Morallerim sızlıyor

Benim babam istifçi. Biz atarız gider çöp konteynırından alır geri gelir.
Başa çıkamazsın. Bir depo garaj gibi yer kiralasın. Gitsin oraya koysun her şeyini
Ayy aynı benim babam annem artik babam evden gittikce poşet poşet götürüp başka çöpe atıyor kurtuluyor adam hatırlamıyor bile. Konu sahibi de az az poşetleyip atabilir bence hiç sıkıntı etmesin çoğu erkek böyle maaalesef.
 
atma canim benim sat ben sattim baya kazandim satiliyor gercekten hani su let......sitesinde tavsiye ederim evi bastan sona temizlerken kullammadigim temiz ne varsa ilan verdim ama ciddi ciddi satiliyor..1 milyarlik satis yaptim vallahi hali perde tul yeniledim ise yariyorr
 
Ayy aynı benim babam annem artik babam evden gittikce poşet poşet götürüp başka çöpe atıyor kurtuluyor adam hatırlamıyor bile. Konu sahibi de az az poşetleyip atabilir bence hiç sıkıntı etmesin çoğu erkek böyle maaalesef.
Evet evin ordakinden alıyor biz de arka sokağa götürüyoruz gizli gizli. O kadar kötü ki şu an evin hali.
 
Ayy aynı benim babam annem artik babam evden gittikce poşet poşet götürüp başka çöpe atıyor kurtuluyor adam hatırlamıyor bile. Konu sahibi de az az poşetleyip atabilir bence hiç sıkıntı etmesin çoğu erkek böyle maaalesef.

Yani, erkeklerin çoğunda var galiba hakikaten.
Enişteme çok benziyor eşim de. Incık cıncık bir şeyler görüp, gerekli-gereksiz ayırmadan alıyor, ilgi alanı ne ise o konuda istife yöneliyor, abartıyor filan.
Babam da bahçesi konusunda öyle.

Dünden biraz daha düşündüm, şöyle bi durumu da fark ettim; benim ev içinde ayrı bir odam var mesela, eşimin yok ve eşimin de kapısını çektiğinde sadece ona ait olabilecek bir mekan ihtiyacı var. Sanırım bu elektronik şeyler, tamirat için ayırdıkları, araba parçaları vs onun için benim resim tutkum gibi bir tutku. Biraz haksızlık etmişim, sadece ona ait bir alan (Dolaplar değil, oda gibi bir çalışma-yedekleme alanı) ayarlamamız lazım bizim evin içine dağılmaması için.

Taa 2016da bir konu açmışım ve bu elektronik şeylere zaafını o zamandan yazmışım şöyle:
Bir şey düzgün çalışıyorsa onu kurcalama mantığında bir insanımdır. Eşim ise tam tersi, "Bu nasıl işliyor bir bakayım" cı.
Macgyver gibi adam, her şeyi kurcalasın, onu söksün ona taksın, oradan onu çıkarsın "Ustalar bu parçayı fazladan koymuş" desin bi de üstüne gülsün. Evlendiğimizin ilk senesi dolmadan klimayı bozdu (Hala daha kabul etmez kendinin bozduğunu). Düzgün çalışan aletin içini açtı, bir gün sonra bozuldu.
Üni. kalma emektar bir laptopum var, içerisinde tüm fotoğraflarım, hatıralarım. Haberim yok, bir gün açmış içini, bilmem kaç parçaya bölmüş, elektrik süpürgesiyle temizliğini yapıyor. Gördüm, ses çıkarmadım ama içim sallandı izlerken.

Hakkını yemeyeyim tabi, tamir işlerinden anlar ama her şeyi tamir edemeyeceğini anlaması lazım. Bırak da arabanın motorunu ustası yapsın. Hayır... Servisten yeni çıktı araba, başladı bizimki netten yabancı kanallardaki paylaşımları izlemeye. Hayırdır diyorum "Hiçç öyle bakıyorum" diyor. Geçen pazar yakaladım, arabanın motorunun üst kısımlarını sökmüş. İzlediği videolarda öğrendiklerini arabanın üzerinde deniyor. Bazı yerlerini geri toplamayı başardı da kerata, ama beynini sıfırlamış arabanın. Neymiş efendim "Sıfırdan kendi kullanışına göre ayarlayacakmış"... Şimdi araba gaz yerken zıplıyor, alışana kadar yapacakmış.

