- 20 Kasım 2015
- 1.396
- 1.245
-
- Konu Sahibi mor dilemma
- #181
kati olarak istemeyen bir eşle ne yapılabilir ki?Özür dilerim, yorumunuzu gözden kaçırmışım. Şimdi cevaplamaya çalışayım.
Öncelikle birazdan işe gideceğim ve fazla zamanım yok, verdiğiniz linki daha sonra okurum.
Eşim kati olarak istemediğini söyledi. Yoksa yapı olarak hemen karalar bağlayan bir tip değilim. Mesleğiminde etkisiyle ne kadar zorluklar aştım bilemezsiniz. Ama bu sıkıntıyı aşabileceğimden şüphe duyuyorum artık.
İkinci sorunuzdaki gibi bir gebelik durumunda asla aldırmaz. Maneviyatı kuvvetli biridir. Ama ben de onu asla istemediği bir duruma mecbur bırakacak biri değilim.
1,5 yıldan beri ne değişti. Dünden beri sanırım ümidim kırıldı. İnancıma ters düşse de Nietzsche nin dediği gibi: Ümit en son kötülüktür ifadesini yaşıyorum herhalde...
Dualarınız için çok teşekkürler. Daha ne olsun. Bana yapabileceğiniz en güzel yardım. Allah çocuğunuzu hayırla ve sağlıkla kucağınıza almayı nasip eder inşallah.
Bu dünyaya çocuk getirmek istemiyorum lafının klişe olduğunu ben kullandım.Yalnız dikkatini çekerim klişe dedim.Saçma demedim.Evlat edinip onu yetiştirip hayata kazandırmak sana mantıklı geliyor.Doğurup hayata kazandırmak mantıklı gelmiyor.Aradaki tek fark doğurmamış olmak mı.Hali hazırda gelmiş bu dünyaya bari ona mı çaba sarfedeyim diyeceksin.Hayata kazandırmakla ilgili bir umudun varsa,bunu kendi genlerini taşıyan kendi canından bir evlat içinde yapabilirsin.Bende sizinle aynı durumu yaşıyorum ama bizde çocuk isteyen eşim, istemeyen benim...Biz evleneli 2 yıl oldu ve sizin yaşınızdayım, maddi açıdan bizimde sıkıntımız yok, ikimizde çalışıyoruz.
Yalnız biz evlenmeden önce bu konuyu konuşmuştuk, ben istemediğimi dile getirmiştim, eşim en başta sesini çıkarmamıştı, daha sonra "Hele bi evlenelim,senin evlilikle ilgili korkuların çok, o korkularını bi çürütelim,zaman geçtikçe, evliliğimiz oturdukça, aramızdaki bağ kuvvetlendikçe, sende bir bebek istersin" demişti...Ben o zamanda "Asla istemiyorum, kararım değişmez" dediğimde, " Ben seni istemediğin hiçbir şeye zorlamam, hele bebek konusu ciddi bir konu, üstünde baskı kurmam, zaten sırf çocuğum olsun diyede seninle evlenmiyorum, çocuk olsa iyi olur ama illede şart değil,olmazsa olmazım değil,seni sevdiğim için,yoldaşım olacağına inandığım için seninle evleniyorum" demişti.
