sizce sevgilim cahil mi :(

2,5 sene önce konu sahibinin ilişki kriterleri farklıdır, beni sevsin, eğlenelim diyordur o yüzden bunca zaman anlaşabilmiştir ama şimdi ben kendim artık büyüyorum, bir meslek sahibi olacağım, geleceğimi kuracağım, hayatımdaki adam geleceğim için ne kadar doğru diyor olamaz mı? Siz sanki 30 ların ortalarında nişanlı çiftten birinin durup dururken ya sen de çarpım tablosu bilmiyorsun biz yapamayız demiş gibi bir tepki veriyorsunuz.
Sevgililik iyidir güzeldir, heyecanlıdır ama iş geleceğe döküleceği vakite kadar resmi bir şey de değildir.
 
Birsey diyecegim bugunlerde yanlis anlasilacak ondan korkuyorum. Bu ogretmenlerin asker ve polis veya asker polislerin ogretmen hemsire memurun memurla evlenme istekleri kriterleri ne zaman bitecek bilmiyorum. Esim asker hicbir ozel gunumu kutlamaz. İnce detaylara asla girmez.ev islerinde yardim etmez (kavga gurultu eskiye nazaran biraz yolaldim)
Lojmanlardayiz bircok genelinin dusuncesi ayni. Memurlada evlenseler istiyolarki evde isi kadin yapsin temizlesim yemegide yapsin cocugada baksin. Kendi psikolojileri hep pert hep o yuzden hep sessizlik dinlenmek ve yatmak istiyorlar. Tatildede ailelerinden hep uzakta gorev yaptiklari icin hep aileleriyle gecirmek istiyorlar aliyorlar colugu cocugu karisini köylerine goturuyorlar. Annenizin baska merak ettigi birsey varmi yada cevrenizin ben bu konuda aydinlatayim.
 
Çok haklısınız kendi hayatımı dinler gibi oldum. Benimde babam asker ve sizin eşiniz konusunda anlattıklarınızın aynısı hatta daha beter. Ben erkek arkadaşımın karakterinden bana olan davranışlarından çok memnunum zaten sorunsuz giden bir ilişkimiz var gayette ince düşünceli bazen benim unuttuğum detayları bile unutmaz sağ olsun. Ama işte dediğiniz gibi nedense hep bi öğretmen-asker ya da işte hemşire-polis evlilikleri kabul görüyor çevrece. Ben bunu doğru buluyorum demiyorum zaten ama ailem hep benden daha iyi kazanan biriyle bir evlilik yapmamın daha doğru olduğu görüşünde. Zor meseleler cidden.
 
eee bu tür kitapları okuyup siyasetle ilgileniyor denmez ki. siyaset dedikodusu seviyor diyelim.

alfabeyi nasıl bilmiyor ben halen daha orada kaldım
İlgileniyordan kastım seviyor. Mesela bir film ya da dizi izlemek yerine açıp siyaset programlarını ya da her görüşten farklı siyasetçilerin konuşmalarını falan izlemeyi tercih ediyor.

Dediğim gibi bende çok şaşkınım okumasında yazmasında cümle kurmasında bir sıkıntı yok gayet kendini ifade edebilen birisi. Hatta şiir defteri bile var şiirler yazar sever böyle şeylerle uğraşmayı. Alfabe kaç harf deyince 26 mıydı demesi beni de şaşırttı. Ama burdan okuduklarıma göre öyle bir anda sorunca hemen aklına gelmemesi alfabe bilmediğini göstermezmiş.
 
Beni anladığınız için teşekkür ederim. Dediğim gibi kendisiyle hiçbir problemimiz veya can sıkıcı olaylarımız olmadığı için ayrılmayı yarı yolda bırakmayı falan düşünmedim. Mesleğini de sorun etmedim. Ama artık kendim de meslek hayatına atıldıktan sonra artık ciddi adımlar atılması gerekeceğinden şimdiden annemle paylaştım hayatımda biri var diye. Annem mesleği daha düzgün biriyle olmamın daha iyi olacağını söyledi şimdi sorun gibi gelmese de ilerde iki tarafında sorun edebileceğini anlattı. Bende bunlara kulak tıkamak yerine üstünde düşünmeye karar verdim hepsi bu. Sevgilimi tabii ki küçük gördüğüm yok.
 