Bu adama, elektronik alet sağlam durunca batıyor.
Huy işte... Eşim çocukluk arkadaşım da aynı zamanda ama bu yönünü hiç bilmezdim.
Birkaç huyu daha var böyle, hali hazırda iş varken başka bir iş daha çıkarma huyu ve gereksiz derecede zaman harcaması... Değişmiyor, değişmeyecek... Şuracığa yazayım öyle kendi kendime söyleneyim dedim.
Hayat... Ben biraz yavaşlayayım inceleyeyim, o biraz hızlansın kurcalamasın diye bizi birbirimize kattı deyip geçiyorum işte.

Ve 3 senede kendi arabasını hiç sorun yaşamayacağı şekilde her yönüyle tamirinde ustalaştı, ciddiyim sanayideki ustalarla kapışacak kıvamda.
Bu adama acil garaj gerekiyor özgürce takılabilmesi için, biriktiriyor çünkü evin içinde rahat kullanamıyor, bir garajı olacağı güne saklıyor gibi kabloları-elektronikleri, onu bir miktar anladım düşününce. Çünkü benim odamda da boyalar, tuvaller vb. dolu. Ona da sadece onun hobisine ait bir mekan ayarlayayım ben ciddi ciddi, bu akşama konuşalım da bi plan daha çıkaralım.
 
Son düzenleme:
Eşin, sürekli ayakkabı almaya devam ediyor mu peki bir yandan?
Benden çok ayakkabısı var adamın ve bir kere bile giymediği ayakkabıları varken yenisini almış olduğunu görünce napardın? Eski ayakkabısını bu kadar ayakkabının içinde bir zahmet atsın; almayı biliyorsa atmayı/kullanmadığını vermeyi de bilmeli. Benim için bu israf-istif hali bir sorun.
Night, eşin istifçiden ziyade alayım dursun lazım olur'cuya benziyor, biriktirme hastalığı olanlar genel olarak herşeyi (kutular, yedikleri içtikleri şeylerin paketleri, atıkları vs) istifliyor ve onlarla duygusal bağ kuruyor, galiba sende bununla ilgili bir belgesel videosu koymuşsun, benzer belgeselleri seyrettim, istifçilerin sorunu psikolojik olduğundan ve geçmişlerinde istifçiliğe sebep olan bir hikaye yattığından, biriktirdikleri şeyleri atma aşamasında uzman yardımı alıyorlardı.

Eşinin biriktirdikleriyle duygusal bir bağ kurup onları attığında depresyona girdiğini sanmıyorum, belki eşin gibi dursun lazım olur'cularında psikoloji de bir yeri vardır bilmiyorum.
Asıl istifçilik bizim bir tanıdığın eşinde vardı, ya adam mola yerlerinde, cafe vb yerlerde verilen kolonyalı mendiller var ya yıllarca onları bile biriktirmiş, çekmeceler dolusu kolonyalı mendil ve eşindeki gibi kulaklıkları vardı :)) piller, kürdanlar, evin neredeyse her dolabından adamın istifleri çıkardı.
İnsan onca şeyi niye biriktirir, dolaplarda gördükçe hiç mi içi sıkılmaz anlamıyorum.

Çoğunlukla kadınlarda var sanıyordum bu ayakkabı alıp kenara atma işi, yani ben ehil, eğitimini almış biri değilim lakin eşinin sorunu alışveriş dürtüsü noktasında başlıyor galiba, bir gün lazım olur diyerek alma eylemine geçiyor, haliyle aldığı herşey birikiyor.
Kadınlarda da var indirimde gördükleri şeyleri alıp bir düğün olur, belki bir toplantı olur giyerim deyip dolabın diplerine attıkları, yıllar sonra bile hala etiketiyle duran bir sürü elbise, bluz, ayakkabı:))

Konuşmayla, birlikte toplamakla işi çözememişsiniz sanırım, bu noktada çözüm ne olur bilemem lakin düzenli, titiz herşey yerli yerinde olsun takıntım olmamasına rağmen evde fuzuli fazlalık olan şeyleri bende sevmem, acımam atarım ben:) bende de at-kurtul huyu var :))) evde kalabalık eşyayı, her yerde çakıl çukul duran şeyler gözüme batar, görmekten sıkıldım deyip tabak çanak, mobilya atmışlığım var fakat bizde atmak sorun haline gelmez çünkü eşimde takılıyor, donuyor diye sinir olup sorunu çözemeyince camdan aşağı pc, monitör, kol saati vs vs attığından, karı-koca oh attım kurtuldum noktasında uyumluyuz.
 
