- 21 Mart 2016
- 210
- 162
- 34
-
- Konu Sahibi Birikiucdort
- #141
Instagram hesabımda “Takdir ve teşekkür belgeleri, eğitim sistemimizin büyük bir sorunudur.” diye yazınca, bir okur “Çok saçma fikir.
Bu belgeler gerekli. Başarı ödüllendirilmeli.” demiş.
Acaba bu belgeler saçma mı değil mi?
Bu belgelerin olması, eğitim sistemimiz hakkında ne tür mesajlar veriyor?
BAŞARMANIN KANUNU
Beynin doğal bir işleyiş mekanizması var.
Yemek, seks, dostluk gibi yaşamda kalmak için gerekli olan tüm etkinlikler, beyne dopamin salgılatıyor.
Aynı şekilde insan başarınca da beyin dopamin salgılıyor. Başarmak ne demek?
Yaşamda kalmak için çevreyi kontrol edebilmek demek.
Üç yaşındaki çocuk kendi başına yemek yiyince, altı yaşındaki çocuk bir odun parçasını taşıyınca, bir genç ilk avını yakalayınca, bir yetişkin bir ağacı devirip ev yapınca, başarı hissini tadıyor ve beyni dopamin salgılıyor.
(Örnekler garip gelmiş olabilir. Çünkü insanlar yaklaşık 400.000 yıl boyunca 150 kişilik gruplarda avcılık ve toplayıcılıkla yaşadı.)
Yani, başarmanın, direkt gerçek yaşamla ilgisi var.
TOPLUMUN KANUNU
Aynı şekilde toplumun da doğal bir işleyiş mekanizması var.
Toplum, direkt kendisine yarar sağlayan insanları yüceltiyor.
Örneğin, Da Vinci, Shakespeare veya Picasso eser üretti. Toplum onları yüceltti.
Atatürk, Mandela, Gandi değişim yaptı. Toplum onları yüceltti.
Newton, Einstein, Copernicus teori geliştirdi. Toplum onları yüceltti.
Yani, etki yaratanların ya da eser/düşünce üretenlerin ödülünü toplum veriyor.
Kısacası, başarmanın da liderliğin de toplumda ve çevrede kabul gören “gerçek” bir karşılığı var.
Peki, insanoğlu, gerçek yaşamın dışına çıkarsa, ne olur?
YAPAY KURGULAR
Spor dünyasını düşünün.
Doğada spor diye bir şey yok (Gerçek yaşamda hareketlilik var).
Birisi, topu iki direğin içinden en fazla geçiren kazansın demiş, futbol ortaya çıkmış.
Birisi potadan en fazla topu geçiren kazansın demiş, basketbol ortaya çıkmış.
Bunlar yapay kurgular.
YAPAY KURGU SORUNU
Ama tabii yapay kurguların şöyle bir sorunu var: Bu sistemleri ödüllendiren doğal bir mekanizma yok.
Ev yapmayı başarınca hayatta kalıyorsun (gerçek karşılık), liderlik yapınca insanların hayatını değiştiriyorsun (gerçek karşılık) ama en fazla golü atınca, bunun gerçek yaşamda bir karşılığı yok.
Bu durumda insanlar da demiş ki “Madem bu yapay kurguların gerçek yaşamda karşılığı yok ve doğa bu kurguları ödüllendirmiyor, o zaman biz ödüllendirelim.”
Kupalar, madalyalar ve birincilikler gibi yapay başarı sistemleri ortaya çıkmış.
İnsanlar yapay işler yaparak, yapay ödüller kazanmaya başlamış.
Peki, eğitim sisteminde durum ne?
EĞİTİM YAPAY BİR KURGUDUR
Eğitimde de durum farklı değil.
Gerçek eğitim şudur: Michelangelo, Ghirlandaio’nun çırağıyken, ona hiç not vermemiştir. Sadece geri bildirim vermiş ve rehberlik yapmıştır.
Toplum, Michelangelo’yu derslerinden 100 aldığı için değil, eser ürettiği için kabul etmiştir.
İnsanlar, Atatürk’ü okul başarısından dolayı değil, liderliğinden ve cesaretinden dolayı kabul etmiştir.
Ama okullar, çocuklara ne eser/ürün vermeyi ne de etki yaratmayı öğretiyor.
Çocuklar gerçek karşılığı olan işleri yapmadığı için de gerçek başarı hissini yaşayamıyor.
Peki, eğitim sistemi bu sorunu nasıl çözüyor?
YAPAY BAŞARI HİSSİ
Yapay sistemlerde olduğu gibi, yapay başarı mekanizmaları yaratarak. Yani, takdir ve teşekkür belgesi adı altında (yapay) başarı hissini veren (yapay) ödül mekanizmaları oluşturarak.
Eğitimin gerçek karşılığı olsaydı, bu yapay ödüllendirme sistemine gerek kalmazdı.
Sonuç olarak, takdir ve teşekkür belgesi, eğitim sistemimizin gerçek yaşamdan kopuk, tamamen yapay bir sistem olduğunun en büyük kanıtıdır.
ÇOCUKLARIN DEĞERİ
Daha da tehlikesi bu yapay belgeler çocuklara sahte başarı hissi vererek, gerçek hayat başarısından ve etki yaratmaktan uzaklaştırmaktadır.
Ondan da tehlikelisi, aileler çocuklarının değerini yine bu yapay belgelerle ölçmektedir.
Eğitim gerçek yaşamla bağlantılı olmadıkça ve aileler çocuklarını koşulsuz sevmedikçe, bu sorun devam edecek ve eğitim sistemi içinde kendimizi kandırmaya devam edeceğiz.
Takdir belgesi alamayınca, intihar eden çocukların sayısı daha da artacak.
