O gemi gelecek mi İsmail Abi?

Tutkulu bir işten vazgeçen anlıyor vazgeçeni, yok saymaya çalışan anlıyor yok sayanı...
Kırıldıkça, kol kanat bağlandıkça... Diyorsun ki "Ben solduktan sonra gelen baharı neyleyeyim?"
Bahar geldi, ben kıştan çıkamadım ya, onun duygusal geçişini, çalkalantısını yaşıyorum.
Olacak diyorum, olacak inşallah. :KK200:

ben sizde ışık gördüm :) benimki üzerine gidilmemiş bir yetenek. okurken çok araştırdım sıfırdan başlayabilir miyim diye ama hocalar bile çok zor dedikleri için vazgeçtim. hep içimde uhdedir. en basiti bir müzik öğretmeni olsaydım bile çok çok mutlu olurdum gibi hissediyorum. sanırım kader bu noktada devreye giriyor.
 
Merhaba
yazınız çok güzel okurken keyif aldım ama sadece yazınızın tarzından, içeriğinden değil
Birşey yapmak için birilerini beklemeyin, birilerinin dürtmesinide ..
Zaten onların dediğini yapmışsınız onlar sizin isteğinize önem vermemiş zamanında ( kusura bakmayın ama öyle görünüyor )
Hala bekliyorsunuz

Bu yüzden siz istiyorsanız yaparsınız
Anladığım yapmak istiyorsunuz ama yapmak istemiyorsunuz bu net

bende istemediğim bölüme zorlandım ama kendi istediğimi okudum kendi istediğim ile evlendim kendi istediğim yerlerde çalıştım gibi gibi ....üzüldüler belki ama bu benim hayatım sonradan anladılar beni kimse de kahrolmadı bu durumdan

Yaşım yolun yarısı oldu benim de :) ama hala yeni bir bölüm için sınava girdim, çocuğumla birlikte okuyacağız Ümit et ve kendin yaşa bekleme arkadaşım kimi bekliyorsun, dinliyorsun, eğer gerçekten istiyorsan yap , araştır, başar

kendine güven

Yolun açık olsun ...
 
ben sizde ışık gördüm :) benimki üzerine gidilmemiş bir yetenek. okurken çok araştırdım sıfırdan başlayabilir miyim diye ama hocalar bile çok zor dedikleri için vazgeçtim. hep içimde uhdedir. en basiti bir müzik öğretmeni olsaydım bile çok çok mutlu olurdum gibi hissediyorum. sanırım kader bu noktada devreye giriyor.

Benimki de eğitimsiz bir yetenek ve eğitimle nereye gideceğini görmek istiyorum.
Şu haliyle "Kurs mu aldın?" sorusu defalarca soruldu, kurs alsam, eğitsem... İstiyorum o halini görmeyi, dahasını.
Kendi kendime deneme-yanılma, gözlem ile götürdüm.
Teknik bilmek, zamandan kar etmek, emekten çalmamak demek.
Benim 1 günümü alan şey, tekniğini, yöntemini bilene bir saatlik şey.
Bu boşluğu doldurarak başlayıp, belki de sergiye tarih atmamak, akışa bırakmak lazım.
Aheste aheste...
Geç kaldım, geç kalıyorum diyorum da, vakitsizlik sanırım biraz da.
Aslında erken gelmesi de vakitsizlik, Ortam Virüsü'nün dediği gibi, o an geldiğinde, zaten ben ayrı bir koşuşturmaca içinde olurum.
 
Önce vay dedim sonra işte özgüvendeki kırıklar dedim

Hala ondan bundan dürtülmek bekliyorsun

Diğer konulara bakınca fazla fevrisin

Bunu yapsan da sıkıntı geçmez gibi belki küçük bir psikolojik destek iyi gelir zira debelendiğinin farkındasın
 
Yazarlık gibi bir iddiam mı oldu acaba, ben mi fark etmedim?
Konuyu alakasız bir yere götürmezseniz sevinirim; saçma polemiklerle kilitlensin istemiyorum.