Son düzenleme:
Night, eşin istifçiden ziyade alayım dursun lazım olur'cuya benziyor, biriktirme hastalığı olanlar genel olarak herşeyi (kutular, yedikleri içtikleri şeylerin paketleri, atıkları vs) istifliyor ve onlarla duygusal bağ kuruyor, galiba sende bununla ilgili bir belgesel videosu koymuşsun, benzer belgeselleri seyrettim, istifçilerin sorunu psikolojik olduğundan ve geçmişlerinde istifçiliğe sebep olan bir hikaye yattığından, biriktirdikleri şeyleri atma aşamasında uzman yardımı alıyorlardı.

Eşinin biriktirdikleriyle duygusal bir bağ kurup onları attığında depresyona girdiğini sanmıyorum, belki eşin gibi dursun lazım olur'cularında psikoloji de bir yeri vardır bilmiyorum.
Asıl istifçilik bizim bir tanıdığın eşinde vardı, ya adam mola yerlerinde, cafe vb yerlerde verilen kolonyalı mendiller var ya yıllarca onları bile biriktirmiş, çekmeceler dolusu kolonyalı mendil ve eşindeki gibi kulaklıkları vardı :)) piller, kürdanlar, evin neredeyse her dolabından adamın istifleri çıkardı.
İnsan onca şeyi niye biriktirir, dolaplarda gördükçe hiç mi içi sıkılmaz anlamamıyorum.

Çoğunlukla kadınlarda var sanıyordum bu ayakkabı alıp kenara atma işi, yani ben ehil, eğitimini almış biri değilim lakin eşinin sorunu alışveriş dürtüsü noktasında başlıyor galiba, bir gün lazım olur diyerek alma eylemine geçiyor, haliyle aldığı herşey birikiyor.
Kadınlarda da var indirimde gördükleri şeyleri alıp bir düğün olur, belki bir toplantı olur giyerim deyip dolabın diplerine attıkları, yıllar sonra bile hala etiketiyle duran bir sürü elbise, bluz, ayakkabı:))

Konuşmayla, birlikte toplamakla işi çözememişsiniz sanırım, bu noktada çözüm ne olur bilemem lakin düzenli, titiz herşey yerli yerinde olsun takıntım olmamasına rağmen evde fuzuli fazlalık olan şeyleri bende sevmem, acımam atarım ben:) bende de at-kurtul huyu var :))) evde kalabalık eşyayı, her yerde çakıl çukul duran şeyler gözüme batar, görmekten sıkıldım deyip tabak çanak, mobilya atmışlığım var fakat bizde atmak sorun haline gelmez çünkü eşimde takılıyor, donuyor diye sinir olup sorunu çözemeyince camdan aşağı pc, monitör, kol saati vs vs attığından, karı-koca oh attım kurtuldum noktasında uyumluyuz.

Camdan aşağı pc atmak çok kral hareket yalnız :)))
Aklıma şu geldi:


Evet, hastalık tarzı bir şey değil Müdürüm tepkilerini gözlemlediğim kadarıyla.
Çöpten hiçbir lafı sözü dinlemeksizin illaki geri almaya çalışma, büyük olaylar çıkarma gibi tepkileri yok. Duygusal bağı yok.

O "Lazım olur belki" huyu olan bir anneyle büyüdüm ben de, evimizin içinde çok bunladığımı, temizliğin-toz almanın hiç bitmediğini (Çok titiz bir kadındır annem) ve çok üzüldüğümü hatırlarım. Odamı odam gibi hissedemediğimi, çünkü annemin "Bir gün lazım olacak" diye ayırdığı fazla sandalyeleri vs. oda kapımın arkasına koyduğunu, her yere bir şeyler sıkıştırdığını filan biliyorum ve daha neler.

