Ne sacma bir eşin varmış kusura bakma lütfen..
Bu arada burada ne diyor ? Bosluklara bir cok harf yerleştirip anlamaya calistim ama anlam çıkmadı
y…masaydın al…ına,
Merhaba arkadaşlar. Nereden başlayacağımı bilemiyorum ama kısaca yazmaya çalışacağım.
Eşimle iyi kötü giden bir evliliğimiz ve 1 yaşında bir kızımız var. Sorunları tam olarak çözemesek de çaba sarfederdik her seferinde. Ama bu sefer nasıl düzeltebileceğimi bilmiyorum.
Geçenlerde çocuk hasta oldu. ishal-kusma vs. salgın varmış 1 haftada iyileşti. O tam iyileşmeden eşim bir akşam rahatsızlandı. ailesi bize yakın, aradım, hastaneye götürdüler, eşim va ailesinin ısrarıyla ben gitmedim evde çocukla kaldım. Serum takmışlar, geldi dinlendi yattı. Çocuğun hastalığında birkaç gün üstüste izin aldığım için ertesi gün işe gitmeme durumum olamayacaktı. Bir de eşimi daha iyi görünce ailesi giderken annesine "siz yarın uğrar mısınız yoklamak için, ben izin almaya çalışırım gidip ama zor görünüyor" dedim. tamam dedi. ben işe gittim, eşim aradı öğlen, annemlere geldim, burda yatıyorum dedi. İyi süper dedim.
Sonra beni aradı, bağırsaklarında problem başladığını, internetten ne olabileceğini araştrmamı istedi. Ben de baktım anlattığı şikayetlere, “virütik bir şey olabilirmiş” dedim. Bulaşıcı mıymış dedi, ben de “bulaşıcı olabildiği yazıyor” dedim kapattık. Sonra beni aradı, çocuk benim annemdeydi o gün. Siz eve gelmeyin, çocuğa da bulaşmasın dedi. Israrla sakın gelmeyin vs deyince iyi madem bir gece kalalım dedim ama içim içimi yedi.
Bu bir gece 4-5 güne çıktı. Bana telefonda ısrarla sakın gelmeyin, çok kötüyüm, çocuğa da geçer dedi durdu. Ben de bizi neden yanında istemiyor, neden benim bakmamı istemiyor diye üzüldüm. Neyse telefonda görüştük bu süre boyunca, sık sık aradım, nasıl olduğunu sordum. Her aradığımda akşama görüşürüz dedim, sakın ha sakın gelmeyin dedi hep, sinirlendi kapattı.
En son gün ben hiç söylemeden, aldım çocuğu kızkardeşime bizi arabasıyla eve götürmesini rica ettim. Annemi de aldık bizi eve götürüyordu. Yolda ararım, şimi de alırız, öyle geçeriz diye düşündüm. Aradım, sakın gelmeyin diyorum size, dedi, sinirlendi kapattı. E tabi ben de sinirlendim. Niye bu kadar ısrarla gelmeyin diyor diye içime kurt düştü. Hasta da bize mi söylemiyor, başka bir dert mi var duyurmuyor, başı mı belada (ki başı hiç belaya girmez) ne biliyim saçma sapan şeyler düşündüm durdum.
Eve yaklaşınca çocuk arabada kalsın da ben bi bakıyım diye annesine gittim, içeri girdim yatıyordu ama öyle çok hasta görünmüyordu, zaten gün içinde de dışarı yürüyüşe gittiğini söylemişti kardeşiyle. Beni görünce toparlanmadı bile, çok bozuldum. Niye geldin dedi. Merak ettim binbir şey düşündüm dedim. Ne olacakmış da ne düşündün dedi. Hiçbir açıklama yapmadın, hasta da bizden gizliyor, başı mı belada… Beni o kadarcevapsız bıraktın, artık o kadar saçma şeyler düşündüm ki, (yeğeninin belalı bir eşi var onu kastederek) onla karşılaştın da vurdun bi tane o da öldü gitti, onu mu gizliyorsun benden deyiverdim. Vay sen misin onu diyen, beni annesinin evinden kovdu. Ailesi de bir şey yapmadı, nereye gidiyorsun demedi.
