Eşim ile içinde bulunduğumuz saçma sapan ilişki.

Daha önce 2 kere eşyalarını toplayıp gitti, sonuncuda ben git dedim sadece, o da gitmesini istemediğim için değil zoruma gittiği için gitt dedim. Yeri geldiğinde istemediği herşeyi bana söyleyebiliyordu.
Ya öylede adam zaten gitmeye meyilli sen neden git diyerek gözdağı veriyorsun ki adama?
Adamın umrumda değil zaten,sende ekmeğine yağ sürüyorsun.
Sonra geri gel diyince de kadınlık gururum kalmadı oluyor.Aslında kendi kendini bu duruma sokan sensin.
Git demeseydin adamı gerş çağırmak zorunda da kalmayacaktın,lafınıda çiğnememiş olacaktın.
 
Bu arada bence sizin evlilik baştan beri sıkıntılıymış.Kavga ettiğinizde öyle böyle değil çok sağlam kavga ediyormuşsunuz.
Hatta o zamanda yine olaylara birileri dahil ediliyormuş sizin tarafınızdan.
En başından beri 3.kişileri çok dahil etmişsiniz evliliğinize.
Ve bence bu geçti sandığınız kavgalar,ailenizi her şeye dahil etmeniz falan onların birikimi sonucu olmuş bu olay.
 
İnsanların hayatları bu kadar kötü olaylardan sonra yoluna giremez mi?
Tabii ki de girmez.
Zaten siz ergenlik askiymissiniz. Onda bile iki gün iyiyseniz üçüncü gün birbriinizi girtlaklamissiniz.
Ama 'her şey yoluna girer' diye nisanlanmissiniz.
Nisanliliginizin 2 senesinden birinde iyiyseniz diğerinde hır gür dalaşmişsiniz.
Ama 'her şey yoluna girer' diye evlenmissiniz
Evlenmissiniz, 'ailelere yansıtmadik' dediğiniz evlilikte bir yılda adam üç kere evi terketmiş. Hatta birinde kayinlederiniz tutmuş kolundan getirmiş,onda da arabadan inmemiş .
'her şey yoluna girer' diye çocuk doğurmuşsunuz.
Şimdi de diyorsunuz ki, ne harika evliliğim vard,her şey yoluna girer mi??
Bugünr kadar girmediği gibi,bundan sonra da girmez tabii ki. Her şey daha da iğrenç olur
Ama size kötü bir haberim var, sizin ikili ilişkileri algılayış şekliniz çok yanlis. Yani bu adamdan kurtulsaniz da buldugunuz yeni adam cok farklı olmayacak. Çünkü siz kavgayı, eşya parçalamayi 'tutku' diye kodlamissiniz beyninizde. Belki ilk ilişkinizde , gördüğünüz bildiğiniz şey bu olduğu için, belki izlediğiniz toksik dizilerden filmlerden böyle girmiş beyninize. Hatta bir arkadaşa demişsiniz ki;
Kavga etmeyenlerde gerçekten de birbirlerini umursamıyordur. Bu kadar...
Oysa kavga etmek birbirini onemsedigini göstermez ki. Birbirini umursayan onu yaralayacak cumleler kurmaz , tepkilerinin nedenini anlamaya çalışır, ortalığı yıkıp dökmeden- sakinlesince insan gibi konuşmayı dener.
Ama siz ne ailenizden ne de flört deneyimlerinizden böyle bir şey görmediğiniz için büyük kavgalar sonrası barışmaya kendinizce tutku,aşk,ihtiras olarak yorumlamıssiniz. Geliriniz iyiymiş. Bence beyninizdeki bu kodlardan kurtulmak için terapiste danışabilirsiniz.
Yoksa gelsin bir toksik ilişki,gitsin bir toksik ilişki
 
Adam tutarsız. Sana tapıyorum demeyecekti madem ve diğer iltifatlari da. Annesini istemiyor sonra iyi ki de gelmiş demeyecekti ben istemiyorsam istemiyorumdur. İyiki gelmis demem yani esime kayınvalidem gelse😁 rol yapmış.
Dengesiz ilişkilerde dengesiz ruh haline bürünmek normal. İkisiniz de normal bir ilişkisi olmamış ki zaten. ruhsal durumları iyi değil ikisinin de
 
Üniversiteden arkadaşının ailesinin evinde kalıyor
Evli barkli bir erkek, arkadaşının ailesinin evinde kalır mı ya? Mantıklı mı?
Arkadaşının bekar evinde kalsa neyse , kendi ailesinde kalsa neyse, ama günlerce alt tarafı arkadaşının ailesinde nasıl kalsın? Benim sehirdisindan eski ev arkadaşım gelince bekar haliyle 3 gün kalmazdı, ki bu adam erkek. O arkadaşının annesi falan var evde. Kim ister kaç gün evde erkek yatılı misafir? Hem de evli barkli adam, çocuk da değil . Bir de o kadar yakın insanlar bilmiyor mu adam evli, onlara evi terkettim mi demiş??
Bilmiyorum ya, Hiiiiic mantıklı değil.
 
