- 3 Mart 2016
- 18.150
- 76.557
- 598
- Konu Sahibi Yokuspokus
-
- #101
Oyy oyy oyyy anacım çok fena.
Ben banyoda dolapta yer kalmadı diye büyük boy kağıt havlu paketini 3 gün yatak odamda giysi dolabında tutunca fenalık geldi. Banyo dolabına sıkış tepiş geri yerleştirdim.
Gözümde canlandırdım da çok yoruyordur seni. İnsana negatif enerji verir üstelik.
Benim kuzenim temizliğe gidiyordu.
Çok eşyalı evlerde inanılmaz yoruluyordu kadıncağız.
Bana gelince güle oynaya beraber yap,sil,çek tık tak oldu bitti :)
Kendine acımıyorsan eve gelen kadına acı
Çıkar elinden çıkarabildiğini.
İleride lazım olur diye tuttuğum eşya yok. Halihazırda lazım olan eşya var.
değiştirmeye kıyamıyorum bazı şeyleri çünkü israf gibi hissedeceğim, biliyorum. Ama bu şekilde de içim sıkılıyor... Karışık yazdım kusura bakmayın yani işin özü bu. Yine borç harç girilir edilir kazandıktan sonra değiştirilir ki zaten tüm eşyaları bağışlayıp ya da ikinci elde verip kurtulup yeniden girişmek isteyecek noktaya geldim. Bir yandan da "Sapasağlamlar, işini görüyorlar, sen eşyanın cismine takmazdın hayırdır, gerek var mı?" diyorum.
Oturup bakakaldım eve, deminden beri bakıyorum "Bunu istemiyorum, bunu istemiyorum, bunu burada görmek istemiyorum" filan... Benim bu evi komple bi çıkarıp atmam lazım. Ama işte "İsrafa girecek, boşuna para çıkacak" diyorum. Bir şey parçalanana kadar kullanmam lazım
ayyy tam beni anlatmissin 17 senelik eşyalar üstüme üstüme geliyorMerhaba hanımlar; nasılsınız?
Ben yine bi karıştım kaldım, her şey gözüme kalabalık görünür filan öyle bi sıkıntı...
Diğer konudan biliyorsunuz bi iş olayı vardı, hala sürüncemede. Bekledikçe de hafakanlar basar beni bu tip konularda; çabucak ne yapılacaksa yapılsın, yapılmayacaksa da kafamdan atayım derim. Birkaç gelişme var gerçi bir ara ekleyeceğim konuma, bir de stant işi çıktı başıma da neyse, bu konu onun sıkıntısı ile gelişti belki bilmiyorum ama ayrı bir konu. Hep sıkardı, daha çok sıkar oldu.
Bir yerden içim sıkılmaya başladı mı, her şey batmaya başlar gözüme, size de oluyordur belki; üzerinize üzerinize gelen şeyler daha bir çoğalır gibi olur, kendi kendimi sabote etmeye başlarım, her şeyi bi elden geçiresim gelir yeniden. Şimdi de eve taktım... Ara ara takıyorum zaten de, sanırım bu sene baya bi ağır taktım. Bakıyorum, öyle gereksiz saçma şeyle dolu ki evin içi, bunları hangi akla hizmet, ne ara evime doldurdum diye sorguluyorum kendimi. (Annemin aklı olabilir ve tamamen benim hatam)
Vitrinlerden zerre hazzetmeyen ben... Evimde vitrin var.
Demir yatak başlığı ve düz ağaç gardırop seven ben... Evimde yavruağzı bi yatakodası takımı var.
Tül ve ağır fon perde sevmeyen ben, özellikle kahverengi fon... Salonumda bunlar var.
Vb...
Sebebini biliyorum, evlenirken o kadar umurumda değildi ki eşyalar annemlere "Kafanıza göre takılın, eşya işte, doldurmayın sadece" demiş geçmiştim, onların da gönlü olsun diye karışmadım. Kv, annem, annemlerin arkadaşlar filan takıldılar kafalarınca.