Çıktık eve geldik, bizimkilere bir şey anlatmadım, bizi bırakıp döneceklerdi. Arkamızdan geldiler onlar da. Laf dalaşı başladı, sen şunu dedin, ben bunu dedim, bana katil dedin Vs vs… birsürü mevzu açıldı, herkes birbirine laf etti, hiç hoş değil ama Çingene kavgası gibi oldu evin içi. Ben “ben eşime bir türlü güven veremedim, abuk sabuk paranoyaları var, beni bezdirdi, bacağımı biryere çarpıyorum morarıyor, onu bile kavga sebebi yapıyor nasıl oldu, aldatıyor musun diye” dedim. Bunun üstüne KV “e zamanında (nişanlıyken) gitmeseydin şehir dışına, y…masaydın al…ına, öyle olunca güven veremiyorsun işte” dedi bilip bilmeden, annemin ve kardeşimin yanında. Ayrıca “aldatmıyorsun da o morluklar ne oluyor, aldatmayan insan böyle mi olur” dedi.
Başımdan aşağı kaynarsular döküldü. Hiçbirşey diyemedim, sadece öylece bakakaldım ağzım açık. Bundan sonrasını hatırlamıyorum, kim ne dedi, annem ne dedi, o ne cevap verdi, bilmiyorum, gerçekten kayıp bende. Alenen namusuma dil uzattı, oğlunun yaptığı yetmezmiş gibi... boğmak istiyorum şu an onu. Sonra oğullarını aldılar gittiler tekrar. Biz evde kaldık kızımla, birkaç gün gelmedi eve. Ben de kendi imkanlarımla bıraktım çocuğu anneme, akşam da kendim aldım.
Bu arada ne arayan ne soran var, beni bırak, çocuğu bile soran olmadı. Birkaç gün sonra eşim geldi eve, öylece konuşmadan birkaç gün geçirdik, benim ailemden özür diledi, karşılığında ben de onun ailesinden yarım ağızla özür diledim. Konu hiç konuşulmadan öylece kaldı. Ama benim içimde büyüdü, büyüdü kocaman oldu.
Hiç kimseyi affedemiyorum… eşim de ailelerle aranın düzeltilmesini istiyor ama eminim bu asla olmayacak. mecburen mesafeli davranmaya çalışıyorum ailesine karşı, ama eşimden de fena halde soğudum. sadece kızımın iyiliği için, eşimde de bu evliliği yürütmek için çaba gördüğüm(bunu görmesem asla denemezdim) ve son bir şans vermek istediğim için bekliyorum...kusura bakmayın çok uzun oldu. off
Merhaba arkadaşlar. Nereden başlayacağımı bilemiyorum ama kısaca yazmaya çalışacağım.
Eşimle iyi kötü giden bir evliliğimiz ve 1 yaşında bir kızımız var. Sorunları tam olarak çözemesek de çaba sarfederdik her seferinde. Ama bu sefer nasıl düzeltebileceğimi bilmiyorum.
Geçenlerde çocuk hasta oldu. ishal-kusma vs. salgın varmış 1 haftada iyileşti. O tam iyileşmeden eşim bir akşam rahatsızlandı. ailesi bize yakın, aradım, hastaneye götürdüler, eşim va ailesinin ısrarıyla ben gitmedim evde çocukla kaldım. Serum takmışlar, geldi dinlendi yattı. Çocuğun hastalığında birkaç gün üstüste izin aldığım için ertesi gün işe gitmeme durumum olamayacaktı. Bir de eşimi daha iyi görünce ailesi giderken annesine "siz yarın uğrar mısınız yoklamak için, ben izin almaya çalışırım gidip ama zor görünüyor" dedim. tamam dedi. ben işe gittim, eşim aradı öğlen, annemlere geldim, burda yatıyorum dedi. İyi süper dedim.
Sonra beni aradı, bağırsaklarında problem başladığını, internetten ne olabileceğini araştrmamı istedi. Ben de baktım anlattığı şikayetlere, “virütik bir şey olabilirmiş” dedim. Bulaşıcı mıymış dedi, ben de “bulaşıcı olabildiği yazıyor” dedim kapattık. Sonra beni aradı, çocuk benim annemdeydi o gün. Siz eve gelmeyin, çocuğa da bulaşmasın dedi. Israrla sakın gelmeyin vs deyince iyi madem bir gece kalalım dedim ama içim içimi yedi.
