- 22 Mart 2015
- 37.079
- 184.491
- 38
-
- Konu Sahibi Idrakyollariiltihabi
- #61
Oğlumun henüz bir teşhisi yok ama yakın zamanda tekrar kontrole götüreceğim. İnanın beni o kadar yoruyor ki, bir de ailemin evinde çok daha fazla yıpranıyorum. Ama onlara sorsan ben bencilim. İlgilenmiyorum onlarla. Sık gitmiyorum kendimi ve oğlumu düşünüyorum vs. Asla kabul etmezler yaptıklarını. Ben yanlış düşünüyor olurum.
bende senin anlattıklarında kendimi gördüm. annem üzülmesin annem kırılmasın diye hep üzülen ben oldum eşimi üzen ben oldum aile huzurumuzu kaçıran ben oldum. sonra dedim ki düzelen birşey yok bu hep böyle devam ediyor. ben üzülüyorum diye üzülen bi annem yok. aynı senin dediğin gibi buradan birşey çıkmaz dedim. ama asla kabullenemedim, kabullenemiyorum. eziyet edilen arada kalan gurbet çeken yorulan koşturan yıpranan benim ama her defasında memnun olmayan onlar. neyse.SevgiliIdrakyollariiltihabi
Senin durumunda da çocuğunla beraber otobüs yolcuğu yapman, ailende uzun zaman kalmak uğruna eşinle aranızın gerilmesi, annenin isteklerini karşılamak için maddi durumunu zorlaman gibi birçok iyi niyetli fedakarlık içeren hareket var ama karşılığında sürekli şikayet eden bi aile. Buradan bişey çıkmaz, ben kabullendim sen de denemelisin onlar düzelmeyecek.
Ailen hiç eşini sevmeyecek, onun için içindeki hırsı senden çıkaracaklar. Benim babam da böyle. Bir açık bulsam da neresinden laf söylesem diye uğraşır :) asla yakıştırmaz bana. Hemen en küçük hoşuna gitmeyen harekette suratı düşer, eşim dünyanın en kötü insanı olur. Ona bişey yapamadığından sözleriyle davranışlarıyla bana eziyet eder.
Ben kabullendim ama çocuğumun kalbinin kırılmasına müsaade etmezdim.
Merhaba hanımlar
Bu konuyu defalarca açmaya yeltenip her defasında "bencillik yapıyorsun idrak" diyerek göndermekten vazgeçtim. Ancak artık sahurda bile acıların kadını modundan sıyrılamadığım için yazmak istedim.
Yaklaşık 7 ay önce ailemiz için çok büyük bir kayıp yaşandı. Benim dostumu, abimin eşini genç yaşında kaybettik. Hala acısını sindirebilmiş değiliz. Geride iki küçük yeğenimi bıraktı. Kuzularım ya kabullenmek istemiyorlar ya da farkında bile değiller. Küçüğü 3 yaşında onun haberi bile yok annesini kaybettiğinden. Ara ara neden hala hastaneden çıkmadığını soruyor bize... Neyse bu konuda hala konuşamıyorum. Asıl konuya geçeyim.
Yengemin vefatından sonra abim çocuklarla birlikte ailemin yanına taşındı. Böyle büyük bir acının ardından adapte olmakta zorlanıyor herkes. Elimden geldiğince destek olmaya çalışıyorum 2 saat uzaklıkta ikamet etmeme rağmen. Yol uzun, özel aracımız yok ve oğlum asla otobüste durmuyor. Dolayısıyla sık gidemezsem de gittiğimde en az beş gün kalıyorum ailemde.
