O gemi gelecek mi İsmail Abi?

Kendimi çok kapattım zaten Queen, enkaz yol tıkar hale geldi.
Salt gerçekleştirmek değil, bir de aşmam gereken alışkanlık var. Hani şu zıplayan pireler olayı gibi;
bardağın üstündeki cam kalktı, ama cam varmış gibi zıplamaya devam ediyorum.



Benim için bir amaç olmak zorunda, yoksa ölürüm.
Nefes almak, kalbimin hala kan pompalaması, kendime "Yaşıyorum" demem için yeterli değil.
Bahane üretmiyorum, alıştığım bir kaptan çıkmanın zorluğunu yaşıyorum.
Bir hedef derken bende zaten fazla olmasindan bahsettim zaten
O kaptan ben ciktim Gangsta ve seni benden daha iyi kimse anlayamaz.
Gözünü karartip ne gerekiyorsa yapmak zorundasın kendin için. Aksi halde hergun sana cehennem olacak.
 
Yapmam lazım zaten artık illa ki...
Durma kısmı, beni aşan bir alışkanlık, yorgunluk halini aldı.
Öyle ki çalıştığım bir tablonun ortasında ağır bir sıkıntı bastığı oluyor, "Ulen en sevdiğin şeyi yapıyorsun işte, neden sıkıldın?" diyorum. O sıkıntının kaynağı aslında kendimi çok bastırmamdan kaynaklı, yardım beklemem ve kafamda biçtiğim süre dolup yardım alamayınca, küsmem gibi. Küstüm yani yeteneğime. Amaan, öyle işte.
.

yeteneğine küsmemişsindir ama öğrenilmiş çaresizlik var galiba biraz nasıl olsa bunuda saklayacağım düşüncesinden sıkılıyorsundur :kahve:
 
Eğer başlanacak bir şeyler bulduysan durma başla. Zira seninle aynı durumdayım ve nereden başlayacağımı bile bilmiyorum.
 
ne guzel bi kalemin var!

ama bukadar guzel bir hayal icin boyle derin bir efkara ne gerek var. duyan sanir ki bi hastaligin var, onunde asamayacagin bir engel var, hayatin binbir turlu zorlugu var ve sana engel.

cok iclisin, cok hosuma gitti, umarim hayata genel bakisin boyle efkarli degildir, arasira iyidir boyle elbette, ama sadece arada sirada oldugu surece :))

cok merak ettim cizimlerini, hem senin hem babanin! kim bilir guzel bi hikayesi olanlardan biride bir gun evime kismet olur!

Teşekkür ederim.
Bu benim aynı yerden kanayıp durduğum, tüm gelip geçici sorunların (Eşimle aramızdaki uyum sorunu, annemle yaşadığımız dikleşmeler vs vs) dibindeki, huzursuz alan. Mesela bu açıdan tatmin olsam, eşim de annem de gözüme batmaz atıyorum. Kendi huzursuzluğum, hayatımı boşa yaşamış hissi vs vs...

Engeller vardı, şu zamana kadar, anlatsam uzun hikaye ve hastalık da var buna ek olarak. Hatta o hastalığı resim için malzeme haline getirdiğimde gözümde ışık yanmıştı. Şimdi alıştığım bir kıyıdan, açılma vakti ve kapalı kutunun ardından gelen ışığın gözümü acıttığı zamanlar. Alışkanlıktan çıkıyorum, annem itiyor var gücüyle hiç kullanmadığım ayaklarımı kullanmak gibi; onun sıkıntısı ve babamı sürüklemem gerektiğini idrak etmem... Beklemek yerine.
Çok arabeskim biliyorum ama tek arabeske bağladığım, kendi dramamın kraliçesi olduğum konu bu.
Çünkü dramın dibi. Altını açmayayım da ardı dolu bir mevzu.

Belki... Kısmet olur.

