Hamile kalmadan önce doktora gidilmeli midir?
Evet. Sağlıklı bir hamilelik dönemi geçirmek, sağlıklı ve rahat bir doğum yapmak ve sağlıklı bir bebeğe sahip olmak için hamile kalmaya karar verdiğinizde doktorunuzla görüşmeniz önemlidir. Bu sayede varsa hamilelik sırasında daha büyük problemlere yol açabilecek hastalıkların erken tanı ve tedavisi sağlanacaktır. Ayrıca gebelik öncesi dönemde nelere dikkat edilmesi konusunda hekim tarafından bilgilendirilen anne adayı sağlıklı bir gebeliğin ilk temellerini atmış olacaktır.
Gebelik öncesi nasıl beslenilmelidir?
Öncelikle anne adayı eğer sigara ve alkol kullanıyorsa bunları bırakmalıdır. Bu maddeler hem gebeliği önleyici etkiye hem de gebelik gerçekleştiği takdirde fetüs üzerine son derece tehlikeli etkileri olan maddelerdir.
Anne adayı aşırı derece kilolu ise dengeli bir diyet ve egzersiz ile hamileliği uygun bir kilo ile başlamasının sağlanması, ilerleyen gebelik haftalarında aşırı kiloya bağlı gelişebilecek pek çok komplikasyonun önüne geçilmesini sağlayacaktır. Aksine yetersiz beslenen bir anne adayı pek çok vitamin ve mineral açısından eksik konumdadır. Demir ve vitamin depolarını düzeltici bir beslenme şekline geçilmelidir.
Diğer önemli bir konu folik asit alımıdır. Annelerinde folik asit eksikliği olan bebeklerin bazılarında bel açıklığı ile seyreden bir nörolojik gelişim bozukluğu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle her kadın gebe kalmadan 3 ay önce ve hamileliğin ilk 3 ayında mutlaka folik asit desteği almalıdır. Gebelik şüphesi taşıyan anne adayları her hangi bir ilaç kullanmadan önce mutlaka doktoruna danışmalıdır.
Gebelik öncesi değerlendirme neleri içermektedir?
Öncelikle anne adayı detaylı bir şekilde dinlenmektedir. Kendisi, eşi ya da birinci derece akrabalar arasında genetik geçişli bir hastalık olup olmadığı yönünde sorgulanmaktadır.
Anne adayı detaylı bir fizik muayene sonrası ek bir hastalığının olup olmadığı varsa bu durumun gebeliğini ne yönde etkileyeceği belirlenmektedir.
Olası bir kan uyuşmazlığı açısından anne ve babanın kan grupları açıklığa kavuşturulmaktadır.
Ayrıca hamilelik ya da doğum esnasında bebeğe geçebilecek bazı enfeksiyonlar açısından anne adayında bazı testler yapılmaktadır. Annenin beslenme durumu değerlendirilerek eksiklik halinde gerekli önlemler alınmaktadır.
Gebelik öncesi hangi durumlar tedavi edilmelidir?
Anne adayında daha önceden ya da yeni tespit edilmiş şeker hastalığı mevcutsa mutlak kan şeker düzeyi normalleştirilmelidir. Benzer şekilde bir tiroid hastalığı durumunda tiroid fonksiyonlarının normal düzeye gelmesi sağlanmalıdır. Tespit edilen idrar yolu enfeksiyonu mutlaka etkin olarak tedavi edilmelidir.
Anne adayının kronik hastalığı nedeni ile kullandığı ancak fetüste doğumsal sakatlıklara yol açabilecek ilaçlar ya bebek açısından daha masum olanları ile değiştirilmeli ya da dozları imkânlar ölçüsünde azaltılmalıdır.
Ağız ve diş sağlığı ile ilgili problemler gebelikte daha da kötüleşebileceğinden gebe kalmadan bunların tedavisi gerçekleştirilmelidir.
HAMİLE MİYİM?
Gebelik belirtileri nelerdir?
ü Beklenen âdetin gecikmesi
ü Memelerde dolgunluk, hassasiyet,
ü Baş dönmesi, halsizlik
ü Bulantı ve kusma
ü Sık idrara çıkma
ü Karnın dolgunluk, şişkinlik
ü Vajina salgılarının artması
Gebelik testleri nelerdir?
Gebelik testleri temel olarak hamile kalındığında bir takım hücreler tarafından salgılanan bir maddenin (hCG) tespiti esasına dayalıdır. Bu testler kanda ve idrarda olmak üzere iki şekilde yapılabilmektedir.
Gebeliği en erken tespit edebilen test hangisidir?
Kanda bakılan testler en erken (henüz adet gecikmeden) ve en sağlıklı bilgiyi vermektedir. Gebe kalındıktan sonra salgılanan hCG kanda belirli bir düzeye ulaştıktan sonra idrara geçmektedir. Dolayısı ile erken dönemde idrarda bakılan testler negatif olarak çıkmaktadır. İdrarda bakılan gebelik testleri yaklaşık 5 ila 10 gün gecikme sonrası gebeliği saptayabilmektedirler.
İdrarda gebelik testi nasıl yorumlanır?
İdrar ile yapılan gebelik testlerinde 3 tane pencere bulunur. Bunlardan birine idrar örneği damlatılırken yan yana bulunan iki pencereye bakılarak test yorumlanır. Bu pencerelerden birisi testin doğru şekilde yapılıp yapılmadığınız gösterir (kontrol penceresi). Diğer pencere ise pozitif ya da negatif sonucu verir. Pozitif sonuç varlığında bu pencerede çizgi işareti çıkar. Yani gebelik mevcutsa çift çizgi görülür. Kişi gebe değilse tek çizgi izlenir. Sonuç penceresindeki çizginin renginin açık ya da koyu olması anlamını değiştirmez. Bu her durumda pozitif sonuç demektir.
İdrarda gebelik testinin negatif çıkması kesin olarak gebe olmadığımı gösterir mi?
Hayır. İdrarda gebelik testi kandaki düşük düzeydeki hCG değerlerini saptamamaktadır. Bu durumda aslında hamile olan biri testin erken yapılması nedeni ile yanlış olarak gebe değil olarak çıkacaktır. Testin bozuk ya da son kullanım tarihinin geçmiş olması da yanlış negatif testlere yol açabilmektedir.
İdrarda gebelik testinde gebe olmadığım halde yanlış olarak pozitif sonuç çıkabilir mi?
Evet. Ancak bu durum nispeten daha nadir görülmektedir. Bazen idrardaki başka bir hormona (örneğin LH) çapraz reaksiyon gelişebilir. Bir başka neden de kimyasal gebeliklerdir. Çok erken dönemde test pozitif çıkmasına rağmen daha sonra klinik olarak gebelik fark edilemeden embriyo canlılığını yitirir ve kan hCG değerleri düşmeye başlar. Kısırlık için uygulanan tedaviler sırasında, yumurta çatlatmak amacıyla yapılan hCG iğnesi sonrasında hatalı pozitif sonuçlar görülebilmektedir. Bu nedenle idrarda gebelik testi son hCG iğnesinden 10-14 gün sonra yapılmalıdır.
