Öyle toplumca tapılan dokunulmazlığı olan bir meslek yok her iki sektörde de.
Diğer mesleklerin bir sorumluluğu, genel saygınlığı, topluma katkısı yok mu ki onlar zarar görse de oluyor diyeceksiniz. Belki öğretmenlerden daha fazla etkiliyorlar hayatımızı ama onların yüzyüze çalıştıkları insan sayısı az olduğu için işlerini nasıl yaptıkları, gerçekte nasıl yapmaları gerektiği ve nasıl insanlar oldukları konusunda daha az fikir yürütüyoruz toplumca. Hata yaptıklarında ya da görevlerini kötüye kullandıklarında mesleklerinin itibarı tüm toplum gözünde zedelenmiyor.
Örneğin yapı-denetim tüm toplumun can güvenliğini ilgilendiren bir iş, sorumluluğu çok fazla. Rant fazla olunca sektörde dönen oyunlar da fazla. Yakın zamanda biryerlerde okudum, deprem bölgesindeki bir ilimizde 3000'in üzerinde çürük binaya sağlam raporu verilmiş rüşvet karşılığında. Bir deprem olsa bu onbinlerce ailenin zarar görmesi demek. Kimse bu örnekten yola çıkarak inşaat mühendislerini topluca paragöz ve vicdansız olmakla suçlamaz ama atıyorum edebiyattan haz etmeyen yeni mezun bir fizik öğretmeni, alanında ve işinde yetenekli bir idealist olsa da yeni nesil öğretmenler hep hayatta başka birşey olmayı becerememiş kültürsüz gerizekalılar gibi yaftalamalara sebep olabilir. Ya da yoğunluktan hastalarla yeterince ilgilenmeyen sağlık çalışanları hemşireler suratsız, doktorlar kibirli gibi önyargılara sebep olur. Kısacası mesleklerin kutsallığı çabuk zedelenebilirliklerinden geliyor
İlk okul öğretmenim ve her gün yerlere yatırıp tekmelediği, şimdilerde disleksi olduğunu anlayabildiğim o gariban oğlan çocuğu , Ali .. bazen kabusum oluyor , ince topuklu çizmeleriyle aliyi tekmelemeleri, Ali’nin ağzından kan gelişi.. uslu hareketli , hepimizin o darbelerin akabindeki acınası sinişi..
En merak ettiğim şimdilerde 60-70 yaşlarında olmalı, acaba yastığına başını koyduğunda Ali aklına geliyor mu ? Vicdani rahat edebildi mi onca yıldır .. belki de hayattan koparttı aliyi ya da kötü yollara sapmasına neden oldu Ali’nin , kim bilir...
Hak eden, işini aşkla yapan her bir öğretmenimizin günü kutlu olsun
Ben,"alın beni okuldan dedim 4cü sınıfta,ama kimse aldırış etmedi
5 yaşında kendi ısrarlarıyla okula kaydolmuş bir çocuktum.
4cü sınıfa başladığımızda kitaplarım alınmıştı.O gece hiç uyumadan kitaplarımı okudum,fen bilgisi kitabına bayılmıştım.İlginç bulduğum sayfaların arasına kağıt parçaları koydum.Heyecanla onlara sıra gelmesini bekliyordum.Deneyler yapacaktık,gözü kesip inceleyecektik.
Kablolarla devreler hazırlayacaktık,aayy ne heyecanlı
Ama hiçbiri yapılamadı,öğretmen sayfaları yalnızca defterimize aktarmamızı istedi.
Oysa yazıyı hiç sevmiyordum,ben onları gerçekten yapmak istiyordum
Alın okuldan beni dedim, almadılar,bana dersler çok yavan geliyordu.Keşke sonraki yıllarda da böyle kararlı olsalardı,neyse
Üzerinde düşüneceğim bir bakış açısı olmuş, teşekkür ederim vakit ayırıp yazdığınız için :)
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?