Önemsemezdim. Şimdi 4 sene sonra, ev daha da doldukça, önemser oldum, huylarım değişti.
Hele de içim bi şeylere sıkılmaya görsün, evim beni boğuyor. "Benim evim, bizim evimiz" derken o duyguyu "Sığınağım" olayını hissedemediğim bir şey.
Sadece bir iki şeye karışmayın demiştim, onda da ikna edilmiştim tabi o da var... Banyodaki fayans/kalebodur renklerine kadar ikna edildim. Bir tek mutfağı zevkime göre yaptırdım ama onu da sevmiyorum şu an. Bunun sebebi de evi komple benimseyememekle alakalı sanırım.
Sonra bir çeyiz yığma olayı vardı ki akıllara zarar. Hani artık onların bir kısmını geri gönderdim çekmecelerde yer yok kendi kullanacaklarımı koymaya; bi açıyorum tepsi örtüsüne kadar dantel, kullanılmıyor... Yolladım artık, çaktırmadan bir kısmını da hediye götürdüm sevenlere. (Annem duysa canı sıkılırdı kuvvetle muhtemel)
Evde aynı anda bizden ayrı 9-10 kişiyi yatılı ağırlayacak her şey var ki nasıl bir gereksiz eşya yığımıdır düşünün.
Çaktırmadan bir kısmını verdim ama hala bitmiş değil...
Bunları anlattım hani, evin tamamen benim dışımda, kendimi içinde kendim gibi hissedemediğim bir yer olduğunun bir tutam daha net anlaşılması için.
Çalışma odam vardı, çocuktan sonra orayı bozduk tabi.
Salonun duruşunu değiştirdik yine çocuk için, ona daha çok alan açtık, koltukları tamamen arkaya ittik tepe taklak düşmesin diye vs.
Evdeki tehlikeli ucu sivri şeyleri kaldırdık vb. yani çocuğa göre tekrar elden geçti ev sonrasında.
Bir odayı da ardiye haline getirdik resmen, yemek kısmını böldük oraya tüm biblolar, ucu sivri sehpalar vb. yığıldı, çamaşır odası, depo gibi böyle saçma bir yer haline geldi ve evin o kısmı da, düzensizliğiyle beni inanılmaz geriyor.
Dolapları düzenli tutmakta da inanılmaz zorlanıyorum, pratikliği düşünülmeden yapılmış raflar, sadece katladığım tişörtleri dağıtmaya yarıyor...
E kalk bir şeyler yap diyeceksiniz, yaptığım şey 2 gün dayanmaz, yapasım da gelmez oldu artık. Sevmediğim eşyanın temizliğine köle oldum gibi hissediyorum.
Küçükten beri tonla şey dolu evlerden hep nefret ettim. Çünkü bizim evimiz öyleydi. Annem "Bir gün lazım olur" diyerek elinde tutan, biriktiren bir kadındı. Çünkü maddi durumları iyi değilmiş yeni evlendikleri sıra babamla. Borç ödeye ödeye, güçlükle yapmışlar her şeylerini. Evlendiklerinde iki divan iki tencere, bi ikili ocak varmış ellerinde öyle söyleyeyim, anlatırdı hayat dersi olarak, emeksiz olmaz filan diye. Zor zamanlar yaşamışlar, çalış çabala senelerce (ki çocukları da olmamış bir yandan tedaviye para akar) bu günlere gelmişler. Eski alışkanlık işte, atmaya kıyamaz hiçbir şeyini. Ben de öyle bir evde büyüdüm, duvar ve yer görmedim diyeyim siz anlayın. Her yer eşyaydı ve annemin titiz bir insan olması da üzerine eklenince, sürekli bir temizlik hali, misafir de bitmez vs vs...