Bebek hareketleri ilk ne zaman hissedilir?
Daha önce doğum yapmış olanlar bebek hareketlerini daha erken olarak 16. hafta civarında hissederken ilk gebeliğini yaşayanlarda bu durum 19-20. haftalarda gerçekleşmektedir.
GEBELİK TAKİBİ
İlk muayenede neler yapılmaktadır?
Genelde adet rötarını takiben doktora başvurulmaktadır. Bu durumda öncelikle gebeliğin rahim içerisinde gelişen bir gebelik olduğu belirlenir. Takiben kaç haftalık olduğu ve de haftası uygun ise embriyonun kalp aktivitesinin olup olmadığı saptanır. Annenin ve babanın kan grubu belirlenir. Aile genetik geçişli hastalıklar ve anne kronik rahatsızlıklar açısından sorgulanır. Tam kan sayımı, biyokimya, tam idrar tahlili, kanama profili gibi tetkikler ile anne adayının genel sağlık durumu değerlendirilir. Ayrıca bazı enfeksiyon etkenleri (toksoplazma, kızamık, kızamıkçık, sitomegalovirüs, herpes, hepatit B ve C, aids) ve bunlara bağışıklık durumu açısından bazı testler yapılır. Folik asit kullanımına başlanmadıysa reçete edilir.
İkinci muayene ne zaman olmalıdır?
Eğer ilk yapılan değerlendirmelerde kalp atışı mevcut sağlıklı bir gebelik saptanmış ve takip eden günlerde ağrı, kanama, sancı gibi normal dışı bir durum yoksa ya da doktorunuz bir öneride bulunmamış ise 11-14 haftalar arasında ikili test yapılması için doktorunuza başvurmalısınız. Bu dönemde bebeğiniz ultrasonografi ile daha ayrıntılı olarak değerlendirilecek, ense kalınlığı ölçülecek ve de ikili test yapılması için kan alınacaktır.
İkili test nedir?
İkili test kısaca PAPP-A ve serbest b-hCG adı verilen iki hormonun kanda ölçülmesi esasına dayanmaktadır. Bu değerler anne yaşı ve ense kalınlığı ölçümü ile birleştirilerek Down sendromlu çocuk sahibi olma riski belirlenmektedir.
Bebekte herhangi bir, anormallik, sakatlık olup olmadığı ne zaman belirlenebilir?
Bu durum bebekte varolan anormalliğin türüne ve şiddetine göre değişiklik göstermektedir. Kimi anormallikler çok erken haftalarda ultrasonografi ile kolayca gözlenebilirken bazı problemler erken haftalarda bulgu vermeyip ilerleyen haftalarda belirginleşerek ultrasonda görülebilir hale gelmektedir. Öte yandan bazı kromozom bozuklukları yalnızca ikili ve üçlü tarama testlerinde anormalliğe neden olmakta ve bunların kesin tanısı amniyosentez işlemi ile konabilmektedir. Maalesef gebeliklerin küçük bir grubunda ise bazı fetal anormallikler tüm bu yöntemlere karşın saptanamamaktadır.
Hamileliğin 4. Ayında ne gibi testler yapılmaktadır?
Gebeliğin 16-20 haftalar arasında öncelikle bebek organ gelişim ve anormallikleri açısından ultrasonografi ile detaylı olarak değerlendirilmektedir. Bu haftalarda ikili teste benzer şekilde üçlü test yapılarak kromozomal bozukluklar araştırılır. Bu testte sonuç yüksek riskli olarak çıktığı takdirde amniyosentez yapılmaktadır.
Üçlü test nedir?
Anne kanında alfafetoprotein, b -hCG ve unkonjuge estriol gibi maddelerin ölçülmesi ile yapılan bir testtir. Bu test sonuçları kişinin kromozom anomalisi (Down sendromu ve Trizomi 18) ya da nöral tüp defekti (bel açıklığı) bulunan bir çocuğa sahip olma olasılığını (riskini) bildirmektedir.
AMNİYOSENTEZ
Amniyosentez nedir?
Gebelik süresince fetüs amniyon denilen bir sıvı içerisinde bulunmaktadır. Amniyosentez ultrasonografi eşliğinde bebeğin içinde bulunduğu bu sıvıdan örnek alınması için yapılan bir işlemdir.
Amniyosentez neden yapılır?
Amniyosentez en sık olarak tanı amacı ile kullanılmaktadır. İkili test, üçlü test ya da ultrasonografik değerlendirmeler sonucunda kromozomal, ya da doğum defekti açısından yüksek risk taşıyan bebeklerde kesin tanının konması amacı ile amniyosentez yapılmaktadır. Daha nadir olarak ise akciğer olgunlaşmasının tayini için ya da amniyon sıvısının çok fazla olduğu olgularda tedavi amaçlı kullanılabilmektedir.
Amniyosentez nasıl yapılır?
Anne adayına ayrıntılı bir ultrason yapıldıktan ve bebeğin ve eşinin rahim içerisindeki yerleşimi tespit edilir. Takiben karın cildi antiseptik maddeyle silinir. Ulltrason eşliğinde uygun iğne ile karnın uygun bir yerinden girilerek uterusa ve buradan da amnios sıvısına ulaşılır. Enjektör yeterli miktarda sıvı çekilir. Tekrar bir ultrason değerlendirmesi yapıldıktan işleme son verilir. Alınan amnios sıvısı materyali oda sıcaklığında laboratuara teslim edilir.
Amniyosentez ağrılı bir işlem midir?
Hayır. Amniyosentez genelde ağrısız bir işlemdir ancak iğne rahim kasına girerken ve çıkarken adet sancısı tarzında kramplar olabilir. Çoğu kadın amniyosentezi gerçekte ağrılı bir işlem olarak değil de rahatsızlık verici bir işlem olarak değerlendirmektedir. İşlem genellikle bir iki dakika sürer. Bazı hastalar işlem sonrasında rahimde gerginlik hissi ya da sonraki ilk gün boyunca az da olsa hassasiyet hissedebilir.
Amniyosentez işlemi ile alınan sıvıda ne gibi işlemler yapılır?
Amniyon sıvısı bebeğe ait canlı hücreler içerir. Bu hücrelerin kaynağı bebeğin solunum, sindirim, boşaltım sistemi ve cildinden dökülen hücrelerdir. Alınan sıvı laboratuarda ayrıştırıldıktan sonra hücreler kültür ortamında çoğaltılır ve elde edilen hücrelerde genetik inceleme yapılır. Bu süreç yaklaşık 2-3 haftadır
Tanı amaçlı yapılan amniyosentez bebekte su azlığına neden olur mu?
Amniyosentezin yapıldığı 16-18 haftalarda amniyon sıvısı yaklaşık 300 mililitredir. Genetik tanı amaçlı amniyosentezde ortalama 20 mililitre sıvı alınır.(30ccye kadar) Bu miktar 16. gebelik haftasında olan bir bebeğin toplam amnios sıvısı miktarının %10'u kadardır. Yapılan çalışmalara göre bebeğin 3 saat içerisinde bu alınan sıvıyı
tümüyle yerine koyduğu tahmin edilmektedir.
