Gecenin kör saati nassınız hanımlar? Ne var ne yok?
Ben, hala daha dolap döküyor, siliyor, ayıklıyor, orayı burayı yerleştiriyor, elimde porselen kalemi bir yandan onu bunu boyuyor, işaretliyor, kutuluyor ve yeniden dizayn etmeye çalışıyorum, şimdi mola verdim ve geldim oturdum pc karşısına. Saat olmuş gecenin 4ü, uyku tutmuyor; yok artık bitmeli bu iş, yarım kaldıkça bk gibi oluyorum, sürüncemeye giriyorum...
Şimdi her yer elimden geçtikçe, eşimin istif huyuyla yeniden yüzleşiyorum, gözlerim doluyor düşüncelere salınıyorum öyle...
Biraz dert yanasım geldi. Şu saatte için için sinirlendiğimi, minik minik sövdüğümü fark edince, şuraya yazayım da sabaha adamın beynini yine yemeyeyim dedim.
6 yıllık evliyiz ve yaklaşık 3 sene önce doğum yaptım.
Çocukla birlikte, ara ara da yoklayan depresyon eşliğinde, eskisi gibi tüm köşeleri didik didik döküp temizleme-yerleştirme huyum, yerini bir miktar "Amaannn, dağılsın"a bırakmıştı; çünkü çocukla sürekli dağılıyorduk pek çoğunuzun bebekli süreçte yaşadığı gibi, sığmıyorduk bir yere her yer çocuk eşyası dolmuştu bir anda, ben sıkıntılarımı orayı burayı değiştirerek çıkarıyordum zaten ve kronik bir yorgunluk, üzerime sinen buhran ile de savaşıyordum o sıralar (Bebeğim kolikti), birkaç yeri elden geçirsem de, bir yerden sonra yine berbat oluyordu ve anlayamıyordum (Annem de orayı burayı süsleyip ora bura sehpa getirip çiçek koyup duruyordu o sıra), hayattan beziyordum mütemadiyen, çaktırmıyordum. Hatta şöyle konular da açmışım:
Selamlar cümleten, napıyorsunuz hanımlar? Ben bomboş oturmuş çay yudumluyor, akşamdan kalma halimle ve azan depresyonumla baş etmeye çalışıyorum. İçim sıkılıyor, beni aşacak kadar sıkıldığını hissediyorum hatta. Durumu özetleyeyim; annemle fena takıştık "Ölmüş say"lara kadar geldi olay. Belki...
www.kadinlarkulubu.com
Merhaba hanımlar; nasılsınız? Ben yine bi karıştım kaldım, her şey gözüme kalabalık görünür filan öyle bi sıkıntı... Diğer konudan biliyorsunuz bi iş olayı vardı, hala sürüncemede. Bekledikçe de hafakanlar basar beni bu tip konularda; çabucak ne yapılacaksa yapılsın, yapılmayacaksa da kafamdan...
www.kadinlarkulubu.com
Sonra bu evde daha oturmaya karar verince (Taşınmayı, mekan değiştirmeyi de düşünmüştüm şu ruh halinden bi çıkayım, belki iyi gelir yeni ev diye), evi tam kullanışlı, tüm fazlalıklardan arı bir düzene geçirmeye karar verdim-verdik. Şöyle şeyler işte:
Selam kızlar; nasılsınız? Saat gecenin 12sini vurmuş ve ben yine deli planlar içindeyim. Paint terk çizimler yapıyor, evimi nasıl düzenleyeceğimi kafamda oturtmaya çalışıyorum. :D Zaten morallerim sızlıyor şu ara, böylece hem kafa dağıtmış olacağım, hem de evimde gereksiz yer işgal ettiğini...
www.kadinlarkulubu.com
Ve bu süreçte, eşimin planlarımı sürekli baltalar şekilde biri bitmeden diğeri başlarcasına başıma iş çıkarması ve eve gereksiz bir şeyler alıp durması da bu sene iyiden iyiye ayyuka çıktı, adam öncelik-önem sırasını şaştı:
Selam kızlar, nasılsınız? Nasıl gidiyor? Benim şu ara hayatım, tam bir çorba kıvamında. Her şey birbirine karışmış halde, malzemesi bol ve fakat servise hazır değil. İç döküp, bir miktar kafama doluşanları ayıklayıp rahatlamak derdim; uzun olabilir baştan uyarayım. Her şeyden bir parça...
www.kadinlarkulubu.com
Bu depresyonik hallerde, yine de kendimi yatak döşek salmayıp, evi sırtımda taşımaya çalışıyordum, her işiyle.