Bu bir gece 4-5 güne çıktı. Bana telefonda ısrarla sakın gelmeyin, çok kötüyüm, çocuğa da geçer dedi durdu. Ben de bizi neden yanında istemiyor, neden benim bakmamı istemiyor diye üzüldüm. Neyse telefonda görüştük bu süre boyunca, sık sık aradım, nasıl olduğunu sordum. Her aradığımda akşama görüşürüz dedim, sakın ha sakın gelmeyin dedi hep, sinirlendi kapattı.
En son gün ben hiç söylemeden, aldım çocuğu kızkardeşime bizi arabasıyla eve götürmesini rica ettim. Annemi de aldık bizi eve götürüyordu. Yolda ararım, şimi de alırız, öyle geçeriz diye düşündüm. Aradım, sakın gelmeyin diyorum size, dedi, sinirlendi kapattı. E tabi ben de sinirlendim. Niye bu kadar ısrarla gelmeyin diyor diye içime kurt düştü. Hasta da bize mi söylemiyor, başka bir dert mi var duyurmuyor, başı mı belada (ki başı hiç belaya girmez) ne biliyim saçma sapan şeyler düşündüm durdum.
Eve yaklaşınca çocuk arabada kalsın da ben bi bakıyım diye annesine gittim, içeri girdim yatıyordu ama öyle çok hasta görünmüyordu, zaten gün içinde de dışarı yürüyüşe gittiğini söylemişti kardeşiyle. Beni görünce toparlanmadı bile, çok bozuldum. Niye geldin dedi. Merak ettim binbir şey düşündüm dedim. Ne olacakmış da ne düşündün dedi. Hiçbir açıklama yapmadın, hasta da bizden gizliyor, başı mı belada… Beni o kadarcevapsız bıraktın, artık o kadar saçma şeyler düşündüm ki, (yeğeninin belalı bir eşi var onu kastederek) onla karşılaştın da vurdun bi tane o da öldü gitti, onu mu gizliyorsun benden deyiverdim. Vay sen misin onu diyen, beni annesinin evinden kovdu. Ailesi de bir şey yapmadı, nereye gidiyorsun demedi.
Çıktık eve geldik, bizimkilere bir şey anlatmadım, bizi bırakıp döneceklerdi. Arkamızdan geldiler onlar da. Laf dalaşı başladı, sen şunu dedin, ben bunu dedim, bana katil dedin Vs vs… birsürü mevzu açıldı, herkes birbirine laf etti, hiç hoş değil ama Çingene kavgası gibi oldu evin içi. Ben “ben eşime bir türlü güven veremedim, abuk sabuk paranoyaları var, beni bezdirdi, bacağımı biryere çarpıyorum morarıyor, onu bile kavga sebebi yapıyor nasıl oldu, aldatıyor musun diye” dedim. Bunun üstüne KV “e zamanında (nişanlıyken) gitmeseydin şehir dışına, y…masaydın al…ına, öyle olunca güven veremiyorsun işte” dedi bilip bilmeden, annemin ve kardeşimin yanında. Ayrıca “aldatmıyorsun da o morluklar ne oluyor, aldatmayan insan böyle mi olur” dedi.
Başımdan aşağı kaynarsular döküldü. Hiçbirşey diyemedim, sadece öylece bakakaldım ağzım açık. Bundan sonrasını hatırlamıyorum, kim ne dedi, annem ne dedi, o ne cevap verdi, bilmiyorum, gerçekten kayıp bende. Alenen namusuma dil uzattı, oğlunun yaptığı yetmezmiş gibi... boğmak istiyorum şu an onu. Sonra oğullarını aldılar gittiler tekrar. Biz evde kaldık kızımla, birkaç gün gelmedi eve. Ben de kendi imkanlarımla bıraktım çocuğu anneme, akşam da kendim aldım.
