2012 ocak ayında hamiş kalıp hadi hep birlikte ilerleyelim :))

ohhh süpper valla :)) tamam cnm senişine bak ben buralardayım zaten :))

canım bakalım işte inşalalh rabbim hayırlısıyla verirde.ama aynı acıyı yaşayabılırmıyım bilmşiyorum bu konuda cok hassas oldum.gerçi allah herşeyin gücünü veriyorda.en ufak bişeyde aklıma gelıyor yaşadıklarım
 

ahh cnm yaa oyuzden diyorum yaa hamiş kalmadan yaptır herşeyi bak ben her doktora gittiğimde korkuyorum hemen kalbi atıyomu diyorum ama düşünme eskiyi kuzum şimdi önünde güzel günler var herşey süpper olucak :))
 

cnmm çok sevindimmmm daha detaylı yazıcam şimdi kahvaltı yapcaz oki öptümm
 

evet bencede haklısın.inşalalh canım herşey süper olcak.hepimiz içinn.
 

iyiyce araştırsın doktorun cnmm...iğneyi verdi ama bi araştırsaydı kendisi ne önerio?çok sevindim tubişimmm Allahım seni ve meleğini korusunn bitanemm
 
evet bencede haklısın.inşalalh canım herşey süper olcak.hepimiz içinn.
inşallahh kuzum inşallahhh
iyiyce araştırsın doktorun cnmm...iğneyi verdi ama bi araştırsaydı kendisi ne önerio?çok sevindim tubişimmm Allahım seni ve meleğini korusunn bitanemm

yaa cnm hamile oldugumdan test yapılamıyormuş kendisi kullan hiç bir zararı yok dedi ama ben korkuyorum yinede napsam acaba bilemedimm
 
inşallahh kuzum inşallahhh


yaa cnm hamile oldugumdan test yapılamıyormuş kendisi kullan hiç bir zararı yok dedi ama ben korkuyorum yinede napsam acaba bilemedimm

bende kanamamm oldugunda 2 kere falan iğne vurulmustum bişe olmaz diodu doktorum..ayrıca progestan verdi ve bidaha kanaman olursa bu iğneyi yaptır hemen dedi...ölede yapmıştım...reçeteyle yapıolar zati fotokopisini almıştım....korkmakta haklısın inan bende bişe diemicem iğneyi yaptırman konusunda....benim otopsi cıkmadı daha ne oldugunu bile bilmiom insan herşeyi düşünüo ilaçtanmı iğnedenmi vs vs...kocişinle konustunmu o nedio
 

o bana bıraktııı sen kendini nasıl rahat hissediyosan diyo galiba vurulcam gibi gözüküyo bugünüde geçtim yarın sabah sağlık ocağına gidicem nasıl vurulucağımı öğrenirim Allaha emanetiz :)) yaa sen bence artık sonucunu alamıcan gibi geliyo cnm yaa sen rutin testleri yaptır bence kan pıhtılaşması falan
 

babam hastanede yatarken gittik patoloji doktoruyla görüştük 20 gün sonra arayın dedi...aslında aramam lazım bu günlerde ....bi sorim bakalım napmış araştır netten o iğneyi vurulanlar varmıymış ona göre yaptır bakalım...ii gelir heralde tubişim yaa boşa vermezler gibi gelio...
 
çıkmış patoloji sonucummm Allahtan gittikte ilgilendiler öne aldılar yarın yada p.tesi alacam sonucu...
 
ya baktım cnm yaaa ama genelde kan pıhtılaşması olanlar içiyomuş önlem için alanlarda var ama bilemedim işte kafam çok karıştı
çıkmış patoloji sonucummm Allahtan gittikte ilgilendiler öne aldılar yarın yada p.tesi alacam sonucu...

