Haksızım, her zaman ben haksızım.

raggiodisole

Lethe..
Kayıtlı Üye
29 Ekim 2012
431
433
Selamlar,

Evleneli 1 yıl olacak, evlilik telaşı, borç, geçim, ani bir şekilde alınan ve tamamlanana kadar peşinatı ödenecek evin borcu, kira ödeme derken eşimle çok zorlayıcı zamanlardan geçtik. Bir süre önce işten çıktım ve şansıma çok kısa sürede mesleğimi evden yapabilmeme olanak tanıyan farklı bir şirketten teklif aldım. Eğitimler vs. derken evden çalışmaya başladım. Aldığımız evin borçlarını ödemek konusunda bu iş bizim için çok rahatlatıcı oldu. Aylardır aldığımız maaşları birleştirip peşinatın aylık taksitini çıkarmaya çalışıyoruz. Her ay ikimizin toplam maaşının üzerinde bir miktar ödemek gerekiyor. Nikahtan kalan altınlarımız var ama son raddeye kadar o altınları kullanma taraftarı değiliz, şimdilik aylık olarak yaptığımız tüm ekstra işlerle ödememizi çıkarabildik şükür.

Evden çalıştığım ve işim çok yoğun olduğu için sabahladığım günler oluyor. Geçici bir süreliğine bu böyle devam edecek, eşimde ben de farkındayız. Eşim 7 gün çalışan, ekstra iş alan biri, bazen 1 hafta boyunca sadece 3 - 4 saat görüşebildiğimiz zamanlar oluyor, bu durum evimiz bitene kadar sürecek.

Asıl sorun şu; eşimin bir süredir biriktirdiği puanlar varmış, şehir içi ve şehir dışı uçuşlardan kazanılıyormuş, benim bu konuda pek bir bilgim yok. Dün sabah puanların bir şeyler alabilmek için yettiğini, istediğim bir şey varsa bakabileceğimi, kendisinin baktığını ve ekmek kızartma makinesi ile birkaç kolye beğendiğini, kendime bir şeyler almamı istediğini söyledi. Peki dedim.

İşler burada biraz karıştı. Geçeceğimiz ev 65 metrekare ve ben ev olabildiğince sade olsun istiyorum. Ekstra hiçbir eşyamız olmasın düşüncesindeyim. Ekmek kızartma makinemiz yok ve tost makinesi de aynı işi görüyor, bu yüzden almak istemedim. Sadece buharlı pişiriciye baktım ona da puan yetmediği için tamam kalsın çok elzem değil dedim. Kolyeler de pek benim tarzım değildi.

Eşim biraz daha bak dedi ben de bakmaya başladım, nevresim, havlu, alez ve yorgan beğendim ama bir türlü içime sinmedi. O ara eşim bir ses sistemi buldu. Tamam inceleyelim aklımızda olsun dedim. Kitap düşkünü biri olarak çocuk kitaplarına da çok ilgim var. Kitaplara bakarken eğitici çocuk kitapları gördüm ve sonradan bakmak için yeni bir sekmede birkaç tane kitap açtım. O sırada eşim çocuk eşyası bakmana gerek yok kendine bak demeye başladı. Ben de tek tek kapattım açtığım sekmeleri.

Bana her baktığım ürün için ben senin istediğin şey olsun istiyorum dedi, ben bir şey beğenmeyince ya da buna ihtiyacımız yok dedikçe öflemeye başladı ki inanın baktıklarım ya kullanışlı değildi ya da ihtiyacım yoktu. En sona ses sistemi kaldı, evimizde 5+1 ses sistemi var. Doğal olarak bizim ses sistemimiz zaten var bunu alırsak elimizdeki ne olacak dedim, 5 para etmez, çöp olur o dedi. Sen bilirsin o zaman dedim ve eşim ses sistemini aldı. O ara bana telefon geldiği için ben ses sistemini aldığını fark etmedim.