Amniyosentezin riskleri nelerdir?
Amniyosentez yapılan kadınlar %1’ i düşük riskine sahiptir. Bu düşüklerin gerçek nedeni bilinmemekle birlikte 100 gebelikten 99’u normal seyrine devam etmektedir. Bunun dışında çok daha nadir olarak enfeksiyon ya da erken doğum eylemi gelişebilmektedir..
Amniyosentez sonrası kesin yatak istirahatı gerekli midir?
Aynı gün biraz sakin bir yaşam-tercihen evde istirahat- yeterlidir. Ertesi günden itibaren günlük yaşama dönülebilir.
İşlem sonrası hafif kanama-lekelenme veya su gelmesi kesin düşük belirtisi midir?
Amniyosentez yapılan hastaların %1’inde hafif kanama ve su gelmesi olabilir. Bu çoğunlukla düşükle sonuçlanmaz ve kendiliğinden geçer.
Amniyosentez sonrası hangi durumlarda doktora başvurulmalıdır?
*Vajinal yoldan fazla miktarda sıvı gelmesi ya da sıvı gelişinin1-2 günden uzun sürmesi halinde
*Vajinal yoldan kanama olması halinde
*Şiddetli kasılma varlığında
*Yüksek ateş varlığında (37.5C)
*Kötü kokulu bir akıntı varlığında doktora başvurulmalıdır.
Gebelikte şeker hastalığı açısından tarama testi ne zaman yapılır?
Gebelikte gestasyonel diyabet taraması için 24-28 haftalar arasında 50 gr glukoz testi yapılmaktadır. Aile hikayesi olan, şişman ve bu durum açısından risk taşıyan gebelerde test daha erken dönemlerde de uygulanabilmektedir.
Hamileliğin son aylarında muayene sıklıkları ne kadar olmalıdır?
Bu durum tamamı ile gebeliğinizin gidişatı ve doktorunuzun tercihi ile alakalıdır. Genel olarak 32-34 haftalara kadar anne ve bebekte bir sorun olmadığı takdirde aylık kontroller yapılmaktadır. Kontroller sırasında fetüs gelişme geriliği, sıvı azalması, fetal distres, anne ise yüksek tansiyon, gestasyonel diyabet, erken doğum riski ve daha pek çok durum açısından değerlendirilmektedir. Bahsedilen konularda olumsuz bir durum saptanması halinde doktorunuz kontrol aralıklarınızı sıkılaştırabilir. Hamileliğinizin son ayı doğum şekli ve zamanının belirlendiği, pek çok komplikasyonun ortaya çıkabildiği kritik bir dönemdir. Bu dönemde ne sıklıkla kontrole gelmeniz konusunda doktorunuzun önerilerini uygulamanız yararınızadır.
ULTRASONOGRAFİ
Ultrasonografi nedir?
Ultrasonografi, ses dalgalarını kullanarak yapılan, anne karnındaki bebeği veya karın içi organlarının görüntülenmesini sağlayan, ağrısız bir muayene yöntemidir.
Ultrasonografi nasıl çalışır?
Ultrasonografi vücudumuzun görüntülerini oluşturmak için ses dalgalarını kullanır. Transducer adı verilen ve doktorunuzu elinde tuttuğu bir alet ile ses dalgaları yollar. Bu ses dalgaları vücudunuzun içinde yayılır ve geriye yansımalar yapar. Transducer bu yansıyan dalgaları da toplar ve bunları küçük bir ekranda görüntü halinde gösterir.
Gebelikte yapılan ultrasonografi güvenli midir?
Ultrason hamile kadınlar üzerinde 35 yıldan daha uzun bir süredir kullanılmaktadır. Röntgen gibi iyonize radyasyon kullanılmadığından gelişmekte olan fetüs üzerinde zararlı etkiye sahip değildir. Laboratuar ortamında uzun süreli ultrasonografik dalgalara maruz kalınmasının dokularda hafif bir ısınmaya yol açabileceği gösterilmiş olsa da yapılan çok sayıda klinik çalışmada ultrasonografinin insanlar ve hayvanlar üzerinde zararlı etkisinin olduğu gösterilememiştir.
Gebelikte ultrasonografi nasıl yapılır?
Erken gebelik haftalarında vajinal yoldan sonografik değerlendirme yapılır. Bu işlem transvajinal ultrasonografidir ve son derece güvenlidir. İlerleyen haftalarda fetüs anne karnından yapılan ölçümlerle değerlendirilir. Bu ise abdominal ultrasonografidir.
Gebelikte ultrasonografi neden yapılır?
Yeni bir gebeliğin tanısını, gebelik haftasını belirlemek, bebekte herhangi bir sorun olup olmadığını anlamak, bebeğin gelişimini takip etmek, hangi pozisyonda olduğunu anlamak ve varolan bir vajinal kanamanın sebebini öğrenmek için ultrasonografik değerlendirme yapılmaktadır.
Gebelikte ne sıklıkla ultrasonografi yapılmalıdır?
Hamile bir kadının tüm hamileliği boyunca kaç kere ultrasonografi incelemesine girmesi gerektiği konusunda katı kurallar yoktur. Herhangi bir anormallik saptandığında ya da normal olmayan bir durumdan şüphelenildiğinde ultrasonografi incelemesi yapılabilir. Her şeyin normal olduğu durumlarda ise adet gecikmesinden 1-2 hafta sonra gebelik varlığının saptanması ve bu gebeliğin rahim içinde yerleşmiş normal bir gebelik olduğunun gösterilmesi için ultrasonografi yapılır. Bunun dışında her rutin kontrolde ultrasonografi yapılabileceği gibi sadece 18-20 haftalarda anormali açısından ikinci düzey inceleme ve 34. haftada da bebeğin büyüklüğü ve pozisyonunu saptamak için ikinci bir inceleme yapılmasını n yeterli olduğunu öneren otörler de mevcuttur.
Üç boyutlu ultrasonografinin avantajları nelerdir?
3 boyutlu ultrasonografi bebeğe ait bazı anormalliklerin daha kolay saptanabilmesine olanak sağlamaktadır. Ayrıca anne baba adaylarının bebeklerini daha doğmadan görmeleri aralarındaki psikolojik bağın daha güçlü olmasında yardımcı rol oynamaktadır.
Doppler ultrasonografi nedir?
Doppler ultrasonografi hareketli bir cisimden yansıyan ses dalgalarının frakansındaki değişimden faydalanarak cismin hareket hızının hesaplanabilmesi prensibi ile çalışmaktadır. Bu inceleme ile bazı kan damarlarındaki kan akımı hakkında bilgi sahibi olunmaktadır.
Gebelikte Doppler ultrasonografi ne amaçla kullanılır?