Emin olun bilmeyen bir sürü üniversite mezunu var. İş okul değil aslında, bunu anlamıyorsunuz. Bizim memlekette şu algı var. Dört yıl bilmem hangi anadolu şehrinin bilmem hangi bölümünde okuduğunda kendini toplumda üstün görmek. Dediğim gibi üniversite kültürü, imkanı olan, büyük şehirlerde yer alan toplasan 20 -30 üniversite dışında üniversitede yok. Oralarda da ancak kendin gayretli olursan entelektüel olarak biraz gelişebilirsin. Burada arkadaşlar öyle bir yazmış ki üniversite bitirme yen cahil, ne konuşacaksın bilmem ne, konu sahibi iki senedir konuşuyormuş zaten sıkılmadan, tek derdi meslek etiketi ve para. Siz cehaleti çarpım tablosunda arayabilirsiniz ben aramıyorum. Çarpım tablosunu ezbere değil, ritmik sayma ile öğrendiği için tak diye söyleyemeyen, ancak türev integral çözebilen okul arkadaşım vardı benim. Adam araba motoru tamir edebildiği ne göre kafası çalışmayan biri değildir. Cehalet dediğiniz şey medeni olmamaktır. Bazıları tuvalet alışkanlığını falan üniversiteye bağlamış inanın ona çoook güldüm. Zira hayatımda gördüğüm en pis tuvaletler ve banyoları üniversite okul ve yurt tuvaletlerinde gördüm. Zavallı temizlikçiler telef oluyordu o pislikleri temizlemek için. Ya da kahveye gider falan diyen arkadaşlar, il ve ilçelerdeki tıklım tıklım dolu öğretmen ve polis evi lokalinde devlet destekli çay kahve içip, kağıt ve okey oynayınca daha entelektüel olmuyorsunuz bilin yani. Ülkede hiç olmadığı kadar çok üniversite mezunu var, ancak gidilen filmler, izlenen diziler, popüler olan müzik kalitesi, kitap okuma ve sanat dallarına ilgi oranları ortada. Müzelere bile en fazla yabancılar gidiyor ya. Para tek etken diyeceğim ama maç yayını satış oranlarına, kozmetik ve kıyafet satış miktarlarına baktığında bizim üniversite mezunu arkadaşların harcama önceliklerini bile belli ediyor, entelektüel olmadığımızı. Kitap pahalı tiyatro pahalı tamamda bunu eleştiren kadınların kozmetik çantalarında birbirine benzer renkte her biri bir kitap tiyatro sinema bileti parası olan 10 tane ruj var mesela. Erkeklerin bir saati ile 20 kitap alınır. Bir o kadar sinemaya gidilir. Şunu kabul edin bizim millette üniversite mezunu ile lise mezunu arasında kültürel ve entelektüel olarak birbirinden anan aman farklar yok. Diplama sadece buradaki arkadaşların yaptığı gibi bazılarına üstünlük taslama aracı olarak kullanıyor.
Zaten üniversite eğitimi meslek eğitimidir.enteleküel alt yapın yoksa bir işe yaramaz, varsa iyi bir üniversiteye gidip büyük şehire gittiğin için imkanların artar o kadar. Zira bu merak ve algıda üniversite de değil lisede gelişir. Diploma kişiye diğer kişileri küçümseme ezme hakkı asla vermez ki böyle yapmak asıl cehalet. Mesleğe saygıyı maaşa bağlamak, toplumu sınıflara bölmek, kendi refah koşulları maaşları iyileşsin diye her sosyal platformda bağırırken, kendi mesleğine imtiyaz beklerken hizmet sektöründe çalışan insanlar, üç kuruşa sigorta olmadan çalışmak istemedi diye sömürücü yazmak asıl cehalet.
Cehalet aslında diploma ile ölçülen bir kavram da değil. Kişi okuma-yazma biliyorsa, hayatını idame ettirecek kadar aritmetik bilgisi varsa, toplum kurallarına uyuyor, hayvanlara, kadınlara saygılı davranabiliyor ise en önemlisi haddini bilip, karşısındakine insan olarak saygı duyabiliyor ise isterse ilkokul mezunu olsun cahil değildir. Kimsede ona cahil deme haddine sahip değildir.
Kaldı ki bir kadın iki buçuk sene bir adamla sıkılmadan sohbet ediyorsa, eğitim farkı sorun olmamışsa ve bu sadece başkaları ilişkiyi öğrendiğinde yapılan yorumlar üzerinde etiket ve maaş farkından kaynaklı bir kaygı ise burada ikisi arasında entelektüel ve kültür seviyesi olarak çok da farklı değildir.
 