Ihsan Oktay Anar ile ayni cumlede bile gecirmem Elif Safak ismini. Size bu anlamda katiliyorum.
Yalniz bu konuda degil sadece, bu platformda yazilan yorumlari bu sekilde kiyaslarsaniz begenebileceginiz yorum cok azdir diye dusunuyorum.
Herhangi bir edebi iddiada bulunmadan kendi sozleriyle yazan bir kisinin duygularini edebi acidan degerlendirip elestirmeniz bana garip geldi. Insanlar acilarini pismanliklarini size anlatirken karsinizdakine bu acidan mi bakarsiniz hep?
Konu sahibinin bir iddiasi olmadigi gozunuze carpmamis olamaz, sadece negatif bir hisle yazdiniz sanirim. Olabilir buna da bir sey diyemem elbet.
Burada begendiginiz yorumlari merak ettim acikcasi var mi Ihsan Oktay tadinda okudugunuz konular?
Cok enteresan geldi yorumunuz sessiz kalmayi basaramadim. Fikrimi soyleyesim geldi. Tartisma degil niyetim, iyi geceler dilerim herkese...
Ben keyifle okudum burayi o yuzden susarak haksizlik ederim gibi geldi. Kusuruma bakmayin.


Elbette yazarlık açısından kıyaslamadım. Nasıl kıyaslayayım? Konu sahibi yazarım dese de kıyaslayanacak iş degil.

Farklı bir şey demeye çalışıyorum. Halkımız seviyor işte bu sığlığı diyorum. Çok şey anlatmaya çalışıp hiçbir şey anlatmayan süslü cümlelerin ardına sığınanı seviyor diyorum. Kalpli malpli seviyor hem de.
Ayrıca benden polemik çıkmaz emin olun. Derdiniz sadece olumlu ve "harikasın bir tanem" tarzı yorumları okumaksa o başka tabii.
 
Önce vay dedim sonra işte özgüvendeki kırıklar dedim

Hala ondan bundan dürtülmek bekliyorsun

Diğer konulara bakınca fazla fevrisin

Bunu yapsan da sıkıntı geçmez gibi belki küçük bir psikolojik destek iyi gelir zira debelendiğinin farkındasın

Destek aldığım dönemlerim oldu, onun psikolojisi ayrı oluyor. Bu terapi desteği değil, baba desteği isteyen bir şeydi. Ondan da geçiyorum işte.Bizim 2 ayda, 3 ayda bir bu konular deşilir durur. Harekete geçeceğim sıra hep geri bastığım bir şey çıkar önüme, her işi bir arada götürürüm de, bu iş yalınlık istiyor. An bekliyor gibi...

Somut adımlar geldikçe, bu geçecek, hafifleyecek, hafifledikçe aldığın hazzı hissetmeye başlayacaksın, hissettikçe de yapasın gelecek, yaptıkça elin hızlanacak, hızlandıkça güvenin gelecek; terapistin diyeceği de bunlar olacak zaten :)
 
Elbette yazarlık açısından kıyaslamadım. Nasıl kıyaslayayım? Konu sahibi yazarım dese de kıyaslayanacak iş degil.

Farklı bir şey demeye çalışıyorum. Halkımız seviyor işte bu sığlığı diyorum. Çok şey anlatmaya çalışıp hiçbir şey anlatmayan süslü cümlelerin ardına sığınanı seviyor diyorum. Kalpli malpli seviyor hem de.
Ayrıca benden polemik çıkmaz emin olun. Derdiniz sadece olumlu ve "harikasın bir tanem" tarzı yorumları okumaksa o başka tabii.

Konu "Yazarlık, yazı" mıdır?
Anlattım ya da anlatamadım, ee?
Bir dert olarak yazdım, konu üzerine konuştuk, paslaştık, güldük de, anlayanlar anladı, kendimi farklı noktalardan yakalayabileceğim yorumlar da aldım. Peki siz ne için yazdınız, ne gibi bir katkınız var? Nesini eleştirebilirsiniz ya da, burası edebiyat forumu mu?
Eh hadi bir eleştirdiniz, iki eleştirdiniz alakasız alakasız, e üçüncüye yazıyorsunuz, nedir bu?
Ya da Türkçe kurallarına uymam haricinde, deneme yazısı mı yazıyorum da size dert oldu sığlığı ya da derinliği?
Neyi nasıl anlattığım, benim ihtiyacıma göre şekillenir, ısrarla "Gösteriş budalası, sığ" vb. vurgular yapıyorsunuz, "Eh size öyle gelmişimdir, sizin düşünceniz" diyorum ama aşıyorsunuz haddi, güzel yazıyorum iddiam yok, yazarlık gibi bir ilgi alanım yok, yazımın beğenilip beğenilmemesi ile ilgili bir nokta yok konuya dair diyorum, bu kadar zor mu sizin için idrak etmesi?

