bir saat falan geç geldi. ninesi hastalanmış, hastaneye kaldırılmış onla ilgilenmiş telefonda vs. bahaneleri hazırdı. ben o bir saatte kendimi hazırladım, "gelecek bitireceksin" dedim kafamda. sürekli bekliyorum bıktım ya. doldu bardak yani.
kahve içecektik ama içki de olan bir mekandı, iki bira içtim o gelene kadar öyle diyeyim.
geldi... hiçbir şey yok gibi sarıldı, öptü, oturdu.
baya normal muhabbet ettik, siyaset, iş güç vs.
"anlat yüz yüze ne diyeceksen" dedim,
"ben hazmedemedim senin 'başkasıyla ilişkin mi var, evli misin vs' demeni. seni aramadım günlerce çünkü çözemedim, benim öfkem ağırdır, direkt terk etmem gerekirdi, ama ben bizim sonumuzun böyle olmasını istemedim" dedi.
"e şimdi de bitiyor" dedim, "daha mı iyi oldu iki aydır seni bekleyen kadın konumuna soktun beni, bildiğin acı çektim bu sürede" dedim.
"ben de çok acı çektim ama yüz yüze olunca çözeriz diye düşündüm, yoksa telefonda terk etmem gerekirdi ama ben sana vazgeçemeyecek kadar aşık oldum" dedi.
"artık benim için çok çözecek bir şey kalmadı, yüz yüze görüşelim diye bekledim ama ben artık olmayacağım" dedim.
aslında içimden geçen ne varsa söyledim kızlar...
"sen sürekli beni beklemeye alan, iki ay bekleten, 'az sonra arayacağım' diyerek bekleten, bir güzel tepkini bekleten bir adamsın. bu benim ilişki yaşayacağım bir tarz değil. ben de buraya son konuşmayı yapmak için geldim çünkü bu ilişki benim gözümde bunu hak ediyordu" dedim.
bana verdiği yalandan bira kapağından bir yüzük vardı, onu çantamdan çıkardım. "bunu da atarsın ya da bir sonrakine verirsin" dedim.
"neden bana böyle davranıyorsun" gibi sıradan bir şeyler dedi.
"iş ilişkimiz devam edebilir, bu etkilenmeyecek garanti ederim (o bana bağımlı iş konusunda) ama benden sana kanka falan bir şey olmaz" dedim.
"o zaman yarın öğlen iş için görüşelim mi bir kahve içelim" dedi.
"abartma" dedim.
"kanka olmak istemiyorum iş için görüşelim. ben sana kendimi anlatabileceğime inanıyorum. zaman alacak. ben çok kırıldım ama sen de çok kırıldın farkındayım. bunu sürekli görüşerek, konuşarak çözebileceğimize inanıyorum" dedi.
"benim bize inancım kalmadı" dedim. o sıra kalkmıştık. "bana istediğin kadar bak, sarıl napıyorsan yap.bir daha göremezsin" dedim.
çabalar tavırlarda davrandı. "bu yüzüğü (o yalandan bira kapağı olan yüzük) sana geri vereceğim ben, zamanla anlayacaksın, sana hep dürüst oldum. hayatımda güvenmek istediğim iki kişiden biriydin ama senin bana güvenmediğini fark ettim bu beni dağıttı" falan dedi.
dedim "benim gücüm kalmadı. çabalamam da. bu gece sondu"
ayrılma noktasına geldik. sarıldık. en ufak öpüşme oynaşma olmadan normal arkadaşlar gibi sarıldık. "çözeceğiz yarın buluşacağız arayacağım" falan dedi. o sırada taksi geldi bindim.