- 3 Mart 2016
- 18.150
- 76.557
- 598
- Konu Sahibi Yokuspokus
-
- #21
Merhaba .. düşüncelerini ayrıntılı anlatman seni daha iyi anlayabilmek adına iyi olmuş.
Ben kendi adıma söylersem dağınık içiçe girmiş düzensiz eşyalardan ben de nefret ederim içim sıkılır . Eski olması pek rahatsız etmez değistiremiyorsam ve işimi o sekilde de görüyorsa..
Benim se vitrinin car mesela ama içindekileri koyacak yerim olmadığı için tutuyorum.
Kullanmadığım eşyayı evden çıkarmak bana israf gibi gelmiyor. Çünkü ihtiyacı olan, kullanacak birine vermeye çalışıyorum . Çevremde bulamazsam bazı belediyeler gelip alıp onlar ihtiyaç sahibine ulaştıŕıyorlar. En kotu ihtimal çöpün yanına biraksan da alan oluyor hâlâ soba kullananlar varsa meselâ ..
Ben sadece koltuk takımını ve çocuk odasını ve yatağımı değiştirebildim mobilya olarak. Digerleri 15 senedir aynı ve bunu dert etmiyorum gercekten.
Esyam eskiyse, değistremiyorsam ve sıkıldıysam oda düzenini değiştirmeye çalışıyorum..
Ve son.olarak "belki lazim olur" düsüncesiyle benim de tuttuğum şeyler oluyor. Uzun bir süre işe yaramayınca gerçekten ileride.lazim olmayacağına kendimi zorla inandırıp evden çıkarıyorum..
Eğer rahatsız olduğun durumları düzeltirsen evi daha kolay benimseyecegine eminim. İnsanın yaşadığı ortam kişiliğini zevkini yansıtirsa orda bulunmak daha zevkli hale gelir.
Şimdiden kolay gelsin, bir yerden başlayacağına eminim..
Insanin zevkleri cok degisiyor gercekten bence ilk once hic istemediklerinden basla mesala vitrin ve fon perdeden hemen resimlerini cek ve letgoya yukle bi 10 gun bekle satilmazsa fon perdeyi copun yanina gumuslugude isteyen bi yakinin varsa ona ver yatak odan ve salon takimin simdilik kalsin oda oda istemedigin tum esyalari ele yavas yavas git ben mesela 7 yillik evliyim salon ve yatakodam ayni degistirmedim bi dort yil sonra cocuklar buyuyunce ins koltuklarimi degistirmeyi dusunuyorum yiprandilar bayagi
para varsa değiştir.
Ayıklamaya başla
Birden olmaz
Bir haftada mutfağı ayıkla fazla ne varsa çıkar bi gün kullanırım dediğin herşeyi ayır
Her hafta bi oda bi oda git
Fazlalıklar çıktıktan sonra karar verirsin neyi nasıl yapacağına
Para hem var hem yok diyeyim Captain. Çocuklu evde ne zaman ekstra harcama çıkacağı belli olmuyor, en azından bizde durum böyle. Bazı şeyler için borca girmek taksitlendirmek illa gerekecek, bazıları için beklemek gerekecek belki vb. Sağlam eşyayı değiştirmek işte bilmiyorum değecek mi diyorum da. En azından önce fazlalıklardan kurtulmam gerekiyor o kesin.
Seninle aynı duyguları yaşıyordum geçen senePara hem var hem yok diyeyim Captain. Çocuklu evde ne zaman ekstra harcama çıkacağı belli olmuyor, en azından bizde durum böyle. Bazı şeyler için borca girmek taksitlendirmek illa gerekecek, bazıları için beklemek gerekecek belki vb. Sağlam eşyayı değiştirmek işte bilmiyorum değecek mi diyorum da. En azından önce fazlalıklardan kurtulmam gerekiyor o kesin.
Ben bu akşam ağır ağır mutfak ile başlayayım en iyisi dediğin gibi. Evin eskiden sevdiğim, şimdi sevmediğim yeriyle...
Ben fazla ve kullanılmamış eşyaları hediye ediyorum genelde. 5 takım kahve fincanı elbet bir gün lazım olur ama ömrümün sonuna kadar saklayamam.
Dün aldığım bir şey bile olsa beklediğim performansı alamıyorsam, içime sinmedi ve sevmediysem atarım veya birine veririm.
Benim evimde hiç süs eşyası, biblo falan yoktu. Annem bir kaç tane hediye etti ve hiç sevmedim, hatıra diye saklıyorum maalesef. Baza altındaki fazlalıklar da yine annemin eseri. İstemiyorum dediğim halde hala vitrin takımları, danteller, ipek bilmem neler yapıp yolluyor. Vitrinim bile yok nereye sereceksem.