Bu arada ne arayan ne soran var, beni bırak, çocuğu bile soran olmadı. Birkaç gün sonra eşim geldi eve, öylece konuşmadan birkaç gün geçirdik, benim ailemden özür diledi, karşılığında ben de onun ailesinden yarım ağızla özür diledim. Konu hiç konuşulmadan öylece kaldı. Ama benim içimde büyüdü, büyüdü kocaman oldu.
Hiç kimseyi affedemiyorum… eşim de ailelerle aranın düzeltilmesini istiyor ama eminim bu asla olmayacak. mecburen mesafeli davranmaya çalışıyorum ailesine karşı, ama eşimden de fena halde soğudum. sadece kızımın iyiliği için, eşimde de bu evliliği yürütmek için çaba gördüğüm(bunu görmesem asla denemezdim) ve son bir şans vermek istediğim için bekliyorum...kusura bakmayın çok uzun oldu. off
Merhaba arkadaşlar. Nereden başlayacağımı bilemiyorum ama kısaca yazmaya çalışacağım.
Eşimle iyi kötü giden bir evliliğimiz ve 1 yaşında bir kızımız var. Sorunları tam olarak çözemesek de çaba sarfederdik her seferinde. Ama bu sefer nasıl düzeltebileceğimi bilmiyorum.
Geçenlerde çocuk hasta oldu. ishal-kusma vs. salgın varmış 1 haftada iyileşti. O tam iyileşmeden eşim bir akşam rahatsızlandı. ailesi bize yakın, aradım, hastaneye götürdüler, eşim va ailesinin ısrarıyla ben gitmedim evde çocukla kaldım. Serum takmışlar, geldi dinlendi yattı. Çocuğun hastalığında birkaç gün üstüste izin aldığım için ertesi gün işe gitmeme durumum olamayacaktı. Bir de eşimi daha iyi görünce ailesi giderken annesine "siz yarın uğrar mısınız yoklamak için, ben izin almaya çalışırım gidip ama zor görünüyor" dedim. tamam dedi. ben işe gittim, eşim aradı öğlen, annemlere geldim, burda yatıyorum dedi. İyi süper dedim.
Sonra beni aradı, bağırsaklarında problem başladığını, internetten ne olabileceğini araştrmamı istedi. Ben de baktım anlattığı şikayetlere, “virütik bir şey olabilirmiş” dedim. Bulaşıcı mıymış dedi, ben de “bulaşıcı olabildiği yazıyor” dedim kapattık. Sonra beni aradı, çocuk benim annemdeydi o gün. Siz eve gelmeyin, çocuğa da bulaşmasın dedi. Israrla sakın gelmeyin vs deyince iyi madem bir gece kalalım dedim ama içim içimi yedi.
Bu bir gece 4-5 güne çıktı. Bana telefonda ısrarla sakın gelmeyin, çok kötüyüm, çocuğa da geçer dedi durdu. Ben de bizi neden yanında istemiyor, neden benim bakmamı istemiyor diye üzüldüm. Neyse telefonda görüştük bu süre boyunca, sık sık aradım, nasıl olduğunu sordum. Her aradığımda akşama görüşürüz dedim, sakın ha sakın gelmeyin dedi hep, sinirlendi kapattı.
En son gün ben hiç söylemeden, aldım çocuğu kızkardeşime bizi arabasıyla eve götürmesini rica ettim. Annemi de aldık bizi eve götürüyordu. Yolda ararım, şimi de alırız, öyle geçeriz diye düşündüm. Aradım, sakın gelmeyin diyorum size, dedi, sinirlendi kapattı. E tabi ben de sinirlendim. Niye bu kadar ısrarla gelmeyin diyor diye içime kurt düştü. Hasta da bize mi söylemiyor, başka bir dert mi var duyurmuyor, başı mı belada (ki başı hiç belaya girmez) ne biliyim saçma sapan şeyler düşündüm durdum.
