- 13 Haziran 2016
- 108
- 196
-
- Konu Sahibi mor dilemma
- #1
Merhaba Arkadaşlar
Artık çözümsüzlüğün dibine vurmuş biri olarak yazıyorum. Yardımlarınızı esirgemezseniz sevinirim.
Öncelikle kendimi tanıtayım. Ben 31 yaşında 2,5 yıllık evli çalışan bir bayanım. Eşimle severek 2 yıllık tanıma sürecinden sonra evlendik. Halen de eşimi çok seviyorum. Her konuda birbirimizi tamamlayan bir çiftiz. Eşimin de beni sevdiğine inanıyorum daha da doğrusu hissediyorum. Şimdi düşününce 4,5 yıllık sürede adam akıllı aklıma gelen 1 veya 2 kavgamız olmuştur. Birbirimizi incitmekten kaçınırız. Her şeyi konuşarak halletme taraftarıyız. Ve öfkeliyken asla hareket etmemeye çalışırız. Onun sevinci benim mutluluğum, keza benim sevincim de onun mutluluğu. İkimizin de ilk evliliği. Yaşıtız.Ben evin tek kızıyım, eşim evin tek erkek çocuğu. Ailelerimiz genel anlamda anlaşıyor ve çok şükür bir problem yok. Ailesini de seviyorum. İyi niyetli insanlar. Maddi durumumuz çok şükür çok iyi. İkimizin de güzel güzel birer işi mevcut.
Şimdi sorunuma gelelim. Eşim kattiyen çocuk istemiyor. Ve bunu bana yeni söyledi. Evlenmeden çok önce normal arkadaşken eşim bana çocuk ister misin demişti. Bende evet anne olmak isterim demiştim. Allah hastalık vermesin eğer hastalık vs gibi durumlar varsa tabi ki yapacak bir şey yok ama eğer sıkıntı olmazsa isterim dedim. Hatta çocuk istemeyen biriyle evlenmek istemem demiştim. Daha sonra yani eşimle sevgili olduktan sonra eşim evlenir evlenmez çocuk istermisin demişti. Bende hemen istemem, önce evlilik rayına oturmalı, çocuk için sağlam ve iyi bir yuva sağlanmalı, hem bazen iki iyi insan iyi bir evlilik etmiyor demiştim. Önce iyi bir evlilik olmalı dedim. Ama malum yaş da ilerliyor. Eşim de ilk yıl bekleyelim, her şey iyi gidecek, güzel evliliğimiz olacak dedi. 2,5 yıl sadece oyaladı. Ve resmen kendisinin asla ama asla çocuk istemediğini söyledi. Arkadaşlar ben yıkıldım. Şu zaman dese bekle dese yine bekleyeceğim. ama şimdi... Sadece gizli gizli ağlamak geliyor elimden, eşimi asla istemediği bir şeye zorlayacak değilim, ama ben ne yapmalıyım. Güzellikle konuştum hak veriyor ama son noktada hayır yapamam diyor. Nedeni de bu bozuk dünyada iyi bir insan yetiştirebileceğinden emin olmamasıymış. Hastalık olsa anlayacağım. Ama buna ne denir ki. Bende çok güzel yetiştirebileceğimizi düşünüyorum.
Çocukları seviyor, işi çocuklarla zaten. Dünyalar tatlısı bir yeğeni var, ve ona bayılıyor. Çok şefkatli çok merhametli biri. Cömert, iyi ahlaklı, yumuşak huylu. Eşimi gördüğümde ne güzel bir baba olur. Hatta ölüp gitsem benim yerime anne bile olur demiştim. Ama şimdi...