Bebeğe ait kan damarlarındaki kan akım şekillerinin değerlendirilmesine olanak tanıyan Doppler Ultrasonografi incelemesi bebeğin iyilik hali hakkında oldukça yararlı bilgiler verir. İkinci trimester sonlarına doğru yapılan Doppler ölçümleri gelişebilecek bazı komplikasyonlar hakkında değerli öngörülere olanak sağlar. Uterusa giden atardamarlardaki kan akımı özellikleri ilerleyen gebelik haftalarında bebekte rahim içi gelişme geriliği, annede preeklampsi ve ilgili sorunların gelişme riskine ait önemli uyarılar verebilir. Yine aynı şekilde göbek kordonundaki kan akımı ve bebeğin çeşitli damarlarındaki kan akımı özellikleri de bebeğin plasentadan yeterli besin ve oksijen alıp almadığı konusunda direkt ve objektif veriler sağlar.
TARAMA TESTLERİ
Üçlü test nedir?
Anne kanında alfafetoprotein, b -hCG ve unkonjuge, Estriol gibi maddelerin ölçülmesi ile yapılan bir testtir. Bu test sonuçları kişinin kromozom anomalisi (Down sendromu ve Trizomi 18) ya da nöral tüp defekti (bel açıklığı) bulunan bir çocuğa sahip olma olasılığını (riskini) bildirmektedir.
Test hangi haftalarda yapılmaktadır?
Üçlü test 16-20 haftalar arasında yapılmaktadır.
Üçlü test sonucunu etkileyen faktörler nelerdir?
Anne yaşı, kilosu, sigara kullanımı, gebelik haftası test sonucu hesaplanan riski etkilemektedir.
Test sonucu anormal çıkması ne anlama gelir?
Test sonucunun anormal çıkması demek kişinin kromozom anormalliği bulunan bir çocuk sahip olma riskinin kabul edilebilir sınırların üzerinde olduğu ve bu nedenle durumun açıklığa kavuşturulması için daha ileri tetkiklerin yapılması gerektiği anlamına gelmektedir.
Üçlü test bütün zekâ özürlü bebekleri belirleyebilir mi?
Hayır. Genel olarak üçlü test ile Down Sendromu olan bebeklerin % 60-70’i yakalanabilmektedir.
Üçlü test sonucu anormal olan hastalara ne önerilir?
Test sonucu bozuk olan gebelere kesin tanı sağlayacak olan amniyosentez (karından sıvı alma) işlemi önerilir.
Ense kalınlığı ölçümü nedir?
Tıbben nuchal translusensi( NT) olarak tanımlanmaktadır. Ense kalınlığı Down sendromu bulunan yada kalp anomalisi olan bebeklerin bir kısmında normale göre artmaktadır. Bu bilgiden hareketle 11 ile 14. gebelik haftaları arasında ultrasonografik olarak yapılan ense kalınlığı ölçümü ile Down Sendromu olan bebeklerin % 60ı ve özellikle kalp anomalileri olmak üzere diğer bazı anomaliler saptanabilmektedir.
İkili test nedir?
İkili test kısaca PAPP-A ve serbest b-hCG adı verilen iki hormonun kanda ölçülmesi esasına dayanmaktadır. Bu değerler anne yaşı ve ense kalınlığı ölçümü ile birleştirilerek üçlü teste benzer şekilde Down sendromlu çocuk sahibi olma riski belirlenmektedir.
İkili ya da üçlü test bozukluğu mutlaka zekâ özürlü bir çocuk anlamına mı gelmektedir?
Kesinlikle hayır. İkili, üçlü ve dörtlü test bebekte bir anomali yada sakatlık olduğunu kesin olarak asla gösteremez sadece anomali riskinin normale göre arttığını yada artmadığını işaret eder. Down sendromunun kesin tanısı yalnızca amniyosentez işlemi sonrasında konabilmektedir.
İkili ya da Üçlü test ikiz gebeliklerde de başarılı mıdır?
Çoğul gebeliklerde testlerde kullanılan hormonlar için bir sınır değer belirlenemediği için testlerin yararlılığı oldukça sınırlıdır. Çoğul gebeliklerde Down sendromu taraması için şu anda en iyi test ense kalınlığı ölçümü olarak kabul edilmektedir.
İkili ya da üçlü testlere 35 yaşından sonra gerek var mıdır, direk amniosentez mi yapılmalıdır?
Bu konuda kesin bir fikir birliği yoktur. Bazı otorler tek başına yaşa bağlı riskin zaten yeterince yüksek olduğundan dolayı 35 yaşın üzerindeki annelere rutin olarak amniosentez önermekteyken, diğer bir grup ikili ya da üçlü test sonuçları ve detaylı ultrasonografi sonuçları normal ise amniosentezi rutin olarak önermemektedir.
GEBELİKTE AŞI YAPILABİLİR Mİ?
Gebelikte inaktif ve toksoid aşılar güvenle yapılabilirken, canlı aşılar kesinlikle yapılmamalıdır.
AŞILAMA İÇİN UYGUN DÖNEM NE ZAMANDIR?
İdeal olarak aşılamanın gebeliğin ilk 13 haftasından sonra, ikinci ve üçüncü trimesterde yapılması tercih edilir.
GEBELİKTE YAPILMAMASI GEREKEN AŞILAR NELERDİR?
* Kabakulak
* Kızamık
* Kızamıkçık
* Suçiçeği
* Sarı humma
* Canlı oral çocuk felci aşısı
GEBELİKTE GEREKTİĞİNDE UYGULANABİLECEK AŞILAR NELERDİR?
* Hepatit B
* Hepatit A
* Difteri
* Tetanoz
* Kuduz
* İnfluenza(grip aşısı)
* Pnomokok
* Meningokok
* Tifo aşısı
HEPATİT B TAŞIYICILARINDA NE YAPILMALIDIR?
Anneleri hepatit B taşıyıcısı olan bebeklere doğum sonrasında ilk 12 saatte hepatit B aşısı ve immunglobulin uygulanmalıdır. Eşi hepatit B taşıyıcısı olan gebeler daha önce aşılanmamışlar ise gebelikte aşılanmalıdırlar.
GEBELİKTE TETANOZ AŞISI UYGULAMASI NASILDIR?
Daha önce aşı yaptırmamış gebelere 20-24. gebelik haftalarında birer ay ara ile iki doz verilir. İlkinden altı ay sonra üçüncü doz tekrarlanılır. Daha önce tetanoz aşıları serisini tamamlamış gebelerde 10 yıldan fazla süre geçmiş ise tek doz aşı yapılır.
GEBELİKDE ÖZEL DURUMLARDA YAPILAN AŞILAR NELERDİR?
Grip salgını açısından riskli dönemlerde gebeliğin 3. ayından sonra grip aşısı yapılması önerilmektedir.
Hepatit A enfeksiyonu açısından riskli olan bölgelere seyahat edecek ziyaret edecek hamilelere 6 ay arayla 2 doz Hepatit A aşısı yapılmalıdır.
Kuduz açısından şüpheli hayvanlarla temas durumunda gebeye kuduz aşısı ve immunglobulin yapılmalıdır.
Ayrıca gerekli görüldüğü durumlarda gebelere pnomokok, meningokok ve tifo aşıları yapılabilir.
GEBELİKTE BESLENME
Gebelikte beslenme içeriği nasıl olmalıdır?
