Ben arkadaşlarınızın aksine kaleminizi beğenmedim. Sizi de biraz gösteriş budalası buldum.
Konularınız sürekli ayni seyirde. Sanki ekşi sözlük hesabı alamayıp buralarda kasıyor gibisiniz. Hayat bence bu kadar söylenmeye ve drama gelmemeli. Sizin gibi sürekli söylenen ve harekete geçmeyen ama drama gelince en iyi şekilde paragraf paragraf yazı yazan insanları anlamıyorum.
Babanız bahçeden beslenirken, siz de buradaki sahte ilgiden besleniyorsunuz. En azından babanızınki sağlıklı bir davranış. Kalp malp koymak isterdim size iyi gelsin diye ama anlattıklarınız basit bir edebiyattan öteye gidemiyor benim için.
Beğenilsin diye yazmadım; herhangi bir edebi kaygım da yok, sanal bir ilgi açlığım da.
Burada beğenen kişiler, benzer kırgınlıkları yaşadığımız kişiler, kendimi kendim gibi birileri okusun ve "Anlıyorum" desin, yeter. Yazı sadece bir araç, cümleler bir noktaya kadar. Gerisi, benden aldığınızla, kafanızda kurduklarınızdan ibaret. Antipatik gelmişimdir, olabilir, dilediğinizi düşünebilirsiniz. Gocunmuyorum, çünkü kendimi tanıyorum. Tarif ettiğiniz kişi değilim.
Dram dram deniliyor da, ben bu konuda duygusal biriyim; reelde kaşlarımın ardında tuttuğum şeyi, burada böylece yazdım, bu kadar. Anlamamanızı da anlıyorum; sergisi için hazırladığı, seneler verdiği tek parça resim, ağır eleştiri aldı diye, bunun kırgınlığı ile, yeni bir sergiye hazırlanırken, günlerce uykusuz, aç resim çizerek, sonunda yemek yemediğini fark edemeyip, kendini açlıktan öldüren bir ressamın gerçek hikayesini okuduğunuzda sizin "Aa manyağa bak" dediğiniz nokta ile benim "Nasıl incindi kim bilir?" dediğim nokta, ikimizin ayrıldığı yer çünkü.
Benim de var böyle pismanliklarim ama kimseyi suclayamam..
Kendi kafasizligim hep.
Itiraf edelim mi birlikte?
Belki de çok istemedik.
Diğerlerini bundan çok istedik ve öncelik verdik.
Çok isteseydik olurdu be yetenek vardı çünkü en önemlisi..
Neyse ki geç değil.
Çok istediğimiz zaman buysa o zaman en doğru zamandır.
Çok istedim Nomu, çok...
Önüme durulduğunda diretemedim, tüm aile ve aile içinde hatırı sayılır kişiler hemfikir iken, 16 yaşındaki ben karşılarında duramadım. Vazgeçtim dedim, kendimi bir yalana hapsettim. Ancak hep aynı yerden huzursuzluk devam etti.
2. sınıfta iken en samimi olduğum üni. hocama gidip "Ben yanlış bölümdeyim, nefret ediyorum" dedim ve o gün oturduk konuştuk. "Bırak" dedi. Eve döndüm, "Bırakıyorum" dedim, evlatlıktan reddetmelere kadar gelindi...
Okuldan mezun olduğum aynı sene, hastalandım ki bu çok uzun bir hikayedir.
Ne kadar inkar ettimse, o kadar içime işledi.
Biz şimdi en güzel zamanlarımızdayız, ne fırtınalardan çıktık.
Altı çok derin Nomu.
Verilen sözler var daha...
Neyse ki tamamen geç değil... Eh biraz geç de olsa, buruk da olsam, yorgun da hissetsem, yaparım biliyorum.
Sadece duygusal bir geçiş yaşıyorum.