Evet uzun zamandır bu forumu takip ediyorum. Zaman zaman rastlıyorum bu tür konulara. Yorumlayan arkadaşlara katılıyorum. Bir tarafın istemesiyle çocuk yapılması; bir tarafı bunun için zorlamak doğru değil. Ama Allah aşkına söyleyin, ya diğer tarafı çocuktan mahrum bırakmak, evlenmeden önce farklı vaatler varken sonradan çark etmek, her gün başkalarının çocuklarını öpüp koklamak zorunda kalmak, iki aileden gelen çocuk baskılarını acı bir tebessümle geçiştirmeye çalışmak, halen eşi korumaya çalışmak... Ona ne denir. Ne yapılır. Gizli gizli ağlarken kaç gece neden başımı yaktın diye soruyorum kendi kendime. Ama ona karşı kelimelerim bitti, dilim lal, kalbim yaralı.
İşte hayatımın dilemması. Ne yapayım arkadaşlar. Depresyondayım sanırım. Ama çarem hiçbir doktorda yok. Şimdiden yorum yapan herkese çok teşekkürler.
Güncelleme: Arkadaşlar affınıza sığınarak bu güncellemeyi yapıyor ve uzun olan konumu ne yazık ki biraz daha uzatıyorum. Hakkınızı helal ederseniz sevinirim.
Konumda tam ifade edemedim herhalde ama eşimle son 1,5 yılda defalarca açık açık ne istediğimi, niçin istediğimi, benimle evlenmeden önce böyle konuşmadığını, eğer bu düşüncelerini bilseydim muhtemelen evliliğin gerçekleşemeyeceğini, böyle yaparak beni kandırdığını, kandırılmışlık ve nedensiz yere mahrum bırakılmaktan duyduğum üzüntüyü ve içimde artık ona karşı yavaş yavaş kızgınlık oluştuğunu, ve böyle giderse aramızdaki sevgi ve saygının eksileceğini, bunun da evliliğimizi çıkmaza sürükleyeceğini anlattım. Genelde iyi bir hatip olduğumu, kendimi net olarak ifade edibildiğimi, aldığım psikoloji eğitimiyle duygularımı karşımdakine net olarak ifade edebildiğimi söylerler.
Tüm bunlardan sonra cevap veremeyeceği, beni kandırdığı noktasında susuyor. Kendimi nasıl hissettiğim noktasında da teselli edip söz veriyor, kendisi belli bir tarih veriyor. Ben sevinçle bekliyorum, tüm bağışıklık durumumun haritasını kadın doğumcumla çıkardık, kullanmam gereken folik asit vb takviyelere baladım. Son çıkan makaleleri vs okuyorum. Seminer ve kongrelere katılıyorum. Ama o gün geldiğinde eşim vazgeçiyor. Bende defalarca kandırılmışlık, suistimal edilme ve hayali sükut oluşuyor. Tam çıkışa ulaşmış ve peyniri alacakken yeni bir labirente konan küçük bir lab faresi gibi.
Dün gece gücümün tükendiğini hissettim ne yazık ki. Eşim de ben de doktoruz. O yüzden terapi olayına pek inanmıyor. Ben inanıyorum ama eşim tedaviye istekli olmadan hiç bir işe yaramayacağını biliyorum. Aslında psikiyatriye ilgim büyüktü sadece çocuk hekimliğini daha fazla seviyordum. O yüzden vaz geçtim. Size şunu net olarak ifade edebilirim ki özellikle psikiyatride hasta iradesi primerdir. Biz dr olarak sadece o iradeyi iyi ve doğru tarafa kanalize edebiliriz. Bu forumda o kadar şey okuyoruz. Bazıları doktordan fayda görürken bazılarında hiç bir değişiklik olmuyor. O yüzden psikiyatri arzusu hilafına pek yarar sağlamaz.
Şunu da eklemek isterim, yaşadığım ilde tanınan ve sevilen bir doktorum. Eşim de benim kadar olmasa da tanınıyor. Benimle evlendikten sonra çok daha bilinen ve merak edilen biri oldu. Aynı zamanda çok çekineceğini de tahmin ediyorum.
