Geçmiş olsun. Zamanında pko + prezervatifle korunurken istenmeyen bir gebelik yaşamıştım bende prezervatifin yırtılması sonucu. Başka biri anlatsa öyle tek seferde olur muymuş hele ki pko varken derdim ama olabiliyor maalesef.
Tıpkı senin gibi 3-4 aylık bir ilişkideydim. Senin aksine partnerim acayip hevesliydi doğurmam konusunda. Bütün muayene süreçlerine eşlik etti. 'Pozitif' sonucu çiçekler ve mücevherle kutlamak istedi. Acil evlenmemize yönelik planlar yaptı. Samimi bir şekilde mutlu ve hevesliydi hamilelik haberi karşısında. Ama ben karşı tarafı yeterince tanımıyor ve güvenmiyordum. Açıkçası birlikte çocuk yetiştirmek için de biraz dengesiz buluyordum. İstemediğimi, hazır olmadığımızı söylediğimde bu sefer kürtaj sürecinde maddi manevi full destek oldu içinden gelmediği halde. İşlem için klinikteyken dahi vazgeçmeyi teklif etti, hemşirelerin dikkatini çekecek kadar mutsuzdu ancak sonrasında hiçbir şekilde yargılamadı. Çok istediğini ve bu kayıptan dolayı üzgün olduğunu bildiğim için özür dilediğimde tüm bu süreci yaşamamın kendi hatası olduğunu asıl kendisinin bana karşı suçlu hissettiğini söyledi. İşlem sonrasında kendimi fiziksel ve ruhsal iyi hissetmeme rağmen günlerce benim bakımımla ilgilendi, beni mutlu edecek, keyifli hissettirecek şeyler yapmaya çalıştı.
Bunları niye uzun uzun yazdım. İlk olarak sanırım içimi dökmek istedim. Aynı şeyleri yaşadığını bildiğim çok çok yakın birkaç arkadaşım hariç bahsettiğim bir konu değil bu. Şuan anonim olarak içimi dökmek iyi geldi.
2. Olarak bunları partnerimi övmek için yazmıyorum. Farklı açılardan idealden çok uzak bir insan ve çok uzak bir ilişkiydi. Zaten öyle olduğunu sezmesem birlikte bir çocuğumuz olurdu. Ama bu olay özelindeki davranışı olması gerekendi. Doğa hamilelik sürecini kadına yaşatıyor. Bu nedenle seçim hakkı kadında. Burada erkeğin görevi kadının kararı ne olursa olsun desteklemek, onun süreci en iyi şekilde geçirmesine yardımcı olmak. Erkek kendi seçim hakkını döllenme süreci sırasında kullanıyor. Orada doğru şekilde kullanamadıysa yapacak birşey yok. Sizi desteklemek ve kararınıza saygı duymak zorunda. Bu çok temel birşey bunun daha azını kabul etmeyin.
Son olarak kürtaj travmatik bir süreç olabilir. Kürtaj sürecinden sonra psikoz yaşayan, intihara teşebbüs eden ya da depresyona giren depresyon sonrası hafızasının bir daha eskisi gibi olmadığını söyleyen arkadaşlarım oldu. Ama illa travmatik olmak zorunda değil.
Ben ki saçma derecede anaç bir insanım. Çocukluğumda bile komşular 1.5-2 yaş bebeklerini bize bırakırlardı azıcık dinlenmek istediklerinde. Çünkü ben ilgilenmeyi oynatmayı seviyordum. Sırf zevkine pedagoji kitapları okurum, bebek eşyaları ve çocuk oyuncaklarında son trendler konusunda çok gereksiz bir bilgi birikimim vardır. Çocuklarla çok iyi vakit geçirdiğim için bütün üniversite hayatım oyun ablalığı yaparak geçti. Yolculukta orada burada muhabbet ettiğim küçük çocukların beni illa evine oynamaya götürmeye çalıştığı, sokakta hiç tanımadığım annelerin güvenip rica edip bebeklerini kucağıma verdiği olur 'Ben para çekerken, işimi hallederken 2 dk tutar mısınız' diye.
Özünde hiç kadın kadın biri değilim küçük bir Adile Naşit'im maalesef. Doğal olarak benim bu hayatta en zevk alarak ve en iyi şekilde yapacağıma inandığım ve en hevesle istediğim şeylerden biri annelik. Ama kürtaj sürecinde ya da sonrasında bu sebepten ağladığımı dahi hatırlamıyorum.
Tamam insanın aklına arada gelmiyor mu geliyor doğursam şimdi şu kadarlık olmuştu, acaba nasıl görünürdü, neler yapıyor olurdu diye ama geriye dönüp baktığımda pişman değilim kararımdan hatta gurur duyuyorum. İlişkide herkesin en mükemmel haliyle gözüktüğü cicim aylarındaydık ve ben kendi heveslerimin, aşkımın gözümü kör etmesine izin vermedim, karşı tarafın iyi bir baba olamayacağını gösteren ufak tefek sinyalleri gözden kaçırmadım. Gurur duyuyorum çünkü deli gibi aşıktım, tüm odağım karşı tarafı mutlu etmek, onunla mutlu bir ilişki sürdürmek üzerineydi, sadece kürtaj kararımda birşeyleri karşı tarafın isteklerinden, mutluluğundan üstün tuttum o da dünyaya getireceğim çocuğun mutluluğu, psikolojisi ve geleceğiydi.
Çocuğumu doğurup ona babasını rehabilite etme görevi yüklemedim. Onu bir göklere çıkarılıp bir nefret edileceği sorunlu bir baba ilişkisine, stabil olmayacak bir yaşantıya maruz bırakmadım. Bu yüzden içim rahat, pişman değilim. Bu paragraf da böyle bir köşede dursun belki ne yapacağına karar veremeyen, sonrasında pişmanlık hissetmekten korkan ya da neden yeterince üzgün hissetmediğini düşünen bir kadın okur da kendini bulur diye.