Gel gelelim her gittiğimde berbat bir psikolojiyle geri dönüyorum. Oğlum iki buçuk yaşında ve inanılmaz hareketli bir çocuk. Ailem tarafından sıkça eleştiriliyor, uzaylı muamelesi görüyor. Önceleri duymazdan gelmeye çalışsam da yengemin ölümüyle birlikte yeğenlerime gösterilen (gayet normal ve olması gereken) alaka ile birlikte oğlum daha fazla dışlandı. Öyle ki yeğenlerim kıskanmasın diye asla oğlumu sevmez ve ilgilenmezler. Ben oğlumun temel ihtiyaçlarını karşılarken bile sürekli beni uyarırlar. "ilgilenme oğlunla yeğenlerin kıskanır. Onlarla ilgilen" şeklinde. Ki ben elimden geldiğince hassasiyet gösteriyorum. Yeğenlerim, benim de canlarım...
Ancak takdir edersiniz ki benim oğlum da küçük. Zaten ailem tarafından sürekli azarlanan ve ilgilenilmeyen bir çocuk. Bir de annesi olarak ben ilgilenmeyince daha da hırçınlaşıyor. Üzülüyorum haliyle... Babam sürekli kıyas yapar. Yeğenim kabul edilmeyecek ve uyarılması gereken bir hareket yaptığında "annesi yok onun yapsın" derken o esnada ufak bir yaramazlık yapan oğluma sert çıkış yapabiliyor. Bir yandan yeğenlerim için fazlasıyla üzülürken, öte yandan ailemin bu tutumu karşısında oraya gitmek dahi istemiyorum.
Gelelim beni günlerdir ağlatan son olaya. Ailemin oturduğu semte çok uzak olduğum için geçen hafta annem bana bir fikirle geldi. "kızım siz bir şekilde buraya gelin iftara. Sonra bizim arabayla dönersiniz gece. Kardeşin bir ara alır arabayı" dedi. Tamam dedim. Nihayetinde iftarı açıp o saatte 2 saatlik yolu toplu taşıma ile dönmek imkansız. Bir şekilde gitmek de çok zordu ancak eşimi zorla ikna ettim. Zor olan kısmı da, annem eşimin çalıştığı sektörle alakalı evine bir eşya istedi. Bizi maddi açıdan oldukça zorlasa da asla lafını etmedim. Ancak o eşyayı ve bir çocuğu toplu taşıma ile götürmek zulüm. Buna rağmen sırf annemin gönlü olsun diye eşimi zorla ikna ettim. Sırtımda taşırım gerekirse annem sevinsin dedim.
İftara gitmemize bir gün kala annem beni aradı. "kızım babanı biliyorsun huysuz. Arabayı almanıza izin vermedi. Ceza falan yazılır" dedi. Dinlemedim gerisini zaten. Ağladığımı anlamasın diye apar topar kapattım telefonu.
Babamın genel düşüncesi kız evlendikten sonra başka bir aileye ait olur şeklinde olduğu için, sindiremediğim bu fikrin böyle bir olayda karşıma yeniden çıkmasıyla patladım artık. İki oğlu arabasını kullanabilir ama ben kullanmam. Niye, çünkü ben artık başkasının eşiyim. Baba kanatları altında yaşamını sürdüren varlığım, kocanın kanatları altında devam ettirilmek üzere özenle teslim edildi. Oğlum da kocamın soyundan olduğu için zaten asla yeğenlerim kadar sevilmeyecek. Ufak bir not eşimi de sevmezler zaten.
Uzun bir süre oğluma yapılan muameleye göz yumdum yeğenlerime destek olmak için. Ancak artık kaldıramıyorum. Ne bana yapılanı, ne de oğluma davranışlarını. Bir yandan kendime "idrak bencillik yapma. Yeğenlerini düşün" diye kızarken, bir yandan da "ama sen annesin. Senin oğlun da küçük. Neden hor görülsün" diye üzülüyorum.
İnanın araba mevzusu beni çok kırsa da mevzu araba değil. Ben artık ailem yokmuş gibi hissediyorum. Yalnız kalmışım gibi.