Bunları yazmıştım, somut olarak gördüm, bir evden iki evlik eşyanın nasıl çıktığını, çünkü annemler yazlığı yaptırınca neredeyse hiç yeni eşya almadılar, evimizden bir ev daha çıkarıp döşedik.
Değdi mi bu kadar hamallığa bilmiyorum; diğer evi de dolmuş yine ağzına kadar. Beni gelin etti yolladı, kardeşim başka şehirde kendi evinde işinde; bizden sonra boş kalan odamız da annemin bir çeşit deposu olmuş. :)

Bir miktar bana da bulaşmıştı bu huy, "Bir şey tamamen eskiyip miadını doldurana kadar kullan, kuruya kurt düşmez o tabaklar, çarşaflar hep lazım olacak aldığın şey mutlaka lazım olur, daha dünürlere karışacaksın, çocuğun okula başlayacak arkadaşları gelip gidecek" vs gibi bir huy olarak ortaya çıkmıştı bende de, annem etkisi.

Şu evden eşya gönderirken "Lazım olur mu ki, şimdi bu hiç kullanmadığım yepyeni şeyi verip buraya başka bir şey alacağım, israf mı olacak?" diye çok muallakta kaldım, elim gitmiyordu başlarda.
Sonra volkan gibi patladım; annemin ektiği fikri-benim sıkılmamı tarttım ve bir başladım pir başladım...

Gönderdikçe hafifledim, hafifledikçe depresyon halimin üzerimden dağıldığını fark ettim, "Beni bunlar hep sıkmıştı niye bu kadar bekledim? Gönlün sığdığı yere her şey sığar, sandalye yoktur bir minder atıveririz yeter" diye söylene söylene.

Bir liste yapmaya kalksam müdürüm, henüz gıcır gıcır haldeyken çıkardıklarım...
Kullanamadığım ne varsa gönderdim/hediye ettim; ihtiyacı olanlarla bire bir yüz yüze gelme fırsatım da oldu bazen ve onların mutluluğunu gördükçe ben de çok mutlu oldum. Bu evde yığılı battaniyeleri 10 sene sonrası bir bilinmeze saklamaktansa, bir çocuk üşümeden uyur dedim mesela.
Ruhen her yönden ferahladım ve bazı şeyleri de almayı kestim.

Kendime yeni kıyafet almıyorum doğru düzgün, oğlana da çok almıyorum; etiketi üzerinde çok kıyafet verdim, çabuk büyüyorlar gerek yok heves diye alınmasın her şey dedim, oyuncaklara sınır getirdim vs.

Eşimin elektronik zaafı var, bu evden eşya gönderme hallerine start verince "Alma, dur, her yeriyle bir oturtalım; yeniden bakalım, birlikte alalım alacaklarımızı" vb. konuştum. Bu süreçte eve alıp geldiklerini sayıyorum:
Yeni bir katı meyve sıkacağı (Mutfağa alma hiçbir şey şimdi dediğim halde)
Duvarları yerden aydınlatan projektör, iki tane.
Dremel takım (Acelesi yok, atölyeye alınır o, eve girmesin dediğim halde)
İki kişilik çadır iki tane (Kullansak gam yemeyeceğim, bari bir tane alsaydı)
Arabaya çeşitli aksesuarlar (Aciliyeti-gereği yok. Mesela üç direksiyon kılıfı almış renkli renkli, zaten arabada var bir tane, ikisini babalara hediye edecekmiş, biri de bize yedekmiş, yeni bi telefon tutacağı görmüş vs)
Bisiklet comfort sele yedek (Sadece bir kere -totomu acıttı bu sele- dedim diye, ki kullanmıyorum bisikleti aylardır)
Kamp tipi termos ve ışıldak (Termos, ışıldak var zaten evde)
Yeni krampon (Halısaha alışkanlığı yok)
3 tane daha ayakkabı alınmış koyulmuş haberim yok.
Çocuğa denizde kullanması için yelek (Zaten yeleği, kolluğu ve botu var; 2-3 sene sonrası için almışmış büyükmüş bu yelek, indirimde görmüş tükenmeden hemen almış, dur bismillah)
Kediye yeni tuvalet (Kapalı ve daha büyük)
Bir sürü bali-japon yapıştırıcısı, elektrik bantlar vs (Zaten evde var, yedek olacakmış bunlar)
Çocuğa sürpriz Akülü araba (Önce nerede muhafaza edeceğimizi ayarlasaydık bari)
Diğer pc aksesuarları

Bunun bir çeşit garantileme-kendini güvende hissetme gibi bir şey olduğunu da düşünüyorum psikolojik olarak hani "Şimdi alabiliyorum, alayım; belki sonra alamayacak durumda olurum" gibi bir şey olsa gerek.