Şu an ki durumumuza gelirsek, evet evlilikle ilgili korkularım bitti, eşime olan sevgim dahada arttı, ilk zamanlara göre birbirimizi daha iyi anlıyoruz, birbirimizi iyice tamamladık ama gelin görün ki çocuk konusunda aynı yerdeyim, değişim olmadı.Şimdi bazı yorum yapan arkadaşlar "Bu kirli dünyaya çocuk getirmeyi istemiyorum" argümanını gerzekçe bulduklarını dile getirmişler, keşke bende öyle bulabilsemÜlkem bu kadar kötüye giderken, etrafımızda hiç bitmeyen ve bitmeyecek olan bu savaşlar sürerken, şu suriyeli insanların halini görürken,her gün onca şehit haberleri gelirken, çocuklar anasız babasız kalırken, canlı bombalar bize bu kadar yakınken,hayatta kalabilmek bu kadar zorken, bu yaşananları gördükçe kahrolurken ben nasıl dünyaya yeni bir can katmak için uğraşayım???Asıl bu bana bencillik geliyor, o çocuk esirgeme kurumlarından bir yavru alıp onu büyütmek, onu hayata kazandırmak daha mantıklı geliyor vallahi, ne yalan söyleyeyim...Bizler gene şanslıyız, evimiz, arabamız var, yediğimiz önümüzde, yemediğimiz arkamızda, ama bir on sene sonra evlatlarımız bu imkanlara da sahip olamayacak bu gidişle!Bilmiyorum bunları kafaya takıp tek üzülen benim galiba, çünkü arkadaşlar bu dünyaya çocuk getirmek istemiyorum olayını sadece klişe, saçma bir fikir olarak görüyorlar...
Birde bu yediklerimizden midir, yoksa başka bir şeyden midir bilemiyorum, şu günlerde doğan bebekler hep problemligeçen gün arkadaşın bebişi oldu, görme engelli, Allahım içim parçalandı, oturdum saatlerce ağladım, hayata 1-0 yenik başlamak böyle bişey olsa gerek, anneciği ne yapsın?Çocuğumun olduğuna sevinemedim diyor, içi paramparça ki bu bebeği yıllarca istemişti, evlat hasretiyle yanıp tutuşan biriydi, çok zor bir sınav çok...İnsan ister istemez diyor ki ya engelli olursa, ya otistik olursa, ya down sendromlu olursa, bu ihtimaller bile düşününce ne kadar ağır...Allah'ın sınavı deyip, hayata devam edebilmek kolay mı? bence değil
Evet açık açık söylüyorum kendimi anne olacak kadar güçlü hissetmiyorum, anneliği başaracağıma da asla inancım yok, ama eşimi de çok seviyorum, bu durumda onun baba olma hakkını da gasp ediyorum, tıpkı eşinizin sizden anne olma hakkını elinizden aldığı gibi, bende ikilemdeyim...Karar vermek zor
saçma olsa da 3. seçenek şu olabilir mi? :Çok tatlısınız :) Açıkçası seçenekleri ikiye düşürebilirim. Boşanmak veya kabul etmek. Diğerleri fazla olabilir gelmedi. Çünkü çocuğu olup olamadığını bilmiyorken ve kendi evladına karşı isteksizlik varken evlatlık almaz. Ben de psikolojik baskı yapabilen biri değilim. İnşallah sizin düşündüğünüz gibidir. Ve evet evlenmeden önce beni kaybetmekten çok korkuyordu. O yüzden kendini zorlamış olabilir. Bilemiyorum. Son seçeneğiniz ise ilk seçeneğe çıkıyor.
Şunu da belirteyim, her iki seçeneğin de sonuçları ve bedeli çok ağır benim için
Ben istemiyordum ama eşim istiyordu ilk başlarda yani sevgililik zamanlarımızda genede benden ayrılmadı, ben zaten olmayan birşey için olan şeyden vazgeçilmesini anlamıyorum tabi bu benim düşüncemKesinlikle isteğinize saygı duyarım bibibella, çünkü başından beri bunu eşiniz biliyor. Aynı konumda olsak ağzımı açmaya bile cesaret edemem. Ve sorunuza gelince evet evlenmeden önce bilsem ayrılırdım ama o zaman çocuk sahibi olmak için büyük bir şansım olurdu. Şimdi pek zannetmiyorum. Hem çok ısrarla istemekten de korkuyorum, çünkü genelde çok çok istediğimiz şeyler imtihanımız oluyor. Ne düşünüp ne yapacağımı şaşırmış durumdayım.
buyuk bir travma felan yaşamış olmalı ya da etrafındaki evliliklerin kötüye gittiği boşanmaların oldugu çocukların ortada kaldıgı gibi korkuları varMerhaba Arkadaşlar
Artık çözümsüzlüğün dibine vurmuş biri olarak yazıyorum. Yardımlarınızı esirgemezseniz sevinirim.