Mune Mune Rica etsem konu dışı yazan bu arkadaşa bakabilir misiniz?
 
Konu "Yazarlık, yazı" mıdır?
Anlattım ya da anlatamadım, ee?
Bir dert olarak yazdım, konu üzerine konuştuk, paslaştık, güldük de, anlayanlar anladı, kendimi farklı noktalardan yakalayabileceğim yorumlar da aldım. Peki siz ne için yazdınız, ne gibi bir katkınız var? Nesini eleştirebilirsiniz ya da, burası edebiyat forumu mu?
Eh hadi bir eleştirdiniz, iki eleştirdiniz alakasız alakasız, e üçüncüye yazıyorsunuz, nedir bu?
Ya da Türkçe kurallarına uymam haricinde, deneme yazısı mı yazıyorum da size dert oldu sığlığı ya da derinliği?
Neyi nasıl anlattığım, benim ihtiyacıma göre şekillenir, ısrarla "Gösteriş budalası, sığ" vb. vurgular yapıyorsunuz, "Eh size öyle gelmişimdir, sizin düşünceniz" diyorum ama aşıyorsunuz haddini, güzel yazıyorum iddiam yok, yazarlık gibi bir ilgi alanım yok, yazımın beğenilip beğenilmemesi ile ilgili bir nokta yok konuya dair diyorum, bu kadar zor mu sizin için idrak etmesi?

Mune Mune Rica etsem konu dışı yazan bu arkadaşa bakabilir misiniz?


Dediğim gibi farklı yoruma degil, sırtınızı sıvazlayanlara ihtiyacınız var belli. Kendiniz konuşabilmek yerine "şikayet etmeyi" seçmeniz de ayrı ilginç geldi.

İstiyorsunuz ki herkes size prenses gibi davransın, evet ya nE kadar da haklı desin ama ben demiyorum. Hoşuma gitmiyor bu tarz. Bana göre isteklerini yapamayan bunu da bir anlamda şova dönüştüren, sanal ilgiden beslenen bir konu sahibisiniz yalnızca. istediğim konuya istediğim kadar yazma hakkım da var bildiğim kadarıyla. Saygımdan ödün de vermiyorum ama rahatsız olmanızı, neden rahatsız olduğunuz çok iyi anlıyorum.
 
Dediğim gibi farklı yoruma degil, sırtınızı sıvazlayanlara ihtiyacınız var belli. Kendiniz konuşabilmek yerine "şikayet etmeyi" seçmeniz de ayrı ilginç geldi.

İstiyorsunuz ki herkes size prenses gibi davransın, evet ya nE kadar da haklı desin ama ben demiyorum. Hoşuma gitmiyor bu tarz. Bana göre isteklerini yapamayan bunu da bir anlamda şova dönüştüren, sanal ilgiden beslenen bir konu sahibisiniz yalnızca. istediğim konuya istediğim kadar yazma hakkım da var bildiğim kadarıyla. Saygımdan ödün de vermiyorum ama rahatsız olmanızı, neden rahatsız olduğunuz çok iyi anlıyorum.

:işsiz: Kışkırtmaya çalışıyorsun.
Buyurun, kendiniz kurun, yazın, okuyun.
Kolay gelsin.
 
Bu konuyu okumayaydim eydi... Resim bende de hep tutku olarak kaldı. Şuan kendimi (sayende) patates çuvalı gibi hissediyorum :KK43: kalkayimda domates konservemi yapayim bariii...

Hissetme ya öyle...
Küçük küçük, bir defter, bir kalem, çizsene sen de.
Belki öyle öyle olur gider.
 
Hissetme ya öyle...
Küçük küçük, bir defter, bir kalem, çizsene sen de.
Belki öyle öyle olur gider.
Profesyonel anlamda kurs aldim karakalemim iyidir... Hamile kalmasaydim eğer mutlaka resim yada grafik tasarım okuyacaktım -kendim için - ancak süpriz bi şekilde hamile kaldim ve cok zor süreçlerden geçtim. Şimdi ne enerjim var sıfırdan başlamaya nede buna izin verecek bir çocuğum. Yıllar sonra oğlum cizimlerime bakip sizin babaniza dediginiz şeyi diyecek belki kim bilir. Bom boş hissediyorum şuan. Duraletimi kırdım bi süre önce hamur silgim falcatam ve seri seri kalemlerim hepsi ama hepsi çöp oldu. Şovalemi de birilerine bıraktım anlayacağın cok ama cok uzaklaştım pişman olacak mıyım? Kesinlikle evet! Ama şartlar cok zor...
 
