siz kadın hakları aktivisti de olsanız, kadının düşmanının yine kadın olduğu ve insanoğlunun çiğ süt emdiği gerçeğini değiştirmiyor hiçbir şey.Kadın hakları aktivisti olduğum bilindiği için bana güvendiler, ki o an zor bir durumdaydılar.
Hal böyle olunca ilgilenmemezlik edemezdim.
Kadın haklarıyla bu kizi eve alma olayini bagdastiramadim ben biri aciklasin.
Oldu olacak kocanızı da verin yeter ki Sevda travma yaşamasın.
Daha neyin iyi niyeti bu anlamadım ben.
Ya kocanıza iftira atarsa?
Bence dediginiz seyle yaptiginiz sey siyahla beyaz kadar ayri seyler. Ben de en feministten feministim benim arkadas cevremde oyle ama dediginiz sey kusura bakmayin ama cahil cesareti. Bunu hakaret olsun diye soylemiyorum yanlis anlamayin ama olabilecekleri dusunmeden yaptiginiz sey gercekten uc bir nokta. Siz simdi iyilik yaptim diyorsunuz ama bu kiz sizin evinizde de intihar edebilir? Ve hic bir kan baginiz yok. Ayrica burdan gittikten sonra esinize iftira atmayacağını biliyor musunuz? Bence siz o eşin kiymetini bilin. Bu devirde boyle adam bulmak zor. Evliligin ilk 2 yilini yasiyorsaniz eger ufak seyler cok büyüyor konu ayriliklara gelebiliyor bunlar birbirine ayni evde alisma sureci ama somut seylere bakin ve bence birbirinizin kiymetini bilin. Nasihat gibi oldu ama esiniz gibi karakterli ve sizin gibi iyi niyetli bir insanin bosanma dusuncesine burdan bile icim el vermedi. :)Kadın hakları aktivisti olduğum bilindiği için bana güvendiler, ki o an zor bir durumdaydılar.
Hal böyle olunca ilgilenmemezlik edemezdim.
ya ne kendine sikinti yapiyorsun iyilik yap denize at. k bakma bu canavari sen yarattin bu yuzden hic psikolojin bozulmasin sanki evladin sna nr ki onun hakindaHerkese merhaba, inanın çok zor bir durumdayım ve öfkeliyim.
Öfkemin, ya da hadi öfke demeyelim; kızgınlık diyelim, kızgınlığımın haklı sebeplerini okuyunca hepiniz bana hak vereceksinizdir zaten.
Yıllar öncesinden bu yana iyi bir arkadaşlığımızın olduğu eski bir okul arkadaşımla halen görüşüyoruz, arkadaşlığımız devam ediyor. Çok sıkı dostlarımın arasında sayılmasa da en azından ikinci halkadaki arkadaşlarımdan diyebilirim. Ve onun (bizden yaş olarak daha genç) bir kuzeni vardı. (Ona burada anlatım kolaylığı için 'Sevda' müstear ismini verelim) Sevda genç kızlığında yaşadığı travmatik bir olay neticesinde erken yaşlardan bu yana depresif bir ruh haliyle yaşayan, buna ilişkin psikiyatrik tedavisi devam eden travma sonrası stres bozukluklarını bir türlü atlatamamış zavallı bir kızcağızdı. Biz de, sözünü ettiğim arkadaşımla, onun memleketinde iken havası değişsin, bizle takılsın diye aramıza alırdık. Onlar da Sevda ile bir kere benim yaşadığım büyükşehire gelmişler; onları zevkle ağırlamıştım bekar iken. Sevda'ya acıdığımdan öte, daha doğrusu ona acıdığım için değil çok saf, duru, pırıl pırıl bir kız olduğu için onu sahiden sever durumuna üzülürdüm. Arkadaşımla hep ona moral verir birlikteyken kızkıza sohbetlerimizi onsuz yapmazdık. Yakın geçmişe değin durum buydu.