Gebenin günlük protein ihtiyacı 48-60 gr olup gebe olmayandan 15-30 gr daha fazladır. Gebelikte dengeli bir diyetteki kalorinin üçte biri yağlardan elde edilmelidir. Karbonhidratlar mümkün olduğunca doğal kaynaklardan karşılanmalıdır. Gebelikte anne adayı vitaminler açısından yeterli ve dengeli beslenmelidir. Minerallerden kalsiyum ve demir kan yapımı ve kemik yapısı başta olmak üzere pek çok yaşamsal fonksiyonun devamı için gereklidirler.
Gebelikte kalori alımı ne kadar olmalıdır?
Gebede günlük normale göre 300 Kcal daha fazla kalori alımı önerilmektedir. Emziren bir lohusa buna ek 500 Kcal daha fazla almalıdır. Buna göre 60 kg olan bir gebe yaklaşık olarak günde 2600 Kcal almalıdır.
Gebelikte sıvı tüketimi nasıl olmalıdır?
Gebelikte annenin sıvı tüketiminin en önemli kısmını su oluşturmalıdır. Çay, kahve, kakao, alkollü içkiler ve kola ya hiç ya da mümkün olduğunca az tüketilmelidir.
Gebelikte kilo alımı ne kadar olmalıdır?
Günlük 300 Kcal fazla almakla gebelik boyunca normal bir gebe 10 - 12 kg alir. Ancak ne kadar kilo alınacağı konusundaki alt ve üst limitler kişinin yaşı ve hamilelik öncesi vücut kitle indeksine göre değişiklik göstermektedir.
Hamilelikte tuz kısıtlaması gerekli midir?
Gebelikte tuz kısıtlanmasının yeri yoktur. Gebelerde sık olarak görülen ödemin önlenmesi açısından hiçbir faydası yoktur. Benzer şekilde diyetten tuzun çıkarılmasının, gebelik zehirlenmesi (preeklampsi) olarak tanımlanan durumunun önlenmesi ya da tedavisinde hiçbir rolü yoktur.
Gebelikte midede yanma şikâyetleri için neler yapılmalıdır?
Gebe mümkün olduğunca az az ve sık sık yemek yemelidir. Sadece ana öğünlere dayanan beslenme alışkanlığı mide ve barsak sisteminde ki gevşemeye bağlı olarak yemekten sonra mide yakınmalarına neden olabilir. Mide boşalması geciktiğinden dolayı gebe özellikle yatmadan 1-2 saat öncesinden itibaren yemek yememelidir.
Gebelikte kabızlıktan korunmak için ne yapılmalıdır?
Lifli, posalı gıdalar gebelikte genellikle kabızlık seklinde değişen barsak alışkanlıklarının düzeltilmesi açısından çok faydalıdır. Bu tür gıdalardan en zengin olan besinler taze sebze ve meyvelerdir.
Sigaranın zararları nelerdir?
Sigaranın içerisinde fetüse son derece zararlı etkileri bulunan karbonmonoksit ve nikotin bulunmaktadır. Karbonmonoksit anne kanında taşınarak bebeğe ulaşır ve fetusa ulaşan oksijen miktarını azaltır. Nikotin kan damarlarının kasılmasına neden olarak bebeğe daha az oksijen ve besin gitmesine yol açar. Ayrıca düşük, ölü doğum, erken doğum ve düşük doğum ağırlıklı bir bebek riskleri artırmaktadır.
GEBELİKTE İLAÇ KULLANIMI
Gebelikte ilaç kullanımında nelere dikkat edilmelidir?
Hamileliğiniz sırasında kullanacağınız her ilaç az ya da çok değişen oranlarda bebeğinize geçecektir. Kullandığınız ilaçların bebeği etkileme potansiyeli ilacın türüne, dozuna, plasentadan geçiş oranına ve de fetüsün içinde bulunduğu gebelik haftasına göre değişiklik göstermektedir. Ne yazık ki çok az ilacın yapılan araştırmalarla gebelikte % 100 olarak güvenli olduğu kanıtlanabilmiştir. Buna karşın yine çok az ilacın fetal anormallikler ile doğrudan doğruya ilişkisi gösterilebilmiştir. Yani gebelikte kesin zararlı olduğu ya da tamamen masum olduğu bilinen çok az ilaç vardır. Tüm bu belirsizliklere karşın gebelikte ilaç kullanımı açısından bazı prensiplere uyulması sizin ve bebeğinizin yararınadır. Bunlar;
* Öncelikle doğum kontrol yöntemi kullanmadığınız ve adet rötarı olan dönemlerinizde doktorunuza danışmadan asla ilaç kullanmamalısınız.
* Yakın zamanda bir gebelik planladığınız zaman varolan bir kronik hastalığınız nedeni ile hâlihazırda kullandığınız bir ilaç varsa mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Bu durumlarda doktorunuz ilacı bebek açısından daha güvenli bir eşdeğeri ile değiştirebilir, dozunu azaltabilir ya da bir süreliğine kullanmamanızı önerebilir.
* Hamilelikte mümkün olan en az dozda ve de plasentadan en az geçen fetal gelişim sürecine en az etkisi bulunan, vücuttan en hızlı atılıp birikmeyen ilaçlar tercih edilmektedir.
* Gebelikte piyasaya yeni çıkmış henüz anne ve bebek üzerine etkileri geniş kitlelerde değerlendirilmemiş ilaçlar kullanılmamalıdır.
* Her ne kadar tamamen doğal olduğu iddia edilse de içeriğindeki maddelerin tam olarak ne olduğu ve bunların ne oranda bulunduğu belli olmayan bitkisel ilaç, çay ve besin desteklerinden uzak durulmalıdır.
* Gebelikte fetüsün ilaçlara en hassas olduğu dönem temel organ gelişiminin olduğu ilk 3 aylık dönemdir. Bu dönemde kesin tıbbi gereklilikler olmadıkça ilaç kullanılmamalıdır.
İlaçlar nasıl sınıflandırılmaktadır?
İlaçlar hayvan deneyleri ve insan araştırmaları sonuçlarında fetüs üzerindeki etkilere göre gruplandırılmıştır.
Kategori A: En güvenli gruptur. İnsanlarda yapılan çalışmalarda fetüs üzerine olumsuz bir etki saptanmamıştır. Bu grupta çok az sayıda ilaç vardır. Gebelikte kullanılan vitaminler ve demir hapları bu gruptadır.
Kategori B: Hayvanlarda yapılan çalışmalarda hayvan fetüsleri üzerinde olumsuz bir etki saptanmamıştır, ancak insanlarda yapılan çalışmalar mevcut değildir ya da
hayvan deneylerinde olumsuz etkiler saptanmış, ancak insanlarda yapılan çalışmalarda bu olumsuzluklar gözlenmemiştir. Bazı antibiyotikler (penisilin grubu) ve parasetamol grubu ağrı kesiciler bu gruptadır.
Kategori C: Hayvan ve/veya insanlarda yapılan çalışmalar yetersizdir ya da
hayvan deneylerinde olumsuz etkiler saptanmış, ancak insanlara ait veri yoktur. Kategori D: Bu gruptaki ilaçlarda insan fetusu üzerine olumsuz etki bulunmuştur. Bu gruptaki ilaçlar kar/zarar oranı kar lehine olduğunda kullanılabilecek ilaçlardır. Gruba en iyi örnek epilepsi hastalığı olan anne adaylarının kullanması gereken ilaçlardır.