Daha vardır yani... "Duralım, almayalım" dediğim halde.
Sonra da "Gardırop bir ay bekleyecek" desin... E böyle ıcık cıcık şeylere para gitmez gibi olur da, gidiveriyor işte böyle bir durumu da var, sonra da karışıp kalıyoruz yine; eve esas yapılması gerekenler bekletiliyor, diğerlerine yer aranıyor; sonra yine bir doluluk oluşuyor, yeniden bir ayıklamaya gidiliyor ve bu ayıklama sırasında yine fazladan kablolar, mouselar vsler filan bulunuveriyor.
En son modemin yerini değiştirdik, wifi dağıtıcı almıştık; onlarla beraber bir sürü kabloyu da doluşturuvermiş bir yerlere.

İlgi alanlarına yönelik ayrı bir odası-garajı bir yeri olmalı eşimin ben bunu anladım Mune, elektronik-araba yedek parça vb. şeyleri için ya bahçe evinde, ya buradan taşınırsak ona göre bir yer seçmemize özen göstereceğim, eşime ayrı bir oda bir şey çıkaracak bir şeyler yapacağım. Buna hakkı var, ihtiyacı var.
Bunun haricinde yedekleyerek istifleme halini de orada depo gibi yaşasın artık.
Ruhen sıkılıyorum.
 
Son düzenleme:
Yokuspokus Yokuspokus videodaki adam vallahi eşimin aynısı:KK70:ilk evlendiğimizde bir şaşkınlık yaşamıştım ama şimdi onu sinir eden bir aleti camdan atıp oh be rahatladım deyip camdan aşağı o alete söylenmelerine kahkahalarla gülüyorum :)))

Bu anneler hep standart galiba, benim odamda saklamazdı ama hep bir alma güdüsü vardı annemde de, ya daha ortada evlenme lafı bile yokken annemin size çeyiz olacak deyip aldığı bir sürü tabak çanak vardı evin her dolabında, kendine aldıkları ayrı, biz yetişirken kristal takımlar modaydı, annem bize çeyiz diye şekerliğinden, meyveliğine, şarap bardağı takımından, likörlüğüne, çay bardağı takımına bir sürü kristal takım yaptırıp koymuştu, ki ben hiiiç sevmem:KK43: hiçbirini almadım tabii ki:))))
Şimdi de evine girişsem kutu kutu tabak çanak var:silah: Ben gerçekten ihtiyaç dışı şeylerden sıkılıyorum.


Eşinde alma takıntısı var, galiba çoğu insanda var bu alma isteği, alıp biriktirmek iyi geliyor olabilir bilmiyorum, hobileri veya ihtiyaç olarak gördükleri için bir şey diyemem ama maça gitmeyen adamda kramponun ne işi olur onu anlamadım:KK64: indirimde diye her gördüğünü alma güdüsünü frenlemek için acaba bir terapi mi görse?

Yani ne bileyim oğlana akülü araba almasını bile anlarımda (heves etmiştir belki)kutular dolusu ayakkabıyı anlamam, hayır giyilmiyorlar da, giyse kullanıp yıpratıp kenara atsa anlaşılır bir durum olur lakin kenarda etiketiyle duruyorlar ama eşine ayrı bir yer, bir depolama alanı olması konusunda haklısın, ilk yorumumu yazdıktan sonra okudum eşin tamir vb şeyleri seviyormuş, benim eşimde sever elektronik malzemeleri, bir şeyleri kurcalayıp tamir etmeyi, çoğunlukla tamir eder ama hep birkaç vida parça arttırır:))) he ama hakkını yemeyeyim şimdi tamir ettikleri düzgün çalışır, en azından bir ampul için bile usta çağırmak zorunda kalan kadınlardan değilim.
Lakin tabii alet edevat hırdavat oluyor bizde de, şansım evimde eşime tüm eşyalarını buraya yığabilirsin diyebileceğim bir depolama alanı olması.
Belki şimdilik depolamak için kullanılan büyük, kapaklı ve tekerlekli saklama kutularından yararlanabilirsiniz.
 