ayyy kuzum hadi gözün aydınnn pazartesi hemen göstercen dimi doktora hadi hayırlısı kuzum yaaaa
 

pıhtılaşmada da kullanılan bişe demekki her ilaç birçok şeye ii gelio tubişim düşünüpte bende pıhtılaşmamı var deme...benim ilacın adıda prolutan dupot iğneydi...walla napcam bilmiom hangi doktora gösterecemide bilmiom düşükten sonra gelipde bi dooktor açıklama yapmadı bile...kürtajım zor oldu plasenta rahime yapışmıştı onunla ilgili bi açıklama bile yapmadılar o benim kafama çok takılıo zaten...testler falan yapıldı bi sorun yok ama insan yinede tedirgin oluo işte...bakalım eğer doktor ordaysa giderim yanına bi hem o plasentanın durumunuda sorarım...
 

anladım kuzumm inşallahh herşey yolunda gider tüm testlerin temiz çıkar ve kafan rahat bi şekilde tekrar sağlıklı sıhatli gebelik yaşarsın inşallahhh
 
anladım kuzumm inşallahh herşey yolunda gider tüm testlerin temiz çıkar ve kafan rahat bi şekilde tekrar sağlıklı sıhatli gebelik yaşarsın inşallahhh

inşallah canım ama benim hiççççççççç ama hiçççççççççççç umudum kalmıooo tükenio....
 

canımm güzelce araştır sor etrafında yokmu yaptıran.vurulunca bişey oluncak diye endişe ediyorsun vurulmazsanda endişe edicen bunu iyice düşün druna nekadar güvenıyorsun bilmıyorum .ister sağlıkocagındanda fikir al birtanem.
 
Hamile olduğunu öğrenen ve bunu isteyen bir kadının ilk ve en büyük endişelerinden birisi düşük yapma olasılığıdır. Çevresinden duyduğu pekçok düşük öyküsü bu endişelerini daha da arttırır. Gerçekten de düşük her 5 hamile kadından birinin başına gelen ve çok sık karşılaşılan bir durumdur. Bu düşüklerin çok büyük bir kısmı da maalesef önlenemez nedenlerden kaynaklanmaktadır. Özellikle hamileliğin ilk haftlarında görülen erken düşüklerin neredeyse tamamına yakını o gebeliğe ait kromozomal anomaliler nedeni ile yaşanmaktadır. Bir başka deyişle düşükle sonuçlanan gebeliklerin önemli bir kısmında zaten anomalili ve yaşama şansı olmayan bebekler söz konusudur.

Ancak bu bilimsel gerçek bir yana düşük olayı yaşayan hemen tüm anne adayları daha sonraki gebeliklerinde de benzer bir olayı yaşama endişesine kapılırlar ve tekrar düşük yapmamak için bazı önlemler almayı isterler. Bu amaçla ilk yaptıkları şey jinekologlarına başvurarak araştırma yapılmasını istemektir. Hatta düşük gerçekleştikten sonra düşük materyali ya da küretaj ile elde edilen dokuların patolojik incelemeye gönderilmesi çok yaygın bir uygulamadır. Ancak düşük materyalinde patolojik incelemenin çoğu zaman hiçbir yararı yoktur. Patolojik inceleme sonucu eğer bir mol gebelik ya da dış gebelikten şüphe edilmiyorsa jinekoloğa herhengi bir bilgi vermez sadece incelemeye gönderilen materyalin bozulmuş bir gebeliğe ait dokular içerdiğini gösterir.

Gerek e-posta ile gelen sorularda gerekse yüzyüze görüşmelerde düşük olayı yaşayan pekçok kadının bu tür bir patoloji raporunu gösterip "inceleme de yapıldı hiçbirşey bulunamadı acaba ben neden düşük yaptım ve bir dahaki gebeliğimde de aynı sorun olur mu?" şeklindeki sorusu ile karşılaşıyoruz. Oysa o patoloji raporunun zaten düşüğün nedenini açıklaması beklenilen birşey değil. Eğer düşük materyali patolojik inceleme yerine genetik incelemeye gönderilse belki bir neden bulunabilir ancak bu da tek bir sefer yaşanan düşüklerde tedavi yaklaşımını değiştirmez. Öte yandan kadınların yaklaşık %1'ini etkileyen ve 2 ya da daha fazla sayıda gebeliğin arka arkaya düşük ile sonuçlandığı tekrarlayan düşük olgularında ise durum farklıdır ve altta yatan nedeni bulmak için incelemeler yapılmalıdır.

