- 20 Mayıs 2009
- 23.916
- 63.669
-
- Konu Sahibi Birikiucdort
- #81
evet olabilir ama enazından olur.Hem ögretmenlerin bi kısmı,genellemek istemiyorum müfredatta ne varsa yapma kafasındalarki emin olun onlara bunu anlatın demeleri yeterli.onları egitecek büyük egitimcilere gerek kalmadan olur.zaten gönülden yapan eminin söyledigimin biçocunu düşünmüş oluyo.
dedigim gibi bi kısmın dışındaki ögretmenlerde bu durumda desteklenmiş olacak ve tabiki bahsettiğim sistem daha kolay gercekleşecek.Geride kalanlarsa müfredata uymak zorunda oldukları için esneklik verilecek cocuklarda ailelerde daha huzurlu olacak.Eminimki bu hayatta layıgıyla yasamak için en önemlisi tek yasam alanımız olan dünyayı besleyebilmek için huzurla varolabilmek için,hırsın,gücün,savaşın olmadıgı bi dünya için sizin savundugunuz sisteme ihtiyac yok.Çünkü hırslı insanların,bencil,basarılı insanların çogu güçlendikçe yok oluyoruz.Küçük yaştan okullardada ben degil biz ögretilmedigi müddetce yarış hırs basarı ön planda oldugu sürece bu döngü böyle gidecek.Mifredatta ne varsa onu anlatacak yapıdaki öğretmenle ütopyanızdaki sistemin başarılı olacağını mı düşünüyorsunuz gerçekten?
cok iddialı konusuyorum yeteneksiz hiçbir insan yok.Herkes cok iyi yapabilecegi dünyaya katkıda bulunabilecegi birşeyle doguyor ama bu şey illaki çok büyük meslekler degil cok küçük birşeyde olabilir.Yetenek oldugunu surdan anlarsın o işin egitimini almasan bile dogallıkla iyi yaparsın ve yaparken sadece ona odaklanırsın kafandaki herşey ucar.o anın içinde erirsin örnek verim.Mimarlık alanında calısıyorum ama bu degilmiş yetenegim yönlendiremediler cok daha basitiymiş yemek yapmak ve dans:)bunları cocuklugumdan beri ustaca yapıyorum ve yaparken kendimi unutuyorum.Her çocuğun bir yeteneği yok ki. Nasıl çocukları yeteneklerine göre sınıflandırıp o dersleri almasını sağlayabiliriz?
Analitik düşünmenin ne olduğunu tam olarak bilmiyorum.Tahminimce,herhangi bir konuda mantıklı bir sonuca varabilmektir.Yanılıyor muyum?Neyle olacak peki? Gerçekten merak ettiğim için soruyorum. Bir çocuğa analitik düşünmek bu alıştırmalarla olmamalıysa nasıl olmalı, sizin çözümünüz nedir? Boyunlarından çip takıp analitik düşünme yeteneği uygulaması mı yükleyelim çocuklara?
Ondalık değildir o çalışma kağıdında gördüğünüz. En yakın onluğa yuvarlamadır. Ondalık sayılar beşinci sınıfta işleniyor.
dedigim gibi bi kısmın dışındaki ögretmenlerde bu durumda desteklenmiş olacak ve tabiki bahsettiğim sistem daha kolay gercekleşecek.Geride kalanlarsa müfredata uymak zorunda oldukları için esneklik verilecek cocuklarda ailelerde daha huzurlu olacak.Eminimki bu hayatta layıgıyla yasamak için en önemlisi tek yasam alanımız olan dünyayı besleyebilmek için huzurla varolabilmek için,hırsın,gücün,savaşın olmadıgı bi dünya için sizin savundugunuz sisteme ihtiyac yok.Çünkü hırslı insanların,bencil,basarılı insanların çogu güçlendikçe yok oluyoruz.Küçük yaştan okullardada ben degil biz ögretilmedigi müddetce yarış hırs basarı ön planda oldugu sürece bu döngü böyle gidecek.