Yokuspokus Yokuspokus videodaki adam vallahi eşimin aynısı:KK70:ilk evlendiğimizde bir şaşkınlık yaşamıştım ama şimdi onu sinir eden bir aleti camdan atıp oh be rahatladım deyip camdan aşağı o alete söylenmelerine kahkahalarla gülüyorum :)))

Bu anneler hep standart galiba, benim odamda saklamazdı ama hep bir alma güdüsü vardı annemde de, ya daha ortada evlenme lafı bile yokken annemin size çeyiz olacak deyip aldığı bir sürü tabak çanak vardı evin her dolabında, kendine aldıkları ayrı, biz yetişirken kristal takımlar modaydı, annem bize çeyiz diye şekerliğinden, meyveliğine, şarap bardağı takımından, likörlüğüne, çay bardağı takımına bir sürü kristal takım yaptırıp koymuştu, ki ben hiiiç sevmem:KK43: hiçbirini almadım tabii ki:))))
Şimdi de evine girişsem kutu kutu tabak çanak var:silah: Ben gerçekten ihtiyaç dışı şeylerden sıkılıyorum.



Eşinde alma takıntısı var, galiba çoğu insanda var bu alma isteği, alıp biriktirmek iyi geliyor olabilir bilmiyorum, hobileri veya ihtiyaç olarak gördükleri için bir şey diyemem ama maça gitmeyen adamda kramponun ne işi olur onu anlamadım:KK64: indirimde diye her gördüğünü alma güdüsünü frenlemek için acaba bir terapi mi görse?

Yani ne bileyim oğlana akülü araba almasını bile anlarımda (heves etmiştir belki)kutular dolusu ayakkabıyı anlamam, hayır giyilmiyorlar da, giyse kullanıp yıpratıp kenara atsa anlaşılır bir durum olur lakin kenarda etiketiyle duruyorlar ama eşine ayrı bir yer, bir depolama alanı olması konusunda haklısın, ilk yorumumu yazdıktan sonra okudum eşin tamir vb şeyleri seviyormuş, benim eşimde sever elektronik malzemeleri, bir şeyleri kurcalayıp tamir etmeyi, çoğunlukla tamir eder ama hep birkaç vida parça arttırır:))) he ama hakkını yemeyeyim şimdi tamir ettikleri düzgün çalışır, en azından bir ampul için bile usta çağırmak zorunda kalan kadınlardan değilim.
Lakin tabii alet edevat hırdavat oluyor bizde de, şansım evimde eşime tüm eşyalarını buraya yığabilirsin diyebileceğim bir depolama alanı olması.
Belki şimdilik depolamak için kullanılan büyük, kapaklı ve tekerlekli saklama kutularından yararlanabilirsiniz.

Biz de hiçbir şey için usta çağırmıyoruz Müdürüm, evin su-elektrik tesisatçısı, duvar ustası, marangozu, tamiratçısı her şeyi... Araba tamirini de öğrendi videolardan, her yönüyle tamiratını yapabilir durumda şu an ve arkadaşlarının araçlarında aksayan bir şey olursa onlarınkini de tamir ediveriyor sohbet muhabbet bahçede otururarak yeri geliyor, parça sipariş ediyorlar netten, alet çantası var zaten; kendileri yapıyorlar öyle.
Saklama kutuları ve kendi dolabı var bunun için ama yetmiyor.

Ayakkabıları, sanki onun da kafasında başlayamadığı spor planının parçası gibi, açıp bir maç izlemez, halısahaya çağırır arkadaşları gitmez ama kramponu almış koymuş. "Niye aldın bunu, kullanmıyorsun?" dediğimde "Belki bir gün gidesim gelir, belli olmaz" diyor. Diğer ayakkabıları da indirimde görmüş almışmış, kendi babasına ve benim babama hediye edermişmiş kullanmasa da... Destekli sallasa bari.
Sanki fırıncı küreği gibi ayaklarına aldığı ayakkabılar, babamın minnoş, kibar ayaklarına olacakmış gibi, 1-2 numaralık fark değil ki.

Her zaman istediği modeli, istediği an bulamıyor ayak numarası yüzünden, belki de bundan mı alıp duruyor ki desem, kullanmıyor, yığılmış bir sürü. Bunu ciddi konuşmak lazım ama pek kulak asacağını zannetmiyorum "Tamam" der, bildiğini okur gibime geliyor yine.
 