Ya ilk gebeliğinde düşük yaşayan veya düşük endişesi yaşayan kadınlarda ne yapılmalıdır? Doktorlarımız bu durum için iki mucize ilaca sarılmaktadır: ASPİRİN ve PROGESTERON.

Aspirin ve düşükler
Aspirin tıpta çok uzun yıllardır kullanılan ve hergün yeni bir yararı ya da yan etkisi keşfedilen değişik bir ilaçtır. Herhalde tıp alanında aspirin kadar çok araştırılan bir başka ilaç yoktur. Son günlerde aspirini popüler yapan bir başka özelliği de gebelik kayıpları üzerinde olan etkisidir.

Aspirin sadece bir ağrı kesici, iltihap giderici ve ateş düşürücü değildir. Aynı zamanda kanın pıhtılaşma sistemi üzerinde de etkileri vardır. Halk arasında "kanı sulandırıcı" şeklinde tellaffuz edilen bu etki ağrı giderici dozundan çok daha düşük dozlarda da ortaya çıkmaktadır. Kanın pıhtılaşmasını engelleyen bu etkiyi sağlamak amacıyla piyasada bulunan ürünler genelde bebe aspirini olarak tanımlanmaktadır.

1970'li yılların sonuna kadar düşük doz aspirin sadece anjina, inme, kalp krizi, serebrovasküler olaylar (beyin damarları ile ilgili olaylar) ve bazı gebelik dışı hastalıkların tedavisinde kullanılmakta ve genelde gebelik sırasında kullanımından kaçınılması gereken bir ilaç olarak kabul edilmekteydi.

Gebelik ile ilgilenen tıp branşı olan obstetrik alanındaki gelişmeler özellikle tekrarlayan düşük olgularının bazılarında altta yatan nedenin antifosfolipid sendrom (aPL) olarak tanımlanan bir bozukluk olabileceğini ortaya koymuştur. Bu sendromda kanın pıhtılaşma mekanizması bozularak kılcal damarlar içinde mikroskopik pıhtılar oluşmakta ve gelişmekte olan bebeğe giden kan akımını azaltarak düşüğe neden olabilmektedir. Ayrıca gebelik toksemisi ya da zehirlenmesi olarak da bilinen prekelempsinin de oluş mekanizmalarından birisi antifosfolipid sendromdur.

Bu bulgunun ortaya konması acaba erken gebelikte kanın pıhtılaşmasını engelleyen ilaçların verilmesi düşükleri engelleyebilir mi sorusunu gündeme getirmiştir. Gerçekten de yapılan araştırmalar antifosfolipid sendrom varlığında düşük doz aspirin ve heparin gibi kanın pıhtılaşmasını önleyen ilaçların gebelikler üzerinde çok olumlu sonuç verdiğini ve %70'ler civarında canlı doğum oranlarının elde edildiğini oryaya koymuştur. Bu bilimsel kanıtların sonucunda günümüzde antifosfolipid sendromu ve gebelik varlığında klasik tedavi aspirin ve heparindir

Peki ya antifosfolipid sendrom yoksa? İşte bu noktada ilaç suistimali sorunu ortaya çıkmaktadır.

Daha önceden düşük yapmış kadınlara sonraki gebeliklerinde doktorlarının aspirin vermesi ve bu sayede kadının düşük yapmadan sağlıklı bir bebek doğurması kulaktan kulağa çok hızlı bir şekilde yayılmakta ve gebelikte aspirin tedavisi neredeyse rutin hale gelmektedir. Bu durum tüm dünyada söz konusu olmakla birlikte ülkemizde daha fazla suistimal edilmektedir. Bu suistmalde sadece doktorların değil onları bu uygulamaya iten kadınların da payı vardır.

Hatta durum o boyuta gelmiştir ki gebelik testi pozitif çıkan ya da adet gecikmesi ile doktora başvuran ve gebelik saptanan her hastaya vitamin gibi aspirin rutin olarak başlanmaktadır ve bu moda maalesef giderek yayılmaktadır.