1 saat kadar önce beni aradı ve bir sorun olup olmadığını sordu, sorun olmadığını söyledim. Bana biz bebek düşünmüyoruz, sen ne diye eğitici kitaplara bakıyorsun, biz zaten korunuyoruz, bunlara bakmana ne gerek var ve benzeri bir sürü cümle kurdu. Ben de ses sistemini almaya niyetliysen bana sana bir şeyler bakalım, senin mutlu olmanı istiyorum demeseydin, baktığım şeyler çok absürd değil ki dedim. Daha çok bağırmaya başladı. Tamam, haklısın o zaman, ben hatalıydım, bakmamam gerekirdi dedim. Ben bıktım haklı olmaktan, ben bıktım senden bunları duymaktan diye yükseldi ve telefonu kapattı. Bu arada bu bağırmalar iş yerinde gerçekleşti. Bir sürü insan da duymuştur eminim.

Şimdi sizler okurken ama zaten sıkıntılı bir dönem, geçecektir, ikiniz de streslisiniz, düzelir diye düşüneceksinizdir biliyorum. Ben de geçebileceğinin farkındayım, lakin bu tartışmalar fikir ayrılığı yaşadığımız her an yaşanan şeyler. Ben bir şey beğendiğimde ve o beğenmediğinde genellikle tartışıyoruz, tartışmaların sonunda haksız olduğu zamanlarda bile özür dilemedi, ben maddiyata önem veren biri değilim, hediye düşkünü de değilim, pohpohlanmayı sevmem ama haksızsam özür dilerim. Eşim ise özür dilemez, saatlerce konuşmaz, sırtını döner yatar uyur, yüzüme bakmaz. Tabii burada şunu da ekleyeyim en büyük tartışmamız eşimin obezliğe doğru gidiyor olmasından çıkıyor. Evlendiğimizden beri 30 kilo aldı, ben ne yaparsam yapayım kilo vermiyor. Spora yazıldı ama gitmiyor. Bir şey söylediğim an kavga etmeye başlıyor. Karışma bana, ben ne yapacağımı biliyorum, veririm kilo gibi cümleler sonrasında da konuşmama, bağırarak üste çıkma falan filan... Tabi bu durum bir sürü olumsuzluğu da beraberinde getiriyor.

Bir süre önce terapiye gitmeye başladım, eski işimin yarattığı etkiyi aşabilmek için. Tabi konuştukça eşimin beni ne kadar baskıladığını da görmeye başladım. Olay şu ki her tartışmada konuşmamayı ya da bağırmayı seçen eşimin yanına ben gitmesem bana geleceği yok. Yoğun geçen bir günün sonunda başım çok ağrıdı desem, azıcık suratım düşse hemen trip atar bana. Bir yemek yeriz sanki atlı kovalıyor gibi hiç konuşmadan yer sonra çekilir köşesine. Film izleyelim derim, filmin yarısında uyur. Konuşarak çözmeye çalıştığımda beni bastırıyor, kavga etmekten yoruldum. Ben sana kendimi anlatamıyorum diyor ama beni de hiç dinlemiyor. Dışarıdan baksanız o kadar mantıklı biri ki. Her arkadaşımız kullervo ne şanslısın der. Öyle değilim işte.

Bu durumları annemle konuştum, terapistimle konuştum ve ikisi de bana kendimi geri çekmemi, dinlenmemi söyledi. Annem bırak ne yapıyorsa yapsın diyor ama biz evliyiz. Ben mi çok toz pembe düşünüyorum? 1 yılı dolmayan evliliklerde cicim ayı olmaz mı? Bizim en mutlu günlerimiz bunlar olmayacak mıydı? Tanıyordum ben bu adamı, biliyordum, iyi geliyordu bana, seviyorduk birbirimizi. Sevgiliyken iş çıkışıma gelip hadi pikniğe gidelim diyen adam gitti, gece yarısı arayıp benimle bir sürü hayal kuran adam gitti, sussam çocuk gibi küsecek, susmasam çok yoruldum. Bana bir akıl verin kızlar. Ne yapacağım?
 
umarım beni yanlış anlamazsınız ama ben sizi de çok inatçı buldum.
Tamam eşiniz hatalar yapmış , özellikle puan konusunda. Ama siz de ona kızarken aslında aynı hareketi yapmışsınız.
Bence suçlu tek başına eşiniz değil. Suçlu kimse değil sadece arada bir çekişme var.
 