Eğitim sistemi böyle yapay olmak zorunda değil. Gerçek yaşamla ilişkisi çok basit kurulabilir. Bunu kendimize dert edinmeliyiz.
Bu belgeler gerekli. Başarı ödüllendirilmeli.” demiş.
Acaba bu belgeler saçma mı değil mi?
Bu belgelerin olması, eğitim sistemimiz hakkında ne tür mesajlar veriyor?
BAŞARMANIN KANUNU
Beynin doğal bir işleyiş mekanizması var.
Yemek, seks, dostluk gibi yaşamda kalmak için gerekli olan tüm etkinlikler, beyne dopamin salgılatıyor.
Aynı şekilde insan başarınca da beyin dopamin salgılıyor. Başarmak ne demek?
Yaşamda kalmak için çevreyi kontrol edebilmek demek.
Üç yaşındaki çocuk kendi başına yemek yiyince, altı yaşındaki çocuk bir odun parçasını taşıyınca, bir genç ilk avını yakalayınca, bir yetişkin bir ağacı devirip ev yapınca, başarı hissini tadıyor ve beyni dopamin salgılıyor.
(Örnekler garip gelmiş olabilir. Çünkü insanlar yaklaşık 400.000 yıl boyunca 150 kişilik gruplarda avcılık ve toplayıcılıkla yaşadı.)
Yani, başarmanın, direkt gerçek yaşamla ilgisi var.
TOPLUMUN KANUNU
Aynı şekilde toplumun da doğal bir işleyiş mekanizması var.
Toplum, direkt kendisine yarar sağlayan insanları yüceltiyor.
Örneğin, Da Vinci, Shakespeare veya Picasso eser üretti. Toplum onları yüceltti.
Atatürk, Mandela, Gandi değişim yaptı. Toplum onları yüceltti.
Newton, Einstein, Copernicus teori geliştirdi. Toplum onları yüceltti.
Yani, etki yaratanların ya da eser/düşünce üretenlerin ödülünü toplum veriyor.
Kısacası, başarmanın da liderliğin de toplumda ve çevrede kabul gören “gerçek” bir karşılığı var.
Peki, insanoğlu, gerçek yaşamın dışına çıkarsa, ne olur?
YAPAY KURGULAR
Spor dünyasını düşünün.
Doğada spor diye bir şey yok (Gerçek yaşamda hareketlilik var).
Birisi, topu iki direğin içinden en fazla geçiren kazansın demiş, futbol ortaya çıkmış.
Birisi potadan en fazla topu geçiren kazansın demiş, basketbol ortaya çıkmış.
Bunlar yapay kurgular.
YAPAY KURGU SORUNU
Ama tabii yapay kurguların şöyle bir sorunu var: Bu sistemleri ödüllendiren doğal bir mekanizma yok.
Ev yapmayı başarınca hayatta kalıyorsun (gerçek karşılık), liderlik yapınca insanların hayatını değiştiriyorsun (gerçek karşılık) ama en fazla golü atınca, bunun gerçek yaşamda bir karşılığı yok.
Bu durumda insanlar da demiş ki “Madem bu yapay kurguların gerçek yaşamda karşılığı yok ve doğa bu kurguları ödüllendirmiyor, o zaman biz ödüllendirelim.”
Kupalar, madalyalar ve birincilikler gibi yapay başarı sistemleri ortaya çıkmış.
İnsanlar yapay işler yaparak, yapay ödüller kazanmaya başlamış.
Peki, eğitim sisteminde durum ne?
EĞİTİM YAPAY BİR KURGUDUR
Eğitimde de durum farklı değil.
Gerçek eğitim şudur: Michelangelo, Ghirlandaio’nun çırağıyken, ona hiç not vermemiştir. Sadece geri bildirim vermiş ve rehberlik yapmıştır.
Toplum, Michelangelo’yu derslerinden 100 aldığı için değil, eser ürettiği için kabul etmiştir.
İnsanlar, Atatürk’ü okul başarısından dolayı değil, liderliğinden ve cesaretinden dolayı kabul etmiştir.
Ama okullar, çocuklara ne eser/ürün vermeyi ne de etki yaratmayı öğretiyor.
Çocuklar gerçek karşılığı olan işleri yapmadığı için de gerçek başarı hissini yaşayamıyor.
Peki, eğitim sistemi bu sorunu nasıl çözüyor?
YAPAY BAŞARI HİSSİ
Yapay sistemlerde olduğu gibi, yapay başarı mekanizmaları yaratarak. Yani, takdir ve teşekkür belgesi adı altında (yapay) başarı hissini veren (yapay) ödül mekanizmaları oluşturarak.
Eğitimin gerçek karşılığı olsaydı, bu yapay ödüllendirme sistemine gerek kalmazdı.
Sonuç olarak, takdir ve teşekkür belgesi, eğitim sistemimizin gerçek yaşamdan kopuk, tamamen yapay bir sistem olduğunun en büyük kanıtıdır.
ÇOCUKLARIN DEĞERİ
Daha da tehlikesi bu yapay belgeler çocuklara sahte başarı hissi vererek, gerçek hayat başarısından ve etki yaratmaktan uzaklaştırmaktadır.
Ondan da tehlikelisi, aileler çocuklarının değerini yine bu yapay belgelerle ölçmektedir.
Eğitim gerçek yaşamla bağlantılı olmadıkça ve aileler çocuklarını koşulsuz sevmedikçe, bu sorun devam edecek ve eğitim sistemi içinde kendimizi kandırmaya devam edeceğiz.
Takdir belgesi alamayınca, intihar eden çocukların sayısı daha da artacak.
Eğitim sistemi böyle yapay olmak zorunda değil. Gerçek yaşamla ilişkisi çok basit kurulabilir. Bunu kendimize dert edinmeliyiz.