Profesyonel anlamda kurs aldim karakalemim iyidir... Hamile kalmasaydim eğer mutlaka resim yada grafik tasarım okuyacaktım -kendim için - ancak süpriz bi şekilde hamile kaldim ve cok zor süreçlerden geçtim. Şimdi ne enerjim var sıfırdan başlamaya nede buna izin verecek bir çocuğum. Yıllar sonra oğlum cizimlerime bakip sizin babaniza dediginiz şeyi diyecek belki kim bilir. Bom boş hissediyorum şuan. Duraletimi kırdım bi süre önce hamur silgim falcatam ve seri seri kalemlerim hepsi ama hepsi çöp oldu. Şovalemi de birilerine bıraktım anlayacağın cok ama cok uzaklaştım pişman olacak mıyım? Kesinlikle evet! Ama şartlar cok zor...

Anlıyorum. Zaten o koşuşturmaca, çocuklu hayata alışma sürecinde insan nerede fırsat bulsun çizim yapmaya, insan ne yediğini içtiğini bile şaşıyor.
Sonra da uzaklaşıyor. Yoruyor zaten hali hazırda olanlar.

Atmasaydın, dagitmasaydin keşke diyesim geldi ama sanırım görmeye katlanamadın. Degil mi? Onlar bir kenarda atılı durdukça, her denk geldiğinde aynı hayal kırıklığını tetikler dururdu. Yarım kalmasındansa yok sayarım dedin muhtemelen. Benim bir dönem yaptığım gibi. Lisedeki çizimlerimin çoğu kayıp, atmışım sanırım. Kaç boya öyle çöpe gitti...

Belki bir gün yeniden gelir bir yerden, belki çocuğunuz "Anne hadi" der. Siz babam gibi oturmaz, kolları sivarsiniz o zaman. "Pişmanım" deyince bu konuda birileri benim de içim sızlıyor. Umarım bunun telafisi olur, inşallah dilediğiniz, huzur bulduğunuz gibi yoluna girer her şey.
 
Dediğim gibi farklı yoruma degil, sırtınızı sıvazlayanlara ihtiyacınız var belli. Kendiniz konuşabilmek yerine "şikayet etmeyi" seçmeniz de ayrı ilginç geldi.

İstiyorsunuz ki herkes size prenses gibi davransın, evet ya nE kadar da haklı desin ama ben demiyorum. Hoşuma gitmiyor bu tarz. Bana göre isteklerini yapamayan bunu da bir anlamda şova dönüştüren, sanal ilgiden beslenen bir konu sahibisiniz yalnızca. istediğim konuya istediğim kadar yazma hakkım da var bildiğim kadarıyla. Saygımdan ödün de vermiyorum ama rahatsız olmanızı, neden rahatsız olduğunuz çok iyi anlıyorum.
Prenses gibi davranan kim acaba
Konuda ben boyle bi algı göremedim
Israrla konu sahibi konu dağıtma diye seni ikaz ediyor kibarca
:KK66:

Show yapan kim herkes kaynana mı anlatacak şurda

Okuyamamak
Kendi icin herhangi şey yapamamak
Yeteceğini değerlendirememek

Anne es evlat okurken kendi icin bişey yapmamak da dert bunun neresi sizi rahatsız etti
Bilakis Show yapan sizsiniz gayette elif Şafak'lardan girerek falan ..

Bu konu çoğu ev hanımı hatta genelleme yapmayalım çoğu kadını kendine getiren bi yazı olmuş

Bunda sorun ne ?
 
Son düzenleme:
Ülkede İhsan Oktay Anar gibi bir edebiyatçı varken Elif Şafak nasıl bu kadar seviliyor ve kitapları cok satanlara giriyor bir kez daha anladım. Sayenizde.
Bakın sizde kendi hobilerinizi konuya iliştirivermişsinizz Çaktirmadan (!)

Adeta eleştirmen tavrınızla (!)