Eve yaklaşınca çocuk arabada kalsın da ben bi bakıyım diye annesine gittim, içeri girdim yatıyordu ama öyle çok hasta görünmüyordu, zaten gün içinde de dışarı yürüyüşe gittiğini söylemişti kardeşiyle. Beni görünce toparlanmadı bile, çok bozuldum. Niye geldin dedi. Merak ettim binbir şey düşündüm dedim. Ne olacakmış da ne düşündün dedi. Hiçbir açıklama yapmadın, hasta da bizden gizliyor, başı mı belada… Beni o kadarcevapsız bıraktın, artık o kadar saçma şeyler düşündüm ki, (yeğeninin belalı bir eşi var onu kastederek) onla karşılaştın da vurdun bi tane o da öldü gitti, onu mu gizliyorsun benden deyiverdim. Vay sen misin onu diyen, beni annesinin evinden kovdu. Ailesi de bir şey yapmadı, nereye gidiyorsun demedi.
Çıktık eve geldik, bizimkilere bir şey anlatmadım, bizi bırakıp döneceklerdi. Arkamızdan geldiler onlar da. Laf dalaşı başladı, sen şunu dedin, ben bunu dedim, bana katil dedin Vs vs… birsürü mevzu açıldı, herkes birbirine laf etti, hiç hoş değil ama Çingene kavgası gibi oldu evin içi. Ben “ben eşime bir türlü güven veremedim, abuk sabuk paranoyaları var, beni bezdirdi, bacağımı biryere çarpıyorum morarıyor, onu bile kavga sebebi yapıyor nasıl oldu, aldatıyor musun diye” dedim. Bunun üstüne KV “e zamanında (nişanlıyken) gitmeseydin şehir dışına, y…masaydın al…ına, öyle olunca güven veremiyorsun işte” dedi bilip bilmeden, annemin ve kardeşimin yanında. Ayrıca “aldatmıyorsun da o morluklar ne oluyor, aldatmayan insan böyle mi olur” dedi.
Başımdan aşağı kaynarsular döküldü. Hiçbirşey diyemedim, sadece öylece bakakaldım ağzım açık. Bundan sonrasını hatırlamıyorum, kim ne dedi, annem ne dedi, o ne cevap verdi, bilmiyorum, gerçekten kayıp bende. Alenen namusuma dil uzattı, oğlunun yaptığı yetmezmiş gibi... boğmak istiyorum şu an onu. Sonra oğullarını aldılar gittiler tekrar. Biz evde kaldık kızımla, birkaç gün gelmedi eve. Ben de kendi imkanlarımla bıraktım çocuğu anneme, akşam da kendim aldım.
Bu arada ne arayan ne soran var, beni bırak, çocuğu bile soran olmadı. Birkaç gün sonra eşim geldi eve, öylece konuşmadan birkaç gün geçirdik, benim ailemden özür diledi, karşılığında ben de onun ailesinden yarım ağızla özür diledim. Konu hiç konuşulmadan öylece kaldı. Ama benim içimde büyüdü, büyüdü kocaman oldu.
Hiç kimseyi affedemiyorum… eşim de ailelerle aranın düzeltilmesini istiyor ama eminim bu asla olmayacak. mecburen mesafeli davranmaya çalışıyorum ailesine karşı, ama eşimden de fena halde soğudum. sadece kızımın iyiliği için, eşimde de bu evliliği yürütmek için çaba gördüğüm(bunu görmesem asla denemezdim) ve son bir şans vermek istediğim için bekliyorum...kusura bakmayın çok uzun oldu. off
Ben sana şunu söyleyeyim.Böyle durumlarda ben kaynana,kaynata,kayın,görümce,elti....... bunlara kızmam.Çünkü bu tür insanları seçemiyoruz.Hayatımıza dahil oluyorlar.O yüzden bu insanların cehaletlerini biz alamayız.Biz terbiye edemeyiz.Herkes kendi çapında konuşur.Fakat eşini kendin seçiyorsun.Ona eş oluyorsun.Bana kaynananm kaynatam ve diğerleri....laf söyleme cür etini gösteriyorsa önce kendime sonra eşime kızarım.Kendine laf söyletmeyecek kişi kendinsin.Seni ailesine saydıracak kişi de eşin.Merhaba arkadaşlar. Nereden başlayacağımı bilemiyorum ama kısaca yazmaya çalışacağım.
Eşimle iyi kötü giden bir evliliğimiz ve 1 yaşında bir kızımız var. Sorunları tam olarak çözemesek de çaba sarfederdik her seferinde. Ama bu sefer nasıl düzeltebileceğimi bilmiyorum.