Ne kadar kötülük, ne kadar bencillik yaparsam yapayım bu tarz bir olayı hak etmediğimi düşünüyorum. Düzelmeye çalıştım, düzeldim de hatta. Kendi söyledi. Ama benim de yorulabilme imkanım olduğunu kimse anlamadı.
Adama hala alan tanımıyor hala sadece kendi isteklerinizi ön planda tutuyorsunuz. Eşiniz kim ki sizden ayrılmak ister. Siz bitti demeden bitmez…siz,siz ve siz
 
adamı çok yormuşsunuz. Sizin yaptığınızı karısına yapan erkekleri burada linç ediyoruZ. Evlendikten sonra kök ailenizle olan ilişkinize sınır koymayı bilememişsiniz. Kimse ailenizi sişin demiyor ama siz çok iç içe kalmışsınız. Her hafta adamı oraya sürüklemek ne demek. İnşaallah durumu toprlayabilirsiniz.. Aşağıdaki videoya bir göz atmanızı tavsiye ederim.
 
En buyuk hata daha oncede esine karsi kaba ve saygisizca davranan anneni yanina alman. Ona ragmen esin sesini cikarmamis hatta iyi oldu annenin geldigi demis (belki icinden gelmeyerek de olsa). Adam belli ki yorulmuş. Bakici tutabiliyorduysaniz en basindan tutsaydiniz, yada calismayip kendiniz baksaydiniz cocugunuza. Belki daha az kazanirdiniz ama huzurunuz bozulmazdi. Yazik olmus gercekten. Dusunmeden hareket etmissin ve simdi bunun bedelini oduyorsun.
 
Ne kadar kötülük, ne kadar bencillik yaparsam yapayım bu tarz bir olayı hak etmediğimi düşünüyorum. Düzelmeye çalıştım, düzeldim de hatta. Kendi söyledi. Ama benim de yorulabilme imkanım olduğunu kimse anlamadı.
Ne kadar kotuluk ve bencillik yaparsan yap adam senden bosanmamali oyle mi? Hastalikli bir dusunce tarzi. Adam dovmemis,sovmemis,kapinin onune koymamis, aldatmamis,medeni bir sekilde ayrilmak istemis. Yine sen uzulme diye o surecte yaninda olmak icin eve geri donmus. Daha ne yapsin bu adam?
 
Her hafta eşinizi ailenize götürme sebebinizi anlayamadım ben. Yumuşak huylu ve idareci biri olduğu için adamın tepesine çıkmışsınız hem siz hem aileniz. Size o zamanlar “tapıyorum” dedi diye sonsuz sabrı olduğu kanaatine varmışsınız, sınırları zorladıkça zorlamışsınız. Bir de muhtemelen linç yiyeceğim ama erkekler öfkeli, bağıran çağıran kadınlardan direkt soğuyor bence. Eşinize yaslandıkça yaslanmışsınız höt zöt edip durmuşsunuz. Soğumuş maalesef.
 
siz mi sorunları hep görmezden geldiniz yoksa eşiniz hiç sorun yokmuş gibi davranıp içine mi attı anlamadım. sorunları ilk olduğu zaman söylemeyip, sürekli fedakarlık yapması bence asıl sorun. o zaman istemediğini söyleseydi, böyle biriktirip biriktirip patlaması çok saçma. eşinizin tavırları sürekli fedakarlık yapması bence asıl ilişkiyi zedeleyen şey. kendi kendini, kendine sorun ettiği şeyleri görmezden geliyor e sizde doğal olarak sorun etmiyor sanıyorsunuz e sonra acısını ilişkinizden çıkarıyor ben böyle anladım. karakteri böyleyse zaten yine bir şeyleri içine atıp atıp sonra patlayabilir ve yine boşanma eşiğine gelebilirsiniz. ilişki terapisi almaya çalışın bence, almak istemezse de bu durumu kabullenmeye çalışın yapacak bir şey yok. Acınızı uzatan şey hala kabullenememiş olmak.
Birine sürekli öfkelenip stres topu yaptığınızda ya da durmadan annenizle yüz göz ettiğinizde o kişinin rahatsız olmayacağını düşünmek çok tuhaf. Adam sabretmiş işte. Ona rağmen yaranamamış. Kaldı ki her hafta annesine gitmek istemediğini söylemiş ama konu sahibi zorla götürmüş. Her şeyi de söylemek gerekmez bunlar akıl edilebilecek şeyler.
 