Düşünün ki yazlığı yaptırdıklarında, salon takımı vb. hiçbir şey almadılar, evden taşıttılar ve bizim evde, 2 evlik eşya olduğunu baya somut gördüm o zaman.
Şimdi bizim evin gidişatı da benzer gibi. Haliyle evlenirken biz de borç ödedik ettik, çok zorlandığımız anları da yaşadık, değiştirmeye kıyamıyorum bazı şeyleri çünkü israf gibi hissedeceğim, biliyorum. Ama bu şekilde de içim sıkılıyor... Karışık yazdım kusura bakmayın yani işin özü bu. Yine borç harç girilir edilir kazandıktan sonra değiştirilir ki zaten tüm eşyaları bağışlayıp ya da ikinci elde verip kurtulup yeniden girişmek isteyecek noktaya geldim. Bir yandan da "Sapasağlamlar, işini görüyorlar, sen eşyanın cismine takmazdın hayırdır, gerek var mı?" diyorum.
Dün biraz bi dellendim, eşime de dedim müsaitsen izin hakkından kullan hafta sonu ile birleştirelim şu evi bi elden geçirelim diye. Vitrinden kurtulmayı kafama taktım o net, oğlanın odası adam akıllı ayarlanmadı çalışma masama yer lazım, onu oradan çıkarmak öbürünü öbür tarafa koymak... Oturup bakakaldım eve, deminden beri bakıyorum "Bunu istemiyorum, bunu istemiyorum, bunu burada görmek istemiyorum" filan... Benim bu evi komple bi çıkarıp atmam lazım. Ama işte "İsrafa girecek, boşuna para çıkacak" diyorum. Bir şey parçalanana kadar kullanmam lazım ya... Kızlar birkaç sorum var sizlere belki saçma ama,
Eşyalarınızı evlendiğinizden beri kaç kere değiştirdiniz?
Size böyle sıkıntı geldiğinde evinizde ne çeşit değişiklikler yapıyorsunuz?
Sevmediğiniz tarz eşyalarınız olsaydı bunu dert eder miydiniz?
Elden çıkarmayı düşündüğünüz bir şeyin, bir gün lazım olabileceği düşüncesini baskın yaşar mısınız?
İsraf mıdır sizce?
Kafamı toplayamıyorum evin içinde bazen.
Sizler ne düşünüyorsunuz?
Eşyalarınızı evlendiğinizden beri kaç kere değiştirdiniz?
Size böyle sıkıntı geldiğinde evinizde ne çeşit değişiklikler yapıyorsunuz?
Sevmediğiniz tarz eşyalarınız olsaydı bunu dert eder miydiniz?
Elden çıkarmayı düşündüğünüz bir şeyin, bir gün lazım olabileceği düşüncesini baskın yaşar mısınız?
İsraf mıdır sizce?
24 yıldır ortalama 5 yılda bir eşya değiştiririm, bu bazen komple bazen parça parça olur, çok eşyadan nefret ederim, az ve kullanışlı ihtiyaca yönelik eşyalar alırım.
Koltuk, sehpa vb eşyalarımı kullanmaktan memnunsam ama evde değişiklik yapma dürtüm kıpraştıysa duvarların rengiyle oynarım, klasik şampanya rengi, bej vs renkleri sevmediğimden farklı tonlar kullanıyorum, şu sıra evim bu renk:
Eki Görüntüle 2136634
Bibloları pek sevmem, onun yerine duvarlarda aksesuar kullanırım, tablolar, klasik duvar saatlerinin dışındaki saatler tercihimdir, bu aralar Deniz taşlarıyla yapılan duvar aksesuarlarına takıldım, kendi çabalarımla onları yapmayı planlıyorum, lambader ve spor avizeler kullanmayı severim.
Elden çıkartmayı düşündüğüm hiçbirşeyi bir gün lazım olur mu diye düşünmem, elden çıkarttığım eşyalarımı böyle şeylerin denmesi ayıp aslında ama ihtiyacı olduğunu bildiğim insanlara veriyorum, o yüzden de israf olarak görmüyorum.