Biz de hiçbir şey için usta çağırmıyoruz Müdürüm, evin su-elektrik tesisatçısı, duvar ustası, marangozu, tamiratçısı her şeyi... Araba tamirini de öğrendi videolardan, her yönüyle tamiratını yapabilir durumda şu an ve arkadaşlarının araçlarında aksayan bir şey olursa onlarınkini de tamir ediveriyor sohbet muhabbet bahçede otururarak yeri geliyor, parça sipariş ediyorlar netten, alet çantası var zaten; kendileri yapıyorlar öyle.

Ayakkabıları, sanki onun da kafasında başlayamadığı spor planının parçası gibi, açıp bir maç izlemez, halısahaya çağırır arkadaşları gitmez ama kramponu almış koymuş. "Niye aldın bunu, kullanmıyorsun?" dediğimde "Belki bir gün gidesim gelir, belli olmaz" diyor. Diğer ayakkabıları da indirimde görmüş almışmış, kendi babasına ve benim babama hediye edermişmiş kullanmasa da... Destekli sallasa bari.
Sanki fırıncı küreği gibi ayaklarına aldığı ayakkabılar, babamın minnoş, kibar ayaklarına olacakmış gibi, 1-2 numaralık fark değil ki.

Her zaman istediği modeli, istediği an bulamıyor ayak numarası yüzünden, belki de bundan mı alıp duruyor ki desem, kullanmıyor, yığılmış bir sürü. Bunu ciddi konuşmak lazım ama pek kulak asacağını zannetmiyorum "Tamam" der, bildiğini okur gibime geliyor yine.
Ayakkabı takıntısı abartı ve dediğin gibi sanki alma isteğine babanı, babasını bahane ediyor gibi, hani alınca hemen hediye etse veya onların ayak numarasına göre alsa neyse.
Yok yok eşinde alışveriş çılgınlığı var, her zaman istediği modeli bulamamaktan değil o bence de, hiç maç izlemeyen halı saha nedir bilmeyen adamın belki bir gün gidesim gelir demesi, bu alışveriş çılgınlığını kamufle etmek için kurulmuş geçiştirme cümlesi olmuş resmen:)
Gitmeyecek, biraz daha ileride yine o kramponlar eline geçtiğinde oğlun giyer diye sakladığını söylerse şaşırmam.
Hobilerine, ihtiyaçlarına yönelik alışveriş yapabilir ama diğerlerinin hepsi gereksiz, onlardan nasıl men edebilirsin bilmiyorum, çocuk da değil ki elinden k.kartını alıp yasak koyasın, o aldıkça eskiden beri sakladıklarını atsan bu sefer de hiç yoktan tartışıp sinirlerin gerilecek, keşke şöyle Amerikanvari bahçeli garajlı bir eviniz olsa, herşeyini garaja yığardı, ki zaten büyük ihtimal garajı saklı cenneti olurdu çıkmazdı oradan.
 
Yani, erkeklerin çoğunda var galiba hakikaten.
Enişteme çok benziyor eşim de. Incık cıncık bir şeyler görüp, gerekli-gereksiz ayırmadan alıyor, ilgi alanı ne ise o konuda istife yöneliyor, abartıyor filan.
Babam da bahçesi konusunda öyle.

Dünden biraz daha düşündüm, şöyle bi durumu da fark ettim; benim ev içinde ayrı bir odam var mesela, eşimin yok ve eşimin de kapısını çektiğinde sadece ona ait olabilecek bir mekan ihtiyacı var. Sanırım bu elektronik şeyler, tamirat için ayırdıkları, araba parçaları vs onun için benim resim tutkum gibi bir tutku. Biraz haksızlık etmişim, sadece ona ait bir alan (Dolaplar değil, oda gibi bir çalışma-yedekleme alanı) ayarlamamız lazım bizim evin içine dağılmaması için.

Taa 2016da bir konu açmışım ve bu elektronik şeylere zaafını o zamandan yazmışım şöyle:
Bir şey düzgün çalışıyorsa onu kurcalama mantığında bir insanımdır. Eşim ise tam tersi, "Bu nasıl işliyor bir bakayım" cı.
Macgyver gibi adam, her şeyi kurcalasın, onu söksün ona taksın, oradan onu çıkarsın "Ustalar bu parçayı fazladan koymuş" desin bi de üstüne gülsün. Evlendiğimizin ilk senesi dolmadan klimayı bozdu (Hala daha kabul etmez kendinin bozduğunu). Düzgün çalışan aletin içini açtı, bir gün sonra bozuldu.
Üni. kalma emektar bir laptopum var, içerisinde tüm fotoğraflarım, hatıralarım. Haberim yok, bir gün açmış içini, bilmem kaç parçaya bölmüş, elektrik süpürgesiyle temizliğini yapıyor. Gördüm, ses çıkarmadım ama içim sallandı izlerken.