Geçenlerde çocuk hasta oldu. ishal-kusma vs. salgın varmış 1 haftada iyileşti. O tam iyileşmeden eşim bir akşam rahatsızlandı. ailesi bize yakın, aradım, hastaneye götürdüler, eşim va ailesinin ısrarıyla ben gitmedim evde çocukla kaldım. Serum takmışlar, geldi dinlendi yattı. Çocuğun hastalığında birkaç gün üstüste izin aldığım için ertesi gün işe gitmeme durumum olamayacaktı. Bir de eşimi daha iyi görünce ailesi giderken annesine "siz yarın uğrar mısınız yoklamak için, ben izin almaya çalışırım gidip ama zor görünüyor" dedim. tamam dedi. ben işe gittim, eşim aradı öğlen, annemlere geldim, burda yatıyorum dedi. İyi süper dedim.
Sonra beni aradı, bağırsaklarında problem başladığını, internetten ne olabileceğini araştrmamı istedi. Ben de baktım anlattığı şikayetlere, “virütik bir şey olabilirmiş” dedim. Bulaşıcı mıymış dedi, ben de “bulaşıcı olabildiği yazıyor” dedim kapattık. Sonra beni aradı, çocuk benim annemdeydi o gün. Siz eve gelmeyin, çocuğa da bulaşmasın dedi. Israrla sakın gelmeyin vs deyince iyi madem bir gece kalalım dedim ama içim içimi yedi.
Bu bir gece 4-5 güne çıktı. Bana telefonda ısrarla sakın gelmeyin, çok kötüyüm, çocuğa da geçer dedi durdu. Ben de bizi neden yanında istemiyor, neden benim bakmamı istemiyor diye üzüldüm. Neyse telefonda görüştük bu süre boyunca, sık sık aradım, nasıl olduğunu sordum. Her aradığımda akşama görüşürüz dedim, sakın ha sakın gelmeyin dedi hep, sinirlendi kapattı.
En son gün ben hiç söylemeden, aldım çocuğu kızkardeşime bizi arabasıyla eve götürmesini rica ettim. Annemi de aldık bizi eve götürüyordu. Yolda ararım, şimi de alırız, öyle geçeriz diye düşündüm. Aradım, sakın gelmeyin diyorum size, dedi, sinirlendi kapattı. E tabi ben de sinirlendim. Niye bu kadar ısrarla gelmeyin diyor diye içime kurt düştü. Hasta da bize mi söylemiyor, başka bir dert mi var duyurmuyor, başı mı belada (ki başı hiç belaya girmez) ne biliyim saçma sapan şeyler düşündüm durdum.
Eve yaklaşınca çocuk arabada kalsın da ben bi bakıyım diye annesine gittim, içeri girdim yatıyordu ama öyle çok hasta görünmüyordu, zaten gün içinde de dışarı yürüyüşe gittiğini söylemişti kardeşiyle. Beni görünce toparlanmadı bile, çok bozuldum. Niye geldin dedi. Merak ettim binbir şey düşündüm dedim. Ne olacakmış da ne düşündün dedi. Hiçbir açıklama yapmadın, hasta da bizden gizliyor, başı mı belada… Beni o kadarcevapsız bıraktın, artık o kadar saçma şeyler düşündüm ki, (yeğeninin belalı bir eşi var onu kastederek) onla karşılaştın da vurdun bi tane o da öldü gitti, onu mu gizliyorsun benden deyiverdim. Vay sen misin onu diyen, beni annesinin evinden kovdu. Ailesi de bir şey yapmadı, nereye gidiyorsun demedi.