Çünkü memurların tayin sorunu var. Evleneceği insan da memur olunca hoppidi hoppidi birlikte gidiyorlar. Bir taraf özel sektörde çalışınca şehir değiştirmek o kadar kolay olmuyor. Benim eşim Türkiyede sadece 3 ilde çalışabiliyor mesela. Devlete atanmayı hiç düşünmedim o yüzden.

Her asker de sizin eşiniz ya da çevreniz gibi değil. Benim kuzenim asker, eşi öğretmen. Hatun tatil olduğu anda çocukları alır yazlığa gider, eşi de hafta sonları yanlarına gider. Çocuk bakımından ev işine kadar iş bölümü yaparlar.
 
Siz ya kendi eleştirdiğiniz üniversite mezunu olduğu halde okuduğunu bile anlamayan birisiniz ya da üniversite okumadığınız için kişisel nedenlerle lise mezunlarıyla üniversite mezunlarının hepsini genelleyip cehaletlerini eşit gören birisiniz.

Neredeyse her hafta tiyatroya gidiyorum. Tiyatrolar hep tamamen dolu. Bilet bulmakta zorlanıyorum resmen. Madem toplum komple cahil bu biletleri bitirenler kimler?
Herkes kendisi için en iyisini ister. Doğduğu hayatı seçemez ama eğitimiyle, kariyeriyle, hayatına aldığı insanlarla yaptığı seçimlerle hayatını yönlendirebilir. Bu şekilde de çevremizde kendi istediğimiz kültürden insanlar olur.
Sizin çevrenizdeki insanlar demekki kozmetiği, giyimi kuşamı kültürden öne tutan bir çevre.

Bazı doğru fikirleriniz var ama kendinizi körü körüne savunmak için yazılanları okumadan cevap veriyorsunuz gibi. Zaten burada çoğu kişi üniversite okumak cehaleti alır demiyor. Lise mezunu biri kendini geliştirebilir olduğu gibi üniversite mezunu da dümdüz gelip gitmiştir ne uzar ne kısalır.
Konu sahibinin durumunda adam alfabeye bile aman ne işime yarayacak sanki diye küçümseyerek cevap veriyor. Bilmiyorum diyip bunun utancını yaşamak yerine üste çıkıyor. Adama teknik bir soru sormuş değil bu kişi. Bilmediği basit bir konu üzerinden üste çıkan insan cahildir.
Evet hepimiz hayatımızdaki insan da olsun kendimiz de olsun iyi paralar kazanalım ister. Ama kendi tamirhanesi olur, çok para kazanır, bilmem ne kişisi lise mezunu ama çok kazanıyor demek bu kişilerin entellektüel bilgisini göstermez.
 
cikolataulkesi aynı içerikle başka bir konu daha açmış, 2 konunuzun birleştirilmesini istemişsiniz, gece size açıklama yapacaktım ki bağlantı koptu bir daha da giriş yapamadım.
Konular birleştirilmez çünkü birleştirme işlemi teknik sorunlara sebep oluyor, bir konunuzda gelişmeler olduğunda lütfen başka konu açmak yerine aktif konunuzda yazın.
 
Evet öyle yapsaydım keşke. Teşekkür ederim bundan sonra dikkat edeceğim.
 
öğretmenlerin halı ortada.
kimse beni bu ülke öğretmenlerinin kaliteli olduğuna inandıramaz , kısır bir tartışmaya girmek istemiyorum.
iyi forumlar
Şu forumda bile zehir gibi bir sürü öğretmen arkadaşımız var. Vizyonsuzluk vs meslekten bağımsız yani, kişi doktorda olsa mühendiste olsa farketmez diye düşünüyorum.
 
