- 25 Mart 2022
- 381
- 863
-
- Konu Sahibi lavinharper
- #1
Şuan ağlayarak yazıyorum bunları artık hiçbirşeyin içinden çıkamıyorum sağlıklı düşünemiyorum,çözüm üretemiyorum.
Geçende eşim bütün insiyatif alma yetkisini bana devrettiği hayatımızla ilgili bütün kararları almayı bana bıraktığı için çok erilleştiğimi (?) hissettiğim için biraz şımarık bulunmuştum doğru sıfatı kullanamadım belki de detay veremedim bilemiyorum. Meselem biraz uzun,uzun yazacağım vaktinizi alacağım için şimdiden özür dilerim.
Eşimle 2.5 senesi evlilik olmak üzere 8 senedir birlikteyiz ilişkimizin ilk 1 senesi hariç kalan toplam süreyi de aynı evin içinde yaşayarak geçirdik.
Yani evin içinde alışkanlıklarını huyunu suyunu tarzını tavrını bildiğim bir adamla evlendim ben.Öğrenciydik eşimin mezuniyeti olduktan sonra memleketine birlikte döndük ben 1 sene burada yalnız yaşadıktan sonra uygun şartları borçla harçla oluşturup bir şekilde evlendik.Evlendiğimiz günden beri bitmeyen bir hayat telaşının sorunların,problemlerin arasında birbirimizi sevmeyi unuttuk. Sevgiliyken aynı evde yaşarken kısacası öğrenciyken o kadar bir hayat kaygımız,sorunumuz yokmuş ki evlenince gerçekler suratıma tokat gibi çarptı hala çarpıyor. Varan 1 vajinusmus olduğumu öğrendik tabi ki birlikteliğimiz boyunca yakınlaşmalarımız oluyordu ama eşim bunu ileriki boyuta taşımak için hiç yeltenmedi benim herhangi bir yargım,kapalı olduğum bir durum değildi ama tecrübesizdim o tecrübesine rağmen ilerletmeyi tercih etmedi. Tedavi görüyorum ama bu sefer de hayatımız ve duygusal çalkantılarım öyle bir ele geçirdi ki beni ayıkken sevişmek bile istemiyorum.Eşimi yanımdayken arzulamıyorum artık ne zaman araya mesafe girse görmesem o zaman istiyorum. Eşim yapısı gereği çalışmayı çokta sevmeyen bünyede pek hırs barındarmayan bir adamdır,mühendis. Bense tam tersi doğduğumdan beri anne babasızlıktan kaynaklı maddi manevi bir varolma savaşı içindeyim. 17 yaşından beri çalışmadığım iş el atmadığım sektör kalmadı yerimi bulana kadar,binbir türlü mobingle yorgunluktan bayılmalı bir telaşla debelenip durdum hala da öyleyim. Eşim sürekli iş değiştirdi evlendiğimizden beri ha o sebeple ha şu sebeple istikrarını koruyamadı bundan kaynaklı borcumuz harcımızın içinde dışarıda bir kahve içmenin lüks olduğu zamanlar çok oldu bize. Beni bebek gibi sever bana karşı duygusal bütün yükümlülüklerini yerine getiren birisi beni doğru dürüst hangi an kırdı hatırlamam bile aksine bir eli kapıda olan taraf hep bendim inkar edemem.Ama çok emekte verdim tevazuda gösterdim o her iş değiştirmek istediğinde,kendi tek başına bir iş yapmak istediğinde destek oldum,motive ettim gururunu kırmadım hep arkasında durdum yapmam gerekeni yaptım. Ama dün patlak verdim artık.
Konu şöyle eşim 1 ay önce bir yere başladı çalıştığı firma vizyon misyon açısından gerçekten kötü bir yer maaşın asgarisini bankaya yatırıp üstünü elden vermek için sgk girişinde meslek kodunu mühendis değil tekniker olarak yapılan bir yer,öyle düşünün. Eşim haklı olarak şikayetlenmeye başladı yapısı gereği zaten her durumdan şikayete çok çabuk meyilli biri oluşu ve bugüne kadar beni bu konuda çok dolduruşunu da eklemek istiyorum. Tamam dedim yeni işlere bak madem burası seni geliştirmeyecek.Bu arada bende muhasebeciyim çalıştığım kurum sahiplerinin bir kaç ay önce yaşadığı özel durumdan dolayı departmanda tek başımayım günde 10 saatten fazla çalışıyorum cumartesi çalışıyorum aldığım para zaten kuş oldu günümüz şartlarında onu da gününde alamıyorum böyle handikaplarla çalışıyorum. Eşimde sağolsun tekrar iş aramak için işini bıraktı çünkü çağırırlarsa görüşmelere gidemezmiş. Dün akşam işten gelince dayanamayıp veryansın ettim artık. Bunun bana haksızlık olduğunu meselenin sadece para olmadığını kendiyle ilgili bir planının olmadığını ve hayatımızın onun kariyeri etrafında şekillenmesinden yorulduğumu,omuzlarımın çok ağırlaştığını taşıyamadığımı söyledim.Hak verdi kendini yetersiz hissettiğini çekildikçe daha dibe çekildiğini söyledi dinlemek istemedim ağlaya ağlaya uyudum. Ama dibin dibi yok bunu biliyorum.Sabah bana mektup yazmış huyudur dile getiremediklerini yazar aldım işe geldim.Her manada yetememekten yorulduğunu benden vazgeçmek istemediğini ve türevlerini yazmış.
Cinsellik yok -benim tarafımdan-,tutku herzelenmiş rutinlerimiz şaşmış düzenimiz yok. Sadece aradaki sevgiye sadakata birliğe tutunacak kadar mütevazi değilim artık. Ben ne yapayım kızlar? Gerçekten ben ne yapayım?