Bu konu üzerinde dünyada yapılmış en geniş kapsamlı çalışma olan CLASP (Collaborative Low-dose Aspirin Study in Pregnancy) ve onu takip eden araştırmalardan çıkan sonuç bu tür bir uygulamanın gebeliğin seyri üzerinde herhangi bir olumlu etkisinin olmadığıdır. CLASP çalışması bilimsel alanda bu konudaki en güvenilir çalışma olarak kabul edilmektedir.

Günümüzde Amerika Birleşk Devleteri başta olmak üzere pekçok gelişmiş ülkedeki bilimsel ve resmi derneklerin bu konudaki ortak yorumu ve önerisi şu şekildedir:

"Düşüğü, preeklempsiyi ve rahim içi gelişme geriliğini engellemek amacıyla gebe kadınlara rutin aspirin kullanılmalarını önermeyi destekleyecek yeterli bilimsel kanıt yoktur."

Üstelik bu uygulamanın uzun dönem etkileri konusunda da elimizde yeterli veri yoktur. 2003 yılı Ağustos ayında British Medical Journal'de yayınlanan bir araştırmada gebeliğin erken dönemlerinde aralarında aspirinin de bulunduğu bazı ağrıkesicilerin kullanılması durumunda düşük riskinin arttığı ileri sürülmektedir.

Dahası Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi (Centers for Disease Control and Prevention ) daha önceden düşük öyküsü olmayan ve aPL saptanmayan ve düşüğü önlemek amacı ile aspirin ve heparin kullanan 38 yaşında bir kadının 9. gebelik haftasında öldüğünü bildirmiştir. Merkez bu olayın gebelikte aspirin kullanımı ile ilgili ilk ölüm olgusu olduğunu belirtmektedir.

Bugüne kadar yapılmış 42 çalışmanın sonuçlarını birarada değerlendiren bir başka analizde ise preklempsinin önlenmesi amacı ile aspirin kullanımının hafif bir yarar sağlayabileceği ancak hangi kadınlarda bu yararın görüldüğü, tedaviye hangi dozda ve ne zaman başlanması gerektiği konusunda bir karar verebilmek için daha fazla araştırmaya gerek duyulduğu belirtilmektedir.

Benzer bir başka araştırmada da preeklemspi açısından orta derecede risk grubunda olan 583 kadına gebelikleri boyunca günde 50 miligram aspirin verilmiş, 523 hastaya ise herhangi bir tedavi uygulanmamıştır. Sonuçlar incelendiğinde aspirin kullanan ve kullanmayan kadınlarda düşük, ölü doğum, bebek ölümü, ortalama doğum ağırlığı, düşük doğum ağırlıklı bebek ve erken doğum oranları arasında hiçbir fark saptanmadığı ortaya konmuştur.

Progesteron ve düşükler
En son söylenmesi gerekeni ilk başta söyleyelim. Progesteron düşüğü engellemez !

Progesteron yumurtlamadan hemen sonra yumurtalıklardan salgılanan ve rahimin içini döşeyen endometrium tabakasının desteklenmesini sağlayan bir hormondur. Erken gebelikte eğer yumurtalıktan bu hormonu salgılayan kısım (korpus luteum) çıkartılırsa gebelik düşük ile sonuçlanır. Adet siklusunun ikinci yarısında progesteronun yetersiz salgılanması Luetal Faz yetmezliği olarak adlandırılır. Ancak bu durumun tanısı ve tedavi gerektirip gerektirmediği konusunda şüpheler vardır ve bilimsel alanda fikir birliği sağlanamamıştır.

Özellikle tekrarlayan düşüklerde kan progesteron düzeylerinin düşük bulunması dışarıdan verilecek progesteron desteği ile gebeliğin devam ettirilebileceği fikrini doğurmuştur. Geçmişte kabul gören bu tedavi yaklaşımı yapılan araştırmalar sonucu geçerliliğini yitirmiştir.

Oysa hala daha özelllikle ükemizde gebelik sırasında erken dönemde kanama ortaya çıktığında progesteron vermek doktorlar arasında yaygın bir uygulamadır. Bu uygulamanın hiçbir bilimsel geçerliliği yoktur.