Buraya bi süre ara verin ve bence resimlerinizi çizin. Her gün buraya yazıyorsunuz ilerde şu ekran başında geçirdiğiniz gençliğinize de pişman olacaksınız. Bir de uzun uzun yazmış ne kadar dramatize etmişsiniz ya hu! İçim şişti. Anlamadım sizi tutan ne? Baban bağla bahçeyle mutlu oluyorsa sırf senin için kendi kısacık ömrünü ertelemeli mi? Bunu ondan istemen çok bencilce. Ve onda hata bulman daha da bencilce. Bu hayatta herkes kendisi için bir şeyler yapmalı, ben gönüllü işlerde çalışıyorum ve herkes bana aptal derken dünyanın en mutlu insanı olduğumu bilmiyorlar. Yaşlandığımda kapımı çalacak onca insan biriktiriyorum ki, ruhumu mutluluğa teslim ettim ve gözüm arkada gitmeyeceğim hiçbir zaman.
Yani demek istediğim bırak baban kendi istediğini ertelemeden yapsın ve sen de kendi isteğini ertelemeden yap. Buraya uzun uzun yazmak sadece ömrünün geri kalan 1 gününü çalar ve kaç gün ömrün kaldığını da bilmiyorsun .

Babam vazgeçmiş biri ve babamı kendim kadar iyi tanıyorum.
Kendi çizimlerini salt evdeki misafirlere gösterirken yüzünün nasıl güldüğünü, nasıl tatmin olduğunu görüyorum.
Arkadaşları "Ee devam mı çizimlere?" dediğinde, anlatırkenki o ışıltıyı görüyorum.
Onun ben kadar buna ihtiyacı var ve kaçıyor. "60 yaşından sonra amaan"a bağlıyor.
Ama diyorum ya, o benim babam ve onu iyi biliyorum, ondaki yeteneğin bir parçası bende, kendine taşımanın nasıl bir yük olduğunu da biliyorum.
Onun dilinin ardındakini görüyorum.
Beni anlamanızı da beklemiyorum.
 
Her konuda kabak birinin başına patlıyor. Öncekinde suçsuz günahsız eş evden kovulmustu bunda da kendi halindeki baba suçlu olmuş:olamaz: bu kadar drama ne gerek var? Yapamadıklarınız içinizde kalmış şu anki hayatınız da sizi tatmin etmiyor. Hepsi de kolayca yapılacak şeyler. Maddi imkansızlık yok eş engeli yok. Bu kadar abartmayın.

Ortada bir suç yok ki suçlu olunsun, bir hatanın-seçimin zincirleme sonuçları var ve bunun ardından gelen kırgınlığın, hayat şartları altında alışkanlığa dönüşmesi. Siz ne sanıyorsunuz sahi? Ressam olasım vardı, oldurmadılar ve ben de senelerce boş boş evde oturup annemi babamı suçladım, bu mudur? :)

Bomboş oturup beklenilmedi, hayat aktı, fırsat bulunamadı. Şimdi fırsat geldi, buruk geldi.
Sahi siz benim açtığım her konuyu, eklediğim her yorumla birlikte okudunuz mu? Okuyun derim.
Yanıldığınızı görürsünüz. Gerçi görmeseniz de sanatçı ruhu herkesin anlamasını beklemiyorum zaten, sorun değil.
Herkesin hayatı bir dram, benim için de bu dram. (Bakın bu dramdır capsi koymak lazım tam şuraya)

yeteneğine küsmemişsindir ama öğrenilmiş çaresizlik var galiba biraz nasıl olsa bunuda saklayacağım düşüncesinden sıkılıyorsundur :kahve:

Hah, pire olayı işte. Bu psikolojiden çıkmam lazım.
Tatil dönüşü diyorum ama gün sayarken daha bi şiddetleniyor arada.

Eğer başlanacak bir şeyler bulduysan durma başla. Zira seninle aynı durumdayım ve nereden başlayacağımı bile bilmiyorum.