Ben gerçekten çok üzgünüm. Yengemi çok severdim. Onun acısı ayrı. Yeğenlerime, abime ayrı üzülüyorum. Lakin içimden ailemin yanına gitmek gelmiyor. Bu kadar dışlanmaya, sen hep verici ol ama biz seni hiç sormayalım. Ne haldesin merak etmeyelim tavrına tahammül edemiyorum. Evet çok zor bir durumdalar. Evet acıları çok büyük. Evet alışmaları çok uzun zaman alacak. Ama benim yavrum da küçük yahu. Tamam sevmesinler, ilgilenmesinler ama en azından sürekli eleştirip kızmasınlar. Çok mu zor bu dengeyi sağlamak.
Lütfen bana akıl verin. Uzun oldu kusura bakmayın ama ben ne yapmam gerektiğini bilmiyorum artık. Daha yazmadığım onlarca olay var. Bu hale gelmeme tek bir olay sebep olmadı. Şimdilik bu kadarını bilmeniz kafi. Teşekkürler şimdiden.
Merhaba hanımlar
Bu konuyu defalarca açmaya yeltenip her defasında "bencillik yapıyorsun idrak" diyerek göndermekten vazgeçtim. Ancak artık sahurda bile acıların kadını modundan sıyrılamadığım için yazmak istedim.
Yaklaşık 7 ay önce ailemiz için çok büyük bir kayıp yaşandı. Benim dostumu, abimin eşini genç yaşında kaybettik. Hala acısını sindirebilmiş değiliz. Geride iki küçük yeğenimi bıraktı. Kuzularım ya kabullenmek istemiyorlar ya da farkında bile değiller. Küçüğü 3 yaşında onun haberi bile yok annesini kaybettiğinden. Ara ara neden hala hastaneden çıkmadığını soruyor bize... Neyse bu konuda hala konuşamıyorum. Asıl konuya geçeyim.
Yengemin vefatından sonra abim çocuklarla birlikte ailemin yanına taşındı. Böyle büyük bir acının ardından adapte olmakta zorlanıyor herkes. Elimden geldiğince destek olmaya çalışıyorum 2 saat uzaklıkta ikamet etmeme rağmen. Yol uzun, özel aracımız yok ve oğlum asla otobüste durmuyor. Dolayısıyla sık gidemezsem de gittiğimde en az beş gün kalıyorum ailemde.
Gel gelelim her gittiğimde berbat bir psikolojiyle geri dönüyorum. Oğlum iki buçuk yaşında ve inanılmaz hareketli bir çocuk. Ailem tarafından sıkça eleştiriliyor, uzaylı muamelesi görüyor. Önceleri duymazdan gelmeye çalışsam da yengemin ölümüyle birlikte yeğenlerime gösterilen (gayet normal ve olması gereken) alaka ile birlikte oğlum daha fazla dışlandı. Öyle ki yeğenlerim kıskanmasın diye asla oğlumu sevmez ve ilgilenmezler. Ben oğlumun temel ihtiyaçlarını karşılarken bile sürekli beni uyarırlar. "ilgilenme oğlunla yeğenlerin kıskanır. Onlarla ilgilen" şeklinde. Ki ben elimden geldiğince hassasiyet gösteriyorum. Yeğenlerim, benim de canlarım...
Ancak takdir edersiniz ki benim oğlum da küçük. Zaten ailem tarafından sürekli azarlanan ve ilgilenilmeyen bir çocuk. Bir de annesi olarak ben ilgilenmeyince daha da hırçınlaşıyor. Üzülüyorum haliyle... Babam sürekli kıyas yapar. Yeğenim kabul edilmeyecek ve uyarılması gereken bir hareket yaptığında "annesi yok onun yapsın" derken o esnada ufak bir yaramazlık yapan oğluma sert çıkış yapabiliyor. Bir yandan yeğenlerim için fazlasıyla üzülürken, öte yandan ailemin bu tutumu karşısında oraya gitmek dahi istemiyorum.