Merhaba arkadaşlar. Olabildiğince kısa ve öz anlatmaya çalışacağım,
Eşimle 3 seneye yakındır evliyiz. Severek evlendik. Nişanlı olduğumuz dönemde 3 ay gibi bir süre iç güveysi geldi ailemin yanına. Babamla beraber çalıştılar. Kavga etmediğimiz zamanlarda birbirine çok aşık olan iki insan görürsünüz, herkes bize bakar imrenir. Herkes eşime beni över, bana eşimi. Seni seviyorum değil de, sana tapıyorum derdi. Hep derdim ki ''Ben eşimi bırakırım, eşim beni bırakmaz''. Evlendikten sonra, benim ailem yazlık yerde oturduğu için her hafta eşimle annemlere giderdik, herşeye tamam derdi ama fikrini de söylerdi. Bir hafta yorgun hisseder gitmek istemezdi, bir hafta o benden çok isterdi ama istese de istemese de benim için giderdik. Çok kavga etmezdik ama ettik mi çok ağır olurdu. Ben kendi aileme de onun ailesine de hiçbir söylemem genelde. Artık iş çıkmaza girdiği zaman, bizi durdurması için birilerini arardım. Önceden çok sakin olan eşim zamanla çok fevri agresif bir insana döndü. Ben kendimi törpüp toparladıkça o bozuldu. Bizim Haziran ayında bir oğlumuz oldu. Zor bir lohusalık geçirdim denemez, geçirdiysem de hep kendi içime attım. Kayınvalidem 1 hafta. Annem 1 ay olmak üzere yanımızda birileri vardı.Daha sonra ben bebeğime alıştığım için doğum iznim bitene kadar tek başıma baktım. Daha sonra bebeğim 4-5 ay arasıyken eşim pek taraftarı olmamasına rağmen annemi yanımıza aldık. O bebeğe baktı biz çalıştık. İlk bir ay güzeldi, eşim derdi hatta ''İyiki geldi annen, bak kocaman aile gibi olduk, ev kalabalıklaştı'' diye. Daha sonra annemin karakterinden ve yapısından ötürü (daha öncede eşime defalarca kez kaba ve kırıcı konuşmaları oldu) biz tartışmaya başladık. Ben annemle tartıştıkça eşimden yardım istedim, o pek karışmak istemedi aramıza girmemek için. Bu arada bizim eşimle yine bir kavgamız sonucu bana boşanma davası açtı. Ertesi gün pişman olduğunu söylesede boşanma davasını kapatmadı, hep erteledi, bu hafta müsait olunca yapıcam, bu hafta olmadı öbür hafta falan derken bu böyle kaldı. Elime boşanma kağıdı geldi ama barıştığımız için o küçücük kağıdı kafama takıp huzurumu bozamayacaktım. Daha sonra annemle yine bir münakaşa oldu, sürekli beni evime götürün burda durmak istemiyorum diyordu. Ama hergün söylüyordu bunu. Zorla tutuyorsunuz falan demişti. Bana en sonunda tak etti, aldım bir gün onu çocuğu eşime emanet edip evine bıraktım. Evleri kırsalda kalıyor o yüzden uzak, biz şehir merkezinde oturuyoruz. Annemi eve bıraktığımda mahalledeki komşulara bağıra bağıra beni kovdular, kocası beni istemedi kovdular diye bağırdı. Doğup büyüdüğüm mahalleden utanarak arabaya atladım kaçtım hiç durmadan. O günden sonra annemle hiç konuşmadım. Bebeğimi bakıcıya verdik falan derken, ben toparlamaya başladığımızı düşünürken olanlar oldu. Eşim akşamları eve gelmemeye başladı, sabah gelip duşa girip işe gidiyordu. Ben bu duruma 3 günnden fazla dayanamadım. Böyle olmaz o zaman topla eşyalarını git bu evden dedim. Tamam dedi eşyalarını toplamaya başlarken benim zoruma gitti, konuşmaya başladım, bir süre sonra seni sevmiyorum istemiyorum artık lafı çıktı ağzından, senden 5 dakika uzak kalınca mutlu oluyorum falan dedi, daha birsürü şey... Sonra büyük kavgaalar sonucu o evi terk etti. Ailesi öğrendi tabi boşanacağımızı, insanlar kahroldu. Ben eşimi çok sevdiğim için bu durumu hiç kabullenmek istemedim. İlk defa kendi isteğim dışında kilo vermeye başladım. Ağlamak istiyorum, kırıp dökmek istiyorum ama oğluma bakmak zorundayım, işten eve gelince oğluımu yıkayıp yedirip yatırıyordum daha sonra başlıyordum ağlamaya. Günler geçmiyordu. Beni sevmeyişi terk edişi zoruma gidiyordu. Daha iki gün önce ''Sen her sabah böyle mutlu uyansan dünyalar benim olur'' diyen. Sabah benim uykumu bölmemek için çocuğun altını değiştirip yediren daha sonra beni kaldıran adam gitmiş, bambaşka bir adam gelmişti.
Boşanma davasını çekişmeli açmıştı, anlaşmalıya çevirip daha hızlı boşanabileceğimizi söyledim, iş yerinden izin alıp onnu aldım, adliyeye gittik ama son kez konuşmak istedim. Ama tabi çok çıldırdım. Ben sinirlendiğimde çok yanlış hareketler yapabilen biriyim. Ne yaptığını sordum, herşeyin bu kadar kolay olamayacağını söyledim, çocuğunu ve beni çok seven adam günlerdir bizi görmüyordu. Daha sonra anlattı, ailemden dolayı böyle yaptığını söyledi. 4 senelik birlikteliğin patlamasını yaşadığını söyledi. Beni mutlu etmek için kendinden ettiği fedakarlıkları anlattı. HAKLIYDI. Çok şey yapmıştı, hiç beni üzmemişti. Ama ben ona bunları yaptığımın farkında değildim. Ben de onu mutlu sanıyordum. Senin gibi biri bu dünyada yok dedi. Beni senden başkası anlayamaz, dışarda kalıyorum ama senin sağladığın düzeni bulamıyorum dedi. Ama hiç sevdiğini söylemedi. Olmaz diyor, nuh diyor peygamber demiyor. Boşanacak yani yüzde yüz. Ben gururuma yediremyiorum ama çalamakta istiyorum, onun daha düne kadar bana çok aşık olduğunu biliyorum ama bugün aynı şeyleri konuşamıyorum. Tam 1 hafta sonunda baktım ki artık dayanamıyorum, durumu çocuğa yansıtmaya başlayacağım, bildiğin deliriyordum artık, gözyaşlarım durmuyordu artık. Aldım elime telefonu yazdım da yazdım, sen gelmezsen ben gelicem dedim. Tabiki de çocukla öyle dışarda fellik fellik onu aramayacaktım ama söyledim işte. Çare aradım kendime. Baktım yoldayım geliyorum dedi, bekle dön eve, neredeysen alıyım dedi. Cevap vermedim. Kandıracak sandım. Daha sorna geldi, senin hayallerin için geldim dedi. Senin mutluluğun için geldim dedi ama hiç sevdiğini söylemedi, Eski eşim gibi davranmadı. Düzeleceğimize inanmadığını, deneyeceğini söyledi, boşanma davasını kapatmayacağını, günü gelene kadar ikimiz için de beraber olmamız gerektiğini, benim psikolojim için geldiğini söyledi. Kadınlık gururum falan hiç kalmamıştıki artık zaten, ona da tamam dedim. Tüm haftasonu eski halimiz gibi gezdik dolaştık, oğlumuzla birşeyler yaptık. Ama her gece koltukta yattı, yanıma gelebilecek bir durumda olmadığını, içindeki nefreti anlattı. Ona da tamam dedim. Bana tam benim eşim gibi davranacakken, kendini hep durdurdu. Psikolojisi çok bozulmuş, en ufak şeye bile sinirlenmeye başlamış.