1 yılı dolmayan evliliklerde cicim ayı olmaz mı?
İyi de 1 yıl dolmadan ev almışsınız krediler borçlar ve bunları ödemek için ekstra mesailer yoğun tempolu çalışmalar derken evlilik almış başını gitmiş.
Haftada 3-4 saat geçirip huzurlu olmak mümkün değil zaten.
Ev için neden acele ettiniz resmen en güzel zamanlarınızı tüketmişsiniz.
 

maddiyat stresi yaşıyor ama kilo almasının sebebi ne yazık ki annesi. Annesi her konuşmada oğlum rahat rahat ye, istediğini ye diyen bir insan. Ben evde hamur işini, makarnayı, pilavı ne kadar kessem de eşim dışarıda yiyor çalışırken. Çocuk konusunda da o benden daha istekli aslında. Terapiyi kabul ettiremiyorum, ben kendimi iyileştiririm diyor. Hastalandığına doktora bile gitmez, öyle bir huyu var.


Acele etmedik, bir anda karşımıza fırsat çıktı eşim de alalım dedi. Bana kalsa ben zaten hemen istemiyordum. Zaten evlendiğimizden beri eşim ekstra işlere gidiyor, bunu da kendisi istediği için yapıyor inanın hiçbir zaman istemedim bu kadar çalışmasını...


Anlamak için soracağım çünkü ben kendimi tam olarak değerlendiremiyor olabilirim bugün, aynı hareketi yapmışsınız derken ne kastettiğinizi açıklar mısınız lütfen?
 
Ilk 1 yil evliliklerde sancilidir zamanla birbirinize hosgoruyle yaklasmaya takmamaya alisacaksin aslinda sorun olmayan biseyden sorun cikmis siz onun onerdiklerini begenmeyip secemeyince o aklindakini almis inanin ben olsam yerinizde dert etmezdim alisiliyor yani
 
Neden direkt ev sahibi olmaya niyetlendiniz? 1 yıl olmamış evleneli ama haftada şu kadar saat görüşüyoruz diyorsunuz. İyi ki maddiyatçı değilmişsiniz. İnanamadım kendinize bunu yapmanıza. İş arkadaşı gibisiniz, sevgi, saygı göremedim.

Eşinizin ses sistmei alması da bencilce olmuş. Evde zaten var diyorsunuz. Sanki size laf etmeyin diye yalandan fırsat tanımış. Bunun dışında bebek sahibi olma düşüncesi bişe yokken eğitici kitap bakmak oldukça saçma. Para yönetimi ikinizin de zayıf.
 
1 yıl dolmadan 30 kilo mu aldı?
Bu beni ürküttü açıkçası.
Kendi korkmuyor mu bu gidişattan peki?

Ayrıca keşke bu kriz zamanında ev gibi bir borcun altına girmeseydiniz.
Evliliğin ilk zamanları her türlü zor zaten.
Birbirinizi yeni baştan tanıyor, iktidar savaşı veriyorsunuz.
Üstüne maddi kaygılarla her şeyi daha da zora sokmuşsunuz gerek olmamış.

Evde ses sistemi varken yenisini alıyor madem siz neden istekleriniz üzerinde bin kere düşünüyorsunuz?
Erkek milleti bencil olur gördüğünüz gibi.
Kendine bir şey al dediğinde onun fikrini sormadan çocuk kitapları da dahil atsaydınız sepete.
Her şekilde onun alışverişinden daha gerekli olurdu..

Küsüyor madem bırakın küssün.
Haklıyken özür dileyen taraf olmayın bence.
Buna alışması sizin açınızdan her şeyi daha kötüleştirir emin olun.
 