Gelelim beni günlerdir ağlatan son olaya. Ailemin oturduğu semte çok uzak olduğum için geçen hafta annem bana bir fikirle geldi. "kızım siz bir şekilde buraya gelin iftara. Sonra bizim arabayla dönersiniz gece. Kardeşin bir ara alır arabayı" dedi. Tamam dedim. Nihayetinde iftarı açıp o saatte 2 saatlik yolu toplu taşıma ile dönmek imkansız. Bir şekilde gitmek de çok zordu ancak eşimi zorla ikna ettim. Zor olan kısmı da, annem eşimin çalıştığı sektörle alakalı evine bir eşya istedi. Bizi maddi açıdan oldukça zorlasa da asla lafını etmedim. Ancak o eşyayı ve bir çocuğu toplu taşıma ile götürmek zulüm. Buna rağmen sırf annemin gönlü olsun diye eşimi zorla ikna ettim. Sırtımda taşırım gerekirse annem sevinsin dedim.
İftara gitmemize bir gün kala annem beni aradı. "kızım babanı biliyorsun huysuz. Arabayı almanıza izin vermedi. Ceza falan yazılır" dedi. Dinlemedim gerisini zaten. Ağladığımı anlamasın diye apar topar kapattım telefonu.
Babamın genel düşüncesi kız evlendikten sonra başka bir aileye ait olur şeklinde olduğu için, sindiremediğim bu fikrin böyle bir olayda karşıma yeniden çıkmasıyla patladım artık. İki oğlu arabasını kullanabilir ama ben kullanmam. Niye, çünkü ben artık başkasının eşiyim. Baba kanatları altında yaşamını sürdüren varlığım, kocanın kanatları altında devam ettirilmek üzere özenle teslim edildi. Oğlum da kocamın soyundan olduğu için zaten asla yeğenlerim kadar sevilmeyecek. Ufak bir not eşimi de sevmezler zaten.
Uzun bir süre oğluma yapılan muameleye göz yumdum yeğenlerime destek olmak için. Ancak artık kaldıramıyorum. Ne bana yapılanı, ne de oğluma davranışlarını. Bir yandan kendime "idrak bencillik yapma. Yeğenlerini düşün" diye kızarken, bir yandan da "ama sen annesin. Senin oğlun da küçük. Neden hor görülsün" diye üzülüyorum.
İnanın araba mevzusu beni çok kırsa da mevzu araba değil. Ben artık ailem yokmuş gibi hissediyorum. Yalnız kalmışım gibi.
Ben gerçekten çok üzgünüm. Yengemi çok severdim. Onun acısı ayrı. Yeğenlerime, abime ayrı üzülüyorum. Lakin içimden ailemin yanına gitmek gelmiyor. Bu kadar dışlanmaya, sen hep verici ol ama biz seni hiç sormayalım. Ne haldesin merak etmeyelim tavrına tahammül edemiyorum. Evet çok zor bir durumdalar. Evet acıları çok büyük. Evet alışmaları çok uzun zaman alacak. Ama benim yavrum da küçük yahu. Tamam sevmesinler, ilgilenmesinler ama en azından sürekli eleştirip kızmasınlar. Çok mu zor bu dengeyi sağlamak.
Lütfen bana akıl verin. Uzun oldu kusura bakmayın ama ben ne yapmam gerektiğini bilmiyorum artık. Daha yazmadığım onlarca olay var. Bu hale gelmeme tek bir olay sebep olmadı. Şimdilik bu kadarını bilmeniz kafi. Teşekkürler şimdiden.
Merhaba hanımlar
Bu konuyu defalarca açmaya yeltenip her defasında "bencillik yapıyorsun idrak" diyerek göndermekten vazgeçtim. Ancak artık sahurda bile acıların kadını modundan sıyrılamadığım için yazmak istedim.
Yaklaşık 7 ay önce ailemiz için çok büyük bir kayıp yaşandı. Benim dostumu, abimin eşini genç yaşında kaybettik. Hala acısını sindirebilmiş değiliz. Geride iki küçük yeğenimi bıraktı. Kuzularım ya kabullenmek istemiyorlar ya da farkında bile değiller. Küçüğü 3 yaşında onun haberi bile yok annesini kaybettiğinden. Ara ara neden hala hastaneden çıkmadığını soruyor bize... Neyse bu konuda hala konuşamıyorum. Asıl konuya geçeyim.