Bilmiyorum, çocukluğumdan kalma bir şey midir, eğer elimden gelen bir şeyse, bir işi başkasına yaptırasım da gelmiyor kolay kolay, güvenemiyorum-beğenemiyorum (Bi bıraktık işleri ustalara, evi zaten berbat ettiler, inşaatlı konuda anlatmıştım bir miktar sanırım). Bu da ayrı bir hikaye gerçi, kırk yılın başı bir hanımın evi temizlemesine bayılmıştım, bulmuştum ama o da belini incittikten sonra temizlik işini bırakmış. Neyse yine kafam karıştı, dallandırıp budaklandırıyorum.
Geçtiğimiz gün, eşim şu bir heves başladığı sera işi için 4 günlüğüne bir arkadaşını da yanına alarak, bahçe evine yatılı gitti.
Aha dedim, fırsat bu fırsat, şu evi bir deşeyim dip köşe, kuytularına kadar bir gayret; o poşetlerde, kutularda, kolilerde yine neler var? Çünkü 2-3 senedir ev rayından çıkmış bir halde, bir yerlerden yer açıyorum, sonra yine doluyor gibi, yönsüz bir halde. Ben yönetemiyorum bu evi herhalde filan diye hayıflanıyorum, salıyorum bir noktadan sonra... İçim sıkılıyor.
Neyse, girdim yine vestiyerden...
O ayakkabıların ne zaman alındığını bilmiyorum, bilmiyorum cidden. Sürekli giydiği 2-3 ayakkabısı haricinde, kutu kutu doldurmuş yine her yeri. Alıp, kapıdan girerken hemen yukarı mı diziyordu ne yapıyordu bilmiyorum, tozunu almıyordum uzun zamandır o tarafların ve eskiyen ayakkabılarını atmak da yok, biriktirmiş resmen.
Attım.
"Bunların varlığını bile hatırlamaz" deyip çok eskiyenleri attım. "Neden eski ayakkabılarını, bu kadar ayakkabısı varken biriktirmiş bu adam?" diye düşünürken "Bahçeye götürürüm" deyip ayırıp durduğu ve hiç bahçeye götürülemeyen diğer ayakkabılarını da buldum.
Tv ünitesinin altındaki çekmece hep karışık, yine karışık, sürekli karışık...
Deştim ve kullanılmayan 4 mouse buldum. Denedim, 3ü bozuk ve biriktirmiş adam. Yedek kablo-parça ne halt edecek bilmiyorum, attım.
Taa yukarılardan bir poşet indirdim, içi kulaklık dolu, sayamadım kaç tane olduğunu. Denedim, bir kısmı bozuk, bir kısmının tek kulaklığı çalışıyor, bir kısmını da denemedim bile fenalık geldi... Attım...
Attım, attım, attım ve attım.
Daha önce de atmıştım, bir senede yine dolmuş, istiflenmiş... Hayretler içinde attım.
4 gün bahçede kalacak diye umuyordum (Evet 3 gün boyunca -bir yandan çocukla ilgilenerek-, ne kadar çekmece-dolap varsa döküp ayıklamakla geçti), erken gelip sürpriz yapmak istemiş. Markete inmeden hemen önce kapının dışına o gün büyük bi çöp poşeti çıkarmıştım, baskın yedim. "Bu ne? Ne atıyorsun böyle?" diye başladık...
"O çöpü karıştırırsan vallahi küserim, ciddi küserim" li konuşmalar, "Ne attığını görmek istiyorum"lu ısrarlar derken "İstif huyun var senin, bazı şeyleri çöp oldukları halde biriktirmişsin yine" filan böyle ufak bi tartışma yaşadık.
"Bu evin ne yerleşmesi bitiyor, ne temizliği ne bilmem nesi; yıldım, istemiyorum. Bir garajın bilmem neren olursa o zaman oraya yığ bunları ya da git bir depo kirala. Evde istemiyorum"lu çıkışlar vs... Evde bulup yolladığım yedek araba parçaları (Far, dikiz aynası, pencere lastikleri), gerisin geri eve getirilip hangi ara sokulmuş bunun da hesabını sordum tabi.
Kafamı beynimi toparlayamıyor, ev sürekli her yerinden farklı sıkıp duruyordu; boşuna değilmiş...
Aynı gün obsesyonum azdı, gittim sinirden tüm banyoyu deterjanlayıp diş fırçası ile fırçaladım.
Çekip önüme yine konuşacağım ama yine "Tamam" deyip bildiğini okumaya devam edecek; hep böyle oluyor.
Az bir yer kaldı, orayı da sabaha kadar bitirmiş olurum.
Neden böyleyiz ya? Neden başımız kçımız ayrı dümen kırıyor bu evde, neden takım olamıyoruz?
İki insan, bu kadar zıt huyları olur ya, bu kadar zıt oluruz ancak... Gizli bir inatlaşma içindeyiz sanki, küs değiliz ama barışamıyoruz da sanki.
Bir yandan iş yapıyor, bir yandan ağlamanın eşiğinde söyleniyorum öyle.
Karı-koca sığamadık bir eve ne eve sığabildik ne birbirimizin hayatlarına doğru düzgün.