Çıktık eve geldik, bizimkilere bir şey anlatmadım, bizi bırakıp döneceklerdi. Arkamızdan geldiler onlar da. Laf dalaşı başladı, sen şunu dedin, ben bunu dedim, bana katil dedin Vs vs… birsürü mevzu açıldı, herkes birbirine laf etti, hiç hoş değil ama Çingene kavgası gibi oldu evin içi. Ben “ben eşime bir türlü güven veremedim, abuk sabuk paranoyaları var, beni bezdirdi, bacağımı biryere çarpıyorum morarıyor, onu bile kavga sebebi yapıyor nasıl oldu, aldatıyor musun diye” dedim. Bunun üstüne KV “e zamanında (nişanlıyken) gitmeseydin şehir dışına, y…masaydın al…ına, öyle olunca güven veremiyorsun işte” dedi bilip bilmeden, annemin ve kardeşimin yanında. Ayrıca “aldatmıyorsun da o morluklar ne oluyor, aldatmayan insan böyle mi olur” dedi.
Başımdan aşağı kaynarsular döküldü. Hiçbirşey diyemedim, sadece öylece bakakaldım ağzım açık. Bundan sonrasını hatırlamıyorum, kim ne dedi, annem ne dedi, o ne cevap verdi, bilmiyorum, gerçekten kayıp bende. Alenen namusuma dil uzattı, oğlunun yaptığı yetmezmiş gibi... boğmak istiyorum şu an onu. Sonra oğullarını aldılar gittiler tekrar. Biz evde kaldık kızımla, birkaç gün gelmedi eve. Ben de kendi imkanlarımla bıraktım çocuğu anneme, akşam da kendim aldım.
Bu arada ne arayan ne soran var, beni bırak, çocuğu bile soran olmadı. Birkaç gün sonra eşim geldi eve, öylece konuşmadan birkaç gün geçirdik, benim ailemden özür diledi, karşılığında ben de onun ailesinden yarım ağızla özür diledim. Konu hiç konuşulmadan öylece kaldı. Ama benim içimde büyüdü, büyüdü kocaman oldu.
Hiç kimseyi affedemiyorum… eşim de ailelerle aranın düzeltilmesini istiyor ama eminim bu asla olmayacak. mecburen mesafeli davranmaya çalışıyorum ailesine karşı, ama eşimden de fena halde soğudum. sadece kızımın iyiliği için, eşimde de bu evliliği yürütmek için çaba gördüğüm(bunu görmesem asla denemezdim) ve son bir şans vermek istediğim için bekliyorum...kusura bakmayın çok uzun oldu. off
Ben sana şunu söyleyeyim.Böyle durumlarda ben kaynana,kaynata,kayın,görümce,elti....... bunlara kızmam.Çünkü bu tür insanları seçemiyoruz.Hayatımıza dahil oluyorlar.O yüzden bu insanların cehaletlerini biz alamayız.Biz terbiye edemeyiz.Herkes kendi çapında konuşur.Fakat eşini kendin seçiyorsun.Ona eş oluyorsun.Bana kaynananm kaynatam ve diğerleri....laf söyleme cür etini gösteriyorsa önce kendime sonra eşime kızarım.Kendine laf söyletmeyecek kişi kendinsin.Seni ailesine saydıracak kişi de eşin.
İnternet aracılığıyla bir hastalık teşhisi koyup,bulaşıcı olduğuna karar verip aman gelmeyin deyip 4-5 gün başka bir yerde yatmak ne kadar garipse,senin hasta eşini yatak döşek yatarken gidip görmemen de bi o kadar garip.Nedir yani karantinaya mı aldılar.Çocuğun başka odada dururu bi gidip 4-5 günden önce görürdün.Hadi 4-5 gün sonra gitmişsin.Seni merak ettim demen yeterliydi.onu bunu şunu karıştırmanın alemi yoktu.Onu öldürdün buna vurdun biraz garip olmuş.
Ama senin evliliğinde bunlardan çok daha önemli,gözardı edilmeyecek bir problem var.Bcağındaki morluğu görüp BENİ ALDATIYOR MUSUN diye soran bir eşle nasıl götürüyorsun bu evliliği.
Aslında sen öz eleştiride bulunmuşsun.Kırmızıyla boyadığım yerler senin hatan.Bunları yaptığın için,karşındaki insanlar kendilerinde o haddi ve yetkiyi bulmuş.Teşekkür ederim mesajınız için, gerçekten çok güzel bakış açıları var, çok memnun oldum.