Yengemin vefatından sonra abim çocuklarla birlikte ailemin yanına taşındı. Böyle büyük bir acının ardından adapte olmakta zorlanıyor herkes. Elimden geldiğince destek olmaya çalışıyorum 2 saat uzaklıkta ikamet etmeme rağmen. Yol uzun, özel aracımız yok ve oğlum asla otobüste durmuyor. Dolayısıyla sık gidemezsem de gittiğimde en az beş gün kalıyorum ailemde.
Gel gelelim her gittiğimde berbat bir psikolojiyle geri dönüyorum. Oğlum iki buçuk yaşında ve inanılmaz hareketli bir çocuk. Ailem tarafından sıkça eleştiriliyor, uzaylı muamelesi görüyor. Önceleri duymazdan gelmeye çalışsam da yengemin ölümüyle birlikte yeğenlerime gösterilen (gayet normal ve olması gereken) alaka ile birlikte oğlum daha fazla dışlandı. Öyle ki yeğenlerim kıskanmasın diye asla oğlumu sevmez ve ilgilenmezler. Ben oğlumun temel ihtiyaçlarını karşılarken bile sürekli beni uyarırlar. "ilgilenme oğlunla yeğenlerin kıskanır. Onlarla ilgilen" şeklinde. Ki ben elimden geldiğince hassasiyet gösteriyorum. Yeğenlerim, benim de canlarım...
Ancak takdir edersiniz ki benim oğlum da küçük. Zaten ailem tarafından sürekli azarlanan ve ilgilenilmeyen bir çocuk. Bir de annesi olarak ben ilgilenmeyince daha da hırçınlaşıyor. Üzülüyorum haliyle... Babam sürekli kıyas yapar. Yeğenim kabul edilmeyecek ve uyarılması gereken bir hareket yaptığında "annesi yok onun yapsın" derken o esnada ufak bir yaramazlık yapan oğluma sert çıkış yapabiliyor. Bir yandan yeğenlerim için fazlasıyla üzülürken, öte yandan ailemin bu tutumu karşısında oraya gitmek dahi istemiyorum.
Gelelim beni günlerdir ağlatan son olaya. Ailemin oturduğu semte çok uzak olduğum için geçen hafta annem bana bir fikirle geldi. "kızım siz bir şekilde buraya gelin iftara. Sonra bizim arabayla dönersiniz gece. Kardeşin bir ara alır arabayı" dedi. Tamam dedim. Nihayetinde iftarı açıp o saatte 2 saatlik yolu toplu taşıma ile dönmek imkansız. Bir şekilde gitmek de çok zordu ancak eşimi zorla ikna ettim. Zor olan kısmı da, annem eşimin çalıştığı sektörle alakalı evine bir eşya istedi. Bizi maddi açıdan oldukça zorlasa da asla lafını etmedim. Ancak o eşyayı ve bir çocuğu toplu taşıma ile götürmek zulüm. Buna rağmen sırf annemin gönlü olsun diye eşimi zorla ikna ettim. Sırtımda taşırım gerekirse annem sevinsin dedim.
İftara gitmemize bir gün kala annem beni aradı. "kızım babanı biliyorsun huysuz. Arabayı almanıza izin vermedi. Ceza falan yazılır" dedi. Dinlemedim gerisini zaten. Ağladığımı anlamasın diye apar topar kapattım telefonu.
Babamın genel düşüncesi kız evlendikten sonra başka bir aileye ait olur şeklinde olduğu için, sindiremediğim bu fikrin böyle bir olayda karşıma yeniden çıkmasıyla patladım artık. İki oğlu arabasını kullanabilir ama ben kullanmam. Niye, çünkü ben artık başkasının eşiyim. Baba kanatları altında yaşamını sürdüren varlığım, kocanın kanatları altında devam ettirilmek üzere özenle teslim edildi. Oğlum da kocamın soyundan olduğu için zaten asla yeğenlerim kadar sevilmeyecek. Ufak bir not eşimi de sevmezler zaten.