Öncelikle çok takdir ettim sizi. Bebeğinizle güzel bir ömür diliyorum. İnanın bu konu benim de yaram. Mesela hep hayalim psikoloji okumaktı. Ama olmadı. Neymiş efendim daha fazla matematik sorusu çözmem gerekiyormuş. Sosyal Bilimler de bile matematik sorusu çözenler ancak iyi okulları kazanabiliyor. Sayısal dersleri düşük olan öğrencilere gerizekalı muamalesi yapan dahi var. Ya da sayısal dersleri iyi diye bu çocuk zekidir deniyor. Kesinlikle eğitim sistemimiz berbat üstelik şuna da ekleyeyim. Her çocuk okumak zorunda değildir. Okumak istemeyen çocuk ilgili alanına göre yönlendirilebilir. Çünkü bu memleketin sadece mühendise avukata değil terziye kuaföre kasaba manava da ihtiyacı var.Merhaba bayanlar uzun süredir egitim şartlarını zorluklarını sorguluyorum ve insanın dogasına aykırı şeyler okadar cok ki.Amacım türkiyenin standartlarını degil dünyanın sorununu dile getirmek.Bütün çocuklara yapılan eziyete itiraz etmenizi istiyorum.Siz annelerin artık ses cıkarmasını rica ediyorum.Özellikle son yıllarda cocuklara verilen sayfalarca ödevler,cesit cesit sınavlar,yarışlar,cocukları içine soktukları hırslar,hırslı olmayan cocuga ise yapıştırılan tembel basarısız sıfatları..bunlar okadar sacma bir yarış ki.belki çok özel yetenegi olan cocuklarımızı daha aklı hiçbirseye ermezken,amacı sadece oyun oynamakken para kazanmak hayata hazırlanmak gibi şeyleri düşünemezken onu ders çalışması gerektiğine hatta çok çalışması gerektiğine odaklıyoruz.nedir bu dersler fen türkçe matematik vs.. bütün çocuklar bu derslerde basarılı olmak zorunda mı?ne sacma.bir kere insanın dogasına aykırı hiç birimiz eşit degiliz.Yatkınlıgımız olan konular cok farklı.Bu dersler bi çocugun ilgisini hiç çekmeyebilir ama cok zekidir farklı yetenegi vardır.bu cocugu daha küçücükken pasif ve yetersiz hissettiriyoruz halbuki.Sistem öyle bişey ki balıgıda,kediyide aynı agaca tırmanma yarışına sokmak gibi.Bi dk o balık aslında nekadar güzel yüzebilir.Siz onu bu şekilde sınayamazsınız demez misiniz.Cocuklara yapılanda bu hepsi cogu dersten basarılı olmak zorunda.Mesela müzik yetenegiyle dogmuş bir cocuk derslerde cok basarısız diyelim ortaokul lise derken puanları okadar düşük ki üniv.puanları yetmedi konservatuar egitimine hak kazanamadı!!!!Bu cocuk cok yetenekli ama belki en cok hakeden cocuk..Egitim sistemi standart dersler üzerinden degil yetenekler üzerinden yapılmalı..Hangi çocugun neye yatkınlıgı varsa bunları keşfetmek ögretmenlerin görevi olmalı ve tabiki annelerinde özellikle annelerin hatta.Ailelerin her cocuk özeldir filmini izlemelerini öneriyorum.Ozaman ne demek istedigim daha iyi anlaşılır.Evet bu sistemi degiştirmek çok çok zaman alır belki ama en azından verilen ödevlere yapılan zorlu sınavlara ders saatlerine itiraz edelim artık.Bunlar benim çevremdeki ailelerde gözlemlediklerim.Aglatarak şiddetle ders calıştıranlar dahi var.Cünkü onlarında üzerinde okul baskısı var.Eger cocuk ödevini yapmamıssa veliye ilgisiz muamelesi yapılıyor.Böylece veliler hem kendilerini hem cocuklarını kanıtlamak için cırpınıp duruyorlar.Henüz çocugum yok hamileyim ama bu durum simdiden cok sacma geliyor.Sikayet dilekçesi verecegim ama bu bir kişiyle olmaz tüm anneleri cocuklarının iyiliği için mutlu büyümeleri için daha cok eglenebilmeleri için ses cıkarmaya davet ediyorum.