Bu evliliği götürmeye çalıştığım, daha doğrusu öyle sandığım için bunlar yaşandı zaten. Bu tarz ithamların en başında restimi çekemedim. O da benim zayıflığım ve en büyük hatam, kabul ediyorum. bana yapılan haksızlığa dayanamadım,ne halin varsa gör deyip çekip gidemedim. hep bir kendimi açıklamaya çalışma, hep bir ispat çabasına girdim. Bu da beni tahammülsüz bir hale soktu. Eşime o gün dediğim laf da o tahammülsüzlük anında çıkıverdi ağzımdan, beni çok açıklamasız bıraktığını, neden ısrarla gelme dediğini anlamadığımı, ne kadar uçlarda şeyler düşündüğümü anlasın diye kurmuştum o cümleyi. Maksadını aşan bir cümle oldu evet. O dakikaya kadar ne kafamda düşündüm böyle birşey ne bir yerde konuştum. O anda çıkıverdi ağzımdan.
Eşim o 4-5 gün boyunca gelme bak sinirleniyorum diye telefonlarda beni ağlattığı için kabahatli olmadı da ben bir görmeye gitmediğim için kabahatli oldum (bu cevap sizin yazdığınıza değil, onlar öyle demişti), hatta kv bana "e sen gelme demişsin eve, bulaşır demişsin" bile dedi. Yuh artık dedim.
Beni aldatıyor musun diyen bir eşe tahammül sınırım buraya kadarmış zaten. Artık götüremiyorum.
Mesajınız için gerçekten teşekkür ederim.
ben burda yasaktır diye açık açık yazmamıştım ama bir arkadaş yazmış ben de yazayım, "yatmasaydın altına" !!!!
yoksa yazmaya çekindiğimden değil
Teşekkür ederim mesajınız için, gerçekten çok güzel bakış açıları var, çok memnun oldum.
Bu evliliği götürmeye çalıştığım, daha doğrusu öyle sandığım için bunlar yaşandı zaten. Bu tarz ithamların en başında restimi çekemedim. O da benim zayıflığım ve en büyük hatam, kabul ediyorum. bana yapılan haksızlığa dayanamadım,ne halin varsa gör deyip çekip gidemedim. hep bir kendimi açıklamaya çalışma, hep bir ispat çabasına girdim. Bu da beni tahammülsüz bir hale soktu. Eşime o gün dediğim laf da o tahammülsüzlük anında çıkıverdi ağzımdan, beni çok açıklamasız bıraktığını, neden ısrarla gelme dediğini anlamadığımı, ne kadar uçlarda şeyler düşündüğümü anlasın diye kurmuştum o cümleyi. Maksadını aşan bir cümle oldu evet. O dakikaya kadar ne kafamda düşündüm böyle birşey ne bir yerde konuştum. O anda çıkıverdi ağzımdan.
Eşim o 4-5 gün boyunca gelme bak sinirleniyorum diye telefonlarda beni ağlattığı için kabahatli olmadı da ben bir görmeye gitmediğim için kabahatli oldum (bu cevap sizin yazdığınıza değil, onlar öyle demişti), hatta kv bana "e sen gelme demişsin eve, bulaşır demişsin" bile dedi. Yuh artık dedim.
Beni aldatıyor musun diyen bir eşe tahammül sınırım buraya kadarmış zaten. Artık götüremiyorum.
Mesajınız için gerçekten teşekkür ederim.
Özür dilemek ortalığı durultmak, yatıştırmak içindi, eşim ısrarla böyle olsun istediği ve kendisi de benim ailemden özür dilediği için kabul ettim. Zaten "sizden özür dilerim...şunun için" gibi bir cümle de kurmadım.iyi de siz niye onun ailesinden özür dilediniz ki ?
onların sizden özür dilemesi gerekirken.
Özür dilemek ortalığı durultmak, yatıştırmak içindi, eşim ısrarla böyle olsun istediği ve kendisi de benim ailemden özür dilediği için kabul ettim. Zaten "sizden özür dilerim...şunun için" gibi bir cümle de kurmadım.
"Olanlar çok üzücüydü, bir şekilde hepimiz içindeydik, kusura bakmayın..." gibi bir cümleydi zaten. Şahsa özel bir özür değil, genel durum yaşandığı için "kusura bakmayın" dedim ortalığa.