Son iki yılda ise gerek benim evlilik telaşesi, ardından yaşadığım bazı kişisel sorunlar ve iş yoğunluğu nedeniyle nadiren ancak telefon - internet aracığılığı ile görüşebilmiştik. Birkaç hafta önce arkadaşım, yani Sevda'nın kuzeni, beni arayarak Sevda'nın intihar girişiminde bulunduğunu ve benim yaşadığım şehirdeki bir hastanenin ruh-sinir hastalıkları departmanında yatılı hasta olarak tedavi gördüğünü anlattı. Kendisi uzak bir yerde öğretmen, haliyle gelip ilgilenemiyor. Sevda'nın kendi ailesinin de birtakım ailevi problemleri var; annesi hastanede kızıyla yakınen ilgilenmiş ancak sonrasında dönmesini gerektirecek durumlar ortaya çıkmış(-uzatmayayım burasını)
Hiç erinmeden yattığı hastaneye giderek ziyaret ettim, durumuna ilişkin doktorlarıyla konuştum. Yatılı tedavinin ardından çıkışa izin verilince, eşimin de onayıyla (ki o da Sevda'yı ve durumunu biliyordu zaten.) evimize aldık.
Eşimle de halihazırda problemlerimiz var açıkçası. Ayrılık aşamasına gelinmesi bile ihtimal dahilindeydi Sevda'dan hemen öncesinde. (üçüncü şahıslarla vs. ilgili değil, - konu o değil) Ama Sevda evimize dahil olunca, bütün bunlara bir set çekildi. Her ikimiz de onunla ilgilendmeye başladık. Gündüzleri evde tek, durumunun günbegün iyiye gitmesinden ötürü evde tek kalmasından endişelenmeye gerek yoktu. Evde dilediği gibi vakit geçiriyor dışarıda yürüyüş yapıyor akşamları biz (eşimin de hakkını yiyemem) onun her şeyiyle yakınen ilgileniyor ona bir nevi toplu terapi yapar olduk. Yani onu yeniden hayata bağlamaya çalıştım - başardım da. Bir hemcinse, yani bir kadına genç bir kıza ihtiyaç duyduğu sıcaklığı verince ona destek oldukça kadınlık içgüdüsüyle ben de mutlu oluyorum bunu inanın laf olsun diye ifade ediyor değilim. Hatta Sevda bize de iyi geldi, sorunlarımızın -en azından- üzeri örtülmüş oldu. En son makyaj ve kozmetik ürünleriyle ilgilenmeye başladığında bildiğim her şeyi ona gösterdim, aramızda espiriler yaptık, ojelerimizi sürdük, kızkıza sohbetlerle güldük eğlendik. Hiçbir sorun yoktu, öyle görünüyordu.
İlk olarak eşimin onunla bir arada (aynı odada, salonda, arabada) birebir olmamaya özen gösterdiğini fark ettim. Mesela ben akşam henüz eve gelmemişken (daha önce 'Sevda evdeyse ben gelmeden de eve girebilirsin sorun yok' demiştim) eşim arabada beni bekleyip benimle birlikte eve girer oldu. Evdeyken de Sevda ile çok fazla aynı ortamda bulunmadığı dikkatimden kaçmadı. Bunu ilk başlarda Sevda'dan biraz sıkıldığı ama benim özel misafirim olan Sevda'nın vaziyeti gereği durumu idare etmek için belli etmemeye çalıştığına yordum.
Tam da o sıralarda Sevda'ya bir haller oldu: Evimiz kat kaloriferli ve gerçekten sıcak oluyor. Evde iken çoğu kadın gibi bazen tayt - eşofman bazen de ev elbisesi giyerim. Bize geldiğinde de Sevda'ya ev giyimi için hiç yıpranmamış (yırtmacı dekoltesi vs olmayan neredeyse hepimizin giydiği türden) ev elbiselerimden birini verdim. Bir ara alışverişe çıkmıştı, aldığı dekolte elbiselerini, gereğinden gerçekten fazla dar taytları üzerine giyince gördüm. Yani, evde ona namahrem bir erkek var sonuçta. Garipsedim ama aldırmadım, saflığına verdim.
Onun dışında eşimin yanıbaşında ayağına oje sürmeler, bir espri olduğu zaman laubali kahkahalar gibi sanki biraz ilgi görme gayreti de mevcuttu. Bütün bunları hem saflığına - patavatsızlığına hem de hayatında yaşayamadığı genç kızlığını yaşama arzusuna verip geçtim.