Değil mi... O kadar uzak kalınıyor ki...
 
Yeminle eline bir kadeh şarap alıp enstrümantal müzik eşliğinde okumalık dert...

Bununla mı bilmiyorum ama umarım kişisel tatminini yaşayabileceğin bir yol bulursun...

Klavyene sağlık!
 
Yeminle eline bir kadeh şarap alıp enstrümantal müzik eşliğinde okumalık dert...

Bununla mı bilmiyorum ama umarım kişisel tatminini yaşayabileceğin bir yol bulursun...

Klavyene sağlık!

İnşallah, teşekkür ederim.
Yol belli, sergi olmadan ben olmayacağım.
Fırsatlar da serildi.
Bir alışkanlığı kıracağım, zor olacak... Hayatım değişecek.
Benimki değişince, biliyorum ki tüm sevdikleriminki de değişecek.
Umutluyum, düşüncesi bile kıpır kıpır ediyor, her ne kadar bir yanım hüzünler, vazgeçişler içinde kendini yerden yere atsa da.
Unuttuğum, yok saydığım, küstürdüğüm bir kadınla barışacağım; onu çok ağlattım.


Kulağımda bir kulaklık, sevdiğim parçalar eşliğinde, kendimi sokaklara atayım şimdi; biraz bakayım suratlara, tablolar için...
Neyi nasıl dökerim, daha toplayayım, yeni bir renk daha alayım sanat evine uğrayıp, bir de yeni tablo.
Bir kez daha, ilk kez çiziyor gibi başlayayım.
Bugün olmazsa, olmaz.


Teşekkür ederim yorumlayanlara, farklı hayallerin, farklı farklı kırıklarımızın ortak acısını hatırlayanlara...
Haydin selametle.
 
resmen anılarım depreşti ve aynı acıyı hissettim yüreğimde. bende aynılarını müzik adına yaşadım. sayısal zekam varmış peh. mühendis oldum da ne oldu mutlu muyum hayırrr. annem de çok pişman kazanıp gönderilmediğim güzel sanatlar için. ve artık çok geç diye düşünüyorum kendi adıma. şansınız varsa değerlendirin. ve hep diyorum kızım nerde mutlu olacaksa o alanda okusun ona engel olmayacağım. beni ağlattınız. umarım başarırsınız :KK200:
 
Gangstam sen o sergiyi acacaksin ben de kalkip gelip gorucem saheserlerini

Ama ondan once tatile ciktiginda bir kahve icicez ve kahve esliginde sergini hayal edecegiz

Annenle sohbetin gozlerimi doldurdu , cok ama cok mutlu oldum senin adina
 
Ben arkadaşlarınızın aksine kaleminizi beğenmedim. Sizi de biraz gösteriş budalası buldum.

Konularınız sürekli ayni seyirde. Sanki ekşi sözlük hesabı alamayıp buralarda kasıyor gibisiniz. Hayat bence bu kadar söylenmeye ve drama gelmemeli. Sizin gibi sürekli söylenen ve harekete geçmeyen ama drama gelince en iyi şekilde paragraf paragraf yazı yazan insanları anlamıyorum.

Babanız bahçeden beslenirken, siz de buradaki sahte ilgiden besleniyorsunuz. En azından babanızınki sağlıklı bir davranış. Kalp malp koymak isterdim size iyi gelsin diye ama anlattıklarınız basit bir edebiyattan öteye gidemiyor benim için.
 
