Ben de öyleydim ve hala daha öyleyim...
İleriki yaşantıda şu oluyor; işe giriyorsun ve birileri canını mı sıktı...
Hoop basıyorsun istifayı!
Çünkü insanlara olan tahammülün yok denecek kadar az ve çekmek istemiyorsun.
Evde odan mı dağınık, üşeniyorsun hoop arkanı dönüyorsun.
Ailece yaşamaktan bile sıkılıyorsun, kimseyle konuşmak istemiyorsun ve bu sebeple uyku saatlerin değişiyor.
Yeter ki aynı ev içinde kimseyle karşılaşma, yemene içmene izlediğine karışmasınlar.
Kitap okurken annen mi geldi 'hadi kahve içelim ya da dışarı çıkalım' diyor, 'of çok yorgunum uyuyacağım' deyip arkanı dönüyorsun.
Telefon çalıyor, en sevdiğin arkadaşın dahi olsa o an 'aman ne konuşacağım şimdi, şu diziyi bitireyim' diyorsun.
Ki ben evlendim, hala bu şekilde devam ediyor.
Canım ne isterse onu pişiriyorum mesela.
Evin temizlenmesi lazım ama keyfim bekleniyor.
Yapılması gereken, lüzumlu şeyleri bile kendi keyfime göre ayarlıyorum.
Eşim uyuduktan en az 4 saat sonra uyuyorum ki, yalnız kalıp kafamı dinleyeyim diye.
Mesela yarın sabah misafirim var kahvaltıya ama umurumda değil.
Çünkü canım yapmak istemiyor, benden ya da rahatımdan önemli değil.
Git gide başkalarıyla ortak karar almada güçlük çekiyor insan.
O kadar bireysel bir yaşam tarzı ki bu, senin adına verilen iyi kararlarda bile 'nasıl bana sorulmaz, emrivaki resmen bu!' diye çileden çıkıyorsun.
En ufacık bir öneriye bile bazen ters cevaplar verilebiliyor, çünkü ben zaten düşünebilirim moduna geçmiş bulunuyoruz.
Hayattaki her şey senin istediğin şekilde gelişsin istiyorsun, en azından insan ilişkileri.
Say say bitmez, ben kendimi kurtaramadım.
İnşallah siz benim aşamama gelmeden kurtarırsınız.
Ha bu arada, asla bencil değil aksine çok verici bir insanımdır.
Sevdiğim insanlar için günlerce uykusuz proje hazırlarım, temizlik şu bu en nefret ettiğim şeyler dahil ne varsa yaparım.
Ama dediğim gibi 'sevdiğim sayılı insanlar' için ...
Sadece keyfim söz konusu oldu mu, gerisi teferruat....