Hobilerini önemsediği seyleri hayata geçirememiş olması üyenin , neden sizi rahatsız etti hakket merak ettim ?
 
Bu arada geçen babamın arkadaşı ile oturduk

80 ine merdiven dayamış

Tek gözü görmüyor öbüründe de çok iş yok sigarayı bile çakmağı tutunca yakamıyor eli ile kendi yakıyor

Neyse bu kadın Zaman'ında ülke bursu almış Fransa'ya resim öğrenimine gidecekmiş de olmamış malum şartlar

Bu aşamada iki yıl falan önce resim kursuna başlamış hoca korkmuş deli mi ne demiş yaşlı göz görmüyor vs vs

Sonra da kadının resimlerini gururla sunmuş kendi öğretmiş gibi

Yetenek gitmez ama harekete geçmek için 80 yaşı da beklememek gerekir

Olaydaki bana ait baba da resim öğretmenidir lakin tembeldir hiç resim yaptığını görmedim yaşım 40 a yakın
 
Selam kızlar;

İçim ağzına kadar dolu gibi, bazı bazı bomboş gibi, öyle ortaya karışık bir buhran yazısı yazmak istedim.
( @QUEENofTURKEY hep senden ötürü, ne diye öyle duygu şeylerini ikaz etmeden yazıyorsun kardeş, sonra biz de okuyup kendi enkazlarımızı hatırlayıp efkara bağlıyoruz burada :-))

Dün, çok sevdiğim, fikirleri benim için önemli olan edebiyat mezunu, öğretmen bir ablam ile ressam teyzem bizdelerdi. Bilirim ki onlarla ne zaman bir araya gelsek, her şey deşilir dökülür, ruhsal durumlar, karakterler irdelenir, günlük spesifik bir konu masaya yatırılır (Dünkü konumuz estetik operasyonlardı mesela), sonra dünyayı kurtaracak fikirler ortaya atılır, bir iki birileri şikayet edilir, sokağa çöp atanlara kadar verip veriştirilir, sonra bir köşeye attığım eski resim defterim ortaya çıkarılır, çizimlerime bakılır ve "Sen ne biçim bir çocuksun?!" tarzı sitemler edilir. Sonra annem girer araya, "Kendi kendini mahvetti, eve kapattı iyice" diye başlar ve asosyalliğimden dem vurur. Daha öteden babam gelir, bahçeden kestiği çiçekleri getirir, bizlere verir, sonra gülerek bahçesini anlatır (Hiç kaçmaz, hep bahçeyi anlatır), biraz takılır gider, sonra konu babama döner, babama benzeyen, içe dönük yönlerime, babam ve onun kendini kendine saklamasına...

Konuştuk da konuştuk, onlar konuştukça ben deşildim, ben deşildikçe bir noktadan sonra kendime acırken buldum kendimi ki bu berbat bir şey. "Napıyorum ben?" sorusunu, yine kendime sorduğum bir zaman aralığı yaşadım anlayacağınız. "Kimi bekliyorum ki? Geç kalan benim." farkındalığı...

Mesleki durumumu bir önceki konuda anlatmıştım sanırım; annemlerin istediği bölümü okudum ve mesleğimi yapmıyorum. Özetle, kendimi hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceğim, benle alakası olmayan bir mesleğim var ve 10 senedir, kesinlikle en ufak bir istek uyanmadı içimde kendi mesleğimi yapmak adına, mezun olduktan sonra sadece 3 ay dayanabildim kendi mesleğimi yapmaya acıdır ki. Alakam olmayan yerlerde, alakam olmayan işlerde çalıştım, kendimi geliştirip salt diploma ile girip çalıştım uzun süre ama onu da istemediğimi anladım. Daha doğrusu çalışmak, iş hayatında olmak istiyorum ama hep kendime sakladığım bir yönüm ile, daha idealist, daha öğreten, daha çizen boyayan bla bla... Resim öğretmenliği mesela... O tren de kaçtı. (Aslında bu her gencin yaşadığı bir şey, kim hayalindeki mesleği ya da bir heves okuduğu bölümün mesleğini tatmin ola ola yapabiliyor ki? Bir avuç şanslı azınlık haricinde, hayat nereye sürüklerse, oralarda çalışıp, yaşayıp gidiyoruz.) Elime kalan, kendi halinde, kendini geliştirmiş bir ressam olmak... Bu da gün gün yitiyor.