Analitik düşünmenin ne olduğunu tam olarak bilmiyorum.Tahminimce,herhangi bir konuda mantıklı bir sonuca varabilmektir.Yanılıyor muyum?
Evet,okul bir şeyler katıyor ama bu koskoca 12 senede o kadar az ki.Yani gereksiz çok şey var.Her şey teoriye dayalı olduğu için ezber ağırlıkta.Dersler ya pratiğe dökülmeli ya da azaltılmalı.Ayrıca 12 sene boyunca özellikle bazı derslerde hep aynı şeyler gösteriliyor.Mesela;dilbilgisi(Türkçe ve İngilizce), Tarih.
Ben düşünmeyi,sorgulamayı kitap veya farklı yazılar,sözler okuyarak öğrendim.Ne yazık ki hem ödevler hem de sınava hazırlık öğrenciyi o kadar çok yoruyor ve vaktini alıyor ki kitap okumaya veya başka bir faaliyetle uğraşmaya vakit bırakmıyor.Hem okulu hem de etkinlikleri birlikte götürebilenlere helal olsun diyorum.
İlkokuldayken her gün en az 3 tane ödev olurdu,yetiştiremezdim.Aklıma geldikçe sinirlenirim.
Üstün Dökmeni çok severim.Bu alıntı da çok güzel..çok doğru..fakat okullardaki eğitim sistemi ile alakasız. Bütün bunlar ailenin verebileceği şeyler. Ve zaten her ailenin çocuğuna bu soruları sorabilmesi gerek.yani olması gereken zaten bu..BUNU MU İSTİYORSUNUZ
• Çocuğunuz;
– Varsın, bir çivi bile çakamasın…ama, dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın…ama, matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin…ama, notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın…ama, fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün…ama, sınıfın birincisi olsun.
– Varsın,kendisinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin…ama, öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “ Ya siz nasılsınız efendim…” diyemesin…ama, yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın…ama, sınavlarda “on” çeksin.
– Varsın;
– Taziye nedir,bilmesin,
– Başın sağ olsun ne demek, anlamasın,
– Geçmiş olsun kime denir,niçin denir, haberi olmasın,
– Uğurlar olsun, ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama… karneleri süper olsun.
– Evet…varsın, tek dostu olmasın…ama, iyi gelir getiren bir mesleği olsun…öyle mi…
• Bu çocuğu bu hale nasıl mı getirdiniz:
– Bandı üç ay geriye sararak, çocuğunuzla “nelerden ibaret” olan iletişiminizi dinlemek ister misiniz;
– “Oğlum, çıkar üstünü-başını…doğru derslerinin başına…
– Kızım, öğrenemedin gitti şu işi…hafta içi sokak-mokak yasak…
– Ne gezmesi…sen önce ödevlerini bitir.
– Oyun mu…gelmeyeyim yanına…
– Geçen dönemin berbat karnesini unuttuğumu sanma…
– Birazdan tek tek bakacağım ödevlerine…
– Yavrum, bıktım ama her akşam ders çalış demekten…
– Şu odanın hali ne küçük bey…
– Hayır efendim…siz de ana-baba olunca her akşam bol bol televizyon izlersiniz…
– Haftaya veli toplantısı var biliyorsun değil mi küçük hanım…
– Çocuklar…kesin şamatayı da elime sopa almayayım…
• Çocuğunuzla bilmem ama,bu tarzınızla kimseyle iletişim kuramazsınız.
