O gemi gelecek mi İsmail Abi?

Tamamını okuyamadım şuan ama genel olarak anladığımı düşünüyorum, umarım gelir o gemi, umarım hayaliniz olur.
Ben de sevmediğim bir mesleği okudum ve yapmıyorum, yapamıyorum, anlamıyorlar ama görünüşe göre bir yerden dalmak zorundayım iş hayatına. Güzel sanatlar okumak istemiştim zamanında olmadı(ya da daha sözel istemiştim sayısal okudum), şimdi çalışırsam ilgilenebileceğim anca, meslek olması gerekmiyor ama zamanında yapamamanın, hiç ilgilenememenin verdiği bir şey mi, boşluktan mı, yoksa sanatla ilgilensem terapi gibi geleceğini hissettiğimden mi bilmiyorum ama son zamanlarda ara ara daha büyük bir istek duydum ve şuan elimde olamadığı için yine söndü.
İnşallah istediğiniz gibi olur her şey :)

İşte o zorundalıkla senelerce ben de yapamadığım mesleğimin haricinde, hayalimin dışında farklı bir meslekte çalıştım.
Üzerine varmayınca dediğiniz gibi, sönüyor da.
İnşallah.

Bunca şeyden okudugunuz ve sevmediğiniz mesleği merak ettim

Bana kalsın, iyice afişe olmayayım.

Keske elti, gorumce, veya buranin deyimiyle kv ile ilgili olsaydi derdin. Bakip cikivermesi veya 2 satir yazmasi kolay olanlardan...
Cok fena icime cektim yazdiklarini. Cok fena! Yazilan yorumlar da cabasi.
Bir arkadasimin (ben o zaman 25 yasindaydim) 80 yasindaki anneannesi dil kursuna baslamisti. Helal olsun demistim! Bir de ustune espri patlatmisti "Buyuyunce lazim olur kizim, dil lazim artik" diye...
O gemi gelir mi gelmez mi bilinmez ama biz beklemeliyiz! Ayaga kalkip kendimizi gostererek, teyid gecip gitmesin diye.
Beklerken de rahat oturmali, kambur durmamaliyiz. Zaman zaman kumun ayagimizdaki serinligine memnun olmayi, ucup giden kuslari izlemeyi, bulutlara isim vermeyi, yerdeki salyangozun agir ve inatci adimlarindan ilham almayi, yanimizdan gecen kucucuk kendisine hayri olmayan o balikci teknesindeki telasi gozlemlemeyi ihmal etmeden beklemeye devam etmeliyiz.
Hic gec kalinmadi aslinda, sadece biz bazen gec uyaniyoruz yetisiyoruz sonra :) acele kahvalti edip kosuveririz olur biter.
Hepiniz oradaysaniz ben de gelecegim artik! Beklemeyi yuruyerek yapmaya gelecegim ben de!
Bu dert degil hayat bilmecesi ama, yanlis yere acilmis tekrar belirteyim :KK66:

Geç uyandık evet.
Geç uyandık...
 
Ülkede İhsan Oktay Anar gibi bir edebiyatçı varken Elif Şafak nasıl bu kadar seviliyor ve kitapları cok satanlara giriyor bir kez daha anladım. Sayenizde.

Yazarlık gibi bir iddiam mı oldu acaba, ben mi fark etmedim?
Konuyu alakasız bir yere götürmezseniz sevinirim; saçma polemiklerle kilitlensin istemiyorum.
 