Geçende eşim bütün insiyatif alma yetkisini bana devrettiği hayatımızla ilgili bütün kararları almayı bana bıraktığı için çok erilleştiğimi (?) hissettiğim için biraz şımarık bulunmuştum doğru sıfatı kullanamadım belki de detay veremedim bilemiyorum. Meselem biraz uzun,uzun yazacağım vaktinizi alacağım için şimdiden özür dilerim.
Eşimle 2.5 senesi evlilik olmak üzere 8 senedir birlikteyiz ilişkimizin ilk 1 senesi hariç kalan toplam süreyi de aynı evin içinde yaşayarak geçirdik.
Yani evin içinde alışkanlıklarını huyunu suyunu tarzını tavrını bildiğim bir adamla evlendim ben.Öğrenciydik eşimin mezuniyeti olduktan sonra memleketine birlikte döndük ben 1 sene burada yalnız yaşadıktan sonra uygun şartları borçla harçla oluşturup bir şekilde evlendik.Evlendiğimiz günden beri bitmeyen bir hayat telaşının sorunların,problemlerin arasında birbirimizi sevmeyi unuttuk. Sevgiliyken aynı evde yaşarken kısacası öğrenciyken o kadar bir hayat kaygımız,sorunumuz yokmuş ki evlenince gerçekler suratıma tokat gibi çarptı hala çarpıyor. Varan 1 vajinusmus olduğumu öğrendik tabi ki birlikteliğimiz boyunca yakınlaşmalarımız oluyordu ama eşim bunu ileriki boyuta taşımak için hiç yeltenmedi benim herhangi bir yargım,kapalı olduğum bir durum değildi ama tecrübesizdim o tecrübesine rağmen ilerletmeyi tercih etmedi. Tedavi görüyorum ama bu sefer de hayatımız ve duygusal çalkantılarım öyle bir ele geçirdi ki beni ayıkken sevişmek bile istemiyorum.Eşimi yanımdayken arzulamıyorum artık ne zaman araya mesafe girse görmesem o zaman istiyorum. Eşim yapısı gereği çalışmayı çokta sevmeyen bünyede pek hırs barındarmayan bir adamdır,mühendis. Bense tam tersi doğduğumdan beri anne babasızlıktan kaynaklı maddi manevi bir varolma savaşı içindeyim. 17 yaşından beri çalışmadığım iş el atmadığım sektör kalmadı yerimi bulana kadar,binbir türlü mobingle yorgunluktan bayılmalı bir telaşla debelenip durdum hala da öyleyim. Eşim sürekli iş değiştirdi evlendiğimizden beri ha o sebeple ha şu sebeple istikrarını koruyamadı bundan kaynaklı borcumuz harcımızın içinde dışarıda bir kahve içmenin lüks olduğu zamanlar çok oldu bize. Beni bebek gibi sever bana karşı duygusal bütün yükümlülüklerini yerine getiren birisi beni doğru dürüst hangi an kırdı hatırlamam bile aksine bir eli kapıda olan taraf hep bendim inkar edemem.Ama çok emekte verdim tevazuda gösterdim o her iş değiştirmek istediğinde,kendi tek başına bir iş yapmak istediğinde destek oldum,motive ettim gururunu kırmadım hep arkasında durdum yapmam gerekeni yaptım. Ama dün patlak verdim artık.
Konu şöyle eşim 1 ay önce bir yere başladı çalıştığı firma vizyon misyon açısından gerçekten kötü bir yer maaşın asgarisini bankaya yatırıp üstünü elden vermek için sgk girişinde meslek kodunu mühendis değil tekniker olarak yapılan bir yer,öyle düşünün. Eşim haklı olarak şikayetlenmeye başladı yapısı gereği zaten her durumdan şikayete çok çabuk meyilli biri oluşu ve bugüne kadar beni bu konuda çok dolduruşunu da eklemek istiyorum. Tamam dedim yeni işlere bak madem burası seni geliştirmeyecek.Bu arada bende muhasebeciyim çalıştığım kurum sahiplerinin bir kaç ay önce yaşadığı özel durumdan dolayı departmanda tek başımayım günde 10 saatten fazla çalışıyorum cumartesi çalışıyorum aldığım para zaten kuş oldu günümüz şartlarında onu da gününde alamıyorum böyle handikaplarla çalışıyorum. Eşimde sağolsun tekrar iş aramak için işini bıraktı çünkü çağırırlarsa görüşmelere gidemezmiş. Dün akşam işten gelince dayanamayıp veryansın ettim artık. Bunun bana haksızlık olduğunu meselenin sadece para olmadığını kendiyle ilgili bir planının olmadığını ve hayatımızın onun kariyeri etrafında şekillenmesinden yorulduğumu,omuzlarımın çok ağırlaştığını taşıyamadığımı söyledim.Hak verdi kendini yetersiz hissettiğini çekildikçe daha dibe çekildiğini söyledi dinlemek istemedim ağlaya ağlaya uyudum. Ama dibin dibi yok bunu biliyorum.Sabah bana mektup yazmış huyudur dile getiremediklerini yazar aldım işe geldim.Her manada yetememekten yorulduğunu benden vazgeçmek istemediğini ve türevlerini yazmış.
Cinsellik yok -benim tarafımdan-,tutku herzelenmiş rutinlerimiz şaşmış düzenimiz yok. Sadece aradaki sevgiye sadakata birliğe tutunacak kadar mütevazi değilim artık. Ben ne yapayım kızlar? Gerçekten ben ne yapayım?