Sana tavsiyem koltukların spor bir dekorasyonu kaldıracak bir görüntüye sahipse salona ufak dokunuşlar yap, spor avize veya bir lambader, fon perdelerden kurtulup stor perdeler kullan, duvarlara evde kendinde yapabileceğin tablolar, ahşap üzerine Deniz kabukları veya taşlarıyla yapılmış objeler koy, illa taşlar vb olması da gerekmez, birkaç lira harcayarak kendin de aksesuarlar yapabilirsin, yatak odası içinde şu sıra değiştiremeyeceksen yapışkanlı folyo kağıtlar var, ister düz renk ister desenli, internette nasıl kaplayacağına dair videolarda var, ayrıca kullananların yorumlarına göre oldukça dayanıklılarda mutfak dolaplarında da iyi performans gösterdikleri söyleniyor, dantel vb eşyalarını da annem üzülür diye tümüyle elden çıkarmak istemiyorsan bir kısmını çerçeveletip ya da beyaz tutkal kullanarak avize yapar ev dekorasyonuna dahil edebilirsin, ardiye haline geldi dediğin odada ne kadar elden çıkması gereken eşya varsa ver birilerine, aslına bakarsan ilk etapta yokluğuyla seni zora sokmayacak ne kadar eşya varsa hepsini evden gönder gitsin.
Ardiye niyetine kullandığın odayı çalışma odan yap, kendine kafa dinleyeceğin hem de rahatça çalışacağın bir alan olur, masan, pc, işinle ilgili diğer enstrümanlar, hobin varsa hobinle ilgili malzemeler orada olsun, birkaç armut koltuk, belki bir iki duvar rafıyla orası gayette güzel bir çalışma odası olur bence, yani açık açık yazacağım ama kırılma evi mobilya dükkanına çevirmişsin, bir sürü sehpa, ıvır zıvır, kaç senelik evliyim salonda olan eşyamı söyleyeyim, bir köşe koltuk, bir orta sehpa, bir tv ünitesi ve eşimin çalışma masası, biblo yok, tül perde fon perde yok, stor kullanıyorum, gümüşlükmüş, vitrinmiş kapıdan içeri giremez, halı desen kabusumdur, salonda tüyü topağı olmayan bir yazlık halı var bitti gitti, ben de senin evde olsam boğulurum, açık açık yazdım ama boğulurdum :))
Eşin izin alacaksa siz fazlalıkları eleyin yollayın, işe oradan başla gerisi gelir.
:))))Ben bi dolap temizledim kiyafetleri yani.. etiketi bile koparilmamis 8 yildir giymedigim bir elbise dustu aklima sonradan aramaktan helak oldum onuda yollamisim : ( bana herseyi at desinler o yuzden ama kiyafetlerim cok degerli benim icin, resmen kiyamiyorum : (
Gangsta, eşyaları bilemem henüz bir evim yok ancak annen senin üzerinde bayağı bir egemenlik kurmuş. Sence de öyle mi?