Babanıza sarmayın:) Şaka bi yana babanız yüzünden değil sizin yüzünüzden bu atalet.
Babalar her kızın kahramanı, elinden sorgusuz sualsiz tutulacak gidelim dediğinde tamamdır karşılığını verebileceğimiz kişilerdir eyvallah. Sizinde istediğiniz sizi iteleyici gücü,babanızdan bekliyorsunuz fakat o güç babada değil sizde. Babanızın bahçeye olan düşkünlüğü size yeteneklerini köreltmek gibi geliyor fakat o da bununla besleniyor. İçinden ne geliyorsa bunu yaşayan, hisseden ve bu ''basitlikte'' yaşayan insanları seviyorum.
Yetenek bir görev gibi görülmemeli. Yetenek insana kendini gösterme izni verdiği zaman ancak anlaşılır ve insanı tatmin eder diye düşünüyorum. Babanızın sürekli ertelemesi daha zamanının gelmemesinden bana göre bu iznin. Sizde durum nedir bilemiyorum. Birilerini öne sürmek yerine kendinizi anlatsanız,aslında neden kendiniz istemediğinizi farketseniz daha işe yarar olur bence sizin için. Evet babanız şu an hazır değil fakat siz hazırsınız. Birkaç yıl sonra bu ataletiniz için de babam elimden tutmadığı için olmadı demeyin. Keşke demeyin. Tutmadı ama yaptım deyin. İyi ki ben kendim irademler gücümle yapmışım deyin.

Yok, "Babam elimden tutmadığı için" demem, hüznüm, babamı yanımda görememek. Benden çok ileri, onun fırçası ile benim fırça tutuşumu kıyaslamak bile ona hakaret olur. O bir sergiye benden daha hazır; hatasız, usta.
Ben hala bana göre çizimlerindeki hataları giderememiş (Ressam teyzem onlar hata değil, üslubun der sağ olsun), bu alanda tamamen eğitimsiz, (Bu eğitimden vaktinde mahrum bırakılan-sonrasında hayat şartları ile fırsat yakalayamayan-şimdi önüne serilen)kör bir yeteneğin üzerine gitmeye çalışan ve kendimi pek çok açıdan yetersiz gören biriyim. Benim yeteneğimdeki yetersizliği, desteğini aldığım taktirde şevkle aşacağım kişi babam. Söz de verdi, "Tamam" dedi... Sonra yine kendi bahçesine daldı gitti. Kızmıyorum, üzülüyorum. Annem kızıyor ona.

Ben istiyorum ama senelerce kendime tekrar ettiğim "İstemiyorum" diktesinden sıyrılma aşamasındayım; hemen önceki yorumumda biraz değindim bu duygusal geçişin sebebine. Sıfırdan başlıyorum işte... Dediğiniz gibi "Kendi irademle, gücümle yaptım" demek, en güzeli olur.

O zaman her şeye bir rest çekip, kendine bile inada yola atılma zamanı gelmiş.

Geldi.
Tatile gün sayıyorum; oralarda bir oraya bir buraya atlayıp zıplayacağım, tüm seneleri orada bırakıp geri geleceğim.
Annemin dediği gibi, kurs işini ayarlayacağım yeni eğitim-öğretim yılı için, sonra ressam teyzemin gölgesi olacağım, tutunarak kalkarım artık, kalktıktan sonra koşmak gelir...
 
Ülkede İhsan Oktay Anar gibi bir edebiyatçı varken Elif Şafak nasıl bu kadar seviliyor ve kitapları cok satanlara giriyor bir kez daha anladım. Sayenizde.
Ihsan Oktay Anar ile ayni cumlede bile gecirmem Elif Safak ismini. Size bu anlamda katiliyorum.
Yalniz bu konuda degil sadece, bu platformda yazilan yorumlari bu sekilde kiyaslarsaniz begenebileceginiz yorum cok azdir diye dusunuyorum.
Herhangi bir edebi iddiada bulunmadan kendi sozleriyle yazan bir kisinin duygularini edebi acidan degerlendirip elestirmeniz bana garip geldi. Insanlar acilarini pismanliklarini size anlatirken karsinizdakine bu acidan mi bakarsiniz hep?
Konu sahibinin bir iddiasi olmadigi gozunuze carpmamis olamaz, sadece negatif bir hisle yazdiniz sanirim. Olabilir buna da bir sey diyemem elbet.
Burada begendiginiz yorumlari merak ettim acikcasi var mi Ihsan Oktay tadinda okudugunuz konular?
Cok enteresan geldi yorumunuz sessiz kalmayi basaramadim. Fikrimi soyleyesim geldi. Tartisma degil niyetim, iyi geceler dilerim herkese...
Ben keyifle okudum burayi o yuzden susarak haksizlik ederim gibi geldi. Kusuruma bakmayin.
 
teyzeniz zaten söylenmesi gerekeni söylemiş.kimseyi beklemeyin.hayatınızı ve yeteneğinizi ertelemeyin.kendinizi gerçekleştirin.
benim bir arkadaşım iki farklı üniveriste okuyarak vakit harcadı.en sonunda ben tasarımcı olucam diye tutturdu.inanın çöp adam çizemiyordu.yeteneği sıfırdı.ama aylarca çalıştı hayalinin uğruna gecelerce uykusuz kaldı.şimdi ünlü bir firmada tasarımcı olarak çalışıyor.dizi senaryosu gibi gelebilir ama gerçek bu.
anlattığım olay sizinkinden farklı olabilir ama insanın hiç bir şeye geç kalmadığının,hayalinin peşinden gitmesi gerektiğinin en güzel örneğiydi bu arkadaşım.
siz de hayalinizi gerçekleştirmek için kimseyi beklemeyin..resimlerinizi yapıp serginizi açın.insanın yapmadığı şeylerden pişman olması kadar acı bir şey yok.

İnanırım, dayım taa uzun zaman önce "İstemiyorum" diyerek Hacettepe tıbbı bırakıp tekrar sınava girip, yabancı dil okumuş biri. Şu an da alanı için olabilecek yerlerin en iyisinden birinde, yazmayayım yerini. Severek yapınca insan mesleğini, önüne dağ çıksa deliyor.
O kadar alışmışım ki senelerce inkara ve bu konuda hareketsizliğe... Herkesi yıktım da kendimi yıkıp geçemedim.
Sanırım bir noktada acıya müptela bile olmuş olabilirim, bunlara kadar sorguladım da. Çünkü gerçekten çok vakit kaybettim, boşa kürek çeker gibi.

Bu konunun altı hakikaten çok dolu, benim için en yüzeysel anlatım bu, en yakın sohbetle birlikte yeniden ayyuka çıktığı için, sadece bu kadarını anlattım. Pişmanlıklar da var... İşte toparlıyoruz, bir geçişteyim. İpinden salınan deli atlar gibi yönümü şaşırdığım bir andayım.
 
Son düzenleme:
Yok, "Babam elimden tutmadığı için" demem, hüznüm, babamı yanımda görememek. Benden çok ileri, onun fırçası ile benim fırça tutuşumu kıyaslamak bile ona hakaret olur. O bir sergiye benden daha hazır; hatasız, usta.
Ben hala bana göre çizimlerindeki hataları giderememiş (Ressam teyzem onlar hata değil, üslubun der sağ olsun), bu alanda tamamen eğitimsiz, (Bu eğitimden vaktinde mahrum bırakılan-sonrasında hayat şartları ile fırsat yakalayamayan-şimdi önüne serilen)kör bir yeteneğin üzerine gitmeye çalışan ve kendimi pek çok açıdan yetersiz gören biriyim. Benim yeteneğimdeki yetersizliği, desteğini aldığım taktirde şevkle aşacağım kişi babam. Söz de verdi, "Tamam" dedi... Sonra yine kendi bahçesine daldı gitti. Kızmıyorum, üzülüyorum. Annem kızıyor ona.

Ben istiyorum ama senelerce kendime tekrar ettiğim "İstemiyorum" diktesinden sıyrılma aşamasındayım; hemen önceki yorumumda biraz değindim bu duygusal geçişin sebebine. Sıfırdan başlıyorum işte... Dediğiniz gibi "Kendi irademle, gücümle yaptım" demek, en güzeli olur.