Uzun bir süre oğluma yapılan muameleye göz yumdum yeğenlerime destek olmak için. Ancak artık kaldıramıyorum. Ne bana yapılanı, ne de oğluma davranışlarını. Bir yandan kendime "idrak bencillik yapma. Yeğenlerini düşün" diye kızarken, bir yandan da "ama sen annesin. Senin oğlun da küçük. Neden hor görülsün" diye üzülüyorum.
İnanın araba mevzusu beni çok kırsa da mevzu araba değil. Ben artık ailem yokmuş gibi hissediyorum. Yalnız kalmışım gibi.
Ben gerçekten çok üzgünüm. Yengemi çok severdim. Onun acısı ayrı. Yeğenlerime, abime ayrı üzülüyorum. Lakin içimden ailemin yanına gitmek gelmiyor. Bu kadar dışlanmaya, sen hep verici ol ama biz seni hiç sormayalım. Ne haldesin merak etmeyelim tavrına tahammül edemiyorum. Evet çok zor bir durumdalar. Evet acıları çok büyük. Evet alışmaları çok uzun zaman alacak. Ama benim yavrum da küçük yahu. Tamam sevmesinler, ilgilenmesinler ama en azından sürekli eleştirip kızmasınlar. Çok mu zor bu dengeyi sağlamak.
Lütfen bana akıl verin. Uzun oldu kusura bakmayın ama ben ne yapmam gerektiğini bilmiyorum artık. Daha yazmadığım onlarca olay var. Bu hale gelmeme tek bir olay sebep olmadı. Şimdilik bu kadarını bilmeniz kafi. Teşekkürler şimdiden.
O kadar doğru anlattiniz ki. Benzer bir durumdan dolayı ben ailemle görüşmüyorum ve görüşsem belki boşanmaya kadar gidecek benim evliliğim de. Ufacık da bir oğlum var. Bazen acaba anneme babama haksızlık mı ediyorum diye soruyorum kendime âma şu yazdıklarınızı okuyunca böyle olması gerektiğini bir kez daha anladım.Bence yanlış yapıyorsunuz. Demişsiniz ya eşimi karşıma alıyorum, karışamazsın diyorum diye. Benim eşimin babası da sizin aileniz gibi bir bakıma. Sürekli kır, dök, eleştir, babalık yapma ama evlatlık bekle. Bence saygı hak edilen bir şey. Düzgün aile bağları yoksa eğer klasik bir aile anlayışı beklemek de haksızlık evlatlardan. Bu dengeyi sağlayacak olan sizsiniz. Tüm bunlara rağmen eşim babasına karşı sürekli bir onaylanma ihtiyacı içindeydi ve takdir görmek için çabalayıp duruyordu. Bu arada hep ben ezildim. Ailesinin aslında ben olduğumu anlayamadı bir türlü. Sadece bu sebeple boşanıyoruz. Bu duruma tahammül edemedim çünkü ben. 10 senedir ben daha çok ailesi olmuştum oysaki. Siz de eşiniz ve çocuğunuza haksızlık yapıyorsunuz.
Ailem yok demişsiniz ama aileniz artık onlar zaten. Neden onları ikinci plana atıyorsunuz ki? İster buldumcuk desinler, ister görgüsüzlük desinler. Siz ne yaparsanız yapın düşünceleri değişmez ki. Sabit, kemikleşmiş artık. Ağzınızla kuş da tutsanız fark etmez. Neden oğlunuzu sefil ediyorsunuz, neden aşağılanmasına izin veriyorsunuz, dışlandığı, değersizleştirildiği bir ortama sokuyorsunuz? Sizin sorumluluğunuz evladınıza karşı. Hala olarak elinizden geleni yaparsınız. Evet acı çok taze fakat siz annelerini geri getiremezsiniz, annelik de yapamazsınız. Sizin çocuğunuzun annesi var diye suçlu mu, annesi yanında diye daha mı az sevilmeli, temel ihtiyaçları bile görmezden mi gelinmeli? Sonsuza dek annesi babası yanında mı olacak, kim garantisini veriyor bunun? Belki yarın sizlere de bir şey olacak, ne malum?