Birkaç gün önce eşimle bir nişana davetliydik, ben başka bir yerden direkt oraya geçecektim eşim ise kaliteli takım elbisesini giymek için eve uğrayacaktı. Sevda'nın da bundan haberi vardı. Sonra ben de karar değiştirerek eve uğrayıp ayakkabımı ancak özel günlerde giydiğim topuklu ayakkabımla değiştirmeye karar verdim. Eşim beni aldı ve birlikte eve vardık. (Yani Sevda beni beklemiyor, yalnızca eşimin uğrayacağını sanıyor)
Ve... Sevda'nın ev elbisesinin içine ne sütyen ne de külot giydiğini fark ettim....
Bu işlerde kendimi 'akıllı' addederdim. Meğer asıl 'saf' olan benmişim! O âna kadar hiç anlamadım, sezmedim bile... Ancak o anda dank etti her şey... Meğer bizimki ta ne zamandan beri eşime göz koymuş, hem de benim evimde, tahminimce eşim durumu en başından beri anlamış ki o yüzden ondan uzak durmaya çalışmış hep, benim dünyadan haberim yokken!
Kıskanç bir kadınım, kabul ediyorum. Kıskançlığım eşimle aramızdaki problemlerden biri sayılabilir. Eşim benim ona mesela "Sen ona yüz vermeseydin o da sana kuyruk sallayacak yüz bulmazdı" vb. muhtemel tepkiler vermemden çekinmiş hatta korkmuş olacak ki bu durumu konuyu bana hiç açmadı. Ya da, malum ruh durumu gereği "normal" bir kız olmadığı için onu hoşgörüp, aldırmayıp durumu kendince idare etti. halbuki burada eşimin bir suçu yok, onu suçlamam.
Ben ise bir yandan eşimle konuşulması gereken bir mevzu kabul ediyorum ama bir yandan da kadınlık gururum öyle bir incindi ki bu konuyu hiç açasım yok! Resmen aptal yerine konuldum, hem de evime aldığım azami ihtimamı gösterdiğim bir kızdan.... Bir yandan da kendime "o normal bir kız değil, durumu malum, sağlıklı bir bireyden beklenilecek davranışlarla onunkini kıyas etme" diyorum.
Hastanedeki doktorları yatılı tedavi sonrası hayatının olağan bir rutinde seyrtetmesinin şart olduğunu, hayatında ani ve beklemedik değişimlerin asla olmaması gerektiğini söylemişti.
Ailesinin yanına, bazı problemler çözülmeden hemen şimdi geri göndermek (şimdi uzun uzadıya anlatmayayım) onun için travma olur. Ayrıca bu olay bir de duyulursa, ailesi çok mutaassıp bir aile, onun için fena olur Her ne olursa olsun genç bir kadının kötülüğünü istemem...
Sevda'nın kuzeni olan arkadaşımı arayıp durumu anlatmak ise, bilemiyorum...
Aynı zamanda bir kadın hakları aktivisti olarak söz konusu kişi bir hemcins olunca, her şeye empati kurabilirim. uzun zaman sonra onun ailesi dışındaki ilk sosyal çevresi de biziz, eşim dış görünüş olarak hoş bir erkek, ona duygusal olarak birşeyler hissetmiş ya da cinsel çekiminde kalmış olabilir, bütün bunları duygu boyutunda kalmak kaydıyla anlayabilirim. Ama herkes de beni anlasın ki ben de bu kızı artık evimde istemiyorum, tek bir gün bile!
Hiçbirimizin içinde olmak istemeyeceği bir durum. Biz mi çok iyi niyetliyiz yahut iyi niyetli olduğumuz için mi bunu bize karşı kullanıyorlar bilmiyorum..
Şimdi, ne yapacağım - ne yapacağız?
Kafam allak bullak. Hiçbirşey düşünemiyorum. Zihnen kilitlendim.
Psikolojik durumum emin olun acınacak hale geldi.
PS: Ne denli zor bir eşikte olduğumu tekraren anlatmama gerek yok sanırım. Empati kurup düşünen her hanımın yorumu başımın üstüne. Ancak aklı sıra buraya eğlenmeye gelecek varsa, "bence kocanla mercimeği fırına verdiler haberin yok:))" gibi yorum yazacak kişiler çıkarsa tepkim çok farklı, alışılmadık ve saldırganca olacaktır.