Öncelikle kendimi tanıtayım. Ben 31 yaşında 2,5 yıllık evli çalışan bir bayanım. Eşimle severek 2 yıllık tanıma sürecinden sonra evlendik. Halen de eşimi çok seviyorum. Her konuda birbirimizi tamamlayan bir çiftiz. Eşimin de beni sevdiğine inanıyorum daha da doğrusu hissediyorum. Şimdi düşününce 4,5 yıllık sürede adam akıllı aklıma gelen 1 veya 2 kavgamız olmuştur. Birbirimizi incitmekten kaçınırız. Her şeyi konuşarak halletme taraftarıyız. Ve öfkeliyken asla hareket etmemeye çalışırız. Onun sevinci benim mutluluğum, keza benim sevincim de onun mutluluğu. İkimizin de ilk evliliği. Yaşıtız.Ben evin tek kızıyım, eşim evin tek erkek çocuğu. Ailelerimiz genel anlamda anlaşıyor ve çok şükür bir problem yok. Ailesini de seviyorum. İyi niyetli insanlar. Maddi durumumuz çok şükür çok iyi. İkimizin de güzel güzel birer işi mevcut.
Şimdi sorunuma gelelim. Eşim kattiyen çocuk istemiyor. Ve bunu bana yeni söyledi. Evlenmeden çok önce normal arkadaşken eşim bana çocuk ister misin demişti. Bende evet anne olmak isterim demiştim. Allah hastalık vermesin eğer hastalık vs gibi durumlar varsa tabi ki yapacak bir şey yok ama eğer sıkıntı olmazsa isterim dedim. Hatta çocuk istemeyen biriyle evlenmek istemem demiştim. Daha sonra yani eşimle sevgili olduktan sonra eşim evlenir evlenmez çocuk istermisin demişti. Bende hemen istemem, önce evlilik rayına oturmalı, çocuk için sağlam ve iyi bir yuva sağlanmalı, hem bazen iki iyi insan iyi bir evlilik etmiyor demiştim. Önce iyi bir evlilik olmalı dedim. Ama malum yaş da ilerliyor. Eşim de ilk yıl bekleyelim, her şey iyi gidecek, güzel evliliğimiz olacak dedi. 2,5 yıl sadece oyaladı. Ve resmen kendisinin asla ama asla çocuk istemediğini söyledi. Arkadaşlar ben yıkıldım. Şu zaman dese bekle dese yine bekleyeceğim. ama şimdi... Sadece gizli gizli ağlamak geliyor elimden, eşimi asla istemediği bir şeye zorlayacak değilim, ama ben ne yapmalıyım. Güzellikle konuştum hak veriyor ama son noktada hayır yapamam diyor. Nedeni de bu bozuk dünyada iyi bir insan yetiştirebileceğinden emin olmamasıymış. Hastalık olsa anlayacağım. Ama buna ne denir ki. Bende çok güzel yetiştirebileceğimizi düşünüyorum.
Çocukları seviyor, işi çocuklarla zaten. Dünyalar tatlısı bir yeğeni var, ve ona bayılıyor. Çok şefkatli çok merhametli biri. Cömert, iyi ahlaklı, yumuşak huylu. Eşimi gördüğümde ne güzel bir baba olur. Hatta ölüp gitsem benim yerime anne bile olur demiştim. Ama şimdi...