Gebeliğin seyri sırasında kanama ortaya çıktığında eğer ultrasonda canlı yani kalp atışları olan bir embryo görülebiliyorsa bu gebeliğin düşük olmaksızın devam etme olasılığı %90-96 arasında değişmektedir.

Bebek kalp atımı saptandığında haftalara göre gebeliğin devam etme olasılığı şu şekildedir.

Gebelik haftası Kanama varsa Kanama yoksa
< 6 hafta %67 %84
7-9 hafta %90 %95
9-11 hafta %96 %98
Bir başka deyişle 7 haftada kanama görülür ve düşük tehdidi ortaya çıkarsa bu gebelik %90 sorunsuz devam edecektir. Kanamayı görür görmez progesteron başlamak bu oranı daha da arttırmaz.

Erken gebelikte kan progesteronun düşük olması bir sebepten çok sonuçtur. Yani bu gebelik progesteron azlığından dolayı kötü değildir. Gebelik başarısız olduğu için progesteron düşüktür.

Düşüklerin önlenmesi amacıyla progesteron kullanımı ile ilgili son 30 yıl içinde yapılmış olan araştırmaların sonuçlarını bir arada değerlendiren bir çalışmada bu tedavi yaklaşımın gebeliğin seyri üzerinde herhangi bir olumlu etkisinin olmadığı gösterilmiştir. Üstelik sentetik progesteron kullanımının yenidoğanlarda solunum sıkıntısına ve erkek bebeklerde hipospadias adı verilen ve penis deliğinin tam uçta değil penis üzerinde başka bir bölgede olması şeklinde açıklanabilecek bir anomaliye neden olabileceğini düşündüren bulgular vardır. Doğal progesteronlarda ise bu tür bir etki gözlenmemiştir

İngiliz Kraliyet Jinekoloji ve Obstetrik Birliği, tekrarlayan düşükler ile ilgili Mayıs 2003'de yayınladığı kılavuzda düşüğü önlemek amacı ile progesteron kullanımının hiçbir olumlu etkisinin olmadığını belirtmekte, ve bu uygulamanın sürdürülmesi için elde hiçbir bilimsel kanıtın olmadığını bildirmektedir. Tüp bebek uygulamaları ise farklı bir durum arz etmektedir ve bu önerilerin dışındadır.

Bununla birlikte son yapılan araştırmalar progesteronun düşükleri önlememekle birlikte erken doğumun engellenmesinde önemli rol oynayabileceğini göstermektedir.

Sonuç
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) aspirini gebelik sırasında düşük dozlarda (günlük 150 miligramın altında) C, standart dozlarda ise D kategorisine sokmaktadır. Progesteron ise B kategorisindedir.

Gebelikte hiçbir ilaç yarar potasiyeli zarar potansiyelinden fazla olmadıkça, bir başka deyişle mecbur olmadıkça kullanılmamalıdır.

Günümüzde klinik çalışmalarımız sırasında hiçbir öyküsü ya da risk faktörü olmadığı halde hamilelere "düşük yapma ya da prekelempsi gelişmesin" diye aspirin ya da progesteron başlandığına şahit oluyoruz. Bundan daha sık karşılaştığımız bir uygulama ise hafif bir kanama varlığında bile progesteron verilmesi. Oysa ultrasonda bebeğin kalp atımlarının görülmesi %90-96 bu gebeliğin kanamaya rağmen düşük ile sonuçlanmayacağını bize gösteriyor.

Peki doktorlar neden hala daha gerek olmadığı durumlarda bile bu ilaçları reçete etmeye devam ediyorlar?