Hakkını yemeyeyim tabi, tamir işlerinden anlar ama her şeyi tamir edemeyeceğini anlaması lazım. Bırak da arabanın motorunu ustası yapsın. Hayır... Servisten yeni çıktı araba, başladı bizimki netten yabancı kanallardaki paylaşımları izlemeye. Hayırdır diyorum "Hiçç öyle bakıyorum" diyor. Geçen pazar yakaladım, arabanın motorunun üst kısımlarını sökmüş. İzlediği videolarda öğrendiklerini arabanın üzerinde deniyor. Bazı yerlerini geri toplamayı başardı da kerata, ama beynini sıfırlamış arabanın. Neymiş efendim "Sıfırdan kendi kullanışına göre ayarlayacakmış"... Şimdi araba gaz yerken zıplıyor, alışana kadar yapacakmış.

Bu adama, elektronik alet sağlam durunca batıyor.
Huy işte... Eşim çocukluk arkadaşım da aynı zamanda ama bu yönünü hiç bilmezdim.
Birkaç huyu daha var böyle, hali hazırda iş varken başka bir iş daha çıkarma huyu ve gereksiz derecede zaman harcaması... Değişmiyor, değişmeyecek... Şuracığa yazayım öyle kendi kendime söyleneyim dedim.
Hayat... Ben biraz yavaşlayayım inceleyeyim, o biraz hızlansın kurcalamasın diye bizi birbirimize kattı deyip geçiyorum işte.

Ve 3 senede kendi arabasını hiç sorun yaşamayacağı şekilde her yönüyle tamirinde ustalaştı, ciddiyim sanayideki ustalarla kapışacak kıvamda.
Bu adama acil garaj gerekiyor özgürce takılabilmesi için, biriktiriyor çünkü evin içinde rahat kullanamıyor, bir garajı olacağı güne saklıyor gibi kabloları-elektronikleri, onu bir miktar anladım düşününce. Çünkü benim odamda da boyalar, tuvaller vb. dolu. Ona da sadece onun hobisine ait bir mekan ayarlayayım ben ciddi ciddi, bu akşama konuşalım da bi plan daha çıkaralım.
Gerçekten bir çözüm bulduğuna sevindim. Tabiiki herkesin bir merakı bir huyu olabiliyor sen canını sıkma herşeye bir çare var bak sanırım bende senin yerinde olsam eşime bir alan verip kurtulurdum hem oda mutlu olur sende düzenini sağlarsın. Babamin bu hali yillar sonra galiba bize yaradi 😂 cocuklari olarak 5 kardeşiz evde musluk başı, bant, herhangi bir demir aleti eksik olunca annem gizliden alıp bize veriyor 🙄dükkan gibi anneme söylememiz yeter babamdan istesek şaka gibi ama vermiyor. Geçen bana büyük kalın çöp torbasi lazim elbiseleri doldurup hayir kurumuna atacam demiştim ziyaretlerine gittim annemlerin evime bi geldim çantamda ağırlık var Allah allah bu ne dedim bi baktim annem çöp balyasini cantama koymuş 🤣lambam patladi demiştim onuda koymuş baya bir güldüm kendi kendime. Anlatayim da sende gülümse 😊diye yazdim canım huzurunuz bozulmasın inşallah😘
 
Evet evin ordakinden alıyor biz de arka sokağa götürüyoruz gizli gizli. O kadar kötü ki şu an evin hali.
Aynen canım anliyorum seni, babam emekli oldu inan Türkiye ' ye gidemiyor NEDEN? Evdeki o kadar eşyayı nasıl götürecem düşüncesinde😂 artık balkonda bir bölüm var oraya bile istiflemiş elimizi bile süremiyoruz annem alıp alıp başka çöplere atıyor onlarin bu halleri bazen hoşuma gidiyor gülüyorum Allah hayırlı sağlıklı ömürler versin anne babamıza inşallah. 😊
 
X