Yaş 20leri bitirdi, çocuk oldu, sorumluluklar arttı, kendim için bir şeyler yapabildiğim vakitler azaldı.
Şu dönem, (Şükür ki) maddi durum da elverdiği için çalışmayı bıraktım ve çocuğuma kanalize oldum. Ancak boşta kalınca tüm eski hayal kırıklıklarım beni yoklamaya başladı yeniden.

Resim kursuna gideceğim sıra araya giren evlilik...
Profesyonel fotoğrafçılık kursuna gideceğimde, hamile kaldığımı öğrenmem...
"İşime mi geldi, tembelliğime mi yaradı?" dediğim bir an ve hayali bırakıp hayata döndüğüm yol ayırımları...
"Aynı anda ikisini götürürdün" demeyin, o zamanlar götüremezdim, enerjim sıfıra yakın yaşıyordum zaten.

Neyse, ben de bu evde olma durumumu avantaja çevirdim elbette bir açıdan; 7-8 sene ara verdiğim, kalem oynatmadığım resme, başta kısaca bahsettiğim ressam teyzemin ısrarı ve gazı ile tekrar başladım, sayfalarca yeni çalışmalarım oldu. "Tablo çalışmalısın!!" diye bastırdı teyzem ve çalıştığım tablolar evin bir köşesinde birikmeye başladı.
Aynı zamanda babamın kolundan çekiştirmeye başladım "Baba!! Birlikte baba-kız karma sergi açalım, dünya gözüyle bir gör çizimlerinin nasıl takdir edildiğini, güvelere yedirmeyelim artık onları, evde tozlandırmayalım" dedim, ikna ettim. Onu ikna ederken ben kendi hayatımdan bezdim ama öyle bir ikna süreciydi, Nuh dedi peygamber demedi; "Ben kendim için, kendimi rahatlatmak için karalıyorum; boşver" dedi durdu... "Benim için en azından? Benim için o sergiyi açalım, buna ihtiyacım var!" dedim de tamam diyebildi sonunda...

Zorladım, tabloya başlattım onu da, 60 küsur yaşında adam; elleri sanki fotokopi makinası... O elleri senelerce hesap işlerinde, sayılar arasında hesap makinası olmuş... Üzülüyorum, anlatamıyorum bunu size. Bir yetenek, bu derece hapsedilir kendine... Bu derece gizlenir, bu derece yok sayılır, bu derece küçümsenir.
Es kaza evimize gelen misafirler duvarda bir çizimini görür "Bunu nereden aldınız? Nerede yaptırdınız?" diye sorar da, babam "Ben çizdim." der gülerek ve "Devamı var mı?" sorusu illa ki gelir, o zaman işte 1000i geçkin çizim masaya serilir... O an "Nedennnn, neden x abi neden sergi açmıyorsun, neden değerlendirmiyorsun?!" sitemleri tekrar ve tekrar yankılanır durur. Marka vermeyeyim, arkadaşları, bir iki çizimini hediye olarak alınca, porselen firmasına da göndermiş, oradan istediler "Birkaç örnek daha alabilir miyiz?" diye, vermedi adam, ilgilenmedi bile...

Saygı duyarım; kendi tercihi. Ancak beni de tek ayağımdan aşağı çeken biri babam bu konuda; o "Kendine sakla" hissini gün ve gün bana geçiren ve beni hayalimdeki muazzam gösteriden uzaklaştıran biri.

En son "Çizeriz yine, hele şu Ramazan geçsin" diyordu, hala tık yok.
"E baba, hadi?" dediğimde, "Tamam sen başla ben de çizerim" diyor...
Ben başlayamayacak kadar bıkmışım, heveslerim paramparça, ellerim yine körelmiş... Başlar bırakırım, başlar bırakırım... Yarım işten de nefret ederim ve onları gördükçe içime içime çöker dururum.

Neyse işte, dün konuştuk tekrardan; annem döküldü bu kez.
Birkaç gün önce benim yine hallerim gelince, "Az elleşmeyin bana" demiş 2 günlüğüne kendimi eve kapatmıştım. Kah ağladım, kah kendi kendime söylendim, kah yattım uyuyamadım, kah kalktım gezeleyemedim, öyle mis gibi çiçek gibi delirdim anlayacağınız. İki tablomu da parçaladım. Sonra oturdum bir de onlara ağladım. Yap yap... Sonra yaptıklarını parçala...
Bu hissi hepinizin anlamasını beklemiyorum, benim sadece anlatmaya ihtiyacım var.