Son düzenleme:
Tamamını okuyamadım şuan ama genel olarak anladığımı düşünüyorum, umarım gelir o gemi, umarım hayaliniz olur.
Ben de sevmediğim bir mesleği okudum ve yapmıyorum, yapamıyorum, anlamıyorlar ama görünüşe göre bir yerden dalmak zorundayım iş hayatına. Güzel sanatlar okumak istemiştim zamanında olmadı(ya da daha sözel istemiştim sayısal okudum), şimdi çalışırsam ilgilenebileceğim anca, meslek olması gerekmiyor ama zamanında yapamamanın, hiç ilgilenememenin verdiği bir şey mi, boşluktan mı, yoksa sanatla ilgilensem terapi gibi geleceğini hissettiğimden mi bilmiyorum ama son zamanlarda ara ara daha büyük bir istek duydum ve şuan elimde olamadığı için yine söndü.
İnşallah istediğiniz gibi olur her şey :)
 
Keske elti, gorumce, veya buranin deyimiyle kv ile ilgili olsaydi derdin. Bakip cikivermesi veya 2 satir yazmasi kolay olanlardan...
Cok fena icime cektim yazdiklarini. Cok fena! Yazilan yorumlar da cabasi.
Bir arkadasimin (ben o zaman 25 yasindaydim) 80 yasindaki anneannesi dil kursuna baslamisti. Helal olsun demistim! Bir de ustune espri patlatmisti "Buyuyunce lazim olur kizim, dil lazim artik" diye...
O gemi gelir mi gelmez mi bilinmez ama biz beklemeliyiz! Ayaga kalkip kendimizi gostererek, teyid gecip gitmesin diye.
Beklerken de rahat oturmali, kambur durmamaliyiz. Zaman zaman kumun ayagimizdaki serinligine memnun olmayi, ucup giden kuslari izlemeyi, bulutlara isim vermeyi, yerdeki salyangozun agir ve inatci adimlarindan ilham almayi, yanimizdan gecen kucucuk kendisine hayri olmayan o balikci teknesindeki telasi gozlemlemeyi ihmal etmeden beklemeye devam etmeliyiz.
Hic gec kalinmadi aslinda, sadece biz bazen gec uyaniyoruz yetisiyoruz sonra :) acele kahvalti edip kosuveririz olur biter.
Hepiniz oradaysaniz ben de gelecegim artik! Beklemeyi yuruyerek yapmaya gelecegim ben de!
Bu dert degil hayat bilmecesi ama, yanlis yere acilmis tekrar belirteyim :KK66:
 
Babanıza sarmayın:) Şaka bi yana babanız yüzünden değil sizin yüzünüzden bu atalet.
Babalar her kızın kahramanı, elinden sorgusuz sualsiz tutulacak gidelim dediğinde tamamdır karşılığını verebileceğimiz kişilerdir eyvallah. Sizinde istediğiniz sizi iteleyici gücü,babanızdan bekliyorsunuz fakat o güç babada değil sizde. Babanızın bahçeye olan düşkünlüğü size yeteneklerini köreltmek gibi geliyor fakat o da bununla besleniyor. İçinden ne geliyorsa bunu yaşayan, hisseden ve bu ''basitlikte'' yaşayan insanları seviyorum.
Yetenek bir görev gibi görülmemeli. Yetenek insana kendini gösterme izni verdiği zaman ancak anlaşılır ve insanı tatmin eder diye düşünüyorum. Babanızın sürekli ertelemesi daha zamanının gelmemesinden bana göre bu iznin. Sizde durum nedir bilemiyorum. Birilerini öne sürmek yerine kendinizi anlatsanız,aslında neden kendiniz istemediğinizi farketseniz daha işe yarar olur bence sizin için. Evet babanız şu an hazır değil fakat siz hazırsınız. Birkaç yıl sonra bu ataletiniz için de babam elimden tutmadığı için olmadı demeyin. Keşke demeyin. Tutmadı ama yaptım deyin. İyi ki ben kendim irademler gücümle yapmışım deyin.
 
Kendimi çok kapattım zaten Queen, enkaz yol tıkar hale geldi.
Salt gerçekleştirmek değil, bir de aşmam gereken alışkanlık var. Hani şu zıplayan pireler olayı gibi;
bardağın üstündeki cam kalktı, ama cam varmış gibi zıplamaya devam ediyorum.