• Mesela, çocuğunuz hakkında şunları hiç merak ettiniz mi:
– Elinin neye yatkın olduğunu,
– Gönlünün neler arzuladığını,
– Dilinin neye uyumlu olduğunu,
– Gözlerinin zevkini,
– Hangi oyunlardan hoşlandığını,
– Neleri “merak” ettiğini,
– Arkadaşları ile en çok hangi oyunları oynadıklarını,
– Hangi oyunlarda başarılı olduğunu,
– Futbolla ilgisini, basketle arasını, satrançla havasını…hiç merak ettiniz mi acaba.
– Bisiklet sürmeyi öğrenip öğrenmediğini,
– Resim dersiyle ilgisini,
– Müzikle arasını…hiç mi sormadınız…
• Öyleyse çocuğunuzla:
– Ayağı yere basan bir iletişim kuramazsınız.
– Her sözünüze tepkili olması,
– Lafı ağzınıza tıkaması,
– Bazen de sizi terslemesi,
– Hayallerinizin suya düşmesi…hep bundandır…canım kardeşim.
ÜSTÜN DÖKMEN
Kesinlikle katılıyorum. Hiçbir bilgi gereksiz değildir.Analitik düşünmek bir problemi çözmek için (matematik problemi değil) bilgileri ayrı ayrı kavrayıp birleştirip sonuca ulaşabilme yeteneğidir. Sadece okul hayatında değil insan hayatının her evresinde önemlidir. Analitik düşünebilen insanlar yetiştirebilsek mesela bdv konularının %80'ini yok edebiliriz.
Aslında o gereksiz dediğimiz şeylerin çoğunluğu gerekli. Hangi açıdan baktığımıza bağlı sadece. Mesela hangi rüzgarın hangi yönden estiği, sıcak hava mı yağmur mu getirdiği gereksiz bir bilgi bir çok insana göre. Bence gerekli. Fazla bilgi göz çıkarmaz.
Okul hayatım boyunca ezber yapmadım ben. Ezber yapmadığım için 15 sene önce lisede öğrendiğim bir bilgi kırıntısını çıkarabiliyorum alakasız bir zamanda derinlerden. Sistem ezbere dayalı değil, sistemi uygulayanlar ezbere dayandırıyor daha çok. Dediğim gibi eğitim sistemi dört dörtlük değil. Ama çocuklara hiç bir şey öğretmeyelim, rakam yuvarlamasınlar, fiilimsi öğrenmesinler ne gerek var demek de doğru değil.
cok iddialı konusuyorum yeteneksiz hiçbir insan yok.Herkes cok iyi yapabilecegi dünyaya katkıda bulunabilecegi birşeyle doguyor ama bu şey illaki çok büyük meslekler degil cok küçük birşeyde olabilir.Yetenek oldugunu surdan anlarsın o işin egitimini almasan bile dogallıkla iyi yaparsın ve yaparken sadece ona odaklanırsın kafandaki herşey ucar.o anın içinde erirsin örnek verim.Mimarlık alanında calısıyorum ama bu degilmiş yetenegim yönlendiremediler cok daha basitiymiş yemek yapmak ve dans:)bunları cocuklugumdan beri ustaca yapıyorum ve yaparken kendimi unutuyorum.
Evet,siz de haklısınız.Özellikle sözel dersler genel kültürdür zaten ve bilinmesi gerekir.Ama bunları bize hep ezberleyeceksiniz dediler.En saçma bulduğum şeylerden biri de şuydu;edebiyat dersinde o eserleri okumak yerine yazarı ve eserlerini ezberliyorduk.Bunun için canım çıkarak tam 2 saat harcadığımı bilirim sırf 10-15 puan fazladan alabilmek için.Sonraki sınavlarda böyle olmadı tabii.Birkaç tane bildiğim varsa yazmıştım,yoksa boş bırakmıştım.Hoca da imalı imalı bakmış mıydı,bir şey mi demişti neydi,tam hatırlamıyorum.Analitik düşünmek bir problemi çözmek için (matematik problemi değil) bilgileri ayrı ayrı kavrayıp birleştirip sonuca ulaşabilme yeteneğidir. Sadece okul hayatında değil insan hayatının her evresinde önemlidir. Analitik düşünebilen insanlar yetiştirebilsek mesela bdv konularının %80'ini yok edebiliriz.