Ne diyordum, hah annem döküldü dün;
"Senin gittiğin gün, babana yüklendim bilmiyorsun.Geç şu kızın önüne, bir kere baba olarak bir konuda sahip çık; o eridi bitti içinde tuta tuta, artık konuşmuyor bile, ama biliyorum derdi bu, anlatmaya bile değer görmüyor artık bizi, onu uzaklaştırdın iyice kendinden. Bahçenden, ağacından daha mı önemsiz kızın?! dedim." gözleri doldu anlatırken. Ressam teyzem de atladı "Ben 20 sene bir hiçi bekledim, x amcan çalışma dediğinde keşke dinlemeseydim onu. Yirmi sene... Sonra ne oldu Gangsta? Hasta oldum. O zaman pişman oldu, 20 sene sonra şekli bozulmuş ellerimle fırça tuttum yeniden. (Eklem romatizmasına yakalandı kendisi, üzüntü ile artmış) 20 sene sonra girdim sınava, ikincilik ile yerleştim, öğretmenliğe başladım. Hayatımın en mutlu, en huzurlu günleriydi... O lezzeti tarif edemem... Kimseyi bekleme kuzum, babanı da bekleme... Bak ben varım, grup çalışmasına bayılırım ben, kaç bize, bizde birlikte boyayalım. Belki sen -Tamam, sergiye hazırım- deyip açtığında, babanın da gözü o zaman görecek, sen yapmalısın bunu." dedi.

"Belki de" dedim, daha da konuşasım gelmedi.

Akşam oldu kaldık biz bize. Annem sokuldu yanıma,
"Şu tatile bir gidin gelin. İyi gelecek, gelince toparlanmış göreceğim seni! Yok öyle pes etmek, biz bir hata yaptık, ama telafi edeceğiz. Kursa gideceksin, gitmem itirazı kabul etmiyorum, geç değil. Gideceksin ve seneye o sergiyi açtığını göreceğim. Gerekirse 5 sene alsın, 10 sene alsın, güzel sanatlar okuyacaksın! Sadece kendin için okuyacaksın, benim için okudun, kendinde şimdi sıra" dedi. Gözleri doldu, ya nasıl anlatsam öyle acayip bir duygusal anı paylaştık ki... "Neredeydin annem bunca sene?" der gibi... Neyse, gözüm doldu. Göz dolunca burada bi sutyen sallamak iyi geliyor :KK31:

Öyle işte...
İsmail abinin gemi beklediği gibi beklediğim bir şey...
Geç kalınmış bir hayal, hayat olacak mı dersiniz?
Ben bu kadar alışmışken yok saymalara, var olacak mı ki?
Oyyh... İçim şişmiş valla, dün kuş gibi oldum bir an, sonra yine nefesim ağırlaştı.
Her şeye sıfırdan başlamanın eşiğindeyim, oradan atlıyorum ve bu kez yanımda annem var.
Hayırlısı...


çok büyük bir sıkıntıymış gibi anlatmışsınız ama sadece resim kursuna başlamaya karar verme hikayesi bu.
 
Taa sabahin bilmem kacinda okudum yazdiklarinizi.. o saatten beri bi firsat bulup yazayim diyorum.. bi bebegim var,tek basima bakiyorum,firsat bulamamam ondan dolayi :)

Resimle alakasiz degilimdir bi ilgi alaka olmustur hep icimde. Agaclar cicekler nasil dokulur fircadan,soyle vursam pit pit woow ne guzel oldu,su renkle bu renk ikisi bir fircada ne de guzel durdu falan filan..guzel resim yaptigim soylenirdi.. ama ben buna egilmedim..

Muzikle alakaliyim daha cok.. kucuklugumden beri bebek orglarj caldigim zamandan beri yani hep ilgili olmusumdur muzige. Muzik kulagim vardir,ta kucukluk zamanlarimda bi tusa basip da kendi sesimi de ayni tonda notada ayarlardi. Sarkilar uydururdum. Sozu muzigi bana ait,dogaclama olurdu cogu...
Gitar kursuna gittim fakat nota ogrenmedim. Istemedim,kafam almadi yada bilmiyorum. Hep kulaktan cikaririm her melodiyi..
Sonra gitarimla kendime ait sarkilar yaptim ..
Ama kimselere soylemedim. Evde kendi kendime .. olusturdugum bi soz defterim vardi bakar calar,bazen kayit ederdim.. simdi o defrer nerde onu bile blmiyorum. Bazen hangi sarkimdan oldugunu bile bilmedigim kisimlar caliyor kafamda.. deliriyorum ...