Benim için bir amaç olmak zorunda, yoksa ölürüm.
Nefes almak, kalbimin hala kan pompalaması, kendime "Yaşıyorum" demem için yeterli değil.
Bahane üretmiyorum, alıştığım bir kaptan çıkmanın zorluğunu yaşıyorum.
O zaman her şeye bir rest çekip, kendine bile inada yola atılma zamanı gelmiş.
 
Benim de var böyle pismanliklarim ama kimseyi suclayamam..
Kendi kafasizligim hep.

Itiraf edelim mi birlikte?
Belki de çok istemedik.
Diğerlerini bundan çok istedik ve öncelik verdik.

Çok isteseydik olurdu be yetenek vardı çünkü en önemlisi..

Neyse ki geç değil.
Çok istediğimiz zaman buysa o zaman en doğru zamandır.
 
Kimseyi bekleme kuzum, babanı da bekleme...

teyzeniz zaten söylenmesi gerekeni söylemiş.kimseyi beklemeyin.hayatınızı ve yeteneğinizi ertelemeyin.kendinizi gerçekleştirin.
benim bir arkadaşım iki farklı üniveriste okuyarak vakit harcadı.en sonunda ben tasarımcı olucam diye tutturdu.inanın çöp adam çizemiyordu.yeteneği sıfırdı.ama aylarca çalıştı hayalinin uğruna gecelerce uykusuz kaldı.şimdi ünlü bir firmada tasarımcı olarak çalışıyor.dizi senaryosu gibi gelebilir ama gerçek bu.
anlattığım olay sizinkinden farklı olabilir ama insanın hiç bir şeye geç kalmadığının,hayalinin peşinden gitmesi gerektiğinin en güzel örneğiydi bu arkadaşım.
siz de hayalinizi gerçekleştirmek için kimseyi beklemeyin..resimlerinizi yapıp serginizi açın.insanın yapmadığı şeylerden pişman olması kadar acı bir şey yok.
 
resmen anılarım depreşti ve aynı acıyı hissettim yüreğimde. bende aynılarını müzik adına yaşadım. sayısal zekam varmış peh. mühendis oldum da ne oldu mutlu muyum hayırrr. annem de çok pişman kazanıp gönderilmediğim güzel sanatlar için. ve artık çok geç diye düşünüyorum kendi adıma. şansınız varsa değerlendirin. ve hep diyorum kızım nerde mutlu olacaksa o alanda okusun ona engel olmayacağım. beni ağlattınız. umarım başarırsınız :KK200:

Tutkulu bir işten vazgeçen anlıyor vazgeçeni, yok saymaya çalışan anlıyor yok sayanı...
Kırıldıkça, kol kanat bağlandıkça... Diyorsun ki "Ben solduktan sonra gelen baharı neyleyeyim?"
Bahar geldi, ben kıştan çıkamadım ya, onun duygusal geçişini, çalkalantısını yaşıyorum.
Olacak diyorum, olacak inşallah. :KK200:

Gangstam sen o sergiyi acacaksin ben de kalkip gelip gorucem saheserlerini

Ama ondan once tatile ciktiginda bir kahve icicez ve kahve esliginde sergini hayal edecegiz

Annenle sohbetin gozlerimi doldurdu , cok ama cok mutlu oldum senin adina

İnşallah, o gün gelir, gelir de gelir görürsün Milana, sergiyi gerçekleştirdiğimde haber edeceğim insanlardan birisin.
Köşeye attığım, yırttığım eskizlere kadar sereceğim ne varsa...
 
Çok özür dilerim ben sizin niye sergi açmadığınızı anlayamadım.
Bsbanız açmak istemiyorsa bu onun tercihi.
Siz açmak istiyorsunuz ve açamazsın diyen de yok anladığım kadarıyla, teyze çok destekliyor hatta.
Tekrar sınava girebilirsiniz veya kursa gidebilirsiniz.
Belki babanız da sizden sonra gaza gelir.
 
