kızlar bir şirkette asistan olarak çalışıyorum. 35 yaşındayım, bende müzmin bekarlardanım.
Çalıştığım şirket büyük bir şirket, yurt dışına hava araçları için ekipman üretimi yapılan bir firma. Firmanın işi gereği erkek çalışan çok ama çoğu evli. Bir tane bekar var o da tamamen iş koliğin teki. 37 yaşında bilgisayar mühendisi. İTÜ mezunu, ODTÜ yüksek lisans mezunu falan. Hatta şöyle diyeyim bu manyak can sıkıntısına bu sene de üniversite sınavına girip, ziraat mühendisliği yazdı onu okuyor.
sosyal olarak çevresiyle çok iyi anlaşan herkes tarafından sevilen birisi. Maddi olarak şirkette en fazla kazananlardan birisi, yurt dışı borsalarında falan ciddi hisseleri olan birisi ama o kadar mütevazi o kadar salaş birisi ki bunu anlamazsınız bile.
Asıl konu şu ki, bu kişi çok uzun zamandır dikkatimi çekiyor ama bir türlü ben onun dikkatini çekemiyorum. Yani sosyal medyada falan olta atmaya çalıştım onu da yemedi. Kendisinin instagram hesabı var fakat adam doğa ve kamp hastası. Sürekli doğa yürüyüşlerine gidiyor, kamp yapmaya gidiyor ve onları paylaşıyor. Yani instagramı kullanma amacı da bu. Hal böyle olunca bir türlü muhabbete girecek konu bulamıyorum.
Hafta sonları falan yani ne zaman bi tatil olsa, hep tek başına ya gidip bungalov falan kiralayıp kalıyor ya doğa yürüyüşüne gidiyor ya da böyle nerde işte su kenarı, orman falan oralara gidiyor. Çoğu tatili boş geçirmiyor.
Şirkette herkesle muhabbeti iyidir herkes çok sever ama sınırları olduğu için kimse o sınırlardan içeri giremiyor. Kime sorsanız dünya iyisi derler, gerçekten de öyle birisi. Ama gel gör ki o çizdiği sınır çizgisini aşamıyorum. Ben bu adamın nasıl dikkatini çekebilirim? Ya da bu adam nelerden hoşlanır?
Bir kaç kişi arkadaş ortamında konuştuklarında evlenmeye karşı olmadığını ama hazır hissetmediğini falan söylemiş. Yani evliliğe uzak birisi değil ama nasıl içine çekebiliriz
29.10 yemek sonrası güncelleme. Merak edenler için öncelikle sonucu söyleyeyim, ayrıntıyı aşağıda yazacağım. İş arkadaşı olarak oturduğumuz yemekten birbirini daha iyi tanımış iki dost olarak kalktık.
Öncelikle yemek için 18:30 da buluştuk, beni al demedim, ben gelirim dedim. Nezih sakin bir mekanda buluştuk. Yemeğimizi yedik, yemek yerken fazla özel hayat vs. sohbetlerine ayrıntılı girmedik, yüzeysel olarak konuştuk. İşiyle ilgili çok şey bildiğimi ama kendisiyle ilgili pek bilgi sahibi olmadığımı dile getirdim. Saat 19:30 gibi yemeğimiz bitti ve madem öğrenmek istiyorsun gel seni bir yere götüreyim dedi.
30-35 dklık yol sonrasında bir yayla gibi alana çıktık. Sürekli gittiği ve kendisine ait bir yermiş. Açık havada çoban çayı adını verdiği(daha önce bunu hiç duymadım çünkü) bir çay demledi.
Fazla ayrıntı vermeden, fazla özelini açmadan söyleceğim şu ki, 30 yaşında birisiyle sevgili olmuşlar, anlattığından belli ki çok sevmiş. Ayrıntıya girmeden, bundan 4 yıl önce ne yazık ki hastalık nedeniyle vefat etmiş.. Nişan düşündükleri ve artık tamam dedikleri esnada,
Bu arkadaş bir firma ile iş için anlaşıyor ve yüzyüze görüşmeler için Amerika'ya gidiyor. Giderken sevgilisiyle birlikte gidiyor. Görüşmeler sonrasında gelmişken bir kaç gün tatil yapalım diyorlar ve ne yazık ki orada sevgilisinin hastalığı belirtilerini veriyor. Orada hastane vs. derken, oradaki hastanelerde ciddi bir rahatsızlık olabileceği ve detaylı tetkik yapılması öneriliyor. Türkiye'ye döndüklerinde yapılıyor ve adını söylemek istemediğim rahatsızlığın teşhisi konuluyor.