Asil sinir oldugum,asil kendimi size benzettigim sey ise ...
Lisede bi arkadasim bana,muzik programlari oldugundan bahsetmisti ve ilgili olunca da demo halini vermisti. Hemen bilgisayarima kurmustum... aman o da ne elimin altinda tonla cesit cesit enstruman olmustu birden bire.. Teknigini az biraz ogrenip ustune dusmustum. Cevrem tarafindan begenilen 1 2 hadi 3 dk.lik kisa muzikler olusturmaya baslamistim..
Sonra yillar icinde yuzlerce muzik olusturdum oyle.. Hepsi de degisikti benim icin,ama kimi dinleyicilerim icin cogu ayniydi,bilemiyorum artik..
Hepsinin farkli bi anlami anisi ana temasi vardi benim icin..
Uzuldugum bi haberden yola cikip yapmstim birini.. bi felaket haberiydi mesela..
Birini kendimi cok aptal hissettgim bi gunde,birini koca bi çam devirdigim sevdigim birini kirdgim bi gun,birini sinavda basarisiz oldugunda,birini sevdigim cocugun baskasina asik oldugunu duydugumda,birini ilerde belki birseylere lazim olur diye degisik bi tarzda yapmistim.. falan filan..
Sonra bilmem kac yuz muzigin icinden guzelleri eledim best of umu olusturdum..Birilerinedinletir sem diye,walkmanimde tasimaya basladim.
Bi de kiymetlidir ki muziklerim sornayin,oyle sosyal medyadan yada ozamanlar msn falan vardi,ordan kimseye yollamazdim al dinle diye. Guvenemezdim kimseye. Hadi bi yerde gorur duyarsam ve altinda bana ait olduguna dair bir imzam olamazsa??...Youtube dan falan da sayfa acmadim..Belki bir kanal acsam,coverlarimi koyabilirdim,kendi sarkilarimi paylasabilirdim,belki muziklerimden de koyabilirdim ama yapmadim..
Kaldi onca sey..

Uzuluyorum.. bazen diyorum,bana bisey olsa bu muzikler bu onca sarki nolcak diye.. Bi adim atmaliydim neden atmadim :KK43:
Nasil bi adim atabilirim bilmedim hic. Reklam yada dizi jenerikleri mi yapsam basvursam mi dedim kicimi kimildatmadim..

Zaten evlendim sonradan,ve esim sevgilimken hep benim bu konusmamdan rahatsiz olmustu. Sandi ki ben cikcam orda burda gitar calicam sarki soylycem. Hayir anlatamadim ne yapmak.istedigimi... Daha cocuk,bilmiyo,anlar heralde sonradan dedim.. ve evlendim onunla..

Simdi bi bebegim var,ise de giremedim.. muhendislik mezunuyum guya master yapiyorum,bebekten ona da vakit ayiramadim.. issiz gucsuz oturuyorum,bebegime bakmak en guzel sey evet ama.. kendim icin yapmadim bari onun icin yapabilsem.keske birseyler :KK43:

Ben de sizin gibiyim iste. Icim acir. Karnim agrir. Midem bulanir.. su an oldugu gibi. Aglamakli bi suratla gezerim evin icinde.. bosuna miydi onca emegim.. keske degerlendirebilsem keske.. :KK43:
 
Hosgeldiniz! Biz de biri gelir ozet gecer anlariz diye bekliyorduk :)
Tesekkurler.


Hosgeldiniz! Biz de biri gelir ozet gecer anlariz diye bekliyorduk :)
Tesekkurler.

Ne yapayım şu varoluşsal imgelerden bunaltılar geçiriyorum, boynumda görünmez fularlar peyda oluyor. hele şu iki tabloyu parçalayıp ağlama olayı beni benden etti scary movie nin fransız versiyonu bir parodi canlandırdım gözümde :spor: siz de maşallah konu sahibinden hallice sahiplenmişssiniz mevzuyu. kolaylar gelsin.
 
X