Evet uzun zamandır bu forumu takip ediyorum. Zaman zaman rastlıyorum bu tür konulara. Yorumlayan arkadaşlara katılıyorum. Bir tarafın istemesiyle çocuk yapılması; bir tarafı bunun için zorlamak doğru değil. Ama Allah aşkına söyleyin, ya diğer tarafı çocuktan mahrum bırakmak, evlenmeden önce farklı vaatler varken sonradan çark etmek, her gün başkalarının çocuklarını öpüp koklamak zorunda kalmak, iki aileden gelen çocuk baskılarını acı bir tebessümle geçiştirmeye çalışmak, halen eşi korumaya çalışmak... Ona ne denir. Ne yapılır. Gizli gizli ağlarken kaç gece neden başımı yaktın diye soruyorum kendi kendime. Ama ona karşı kelimelerim bitti, dilim lal, kalbim yaralı.
İşte hayatımın dilemması. Ne yapayım arkadaşlar. Depresyondayım sanırım. Ama çarem hiçbir doktorda yok. Şimdiden yorum yapan herkese çok teşekkürler.
Güncelleme: Arkadaşlar affınıza sığınarak bu güncellemeyi yapıyor ve uzun olan konumu ne yazık ki biraz daha uzatıyorum. Hakkınızı helal ederseniz sevinirim.
Konumda tam ifade edemedim herhalde ama eşimle son 1,5 yılda defalarca açık açık ne istediğimi, niçin istediğimi, benimle evlenmeden önce böyle konuşmadığını, eğer bu düşüncelerini bilseydim muhtemelen evliliğin gerçekleşemeyeceğini, böyle yaparak beni kandırdığını, kandırılmışlık ve nedensiz yere mahrum bırakılmaktan duyduğum üzüntüyü ve içimde artık ona karşı yavaş yavaş kızgınlık oluştuğunu, ve böyle giderse aramızdaki sevgi ve saygının eksileceğini, bunun da evliliğimizi çıkmaza sürükleyeceğini anlattım. Genelde iyi bir hatip olduğumu, kendimi net olarak ifade edibildiğimi, aldığım psikoloji eğitimiyle duygularımı karşımdakine net olarak ifade edebildiğimi söylerler.
Tüm bunlardan sonra cevap veremeyeceği, beni kandırdığı noktasında susuyor. Kendimi nasıl hissettiğim noktasında da teselli edip söz veriyor, kendisi belli bir tarih veriyor. Ben sevinçle bekliyorum, tüm bağışıklık durumumun haritasını kadın doğumcumla çıkardık, kullanmam gereken folik asit vb takviyelere baladım. Son çıkan makaleleri vs okuyorum. Seminer ve kongrelere katılıyorum. Ama o gün geldiğinde eşim vazgeçiyor. Bende defalarca kandırılmışlık, suistimal edilme ve hayali sükut oluşuyor. Tam çıkışa ulaşmış ve peyniri alacakken yeni bir labirente konan küçük bir lab faresi gibi.
Dün gece gücümün tükendiğini hissettim ne yazık ki. Eşim de ben de doktoruz. O yüzden terapi olayına pek inanmıyor. Ben inanıyorum ama eşim tedaviye istekli olmadan hiç bir işe yaramayacağını biliyorum. Aslında psikiyatriye ilgim büyüktü sadece çocuk hekimliğini daha fazla seviyordum. O yüzden vaz geçtim. Size şunu net olarak ifade edebilirim ki özellikle psikiyatride hasta iradesi primerdir. Biz dr olarak sadece o iradeyi iyi ve doğru tarafa kanalize edebiliriz. Bu forumda o kadar şey okuyoruz. Bazıları doktordan fayda görürken bazılarında hiç bir değişiklik olmuyor. O yüzden psikiyatri arzusu hilafına pek yarar sağlamaz.
Şunu da eklemek isterim, yaşadığım ilde tanınan ve sevilen bir doktorum. Eşim de benim kadar olmasa da tanınıyor. Benimle evlendikten sonra çok daha bilinen ve merak edilen biri oldu. Aynı zamanda çok çekineceğini de tahmin ediyorum.
Okuyan, yorum yapan, dua eden tüm arkadaşlarımdan Allah razı olsun.