Ben çok yoruldum. Ne yapmalıyım, durum nereye gidiyor. Normal bir hayatım olacak mı bilmiyorum.
Kimseye anlatamıyorum, anlamıyorlar. Hiç sağlıklı değilim...
Eşinizde narsistik özellikler var diyeceğim ama direkt ters anlamayın🙃 Bir büyüklenme vs değil eşinizde gördüğüm.Sizin mutluluğunuz için sürekli verici olmuş, alttan almış, hatta size taptığını söylemiş bile. Burada harika koca olma için aşırı ve doğal olmayan bir ilgi sunumu var.Psikolojih bir tespit değil bu yaptığı gerçekçi değil zaten. Yani dengesiz başlayan " mutlu" ilişkiniz -ne yazık ki doğal olarak diyeceğim- dengesiz kavgalarla bitiyor. Bence onun kafasında bu ilişkiyle ilgili yazdığı senaryoyu bitirmiş. Elinden gelenin fazlasını dökmüş ortaya ilk anda, sonra çeken ama susan kişi haline de girmiş ve en sonda da patlayarak evden kaçan kişi olarak tamamlanmış olay.
Size direkt, bu evlilik bu haliyle devam etse de düzgün gitmeyeceğini söyleyebilirim. Çünkü birbirinize sevginizin ilginizin kaynağının biriniz olduğunu sanmıyorum. Rahatsızlıklarına hiçbir şey olmamış gibi katlanmak da eve üç gün gelmemek de çok uçlarda davranışlar.
Size boşanma davası açmış kişiyle aynı evde kalmanız da çok yanlış. Sanırım orda siz eşinizin gözünde sizi koyduğu o prenseslik konumundan yuvarlanmaya başladınız.Bir uzman yardımı alarak önce kendi bakış açınızdaki aksayan yerleri tespit edip değiştirirseniz ve kocanız da bu şekilde bir yola girerse ancak o zaman. Çocuk için belki yanaşır bu yola.Allah yardımcınız olsun
 