Okuyan, yorum yapan, dua eden tüm arkadaşlarımdan Allah razı olsun.
Artık çözümsüzlüğün dibine vurmuş biri olarak yazıyorum. Yardımlarınızı esirgemezseniz sevinirim.
Öncelikle kendimi tanıtayım. Ben 31 yaşında 2,5 yıllık evli çalışan bir bayanım. Eşimle severek 2 yıllık tanıma sürecinden sonra evlendik. Halen de eşimi çok seviyorum. Her konuda birbirimizi tamamlayan bir çiftiz. Eşimin de beni sevdiğine inanıyorum daha da doğrusu hissediyorum. Şimdi düşününce 4,5 yıllık sürede adam akıllı aklıma gelen 1 veya 2 kavgamız olmuştur. Birbirimizi incitmekten kaçınırız. Her şeyi konuşarak halletme taraftarıyız. Ve öfkeliyken asla hareket etmemeye çalışırız. Onun sevinci benim mutluluğum, keza benim sevincim de onun mutluluğu. İkimizin de ilk evliliği. Yaşıtız.Ben evin tek kızıyım, eşim evin tek erkek çocuğu. Ailelerimiz genel anlamda anlaşıyor ve çok şükür bir problem yok. Ailesini de seviyorum. İyi niyetli insanlar. Maddi durumumuz çok şükür çok iyi. İkimizin de güzel güzel birer işi mevcut.
Şimdi sorunuma gelelim. Eşim kattiyen çocuk istemiyor. Ve bunu bana yeni söyledi. Evlenmeden çok önce normal arkadaşken eşim bana çocuk ister misin demişti. Bende evet anne olmak isterim demiştim. Allah hastalık vermesin eğer hastalık vs gibi durumlar varsa tabi ki yapacak bir şey yok ama eğer sıkıntı olmazsa isterim dedim. Hatta çocuk istemeyen biriyle evlenmek istemem demiştim. Daha sonra yani eşimle sevgili olduktan sonra eşim evlenir evlenmez çocuk istermisin demişti. Bende hemen istemem, önce evlilik rayına oturmalı, çocuk için sağlam ve iyi bir yuva sağlanmalı, hem bazen iki iyi insan iyi bir evlilik etmiyor demiştim. Önce iyi bir evlilik olmalı dedim. Ama malum yaş da ilerliyor. Eşim de ilk yıl bekleyelim, her şey iyi gidecek, güzel evliliğimiz olacak dedi. 2,5 yıl sadece oyaladı. Ve resmen kendisinin asla ama asla çocuk istemediğini söyledi. Arkadaşlar ben yıkıldım. Şu zaman dese bekle dese yine bekleyeceğim. ama şimdi... Sadece gizli gizli ağlamak geliyor elimden, eşimi asla istemediği bir şeye zorlayacak değilim, ama ben ne yapmalıyım. Güzellikle konuştum hak veriyor ama son noktada hayır yapamam diyor. Nedeni de bu bozuk dünyada iyi bir insan yetiştirebileceğinden emin olmamasıymış. Hastalık olsa anlayacağım. Ama buna ne denir ki. Bende çok güzel yetiştirebileceğimizi düşünüyorum.
Çocukları seviyor, işi çocuklarla zaten. Dünyalar tatlısı bir yeğeni var, ve ona bayılıyor. Çok şefkatli çok merhametli biri. Cömert, iyi ahlaklı, yumuşak huylu. Eşimi gördüğümde ne güzel bir baba olur. Hatta ölüp gitsem benim yerime anne bile olur demiştim. Ama şimdi...