Kategori X: Bu gruptaki ilaçlarda da insan fetusu üzerine olumsuz etki bulunmuştur. Bu ilaçlar fetüste anormallik açısından ciddi risk taşıyan ilaçlardır ve de hiç bir şekilde gebelik süresince kullanılmamalıdır (DES ve Talidomid).
İlaç kullanımı açısından gebelikte en riskli dönem ne zamandır?
Son adet tarihinden itibaren 31. Gün ile 71. Gün arası organların oluştuğu dönemdir. Bu dönem "teratrojenik dönem" olarak tanımlanmaktadır. Bu günler arasında zararlı ilaçların kullanımı anomali ile sonuçlanabilmektedir. 31. günden önce alınan ilaçlarda ya "hep ya hiç kuralı" geçerlidir. Yani bu dönemde alınan ilaç embriyoyu ya hiç etkilememekte ya da düşüğe neden olmaktadır.
Gebe olunduğu bilinmeden ilaç kullanımı halinde ne yapılmalıdır?
Gebelikte fark edilmeden ilaç kullanıldığında mutlaka hekim ile temasa geçilmeli, ilacın içeriği ve kullanıldığı dönem bebeğe olabilecek muhtemel etkileri değerlendirilmelidir. Bu tür durumlarda genel olarak kesin bir yargıya varmak çoğu zaman güçtür. Doktorunuz sizinle olası riskleri paylaşarak gebeliğin devamı ve takibi konusunda sizi bilgilendirecektir.
GEBELİKTE ÇATLAKLAR
Gebelikte çatlaklar neden oluşur?
Gebelikte hızla kilo alımına gerilen cildin ayak uyduramaması sonucunda cilt altında bulunan elastik destek dokudaki değişiklikler nedeniyle oluşurlar.
Gebelikte çatlak oluşumunu artıran faktörler nelerdir?
En önemli faktör genetik yatkınlıktır. Kişi daha önceki hamiliğinde benzer bir sorun yaşamışsa ya da anne ya da kardeşinde benzer bir problem varsa hamileliğinde çatlak sorunu yaşamaya adaydır. Diğer bir etken karın cildinin aniden fazla olarak gerilmesidir. Hızlı ve aşırı kilo alımı, ikiz gebelik, Amniyon fazlalığı gibi durumlar cildin normalden daha fazla gerilmesine neden olur. Ayrıca cildi esnekliğini yitirmesine neden olan cilt kuruluğu ve yetersiz su tüketimi gibi faktörlerde çatlakların oluşmasına katkıda bulunur.
Gebelikte çatlak oluşması nasıl önlenir?
Maalesef bugün için çatlakları kesin olarak önleyen bir önlem ya da tedavi bilimsel olarak tanımlanmamıştır. Sadece alınacak bazı önlemlerin bu durumun ciddiyetinde azalma sağladığı yönünde fikirler öne sürülmektedir. Aşırı ve hızlı kilo alımından sakınmak yeterli miktarda vitamin ( özellikle C ve E vitaminleri) ve su tüketmek ve de cildin kurumasını önlemek için düzenli olarak nemlendirici kemler kullanmak bu önlemlerden bazılarıdır.
Gebelikte oluşan çatlaklar kalıcı mıdır?
Gebelikteki çatlaklar en başta pembe renkli iken, daha sonra kırmızı-kahverengine, mor renge veya koyu kahverengine döner. Koyu renkler giderek solar ve normal cilt renginizden daha açık renge döner. Genelde doğumdan yaklaşık altı ile 12 ay sonra daha az dikkat çeker hale gelirler.
GEBELİKTE EGZERSİZ
Gebelikte egzersizin faydaları nelerdir?
- Annede kilo artışını engellemekte gebelikte diyabet riskini azaltmaktadır.
-Gebelik esnasında ya da gebelik öncesi yapılan düzenli egzersiz kişinin duruş bozukluklarının giderilmesine yardımcı olur, doğum eylemi esnasında görev yapan kas gruplarını güçlendirir, gebeliğe bağlı bazı rahatsızlıkları (kabızlık, yorgunluk, kramplar) giderir.
- Egzersiz yapan gebelerde sezaryen ile doğum oranı düşer ve doğum sonrası annenin toparlanma süresi kısalır.
- Gebeliklerinde egzersiz yapan kadınlar doğum sonrası daha kolay kilo verebilir.
Gebelikte uygun egzersiz şekilleri nelerdir?
- Gebelik sırasındaki egzersizler diğer egzersizlerden çok da farklı değildir. Amaç aşırı yorulma ve
-Gebelik sırasında tek başına yapılabilecek en ideal egzersiz yürüyüştür.
Bunun dışında yüzme diğer bir seçenektir. Ancak girilecek havuz hijyenik olmalı, su sıcaklığı çok soğuk ya da çok sıcak olmamalıdır.
Gebelikte egzersiz yaparken nelere dikkat edilmelidir?
- Takip eden hekim tarafından gebenin spora yatkınlığı, daha önce spor yapıp yapmadığı, spora engel fiziksel bir problemi olup olmadığı tespit edilmelidir.
- Aşırı yorucu egzersizlerden kaçınılmalıdır.
-Yapılacak egzersizler zorlayıcı olmamalı ve gebenin taşıyabileceği ağırlığın bir alt zorluk derecesinde olmalıdır. Gebe hiçbir zaman nefes nefese kalmamalıdır.
- Uygulanacak program yavaş başlayan ısınma şeklinde nefes egzersizleri ile bütünleşen kontrollü hareketler olmalıdır.
- Egzersiz iyi havalandırılmış bir mekanda yapılmalıdır.
- Egzersiz için pamuklu dar olmayan uygun kıyafetler giyilmelidir.
- Egzersizler aşırıya kaçmadan düzenli ve sistemli bir şekilde yapılmalıdır.
- Egzersiz sırasında ne aç ne de tok olunmalıdır
- Egzersize başlamadan önce idrar yapılmalıdır.
- Egzersiz sırasında herhangi bir ağrı hissedildiğinde derhal egzersiz bırakılmalıdır.
Kimler gebelikte egzersiz yapmamalıdır?
- Tekrarlayan düşükleri olan, rahim ağzı yetmezliği bulunan, erken doğum riski taşıyan
- Ultrasonografide bebek eşinin önde geldiği (plasenta previa) tespit edilen
- Yüksek tansiyonu olan
- Gelişme geriliği olan
- Gebelik sırasında kanama geçiren
- Doktor tarafından belirlenmiş ve egzersizle artacak herhangi bir sorunu olanlar gebelikleri sırasında egzersiz yapmamalıdırlar.
Egzersiz hangi durumlarda sonlandırılmalıdır?
- Ağrı
- Kanama
- Baygınlık hissi
- Düzensiz kalp atımları
- Kasık ağrısı
- Yürümede güçlük
- Düşme
- Göz kararması gibi durumların varlığında derhal egzersize son verilmeli ve hekim ile temasa geçilmelidir.