Emek verilmiş şeyleri şimdilik saklıyorum ama lif, patik, süs eşyaları, ufak tefek mutfak eşyalarını okulun kermesine götüreceğim. Satılan satılsın kalanı da hediye ederiz.
Elinize üç değişik renk yapiskanli kağıt alin ve acil gidecekler, belki gidecekler kalacaklar diye ayirin. 10 saniyeden fazla düşündüğünüz eşyalara direk gidecek kağıdı yapistirin.
Ben yillarca 24 metre kare icinde yaşadım ve tüm özel esyalarimi toplasan 3 karton cikar ( kitaplar hariç)
Evdeki dağınıklık beyninize ve ruhunuza işlediği icin gereksiz ne varsa cikartin. Sonra düşünürsünüz yeni mobilya kismini
Ben yurtdışında yaşıyorum ve bırda gördüğümMerhaba hanımlar; nasılsınız?
Ben yine bi karıştım kaldım, her şey gözüme kalabalık görünür filan öyle bi sıkıntı...
Diğer konudan biliyorsunuz bi iş olayı vardı, hala sürüncemede. Bekledikçe de hafakanlar basar beni bu tip konularda; çabucak ne yapılacaksa yapılsın, yapılmayacaksa da kafamdan atayım derim. Birkaç gelişme var gerçi bir ara ekleyeceğim konuma, bir de stant işi çıktı başıma da neyse, bu konu onun sıkıntısı ile gelişti belki bilmiyorum ama ayrı bir konu. Hep sıkardı, daha çok sıkar oldu.
Bir yerden içim sıkılmaya başladı mı, her şey batmaya başlar gözüme, size de oluyordur belki; üzerinize üzerinize gelen şeyler daha bir çoğalır gibi olur, kendi kendimi sabote etmeye başlarım, her şeyi bi elden geçiresim gelir yeniden. Şimdi de eve taktım... Ara ara takıyorum zaten de, sanırım bu sene baya bi ağır taktım. Bakıyorum, öyle gereksiz saçma şeyle dolu ki evin içi, bunları hangi akla hizmet, ne ara evime doldurdum diye sorguluyorum kendimi. (Annemin aklı olabilir ve tamamen benim hatam)
Vitrinlerden zerre hazzetmeyen ben... Evimde vitrin var.
Demir yatak başlığı ve düz ağaç gardırop seven ben... Evimde yavruağzı bi yatakodası takımı var.
Tül ve ağır fon perde sevmeyen ben, özellikle kahverengi fon... Salonumda bunlar var.
Vb...
Sebebini biliyorum, evlenirken o kadar umurumda değildi ki eşyalar annemlere "Kafanıza göre takılın, eşya işte, doldurmayın sadece" demiş geçmiştim, onların da gönlü olsun diye karışmadım. Kv, annem, annemlerin arkadaşlar filan takıldılar kafalarınca.
Önemsemezdim. Şimdi 4 sene sonra, ev daha da doldukça, önemser oldum, huylarım değişti.
Hele de içim bi şeylere sıkılmaya görsün, evim beni boğuyor. "Benim evim, bizim evimiz" derken o duyguyu "Sığınağım" olayını hissedemediğim bir şey.
Sadece bir iki şeye karışmayın demiştim, onda da ikna edilmiştim tabi o da var... Banyodaki fayans/kalebodur renklerine kadar ikna edildim. Bir tek mutfağı zevkime göre yaptırdım ama onu da sevmiyorum şu an. Bunun sebebi de evi komple benimseyememekle alakalı sanırım.
Sonra bir çeyiz yığma olayı vardı ki akıllara zarar. Hani artık onların bir kısmını geri gönderdim çekmecelerde yer yok kendi kullanacaklarımı koymaya; bi açıyorum tepsi örtüsüne kadar dantel, kullanılmıyor... Yolladım artık, çaktırmadan bir kısmını da hediye götürdüm sevenlere. (Annem duysa canı sıkılırdı kuvvetle muhtemel)
Evde aynı anda bizden ayrı 9-10 kişiyi yatılı ağırlayacak her şey var ki nasıl bir gereksiz eşya yığımıdır düşünün.
Çaktırmadan bir kısmını verdim ama hala bitmiş değil...
Bunları anlattım hani, evin tamamen benim dışımda, kendimi içinde kendim gibi hissedemediğim bir yer olduğunun bir tutam daha net anlaşılması için.
Çalışma odam vardı, çocuktan sonra orayı bozduk tabi.
Salonun duruşunu değiştirdik yine çocuk için, ona daha çok alan açtık, koltukları tamamen arkaya ittik tepe taklak düşmesin diye vs.
Evdeki tehlikeli ucu sivri şeyleri kaldırdık vb. yani çocuğa göre tekrar elden geçti ev sonrasında.
Bir odayı da ardiye haline getirdik resmen, yemek kısmını böldük oraya tüm biblolar, ucu sivri sehpalar vb. yığıldı, çamaşır odası, depo gibi böyle saçma bir yer haline geldi ve evin o kısmı da, düzensizliğiyle beni inanılmaz geriyor.
Dolapları düzenli tutmakta da inanılmaz zorlanıyorum, pratikliği düşünülmeden yapılmış raflar, sadece katladığım tişörtleri dağıtmaya yarıyor...
E kalk bir şeyler yap diyeceksiniz, yaptığım şey 2 gün dayanmaz, yapasım da gelmez oldu artık. Sevmediğim eşyanın temizliğine köle oldum gibi hissediyorum.
Küçükten beri tonla şey dolu evlerden hep nefret ettim. Çünkü bizim evimiz öyleydi. Annem "Bir gün lazım olur" diyerek elinde tutan, biriktiren bir kadındı. Çünkü maddi durumları iyi değilmiş yeni evlendikleri sıra babamla. Borç ödeye ödeye, güçlükle yapmışlar her şeylerini. Evlendiklerinde iki divan iki tencere, bi ikili ocak varmış ellerinde öyle söyleyeyim, anlatırdı hayat dersi olarak, emeksiz olmaz filan diye. Zor zamanlar yaşamışlar, çalış çabala senelerce (ki çocukları da olmamış bir yandan tedaviye para akar) bu günlere gelmişler. Eski alışkanlık işte, atmaya kıyamaz hiçbir şeyini. Ben de öyle bir evde büyüdüm, duvar ve yer görmedim diyeyim siz anlayın. Her yer eşyaydı ve annemin titiz bir insan olması da üzerine eklenince, sürekli bir temizlik hali, misafir de bitmez vs vs...
Düşünün ki yazlığı yaptırdıklarında, salon takımı vb. hiçbir şey almadılar, evden taşıttılar ve bizim evde, 2 evlik eşya olduğunu baya somut gördüm o zaman.
Şimdi bizim evin gidişatı da benzer gibi. Haliyle evlenirken biz de borç ödedik ettik, çok zorlandığımız anları da yaşadık, değiştirmeye kıyamıyorum bazı şeyleri çünkü israf gibi hissedeceğim, biliyorum. Ama bu şekilde de içim sıkılıyor... Karışık yazdım kusura bakmayın yani işin özü bu. Yine borç harç girilir edilir kazandıktan sonra değiştirilir ki zaten tüm eşyaları bağışlayıp ya da ikinci elde verip kurtulup yeniden girişmek isteyecek noktaya geldim. Bir yandan da "Sapasağlamlar, işini görüyorlar, sen eşyanın cismine takmazdın hayırdır, gerek var mı?" diyorum.
Dün biraz bi dellendim, eşime de dedim müsaitsen izin hakkından kullan hafta sonu ile birleştirelim şu evi bi elden geçirelim diye. Vitrinden kurtulmayı kafama taktım o net, oğlanın odası adam akıllı ayarlanmadı çalışma masama yer lazım, onu oradan çıkarmak öbürünü öbür tarafa koymak... Oturup bakakaldım eve, deminden beri bakıyorum "Bunu istemiyorum, bunu istemiyorum, bunu burada görmek istemiyorum" filan... Benim bu evi komple bi çıkarıp atmam lazım. Ama işte "İsrafa girecek, boşuna para çıkacak" diyorum. Bir şey parçalanana kadar kullanmam lazım ya... Kızlar birkaç sorum var sizlere belki saçma ama,
Eşyalarınızı evlendiğinizden beri kaç kere değiştirdiniz?
Size böyle sıkıntı geldiğinde evinizde ne çeşit değişiklikler yapıyorsunuz?
Sevmediğiniz tarz eşyalarınız olsaydı bunu dert eder miydiniz?
Elden çıkarmayı düşündüğünüz bir şeyin, bir gün lazım olabileceği düşüncesini baskın yaşar mısınız?
İsraf mıdır sizce?
Kafamı toplayamıyorum evin içinde bazen.
Sizler ne düşünüyorsunuz?