Sorunda orda aslinda..misafir gelince filan olmazsa olmuyo.. her gun misafir gelmiyo ama gelincede lazim oluyo bazi seyler. Yoksa bazen koltugu tv yi herseyi atasim geliyo benimde. Bi kitaplik bi masa birde yerde bi kac tane buyuk yastiklardan minderlerden oturmak icin:) temizligide kolay olur. ama gelen kisi ne der ne dusunur o durumda bilmiyorum :))) tabak canak olayida ayri zaten. Evlenirken 2 tane set almistim tencere seti. Bi kac sene once bi tane daha aldim 5-6 kac tane farkli boyut teflon tavam var degistiriyorum arada. Bi kac tane oyle set disinda tencere sahan filan..Ama onlarca bardak var mesela sayamiyorum:) eskiden herseyi 12 tane aliyordum set olsun bilmem ne. Simdi hosuma gidince 2 tane aliyorum o da tatmin ediyo beni :) bu gidisle bahar mahar mutfaga girip herseyi atcam.. saydikca yoruldum valla:))))
Evde fazlalık gördüğüm herşeyi atarım, eşim bazen bu gidişle bizi de atarsın diyor, giyim, ev eşyası, gereksiz tabak çanak bile tutmam, tencerelerim dahi sayılı, günlük tencerelerim 3 kişilik bir öğün yemek pişirecek boyutta:)
5 yıldır kullandığım koltuklarım spor ve çok kullanışlı ama şu sıra bahar kıpraşmasından olsa gerek, bunları atayım tahta paletlerden daha da spor koltuk takımı yapayım diyorum
Bana kalsa evde birçok eşya olmayacak ama gelen misafirlerim uzak yoldan geldiği ve yatılı olduğundan onların ihtiyaçlarını düşünmem gerekiyor.
Valla değişir, değiştir Gangsta, büyük mobilyaları hemen değiştirmek maliyetli olabilir ama fazlalık olanları atar, duvar boya rengini değiştirirsen hatta belki duvar renginle ahenkli bir duvarı duvar kağıdı kaplarsan, seni, ev dekorasyonu stilini yansıtan aksesuarlar kullanırsan evin daha albenili olur benimsersin, sevdiğin tarzdan çıkarımım spor bir ev dekorasyonu zevkine sahip olduğun, artık nalbur, kırtasiye gibi yerlerde 3-5 liraya satın alıp boyayabileceğin şeyler var, ben geçen sordum mesela 20 cm'ye 50 cm bir kontraplak 3 lira, onlardan alıp yağlı boyayla boyadıktan sonra üzerlerine modern dizayn şeyler yapıştırmayı planlıyorum silikon tabancasıyla, yaşadığın yerde bulman mümkün mü bilmiyorum ama kurumuş yere düşmüş ağaç dallarını bile boyayıp aksesuar yapabilirsin, yaratıcılık kısmı sana kalmış, kimi vazolara koyup üzerilerine süsler yapıştırıyor, kimi o dallarla duvarlara resimler asıyor, kimi tahta parçaları üzerine yapıştırıp üzerilerine kış figürü çizip boyuyor.Boğulmamak elde değil zaten.
Dantelleri tutkalla cam kavanoz dışını kaplayıp mumluk yapma gibi düşüncelerim olmuştu ama annem cidden çok hassas, kesinlikle yıpratmadan nazikçe, gerektiği gibi kullanılması düşüncesinde, bana da elden çıkarmak-geri göndermek kalıyor maalesef.
Boya çok iyi fikir, bunu kendim de yaparak keyif alabilirim üstelik. Tabi önce fazlalıklar gitmeli.
Maalesef aynen dediğin gibi, ev mobilyacı dükkanına döndü, biz başta en azından bir odayı boş bırakarak girmeliydik eve. Çocuk odası olabilecek odaya niçin dolu dolu eşya aldım, neden orayı sade bir çalışma odası olarak bırakmadım da içini fulledim, nasıl önceden göremedim diyorum.
Başlıyoruz artık Mune, ağır ağır da olsa, fırsat buldukça değişecek umuyorum.
ben de yasadıgım sehri benımseyemedimBen de bu şehri benimseyemedim. Beş sene bitti. Hadi kalk gidiyoruz dense bir sırt çantası alıp çıkacakmışım gibi o derece yerleşemedim buraya. Seviyorum bu şehri. Maneviyatı beni besliyor fakat misafirlikte kapı kenarına konan sandalyeye oturmuş gibi hissediyorum burda. Her an gidecekmişim gibi bir his. Kalıcı değilim gibi. Nasip olursa gidersem birgün çoğu şeyi arkamda bırakmaya kararlıyım.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?