Yine ayrıntı vermeden hastalıkla savaş bir süre devam ediyor ve kendisi yurt dışındaki bu işi iptal ediyor. Bİrlikte savaşıyorlar ve ne yazık ki savaşı kaybediyorlar. Onsuz kaldıktan sonra onu bırakıp gitmek istemiyor, ve kendileri birlikte yapacağımız 60 şey diye bir liste hazırlamışlar(neden 60 sormadım, soramadım) Onu kaybettikten sonra bu 60 şeyi yapmaya başlıyor. O esnada tamamen insanlardan kendisini soyutluyor ve kendisini sadece kariyerine odaklıyor.
Bir kaç kez rüyasında görüyor ve bunun yanlış olduğunu söylediğini, insanları mutlu etmesi, insanlarla sohbet etmesi gerektiği ve böylelikle onunda yerinde rahat olacağını söylediğini belirtiyor ve insanlarla arasına koyduğu mesafeleri kaldırmaya başlıyor.
Ama anlaştık onunla diyor, gündüzleri onun dediği gibi, geceleri ve hafta sonları kendi içimden geldiği gibi diyor. Yani sürekli kampa gitmesi, sürekli tek başına bir yerlere gitmesi ki sürekli geceleri buradaymış Yani gelip burada çalışma yapıp, burada çay içiyormuş.
Dedim alkol falan? Yok dedi ben o olaylardan sonra çaya müptela oldum dedi. Çay ve tasavvuf. Yani kendisini tamamen bunlara adamış. Ney çalmayı öğrenmiş ve bağlama çalmayı öğrenmiş. Burada kendince kendine özel bir hayat kurmuş.
Eğer Allah'a inancım olmasaydı, sanırım ben toparlayamazdım dedi. Bu konuda da ayrıntı vermeyeceğim.
Tekrar ziraat mühendisliği okumasının sebebini kendisi söyledi. Bunu söylemekte sorun bulmuyorum, sevdiğinin yanına ektiği çiçekler sık sık kurumuşlar. Neden kuruyorlar diye araştırırken, beni toprak tedavi eder mantığı ile okumak istemiş.
Yukarıda bahsettiğim birlikte yapılacak 60 şey listesinin bir çoğunu bitirmiş ve sadece 3 tanesi kalmış. Bunlardan bir tanesi de yurt dışında iş hayatına devam etmek. Yani Temmuz'a kadar kalan 2 yapılacağı da bitiririm ve Temmuz'da da Kanada'ya yerleşerek 3. ve son kalan yapılacak şeyi yapmış olurum diyor.
Evlenmeyi vs. ben hiç düşünmedim diyor. Ha ömür boyu evlenmem dersem yalan olur çünkü insanız beşeriz şaşarız diyor. Ama kafamdaki planlarda böyle birşey yok diyor. Tabi Kader ve zaman ne gösterir bilemem diyor. Ama benim tahminim de bu yönde ki, bunca aşkını içinde yaşayan, böyle bağlı kalan bir insan başkasıyla yapamaz..
Yani o kadar çok şey anlattı ki, saat 20:00'dan 22:00'a kadar ağzım açık ve hüngür hüngür ağlayarak dinledim. Sanırım 3 demlik çay bitti.
Haziran ayı itibariyle doktorası bitiyormuş ve Kanada'da hepimizin günde en az 1 kez karşısına çıkan bir firmada Temmuz ayı itibariyle başlamak üzere anlaşmayı yapmış.
Burada çoğu şeyi anlatamam, anlatmak istemem. Bu konu benim için kapanmıştır. Şunu anladım ki, dışarıdan o güleryüzlü eğlenceli gördüğümüz insanların içerisinde ne fırtınalar kopuyormuş da haberimiz yokmuş.
Yani anlattıklarım konuştuklarımızın ve öğrendiklerimin sadece %10 u falandır. Çünkü o anılara o insana saygısızlık yapmak istemiyorum.
Yani elimden geldiğince yalın ve o kişiyi açık etmeden ve çok fazla ayrıntıya boğmadan yazmak istedim. Konu bu.
Burada saçmalayan olur olmadık ileri geri konuşan insanlar da inşallah hatalarını anlarlar..