Giydigi elbise vücut hatlarini sarıyorsa,alttaki çamaşırın izi belli oluyor,aksi durumda tum popo daha belirgin belli oluyor,tanga dahi giyse ip izleri kesiyor,bedenini...sütyeni anladımda külot giymediğini nasıl anladınız cidden merak ettim?
haremlik selamlık neden var hiç düşündünüz mü?Herkese merhaba, inanın çok zor bir durumdayım ve öfkeliyim.
Öfkemin, ya da hadi öfke demeyelim; kızgınlık diyelim, kızgınlığımın haklı sebeplerini okuyunca hepiniz bana hak vereceksinizdir zaten.
Yıllar öncesinden bu yana iyi bir arkadaşlığımızın olduğu eski bir okul arkadaşımla halen görüşüyoruz, arkadaşlığımız devam ediyor. Çok sıkı dostlarımın arasında sayılmasa da en azından ikinci halkadaki arkadaşlarımdan diyebilirim. Ve onun (bizden yaş olarak daha genç) bir kuzeni vardı. (Ona burada anlatım kolaylığı için 'Sevda' müstear ismini verelim) Sevda genç kızlığında yaşadığı travmatik bir olay neticesinde erken yaşlardan bu yana depresif bir ruh haliyle yaşayan, buna ilişkin psikiyatrik tedavisi devam eden travma sonrası stres bozukluklarını bir türlü atlatamamış zavallı bir kızcağızdı. Biz de, sözünü ettiğim arkadaşımla, onun memleketinde iken havası değişsin, bizle takılsın diye aramıza alırdık. Onlar da Sevda ile bir kere benim yaşadığım büyükşehire gelmişler; onları zevkle ağırlamıştım bekar iken. Sevda'ya acıdığımdan öte, daha doğrusu ona acıdığım için değil çok saf, duru, pırıl pırıl bir kız olduğu için onu sahiden sever durumuna üzülürdüm. Arkadaşımla hep ona moral verir birlikteyken kızkıza sohbetlerimizi onsuz yapmazdık. Yakın geçmişe değin durum buydu.
Son iki yılda ise gerek benim evlilik telaşesi, ardından yaşadığım bazı kişisel sorunlar ve iş yoğunluğu nedeniyle nadiren ancak telefon - internet aracığılığı ile görüşebilmiştik. Birkaç hafta önce arkadaşım, yani Sevda'nın kuzeni, beni arayarak Sevda'nın intihar girişiminde bulunduğunu ve benim yaşadığım şehirdeki bir hastanenin ruh-sinir hastalıkları departmanında yatılı hasta olarak tedavi gördüğünü anlattı. Kendisi uzak bir yerde öğretmen, haliyle gelip ilgilenemiyor. Sevda'nın kendi ailesinin de birtakım ailevi problemleri var; annesi hastanede kızıyla yakınen ilgilenmiş ancak sonrasında dönmesini gerektirecek durumlar ortaya çıkmış(-uzatmayayım burasını)
Hiç erinmeden yattığı hastaneye giderek ziyaret ettim, durumuna ilişkin doktorlarıyla konuştum. Yatılı tedavinin ardından çıkışa izin verilince, eşimin de onayıyla (ki o da Sevda'yı ve durumunu biliyordu zaten.) evimize aldık.