Evet uzun zamandır bu forumu takip ediyorum. Zaman zaman rastlıyorum bu tür konulara. Yorumlayan arkadaşlara katılıyorum. Bir tarafın istemesiyle çocuk yapılması; bir tarafı bunun için zorlamak doğru değil. Ama Allah aşkına söyleyin, ya diğer tarafı çocuktan mahrum bırakmak, evlenmeden önce farklı vaatler varken sonradan çark etmek, her gün başkalarının çocuklarını öpüp koklamak zorunda kalmak, iki aileden gelen çocuk baskılarını acı bir tebessümle geçiştirmeye çalışmak, halen eşi korumaya çalışmak... Ona ne denir. Ne yapılır. Gizli gizli ağlarken kaç gece neden başımı yaktın diye soruyorum kendi kendime. Ama ona karşı kelimelerim bitti, dilim lal, kalbim yaralı.
İşte hayatımın dilemması. Ne yapayım arkadaşlar. Depresyondayım sanırım. Ama çarem hiçbir doktorda yok. Şimdiden yorum yapan herkese çok teşekkürler.
Güncelleme: Arkadaşlar affınıza sığınarak bu güncellemeyi yapıyor ve uzun olan konumu ne yazık ki biraz daha uzatıyorum. Hakkınızı helal ederseniz sevinirim.
Konumda tam ifade edemedim herhalde ama eşimle son 1,5 yılda defalarca açık açık ne istediğimi, niçin istediğimi, benimle evlenmeden önce böyle konuşmadığını, eğer bu düşüncelerini bilseydim muhtemelen evliliğin gerçekleşemeyeceğini, böyle yaparak beni kandırdığını, kandırılmışlık ve nedensiz yere mahrum bırakılmaktan duyduğum üzüntüyü ve içimde artık ona karşı yavaş yavaş kızgınlık oluştuğunu, ve böyle giderse aramızdaki sevgi ve saygının eksileceğini, bunun da evliliğimizi çıkmaza sürükleyeceğini anlattım. Genelde iyi bir hatip olduğumu, kendimi net olarak ifade edibildiğimi, aldığım psikoloji eğitimiyle duygularımı karşımdakine net olarak ifade edebildiğimi söylerler.
Tüm bunlardan sonra cevap veremeyeceği, beni kandırdığı noktasında susuyor. Kendimi nasıl hissettiğim noktasında da teselli edip söz veriyor, kendisi belli bir tarih veriyor. Ben sevinçle bekliyorum, tüm bağışıklık durumumun haritasını kadın doğumcumla çıkardık, kullanmam gereken folik asit vb takviyelere baladım. Son çıkan makaleleri vs okuyorum. Seminer ve kongrelere katılıyorum. Ama o gün geldiğinde eşim vazgeçiyor. Bende defalarca kandırılmışlık, suistimal edilme ve hayali sükut oluşuyor. Tam çıkışa ulaşmış ve peyniri alacakken yeni bir labirente konan küçük bir lab faresi gibi.
Dün gece gücümün tükendiğini hissettim ne yazık ki. Eşim de ben de doktoruz. O yüzden terapi olayına pek inanmıyor. Ben inanıyorum ama eşim tedaviye istekli olmadan hiç bir işe yaramayacağını biliyorum. Aslında psikiyatriye ilgim büyüktü sadece çocuk hekimliğini daha fazla seviyordum. O yüzden vaz geçtim. Size şunu net olarak ifade edebilirim ki özellikle psikiyatride hasta iradesi primerdir. Biz dr olarak sadece o iradeyi iyi ve doğru tarafa kanalize edebiliriz. Bu forumda o kadar şey okuyoruz. Bazıları doktordan fayda görürken bazılarında hiç bir değişiklik olmuyor. O yüzden psikiyatri arzusu hilafına pek yarar sağlamaz.
Şunu da eklemek isterim, yaşadığım ilde tanınan ve sevilen bir doktorum. Eşim de benim kadar olmasa da tanınıyor. Benimle evlendikten sonra çok daha bilinen ve merak edilen biri oldu. Aynı zamanda çok çekineceğini de tahmin ediyorum.
Okuyan, yorum yapan, dua eden tüm arkadaşlarımdan Allah razı olsun.
Son düzenleme: