O gemi gelecek mi İsmail Abi?

Neyse, şu insomniadan biraz faydalanayım da boş durmayayım bari;

Çoğu kişiyi tenzih ederek yazıyorum, alınan zaten alınır, onlar kendilerini bilirler.

Burası bana neyi gösterdi biliyor musunuz? Şurada gelip saydırıp döktüren tiplere, bel altı yapamayacak karakterde biri olduğumu. Merak ettim; kendi halinde bir konu için, insanlar neden bu kadar öfke, nefret kusar, neden dalga geçer, neyin eksikliğidir, ya da neyin fazlalığıdır, neden birine bir yazı batar da gelir buralarda zanlarını ölesiye savunur ve kendisine hiçbir açıklama ile ulaşılamaz... Cidden merak ettim, kimdir bu öfkeli güruh ve eski konularına baktım. Ve gördüklerime şaşırmadım. Can yakacak detaylar buldum çoğunda ama vuramadım. İşte aramızdaki fark bu sizinle. Siz kendi dertlerinizin, eksikliklerinizin öfkesini saldırarak giderme yolunu tercih eden insanlarsınız. Benim, hiçbir zaman yapamayacağım bir şey yani.

Kimileri de neredeyse hiç dişe dokunur konu açmamış, "Sanal ilgi" diyenler billassa. Eh, "Sanal imaj" kaygısı taşıyan kişilerin dert konusu açarsa benzer yerden cevap geleceği korkusu ile böyle davrandığını tahmin etmek de hiç güç olmadı.

Totalde, ne size bir şey anlatsam anlarsınız, ne de ben sizinle baş edebilirim.
"Burayı çok önemseme ehauhdfdsa" şeklinde yorumlar gelebilir devamında, tahmin etmek güç değil; işte bu kadar bilindiksiniz, bu yüzden de sadece bildiğinizi zannedensiniz.
Ve yine aynı konu içinde gördüm ki, ben harbiden baya güçlü bir kadınmışım; en duygusal olduğum konuyu geldim böyle bir yerde açtım ve tüm saldırı, hakaret ve kışkırtmalara; eksiksiz hepsine alttan aldım. Demek, ben bu noktayı çoktaaan aşmışım da, haberim yokmuş. Öfke uyanırdı yoksa, uyanmadı. Bu kendimi keşif adına, hayatımın kilometre taşı günüdür.

Şu bahsettiğim Ranga Guru hikayesini buraya kopyalayacağım;

Hindistan’da renklerin ustası anlamına gelen Ranga Guru adı verilen çok ünlü bir ressam varmış.
Onun yetiştirdiği bir ressam olan Raciçi ise artık eğitimini tamamlamış, son resmini yaparak Ranga Guru’ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş. Rangu Guru ise;

– Sen artık ressam sayılırsın Racaçi ve artık senin resmini halk değerlendirecek diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve en görünen yerine koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem
koyarak, halktan beğenmedikleri yerlere çarpı atmalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş.

Raciçi denileni yapmış. Birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde tüm resim kırmızı çarpılar içinde ve neredeyse görünmüyor. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki. Üzgün bir şekilde resmi Ranga Guru’ya götürmüş ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. Ranga Guru üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. Raçici, yeniden resmini yapmış ve Rangu Guru’ya götürmüş. Rangu Guru tekrar resmi aynı meydana ama bu sefer yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya ve birkaç fırça ile birlikte bırakmasını istemiş. Resmin yanına da insanlardanbeğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını söylemiş.

Raciçi resmi meydana götürmüş. Birkaç gün sonra resmi görmeye gittiğinde meydanda resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da boyalar da kullanılmamış. Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru’ya gitmiş ve resme dokunulmadığını söylemiş. Ranga Guru ise öğrencisine demiş ki;

– Sevgili Raciçi, sen ilk seferinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız eleştiriyapabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. Oysa ikinci seferde, onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin.Yapıcı olmak, eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye kalkmadı.

Sevgili Raciçi, mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın. Emeğinin karşılığını ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın. Onlara göre senin emeğinin hiçbir değeri yoktur. Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenlerle tartışma.

Mune @Margarikotin K Kazen konumu kapatabilirsiniz.
Sevgiler.
 
Son düzenleme:
Kız Yokuspokus nasıl yazdıysan, milleti nasıl rahatsız ettiysen böyle ya.

Yok mu kaynananla, görümcenle, eşinle, komşunla, mutfağındaki böcek pislikleriyle, 4 aylık şiddet gördüğün bir evlilikte gebe kalmak için tavana asılmayla alakalı anın ya? Aaaa, çok ama çok ayıp... Paragrafsız, noktalama işaretsiz, anlaşılmayan bir üslupla yazmalıydın.

Sen yazar mısın da ne haddine böyle Türkçe kurallarına uyarak yazmak. Hadsiz seni, seni hadsiz seni.

Çok sevdiğim bir atasözü vardır:
"Kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş."
 
Dostoyevski'den verdiğim örneği bile anlamamışlar, atıf yapıp durmuşlar. Dostoyevski ve daha niceleri, sanatçı doğmadılar. Küçük ya da büyük bir çok sorunla baş ettiler. Dostoyevski zamanında en çok eleştiri alan yazarlardan birisi oldu. Sanki o zamanlar herkes destekti...

Ki arkadaş ben yazarım demedi, iyi yazıyorum demedi, şairim demedi... Ne bu sancı? Kadın girdi sadece derdini anlattı, birileri de kalemin güzel dedi. Neyin karın ağrısı anlamıyorum.
 
Son düzenleme:
Tatlım bu ülkede istekleri gerçekleştirmek zor. Maalesef ki insanlara rağmen gerçekleştirmen gerekiyor. Sonuçta bilim adamlarının da çoğu geri zekalı diye okuldan atıldılar. Çoğu kişi karşılarında oldu. Ve bir kaç kişiydi sadece destekçisi. Bazen de dünyada tek oydu, hiç kimse inanmıyordu. Asıl sanatçı kimse kendisine inanmadığında bile kendisine inanandır.
Şimdi bu örneği verdim diye bilim adamlarıyla seni kıyasladığımı sananlar olacaktır ama neyse sen anladın.

Herkese inada yapman gereken durumlar vardır. Bazen kendine bile inada. İstersen o sergiyi açma, istersen mükemmel bir sanatçı olma. Ama yap ama yap.
 
Son düzenleme:
Bazı insanlara fırsat verilsin bilmediklerini bile konuşmaya çalışma görgüsüzlügüyle yığılır kalırlar.
Bu fırsatla beyinlerine oksijen ilk defa gitmiş gibi davranırlar ne konussam napsam diye şaşkına dönerler.
Ah gangacım bir kaynanali konu aç bu düğümu cöz :)
 
Yok ya, bir kısım yorumlayan arkadaşı tenzih ederek söylüyorum ki bu konu buraya ağır geldi.
Ben seninle ayni fikirde degilim. Cogunlugun begendigi severek katildigi bir konu oldu. Elestirenlerin bazilarinin bilerek kiskirtici davrandigini dusunuyorum. Bunu farkeden herkes de sustu zaten. O yuzden cevap verilmedi bence son elestirici mesajlara. Yorum degil daha cok saldiri niteligindeydi bence. Bu, senin yanlis ya da buraya uymayan konu actigin icin olmadi. Bu asikar. Yazim tarzin herkesin kendinde birsey bulmasini sagladi. Benim resmim cop adamdan hallicedir ama ben olayi resim diye degil pismanliklar yapilamamisliklar gec kalinmislara hayiflanmarak olarak aldim ve kendimde cok sey buldum. Bu konu bana cok iyi geldi. Iyi ki acmissin. Pek cok kisinin keyifle takip ettigine eminim. Yazim tarzini ifafe seklini cok begendim. Sakin bosa gitmis olarak anlasilamamis olarak gorme. Haksizlik olur. Ben kendini acabilmendeki cesarete de hayran oldum. Iyi ki tesadufen gelmisim bu konuya... Hersey QUEENofTURKEY konusu ile basladi. Iyi oldu bence!
 
Söylediklerinin harfi harfine katılıyorum. O kadar güzel anlatmışsın ki! Çok güzel çözümlemişsin. Bundan sonra da sanırım kimseye söz düşmez. Herkes kaynana, elti, görümce, koca konusu açmak zorunda değil. Konum buraya çok iyi geldi. Anlamayanların sorunu kendilerine. Kimse büyük iddialarda da bulunmadı, sanılanın aksine. Sadece birileri BDV' yi sadece sığ konuların paylaşım alanı sanıyor.
 
Birde, "ben entelim daha cok bilirim ve insanlara uzagim, uzak kaldikca onlara negatiflik yukledikce kendi dertlerimi daha az hatirliyorum" mesajlari var. Mutluluk basit yerlerde sakli oysa bulmasi mesele. Iyi olmak lazim iyi bakmak lazim hayata. Hayat cok kisa elimizde ne kalacak sonra? Iyi dusunmek lazim. Ogrenmenin yasi yoktur, okumanin ve okudugunu hayata gecirip iyilige kullanmanin yasi da hic yok! O yasla degil yurekle geliyor. Cok okuyanlar bile basaramiyor bazen gorduk!

Not: Buradaki mesaj cok okuma onune bak amaaaan bilmem kim okudu da ne oldu bak!!!
 
Aynen canım ne mutlu ki bu forumda böyle geniş ve derin düşünceleri de anlayabilecek insanları görebiliyoruz.

Sonrası zaten herkesin kendi sıkıntısı. İsteyen anlar, istemeyen sığ bakar, şıp devam eder. Yasak yok, abes bir durum yok. Kız konu açmış işine gelmediyse pas geç, git. Ne bu yerin dibine sokarım çabaları anlamadım gitti. Aman.
 
Konu kapanmadan hemen yazmaliyim. Yillar evvel Besiktas iskelesinde bekleyen Kadikoy vapuruna bindik bir arkadasimla. O kadar cok seyimiz var ki konusacak, bitmiyor hergun gorussek bile. Oturduk vapura devam sohbete. Ne anonsa kulak kabarttik ne gelen gecene veya cevremizde kim olduguna. Ne kadar zaman gecti bilmem, bir sarsinti oldu. Hani vapur kalkacak ya tabi normal. Ancak hareket eden vapur bizimki degil, onun yaninda duran vapurdu. Bizim oturdugumuz kaldi iskelede. Muhabbete dalip anonslara dikkat etmeyip icinden gecmemiz gereken vapura yerlesmisiz oysa. Vapuru kacirdik! Gitti!
Ama uzulmedik cunku biz o sirada cok keyifli yeri sonradan dolmayacak bir muhabbetteydik!
Yani gemi gecmis olabilir, ama yine gelecek. Gecen zaman bosa gitmedi ben eminim Iyi geceler herkese. Isiklar acik kalsin, gelenler olursa burayi okurken cok guzel zaman gecirecekler eminim. Yeni bekleyislerde gorusuruz
 
MuRdar der :)


Ayrıca konuda sürekli yok mu kayınvalideli görümceli konu denilerek ne aşağılanıyor?
 
Kardeşler bu üyeye müge hatun demeyin gözünüzü seveyim,müge bence aldatilmasi dışında boşanması da dahil ondan sonra anlattığı bütün şeyler sadece burada vakit geçirmek popüler olmak ses getirmek ve bir nevi kendini tatmin etmek için yaptığı dram kralicesi şeyleriydi. bence hiç birisi gerçek değildi o konuların hatta son konusunda da yazdım hikaye yazmaya çalışan ortaokul çocuğu gibiydi


inşallah müge degilsindir konu sahibi olma lütfen
 
Bu kıyaslamaya konu sahibinin kendisi girdi, onların da böyle buhranları vardı diyerek. Ben de onların boş buhranlarda olmadığını, hayatları boyu çok ciddi problemlerle boğuştuğunu yazdım ki konu sahibinin hayatı fazla monoton o yüzden durup durup buhranlara giriyor. Ve evet anlama probleminiz var gibi görünüyor.
 
Son düzenleme:

Sancılı dönemler barındırıyor demiş doğru.
Sancılı dönemden sadece sanatçılar mi geçiyor?

Ben çoğu sanatçıyla yarışır sancılı dönemlerden geçiyorum mesela bana göre.
Sanatçı olduğumu iddia etmiyorum ama konu sahibi de etmedi.

Arkadaşı ile bilgi alışverişinde bulunurken örnekler verdi diye kendisini sanatçı ilan etmiş olmadı.