Yada çocuk yetiştirmek sadece parayla olmuyor. Vizyonu para olanlar bunu anlayamıyor bence. Mesela çocuk okul çağına geldiğinde çocuğunu sinemaya götürmek yerine evde açarız filmi yaa diyebilir. Yada çocuk kitaba para harcadığında alfabedeki harfi bilmeyen adam nasıl bakar acaba?
Yada çocuk kurslara, atölyelere; ücretli etkinliklere gitmek istediğinde ne diyecek bunlar da önemlid
Yada yaz tatilinde otele deniz kenarında bir eve para harcamak isteyecek mi mesela?
Benim ailem eğitimli eşimin ailesi eğitimli değil. Ben inanılmaz fark görüyorum eşimle kendimin yetiştirilmesinde. Eşimin ailesi asla dışarda yemek yemez mesela. Dışarda yenen bir yemek için öf bu paraya kaç kilo et alırdık diye bakıyorlar. Oğlum piyano kursuna, yüzmeye, basketbola gidiyor mesela onlara göre fuzuli masraf. Zaten özel okula gidiyor ekstra harcayacaksanız devlete alın olarak bakıyorlar.
Bu vizyon meselesini anlamak istemiyorlar ne yazık ki.
Konu sahibi bunları da düşün. Yaz tatilinde mesela çocuğu böyle etkinliklere tatillere mi götürür yoksa köye yollarız masraf çıkarma mı der mesela. Bunlar da önemli
 
Benim okuduğum bölümün bir önemi yok. Merak ediyorsanız İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. 15 seneden fazla meslek geçmişim var. Akademik ve mesleki kariyerim sizi tatmin etti ise devam edeyim. Öncelikle tiyatro izleme oranlarında bırakın Avrupa ülkelerini, bilet satışlarının nüfusa oranına baktığında bundan 50 yıl öncesinin Türkiye'sinin bile yakınından geçmiyor. O zaman üniversiteli oranı bunun onda biri bile değildi. Üstelik günümüzde perdeye konan oyunların bir çoğu da popüler kültür gösterisinden ileri gitmiyor, onlarda sadece üç büyük şehire sıkışmış durumda. Üç büyük kent dışında adam gibi özel tiyatro bir iki il dışında yok. Kurulan özel tiyatrolar borçları yüzünden batıyor, birçok köklü özel tiyatro bile kepenk kapatmış. Başrol popüler değilse kimse oyunun içeriğine oyuncuların eğitimine bakmıyor. Veriler ile konuşmak gerekirse Türkiye'de resmi rakamlara göre 12 milyon üniversite mezunu var. Yıllık tiyatro bileti satışı ortalama bir milyona civarı anca zorlama ile. Mezunların yarısı işsiz ya da dar gelirli diyelim geriye kalıyor, 6 milyon ve bunun yaklaşık 1, 5 milyonu memur. Buradan çıkan sonuca göre ayda en az bir oyuna giden küçük azınlık düzenli tiyatro izleyicisini ya da üniversite mezunu olmayan tiyatro izleyicisini görmezden gelsek bile Türkiye'de gelir sahibi her 6 kişiden 5 tanesi yıllık bütçesinden bir tane bile tiyatro biletine vermemiş. Kitap oranlarında bu durum daha vahim. Türkiye'de kişi başına kitap okuma süresi bir dakika ve ülkede kişi başına düşen kitap sayısında zaten rezalet olmakla birlikte, kitapların%80 e yakını aşk ya da din kitapları.En fazla okuma oranı inanmayacaksınız ama ilk ve orta öğretim yaş grubunda Avrupa ile kıyaslama yapılmayacak kadar geride olduğumuz gibi birçok asya ülkesinden bile gerideyiz. Bunlar gizli bilgi değil açın interneti görürsünüz
Konuya verilen cevaplara gelecek olursak. Çarpım tablosuna anında cevap vermemek cahillik olarak algılayıp ne yapacaksın cahille üniversite mezunu asker polis bul diyen, eğitimci olduğunu söyleyerek o adamla evlenirsen çocuğun işçi çocuğu ile arkadaş olur diyecek kadar ileri giden arkadaşlar oldu. Bir iki arkadaş dışında kimse ya sen kitap okuyor dedin hangi türde okuyor, iki sene içinde sana nasıl davrandı, senin zevklerine, çevrene bakışı nasıl, saygısızlığı var mı, film tiyatro gibi etkinliklere gidiyor mu ya da bütçe ayırmaya nasıl bakıyor diye sormadı ya. Bir başladı lise mezunu, çarpma işlemine de cevap verememiş cahil.
Bu mu yani eğitimli kültürlü insan bakış açısı? Bence konu sahibinin yaptığı gibi kaç yıllık sevgilisini sözlü yapar dibi soru sormak zaten kötü hissettiren kötü bir durum, o an için stres olmuş, kızmış heyecan yapmış bile olabilir. Ancak ona rağmen şakaya vurup konu sahibinin kalbini kırmamış ise adam zaten memleketteki birçok üniversite mezunu adamdan daha medeni bir davranış sergilemiş bana kalırsa.
Üstelik konu sahibine olumlu yorum yapanlarda başladılar cahil övüyorsunuz, diye. Cehalet güzelliyormuşuz.Övmek dedikleri de sen bu adamla iki yıl zaman geçirilip sohbetinden konuştuklarından zevk almışsan ve tek sıkıntı milletin adamın mesleğine laf etmesi ise senin entelektüel seviyen ile o adam arasında uçurum yoktur demektir cevabı. Altı aylık flört değil sonuçta. Yetişkin 25 yaşında iki insanın iki senelik ilişkisinde aman aman entelektüel farklar olsa zaten çoktan kavga konusu olmuştu. Neyse ben sıkıldım artık cidden. Çok sevdiğim bir laf vardır. Sen ne anlatırsan anlat anlattığın karşındakinin anladığı kadardır diye bu konuda buna döndü.
. Buradaki arkadaşlar diplomanın sizi entelektüel yaptığına, lise mezunu insandan üstün olduğunuza inanmaya devam edin. Hatta daha da ileri giderek ben nasıl bir öğretmen olarak bir inşaat ustası ya da bilmem kaç yıllık deneyimi olan 15 senelik işçi ile onun mesai günlük saatinin yarısı kadar çalışıp, onun iki katı kadar fazla hafta tatili yaparak aynı parayı alırım, en fazla parayı ben alayım, eve gelen bakıcı sigortasız asgari ücretin yarısına çalışsın diye bir sürü bakıcı konusu açıp, bir eğitimci olarak çocukları da bizim çocuklarımızla muhatap olmasın diye cevaplar vermeye devam edin.
 