Gebelik süresince fiziksel aktiviteler sırasında nelere dikkat edilmelidir?
- Gebelik süresince aşırı ağır şeyler kaldırmaktan kaçınılmalıdır.
- Sırt ağrılarının önlenmesinde dik durmak son derece önemlidir.
- Yerden bir eşya kaldırırken eğilmek yerine dizleri büküp çömelmek tercih edilmelidir.
- Yüksek yerlerden eşya indirmek gibi işlerden kaçınılmalıdır.
- Gebeliğin sonlarına doğru sırtüstü yatmak bebeğe giden kan akımının azalmasına neden olacağından yan yatmaya dikkat edilmelidir.
GEBELİKTE SİGARA KULLANIMI
Gebelikte sigara neden zararlıdır?
sigara dumanı yaklaşık 2500 ile3000 arasında değişik kimyasal madde içermektedir. Sigarada bulunan nikotin ve karbonmonoksitin kötü gebelik öyküsü için ana risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Sigara kan damarlarında kasılmaya neden olarak kanın oksijen taşıma kapasitesini azaltarak bebeğe giden ve büyümesi için gereksinim duyduğu kan, oksijen ve besin maddelerinde azalmaya neden olur. Ayrıca sigara dumanında nikotin ve karbon monoksit dışında potansiyel olarak bebekte anomalilere neden olabilecek siyanid, anilin, metanol, hidrojen sülfit, arsenik, kurşun ve kadmiyum gibi pek çok toksin bulunmaktadır.
Sigaranın bebeğe ve anneye etkileri nelerdir?
Sigara temel olarak bebeğin ihtiyaç duyduğu maddelerin azalmasına neden olarak büyümesini engellemektedir. Sonuçta sigara düşük doğum ağırlığı ile doğma riskini yaklaşık 2 kat arttırmaktadır. Sigara içen annelerin bebekleri diğer bebeklere göre yaklaşık 200-300 gr daha düşük kiloda doğmaktadır.
Sigara içilmesi E vitamini tüketimini arttırarak plasenta tabakasının incelmesine yol açarak içeriğindeki nikotin plasental damarları daraltarak, karbonmonoksit kanın oksijen taşıma kapasitesini azaltarak fetüste intrauterin gelişme geriliğine neden olabilmektedir.
Sigara içen kadınların düşük yapma olasılığı içmeyenlere göre daha fazladır. Sigara erken doğum riskini de %30 oranında arttırmaktadır. Ayrıca sigara içen gebelerde su kesesinin erken açılması (erken membran rüptürü) daha sık meydana gelmektedir. Fetüsün rahim içerisinde beslenmesini sağlayan plasentanın(bebeğin eşi) aşağıya yerleşimi ya da plasentanın erken ayrılması durumu da sigara kullanan kadınlarda 2 kat fazla karşılaşılan bir durumdur. Sigara tüm bunlara ek olarak ölüm doğum riskini de artırmaktadır.
Sigara içen kadınlardan doğan bebeklerde bulunabilen herhangi bir neden olmaksızın bebeğin hayatını kaybetmesi olarak tanımlanan ani bebek ölümü sendromu görülme riski yaklaşık 2 kat artmaktadır
Yenidoğan bebek ölüm oranları sigara içmeyenler ile karşılaştırıldığında sigara içenlerde %40 daha fazla bulunmuştur. Doğum sonrası astım gibi bazı kronik sağlık problemlerine de daha fazla rastlanmaktadır. Sigara dumanındaki nikotin ve karbonmonoksit fetüse geçerek beyin proteinleri, DNA, noradrenalin ve seratonin düzeylerini azaltmakta, dopamin dolaşımını değiştirmekte ve beyin oksijenlenmesini azaltmaktadır. Bütün bunların sonucunda gebelikte sigara kullanımı bebeğin sinir sistemi gelişimi üzerine son derece olumsuz olarak etki etmektedir. Yapılan çalışmalarda doğum öncesi sigaraya maruz kalan bebeklerde hiperaktivite, dikkat eksikliği, heceleme ve okuma zorluklarının daha sık olduğu görülmüştür. Anneleri hamilelikleri süresince sigara içen çocukların okul performansları da yaşıtlarına göre daha düşük olmaktadır. Yine bazı çalışmalarda bu bebeklerde entellektüel gelişimde yetersizlik ve bazı davranış bozukluklarının daha sık olduğu gösterilmiştir. Annenin gebelikte sigara içmesi ile çocukta saldırganlık, karşı gelme ve davranış bozuklukları görülmesi arasında kuvvetli bir ilişki bulunmuştur.
Gebelikte kaç sigara zararsızdır?
Sigaranın anneye bebeğe olumsuz etkileri ilk sigaradan itibaren başlamaktadır. Günde 5-6 sigara zararsızdır şeklindeki inanışının bilimsel bir dayanağı yoktur, doğru değildir. Ancak vücuda zararlı her madde gibi kötü etkileri doz artışıyla birlikte artmaktadır. Artan sigara sayısı bebeğe geçen toksik maddelerin artışına neden olmakta sonuçta fetüse olan etkiler çok daha belirgin hale gelmektedir.
Sigara içen gebeler ne zaman sigarayı bırakmalıdır?
İdeali hamile kalınmadan önce bırakılmalıdır. Bir sonraki zaman gebe olunduğunu öğrenildiği andır. Bu sayede temel organ gelişiminin olduğu dönemde bebek sigaradaki pek çok toksine maruz kalmamış olacaktır. İlerleyen haftalarda sigarayı bırakmak yine de faydalıdır. Örneğin gebeliğin 16. haftasında sigarayı bırakan bir anne adayının bebeğinin düşük doğum ağrılıklı olma riski hiç sigara kullanmayan bir anne adayı ile aynı düzeye iner. Diğer pek çok risk de sigaranın bırakıldığı andan itibaren azalmaktadır. Kısaca sigarayı bırakmak için hiçbir zaman geç değildir ve de gebeliğin mümkün olan en erken döneminde bırakılmaya çalışılmalıdır.
Emzirme döneminde sigara içmenin zararları nelerdir?
Sigara içen annelerin süt miktarı, nikotinin prolaktin düzeyini baskılaması sonucu azalmaktadır. Sigara sütün içeriğini ve kalitesini olumsuz şekilde etkilemektedir. Ayrıca anne sütü ile geçen nikotin ve karbonmonoksit bebekte gaz sancısı (infantil kolik), bulantı, kusma, uyku problemi meydana getirebilmektedir.
GEBELİKTE SEYAHAT
Normal gebeliklerde seyahat güvenli midir?
Gebeliğinizde önceden ya da şimdilerde tespit edilmiş bir komplikasyon veya tehlike yok ise, genel olarak hamileliğin bütün dönemlerinde yolculuk yapmanın güvenli olduğu kabul edilmektedir.
Seyahat için ideal dönem ne zamandır?