Istedigi gibi anlayan kimselerle anlama noktasında tartışmam bile. Selametle :)
 
Ben kendisini sanatçı ilan etti diye nerede yazdım? Şu son paragrafı da kendiniz için yazdınız sanırım. Kendisinin sancılı dönem diye bahsettiği şeylerle (ki dediğim gibi fazla monoton bir hayat yaşıyor, bu yüzden buhranlarda, diğer konularındaki dertlerinden yola çıkarak dedim bunu da) idam sehpasından dönen bir kişinin sancılı dönemleri bir tutuluyor, kıyas dahi yapılamaz. Yanlış kıyaslama yapılıyor diye yazdım. Yazmadığım şeyleri yazmışım gibi gösterme çabası neden? Ben ne sanatçı olabilir olamaz yorumunda ne de resimlerinden dem vurdum. Ortada bana göre saçma salak bir kıyas yapılmış bunu belirttim. Yoksa ne acılar çeken var, hepsi sanatçı olmuyor, acı insana güç katar, mücadeleci bir ruh kazandırır, o insanlar da mücadele ile geçirmiş hayatını. Konu sahibinde ben mücadeleci bir ruh göremedim, daha çok küçük bir çocuğun mızmızlanmasını dinler gibi hissettim.
 
Son düzenleme:

Nerden biliyorsunuz yahu?
Belki derinlerde tek başına omzuna yük ettiği burada paylasmadiği daha ciddi dertleri var.
Nerden bilebiliriz?

Kendisinin sancılı dönemlerden geçtiğini düşünüyorsa -ki bunu en iyi kendisi bilir siz ya da ben bilecek değiliz.

Aman monoton işte küçük dertlerle şımarıklık ediyor diyemezsiniz.

Kişiyi kendinden iyi bilmek gibi müthiş bir yeteneğiniz varsa bilemem tabi..
 
Kendisi diğer konularunda bunu böyle yazıyorsa ben de bunu böyle bilirim. Eğer daha büyük dertleri varsa da diğer konularında en hassas nokta diye yalan konuşuyor demek ki konu sahibesi. Hatta bu konuda bile bu konu ve annem en hassas konularım diye kaç defa yazdı. Yalan söylüyor yani konu sahibi?
 
Ortadoğu'da çocuklar katledilirken, İngilterede bir çocuk annesinin gittiği bir günlük iş gezisi için ya da anne babasının çalışma durumu için kendisini harap edip, psikologlarla, pedagoglarla yetişiyor. Herkesin kendi derdi kendine gör fazladır.

Konu sahibi burada sanatla alakalı sancısını anlatmış. Boş ya da değil, yargılamak kimin haddine ki? Bize ne? Ben de tırnağım kırıldı diyerek kendime günümü zehir etsem kime ne?

Demem o ki:
Derdin büyüklüğü, küçüklüğü kimseyi ilgilendirmez. Birisine çok önemsiz gelen bir mevzu, diğeri için hayat memat meselesidir.

Konu sahibinin belki başka sorunları var, belki içini sıkan yaşanmamışlıklar var? Bilmeden konuşmak ne kadar hoş ve iyi...

Kadın hiçbir yazarla kıyaslanmanın haddi olmadığını, öyle bir amacı olmadığı halde ısrarla belirtmişken, verilen örnekleri bile kıyaslama noktasına getirmek nedir?

Yazarlarda yok muydu gayet iyi bir yalı hayatı içinde yaşayıp, küçücük şeyleri kendine çok büyük sorun edinen. Edebi kaygıları olan. Kimsenin dert demeyecek sorunları büyüten, vardı.
Burada amaç kıyaslamak değil ama kız burada her şeyi ayrıntıyla anlatamaz ya!

Bir sürü derdi vardır, tekinin üstünde yoğunlaşmıştır. Bu sayede yazım tekniğinin iyiliğini farkedip burada o kadar sığ yazılar yazılırken, ne demek istedikleri bile anlaşılmazken kadın derin bir yazı yazdı diyerek övgü sözcükleri çok mu abartılı?
Kaldı ki, bu yönde isteği olmadığını belirtti. Okuyanlar yazımından etkilenip kendini geliştir, dedi. Bazı kişilerin kalemi işler ya insanlara. Bu yazar olsun olmasın... Burada böyle sinirlenip, ateşlenerek velveleye ne gerek var?

Diyeceğim ki buradaki insanlara çok ağır geldi yazı, sanmam. Dünyanın sadece kaynanadan, kocadan, eltiden... İbaret olmadığını, paragrafları kullanmayı, noktalama işaretleri kullanmayı da seven kadınlar olduğuna inanıyorum.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…