Ya bu anlattıklarınızdan konu sahibine ne? Küçük şehirde okuyup kendini bir şey sananlarla konu sahibinin ne ilgisi var? Kitap okuma oranlarıyla konunun alakası nedir?
Kadın diyor ki ben üniversite bitirdim sevgilim bitirmedi. Ama takıldığı nokta bu da değil. Adam çarpım tablosunu geçtim alfabedeki harf sayısını bilmiyor. Benim 78 yaşında anneannem biliyor bunları.
Evlilik ciddi bir husus. Sevgililik gibi bir şey değil. Adamın en basit konularda dahi bilgisinin olmaması ileride sorun yaratır mı diye soruyor siz olayı nerelere getirmişsiniz. Öğretmenliği küçümsemek nasıl bir kafa onu da anlamadım.
 
Evet tam olarak merak ettiğim buydu. Konu baya genişledi nerelere vardı valla bende şaşkınım. Teşekkürler beni anladığınız için. :)
 
Garip bir konu bende öğretmenim eşim bilgisayar tamircisi neyse hiç böyle hissetmedim açıkçası kendimle onun arasında bunu görmedim hatta ben öğretmenliği bırakıp esnaf oldum eşimden kat kat fazla kazanan biriyim bu şeyleri hiç sorun etmedim bence sen yakistiramiyosun yanına ondan böyledusunuyorsun ayrıca cahil olsa ne olur bilgili biriyle mutlu olma garantisini kim veriyor allah esin hayırlısını nasip etsin
 
Dünyadaki tek avukat hanımefendi çünkü, başka herkes öğretmen parçası ya da küçükken öğretmenden dayak yemiş
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…