Bence su yasadiginiz durumun tek bir aciklamasi var, o daa kendinizi bos yere soktugunuz maddi sıkıntı ve mecburen katlandiginiz yogun calisma temposu. Bizim milletin ille de ev sahibi olalim meraki hic bitmeyecek sanirim.

Ev sahibi olmayı eşim istedi, fırsatı görünce de hemen alalım dedi. Bana kalsa bir süre almazdım. Kendi adıma yoğun çalışma temposu için şunu söyleyebilirim çalıştığım şirkette yeni döneme geçildiği için 3 aylık bir yoğunluğum var sonra normale dönecek. Eşimin yoğunluğu da kendisi ekstra işe gitmek istediği için oluyor, gitme desem de gidiyor.


Umarım atlatırız, benim de tek istediğim bu...


Umarım alışırım...
 

Ev fikri kafamızda hep vardı ama en az 2 sene kendimizi toparlayalım diyorduk. Eşim ev yapılacağını öğrenince alalım dedi. Para yönetimi konusunda kendimi zayıf olarak görmüyorum ama aceleci ve karısını dinlemeyen bir eşe söz geçirmenin, almayalım biraz bekleyelim demenin ne kadar zor olduğunu biliyorum.

Size saçma gelen kitap bakma düşüncesine değinecek olursam, kitap kitaptır ve her ne tür olursa olsun okunmalıdır diye düşünüyorum ben :)


Evet, 30 kilo aldı. Bir süre evden yemek götürdü, spora gitti 12 kilo kadar verdi sonra verdiklerini kat kat geri aldı. Ben kilo veririm rahat bırak diyor sürekli. Sağlığı için endişelendiğimi anlamıyor ki daha 29 yaşında. Ben her zaman bin kere düşünüyorum aman ihtiyacımız yoksa kalsın masraf olmasın diye ama eşim hiç böyle değil. 1 kalıp peynir yerine 3 kalıp alır mesela. Bu 3 kalıbı da sadece kendisi yer. Aklımdan geçti kitapları almak ama o an "aman ağzımızın tadı bozulmasın" diye düşünüp almadım. Keşke alsaydım. Evde huzursuzluk olsun istemiyorum ben, küsmesin, muhabbetimiz olsun istiyorum ama böyle de içim içimi yiyor işte.
 
Hepsini okuyamadım. Yanlış anlamayın ama neden daha bu kadar düğün borcu içindeyken k açıyormuş gibi ev borcuna girip kendinizi bunalıma sokuyorsunuz. Ev sahibi olabilmek adına hayatınızı maddi açıdan zindana çeviriyorsunuz yani biraz birikim yapar kendinizi rahatlatirsin öyle girseydiniz
 
Olan olmus, ev borcuna girilmiş artık, önemli olan bu dönemi en az hasarla atlayabilmek..
Evet en tatlı zamanlar zor geçecek, ama yapacak birşey yok..
İnanın bu zorlukları, 7. yilinizda da yasasaniz, ilk zamanlar ne güzeldi, şimdi ne olduk, aşk bitiyor mu diyecek, eski günleri ozleyecektiniz..
Yani zorluk ne zaman yaşansa zorluk olacakti.
Biraz daha sakin kalmaya, aman ucunda ölüm yok ya diye yaklasmaya çalışın, baktınız madem konussanizda bildiğini okuyor, o zaman konuşmayın..
 

Şöyle ki, işten çıkarken aldığım tazminat ve biraz birikmişle kredi borcumuzu kapattık yani anlayacağınız tam rahata erdik dediğim anda eşim ev haberi aldı ve sadece 2 saat içinde ev almaya karar verdi, peşinatı da ödeyebileceğimizin tam 2 katı olarak söyledi. Bunlar olurken ben susmadım, karşı çıktım hatta inşaat firmasında onu bırakıp geri döndüm ama eşim eve geldiğinde kapora verdiğini ve aralık ayına kadar ödeme yapacağımızı söyledi.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…