Tam adamiyim konunun
Son 15 senedir 4.koltuk takimim , 3.yatak odasi takimim , oglanin 2.odasi , 3.yemek odasi takimim
Yani 3.5 senede bir yenilemisim evi sanirim
At gangstacim at , bende mudahale edilien hicbir seyi sahiplenemoyorum
Simdiki k9ltuk takimini da kocam begenmisti , dis biliyorum koltuklara resmen , maddi durumum biraz duzelince ilk is bunlari let go dan satip istedigim koltuk takimini almak olacak
Ben yurtdışında yaşıyorum ve bırda gördüğüm
İnsanların pratik yaşadığı öyle bizim gibi ev düzmeler falan yok genelde yalnız yaşıyorlar ama kalabalık yaşayanlarda pratik eşyalar kullanıyor evler ferah bizde evlenince sade bir ev döşedik ve ikea tarzı pratik tarz seçtik
Tavsiyem eşyalarınız iyi bir ikinci elciye satın
Daha sonra gerçekten temel olarak neyeihitiyacınız var belirleyin
İkea tavsiye ederim güzle fikirler var
Ve gerçekten eve yeni bi şey alırken de çok kere düşünün çünki iyice düşünülmeden alınmış eşyalarla ev doluyor sonra onları temizliği düzeni
Zorlaşıyor.ve hayat çekilmez hale geliyor satamadıkşarınızda ihtiyaç sahiplerine verip sevaba girin
ya para var mı derken kenarda elli bin varsa git mobilya al şeklinde değil. bçöyle beklersen daha çok beklersin bakmışsın beş sene sonra hala aynı eşyalar. halbuki şimdi perdeleri değitşirsen 5 aya borcu biter gözün gönlün açılır. yani imkan varsa değiştir.
Tatlim once ufak tefek seylerle evi bosaltNe diyeceğimi bilemedim Milana :))
Benim de 4 sene doldu işte 5 oluyor, bana da geldi sendeki haller.
Ivır zıvırı boşaltmak lazım ama önce ona karar verdim konu içinde, ağır parçalardan o vitrin, yemek odası gitsin istiyorum o kesin hani katlanacak hali geçtim. Onu hızlandırmam lazım.
Emin ol bir çoğumuz kocaman oymalı lükens ayaklı koltukların vitrinlerin olduğu, yüklük üstüne yüklük olan odalı evlerde büyüdük. Annenin evini anlatınca hatırladım.
Öyle ki bir gün bekarken anneme çok fena patlamıştım "her şeyi yığmaktan bize yaşam alanı bırakmadın. 30cm yere bütün eşyalarımı sığdırmaya çalışmaktan bıktım" diye. Ama tabiki aynı huy devam.
Ben kendi evimdeki eşyaları minimumda tutmaya çalışıyorum. Evlenirken bazı saçmasapan şeyler yapmıştım konsol gümüşlük büyük masa gibi. Ama 5 senede bir çoğundan kurtuldum.
Attıkça, verdikçe hafiflediğimi hissediyorum.
Evde tutma. Ver, dağıt, sat gitsin..
Perdeleri sevmiyor musun indir ver birine. Sadece tül ve güneşlik kalsın.. Zaten fon perde evi kapatan bir şey bence..
Kenara yığdığın biblolardan kurtul.
En kotu cope atiyorum ben. Hatta mutfak esyalarindan artik gonlum gecmisse kirletip oyle atiyorum. Sahan mesela, bikmisim eskimis. Yumurta yaptiysam yikamakla ugrasmadan oylece cope.Hediye götür götür bitiremedim o lifleri, nevresimleri
Paketinden çıkarmadıklarım yığılıydı onları hep hediye ettim.
Bazılarına dokunamıyorum ama kadının kendi işlettiği-işlediği, dediğin gibi işte emek vermiş yazık günah diyorum, bir kısmını yine de hediye götürdüm. Haberi olsa baya trip yerim.
Ben de arada çıkışırdım anneme... Mermer sehpalar vardı, koca ceviz vitrinlerle, kadife koltuklarla takım, salon kapısı kapanır misafir beklerdi ve acayip sinirime dokunurdu "Bu odada oturalım ya niye diğer tarafta oturuyoruz?" diye.
Şimdi sıralasam... O vitrin işte batıyor köşede gözüme, tv ünitem bile gereksiz hantal diyorum. Tvyi duvara monte ettirip üzerine iki raf çaktırsam ne varmış niye buna izin verdim diyorum. Gereksiz masrafa da girildi, şimdi deli gibi toz tutuyor.
Aslında becerikli bir marangoz bulsam, o üniteyi kestirip boyatıp yeniden bir şeyler mi yapsam da diyorum.
Şimdi işte yorumlarda gelen önerilerden baktım, plan yapacağım, mutfaktan başlayayım dedim.
En küçükten en büyüğe.
Az önce bi salonu incelemeye gittim, perdelere bakmaya. Ucuz jaluziler oluyor onlardan alsam daha iyi hissederim dedim. Bu perdeleri anneme verebilirim yazlığın perdelerini değiştirebilir o geldi aklıma şimdi.
Liste çıkaracağım "İlk ay değişiklikler" "İkinci ay değişiklikler" vb.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?