Benim teyzem de beni çok dışlardı, aşağılar ve ezerdi. Çocuklarını çok severdim. Onlar uzak bir şehirden geldiğinde koşarak anneannemlerde kalmaya giderdim. Annem yollamak istemezdi ve kızardım ona. Sonra gördüm ki teyzem aslında bana eziyet ediyormuş. Annem onunla yalnız bırakmazdı asla beni, yine de iki arada bir derede sıkıştırır üzer, ağlatırdı. Bu arada benim de babam yoktu, babasız büyüdüm. Dedem yetiştirdi sayılır beni. Yine de çocukken bana bir kere el kaldırdı, vurmadı ama kaldırdı. Annem gördüğünde kolumdan tuttuğu gibi çıktık evden apar topar. O benim çocuğum, ona bağırmayın bile diye. Ben annemi böyle hatırlıyorum ve inanılmaz saygı duyuyorum. Ama sizin yaptığınız gibi ezildiğim bir ortamda beni bulundursaydı sanırım anneme karşı içimde kırgınlıklarım olurdu, beni sevmediğini düşünürdüm. Çocuğunuz şu an hatırlamıyordur belki ama hatırlayacak yaşa geldiğinde de bunlar devam edecek, o zaman o da size kırılmayacak mı?
Bence yeterince fedakarlık yapmışsınız ve asla memnun olmayacak insanlar için kendinizi bu kadar paralamanız manasız. Lütfen yazdıklarıma alınmayın ama asıl sorumluluğunuz aileniz olan eşiniz ve oğlunuz. Onları ikinci plana atmayın lütfen. Bunu yapmak halalığınızı bırakmanızı gerektirmez ki. Başınız sağ olsun, kaybınız için üzgünüm.
+1Öncelikle başınız sağolsun
Ailecek zor şeyler yaşamışsınız, haliyle herkesin bocalaması normal
Yeğenlerinize hassasiyet konusunda aileniz haklı lakin sizin çocuğunuz da küçük. Sizin çocuğunuz dışlanmadan da pek tabii denge kurulabilir. Şu haliyle oldukça sağlıksız bir davranış. Haksızlar o yüzden bu konuda
Babanızın mantalitesi çok ilginç gerçekten, evlendiniz diye ihtiyaç halinde bile nazınız geçmeyecek mi? Hep böyleydiyse, değiştiremezsiniz.
Bence bir süre kafanızı dinleyin, az görüşün, onlar da yeni yaşamlarına adapte olsunlar.
Daha sağlıklı karar verirsiniz daha sonra
Öncelikle başınız sağolsun. Allah rahmet eylesin.Evet ne benim ne eşimin hiçbir kararına saygı duymazlar. En doğru, en mükemmel onlar çünkü :) eşim oğlumuza çok düşkün ve çok özlüyor ben oradayken. Bu durum ailem tarafından "buldumcuk işte. Sanki ölecek az ayrı kalsa" şeklinde yorumlanıyor. Eşim oğluma karşı çok hassas ve ilgili. Sık sık arar sorar. Ne yaptığını bilmek ister. Bu durumda annem tarafından "görgüsüzlük" olarak yorumlanıyor. Erkek adam bu kadar anne gibi davranmazmış. Amacı beni ikinci plana atıp çocukla ilgili yönlendirmeye hakimiyet kurmaya çalışmakmış :) çok güzel niyet okur ailem.
Eşimin uzun süre bizden ayrı kalmak istemediğini söylediğim bir anda da, annem mevzuyu aileden esirgemeye bağladığı için artık bu hususta konuşmuyorum onunla.