Kimse böyle bir insanı bir ömür boyu çekemez. O yüzden eşinize hak verdim. Hatasi, dolup tasana kadar size rahatsızlığını dile getirmemiş (ya da kendince belli etmeye calismis, siz bencilliginizden anlamamissiniz) , en son geri dönülmeyecek noktada sizinle paylaşmış. Ama bazı insanlar böyledir.
Konuya genel olarak bakinca ben adama hak verdim, böyle bir evlilikte ben de ayrılmayi isterdim.
Ama demişsiniz kız kaç gün eve gelmedi ,sabah gelip duş alıp gitti
Yani durduk yere bu adam nerede geceledi?? Ve ne alaka??? Bence işin içinde bir b.kluk olma ihtimali yüksek. Adam gelmiş bosanana kadar beraber yaşayalım diye. Ama koltukta yatıyor, fiziksel temastan kaciniyor.. acaba başka biriyle mi beraber? Ona 'sadece çocuk için aynı evde kaliyorum bosanana kadar, vallahi koltukta yatıyorum,bak dava dilekcem' mi diyor (eşini aldatan erkeklerin neredeyse tamamı gibi)???
Siz bu ihtimali de bir arastirin..nasıl adam mutlu sanıyordunuz/ değilmiş
Sizi bırakmaz sanıyordunuz/ bıraktı
Ailenizle arasi iyi sanıyordunuz/ değilmiş
Bunca yanlış tanıdığınız adam pekala sizi aldatabilir de..
Bence biraz araştırın, en azından boşanma davasında işinize yarar.
Adamı da az salin, bu saatten sonra evliliğine devam etse bile artık roller değişecektir. Her zaman için siz ittire kaktira surduren kadin, o bulunmaz Hint kumaşı olacaktır. Eski günleriniz geri dönmez yani,bu evlilikten hayır da gelmez artık.
Kendiniz için en iyisini yapın
Konu sahibi hayal aleminde yaşıyor. Eski konusuyla şu konuda anlattığı evlilik profilinin alakası yok. İnsanları yanında zorla tutuyor resmen. Üstelik başlarının etlerini yemeye de devam ediyor, düzeleyim falan demek de yok. Bireysel terapi görmesi lazım.
 
Başından beri hep hatalı davranmışsınız. İç güveyisi kavramının bütün haklarını kullanmışsınız. Adamın da canına tak demiş. Maalesef yapılacak çok bir şey kalmamış. Eşinizi ailenizin önüne yerleştirip aile olamamışsınız. Üzgünüm ama toparlamanız imkansız gibi
 
Henüz çocuğum yok ama ısrarla savunduğum tek bir şey var. çocuk olduktan sonra ya işimi bırakıp çocuğuma kendim bakarım (hiç onaylamadığım bir durum bu) ya da kesinlikle bir bakıcı ile yoluma devam ederim.

Anneanne ve babaanne ile büyüyen çocuk istemiyorum. Ya çocuğu bırakmam gerekecek her sabah ve her akşam almam gerekecek (bana ve çocuğa eziyet) ya da annelerin bizimle kalması gerekecek bana eziyet (annem de olsa fikrim aynı) Herkese de bunu söylüyorum.
Size çok hak veriyorum aynen böyle olur bencede. Bende iki çocuğuma kendim bakıyorum eşim çalışıyor. Kafamiz o kadar rahatki. Biz ailelerden ayrı bı ilde yaşıyoruz bakma şansları yok zaten ama olsa bile hiç gerek yok. Hem bize hem onlara eziyet. Zaten bizi buyutmusler bide bebeklerimizi mi onlar büyütsün yazık
 
X