Bugüne kadar yapılmış olan çalışmaların söz edilen ilaçların bazı olası yararlarını saptayamadığını düşünüyor ve progesteron ve aspirin kullanımından doğacak olan riskin az olmasına güveniyor olabilirler.
Elde hastaya öneribilecek tedavi alternatifi olmadığı için bu şekilde davranarak kendilerini rahatlatıyor olabilirler.
Bilimsel yayınları izlemedikleri ve kanıta dayalı tıp yaklaşımlarından habersiz oldukları için geleneksel uygulamalarını devam ettiriyor olabilirler.
Hastaların yapılacak birşeyler olmalı baskısına veya düşük sonrası yaşadıkları depresyonun sonucunda birşeylerin işe yarayabileceği ümidine yenik düşüyor olabilirler.
Nedeni ne olursa olsun bilimsellikten uzak bu tedavi yaklaşımları Hipokrat'tan beri tıbbın temel felsefesi olan "önce zarar verme" ilkesine tamamen ters uygulamalardır.

Dr. Alper Mumcu



KAYNAKLAR

CLASP (Collaborative Low-dose Aspirin Study in Pregnancy) Collaborative Group. CLASP: a randomised trial of low-dose aspirin for the prevention and treatment of pre-eclampsia among 9364 pregnant women. Lancet 1994;343:619-629.
da Fonseca EB, Bittar RE, Carvalho MH, Zugaib M. Prophylactic administration of progesterone by vaginal suppository to reduce the incidence of spontaneous preterm birth in women at increased risk: a randomized placebo-controlled double-blind study. Am J Obstet Gynecol. 2003 Feb;188(2):419-24
Daya S. Efficacy of progesterone support for pregnancy in women with recurrent miscarriage. A meta-analysis of controlled trials. Br J Obstet Gynaecol 1989 Mar 96:275-80
Italian Study of Aspirin In Pregnancy. Low-Dose Aspirin in Prevention and Treatment of Intrauterine Growth Retardation and Pregnancy-Induced Hypertension. Lancet. 1993 Feb 13. 341(8842). pp 396-400.
Karamardian LM, Grimes DA. Luteal phase deficiency: effect of treatment on pregnancy rates. Am J Obstet Gynecol 1992 Nov 167:1391-8
Knight M, Duley L, Henderson-Smart DJ, King JF. Antiplatelet agents for preventing and treating pre-eclampsia (Cochrane Review). In: The Cochrane Library, Issue 3, 2003. Oxford: Update Software
Li DK, Liu L, Odouli R. Exposure to non-steroidal anti-inflammatory drugs during pregnancy and risk of miscarriage: population based cohort study.BMJ 2003 Aug 16 327:7411 368
Marzetti L, Boni T, Fazzio M, Giobbe M. Current role of progesterone therapy in the prevention of spontaneous abortion and in the treatment of threatened abortion Minerva Ginecol 2000 Dec 52:515-9
Pregnancy-Related Death Associated with Heparin and Aspirin Treatment for Infertility, 1996 Pregnancy-Related Death Associated with Heparin and Aspirin Treatment for Infertility, 1996
Queenan JT, Hobbins JC (eds): Protocols for High-Risk Pregnancies, 3rd ed. Boston, Blackwell Science, 1996
Rotchell YE, Cruickshank JK, Gay MP, Griffiths J, Stewart A, Farrell B, Ayers S, Hennis A, Grant A, Duley L, Collins R. Barbados Low Dose Aspirin Study in Pregnancy (BLASP): a randomised trial for the prevention of pre-eclampsia and its complications.Br J Obstet Gynaecol. 1998 Mar;105(3):286-92
Royal College of Obstetricians and Gynecologists (RCOG). The Investigation and Treatment of Couples with Recurrent Miscarriage (17) - May 2003
Drugs in Pregnancy and Breastfeeding
404 Error Page
 
ayy bende böle bi gerildim ...hemen dr bulmalıyım.gideyim konuşayım anlatayım herşeyi ona göre bi baksın nedir ne değildir.
 
canım benim sonucunu yarınmı alcan.hadi bakalım inşalalh bişey cıkmıcak sonucunda..

bakalım kayınbabamın raporu hazırsa yarın onu almaya gidecez o nedenle patolojiyide alacaz...olmadı pazartesi artık...paylaştıgın yazıdada yazıo patoloji düşük nedenini belli etmez falan die....alsamda napcam bilmiom wallaa...hayırlısı hakkımızda....
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…