Geldi.
Tatile gün sayıyorum; oralarda bir oraya bir buraya atlayıp zıplayacağım, tüm seneleri orada bırakıp geri geleceğim.
Annemin dediği gibi, kurs işini ayarlayacağım yeni eğitim-öğretim yılı için, sonra ressam teyzemin gölgesi olacağım, tutunarak kalkarım artık, kalktıktan sonra koşmak gelir...
Ooo harika planlar. Annenin destek olması çok güzel. Belki de ilerlersin sen :-) biz de duyarız adını, sanını... Evimize de asarız.
 
Yak yak bende yakayım bitane dertlendim şimdi :KK14:

Umarım..
Benim gemi 1 degil 2 degil :deli:

Biri geldi mi, diğerleri de gelir... Beklemek kolaylaşır, her yeni gelenle bir yük salınır gider.
Ben de yaktım, şöyle geçen senelerime doğru üfüre üfüre...

:KK14: yaktım bile. Hep Yokuspokus Yokuspokus yüzüne bizi duygulandırıyor :-(

Sen başlattın Queen, ne vardı öyle içli içli yazacak?
Yumruklayıp durduğum duvarları hatırlattın bana, elimi parçaladığım.
Oysa ki aşıp gitmem gerek; sana diyorum bir de, aha kendi söküğüm dikemediğim.
 
Sayfada melün melün gezinip şunu dinlerken başlığınızı görünce bir duraksadım:


Söylemem gerekenlere gelince... Sanırım sizin için artık gemi değil önemli olan, siz beklemeyi sevmişsiniz. Alışmışsınız ya da; ki daha kötü. Nezdimde aynılar.
O yüzden artık, birisi sizin için bir gemi çizse bile, görmeye cesaretiniz kalmamış. Daha çok hafızanızda taze kalmış o yeteneğe saygınızdan, tamamen göz ardı ederseniz vicdana zabı duyacağınızdan çekinir gibi çizmişsiniz o kağıtlara, o yeteneği tam anlamıyla göz ardı edip devam etmek daha bile kolay geliyor aslında, şu vicdan azabı olmasa.

Konuyu açan başkası olsa, daha sert yazardım.

Eğer istediğin gerçekten buysa, hayır, hele önünüzde canlı kanlı bir teyze örneği varken, hayır, geç kalmış değilsiniz.
Babanız, tam olarak duygularını anlayamadığım birisi şimdilik, sadece sanıyorum ki onun duyguları sizinkinden farklı.
Onun hisleriyle biraraya getirmeyin bu yüzden iç işlerinizi.
Eğer istediğiniz gerçekten buysa, bildiğim kadarıyla içiyorsunuz, bir sigara yakın.
Serginizin açılışına bir gemi resmetmeyi unutmayın. Başarılar.
 
Biri geldi mi, diğerleri de gelir... Beklemek kolaylaşır, her yeni gelenle bir yük salınır gider.
Ben de yaktım, şöyle geçen senelerime doğru üfüre üfüre...



Sen başlattın Queen, ne vardı öyle içli içli yazacak?
Yumruklayıp durduğum duvarları hatırlattın bana, elimi parçaladığım.
Oysa ki aşıp gitmem gerek; sana diyorum bir de, aha kendi söküğüm dikemediğim.
Sen de benim gibisin ama farkettim... Bizi dalgaya alan hayatı, kendi çapında dalgaya alan bir tip.
Yazmasan bir kaşık suda boğulacak gibi. Öğüt vermek, anlatmak, yazmak, karalamak kolay.
Ama kendine gelince bir kelime bile biten sigaranın parmak ucunu yaktığı gibi ya da karda kışta soğuk havada ellerinde bıraktığı o acı koku gibi aynı. Yazmadan o kelime seni bitirecek, yazsan bir yerini sökerek gidecek.

Off efkarlı mıyım neyim :-(
 
X