Aslında o gereksiz dediğimiz şeylerin çoğunluğu gerekli. Hangi açıdan baktığımıza bağlı sadece. Mesela hangi rüzgarın hangi yönden estiği, sıcak hava mı yağmur mu getirdiği gereksiz bir bilgi bir çok insana göre. Bence gerekli. Fazla bilgi göz çıkarmaz.
Okul hayatım boyunca ezber yapmadım ben. Ezber yapmadığım için 15 sene önce lisede öğrendiğim bir bilgi kırıntısını çıkarabiliyorum alakasız bir zamanda derinlerden. Sistem ezbere dayalı değil, sistemi uygulayanlar ezbere dayandırıyor daha çok. Dediğim gibi eğitim sistemi dört dörtlük değil. Ama çocuklara hiç bir şey öğretmeyelim, rakam yuvarlamasınlar, fiilimsi öğrenmesinler ne gerek var demek de doğru değil.
Evet,siz de haklısınız.Özellikle sözel dersler genel kültürdür zaten ve bilinmesi gerekir.Ama bunları bize hep ezberleyeceksiniz dediler.En saçma bulduğum şeylerden biri de şuydu;edebiyat dersinde o eserleri okumak yerine yazarı ve eserlerini ezberliyorduk.Bunun için canım çıkarak tam 2 saat harcadığımı bilirim sırf 10-15 puan fazladan alabilmek için.Sonraki sınavlarda böyle olmadı tabii.Birkaç tane bildiğim varsa yazmıştım,yoksa boş bırakmıştım.Hoca da imalı imalı bakmış mıydı,bir şey mi demişti neydi,tam hatırlamıyorum.
Bütün eserleri okumak için fazla vakit yok,bunu biliyorum.Ama en azından birkaç eser okuyabilirdik.O zaman birkaç tane Tanzimat dönemi eseri okumuştum.O kadar güzeldi ve farklıydı ki benim için.
Evet,siz de haklısınız.Özellikle sözel dersler genel kültürdür zaten ve bilinmesi gerekir.Ama bunları bize hep ezberleyeceksiniz dediler.En saçma bulduğum şeylerden biri de şuydu;edebiyat dersinde o eserleri okumak yerine yazarı ve eserlerini ezberliyorduk.Bunun için canım çıkarak tam 2 saat harcadığımı bilirim sırf 10-15 puan fazladan alabilmek için.Sonraki sınavlarda böyle olmadı tabii.Birkaç tane bildiğim varsa yazmıştım,yoksa boş bırakmıştım.Hoca da imalı imalı bakmış mıydı,bir şey mi demişti neydi,tam hatırlamıyorum.
Bütün eserleri okumak için fazla vakit yok,bunu biliyorum.Ama en azından birkaç eser okuyabilirdik.O zaman birkaç tane Tanzimat dönemi eseri okumuştum.O kadar güzeldi ve farklıydı ki benim için.
Hoca çok gıcıkmış.:)Evet, aslında hocanın da büyük etkisi var.Mesela İngilizce'yi şarkılarla öğreten bir hoca vardı.Haberlerde çıkmıştı.Herkes böyle olsa keşke.Bu müfredattan değil de eğitmenden kaynaklı bir sorun sanırım. Benim de üniversitede böyle bir anım var, adam direk kitaptaki tanımı istiyor, aynı kelimeleri kullanmazsan puan kırıyor falan, ay ne kötüydü, bazen hala aklıma gelir, 10 almıştım sınavdan, 10 ne ya, bölüm birinciliğine oynuyordum o zamanlar düşünün.