Derdim kendimle: Keyfime, rahatıma çok düşkünüm.

Ne yalan söyleyeyim, insanlar bazen içimi çok kötü karartıyor. Tamam hayata toz pembe bakmak kadar kötü bişey değil belki de bu ama mesela bir arkadaşımın bana gelip de kendisini üzen herhangi bir durumdan dünyanın en kötü şeyiymiş gibi bahsetmesi benim yaşama sevincime de negatif bir etkide bulunuyor.
 
Filmdelisi ve konu sahibi sizin yazıları okuduktan sonra hayatta benim gibi birileri olduğunu bilmek rahatlattı beni.bazen anormal miyim diye düşünüyordum. Şu cümleyi doğru buldum git gide birileri ile ortak karar alamıyorsun evet.32yasindayim degismedim degisecegimide zannetmiyorum. Mutluyum böyle bende.harfi harfine 2 arkadaşta da kendimi gördüm valla.hee bide konu sahibi demişsin ya kendi dunyami kurup yalnız yaşamak istiyorum diye.bekarken aynı düşünüyordum. Şimdi Filmdelisi arkadasin dediği gibi eşim ve cocuklardan 5 saat sonra yatıyorum kendime zaman ayırmak için. Mesela suan sabahın 5 i.4 te kahvemi içtim balkonda. Özgürce ve keyifle herkes uykudayken

İçimi nasıl rahatlattınız anlatamam...
Uzaylı olduğuma kanaat getirmeye başlamıştım şu sıralar.
Çevremdeki hiçbir insan normal olduğumu kabul etmiyor.
Nasıl kendi keyfim için ve sadece anlık mutluluklar üzerine yaşayabildiğime akıl sır erdiremiyorlar.
Uzun uzun düşünmeye başladım, ve yıllar önce bir konuşmada dinlediğim bir cümle aklıma geldi yakın zamanda....

'Zaten hayata bir şampiyon olarak geliyoruz ve farkında olmasak da en iyi dostumuz ve ailemiz sadece kendimiziz. Bunu daha çok hissedebilen insanlar, hayatlarından zevk almaya meyillidir, çünkü kendilerini yani en yakınlarını üzerek, yorarak ya da umursamayarak onu kaybetmeyi göze alamazlar.'

Bu duyduklarımdan sonra kesinlikle başkalarının anormal olduğunu düşünmeye başlamıştım, hala daha öyle düşünüyorum gerçi.:KK49:


O kahveyi eşinizle içseniz daha zevkli hale gelmez mi o an mesela.gerçekten merak ettiğim için soruyorum.

O iş öyle olmuyor.
İnsan yalnız olduğunda ne istiyorsa onu düşünebiliyor.
Gün içinde farkında değiliz ama düşüncelerimize bile ket vuruluyor.
Yanınızda eşiniz varken o an konuşmak istemediğiniz bir konu illa ki açılıyor.
İnsanın aklına sorumlulukları geliyor, ev işi geliyor vs vs...
Ama yalnız olunduğunda, isterseniz hayal dünyanızda antartika ya gidin, ister dünyanın en başarılı kadını olun, ister çocukluğunuzda bisiklet sürdüğünüz ana geri dönün.
Düşünce özgürlüğü bile yalnızken devreye giriyor maalesef...
Bunun kadar ruhunuzu hafifletici bir terapi olamaz, herkese şiddetle tavsiye ediyorum.
Yüklerinizden yani sorumluluklarınızdan en azından 30 dk kurtulun ve yalnızlığınızın aslında ne büyük bir hediye olduğunu görmeye başlayın.
 
Sizin yurt ortamında hayır demeniz normal ancak ben hep ailemle kaldım. Kuzenim geliyor kırk yılın başı kitap istiyor mesela, veremem nasıl denir ki:) Mecbur veriyorum ama yenisini alıyorum.
Telefonları ben genelde açmıyorum. Hele ev telefonu sürekli çalar bir kere açtığımı bilmem:)
Bekarken anneme-babama maaşımın hesabını vermezdim, çok gererdi bana nereye harcadın ne yapacaksın diye sormaları; evlendim şimdi faturalar harici eşime vermiyorum hesap.
Herhangi biri kaça aldın, nereden aldın, başka ne renkleri vardı gibi sorular sormasın diye aldığım yeni şeyleri "yok ya önceden almıştım yeni kullanıyorum" derdim hep:)
Genel olarak insanlar bana bire şey sormasın, benimle konuşmasın ve beni aramasın istiyorum ama yeri geliyor sosyalleşmek istiyorum. Yaşlanıyorum galiba...
Bu evlilikte sorun olmuyor mu?Bende de asosyallik başladı.
 
O zmn sıkın disinizi mezun olana kadar.Bir is bulur, kendinize bir ev tutar, kendi kendinize mutlu mesut yasarsiniz.Cayinizi,kitabinizi,dizinizi size keyif veren herseyi baskasinin nefes alis verisini duymadan yaparsiniz.
 
O iş öyle olmuyor.
İnsan yalnız olduğunda ne istiyorsa onu düşünebiliyor.
Gün içinde farkında değiliz ama düşüncelerimize bile ket vuruluyor.
Yanınızda eşiniz varken o an konuşmak istemediğiniz bir konu illa ki açılıyor.
İnsanın aklına sorumlulukları geliyor, ev işi geliyor vs vs...
Ama yalnız olunduğunda, isterseniz hayal dünyanızda antartika ya gidin, ister dünyanın en başarılı kadını olun, ister çocukluğunuzda bisiklet sürdüğünüz ana geri dönün.
Düşünce özgürlüğü bile yalnızken devreye giriyor maalesef...
Bunun kadar ruhunuzu hafifletici bir terapi olamaz, herkese şiddetle tavsiye ediyorum.
Yüklerinizden yani sorumluluklarınızdan en azından 30 dk kurtulun ve yalnızlığınızın aslında ne büyük bir hediye olduğunu görmeye başlayın.
Bu konuda size fazlanın ötesinde katılıyorum. Gün içinde zaten sorumluluklarıyla, yapması gerekenlerle, insanların türlü türlü tavırlarıyla karşılaşıyor insan. Yeri geliyor birisi mutluluğunu paylaşıyor, yeri geliyor üzüntüsünü, karamsarlığını, pozitifliğini, negatifliğini vs. Koca gün insanlarla zamanı geçen birinin muhakak aynı gün içinde biraz kafa dinlemeye ihtiyacı olur bence. Biz geçen yılki oda arkadaşımızdan biraz da bu sebeple vazgeçmiştik mesela. Çok karamsardı, yapabileceğini herkes bildiği halde dersleri çok büyütürdü, en ufak bir olayda dünyanın sonuymuş gibi davranırdı, her şeye söylenirdi, hiç memnun olmazdı. Siz şimdi bundan nasıl kurtulabilirsiniz? Ancak yalnız kaldığınızda. Bu sadece bir örnek.
 
X