Hamileliğin ilk dönemlerindeki sabah bulantılarının geçmiş olması ve üçüncü trimesterdeki kolay yorulabilme durumunun henüz başlamaması sebebiyle, yolculuk için en ideal dönem olarak gebeliğin ikinci trimesteri (13-27.haftalar) göze çarpmaktadır.
Gebelikte genel olarak seyahat ederken nelere dikkat edilmelidir?
* Yolculuk için pamuklu bol kıyafetler ve rahat ayakkabılar seçin.
* En sevdiğiniz yastığınızı yanınıza alın!
* Dinlenmek ve kısa yürüyüşler için düzenli olarak mola verin!
* Atıştırmak için yanınıza hafif yiyecekler alın!
* Acil bir durum ihtimaline karşı gebeliğiniz ile ilgili bilgileri içeren belgeleri yanınıza almayı unutmayın!
* Emniyet kemerinizi takınız!
* Bütün bunların yanında tabiî ki yolculuktan keyif almayı da sakın ihmal etmeyin!
Karayolu ile yolculuk yaparken nelere dikkat edilmelidir?
* Otomobil yolculuğunda emniyet kemeri hem sizin hem de bebeğinizin güvenliği için mutlaka takılmalıdır!
* Otomobilinizin hava yastıkları açık konumda olmalıdır!
* Otobüslerde yolculuk esnasında olabildiğince oturur konumda olmanız, ayağa kalkmanız gerektiğinde ise mutlaka güvenli bir yere tutunmanız, ani bir frende sizi ciddi bir travmadan koruyacaktır.
* Yolculuk sürenizi 5 ila 6 saat ile sınırlandırmalısınız!
* Seyahatiniz esnasında kısa yürüyüşler yaparak kan dolaşımınızı sağlamak için düzenli olarak molalar vermelisiniz!
Uçakla seyahat yaparken nelere dikkat etmelidir?
* Pek çok havayolu şirketi gebeliğin ilk sekiz ayında yolculuğa izin vermektedir. Gebeliğin dokuzuncu ayında uçuş izni genellikle doktor iznine tabii tutulmaktadır.
* Uçuş sırasında potansiyel bir türbulansa karşı ayaktayken mutlaka güveli bir yere tutunmalısınız!
* Uçuş koltuğunu koridor tarafından seçmeniz yolculuk esnasında lavaboya gidip gelmenizde veya bacaklarınızı uzatıp germenizde size kolaylık sağlayacaktır.
* Uygun kabin basıncı olan büyük hava yolu şirketlerini seçmeli küçük özel uçaklarla seyahatten uzak durmalısınız!
DOĞUM SONRASI DÖNEM
Doğum sonrası akıntı normal midir?
Doğum yapmış kadınlarda rengi gittikçe açılan yaklaşık 4-8 hafta süren bir vajinal akıntı olmaktadır. Doğumdan hemen sonraki dönemde akıntı kırmızı renkli ve yoğunken bitmeye yakın rengi açılıp bitime yakın renksiz hale gelmektedir. Bu zaman içerisinde tampon kullanılmaması önerilir. Doğum sonrası dönemde bu tür akıntılarda tampon yerine normal ped kullanılması daha sağlıklıdır. Ancak akıntının kötü kokulu olması, beraberinde ağrı ateş gibi şikâyetlerin varlığı halinde doktora başvurulmalıdır.
Doğum sonrası banyo ne zaman yapılabilir?
Doğumdan sonra, ayaktan duş şeklinde banyo yapmanızda hiçbir sakınca yoktur. Rahim ağzının henüz açık olması ve rahmin enfeksiyon etkenlerine karşı savunmasız nedeni ile, küvette oturarak banyo yapmanın genel olarak doğumdan dört –altı hafta sonrasına ertelenmesi önerilmektedir.
Egzersiz yapmaya ne zaman başlanabilir?
Doğum sezaryen ile gerçekleştiğinde ya da doğum sırasında herhangi bir müdahale yapıldıysa egzersizlere başlama kararı doktora danışılarak alınmalıdır. Sorunsuz bir normal doğum eylemi sonrasında doktorunuzun tavsiye edeceği egzersizlere doğumdan sonraki ilk günlerde başlayabilirsiniz. Ancak ilk zamanlarda uzun süreli yorucu egzersizlerden kaçınılmalıdır. Açık havada düzenli yürüyüşler son derece faydalıdır.
Doğumdan ne kadar süre sonra cinsel ilişkide bulunulması uygundur?
Öncelikle doğum sırasında özellik gösteren bir cerrahi müdahalede bulunuldu ise bu durumda doktorun önerilerine uyulmalıdır. Bu konuda bazı hekimler kişinin kendisini uygun hissettiği anda gerekli önlemleri alarak ilişkide bulunabileceğini önerirken diğerleri en azından dört altı hafta beklenilmesi gerektiğini savunmaktadırlar.
Doğum sonrasında nasıl beslenilmelidir?
Genel olarak aşırıya kaçılmadıkça istediğiniz her şeyi yiyebilirsiniz. Yeterli ve dengeli beslenmek özellikle emziren anneler için son derece önemlidir. Anne aldığı her maddenin anne sütüne geçebileceğinin bilincinde olmalıdır. Bu nedenle emziren anneler sigara ve alkolden kesinlikle uzak durmalıdır. Anneler emzirdikleri dönemde normale göre 500 kalori daha fazla enerjiye ihtiyaç duymaktadırlar.. Anne sütünün miktarını belirleyen en önemli faktörlerden biri de alınan sıvı miktarıdır. Emziren anneler her gün en az 2 ila 3 litre civarında sıvı tüketmemelidir.
Doğumdan sonra ilk adet ne zaman görülmektedir?
Eğer bebeğinizi emzirmiyorsanız, dört ya da sekiz hafta içinde yeniden adet görmeye başlayabilirsiniz. İlk adet kanaması çok kuvvetli olabilir ve içinde kan pıhtıları bulunabilir; başlar, durur ve sonra tekrar başlayabilir. İkinci adet biraz daha normal olacaktır. Bazı kadınlarda emzirmeye bağlı olarak bir yıla kadar adet gecikmeleri olabilmektedir. Burada dikkat edilecek durum emzirmenin gebe kalmaktan tamamı ile korumadığıdır ve kişilerin adet görmeden de gebe kalabileceğidir. Bu nedenle şüpheli bir durum varsa gebelik testi yaptırmanız yararınızadır.
Doğum sonrası kontrole ne zaman gidilmelidir?
Ateş, ağrı, kötü kokulu akıntı, vajinal kanama gibi doktorunuzu daha önce görmenizi gerektiren bir sorununuz yoksa doğumdan altı hafta sonra doktorunuza kontrole gitmeniz uygundur
Doğum kontrol hapları emzirme döneminde kullanılır mı?
Hayır. Doğum kontrol hapları içeriğinde bulunan östrojen nedeni ile süt içeriğini değiştirir ve azalmasına neden olur. Ayrıca içeriğindeki hormonlar süte geçerek bebekte ne gibi etkilere yol açabileceği konusunda bilgiler yetersizdir. Bu nedenle emziren annelere daha çok prezervatif, rahim içi araç gibi bariyer metotları tavsiye edilmektedir.