Ben arkadaşlarınızın aksine kaleminizi beğenmedim. Sizi de biraz gösteriş budalası buldum.

Konularınız sürekli ayni seyirde. Sanki ekşi sözlük hesabı alamayıp buralarda kasıyor gibisiniz. Hayat bence bu kadar söylenmeye ve drama gelmemeli. Sizin gibi sürekli söylenen ve harekete geçmeyen ama drama gelince en iyi şekilde paragraf paragraf yazı yazan insanları anlamıyorum.

Babanız bahçeden beslenirken, siz de buradaki sahte ilgiden besleniyorsunuz. En azından babanızınki sağlıklı bir davranış. Kalp malp koymak isterdim size iyi gelsin diye ama anlattıklarınız basit bir edebiyattan öteye gidemiyor benim için.

Beğenilsin diye yazmadım; herhangi bir edebi kaygım da yok, sanal bir ilgi açlığım da.
Burada beğenen kişiler, benzer kırgınlıkları yaşadığımız kişiler, kendimi kendim gibi birileri okusun ve "Anlıyorum" desin, yeter. Yazı sadece bir araç, cümleler bir noktaya kadar. Gerisi, benden aldığınızla, kafanızda kurduklarınızdan ibaret. Antipatik gelmişimdir, olabilir, dilediğinizi düşünebilirsiniz. Gocunmuyorum, çünkü kendimi tanıyorum. Tarif ettiğiniz kişi değilim.

Dram dram deniliyor da, ben bu konuda duygusal biriyim; reelde kaşlarımın ardında tuttuğum şeyi, burada böylece yazdım, bu kadar. Anlamamanızı da anlıyorum; sergisi için hazırladığı, seneler verdiği tek parça resim, ağır eleştiri aldı diye, bunun kırgınlığı ile, yeni bir sergiye hazırlanırken, günlerce uykusuz, aç resim çizerek, sonunda yemek yemediğini fark edemeyip, kendini açlıktan öldüren bir ressamın gerçek hikayesini okuduğunuzda sizin "Aa manyağa bak" dediğiniz nokta ile benim "Nasıl incindi kim bilir?" dediğim nokta, ikimizin ayrıldığı yer çünkü.


Benim de var böyle pismanliklarim ama kimseyi suclayamam..
Kendi kafasizligim hep.

Itiraf edelim mi birlikte?
Belki de çok istemedik.
Diğerlerini bundan çok istedik ve öncelik verdik.

Çok isteseydik olurdu be yetenek vardı çünkü en önemlisi..

Neyse ki geç değil.
Çok istediğimiz zaman buysa o zaman en doğru zamandır.

Çok istedim Nomu, çok...
Önüme durulduğunda diretemedim, tüm aile ve aile içinde hatırı sayılır kişiler hemfikir iken, 16 yaşındaki ben karşılarında duramadım. Vazgeçtim dedim, kendimi bir yalana hapsettim. Ancak hep aynı yerden huzursuzluk devam etti.
2. sınıfta iken en samimi olduğum üni. hocama gidip "Ben yanlış bölümdeyim, nefret ediyorum" dedim ve o gün oturduk konuştuk. "Bırak" dedi. Eve döndüm, "Bırakıyorum" dedim, evlatlıktan reddetmelere kadar gelindi...
Okuldan mezun olduğum aynı sene, hastalandım ki bu çok uzun bir hikayedir.
Ne kadar inkar ettimse, o kadar içime işledi.
Biz şimdi en güzel zamanlarımızdayız, ne fırtınalardan çıktık.

Altı çok derin Nomu.
Verilen sözler var daha...
Neyse ki tamamen geç değil... Eh biraz geç de olsa, buruk da olsam, yorgun da hissetsem, yaparım biliyorum.
Sadece duygusal bir geçiş yaşıyorum.
 
X