Eşimle de halihazırda problemlerimiz var açıkçası. Ayrılık aşamasına gelinmesi bile ihtimal dahilindeydi Sevda'dan hemen öncesinde. (üçüncü şahıslarla vs. ilgili değil, - konu o değil) Ama Sevda evimize dahil olunca, bütün bunlara bir set çekildi. Her ikimiz de onunla ilgilendmeye başladık. Gündüzleri evde tek, durumunun günbegün iyiye gitmesinden ötürü evde tek kalmasından endişelenmeye gerek yoktu. Evde dilediği gibi vakit geçiriyor dışarıda yürüyüş yapıyor akşamları biz (eşimin de hakkını yiyemem) onun her şeyiyle yakınen ilgileniyor ona bir nevi toplu terapi yapar olduk. Yani onu yeniden hayata bağlamaya çalıştım - başardım da. Bir hemcinse, yani bir kadına genç bir kıza ihtiyaç duyduğu sıcaklığı verince ona destek oldukça kadınlık içgüdüsüyle ben de mutlu oluyorum bunu inanın laf olsun diye ifade ediyor değilim. Hatta Sevda bize de iyi geldi, sorunlarımızın -en azından- üzeri örtülmüş oldu. En son makyaj ve kozmetik ürünleriyle ilgilenmeye başladığında bildiğim her şeyi ona gösterdim, aramızda espiriler yaptık, ojelerimizi sürdük, kızkıza sohbetlerle güldük eğlendik. Hiçbir sorun yoktu, öyle görünüyordu.
İlk olarak eşimin onunla bir arada (aynı odada, salonda, arabada) birebir olmamaya özen gösterdiğini fark ettim. Mesela ben akşam henüz eve gelmemişken (daha önce 'Sevda evdeyse ben gelmeden de eve girebilirsin sorun yok' demiştim) eşim arabada beni bekleyip benimle birlikte eve girer oldu. Evdeyken de Sevda ile çok fazla aynı ortamda bulunmadığı dikkatimden kaçmadı. Bunu ilk başlarda Sevda'dan biraz sıkıldığı ama benim özel misafirim olan Sevda'nın vaziyeti gereği durumu idare etmek için belli etmemeye çalıştığına yordum.
Tam da o sıralarda Sevda'ya bir haller oldu: Evimiz kat kaloriferli ve gerçekten sıcak oluyor. Evde iken çoğu kadın gibi bazen tayt - eşofman bazen de ev elbisesi giyerim. Bize geldiğinde de Sevda'ya ev giyimi için hiç yıpranmamış (yırtmacı dekoltesi vs olmayan neredeyse hepimizin giydiği türden) ev elbiselerimden birini verdim. Bir ara alışverişe çıkmıştı, aldığı dekolte elbiselerini, gereğinden gerçekten fazla dar taytları üzerine giyince gördüm. Yani, evde ona namahrem bir erkek var sonuçta. Garipsedim ama aldırmadım, saflığına verdim.
Onun dışında eşimin yanıbaşında ayağına oje sürmeler, bir espri olduğu zaman laubali kahkahalar gibi sanki biraz ilgi görme gayreti de mevcuttu. Bütün bunları hem saflığına - patavatsızlığına hem de hayatında yaşayamadığı genç kızlığını yaşama arzusuna verip geçtim.
Birkaç gün önce eşimle bir nişana davetliydik, ben başka bir yerden direkt oraya geçecektim eşim ise kaliteli takım elbisesini giymek için eve uğrayacaktı. Sevda'nın da bundan haberi vardı. Sonra ben de karar değiştirerek eve uğrayıp ayakkabımı ancak özel günlerde giydiğim topuklu ayakkabımla değiştirmeye karar verdim. Eşim beni aldı ve birlikte eve vardık. (Yani Sevda beni beklemiyor, yalnızca eşimin uğrayacağını sanıyor)
Ve... Sevda'nın ev elbisesinin içine ne sütyen ne de külot giydiğini fark ettim....
Bu işlerde kendimi 'akıllı' addederdim. Meğer asıl 'saf' olan benmişim! O âna kadar hiç anlamadım, sezmedim bile... Ancak o anda dank etti her şey... Meğer bizimki ta ne zamandan beri eşime göz koymuş, hem de benim evimde, tahminimce eşim durumu en başından beri anlamış ki o yüzden ondan uzak durmaya çalışmış hep, benim dünyadan haberim yokken!
Kıskanç bir kadınım, kabul ediyorum. Kıskançlığım eşimle aramızdaki problemlerden biri sayılabilir. Eşim benim ona mesela "Sen ona yüz vermeseydin o da sana kuyruk sallayacak yüz bulmazdı" vb. muhtemel tepkiler vermemden çekinmiş hatta korkmuş olacak ki bu durumu konuyu bana hiç açmadı. Ya da, malum ruh durumu gereği "normal" bir kız olmadığı için onu hoşgörüp, aldırmayıp durumu kendince idare etti. halbuki burada eşimin bir suçu yok, onu suçlamam.
Ben ise bir yandan eşimle konuşulması gereken bir mevzu kabul ediyorum ama bir yandan da kadınlık gururum öyle bir incindi ki bu konuyu hiç açasım yok! Resmen aptal yerine konuldum, hem de evime aldığım azami ihtimamı gösterdiğim bir kızdan.... Bir yandan da kendime "o normal bir kız değil, durumu malum, sağlıklı bir bireyden beklenilecek davranışlarla onunkini kıyas etme" diyorum.
Hastanedeki doktorları yatılı tedavi sonrası hayatının olağan bir rutinde seyrtetmesinin şart olduğunu, hayatında ani ve beklemedik değişimlerin asla olmaması gerektiğini söylemişti.
Ailesinin yanına, bazı problemler çözülmeden hemen şimdi geri göndermek (şimdi uzun uzadıya anlatmayayım) onun için travma olur. Ayrıca bu olay bir de duyulursa, ailesi çok mutaassıp bir aile, onun için fena olur Her ne olursa olsun genç bir kadının kötülüğünü istemem...
Sevda'nın kuzeni olan arkadaşımı arayıp durumu anlatmak ise, bilemiyorum...
Aynı zamanda bir kadın hakları aktivisti olarak söz konusu kişi bir hemcins olunca, her şeye empati kurabilirim. uzun zaman sonra onun ailesi dışındaki ilk sosyal çevresi de biziz, eşim dış görünüş olarak hoş bir erkek, ona duygusal olarak birşeyler hissetmiş ya da cinsel çekiminde kalmış olabilir, bütün bunları duygu boyutunda kalmak kaydıyla anlayabilirim. Ama herkes de beni anlasın ki ben de bu kızı artık evimde istemiyorum, tek bir gün bile!
Hiçbirimizin içinde olmak istemeyeceği bir durum. Biz mi çok iyi niyetliyiz yahut iyi niyetli olduğumuz için mi bunu bize karşı kullanıyorlar bilmiyorum..
Şimdi, ne yapacağım - ne yapacağız?
Kafam allak bullak. Hiçbirşey düşünemiyorum. Zihnen kilitlendim.
Psikolojik durumum emin olun acınacak hale geldi.
PS: Ne denli zor bir eşikte olduğumu tekraren anlatmama gerek yok sanırım. Empati kurup düşünen her hanımın yorumu başımın üstüne. Ancak aklı sıra buraya eğlenmeye gelecek varsa, "bence kocanla mercimeği fırına verdiler haberin yok:))" gibi yorum yazacak kişiler çıkarsa tepkim çok farklı, alışılmadık ve saldırganca olacaktır.
Budurrr...haremlik selamlık neden var hiç düşündünüz mü?
bizde; kocamın arkadaşlarıyla asla muhatap olmam. hoş geldin - güle güle, çayınız kahveniz nasıl olsun filan... o kadar.
kocamda benim arkadaşlarımla aynı şekilde...
evinizde kombiliymiş madem. yemekler dışında ayrı odalarda zaman geçirebilirsiniz.
samimi olmalarına ben olsam asla fırsat vermem.
ne erkek milletine nede kadın milletine(buna ben de dahil) kesinlikle güven olmaz. özellikle bu zamanda...
bu yazdıklarım, ''güven abideleri''nin zoruna gidecek ama dünyanın gerçeği bu...
Budurr...haremlik selamlık neden var hiç düşündünüz mü?
bizde; kocamın arkadaşlarıyla asla muhatap olmam. hoş geldin - güle güle, çayınız kahveniz nasıl olsun filan... o kadar.
kocamda benim arkadaşlarımla aynı şekilde...
evinizde kombiliymiş madem. yemekler dışında ayrı odalarda zaman geçirebilirsiniz.
samimi olmalarına ben olsam asla fırsat vermem.
ne erkek milletine nede kadın milletine(buna ben de dahil) kesinlikle güven olmaz. özellikle bu zamanda...
bu yazdıklarım, ''güven abideleri''nin zoruna gidecek ama dünyanın gerçeği bu...